Hamd, yalnızca Allah'adır. Salât ve selâm, kendisinden sonra peygamber olmayan Muhammed'e olsun.
İmdi:Seleften bazı kimseler şöyle demişlerdir:
"Onlar, altı ay boyunca kendilerini Ramazan ayına kavuşturması için, altı ay boyunca da amellerini
Bu, selefin (ilk müslümanların) bu aya büyük önem verdiklerine ve (Allah için) takdim ettikleri taatleri ve hayırlı amelleri düşündüklerine delâlet etmektedir.
Müslüman âilenin, günümüzde Ramazan ayı konusunda takdim edebileceği hayırlı projeleri kendi arasında görüşmek üzere âcil bir oturuma dâvetlidir. Nitekim biz, hem âile, hem de fert için fayda veren bu hayırlı projelerinden örnekler takdim etmeyi uygun gördük ki, her âile, bu hayırlı projelerinden kendisine uygun olanı seçip alsın.
Birinci Proje:
İki kişinin arasını düzeltmek (bulmak)
Âile fertleri arasında bir uzlaşma ve uyum olmadan
o âilenin herhangi toplu bir projeyi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Âilenin,
bu ayı sevgi ve rahmet dolu kalplerle karşılayabilmesi için, âile fertlerinin
birbirlerine karşı hoşgörülü davranmasını, birbirlerinin (hata ve kusurlarını)
bağışlamasını, kendi aralarındaki her türlü anlaşmazlık ve ayrılıkları
gidermesini gerektirir.
Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ... ﭚ ﭛ
ﭜ ﭝ ﭞﭟ ... ﮊ
[ سورة الأنفال من الآية: ١ ]
"...
Allah'(ın
azabın)dan korkun ve birbirinizle aranızı düzeltin..."[1]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu
konuda şöyle buyurmuştur:
(( أَفْضَلُ الصَّدَقَةِ: إِصْلاَحُ ذَاتِ الْبَيْنِ.))
[ رواه الطبراني
والبزار وصححه الألباني ]
"Sadakanın en fazîletlisi; iki kişinin
arasını düzeltmektir (bulmaktır)."[2]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( أَلَا أُخْبِرُكُمْ بِأَفْضَلَ مِنْ
دَرَجَةِ الصِّيَامِ وَالصَّلَاةِ وَالصَّدَقَةِ؟ قَالُوا: بَلَى. قَالَ: إِصْلَاحُ
ذَاتِ الْبَيْنِ، فَإِنَّ فَسَادَ ذَاتِ الْبَيْنِ هِيَ الْحَالِقَةُ، لَا أَقُولُ
تَحْلِقُ الشَّعَرَ، وَلَكِنْ تَحْلِقُ الدِّينَ.)) [ رواه أبو داود والترمذي ]
"Size, (nâfile)
orucun, namazın ve sadakanın derecesinden daha fazîletli bir ameli haber
vereyim?
(Sahâbe): Evet, (bize haber ver ey Allah'ın
elçisi!) dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi
ve sellem- buyurdu ki:
- İki kişinin arasını düzeltmektir. Çünkü iki
kişinin arasını bozmak, hâlika'nın[3]
tâ kendisidir. Hâlika saçı kökünden kazır demiyorum. Fakat dîni kökünden kazır[4]."[5]
Not:
Hasan
b. Ali ile kardeşi Hüseyin b. Ali -Allah onların
hepsinden râzı olsun- arasında birbirlerini terketmelerine sebep olan bir söz
cereyan etmişti. Hasan, kardeşini terkedişinin üzerinden üç gün geçince,
Hüseyin otururken onun yanına gelip başının üzerinde durdu ve onu öpmeye
başladı. Hasan oturunca, Hüseyin ona şöyle dedi:
- Senden önce
davranmama ve senin için ayağa kalkmama engel olan şey; senin, benden daha çok
fazîlete hak sahibi olmandır. Bu sebeple senin hak sahibi olduğun şeyde,
seninle tartışmayı çirkin gördüm.
İkinci Proje:
İslâmî ahlâkı güçlendirmek
Âile fertlerinin, hem kendi aralarında, hem de
insanlarla kendileri arasında İslâmî ahlâkı uygulama konusunda ittifak
etmeleri, bu uygulamanın onlar için Ramazan boyunca bir alışkanlık hâline
gelmesi ve
Ramazan ayından sonra da bunu devam ettirmeleri gerekir. Çünkü İslâm'ın özü ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in gönderilişinin en yüksek
gâyesi, budur.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle
buyurmuştur:
(( إِنَّمَا بُعِثْتُ
لِأُتَمِّمَ مَكَارِمَ الْأَخْلَاقِ.))[ رواه
أحمد والحاكم وصححه الألباني ]
"Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak
için gönderildim."[6]
Yine bu, Ramazan
orucu ile diğer oruçlar için en yüksek gâyedir.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle
buyurmuştur:
(( لَيْسَ الصِّيَامُ عَنِ
الطَّعَامِ وَالشَّرَابِ، وَإِنَّمَا مِنَ اللَّغْوِ وَالرَّفَثِ.))
[ رواه ابن حبان ]
"Oruç, yemekten ve içmekten (kendini)
uzak tutmak (alıkoymak) değildir. Ancak oruç, dili her türlü boş ve çirkin söz söylemekten alıkoymaktır."[7]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu
konuda şöyle
buyurmuştur:
(( قَالَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ:كُلُّ عَمَلِ
ابْنِ آدَمَ لَهُ إِلَّا الصِّيَامَ،فَإِنَّهُ لِي وَأَنَا أَجْزِي بِهِ.
وَالصِّيَامُ جُنَّةٌ، فَإِذَا كَانَ يَوْمُ صَوْمِ أَحَدِكُمْ، فَلَا يَرْفُثْ
يَوْمَئِذٍ، وَلَا يَسْخَبْ، فَإِنْ سَابَّهُ أَحَدٌ أَوْ قَاتَلَهُ فَلْيَقُلْ:
إِنِّي امْرُؤٌ صَائِمٌ.وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَخُلُوفُ فَمِ
الصَّائِمِ أَطْيَبُ عِنْدَ اللهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ،
وَلِلصَّائِمِ فَرْحَتَانِ يَفْرَحُهُمَا: إِذَا أَفْطَرَ فَرِحَ بِفِطْرِهِ،
وَإِذَا لَقِيَ رَبَّهُ فَرِحَ بِصَوْمِهِ.)) [ متفق عليه ]
"Allah
-azze ve
- Oruç dışında,
Âdem oğlunun bütün (salih)
amelleri kendisi içindir. Ancak oruç, benim içindir ve onun mükafâtını da
ben vereceğim. Oruç, (cehennem ateşinden koruyan) bir kalkandır.Sizden
biriniz oruçlu olduğu günde çirkin söz söylemesin ve sesini yükselterek bağırmasın
(kimseye öfkelenmesin).
- Ben oruçluyum,
desin
Muhammed'in nefsi
elinde olan Allah'a yemîn ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk
kokusundan daha güzeldir.
Oruçlunun sevineceği
iki sevinç anı vardır:
Birisi, iftar
ettiği zaman (ibâdetinin
tamamlanması ve onu bozan şeylerden uzak olması sebebiyle sevinir), diğeri
de Rabbine kavuştuğu zaman (orucunun sevabını O'nun katından bulması
sebebiyle sevinir)."[8]
Oruç; nefisleri, cimrilik, bencillik, kibir, kendini beğenmişlik ve
diğer kötü ahlaktan tezkiye etmesi ve temizlemesi gerekir.
Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ لَمْ يَدَعْ
قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ وَالْجَهْلَ، فَلَيْسَ لِلهِ حَاجَةٌ أَنْ
يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ.)) [ رواه
البخاري ]
"Kim, yalan konuşmayı[9],
çirkin amel işlemeyi ve başkasına haksızlık yapmayı bırakmazsa (terketmezse),
Allah'ın onun yeme ve içmeyi bırakmasına[10]
ihtiyacı yoktur[11]."[12]
Üçüncü Proje:
Mağfireti (bağışlanmayı) gerçekleştirmek
Ramazan, günah ve hataların bağışlanması için bir
fırsattır. Müslüman âilenin, Ramazan ayında en önemli hedef ve amaçlarından
birisinin, bu ay çıkmadan bütün âile fertlerinin günahlarının bağışlanmış
olması gerekir.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyurmuştur:
(( رَغِمَ أَنْفُ، ثُمَّ
رَغِمَ أَنْفُ، ثُمَّ رَغِمَ أَنْفُ. قِيلَ: مَنْ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ: مَنْ
أَدْرَكَ رَمَضَانَ فَلَمْ يُغْفَرْ لَهُ.)) [ رواه
مسلم ]
"Burnu yere (toprağa) sürünsün[13].Sonra
burnu yere (toprağa) sürünsün. Sonra burnu yere (toprağa)
sürünsün.
- Kimin (burnu
yere sürünsün) ey Allah'ın elçisi? denildi.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Ramazan ayına yetişip de (günahlarından) bağışlanmayan kimsenin."[14]
Ramazan ayında
günahlardan bağışlanmanın bazı yolları:
1.
Ramazan orucunu tutmak.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
((مَنْ صَامَ رَمَضَانَ
إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.)) [متفق عليه]
"Kim, (farz olduğuna) inanarak ve sevabını (Allah'tan)
umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş (küçük) günahları
bağışlanır."[15]
2. Ramazan ayının gecelerini ibâdetle geçirmek.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ قَامَ رَمَضَانَ
إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.))[ متفق عليه ]
"Kim, (fazîletine) inanarak ve sevabını (Allah'tan
isteyerek Ramazan gecelerini ibâdetle geçirirse[16], geçmiş (küçük) günahları bağışlanır."[17]
3.
Kadir gecesini ibâdetle geçirmek.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ قَامَ لَيْلَةَ
الْقَدْرِ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ.)) [ متفق عليه ]
"Kim, (fazîletine) inanarak ve sevabını (Allah'tan
isteyerek Kadir gecesini ibâdetle geçirirse, geçmiş (küçük) günahları
bağışlanır."[18]
Bu konuda dikkat edilmesi gereken
hususlar şunlardır:
1. Ramazan orucunu tutan ve gecelerini ibâdetle geçiren kimse,
orucunu, Allah -azze ve
2. Ramazan ayının tamamını, istenen (hadislerde belirtilen) şekilde
tutmak gerekir.
3. Ramazan ayının gecelerinin tamamını ibâdetle geçirmek, Terâvih
namazını tam olarak kılmak ve imam namazı bitirmeden (câmiden) ayrılmamak
gerekir.
4. Kadir gecesini idrâk edebilmek için Ramazan ayının son on gününün
bütün gecelerini ibâdetle geçirmek.
Dördüncü Proje: Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte haccetmeyi planlamak
Bu ise, meşrû kılınan şekilde Ramazan ayında umre edâ etmekle olur.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( عُمْرَةٌ فِي رَمَضَانَ
تَعْدِلُ حَجَّةً - أَوْ قَالَ- حَجَّةً
مَعِي.)) [ متفق عليه ]
"Ramazan'da yapılan umre, (sevap
olarak) hacca, (veya şöyle dedi:) Benimle yapılan hacca
denktir."[19]
Beşinci Proje:
Bin yıllık ibâdetin sevabını kazanmak
Ramazan ayının en büyük fazîletlerinden birisi de, Allah Teâlâ'nın
mübârek kıldığı ve diğer gecelerden daha şerefli tuttuğu Kadir gecesini
içerisinde bulundurmasıdır.
Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ﭑ ﭒ ﭓ
ﭔ ﭕ ﭖ ﭗ
ﭘ ﭙ ﭚ
ﭛ ﭜ ﭝ
ﭞ ﭟ ﭠ
ﭡ ﭢ ﭣ ﮊ [ سورة القدر
الآيات: ١ – ٣ ]
"Andolsun ki Biz,
Kur’ân’ı, Kadir gecesinde indirdik.(Ey
Peygamber!) Sen, Kadir gecesinin ne
olduğunu bilir misin? Kadir gecesi, (içerisinde Kadir gecesi olmayan) bin
aydan daha hayırlıdır."[20]
Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- bu geceyi,Ramazan ayının son on gününde aramayı
emretmiştir.Bu gecenin fazîletini idrak etmek isteyen kimsenin, bu büyük ecri
idrâk etmeyi garanti edebilmek için son on günün bütün gecelerini ibâdetle
geçirmesi gerekir.
Kadir
gecesinin fazîletini idrak etmeye yardımcı olan amellerden birisi de, Ramazan
ayının son on gününde itikafa çekilmek, bu gün ve geceleri, ibâdet, zikir,
namaz ve Kur'an okumaya ayırmaktır (tahsis etmektir).
"Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem-, Allah Teâlâ onu vefât ettirinceye kadar Ramazan
ayının son on günü itikafa çekilirdi."[21]
Altıncı Proje: Cehennem ateşinden kurtulmayı kazanmak
Müslüman
âilenin, Ramazan ayı için yaptığı planında,bütün âile fertlerinin cehennem
azabından kurtulmaları olmalıdır.Bu ise ancak, orucu ve Ramazan gecelerini
ibâdetle geçirmeyi en güzel bir şekilde yerine getirmekle, bütün azaları
günahlardan korumakla ve insanlara en güzel şekilde davranmakla olur.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( إِنَّ لِلهِ تَبَارَكَ وَتَعَالَى عُتَقَاءُ
فيِ كُلِّ يَوْمٍ وَلَيْلَةٍ.)) [ رواه البزار وصححه الألباني ]
"Şüphesiz
ki Allah Tebâreke ve Teâlâ'nın, (Ramazan'ın) her gün ve gecesinde (cehennem ateşinden) azâd ettiği (kurtardığı) nice kullar vardır."[22]
Sahibini
cehennem ateşinden kurtaran sebeplere sarılmak gerekir.Bu sebeplerden bazıları
şunlardır:
1.
Müslümanın ırzını (namusunu) savunmak.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ ذَبَّ عَنْ عِرْضِ أَخِيهِ
بِالْغِيبَةِ، كَانَ حَقًّا عَلَى اللهِ أَنْ يُعْتِقَهُ مِنْ النَّارِ.)) [ رواه أحمد وصححه الألباني
]
"Kim, (müslüman) kardeşinin ırzını gıyâbında
savunursa (korursa), onu cehennem ateşinden azâd
etmek (kurtarmak), Allah'ın üzerine bir haktır.[23]" [24]
2.
Müslümanın ırzını (namusunu) savunmak.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ كَانَ سَهْلاً هَيِّناً لَيِّناً، حَرَّمَهُ
الله عَلَى النَّارِ.))[رواه الحاكم وصححه الألباني ]
"Kim, (insanlarla
ilişkilerinde) kolay ve yumuşak huylu
olursa, Allah onu cehennem ateşine haram kılar (cehenneme
girdirmez)."[25]
Yedinci Proje: Kur'an
okuyarak sevaplarını arttır
Müslüman âilenin, Ramazan projelerinden birisinin
de, Ramazan ayında Kur'an okumak ve onu birkaç defa hatmetmek olmalıdır.Çünkü
Ramazan, Kur'an ayıdır. Nitekim Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem-,
(Ramazan ayında) Cebrail -aleyhisselâm- ile birlikte Kur'an'ı tekrar ederdi. Bu ayda, her üç veya beş günde veyahut da haftada
bir defa Kur'an'ı hatmetmek, kendisini Allah'a itaate ayıran kimse için pek zor
değildir.Bu davranış, sevapları kat kat arttırır.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu
konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ قَرَأَ حَرْفًا
مِنْ كِتَابِ اللهِ فَلَهُ بِهِ حَسَنَةٌ، وَالْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا، لَا
أَقُولُ: ﮋ ﭑ ﮊ حَرْفٌ، وَلَكِنْ أَلِفٌ حَرْفٌ، وَلَامٌ حَرْفٌ،
وَمِيمٌ حَرْفٌ.))
[ رواه الترمذي وصححه الألباني ]
"Kim, Allah'ın kitabından (Kur'an'dan) bir harf okursa, ona bir sevap verilir.Her
sevap da on misliyle karşılık görür.Ben, Elif. Lâm. Mîm bir harftir,
demiyorum.Fakat Elif bir harftir, Lâm bir harftir ve Mîm bir harftir, (diyorum)."[26]
Sekizinci Proje: Ramazan sadakası
Müslüman âilenin, âile fertlerini, özellikle bu
fazîletli ayda (Allah yolunda) harcama ve infakta bulunmaya alıştırması
gerekir.
Abdullah b. Abbas'tan -Allah ondan ve babasından râzı
olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
(( كَانَ رَسُولُ اللهِ ج أَجْوَدَ النَّاسِ، وَكَانَ أَجْوَدُ مَا
يَكُونُ فِي رَمَضَانَ حِينَ يَلْقَاهُ جِبْرِيلُ، وَكَانَ يَلْقَاهُ فِي كُلِّ
لَيْلَةٍ مِنْ رَمَضَانَ فَيُدَارِسُهُ الْقُرْآنَ، فَلَرَسُولُ اللهِ ج أَجْوَدُ بِالْخَيْرِ مِنَ
الرِّيحِ الْمُرْسَلَةِ.)) [ متفق عليه ]
"Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem- insanların en cömerdi idi. Ramazan ayında Cebrail
ile buluştuğu zaman daha da cömert olurdu.Kendisi her gece Ramazan’da Cebrail
ile buluşur, karşılıklı olarak onunla Kur’an okurdu. Şu bir gerçek ki,
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hayır konusunda son derece hızlı esen
rüzgârdan daha cömert idi." [27]
Müslümanın, insanlardan dilenmeyen, sadakayı hak
Yine, bir kimsenin, âile fertlerini infakta
bulunmaya alıştırması, onları bu davranışa teşvik etmesi ve onlara sadaka ve
iyilikte bulunmanın fazîletlerini hatırlatması faydalı olur.
Dokuzuncu Proje: Oruçluları iftar ettirmek (onlara iftar vermek)
(Ramazan
ayında) gördüğümüz güzel manzaralardan birisi de; fakirleri ve iftarlarını
hazırlama zamanı bulamayan çalışanları iftar ettirmek için her yerde yaygın
hâle gelen Ramazan sofralarıdır. Bu sebeple müslüman âilenin yapılan bu
iyiliğe, ya mal ile ya da yemekle katılması ve ona ortak olması -ki bu daha
fazîletlidir- gerekir.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ فَطَّرَ صَائِمًا
كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِهِ، غَيْرَ أَنَّهُ لَا يَنْقُصُ مِنْ أَجْرِ الصَّائِمِ
شَيْئًا.)) [ رواه أحمد والترمذي وابن ماجه وصححه الألباني]
"Kim, bir oruçluyu iftar ettirirse, ona
oruçlunun sevabının aynısı verilir (onun
kadar sevap kazanır).
Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez."[28]
Gördüğümüz mükemmel manzaralardan birisi de; akşam
vaktinde otomobillerinde, iftara yetişemeyen oruçluları iftar ettirmek için
trafik işâretlerinin yanında duran
şu güzelim gençlerdir. Allah,
onların mükafâtını en güzel bir şekilde versin.
Onuncu Proje: İlim
yaymaya katkıda bulunmak
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
( ( إِنَّ
مِمَّا يَلْحَقُ المُؤْمِنَ مِنْ عَمَلِهِ وَحَسَناتِهِ بَعْدَ مَوْتِهِ: عِلْماً نَشَرَهُ،
وَوَلَداً صالِحاً تَرَكَهُ، ومُصْحَفاً وَرَّثَهُ، أوْ مَسْجِداً بَنَاهُ، أوْ بَيْتاً
لِابْنِ السَّبِيلِ بَنَاهُ، أوْ نَهْراً أجْرَاهُ، أوْ صَدَقَةً أخْرَجَهَا مِنْ مَالِهِ في صِحَّتِهِ
وحيَاتِهِ، تَلْحَقُهُ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهِ.))
[ رواه ابن ماجه والبيهقي وحسنه الألباني ]
"Şüphesiz ki ölümünden sonra mü'mine, ameli ve sevaplarından erişen şeylerden bazıları şunlardır:(Öğretmek veya telif etmek sûretiyle) yaydığı
bir ilim, geride bıraktığı (kendisine duâ eden) hayırlı bir evlât, (okunsun
diye) miras olarak bıraktığı bir mushaf (Kur'an), inşa ettiği bir
mescit (câmi), yolda kalmışlar (yolcular) için inşa ettiği bir
ev, (kanal açmak sûretiyle) akıttığı bir nehir, hayatta, sıhhati
yerindeyken verdiği bir sadaka, ölümünden sonra kendisine erişir."[29]
Onbirinci Proje: İlim talebesinin geçimini sağlamak
İlim talebesinin geçimini sağlamak da ilmin
yayılmasına katkıda bulunmaktır.
Enes'ten -Allah
ondan râzı olsun-
rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
(( كَانَ أَخَوَانِ عَلَى
عَهْدِ النَّبِيِّ ج فَكَانَ أَحَدُهُمَا يَأْتِي النَّبِيَّ ج - لِحُضُورِ حَدِيثِهِ وَمَجْلِسِهِ- وَالْآخَرُ يَحْتَرِفُ، فَشَكَا
الْمُحْتَرِفُ أَخَاهُ إِلَى النَّبِيِّ ج فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ! إِنَّ هَذَا أَخِي لاَ يُعِينُنِي بِشَيْءٍ. فَقَالَ النَّبِيُّ ج: لَعَلَّكَ تُرْزَقُ بِهِ.))
[ رواه الترمذي وصححه الألباني ]
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- zamanında iki kardeş vardı. Onlardan
birisi -hadisini
dinlemek ve onun meclisinde hazır bulunmak (ilim öğrenmek) için- Peygamber -sallallahu aleyhi ve
sellem-'in
yanına gelirdi.Diğeri ise, (geçimlerini
temin etmek için) çalışırdı.Çalışan kardeş birgün, (geçimlerini temin etmekte) kendisine
yardım etmiyor diye diğer kardeşini Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem-'e
şikâyet ederek:
-Ey Allah'ın
elçisi! Bu kardeşim, bana hiçbir şeyde yardım etmiyor, dedi.
Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- Belki de sen,
onun sâyesinde iş buluyor ve rızkını kazanıyorsun.(Dolayısıyla rızık temin
etmekteki bu çalışmanı, onun başına kalkma)!"[30]
Onikinci Proje: Su
içirmek (sebil yaptırmak)
Su, hayatın atardamarıdır.(Ramazan ayında) bazı
bölgelerde su çok az olabilir. Bu sebeple iftarda insanlara su içirmek ve
onlara su temin etmek, sadakaların en büyüğüdür.
Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( أَفْضَلُ الصَّدَقَةِ:
سَقْيُ الْمَاء.)) [ رواه أحمد وأبو داود
وحسنه الألباني ]
"Sadakanın en fazîletlsi, su içirmektir."[31]
Onüçüncü Proje: Borçlunun
borcunu ödemek veya ona (borcunu ödemesinde) kolaylık sağlamak
Borç; (borçlu insan için) geceleri dert ve tasa,
gündüzleri ise; keder ve hüzündür.
Bunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
((( أَفْضَلُ الأَعْمَالِ
أَنْ تُدْخِلَ عَلَى أَخِيكَ الْمُؤْمِنِ سُرُوراً، أوْ تَقْضِيَ عَنْهُ دَيْناً، أوْ
تُطْعِمَهُ خُبْزاً.)) [ رواه ابن أبي الدنيا وحسنه الألباني ]
"Sadakanın en fazîletlisi; mü'min
kardeşini sevindirmen veya onun borcunu ödemen veyahut da ona ekmek
yedirmendir."[32]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ نَفَّسَ عَنْ
غَرِيمِهِ أَوْ مَحَا عَنْهُ، كَانَ فِي ظِلِّ الْعَرْشِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.))
[ رواه
أحمد والدارمي وصححه الألباني ]
"Kim, borçlusunun (borcunu ertelemek sûretiyle) bir sıkıntısını
giderir veya borcunu(n bir kısmını ya da hepsini) silerse, (hiçbir
gölgenin olmadığı) kıyâmet günü Arş'ın gölgesinde barındırılır."[33]
Yine, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( مَنْ سَرَّهُ أَنْ
يُنْجِيَهُ اللهُ مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، فَلْيُنَفِّسْ عَنْ مُعْسِرٍ،
أَوْ يَضَعْ عَنْهُ.)) [ رواه مسلم ]
"Kıyâmet gününün
sıkıntılarından Allah'ın kendisini kurtarmasından hoşlanan kimse, borcunu
ödeyemeyen kimseye mühlet tanısın (borcunu ertelesin) veya (alacağının bir
kısmını veya hepsini) ondan indirsin (silsin)."[34]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( كَانَ رَجُلٌ يُدَايِنُ النَّاسَ، فَكَانَ
يَقُولُ لِفَتَاهُ: إِذَا أَتَيْتَ مُعْسِرًا فَتَجَاوَزْ عَنْهُ، لَعَلَّ اللهَ يَتَجَاوَزُ
عَنَّا فَلَقِيَ اللهَ فَتَجَاوَزَ عَنْهُ.)) [ رواه مسلم ]
"(Sizden önceki
ümmetlerde) insanlara borç veren bir adam (tüccar) vardı.
O, hizmetçisine şöyle derdi:
- Darda kalmış (borcunu
ödeyemeyen) birisine gittiğin zaman onu affet (borcunu bağışla). Umulur ki Allah da
bizim günahlarımızı affeder.Nihayet o kişi Allah'a kavuştu (öldü) ve Allah
da (bu davranışından dolayı) onu affetti."[35]
Ondördüncü Proje: İnsanların ihtiyaçlarını gidermek
İbn-i Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı
olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
((أَحَبُّ النَّاسِ إِلَى اللهِ
أَنْفَعُهُمْ، وَأَحَبُّ الْأَعْمَالِ إِلَى اللهِ عَزَّ وَجَلَّ سُرُورٌ تُدْخِلُهُ
عَلَى مُسْلِمٍ، أَوْ تَكْشِفُ عَنْهُ كُرْبَةً، أَوْ تَقْضِي عَنْهُ دَيْنًا، أَوْ
تَطْرُدُ عَنْهُ جُوعًا، وَلَأَنْ أَمْشِيَ مَعَ أَخِي الْمُسْلِمِ فيِ حَاجَةٍ أَحَبَّ
إِلَيَّ مِنْ أَنْ أَعْتَكِفَ فيِ الْمَسْجِدِ شَهْرًا، وَمَنْ كَفَّ غَضَبَهُ سَتَرَ
اللهُ عَوْرَتَهُ، وَمَنْ كَظَمَ غَيْظًا وَلَوْ شَاءَ أَنْ يُمْضِيَهُ أَمْضَاهُ مَلَأَ
اللهُ قَلْبَهُ رِضًى يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ مَشَى مَعَ أَخِيهِ الْمُسْلِمِ
فيِ حَاجَتِهِ حَتَّى يُثْبِتَهَا لَهُ أَثْبَتَ اللهُ تَعَالَى قَدَمَهُ يَوْمَ تَزِلُّ
الْأَقْدَامُ، وَإِنَّ سُوءَ الْخُلُقِ لَيُفْسِدُ الْعَمَلَ كَمَا يُفْسِدُ الْخَلُّ
الْعَسَلَ.)) [ رواه ابن أبي الدنيا وحسنه الألباني ]
"İnsanların Allah’a en sevimli olanı, onlara en faydalı
olanıdır.Amellerin Allah -azze ve celle-’ye en sevimli olanı, bir müslümanı
sevindirmek veya ondanbir sıkıntıyı kaldırmak veya onun borcunu ödemek veya
açlığını gidermektir.Şüphesiz müslüman kardeşimle beraber bir ihtiyacı için
yürümem, benim için mescitte bir ay itikafa çekilmekten daha hayırlıdır.Kim
öfkesini tutarsa, Allah da onun ayıbını örter.Kim intikam almaya gücü yettiği
halde öfkesini yutarsa (öfkesine hâkim olursa), Allah da kıyâmet günü onun kalbini hoşnutlukla doldurur.Kim, bir
müslüman kardeşinin ihtiyacını karşılayıncaya kadar onunla yürürse, Allah onun
ayağını, ayakların kaydığı günde sâbit kılar. Şüphesiz ki kötü ahlak, sirkenin balı
bozduğu gibi, ameli bozar."[36]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( مَنْ نَفَّسَ عَنْ
مُؤْمِنٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ
كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ يَسَّرَ عَلَى مُعْسِرٍ يَسَّرَ اللهُ عَلَيْهِ
فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللهُ فِي
الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، وَ اللهُ فِي
عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ.)) [ رواه مسلم ]
"Kim, bir mü'minden, dünya
sıkıntılarından birisini giderirse, Allah da ondan kıyâmet gününün
sıkıntılarından birisini giderir.Kim, darda kalana (borçluya)
kolaylık sağlarsa, Allah da ona dünya ve âhirette kolaylık sağlar.Kim, bir
müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve âhiretteki ayıplarını örter (ayıplarını
ortaya çıkarıp onu rezil etmez). Kul, (müslüman) kardeşinin
yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımında olur."[37]
Onbeşinci Proje: Mahalle ve semti temizlemek
Ramazan ayında insanların çöp torbalarını cadde ve
sokaklara atmaları çoğalır. Ardından kediler bu çöp torbalarını açıp
içerisindeki çöplerin dağıtırlar.Dolayısıyla bu durum, yoldan geçenleri
rahatsız eder ve bundan da insanları rahatsız
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyurmuştur:
((الْإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً،
أَعْلَاهَا قَوْلُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ، وَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الْأَذَى عَنِ
الطَّرِيقِ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنْ الْإِيمَانِ.)) [ متفق عليه ]
"Îmân, yetmiş küsür şubedir (haslettir).En yüksek derecesi, Lâ ilâhe illallah
sözüdür.En düşük derecesi ise, (taş ve diken gibi) insanlara eziyet
veren şeyleri yoldan uzaklaştırmaktır (gidermektir). Hayâ da îmândan bir
şubedir."[38]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, bu uygar
görünüş ile îmân arasında nasıl bir bağlantı kurduğuna bir bakınız! İşte bu,
İslâm dîninin büyüklüğüne ve hayatın bütün yönlerine önem verdiğine delâlet
etmektedir.
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( بَيْنَمَا رَجُلٌ
يَمْشِي بِطَرِيقٍ وَجَدَ غُصْنَ شَوْكٍ عَلَى الطَّرِيقِ فَأَخَّرَهُ فَشَكَرَ اللهُ
لَهُ فَغَفَرَ لَهُ.)) [ متفق عليه ]
"(Önceki
ümmetlerde) bir adam yolda yürürken yolun üzerinde dikenli bir dalı görünce
onu uzaklaştırdı. Bunun üzerine Allah onun (bu küçük) amelini
Yine,
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( أَمِطِ الْأَذَى عَنِ
الطَّرِيقِ، فَإِنَّهُ لَكَ صَدَقَةٌ.))
[ رواه البخاري في الأدب المفرد وصححه الألباني ]
"(Taş
ve diken gibi) insanlara eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştır.Zirâ bunu
yapman, senin için bir sadakadır."[41]
Onaltıncı Proje: Meyve veren ağaçlar ekmek veya dikmek
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyurmuştur:
(( مَا مِنْ مُسْلِمٍ
يَغْرِسُ غَرْسًا، أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا، فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ
أَوْ بَهِيمَةٌ إِلَّا كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ.)) [ متفق عليه ]
"Bir müslüman,
bir ağaç diker veya ekin eker de ondan bir kuş veya insan veyahut da bir hayvan
yerse, bu onun için bir sadaka sayılır."[42]
Onyedinci Proje: Yetimi himâyesine alıp ona bakmak
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyturmuştur:
(( أَنَا وَكَافِلُ
الْيَتِيمِ فِي الْجَنَّةِ هَكَذَا، وَأَشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى
وَفَرَّجَ بَيْنَهُمَا.)) [ رواه البخاري ]
"Ben ve yetimi
himâyesine alıp ona bakan kimse, cennette şöyleyiz."
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-
işâret parmağı ile orta parmağını gösterip ikisinin arasını açtı."[43]
Yine,
Peygamber -sallallahu aleyhi
ve sellem- şöyle buyturmuştur:
(( مَنْ ضَمَّ يَتِيمًا بَيْنَ مُسْلِمَيْنِ فيِ
طَعَامِهِ وَشَرَابِهِ حَتَّى يَسْتَغْنِيَ عَنْهُ، وَجَبَتْ لَهُ الْجَنَّةُ.)) [ رواه أبو يعلى وأحمد
والطبراني وصححه الألباني ]
"Kim bir yetimi, iki müslüman (anne ve babanın) arasına alır, onu yediğine ve içtiğine ortak eder ve iâneden
müstağnî oluncaya (rüşt çağına ulaşıncaya) kadar
ona bakarsa, cennet ona vâcip olur."[44]
Onsekizinci Proje: Dul kadın ile yoksulun geçimini sağlamak
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda
şöyle buyturmuştur:
(( السَّاعِي عَلَى
الْأَرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللهِ أَوْ كَالَّذِي
يَصُومُ النَّهَارَ وَيَقُومُ اللَّيْلَ.)) [ رواه البخاري ]
"Dul
kadın ile ve yoksulun geçimi için çalışan kimse, Allah yolunda cihad
Ondokuzuncu Proje: İnsanlara, onları dilenmekten kurtaracak şeyler öğretmek
Bu,
sadaka verdikten sonra onu bırakıp insanlara el açmasından daha fazîletlidir.
Ebu Zer'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
(( قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ! أَيُّ
الْأَعْمَالِ أَفْضَلُ؟ قَالَ: الْإِيمَانُ بِاللهِ وَالْجِهَادُ فِي سَبِيلِهِ.
قَالَ: قُلْتُ: أَيُّ الرِّقَابِ أَفْضَلُ؟ قَالَ: أَنْفَسُهَا عِنْدَ أَهْلِهَا،
وَأَكْثَرُهَا ثَمَنًا. قَالَ: قُلْتُ: فَإِنْ لَمْ أَفْعَلْ؟ قَالَ: تُعِينُ
صَانِعًا أَوْ تَصْنَعُ لِأَخْرَقَ. قَالَ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ! أَرَأَيْتَ
إِنْ ضَعُفْتُ عَنْ بَعْضِ الْعَمَلِ؟ قَالَ: تَكُفُّ شَرَّكَ عَنِ النَّاسِ،
فَإِنَّهَا صَدَقَةٌ مِنْكَ عَلَى نَفْسِكَ.)) [ رواه مسلم ]
" Ey Allah'ın elçisi! Amellerin en fazîletlisi hangisidir?
Dedim.
-
Allah'a îmân ve O'nun yolunda cihaddır, buyurdu ki:
(Ebu
Zer) dedi ki:
- Köle azad etmenin en fazîletlisi hangisidir, dedim.
-
Sahibinin yanında en değerlisi ve ücret bakımından da en pahalısıdır, buyurdu.
- Eğer yapamazsam, dedim.
- Yapana yardım edersin veya hiçbir şey yapmayana yaparsın, buyurdu.
- Ey Allah'ın elçisi! Amelin bazısından zayıflamam hakkında ne dersin?
Dedim.
- İnsanlardan şerrini engellersin. Zirâ o senden, kendine bir sadaka olur,
buyurdu."[46]
Yirminci Proje: Komşularla ilişkileri güçlendirmek
Komşular arasındaki ilişkiler kötü veya zayıflamış olabilir. Bu sebeple
Ramazan ayı, bu sıcak ilişkilerin yeniden kurulması için bir fırsattır. Çünkü
komşunun hakkı çok büyüktür.
Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ
بِاللهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيُكْرِمْ جَارَه.)) [ رواه مسلم ]
"Allah'a ve âhiret gününe inanan, komşusuna ikramda
bulunsun."[47]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle
buyurmuştur:
(( خَيْرُ الْأَصْحَابِ عِنْدَ اللهِ
خَيْرُهُمْ لِصَاحِبِهِ، وَخَيْرُ الْجِيرَانِ عِنْدَ اللهِ خَيْرُهُمْ لِجَارِهِ.)) [ رواه الترمذي وصححه الألباني ]
"Allah
katında arkadaşların en hayırlısı (sevap bakımından en fazlası), arkadaşına en fazla
iyilikte bulunandır.Allah katında komşuların en hayırlısı (sevap bakımından
en fazlası), komşusuna en fazla iyilikte bulunandır."[48]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Ebu Zer'e şöyle
buyurmuştur:
(( يَا أَبَا ذَرٍّ! إِذَا طَبَخْتَ مَرَقَةً، فَأَكْثِرْ مَاءَهَا
وَتَعَاهَدْ جِيرَانَكَ.)) [ رواه مسلم ]
"Ey Ebû Zer! Et pişirdiğin
zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!"[49]
Yirmibirinci Proje: Güzel söz söylemek
Allah
Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ ... ﯦ ﯧ
ﯨ ... ﮊ
[ سورة البقرة من الآية: ٨٣]
"İnsanlara güzellikle (en güzel sözle)
söyleyin..."[50]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda
şöyle buyurmuştur:
(( اتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ
بِشِقِّ تَمْرَةٍ، فَإِنْ لَمْ تَجِدْ، فَبِكَلِمَةٍ طَيِّبَةٍ.)) [ متفق عليه ]
"Bir hurmanın yarısı ile de olsa, kendinizi cehennem
ateşinden koruyun. Bunu da bulamayan, güzel bir söz ile kendisini
korusun."[51]
Yine, Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( إِنَّ فِي الْـجَنَّةِ غُرَفاً، تُرَى
ظُهُورُهَا مِنْ بُطُونِـهَا، وَبُطُونُـهَا مِنْ ظُهُورِهَا. فَقَامَ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ:
لِـمَنْ هِيَ يَا رَسُولَ الله؟ قَالَ: لِـمَنْ أَطَابَ الْكَلامَ، وَأَطْعَمَ
الطَّعَامَ، وَأَدَامَ الصِّيَامَ، وَصَلَّى ِللهِ بِاللَّيْلِ وَالنَّاسُ
نِيَامٌ.)) [ أخرجه أحمد والترمذي وصححه
الألباني ]
"Şüphesiz cennette öyle köşkler vardır ki, (şeffaf olduğu için) dışı içinden, içi de dışından görünür.
Bir bedevî ayağa kalkarak:
- O köşkler kimler içindir ey
Allah'ın elçisi? diye sordu.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- O köşkler, güzel söz söyleyen (insanlara karşı güzel ahlâklı olan), (bakmakla
mükellef olduğu kimselere, fakirlere ve misafirlere) yemek yediren, (farz
orucun dışında çokça nâfile) oruç tutmaya devâm eden ve insanlar(ın
çoğu) uykuda iken Allah rızâsı için gece namazı kılanlar içindir."[52]
Yirmiikinci Proje: Zayıf ve âcizlere yardım etmek
Bu,
sevap kazanma kapılarından büyük bir kapıdır.
Enes'ten -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
(( كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ
ج فِي السَّفَرِ، فَمِنَّا الصَّائِمُ، وَمِنَّا
الْمُفْطِرُ. قَالَ: فَنَزَلْنَا مَنْزِلًا فِي يَوْمٍ حَارٍّ، أَكْثَرُنَا ظِلًّا
صَاحِبُ الْكِسَاءِ، وَمِنَّا مَنْ يَتَّقِي الشَّمْسَ بِيَدِهِ، قَالَ: فَسَقَطَ
الصُّوَّامُ، وَقَامَ الْمُفْطِرُونَ، فَضَرَبُوا الْأَبْنِيَةَ، وَسَقَوُا
الرِّكَابَ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ ج: ذَهَبَ الْمُفْطِرُونَ الْيَوْمَ بِالْأَجْرِ.)) [ متفق عليه ]
"Bir defasında Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem- ile birlikte yolculuk yapıyorduk. Kimimiz oruçlu,
kimimiz oruçsuz idi. Sıcak bir günde bir yerde konaklamıştık. Gölgeden en çok
faydalanan, yanında cübbesi olanlarımızdı. Kimimiz de ellerimizi siper ederek
güneşten korunuyorduk. Oruçlular halsiz düşmüştü.Bu yüzden bir süre sonra
oruçsuzlar kalktılar, çadırları kurdular ve binek hayvanlarına su verdiler.
Bunun üzerine Peygamber -sallallahu
aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- Bugün sevabı, oruçsuzlar götürdü."[53]
Yirmiüçüncü Proje: Muhtaç ve darda kalan kimseye yardım etmek
Muhtaç ve darda kalan kimse,
geciktirilmesi mümkün olmayan âcil ihtiyaç sahibidir. Bu gibi kimseye yardım
etmenin ve onun sıkıntısını gidermenin sevabı çok büyüktür.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( عَلَى
كُلِّ مُسْلِمٍ صَدَقَةٌ. قَالُوا: فَإِنْ لَمْ يَجِدْ؟ قَالَ: فَيَعْمَلُ
بِيَدَيْهِ فَيَنْفَعُ نَفْسَهُ وَيَتَصَدَّقُ. قَالُوا: فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ
أَوْ لَمْ يَفْعَلْ؟ قَالَ: فَيُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْمَلْهُوفَ.قَالُوا:فَإِنْ
لَمْ يَفْعَلْ؟ قَالَ: فَيَأْمُرُ بِالْخَيْرِ أَوْ قَالَ بِالْمَعْرُوفِ. قَالَ:
فَإِنْ لَمْ يَفْعَلْ؟ قَالَ: فَيُمْسِكُ عَنِ الشَّرِّ، فَإِنَّهُ لَهُ صَدَقَةٌ.))
[ متفق عليه]
"Her müslümana sadaka gerekir.
- Bulamayan kimse ne yapar? Dediler.
-Eliyle çalışır, hem kendine fayda verir, hem de sadaka
verir, buyurdu.
- Gücü yetmezse veya çalışacak bir iş bulamazsa ne olur?
Dediler.
- İhtiyacı olan kimseye herhangi bir şekilde yardım eder,
buyurdu.
- Yardım edilecek bir kimse de bulamazsa? Dediler.
- Hayrı veya iyiliği emreder, buyurdu.
- Bunu da yapamazsa? Dediler.
- Şerden (kötülükten) uzak durur, bu da kendisi için bir
sadakadır, buyurdu."[54]
Yirmidördüncü Proje: Yolculukta insanlara lütuf ve ihsanda bulunmak
Ebu
Saîd'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
(( بَيْنَمـَا
نَحْـنُ فِي سَفَرٍ مَعَ النَّبِيِّ ج إذْ جَاءَ رَجُلٌ عَلَى رَاحِلَةٍ لَـهُ قَالَ: فَجَعَلَ
يَصْرِفُ بَصَرَهُ يَـمِينًا وَشِمَـالاً، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ ج: مَنْ كَانَ
مَعَهُ فَضْلُ ظَهْرٍ فَلْيَـعُدْ بِـهِ عَلَى مَنْ لاَ ظَهْرَ لَـهُ، وَمَنْ
كَانَ لَـهُ فَضْلٌ مِنْ زَادٍ فَلْيَـعُدْ بِـهِ عَلَى مَنْ لاَ زَادَ لَـهُ.)) [ أخرجه
مسلم ]
"Biz, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ile bir
yolculukta iken ansızın bineğinin üzerinde olan birisi geldi (devesi
kendisini götüremeyecek hâle geldiğinden, ihtiyacını gidermek için) sağa-sola bakmaya başladı.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-
şöyle buyurdu:
- Fazla bineği olan, bineği olmayana (vererek) iyilikte bulunsun.Fazla azığı (yiyeceği) olan, azığı olmayana(vererek) iyilikte bulunsun."[55]
Câbir'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna
göre, o şöyle demiştir:
(( كَانَ رَسُولُ اللهِ ج يَتَخَلَّفُ فِي الْمَسِيرِ فَيُزْجِي الضَّعِيفَ وَيُرْدِفُ
وَيَدْعُو لَهُمْ.)) [ رواه أبو داود وصححه
الألباني ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi
ve sellem- yolculuk sırasında geride kalır, kâfileye yetiştirmek için kâfiledeki
zayıf hayvanları sürer, (zayıf
hayvanların sahiplerini) kendi bineğinin terkisine bindirir ve o hayvan
sahiplerine duâ ederdi."[56]
Yirmibeşinci Proje: Nebevî sünnetleri yaşatmak
(ihyâ etmek)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ أَحْيَا سُنَّةً مِنْ سُنَّتِي، فَعَمِلَ بِهَا النَّاسُ،
كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِ مَنْ عَمِلَ بِهَا، لَا يَنْقُصُ مِنْ أُجُورِهِمْ
شَيْئًا، وَمَنِ ابْتَدَعَ بِدْعَةً فَعُمِلَ بِهَا، كَانَ عَلَيْهِ أَوْزَارُ
مَنْ عَمِلَ بِهَا، لَا يَنْقُصُ مِنْ أَوْزَارِ مَنْ عَمِلَ بِهَا شَيْئًا.)) [ رواه ابن ماجه وصححه الألباني ]
"Kim, benim bir sünnetimi ihyâ ederse (yaşatırsa), o
sünnetle amel
Yirmialtıncı Proje: Kuyular açtırmak (kazdırmak)
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ حَفَرَ بِئْرَ مَاءٍ، لَمْ يَشْرَبْ
كَبِدٌ حَرَّى مِنْ جِنٍّ وَلَا إِنْسٍ وَلَا طَائِرٍ إِلَّا آجَرَهُ اللهُ يَوْمَ
الْقِيَامَةِ، وَمَنْ بَنَى مَسْجِدًا كَمَفْحَصِ قَطَاةٍ أَوْ أَصْغَرَ، بَنَى اللهُ
لَهُ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ.)) [ رواه ابن خزيمة وصححه الألباني ]
"Kim,
bir su kuyusu kazır da su çıkarır ve o kuyudan cin, insan ve kuş gibi, susamış
bir canlı su içerse, Allah kıyâmet günü
onun mükafâtını (amelinin
karşılığını)
mutlaka verir. [58] Kim (Allah rızâsı için) orman tavuğunun yuvası kadar
veya daha küçük bir mescit inşa ederse, Allah da ona cennete bir ev (köşk) yapar."[59]
Yirmiyedinci Proje: Kuyular açtırmak (kazdırmak)
Ebu Zer'den -Allah
ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( عَلَى كُلِّ نَفْسٍ فِي كُلِّ يَوْمٍ
طَلَعَتْ فِيهِ الشَّمْسُ صَدَقَةٌ مِنْهُ عَلَى نَفْسِهِ. قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ!
مِنْ أَيْنَ أَتَصَدَّقُ وَلَيْسَ لَنَا أَمْوَالٌ؟ قَالَ: لِأَنَّ مِنْ أَبْوَابِ
الصَّدَقَةِ التَّكْبِيرَ، وَسُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ لِلهِ، وَلَا إِلَهَ
إِلَّا اللهُ، وَأَسْتَغْفِرُ اللهَ، وَتَأْمُرُ بِالْمَعْرُوفِ، وَتَنْهَى عَنِ
الْمُنْكَرِ، وَتَعْزِلُ الشَّوْكَةَ عَنْ طَرِيقِ النَّاسِ، وَالْعَظْمَ،
وَالْحَجَرَ، وَتَهْدِي الْأَعْمَى، وَتُسْمِعُ الْأَصَمَّ وَالْأَبْكَمَ حَتَّى
يَفْقَهَ، وَتُدِلُّ الْمُسْتَدِلَّ عَلَى حَاجَةٍ لَهُ قَدْ عَلِمْتَ مَكَانَهَا،
وَتَسْعَى بِشِدَّةِ سَاقَيْكَ إِلَى
اللَّهْفَانِ الْمُسْتَغِيثِ، وَتَرْفَعُ بِشِدَّةِ ذِرَاعَيْكَ مَعَ الضَّعِيفِ، كُلُّ
ذَلِكَ مِنْ أَبْوَابِ الصَّدَقَةِ مِنْكَ عَلَى نَفْسِكَ.)) [ رواه أحمد وسححه الألباني
]
"Güneşin
doğduğu her yeni günde kişiye, kendisi (her bir mafsalı) için bir
sadaka vermesi gerekir.
(Ebu Zer):
- Ey Allah'ın
elçisi! Mallarımız olmadığı halde nereden sadaka verelim? Dedim.
Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Çünkü sadakanın
kapılarından bazıları şunlardır:
- Tekbir (getirmen),
Subhânallah, Elhamdulillah, Lâ ilâhe illallah, Estağfirullah (demen),
iyiliği emretmen, kötülükten alıkoyman, insanların (gelip-geçtiği)
yoldan diken, kemik ve taşı uzaklaştırman, gözleri görmeyen kimseye yol
göstermen, sağır ve dilsiz kimseye anlayıncaya kadar işittirmen (öğretmen),
ihtiyacı olan bir şeye kendisine göstermeni senden isteyen kimseye ve senin de
bildiğin o yere delâlet etmen (götürmen), darda kalmış ve yardım isteyen
kimsenin yardımına koşar adımlarla gitmen, senden (bir şeyi kaldırmanı
isteyen) zayıf birisine, ellerinin gücüyle yardım etmen. Bütün bunlar,
senden, kendi nefsine yapacağın sadaka kapılarıdır."[60]
Yirmisekizinci Proje: Hastaları ve belâlalara maruz kalmış kimseleri teselli
etmek
(( كَانَ النَّبِيُّ ج إِذَا
دَخَلَ عَلَى مَرِيضٍ يَعُودُهُ فَقَالَ لَهُ: لَا بَأْسَ، طَهُورٌ إِنْ شَاءَ اللهُ
تَعَالَى.)) [ رواه البخاري ]
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ziyâret etmek amacıyla bir
hastanın yanına girdiğinde ona şöyle derdi (duâ ederdi):
-
Zararı yok, inşaallah Teâlâ (bu hastalık senin) günahlarını temizleyicidir."[61]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( مَا
مِنْ مُسْلِمٍ يَعُودُ مُسْلِماً فَيَقُولُ سَبْعَ مَرَّاتٍ: أَسْأَلُ اللهَ الْعَظِيمَ،
رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ أَنْ يَشْفِيَكَ إِلَّا شُفِيَ، إِلَّا أَنْ يَكُونَ
قَدْ حَضَرَ أَجَلُهُ.))
[ رواه أبو داود والترمذي وصححه الألباني]
"Bir
müslümanın, müslüman (bir hastay)ı ziyâret eder de (başucunda
durup) yedi defa: Yüce Allah’tan, Yüce Arş’ın
Rabbi'nden,
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
((كُنْ مَعَ صَاحِبِ الْبَلَاءِ
تَوَاضُعًا لِرَبِّكَ وَإِيمَانًا.)) [ رواه الطحاوي وصححه الألباني في سلسلة
الأحاديث الصحيحة ]
"Rabbin için mütevâzi olarak ve O'na
îmân ederek belâ ve musibete uğramış kimse ile birlikte ol."[63]
Yirmidokuzuncu Proje: Mescitleri temizleme kampanyasına katılmak
Mescitlerin, ondan temizlenmesi gereken şeylerin en
başında şirk ve bid'atlar, daha sonra câmi ve mescitlere lâyık olmayan
pisliklerden temizlemek gelir.
Enes'ten -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre o şöyle demiştir:
(( أَنَّ النَّبِيَّ ج رَأَى نُخَامَةً فِي قِبْلَةِ الْمَسْجِدِ،
فَغَضِبَ حَتَّى احْمَرَّ وَجْهُهُ، فَجَاءَتْهُ امْرَأَةٌ مِنْ الْأَنْصَارِ
فَحَكَّتْهَا، وَجَعَلَتْ مَكَانَهَا خَلُوقًا، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ ج : مَا أَحْسَنَ هَذَا.)) [ رواه أبو داود وابن ماجه وصححه الألباني ]
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve
sellem- Mescidi (Nebevî'ni)n kıble tarafında
(duvarda) balgam gördü. Bunun üzerine
yüzü kızarırcasına öfkelendi. Ardından Ensâr'dan bir kadın onun yanında geldi,
eliyle o balgamı ovuşturup giderdi ve yerine güzel koku sürdü.Bunun üzerine Rasûlullah
-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- Bu ne güzel bir
davranışır!"[64]
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( عُرِضَتْ عَلَيَّ
أَعْمَالُ أُمَّتِي حَسَنُهَا وَسَيِّئُهَا، فَوَجَدْتُ فِي مَحَاسِنِ
أَعْمَالِهَا: الْأَذَى يُمَاطُ عَنِ الطَّرِيقِ، وَوَجَدْتُ
فِي مَسَاوِئِ أَعْمَالِهَا: النُّخَاعَةَ تَكُونُ فِي الْمَسْجِدِ لَا تُدْفَنُ.)) [ رواه مسلم ]
"Ümmetimin,
hayır ve şer, bütün amelleri bana arzedildi.İyi amelleri arasında; (insanlara) rahatsızlık
veren şeylerin yoldan kaldırılmasını gördüm. Kötü amelleri arasında ise;
mescitte, üzeri (toprak veya kumla) örtülmemiş balgamı gördüm."[65]
Otuzuncu Proje: İyiliği
emretmek ve kötülüğü önlemek
Bu
amel, Ramazan ve diğer aylarda yapılan en büyük hayır projelerinden birisidir.
Allah
Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
ﮋ
... ﯧ ﯨ
ﯩ ﯪ ﯫ
ﯬ ﯭ ﯮ
ﯯﯰ ﯱ ﯲ
ﯳ ﯴ ﯵ
ﯶ ﮊ
[ سورة لقمان من الآية : ١٧ ]
"İyiliği emret, (gücün yettiği nisbette yumuşaklıkla ve hikmetle)
kötülüğü önlemeye çalış. (İyiliği emredip kötülüğü önlemeye çalışırken) başına
gelen sıkıntılara sabret. Doğrusu bunlar, azim
(ve gayret) gerektiren şeylerdir."[66]
Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ رَأَى مِنْكُمْ
مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ،
فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ.)) [ رواه مسلم ]
"Sizden kim
bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin.
Müslümanın, iyiliği emrederken ve kötülüğü önlemeye
çalışırken yumuşak davranması gerekir.
Allah
-azze ve
ﮋ ﮢ ﮣ
ﮤ ﮥ ﮦ
ﮧ ﮨ ﮩ
ﮪ ﮫ ﮬ
ﮭ ﮮ ﮯ
ﮰ ﮊ
[ سورة طه الآيتان: ٤٣ – ٤٤ ]
"Firavun'a
gidin, doğrusu o, (küfür
ve zulümde) azmıştır (haddi aşmıştır). Ve ona yumuşak söz söyleyin,
belki nasihat dinler veya (Rabbinden) korkar." [68]
Peygamber
-sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:
(( وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ
عَنْ الْمُنْكَرِ أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللهُ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَابًا
مِنْهُ ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلَا يُسْتَجَابُ لَكُمْ.)) [ رواه الترمذي حسنه ألباني ]
"Nefsim elinde olan
Allah'a yemîn ederim ki ya iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırsınız ya da
Allah'ın, kendi katından size bir azap göndermesi pek yakındır.Sonra (azabını kaldırması için) O'na (çok)
duâ edersiniz de duâlarınız
Otuzbirinci Proje: Başkasının yerine umre edâ etmek
Tıpkı baba, anne, yakın akraba ve arkadaş gibi...
Nitekim Ebu Razîn el-Ukaylî'nin[70]
-Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği hadiste o, Peygamber -sallallahu aleyhi
ve sellem-'e gelerek şöyle dedi:
(( يَا رَسُولَ اللهِ!
إِنَّ أَبِي شَيْخٌ كَبِيرٌ، لَا يَسْتَطِيعُ الْحَجَّ وَلَا الْعُمْرَةَ وَلَا
الظَّعْنَ. قَالَ: حُجَّ عَنْ أَبِيكَ وَاعْتَمِرْ.)) [ رواه أبو داود والنسائي والترمذي ]
"Ey Allah'ın elçisi! Babam, hac ve
umre yapmaya gücü yetmeyen, bineğinin üzerinde de duramayacak kadar çok yaşlı birisidir.(Onun yerine hac yapabilir miyim?)
Peygamber -sallallahu aleyhi
ve sellem- buyurdu ki:
- Babanın yerine hac ve umre
yap."[71]
Bu
sebeple daha önce umre yapmamış başka birisinin yerine umre yapmak, câizdir. Bu
kimsenin, ölmüş veya hayatta olup da umre yapmaya gücü yetmeyen âciz birisi
olması arasında hiçbir fark yoktur.Fakat bu umrenin, insanın kendi adına yaptığı
umredeki yolculuktan ayrı (müstakil) bir yolculukta olması, daha fazîletlidir.
[1] Enfâl Sûresi: 1
[2] Taberânî ve
Bezzâr rivâyet etmiş, Elbânî de; "hadis, sahihtir" demiştir.
[3]
Hâlika, saçı traş etmekte kullanılan ustura demektir.(Çeviren)
[4]
Yani iki kişinin arasını bozmak, öyle bir haslettir ki usturanın saçı kökünden
kazıdığı gibi, dîni de kökünden kazır.(Çeviren)
[5]
Tirmizî ve Ebu Davud rivâyet etmişlerdir.
[6] Ahmed ve Hâkim
rivâyet etmişler, Elbânî de; "hadis, sahihtir" demiştir
[7] İbn-i Hibbân
rivâyet etmiştir.
[8] Buhârî ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.
[9] Küfür (inkâr)
sözü, yalancı şâhitlik, iftirâ, bühtan, zinâ isnadında bulunmak (kazif), sövmek
ve lânet etmek gibi insanın sakınması gereken ve işlemesi kendisine haram olan
fiiller de buna girer.(Çeviren)
[10] Bunun anlamı;
orucu bırakması emrolunur, değildir. Aksine bunun anlamı; yalandan ve yalanla birlikte
zikredilen şeylerden sakındırmaktır.(Çeviren)
[11] Allah Teâlâ'nın
hiç kimsenin ibâdetine ihtiyacı yoktur.Burada kastedilen şey; Allah Teâlâ, o
kimsenin orucunu istemez, anlamındadır. Bazı âlimler ise bunu; Allah Teâlâ,
onun orucunu
[12] Buhârî rivâyet
etmiştir.
[13] "Burnu yere
(toprağa) sürünsün" ile "zelîl olsun", kastedilmiştir.(Çeviren)
[14] Müslim etmiştir.
[15] Buhârî ve Müslim
etmişlerdir.
[16] İmam Nevevî -Allah ona rahmet etsin-, "Ramazan gecelerini ibâdetle geçirmekten
(kıyamdan) kastın; terâvih namazını kılmak olarak açıklamıştır.(Çeviren)
[17] Buhârî ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.
[18] Buhârî ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.
[19] Buhârî ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.
[20] Kadir Sûresi:
1-3.
[21] Buhârî ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.
[22] Bezzâr rivâyet etmiş,
Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[23] Bu hak, Allah Teâlâ'nın lütuf ve ihsanıyla kendi üzerine farz kıldığı
haktır. Yoksa kulun Allah Teâlâ'nın üzerinde hiçbir hakkı yoktur. Allah
Teâlâ'nın kudsî hadiste: "Zulmü kendime haram kıldım" buyurması gibi,
O, hikmeti gereği dilediği şeyi kendisine haram, dilediği şeyi de farz
kılar.(Çeviren)
[24] Ahmed rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[25] Hâkim rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[26] Tirmizî rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[27] Buhârî ve Müslim
rivâyet etmişlerdir.
[28] Ahmed, Tirmizî ve
İbn-i Mâce rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[29] İbn-i Mâce ve
Beyhakî rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, hasendir" demiştir.
[30] Tirmizî rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[31] Ahmed ve Ebu
Davud rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, hasendir" demiştir.
[32] İbn-i
Ebi'-d-Dünya rivâyet etmiş, Elbânî de "hadis, hasendir" demiştir.
[33] Ahmed ve Dârimî
rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[34] Müslim rivâyet
etmiştir.
[35] Müslim
rivâyet etmiştir.
[36] İbn-i
Ebi'-d-Dünya rivâyet etmiş, Elbânî de "hadis, hasendir" demiştir.
[37] Müslim
rivâyet etmiştir.
[38] Buhârî
ve Müslim rivâyet etmişlerdir.
[39] Allah
Teâlâ'nın güzel isimlerinden birisi de eş-Şekûr'dur. Anlamı: Kullarının az olan
amellerini artırıp kat kat karşılık veren demektir.Allah'ın kuluna olan şükrü;
kulunun şükrüne karşılık olarak onu mükafalandırması ve tâatini
[40] Buhârî
ve Müslim rivâyet etmişlerdir.
[41] Buhârî,
'el-Edebu'l-Mufred'de rivâyet etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir"
demiştir.
[42] Buhârî
ve Müslim rivâyet etmişlerdir.
[43] Buhârî rivâyet
etmiştir.
[44] Ebu Ya'lâ, Ahmed
ve Taberânî rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[45] Buhârî rivâyet
etmiştir.
[46] Müslim rivâyet
etmiştir.
[47] Müslim rivâyet
etmiştir.
[48] Tirmizî rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[49] Müslim rivâyet
etmiştir.
[50] Bakara Sûresi: 83.
[51] Buhârî
ve Müslim rivâyet etmişlerdir.
[52] Ahmed ve Tirmizî
rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[53] Buhârî ve Müslim rivâyet
etmişlerdir.
[54] Buhârî ve Müslim rivâyet
etmişlerdir.
[55] Müslim rivâyet etmiştir.
[56] Ebu Davud rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[57] İbn-i Mâce
rivâyet etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[58] Günümüzde
sadaka-i câriye sayılan bazı ameller şunlardır:
- Sıcak yaz günlerinde insanları sıcaktan ve
güneş çarpmasından, kışın ise yağmur, kar ve doludan korumak için taksi ve
otobüs duraklarına, okul bahçelerine, câmi önlerine ve halka açık yerlere
gölgelikler yaptırmak.
- Su soğutucuları satın alıp câmi avlusuna, okul
bahçesine ve çarşı-pazar gibi yerlere koydurmak.
- Hastane ve poliklinikler yaptırmak veya
yapılmasına katkıda bulunmak. Aynı şekilde ambulans ve sakat arabası gibi
hastanelerin tıbbî araç-gereçlerini satın alıp bağışlamak.
- Müslümanların ölüleri için mezarlık olarak
kullanılmak üzere arsa satın alıp mezarlık yaptırmak.
- Cenâze arabası satın alıp cenâze yıkanan yere
(gasilhaneye) bağışlamak.
- Ölüleri defnetmekte kullanılan malzemeler
satın alıp gasilhaneye bağışlamak.
- Kız ve erkek çocukları için Kur'an kursları
yaptırmak veya yapılmasına katkıda bulunmak, Kur'an kurslarına Kur'an-ı Kerim
ve faydalı kitaplar satın alıp bağışlamak.
- Geliri, fakir ve yoksul kimselere bırakılmak
üzere işyerleri veya evler yaptırıp kiraya vermek.
Sözün özü, sadaka-i câriye, iyilik ve hayır
kapılarından birisi olup kapısı geniştir.(Çeviren)
[59] İbn-i Huzeyme
rivâyet etmiş, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[60] Ahmed rivâyet etmiş,
Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[61] Buhârî rivâyet
etmiştir.
[62] Ebu Davud ve
Tirmizî rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[63]
Tahâvî rivâyet etmiş, Elbânî de 'Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha'da "hadis,
sahihtir" demiştir.
[64] Ebu Davud ve
İbn-i Mâce rivâyet etmişler, Elbânî de "hadis, sahihtir" demiştir.
[65] Müslim rivâyet
etmiştir.
[66] Lokman Sûresi:
17.
[67] Müslim rivâyet
etmiştir.
[68] Tâ Hâ Sûresi:
43-44.
[69] Tirmizî rivâyet
etmiş, Elbânî de "hadis, hasendir" demiştir.
[70] Ebu Razîn el-Ukaylî'nin adı, Lekît b.
Âmir'dir.(Çeviren)
[71] Ebu Davud, Nesâî
ve Tirmizî rivâyet etmişlerdir.