Hakk'ın dininde Ramazanın en önemli özelliği, bu ayın Kur’ân-ı Kerim ayı olmasıdır.Ramazan gücünü, şerefini ve güzelliğini Kur'an'dan almaktadır (2/Bakara, 185). Kur'an bu ayda indirildiğinden, müslümanların Kur'an'la bağlarını sağlamlaştırması Ramazan'daki ilk görevleridir.
Okumayı bilmeyenlerin hemen öğrenmesi, bilenlerin Kur'an'ı çokça okuması ve anlamlarını öğrenmeye ve yaşamaya gayret etmesi, Kur'an'ı meal ve tefsiriyle okumaya çalışması, Allah'ın emir ve yasaklarını ilk elden öğrenmesi gerekmektedir. Kur’ân-ı Kerim’in Allah’ın Kitabı olduğuna iman eden insanlar, Kur’an âyetlerini bu Ramazan ayında nâzil oluyormuş gibi imanî bir heyecanla okumalı, dinlemeli ve üzerinde tefekkür etmelidir. Bireysel, sosyal, siyasal, ekonomik tüm problemlerin Kur'an'ı terk etmenin, onu tatbik etmemenin ürünü olduğunu, çözümün de Kur'an'ın tüm hükümleriyle hayata geçirilmesiyle mümkün olacağını unutmamalıyız. Ramazan, mü’minler için bir eğitim ayı olduğu gibi bir öğretim ayı da olmalıdır.
Rabbimiz onu bize Kur’an’ın indirildiği ay olarak tanıtıyor. Evet, Kur’an’a göre Ramazanın en önemli özelliği, bu ayın Kur’ân-ı Kerim ayı olmasıdır. Ramazan gücünü, şerefini ve güzelliğini Kur'an'dan almaktadır. “Ramazan ayı ki, insanlara dosdoğru yolu gösteren ve hakkı bâtıldan ayırma ölçüsü ve hidâyet için belgeler içeren Kur'an onda indirilmiştir…”(2/Bakara, 185).
Ramazan ayının değerli oluşu, insanlığı kurtaracak mesajın bu
ayda indirilmesinden kaynaklanmaktadır. Kur’an’ın indirildiği gece bin aydan
hayırlı olduğuna göre (97/Kadr, 3), Kur'an'ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya
ayrılan bir gün de, bin aydan daha hayırlı olacağı değerlendirilmelidir. Her
gün ve gece Kur'an'a uygun olarak ihyâ edilmelidir. Kur’an’ı indiriliş gayesine
uygun olarak okuyup hükümlerini ferdî olarak itikadî, ibâdî, ahlâkî ve ekonomik
bütün yönleriyle yaşarsak, sosyal ve siyasal hayata hâkim kılıp tatbik ettirme
çabasında bulunursak, yani vahyi gönlümüze ve yaşayışımıza indirirsek, o zaman
biz de bin insandan hayırlı oluruz, böyle yaşadığımız gün ve geceler de bin
aydan üstün olur.
Değeri Kur'an'dan kaynaklanan Ramazan, Kur'an'dan daha çok
önemsenirken, Kur'an ihmal edilmiştir. Kur’an’ın indiriliş amacına uygun
yaşadığımız gün ve gece bizim için Kadir gecesi, böyle yaşadığımız ay bizim
için diğer aylardan çok üstün Ramazan’dır. Yoksa rahmet çeşmesinin büyüklüğü,
ondan yararlanmasını bilmeyen, susuzluğunu gidermek için su kabını veya ağzını
çeşmenin altına yerleştir(e)meyen kimseler için hiçbir şey ifade etmez.
Ramazan, oruç ve az yeme ayıdır.Tıka basa yeme ayı, oburluk ayı değil;
açlık ve mideyi dinlendirme, ruhu gıdalandırma ayıdır. Ramazan, zenginle fakiri
en azından gündüzleri eşit yapar. Oruç, hayatın yalnız yeme-içme, bencil
duyguları ve hayvanî arzuları tatmin etme anlayışına dayanmadığını öğreten bir
ibâdettir. Oruç, fiil olarak fakirlik halini yaşamaktır. Sosyal adâlet fikrini,
yardımlaşma duygusunu; açlık halini yaşatarak öğreten bir ibâdettir. Oruç
sâyesinde zengin mü'minler de beden ve ruh yönünden fakirliğin sınırları içinde
yaşarlar. Tok insanın açın halinden anlamasını kolaylaştırır oruç.
Ramazan, nefisle cihad ayıdır, olgunluk
ve sabır ayıdır."...
Oruç sabrın yarısıdır..." (Tirmizî, Deavât, 86, 87), “Oruç bir kalkandır.” (Buhârî,
Savm 9; Tirmizî, İman 8). Oruç, irâdelerimizi güçlendirir. Sabır ve sebâtımızı
arttırır. Allah için iş yapmayı, zorluklara göğüs germeyi öğretir. Zorluklara
dayanabilme, nefsin isteklerini geri çevirebilme ayıdır bu ay. Ruhumuzu
eğittiğimiz bir aydır Ramazan. Dilimizin okumaya, beynimizin bilgiye yöneldiği,
gönlümüzün İlâhî huzurla coştuğu, benliğimizin her çeşit ibâdete koştuğu bir
aydır, öyle olması gerekir.
Ramazan itikâf ayıdır.Ramazan ayının son on gününde itikâfa
girmek sünnettir. “Hz. Peygamber, Ramazanın son on gününde, vefatına kadar
itikâfa girdi. İrtihalinden sonra da zevceleri itikâfa devam ettiler” (Buhârî,
İtikâf 1).
Ramazan İbâdet ve Mâneviyat ayıdır.Ramazan takvâ ayıdır. Oruç, yüce
dinimizin haramlarından korunup sakınma duygularını, yani takvâyı geliştirir
(Bakara, 183). Mü'min, bu önemli faydayı da sağlamak için, günah davranış, söz,
işitme ve bakışlardan korunacak, sakınacaktır. Oruç, ruhî ve ahlâkî bir eğitimdir.
Ramazan tevbe ayıdır. Günahları terketme, kötü alışkanlıkları bırakma ayıdır
Ramazan. Kendine dönme, âhireti tercih etme ve diriliş ayıdır. Bütün vücut
organlarımızın, tüm duygularımızın da oruca ihtiyacı vardır, onlara da oruç
tutturmak gerekmektedir. Ramazan; haramlara, şeytanî özelliklere, nefsimizin
kötü isteklerine karşı bir sığınaktır, bir kaledir. Oruçla bu kaleye girilir.
Ramazan; göz ve dillerini kontrol altına alarak ağızlarını kapayıp kalp ve
gözlerini açmaya müslümanları hazırlıyor. İmsaktan iftara kadar geçen zamanda,
Ramazan içinde bulunduğunu, oruçlu, yani ibâdet halinde olduğunu hatırlayan
kimse, sanki Allah'ı görüyormuş gibi, yaptıklarını ölçülü ve güzel yapmaya
çalışacaktır. Oruç, insana ibâdet için yaratıldığını hatırlatır, her dakikanın
Allah'ın emir ve yasaklarına uygun olması için gayreti artırır, ruhu
olgunlaştırır. Oruçlu insan Rabbini daha çok düşünür ve huzura kavuşur. Mideler
rahatladığı için bütün vücutta bir hafiflik hissedilir, kâmil bir oruçla gönül
saflaşır, berraklaşır, daima iyi şeyler düşünür. Yani kâmil bir insan olmanın
yolları açılır, oruçla nefsin kötü isteklerine dur demesini öğrenir insan.
Zekât ve sadaka ayıdır. Yardımlaşma,
ihsan, ikram ve cömertlik ayıdır Ramazan. Fıtır sadakası vermek bu aya mahsus bir
ibâdet olduğu gibi, hayır ve hasenâtı çoğaltmak da bu ayın eseridir.
“Rasûlullah (s.a.s.) insanların en cömerdi idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı
girip de kendisiyle Cebrâil (a.s.) karşılaştığı zaman daha da artardı.
Rasûlullah, Cebâil ile buluştuğunda insanlara rahmet getiren rüzgârdan daha
cömert, daha faydalı olurdu” (Buhârî, Savm 7). “Hangi sadaka daha
fazîletlidir?” diye sorulunca, en büyük insan; “Ramazan ayında verilen
sadaka” buyurmuştur (Tirmizî, Zekât 28). Giderek dünyevîleşen,
bireyselleşen insanımızın unutmaya yüz tuttuğu ikrâmı, misafir ağırlamayı,
infakı hatırlatır ve yeniden alışkanlık haline getirtir Ramazan; iftarlarla,
sadaka-i fıtır ve zekâtlarla, bu ayda fakirlere ekstra yapılan yardımlarla...
Ramazan ayı, her müslümanın kendisini hesaba çekmesi gereken bir
aydır. Kurumsal hatalar kadar, ferdi hatalar da maalesef bu ayda çok yaygın
olarak yapılmaktadır. İbadet ve sevap kazanma yerine israf, ifsat ve günah
kazanma daha öne çıkıyor.
Ramazan, bir okuldur.Bu okulun namaz, oruç, fitre, Kur'an okumak
ve dinlemek, çokça zikir ve duâ yapmak gibi dersleri vardır. Bu ayda geçmiş on
bir ayın muhâsebesini yapan, geleceğe beden ve ruh olarak hazırlanan İslâm'ı
yaşayan insanlar, bu ay sonunda Allah'ın rahmet ve rızâ diplomasını alırlar.
Ramazan okulundan yararlanmak için, dinimizin tüm emirlerini yerine getirip
haramlarından kaçan gerçek müslüman olmaya gayret etmek, ibâdetlere ve Kur'an'a
sarılmak gerekir. Ramazan ayı, nefsimizi kontrol altına almayı, zorluklara ve
arzulara direnip sabretmeyi öğrettiğinden, her çeşit haramları, kötü
alışkanlıklarımızı da bırakmak, bu oruç ayında daha kolaylaşacaktır.
Ramazan okuluna kaydolan öğrencilerin, hele başarıyla
diplomasını alan ve gelecek on bir ay için gerekli donanımlara sahip olan
kişilerin sayısının artması için hepimize görevler düşmektedir.
Ramazan, kötü alışkanlıkları bırakmak
için bulunmaz bir fırsattır.İçkiciler bile Ramazanda içmez veya çok azaltır. Cehennem
kapıları kapandığı gibi, meyhane ve kimi haram eğlence yerlerinin kapılarına da
Ramazanda kilit vurulur. Bir mü'min açısından Ramazan, hâlâ sigara gibi kötü
alışkanlıkları varsa, sabahtan akşama kadar içmediğine göre, akşamdan sabaha
kadar da içmeyebileceğini, irâdesine sahip olmanın çok da zor olmadığını
kendisine öğretir. Sık sık çay içmeden, kahve keyfi yapmadan, çerez ve benzeri
abur cubur atıştırmadan yapamayanlara, arada sırada yiyip içmeden edemeyenlere,
bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri için en güzel imkânları gösterir Ramazan. Az
yemeyi, diyet ve rejimi, iştahı kontrol edebilme, yeme ve içme irâdesine sahip
olabilme alışkanlıklarını kazandırır/kazandırmalıdır.
Ramazan, para gibi maddî ve fânî şeyleri
yüceltmenin yanlışlığını öğreten bir aydır.Kapitalist işverenler, ağır işler
vermeye, işçisini ezip sömürmeye Ramazan'da da devam edecek, mesai ayarlamasına
gitmeyeceklerdir.
Ramazan, her şeyden önce Kur'an ayıdır, tefekkür ve muhâsebe
ayıdır, diriliş ve devrim ayıdır, arınma, yenilenme ayıdır. İlim ve kültürle
değerlendirilen, ibâdeti günün ve gecenin her dakikasına yayma gayreti
gösterilen, mânevî özelliklerin, takvâ, sabır ve tevbenin öne çıktığı aydır.
Namazlarını aksattığından mü'min olduğu tartışılabilecek kişinin, Ramazanla
iman tazeleyip namazlı mü'min hale geleceği, namazlıların, namazı huşû ile
ikame etmeye ve nâfile ibâdetlere alışabileceği bir ortamdır. Evet, Ramazan
güzel alışkanlıkların edinileceği aydır. Terâvihler, nâfile ibâdetlere;
sahurlar da teheccüd saatinde kalkıp gece namazına alışmak için büyük bir
fırsat olduğu gibi; mukabeleler, Kur'ansız ve Onun anlaşılması ve yaşanması için
gayretsiz günün geçirilmemesi gerektiğini öğretir, alıştırır.
Rabbimizden hem kendimiz, hem de liyakat kesbeden insanlarımız
için bu Ramazanın yeniden dirilişlere, canlanış ve uyanışlara vesile olmasını,
secde yerlerini gözlerimizden dökülen incilerle süslediğimiz sahur seccâdesinin
üzerinde tüm içtenliğimizle isteyebilmeli, fiilimizle de bu duâya iştirak
edebilmeliyiz. Ne mutlu, Ramazanı gereği gibi değerlendiren, Ramazanla
hayırlara doğru değişenlere!