Bu Blog içinde Ara

16 Haziran 2012 Cumartesi

Hadislerden Çıkartılan Bazı Hükümler

Hadislerden Çıkartılan Bazı Hükümler

Birinci Hadis


1- Hadis-i şerifte niyyetin imandan olduğuna delil vardır. Çünkü niyyet kalbin amelidir. İman da Ehl-i Sünnet ve'1-Cemaat'e göre kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve rükünler ile amel etmektir. Bundan dolayı İmam Buhârî, bu ha­disi Kitâbu'l-İman'da zikretmiştir.

YÜCE ALLAH'IN MAĞFİRETİNİN GENİŞLİĞİ

YÜCE ALLAH'IN MAĞFİRETİNİN GENİŞLİĞİ


Enes (r.a)'den, dedi ki: Rasulullah (s.a)'i şöyle buyrurken dinledim: Yüce Allah buyurdu ki: "Ey Ademoğlu, sen bana dua edip benden umdukça, ben de senin neler yaptığına bakmaksızın sana bağışlarım ve hiç aldırış etmem. Ey Âdemoğlu eğer günahların göğe kadar yükselecek olsa, sonra benden mağfiret isteyecek olursan, ben de sana günahlarını bağışlarım. Ey Âde­moğlu, eğer sen bana yeryüzü dolusu kadar günahla gelecek olsan, sonra da benim huzuruma bana hiçbirşey ortak koşmamış olarak gelsen, ben de yer dolusu kadar mağfiretle sana gelirim

PEYGAMBER'E UYMAK İMANIN BİR GEREĞİDİR

PEYGAMBER'E UYMAK İMANIN BİR GEREĞİDİR


Ebu Muhammed Abdullah b. Amr b. el-As (r.a.)dan, dedi ki: Rasulullah (s.a) buyurdu ki: "Sizden herhangi bir kimse hevâsı getirdiğime tabi olma­dıkça iman etmiş olamaz."

DÜNYA ÂHİRETİN TARLASIDIR

DÜNYA ÂHİRETİN TARLASIDIR


İbn Ömer (r.a.) den, dedi ki: Rasulullah {s.a) omuzlarımı yakalayıp şöyle buyurdu: "Dünyada bir garip yahut bir yolcu gibi ol!" İbn Ömer (r.a.) de şöyle derdi: Akşamı ettin mi sabahı bekleme. Sabahı ettin mi, de akşamı bekleme. Sağlığından hastalığın için birşeyler hazırla, hayatından da ölü­mün için

DİNDE ZORLUK YOKTUR

DİNDE ZORLUK YOKTUR


İbn Abbâs (r.a.) dan, Rasulullah (s.a) buyurdu ki: "Muhakkak Allah, üm­metimin hata ile yaptığını, unutmasını ve kendisi için zorlandıkları şeyi ba­na bağışladı

YÜCE ALLAH'A YAKIN OLMANIN VE SEVGİSİNE ERİŞMENİN YOLLARI

YÜCE ALLAH'A YAKIN OLMANIN VE SEVGİSİNE ERİŞMENİN YOLLARI


Ebu Hureyre (r.a)'den, dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Yüce Al-:\ lah buyurdu ki: Kim benim bir dostuma (velime) düşmanlık ederse, ben ona ;p savaş ilân ederim. Kulum üzerine farz kıldığım şeyden daha çok sevdiğim ,, herhangi birşeyle bana yakınlaşmaz. Kulum nafilelerle bana yaklaşmayı sürdürür; sonunda ben de onu severim. Onu sevdim mi, artık kendisiyle .... işittiği kulağı, kendisiyle gördüğü gözü, kendisiyle yakaladığı eli, kendisiyle yürüdüğü ayağı olurum. Eğer benden birşey dileyecek olursa andolsun ki a veririm. Ve andolsun ki, bana sığınacak olursa, şüphesiz ki ben de u himayeme alırım

YÜCE ALLAH'IN ADALETİ, LÜTFÜ VE KUDRETİ

YÜCE ALLAH'IN ADALETİ, LÜTFÜ VE KUDRETİ


İbn Abbas (r.a.)'dan, Rasulullah (s.a)'ın şanı yüce ve mübarek Rabb'in-den yaptığı rivayette buyurdu ki: "Muhakkak Allah, hasenatı ve seyyiâtı yazdı. Sonra bunu (şöyle) açıkladı: Kim, bir iyilik işlemeyi kararlaştırır da onu işlemeyecek olursa, Allah onu kendi nezdinde tam bir iyilik (hasene) olarak yazar. Eğer onu içinden kararlaştırıp da işleyecek olursa, Allah onu kendi nezdinde on haseneden onun yediyüz katı kadarına ve daha pek çok katı kadarına yazar. Eğer bir kötülük (seyyie) işlemeyi kararlaştırır da onu işlemeyecek olursa, Allah onu kendi nezdinde tam bir hasene olarak yazar. Eğer o kötülüğü işlemeyi kararlaştırıp da işleyecek olursa, Allah da onu tam bir seyyie (kötülük işlemiş) olarak yazar

HAYIR YOLLARI

HAYIR YOLLARI


Ebu Hureyre (r.a)'den, Rasulullah (s.a)'tan buyurdu ki-. "Her kim bir mü1 minin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah o kimsenin Kıya­met günü sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim zorda kalmışa kolay­lık sağlarsa, Allah da o kişiye dünyada da âhirette de kolaylık verir. Her kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da dünyada da âhirette de onu(n kusurlarını) örter. Kul kardeşine yardıma devam ettikçe, Allah da o kula yardıma devam eder. Her kim bir ilim arayarak bir yoldan gidecek olursa, Allah o sayede (ona) Cennet'e giden bir yolu kolaylaştırır. Bir toplu­luk Allah'ın evlerinden bir evde toplanıp Allah'ın Kitab'mı okur ve kendi aralarında onu tedris edecek olurlarsa, mutlaka üzerlerine sekinet (Allah'ın huzur ve sükûnu) iner. Rahmet onları örter. Melekler etraflarını çevirir, Al­lah onları kendi nezdindekiler arasında anar. Her kimi ameli geciktirecek olursa, nesebi onu ileriye götüremez

İSLÂM KARDEŞLİĞİ VE MÜSLÜMANIN HAKLARI

İSLÂM KARDEŞLİĞİ VE MÜSLÜMANIN HAKLARI


Ebu Hureyre (r.a)'dan, dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Birbirini­zi kıskanmayın. Birbirinizin aleyhine fiyatları kızıştırmayın (necş yapmayın). Birbirinize buğzetmeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Kiminiz kiminizin alış­verişi üzerine alışveriş yapmayın. Allah'ın kulları! Kardeş olun, müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnız bırakmaz. Ona yalan söylemez. -Üç defa göğsüne işaret ederek- takva buradadır. Kişiye kötülük olarak müslüman kardeşini hakir görmesi yeterlidir. Müsiümanın tümü müslümana haramdır: Kanı, malt ve ırzı (şeref ve haysiyeti).

KÖTÜLÜKTEN ALIKOYMAK İMANDANDIR

KÖTÜLÜKTEN ALIKOYMAK İMANDANDIR


Ebu Said el-Hudri (r.a)'den, dedi ki: Ben Rasulullah (s.a)'ı şöyle buyurur­ken dinledim: "Sizden kim bir münker görecek olursa, onu eliyle değiştir­sin. Eğer qüc\i yetmezse diliyle, eğer gücü yetmezse kalbiyle (değiştirsin). Bu ise imanın en zayıf halidir

İSLÂM YARGI HUKUKUNUN ESASLARI

İSLÂM YARGI HUKUKUNUN ESASLARI


İbn Abbâs (r.a.) dan Rasulullah (s.a) buyurdu ki: "Eğer insanlara iddiaları üzerine {iddia ettikleri şeyler) verilecek olursa, birtakım kimseler başka kim­selerin mallan ve kanlan üzerinde hak iddia edeceklerdir. Fakat beyyine (getirmek) davacıya, yemin de inkâr edene düşer.[

ZARAR VE ZARARLA KARŞILIK VERMEK

ZARAR VE ZARARLA KARŞILIK VERMEK


Ebu Said Sa'd b. Sinan el-Hudri (r.a)'den, Rasulullah (s.a) buyurdu ki: "Zarar da yoktur, zarara zararla karşılık vermek de yoktur.

ZÜHD'ÜN GERÇEK MAHİYETİ

ZÜHD'ÜN GERÇEK MAHİYETİ


Ebu'İ-Abbas Sehl b. Sa'd es-Sâidi (r.a)'den, dedi ki: Bir adam Rasulullah (s.a)'a gelip şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulü, bana öyle bir amel göster ki, onu yaptığım takdirde Allah da beni sevsin, insanlar da beni sevsin. Rasu­lullah (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Dünyada zâhid ol, Allah seni sevecektir, in­sanlar elinde bulunanlara zâhid ol, insanlar seni sevecektir

ALLAH'IN SINIRLARINA BAĞLILIK

ALLAH'IN SINIRLARINA BAĞLILIK


Ebu Salebe el-Huşenî-Cürsum b. Naşir- (r.a)den, o Rasulullah (s.a)'dan buyurdu ki: "Muhakkak Yüce Allah birtakım farzları farz kılmıştır, onları za­yi etmeyiniz. Birtakım hadler de tesbit etmiştir, onları da aşmayınız. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları çiğnemeyiniz. Bazı şeyler hakkında da -unut­maktan dolayı değil de- sizin için rahmet olsun diye susmuştur. Onları da araştırmayınız." Bu hasen bir hadis olup bunu Dârakutni ve başkaları rivayet etmiştir

CENNET'E GÖTÜREN VE CEHENNEM'DEN UZAKLAŞTIRAN YOLLAR

CENNET'E GÖTÜREN VE CEHENNEM'DEN UZAKLAŞTIRAN YOLLAR


Muâz b. Cebel (r.a)'den, dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü dedim, bana beni Cennet'e girdirecek ve beni Cehennem'den uzaklaştıracak bir ameli bildir. Peygamber (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Büyük bir şey hakkında soru sordun. Bununla birlikte Yüce Allah'ın kolaylaştırdığı kimse için de şüphesiz ki o çok kolaydır. Allah'a, O'na hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet edersin, na­mazı dosdoğru kılarsın, zekâtı verirsin, Ramazan orucunu tutarsın ve Beyt'i haccedersin.                                                  
Daha sonra şöyle buyurdu: "Sana hayrın kapılarını da göstereyim mi? Oruç bir kalkandır, sadaka su ateşi nasıl söndürüyorsa günahı öylece sön­dürür. Bir de kişinin gece ortasında namaz kılması." Daha sonra şu buyru­ğu okudu: "Yanları yataklarından uzak kalır.... Hiçbir kimse bilmez."(es.secde, 32/16-17)[1]
Sonra da şöyle buyurdu: "Sana işin başı, temel direği ve tepesinin zirve­sini haber vereyim mi?" Evet ey Allah'ın Rasulü, dedim, şöyle buyurdu: "İşin başı İslâm, temel direği namaz, tepesinin zirve noktası da cihâddır." Sonra şöyle buyurdu: "Sana bütün bunların esasını da haber vereyim mi?" Ben de: Evet, ey Allah'ın Rasulü, deyince dilini tutup şöyle buyurdu: "Buna gereği gibi hakim ol!" Ey Allah'ın Peygamberi dedim, biz konuştuğumuz şeylerden dolayı da sorgulanacak mıyız? Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyurdu:
"Hay anan seni kaybedesice! İnsanları yüzüstü -yahut da burunları üzerine-Cehennem'e yıkan, dillerinin biçtiklerinden başka bir şey midir ki?

SÜNNETE BAĞLILIK VE BİD'ATLERDEN UZAKLAŞMAK

SÜNNETE BAĞLILIK VE BİD'ATLERDEN UZAKLAŞMAK


Ebu Necih el-Irbâd b. Sâriye (r.a)'den, dedi ki: Rasulullah (s.a) bize öyle bir vaazda bulundu ki, ondan dolayı kalpler titredi, gözler yaş akıttı. Ey Al­lah'ın Rasulü, dedik bu veda edecek bir kişinin öğüdüne benziyor. Haydi bi­ze vasiyette bulun. Şöyle buyurdu: "Ben size Aziz ve Celil olan Allah'ın :akvâsı ile (hareket etmenizi), başınıza Habeşli bir köle emir olarak tayin 2dilecek olsa dahi dinleyip itaat etminizi tavsiye ediyorum. Çünkü şüphesiz aranızdan (uzun bir ömür) yaşayacak olanlar pek çok ayrılıklar görecektir. Ben size benim Sünnetime ve hidâyet bulmuş Râşid Halifelerin sünnetine sarılmanızı tavsiye ediyorum. Ona sımsıkı sarılın, azı dişlerinizle ona yapı­şın. Sonradan uydurma işlerden de çokça sakının. Çünkü sonradan uydur­ma her bir iş bir bid'attir, her bir bid'at de bir sapıklıktır

İYİLİK, GÜZEL AHLÂK VE GÜNAH

İYİLİK, GÜZEL AHLÂK VE GÜNAH


en-Nevvas b. Sem'ân (r.a)'dan, O da Rasulullah (s.a)'tan buyurdu ki: "Birr (iyilik) güzel ahlâktır. Günah ise ruhunda gidip gelerek seni rahatsız eden ve insanların haberdar olmalanndan hoşlanmadığın şeydir.

İNSANLAR ARASINI DÜZELTMEK, ADALET VE YARDIM

İNSANLAR ARASINI DÜZELTMEK, ADALET VE YARDIM


Ebu Hüreyre (r,a)'den, Rasulullah (s.a) buyurdu ki: "İnsanların her bir eklemi için güneşin doğduğu her günde bir sadaka vardır." (Devamla) bu­yurdu ki; "İki kişi arasında adalet yapman bir sadakadır. Kişiye bineğine binmesi için yardım etmen yahut onun eşyasını bineğine yükletmesi için kaldırman bir sadakadır." (Yine) buyurdu ki: "Güzel bir söz de bir sadakadır. Namaz kılmak için (mescide gitmek üzere) yürüdüğün her bir adım bir sadakadır. Yoldan rahatsızlık verici şeyleri kaldırman da bir sadakadır.[  

ALLAH'IN LÜTFÜ VE RAHMETİNİN GENİŞLİĞİ

ALLAH'IN LÜTFÜ VE RAHMETİNİN GENİŞLİĞİ


Ebu Zerr (r.a)'den, Rasulullah (s.a)'ın ashabından birtakım kimseler Pey­gamber (s.a)'e şöyle dediler: Ey Allah'ın Rasulü, servet sahipleri ecirleri ahp gittiler. Bizim kıldığımız gibi namaz kılıyorlar, bizim tuttuğumuz gibi oruç tutuyorlar, üstelik mallarının fazlalıklarından da sadaka veriyorlar? Rasulul­lah (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Allah sizin için de sadaka olarak birtakım şey­leri takdir etmemiş midir? Şüphesiz her bir teşbih karşılığında bir sadaka (mükâfatı) vardır, her bir tekbir karşılığında bir sadaka (mükâfatı) vardır, her bir tahmid (elhamdülillah demek) karşılığında bir sadaka (mükâfatı) vardır, her bir tehlil (lâ ilahe illallah demek) karşılığında bir sadaka (ecri) vardır, her bir iyiliği emretmek karşılığında bir sadaka (mükâfatı) vardır, her bir mün-kerden alıkoymak karşılığında bir sadaka (ecri) vardır. Hatta sizden herhan­gi bir kimsenin (eşiyle) cimâmda da bir sadaka (mükâfatı) vardır."
Ashab: Ey Allah'ın Rasulü, bizden herhangi bir kimse kendi arzusunun gereğini yerine getirdiği halde onun için mükâfat sözkonusu olur mu? de­yince, şöyle buyurdu: "Bana söyleyiniz, eğer o bu arzusunu haram yoldan karşılayacak olursa onun için vebal sözkonusu olur mu? İşte arzusunu helâl yoldan yerine getirdiği takdirde de onun için ecir sözkonusu olur.

YÜCE ALLAH'IN LÜTUFLARI

YÜCE ALLAH'IN LÜTUFLARI


Ebu Zerr el-Gıfâri (r.a)den, O Peygamber {s.a)'den, (Peygamber de) Aziz ve Celil olan Rabb'inden şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kullarım, gerçek­ten ben zulmü kendime yasak kıldım. Onu da aranızda haram kıldım. O bakımdan birbirinize zulmetmeyin. Kullarım, hepiniz dalâlettesiniz, kendisi­ne hidâyet verdiğim müstesna. O bakımdan benden hidayet dileyiniz, ben de sizi doğru yola ileteyim. Kullarım, hepiniz açsınız, benim yedirdiklerim müstesna. O bakımdan benden yedirmemi isteyiniz, ben de size yedireyim. Kullarım, hepiniz çıplaksımz, benim giydirdiklerim müstesna. O bakımdan benden giydirmemi isteyiniz, ben de sizi giydireyim. Kullarım, hepiniz gece gündüz günah işlemektesiniz, ben de bütün günahları bağışlarım. O bakım­dan benden mağfiret dileyin, ben de günahlarınızı bağışlayayım. Kullarım, sizler asla bana zarar veremezsiniz ki, bana zarar vermeniz söz konusu ola­bilsin. Asla bana fayda ulaştıramazsınız ki, bana fayda vermeniz söz konusu olsun. Kullarım, ilkinizle sonunuzla, cinninizle insanınızla aranızdan en mut­taki olan bir kişinin kalbi gibi takva üzere olsanız, bu dahi benim mülküme hiçbir şey ilâve etmez. Kullarım, ilkinizle sonunuzla, insanınızla cinninizle aranızdan en günahkâr olan kimsenin kalbi üzere bulunsanız, bu dahi be­nim mülkümden hiçbir şey eksiltmez. Kullarım, ilkinizle sonunuzla, insanınızla cinninizle hep birlikte bir tümsekte toplansalar, hepsi benden dilekte bulunsalar ben de her insana dileğini verecek olsam, bu benim yanımdaki şeylerden ancak iğnenin denize sokulduğu (ve çıkarıldığı) vakit eksilttiği ka­dar birşey eksiltir. Kullarım ne yaparsanız onlar sizin amellerinizdir. Ben si­zin için onları sayıp tesbit ediyorum. Sonra da onları size eksiksiz verece­ğim. Her kim hayır bulursa, bundan dolayı Allah'a hamdetsin. Her kim bundan başka birşeyle karşılaşırsa kendisinden başka hiçbir kimseyi kına­masın

HER HAYIR BİR SADAKADIR

HER HAYIR BİR SADAKADIR


Ebû Mâlik ei-Hâris b. Âsim el-Eş'arî (r.a)'den, dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Taharet imanın yansıdır. Elhamdülillah mizanı doldurur. Subhanallah velhamdülillah (demek) gökle yer arasını doldururlar -ya da doldurur-. Namaz bir nurdur. Sadaka bir burhandır. Sabır bir ziyadır. Kur'ân ise lehine veya aleyhine bir delildir. Bütün insanlar sabahleyin gider­ler. Kimisi nefsini satın alır, âzâd eder, kimisi de onu helake götürür

CENNETE GİDEN YOL

CENNETE GİDEN YOL


Ebu Abdullah Câbir b. el-Ensâri -r.a.-dan; Bir adam Rasulullah (s.a)'a sorup dedi ki: Farz olan namazları kılsam, Ramazan orucunu tutsam, helâli helâl bilip haramı haram bellesem, bunlara riâyet etsem ve bunlara birşey ilâve etmesem ne dersin, Cennet'e girer miyim? (Peygamber -s.a-) "Evet" diye buyurdu

"ALLAH'A İMAN ETTİM" DE SONRA DOSDOĞRU OL

"ALLAH'A İMAN ETTİM" DE SONRA DOSDOĞRU OL


Ebu Amr -Ebu Amra da denilmiştir- Süfyân b. Abdullah (r.a)'dan dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü, İslama dair bana öyle bir söz söyle ki, bu hususta senden başka kimseye soru sormayayım. Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyur­du: "Allah'a iman ettim, de sonra da dosdoğru ol

HAYA İMANDANDIR

HAYA İMANDANDIR


Ebu Mes'ud Ukbe b. Amr el-Ensâri el-Bedri (r.a)den dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "İnsanların Peygamberliğin ilk sözlerinden eriştiklerin­den birisi de: Eğer haya[1] etmezsen dilediğini yap (sözüdür).

ALLAH'IN ÇİZDİĞİ SINIRLARI KORUMAK

ALLAH'IN ÇİZDİĞİ SINIRLARI KORUMAK


Ebu'l-Abbâs Abdullah b. Abbâs -r.a.- dan, dedi ki: Birgün Rasulullah (s.a)'ın terkisinde idim. Şöyle buyurdu: "Ey oğul, ben sana birkaç kelime öğ­reteyim. Allah'ı koru ki, O da seni korusun. Allah'ı koru ki, O'nu karşında bulasın. Dileyecek olursan, Allah'tan dile. Yardım isteyecek olursan, Al­lah'tan yardım iste! Şunu bil ki, eğer bütün insanlar (en ufak) birşey ile sana faydalı olmak için bir araya toplanacak olsalar Allah'ın senin için yazmış ol­duğundan başka birşeyle fayda sağlayamazlar. Eğer sana herhangi birşeyle zarar vermek için bir araya toplanacak olsalar, Allah'ın senin aleyhine yaz­mış olduğu birşeyden başkasıyla sana zarar veremezler (Çünkü) kalemler kaldırılmış, sahifeler(in mürekkebi) kurumuştur

TAKVA VE GÜZEL AHLÂK

TAKVA VE GÜZEL AHLÂK


Ebu Zerr Cundub b. Cünâde ile EbuAbdurrahman Muâz b. Cebel (r. anhümâ)'den, Rasuîullah (s.a)'dan, buyurdu ki: "Nerede olursan ol, Allah'tan kork ve kötülüğün arkasından hemen iyiliği yetiştir ki, onu süsin. İnsanlarla da güzel bir ahlâk ile geçinmeye bak

. HERŞEYDE İYİLİK VE GÜZELLİK

. HERŞEYDE İYİLİK VE GÜZELLİK


Ebu Ya'lâ Şeddâd b, Evs (r.a)'den, Rasululiah (s.a) buyurdu ki: "Şüphesiz Allah, her şeye ihsanı yazmıştır. O bakımdan, öldürdüğünüz vakit güzel bir şekilde öldürünüz. Kestiğiniz vakit güzel bir şekilde kesim yapınız. Sizden (kesim yapacak kişi) bıçağını iyice hileylesin ve keseceği hayvanı rahatlat­sın.[

KIZMAMAK

KIZMAMAK


Ebu Hureyre (r.a)'den, adamın birisi Peygamber (s.a)'e: Bana tavsiyede bulun, dedi. Rasulullah: "Kızma" diye buyurdu. (Adam) isteğini defa-larca tekrarladı. Rasulullah yine: "Kızma" diye buyurdu

GÜZEL SÖZ, MİSAFİR VE KOMŞU HAKKI

GÜZEL SÖZ, MİSAFİR VE KOMŞU HAKKI


Ebu Hüreyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.) buyurdu ki: "Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin, yahut sussun. Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, komşusuna ikramda bulunsun. Kim de Al­lah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, misafirine ikramda bulunsun

MÜSLÜMANIN CANI KORUMA ALTINDADIR

MÜSLÜMANIN CANI KORUMA ALTINDADIR


Ebu Mes'ûd {r.a)'dan dedi ki: Rasûîuîlah (s.a) buyurdu ki: "Allah'tan baş­ka ilâh olmadığına, benim Allah'ın Rasûlü olduğuma şahidlik eden müslü-man bir kimsenin kanı ancak şu üç husustan birisi dolayısıyla helâl olur: Zi­na eden evli, cana karşılık can ve dinini terkedip cemaatten ayrılan

İSLÂM KARDEŞLİĞİ

İSLÂM KARDEŞLİĞİ


Peygamber (s.a)'in hizmetçisi Ebû Hamze Enes b. Mâlik M'den Pey­gamber (s.a) buyurdu ki: "Sizden herhangi biriniz kendi nefsi için sevdiğim kardeşi için de sevmedikçe, iman etmiş olamaz

FAYDASIZ ŞEYLERİ TERKETMEK

FAYDASIZ ŞEYLERİ TERKETMEK


Ebû Hureyre (r.a)'den dedi ki: Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususları terketmesi onun müslümanlığının güzel bir yönüdür.[1]

Bu Hadisin Önemi:             

              
İbn Receb -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- der ki: Bu hadis edeb ile ilgili oldukça büyük bir esastır.[2] Çağının Mâliki mezhebinin imamı olan Mu-hammed İbn Ebi Zeyd de der ki: Hayırlı âdabın özü ve onun dizginleri, dört hadisten dallanıp budaklanmaktadır. Birincisi Peygamber (s.a)'in: "Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin, yahut sussun" buy­ruğudur. Diğeri ise oldukça özlü bir vasiyette bulunduğu kişiye: "Kızma" şeklindeki emri, bir diğeri de: "Mü'min kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sever" hadisidir. (Dördüncüsü de açıklaması yapılan bu hadis olma­lıdır. -Çeviren-)[3]

Kulun Müslümanhğımn Kemalinin Alâmetlerinden:


Kulun müslümanhğının kemalinin ve onun dosdoğru yol üzere oluşunun (istikâmetinin) alâmetlerinden birisi de söz ve fiillerden herhangi bir maksa­dı, faydası bulunmayan şeyleri terkederek, bunlar arasından yalnızca kendi­si için faydalı ve kendisini ilgilendiren şeylerle yetinmesidir. Kişinin kendisi­ni ilgilendiren şeylerin anlamı ise, onun önem verdiği şeyler arasında o işin yer alması, onun gözettiği maksat arasında bulunmasıdır. İnayet (ilgi gös­termek) ise, bir şeye ileri derecede ihtimam göstermek demektir.
İlgilendirmeyen şeyleri terketmekten çoğunlukla kastedilen, dilin boş söz söylemekten yana korunmasıdır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "O, bir söz söylemeye dursun, mutlaka onun yanında, görüp gözetlemeye hazır bir (melek) vardır.Vâ/, 50/i8) İnsanların pek çoğu söylediği sözleri, işlediği ameller arasında saymamakta, o bakımdan geHşigüzel konuşmakta ve bu konuda herhangi bir araştırma yoluna gitmemektedir. İşte bu husus Muâz b. Cebel (r.a)'e gizli kalmıştı. Nihayet Peygamber (s.a)'e sordu .Dedim ki: Ey Allah'ın Peygamberi, biz konuştuğumuz şeylerden dolayı da mı sorumlu tu­tulacağız, gerçekten? Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Annen seni kay-bedesice, insanları Cehennem'e yüzüstü -yahut da burunları üstüne- yıkan, dillerinin biçtiklerinden başka birşey midir?[4]
Nevevî -Allah'ın rahmeti üzerine olsun Riyazu's-Sâlihîn adlı eserinde şunları söylemektedir: "Şunu bil ki, mükellef her kimsenin dilini, maslahat bulunan sözler müstesna, gelişigüzel konuşmaktan koruması gerekir. Eğer konuşmak ile konuşmamak maslahat bakımından eşit olursa, Sünnet ko­nuşmamaktır. Çünkü bazan mubah konuşma haram ya da mekruha kadar uzanabilir. Bu da âdeten çokça görülen bir şeydir. Esenliğe denk hiçbir şey yoktur.[5]                                                                              
Görülen ve bilinen hususlardan birisi de şudur: Ölçülüp biçilmiş hayırlı ve güzel bir söz, yahut susmak, müslümanın kişiliğine bir heybet ve bir va­kar kazandırır. Çok konuşmak, boşboğazlık etmek ve ilgilendirmeyen hu­suslara müdahale etmek ise, müslümanın kişiliğini yaralar, başkalarının na-zanndaki heybet ve değerini azaltır.
Hadis-i şerif kişiyi ilgilendirmeyen şeyleri terketmenin müslürnanlığın güzel bir özelliği olduğuna delâlet etmektedir. Müslümanlığı güzelleştiren bir kimse ise hayra ve doğruya muvaffak kılınır, hasenatı kat kat artırılır, kötü­lükleri ise bağışlanır.
Ebû Hureyre (r.a) dedi ki: "Sizden birinizin İslâm'ı güzelleşti mi, onun iş­lediği her bir iyilik, on katından yediyüz katına kadar yazılır. Onun her bir kötülüğü ise ancak misliyle yazılır ve bu, aziz ve celil olan Allah'ın huzuruna varıncaya kadar böyle olur.[6]

İlgilendirmeyen Hususları Terketmenin Ölçüsü:


Bu meselede Ölçünün Şeriat olması gerekir. Ölçü ne hevâlara tabi ol­mak ne de nefislerin arzularına uymak olabilir. Bundan dolayı Rasulullah (S.A.S.) ilgilendirmeyen şeylerden uzak durmayı İslâm'ın güzelliklerinden olmakla nitelendirmiştir. Çünkü bazı kimseler hadisi yanlış anlayarak bu iş, kendisini ilgilendirmeyen hususlardandır, zannıyla vâcib ya da müstehab bir çok işi terke gidebilir. Nitekim bazı kimselerin (bu mülâhazayla) başkalarına nasihati terkettiği görülebilmektedir. Şüphesiz ki bu, müslümanlara nasihat-ta bulunmayı teşvik eden pek çok nassa aykırıdır.
Bazı kimseler de, bu iş kendisini ilgilendiren işlerdendir zannıyla, gerek­siz birçok işe müdahale edebilmektedir. [7]

Hadisten Çıkartılan Bazı Hükümler


1- Hadis-i şerifte dünyada da, âhirette de kula fayda sağlayacak şeyler ile ilgilenmek suretiyle zamanın verimli kullanılması teşvik edilmektedir.
2- Aynı şekilde basit, sıradan işlerle uğraşmaktan uzak durup, üstün ve değerli işlerle uğraşmaya da teşvik vardır.
3- Yine hadis-i şerifte, nefse karşı mücâdeleye ve nefsi güzelliklerle be­zemeye de teşvik vardır. Bu ise kişinin, nefsini, küçük düşüren eksiklik ve bayağılıklardan uzak tutmakla mümkün olur.
4- İlgilendirmeyen, faydası olmayan işlere müdahale etmek, insanlar arasında ayrılıklara ve düşmanlıklara götürür. [8]



[1] Hadisi Tirmizî, Mâlik ve Ahmed rivayet etmiştir. ei-Elbânî sahih olduğunu belirtmiştir. Bk. MişkâtuV-Mesâbîh, 4839
Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 149.
[2] Câmlu'l-Ulûmi ve'İ-Hikem, 105
[3] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 149-150.
[4] el-Elbânî, el-İruâ'da (II, 139) hasen olduğunu belirtmiştir.
[5] Riyâzu's-Sâ/iMn, 532
[6] Muhtasaru Müslim, 23.
Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 150-151.
[7] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 151.
[8] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 151-152.

ŞÜPHELİLERDEN UZAK DURMAK

ŞÜPHELİLERDEN UZAK DURMAK


Ali b. Ebi Talib'in oğlu Rasûlullah (s.a)'ın (kızı Fatıma'nın oğlu yani) toru­nu ve hoş kokulu reyhanı Ebû Muhammed el-Hasen -r.a.-den, dedi ki: ]'_ Rasûlullah (s.a)'dan şunu belledim: "Seni şüpheye düşüren şeyi bırak, şüp- r, heye düşürmeyen şeye yönel!

HELAL KAZANÇ VE DUA'NIN KABULÜ

HELAL KAZANÇ VE DUA'NIN KABULÜ


Ebû Hureyre (r.aj'den dedi ki: Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Yüce Allah temizdir, ancak temiz olanı- kabul eder. Şüphesiz Allah, Pey­gamberlere emrettiği şeyin aynısını mü'minlere de emretmiştir. Yüce Allah: "Ey peygamberler, hoş olan şeylerden yiyin ve salih amel işleyin." (e\-Mü'mmûn, 23/si) diye buyurmuştur. Yine Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler, size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz olanlarından yiyin..."(ei-Bakara, 2/172} Daha sonra Rasûlullah (S.A.S.) saçı sakalı birbirine karışmış, to­za bulanmış haliyle uzun yolculuk yapmış, yediği haram, içtiği haram ve haram ile beslenmiş birisini hatırlatarak; bu kişi ellerini semâya uzatarak: Rabb'im, Rabb'im diye dua etse, nasıl olur da onun duası kabul olunur (dedi).

TAKAT VE YÜKÜMLÜLÜKLER DENGESİ

TAKAT VE YÜKÜMLÜLÜKLER DENGESİ


Ebû Hureyre, Abdurrahman b. Sahr -r.a-dan, dedi ki: Rasulullah (s.a)"ı şöyle buyururken dinledim: "Size neyi yasakladıysam ondan uzak durunuz, size neyi emrettiysem ondan da yapabildiğiniz kadarını yapınız. Şüphe yok ki sizden öncekileri, çokça soru sormalan ve Peygamberlerine muhalefet etmeleri helak etmiştir

MÜSLÜMANIN SAYGI DUYULMASI GEREKEN HAKLARI

MÜSLÜMANIN SAYGI DUYULMASI GEREKEN HAKLARI


İbn Ömer -r.a.-den Rasûlullah (s.a) buyurdu ki: "Allah'tan başka ilâh ol­madığına, Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şâhidlik edinceye, na­mazı dosdoğru kılıncaya, zekâtı verinceye kadar, insanlarla savaşmakla em-rolündüm. Bunu yaptılar mı kanlarını, mallarını benden korumuş olurlar. İs­lam'ın hakkı ile olması müstesna. Hesaplarını görmek ise Yüce Allah'a aittir.

DİN NASİHATTİR

DİN NASİHATTİR


Ebu Rukayye Temîm b. Evs ed-Dâri (r.a)'den Peygamber (s.a) buyurdu ki: "Din nasihattir." Kime? diye sorduk; "Allah'a, Kitab'ına, Rasûlüne, müs-lümanların yöneticilerine ve onların hepsine!" diye buyurdu.

HELAL VE HARAM

HELAL VE HARAM


Ebû Abdullah en-Nu'mân b. Beşîr -r.a.-den dedi ki: Rasûlullah (s.a)'ı şöyle buyururken dinledim: "Şüphesiz helâl de apaçık bellidir, haram da apaçık bellidir. Ama ikisinin arasında benzeşen {müteşâbih) bazı husus­lar vardır ki, insanların bir çoğu bunları{n hükmünü) bilmezler. Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dini ve ırzı (şeref ve haysiyeti) lehine korunmuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur. Tıpkı yasak böl­ge çevresinde (koyunlarını) otlatan çobanın o yasak bölgede güttüklerini ot-layarak sınıra yaklaşması gibi. Şunu bilin ki, her bir hükümdarın bir yasak bölgesi vardır. Yine şunu bilin ki, Allah'ın yasak bölgesi de O'nun haram kıldığı şeylerdir. Şunu da bilin ki, insan vücudunda bir lokmacık et parçası vardır. O düzelirse, bedenin tümü düzelir, bozulursa bedenin tümü bozulur. Bilin ki o, kalbdir.[

BİD'ATLER MERDUTTUR

BİD'ATLER MERDUTTUR


Mü'minlerin annesi Um Abdullah Âişe -r.a.-den dedi ki: Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: "Her kim bizim bu işimizde ondan olmayan bir şeyi sonra­dan ortaya çıkarırsa {ihdas ederse) o merdûddur.[

İNSANIN YARATILIŞI VE SON HALİ

İNSANIN YARATILIŞI VE SON HALİ


Ebû Abdurrahman Abdullah b. Mes'ûd (r.a)'dan, dedi ki: Doğru sözlü ve doğru sözlü olduğu tasdik olunan Rasûlullah (s.a) bize şunu anlattı: "Sizden her birinizin hilkati annesinin karnında kırk gün süre ile nutfe olarak bir araya getirilir. Sonra bunun kadar bir süre alaka (sülük gibi yapışan ve kan emen bir kan pıhtısı) olur. Sonra bunun kadar bir süre mudga (bir çiğnem­lik et) olur. Sonra ona melek gönderilir, melek ona ruh üfler ve şu dört hu­susu yazmakla emrolunur: Rızkını, ecelini, amelini, bedbaht mı, mutlu mu olacağını. Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah hakkı için, hiç şüphesiz sizden herhangi bir kimse Cennet ehlinin ameli ile amel eder. Ni­hayet kendisi ile Cennet arasında ancak bir arşin kalmışken, kitap (da yazı­lan kader) onun aleyhine ileri geçer ve o da Cehennemliklerin ameli ile amel eder, böylelikle oraya girer. Ve hiç şüphesiz sizden herhangi bir kim­se Cehennemliklerin ameli ile amel eder. O kadar ki, kendisi ile Cehennem arasında ancak bir arşınlık mesafe kalır da, kitap onun hakkında ileriye ge­çer, o da Cennet ehlinin ameli ile amel eder ve Cennet'e girer.

İSLÂM'IN ESASLARI

İSLÂM'IN ESASLARI


Ebû Abdurrahman, Abdullah b. Ömer b. el-Hattâb -r.a-dan dedi ki: Ben Rasûlullah (s.a)'ı şöyle buyururken dinledim: "İslâm beş temel üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Beyt'i hac­cetmek ve Ramazan ayı orucunu tutmak

İSLÂM, İMÂN, İHSAN

İSLÂM, İMÂN, İHSAN


Ömer -r.a- den dedi ki: Bir gün Rasûlullah (s,a)'ın huzurunda oturmak­ta iken elbiseleri alabildiğine beyaz, saçları oldukça siyah, üzerinde yolculu­ğun etkileri görülmeyen ve aramızdan kimsenin tanımadığı bir adam yanı­mıza çıkageldi. Rasûlullah (s.a)'ın yanına oturdu. İki dizini onun (Resuul-lah'ın) dizlerine dayadı, ellerini dizleri üzerine koyarak şöyle dedi: Ey Mu-hammed, bana İslâm hakkında haber ver. Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu: "İslâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın rasûlü ol­duğuna, şahidlik etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, ramazan orucunu tutman, Beyt'i -oraya yol bulabildiğin taktirde- haccetmendir." (Adam): Doğru söyledin, dedi. (Ömer) dedi ki: Adama hayret ettik. Hem O'na soru soruyor, hem de söylediğini doğruluyordu. (Yine) sordu: O halde bana imandan haber ver. (Resulullah) şöyle buyurdu: "(İman) Allah'a, me­leklerine, kitaplarına, Peygamberlerine ve âhiret gününe iman edip hayrıy-la, şerriyle kadere de inanmandır." (Adam): Doğru söyledin, dedi. Bu se­fer: O halde bana ihsana dair haber ver, dedi. (Peygamber) şöyle buyurdu: (İhsan) Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibâdet etmendir. Sen onu görmüyorsan dahi o seni görür." (Adam): O halde bana Kıyametten haber ver, dedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Bu konuda kendisine soru sorulan sorandan daha bilgili değildir." (Adam): O halde bana onun alâmetleri hak­kında haber ver, dedi. (Resulullah) şöyle buyurdu: "Cariyenin efendisini do­ğurması, çıplak ayaklı, giyimsiz, fakir koyun çobanlarının yüksek bine yap­makta birbirleriyle yarıştıklarını görmen." (Hz. Ömer) dedi ki: Sonra o adam geçip gitti. Bu durumun üzerinden bir süre geçtikten sonra (Resulul­lah) bana şöyle dedi: "Ey Ömer, o soru soran kişinin kim olduğunu biliyor musun?" Ben: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, deyince şöyle buyurdu: "O Cibril (Cebrail) idi. Size dininizi öğretmek üzere geldi

AMELLER NİYYETLER İLEDİR

AMELLER NİYYETLER İLEDİR


Müminlerin emiri Ebû Hafs Ömer b. el-Hattâb (r.a)dan O'nun şöyle de­diği nakledilmektedir: Rasûlullah(s.as.)'ı şöyle buyururken dinledim: "Ameller ancak niyyetler iledir ve her kişi için ancak niyyet ettiği şey vardır. Her ki­min hicreti Allah ve rasûlü için ise onun hicreti Allah ve rasûlü için demek­tir. Her kimin hicreti elde edeceği bir dünyalık yahut nikahlayacağı bir ka­dın için ise, onun da hicreti ne için hicret etmiş ise, onadır

ZİKİR VE DUA BÖLÜMÜ

ZİKİR VE DUA BÖLÜMÜ [1]


1. "La Havle Ve La Kuvvete İlla Billah" (Güç Ve Kuvvet Ancak Allah'a Mahsustur) İfadesinin Fazileti

RÜ'YÂ BÖLÜMÜ

RÜ'YÂ BÖLÜMÜ [1]



1. Rüyanın Allahtan Ve Hulmun İse Şeytandan Olması


281. Ebu Katâde el-Hâris b. Rib'î el-Ensârî (r.a)'tan rivayet edilmiş­tir:
"Ebu Katâde, Peygamber (s.a.v)'in sahabilerinden ve süvarilerin­den idi. O şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v)'i:
Rüya, Allah tarafından dır. Hulm ise, Şeytandandır. Sizden birisi hoşlanmayacağı bir hulm gördüğü zaman, uyanınca hemen sol tarafına tükürüp Şeytandan Allah'a sığınsın. Böylece Şeytan ona zarar vere­mez!' buyururken işittim.

SELÂM BÖLÜMÜ

SELÂM BÖLÜMÜ [1]


1. (Kuran İle) Rükya Yapmak Ve Rükya Yapan Kimsenin, (Yaptığı Rukyâ Karşılığında) Ücret Alması

EDEB BÖLÜMÜ

EDEB BÖLÜMÜ [1]


1. Saça Saç Ekleyen, Ekletme Yapan, Dövme Yapan Ve Yaptıran Kadınların Bu Yaptıklarının Haram Olması


274. Abdullah ibn Mes'ûd (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
"Allah dövme yapan ve yaptıran kadınlara, yüzden kıl yolan ve yolduran kadınlara, güzellik için [2] diş törpilettiren kadınlara, Allah'ın yarattığı şekli değiştiren kadınlara lanet etmiştir.

İMAN BÖLÜMÜ

İMAN BÖLÜMÜ [1]


1. İmanın Şubelerinin Sayısı


3. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
İman, yetmiş küsur [2] şubedir.[3]
Buhârî'nin bir rivayetinde, Ebu Hureyre şöyle der:
İman, altmış küsur şubedir. Haya da, imandan bir şubedir.[4]
Bir rivayette ise, şu ilave vardır:
"İmanın en üst seviyesi, "Lâ ilahe illallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) sözü ve en alt seviyesi ise, eziyet verecek şeyi yoldan kaldır­maktır.[5]