Bu Blog içinde Ara

8 Eylül 2012 Cumartesi

Sahihi Buhari (Kurbanlıklar Kitabı)



٧۳- كِتَاب الْأَضَاحِيِّ
73- KİTABU'L-EDÂHÎ
(Kurbanlıklar Kitabı)
۱- بَاب سُنَّةِ الْأُضْحِيَّةِ وَقَالَ ابْنُ عُمَرَ هِيَ سُنَّةٌ وَمَعْرُوفٌ
1- Kurban Kesmenin Sünnet Olduğu Bâbı

KURBANLAR BAHSİ


3820- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey Fâtıma! Kurbanın için kalk ve yanın­da bulun. Zira kanının her damlasına karşılık senin geçmiş günahların bağışlanacaktır." Dedi ki:
"Bu, sadece biz Ehl-i beyte mi mahsustur, yoksa bütün müslümanlar da buna dahil mi­dir?"
"Bilakis bize de tüm müslümanlara da şa­mildir." buyurdu. [Bezzâr leyyin bir isnadla.][1][1]

SÜNENİ TİRMİZİ: kurban bölümleri

Ø kurban kesmenin değer ve kıymeti
1493- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban kıyamet günü boynuzları kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edaha: 3)

İHLAS


İhlas; kulun sözlerinde, fiillerinde ve niyetinde Allah'a (c.c.) karşı kulluğunu samimi bir şekilde ortaya koymasıdır. İşte bu, İbrahim'in (a.s.) ümmetinin dini olan hanifliktir. Allah (c.c.) bütün kullarına asla başkasına kulluk etmemelerini emretmiştir. İşte İslam budur.

KUR’AN’DA ÇOCUK EĞİTİMİ 02


Esas itibariyle Kur'ân-ı Kerîm'de, öğretim ve terbiye mes'eleleriyle ilgili olarak, kız ve erkek arasında her­hangi bir ayırım emri sarîh olarak gelmiş değildir. Bu konuya giren âyetlerden çıkarılacak sarîh veya zımnî hükümler kız ve erkek her iki cinse de şâmildir. Ancak, hususan cinslerin terbiyesi ile alâkalı birkaç bahsin, kadın ve erkek her iki cinste de ayrı ayrı ele alınarak tebliğ edilmiş olması, âyetlerin sarîh olan ahkâmının yanıbaşmda, cinslerle alâkalı içerisinde verilmesi gereğini tefhim ettiği söylenebilir:

KUR’AN’DA ÇOCUK EĞİTİMİ 01



"Kur'ân'da Çocuk Eğitimi" derken şüphesiz, sâdece "çocuk" kelimesinin geçtiği âyetlerin incelenmesi kas­tedilmez. Mes'elenin böyle kavranması, mevzûyu bir hayli daraltma olur. Esasen dilimizdeki "çocuk" keli­mesinin Arapçadaki karşılığı olan sabiyy ve tıfl keli­melerinin Kur'ân'da geçtiği yerler sayıca azdır ve çocuk meselelerini dile getiren diğer tâbirlerle kıyaslanınca gerçekten cüz'î kalırlar. Zira münhasıran, bulûğa er­memiş kimseler için kullanılan bu iki tâbirden birin­cisi sâdece iki yerde geçerken, ikincisi de dört yerde ge­çer.

ÇOCUĞUN CEZALANDIRILMASI

ÇOCUĞUN CEZALANDIRILMASI


Bir önceki bölümde, gerek fikrî gerekse psikolojik mânada nebevî eğitim yolları işlenmişti. Sözkonusu yolların fayda vermemesi duru­munda, bu demektir ki, cezalandırmak suretiyle çocuğun tedaviye ih­tiyacı vardır. Böylece o, işin şaka değil ciddi olduğunu anlar ve cezanın acısını tadar. Buna bağlı olarak da ana babanın gösterdiği şefkat ve me­rhametin kıymetini bilir, güzel ahlâk, itaat ve bağlılığın kaçınılmaz olduğunu farkeder. Ancak cezada uygulanacak esaslar ne olmalıdır? Baba oğluna nasıl bir ceza şekli tatbik etmeli ki, Peygamberin (s.a.v.)
"Kişinin, çocuğunu edepli yetiştirmesi ve (yerine göre ceza­landırarak) disipline etmesi bir sâ' (ölçek) sadaka vermesinden daha hayırlıdır"[752] hadisini hayata geçirebilsin? Bu konuya girmez­den önce, cezanın, ıslah ve ted'ibin fikhî boyutunu ortaya koymamız gerekir.

NEBEVÎ EĞİTİM YOLLARI

NEBEVÎ EĞİTİM YOLLARI

"Birçok insan, çocuğun ümmet ricalinden birisi olduğunu düşünemez. Oysaki o, çocukluk elbisesiyle örtülü ve saklıdır. Eğer onu örten perde kaldırılarak altındaki gizli cevher açığa çıkarılacak olsa, biz onu aklı başında büyük rical saflarında görürüz. Ne var ki, sünnetullah o perdenin yavaş yavaş sağlam bir eğitim siyaseti ile tedricen kaldırılması yönünde ce­reyan etmektedir."[1]

ANA BABAYA ÎYÎLÎK ETMEK VE ONLARA KARŞI GELMEKTEN SAKINMAK

ANA BABAYA ÎYÎLÎK ETMEK VE ONLARA KARŞI GELMEKTEN SAKINMAK

Kur'an'dan Öğütler

"Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ya iyi davran­manızı emretti. Onlardan birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme; onları azarlama! Onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek üzerlerine kanat ger ve "Rabbim, küçüklüğünde onlar beni nasıl yetiştirdilerse, sen de onlara öyle merhamet eyle!" diye duâ et."[1]

İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI 03


III- Eğitim İçin İyi Bir Hoca Ve İyi Bir Okul Seçilmesi:

İlk müslüman nesiller, çocuklarına kaliteli bir eğitim verebilmek için iyi bir okulun seçimi konusunda üstün bir gayret gösteriyorlardı. Çünkü okul, çocuğun akıl ve ruh dünyasını yansıtan ayna ve onun be­slendiği kaynak durumundadır. Çocuğun ahlâkî yapısını işlerken de ifade ettiğimiz gibi sahabe ve tabiun neslinin, çocuklarının ilimden önce edep almalarım öğütlemeleri, bu hususta onların gösterdikleri ihti­mamı ortaya koymaktadır. Onlar iyi bir hocaya ulaşmak için yolculuk yapmak zorunda kaldıklarında, herhangi bir sıkıntı duymadan, gönül rahatlığıyla ve severek bunu yaparlardı. Bilinen bir husustur ki, yolcu­luğun ana babaya yüklediği birtakım maddi külfetleri vardır. Fakat sağlıklı bir şekilde çocuğa ilmi yapı kazandırabilmek için onlar buna ko­laylıkla katlanabiliyorlardı. Bundan dolayı "Siyaset" adlı kitabında Ibn Sina şöyle der: "Çocuğun hocasının akıllı, mütedeyyin, pedagojik for­masyonu iyi, öfke ve hafiflikten uzak, vakur ve ağırbaşlı, hareket ve davranışları mutedil ve külfetsiz, nazik ve zarif, mürüvvet ve nezaket sahibi tatlı bir şahsiyet olması gerekir." Tarih boyunca, müslüman idar­eciler de kendi çocuklarının eğitimi için iyi bir hoca bulma konusunda gerekeni yapmışlardır.

İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI 02


IX- Rasûlullah’ın (s.a.v.) Çocuklarla Olan Birlikteliğine Pratik Bir Örnek

Bu üniteyi bitirirken, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) çocuklarla olan bera­berliğinden pratik bir örnek, güzel bir kesit sunmak istiyoruz.
Enes (r.a.) anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) huy ve ahlâk bakımından insanların en güzeli idi. Benim sütten kesilmiş Ebu Umeyr adında bir kardeşim vardı. Peygamber (s.a.v.) bize geldiğinde: "Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı nuğayr!" derdi, Nuğayr, kardeşimin oynayıp durduğu bir kuş idi. Rasûlüllah (s.a.v.) evimizde iken bazan namaz vakti gelirdi, hemen emir verir, altındaki yaygı süpürülür ve üzerine su.serpilirdi. Sonra na­maza durur, biz de arkasında durur ve bize namaz kıldınrdı.[218]

İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI 01

İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI


Dengeli bir şahsiyet, fert ve toplumların hayatında oldukça etkili­dir. Böyle bir insan kimliği, ancak her bakımdan yönlendirilip ve çok yönlü olarak eğitime tâbi tutulmakla olgunlaşır.
Tarihin akışını düşündüğümüz zaman, güçlü bir şahsiyeti inşa et­menin önemini görürüz. Rabbânî metoddan sapmış ve dejenere olmuş yapıyı güç ve kuvvet olmadan değiştirmek mümkün değildir. Ancak bi­linmelidir ki, inşa olmadan güç ve kuvvet olmaz, eğitim ve altyapı hazırlığı olmadan da sözkonusu şahsiyetin inşası gerçekleşmez.

DOĞUMUNDAN İKİ YAŞINA KADAR ÇOCUK

DOĞUMUNDAN İKİ YAŞINA KADAR ÇOCUK

Hz. Aişe'nin rivayet ettiği bir hadiste Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Lâ ilahe ilallah diyene kadar kim bir Çocuğu terbiye ederse, Allah onu hesaba çekmez."[1]

ANA-BABA VE EĞİTİMCİLER

ANA-BABA VE EĞİTİMCİLER

Çocuğun gördüğü ilk şey, içinde yaşadığı ev ve aile çevresidir. Aile içinde gördüğü şeyler, onun zihninde hayatın ilk şekilleri/tabloları ola­rak iz bırakır/canlanır. Çocuğun herşeyden etkilenen ve herşeyi kabul eden esnek yapısı, bu ilk çevre ile şekillenir,