ZİLHİCCE AYININ FAZİLETİ - BAYRAM HÜKÜMLERİ VE EDEBLERİ
Zilhicce ayının ilk on gününün faziletini, o günlerde yapılması teşvik edilen amelleri. Allah’u Azze ve Celle bu günlerle alakalı kerim kitabında şöyle buyurmaktadır : “ Fecre ve on geceye yemin olsun ki “ Fecr 1-2
İbni Abbas’tan gelen bir rivayet’te o şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem - Zilhicce’nin on gününü kastederek - şöyle buyurdular : İçinde bulunduğunuz şu günlerdeki Salih amelden Allah katında daha sevimli – Salih amelin bulunacağı – başka günler yoktur. Sahabiler :
- Ya Rasulallah ! Allah yolunda cihad da mı ? diye sordular. Resulullah :
- Evet Allah yolunda cihad da. Meğer ki bir adam nefsiyle ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve nefisten hiçbir şeyi geri getirmez olursa, işte bu başka “Buhari
Müslümanın zilhicce ayının bu ilk on gününü idrak ettiğinde dikkat edeceği hususlardan birisi , eğer kurban kesecek ise kendi bedeninden her hangi bir şeye dokunmayacaktır.
Ümmü Seleme r.a’dan. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : “ Sizden herhangi biriniz kurban kesmek isterse, zilhiccenin onu girdikten sonra kurbanını kesene kadar kendi bedeninden ne kılına ve ne de tırnağına dokunmasın. - yani kesmesin - “Müslüm
Akıllı bir Müslüman bu gibi günleri fırsat bilip, her şeyden önce günahlarına tevbe eden birisi olmalıdır. Bununla beraber, Allah’a takdim ettiği ibadetlerine biraz daha ihtimam gösterip ve kıldığı farz ve nafile namazların ardından tekbir, tehlil ve tahmid getirmelidir.
İbni Ömer r.a şöyle buyurmuşlardır : “ İçerisinde Salih amelin daha efdal ve Allah’a daha sevimli olduğu bu on gün dışında bu on gün gibi başka bir gün yoktur. Dolayısiyle bu günlerde çokca tehlil ve tekbir getirip Allah’a şükrediniz.”Ahmed
İbni Ömer ile Ebu Hureyre, bu on günler içinde çarşıya çıkarlar, yüksek sesle tekbir getirirlerdi ; bunları işiten insanlar da onların tekbirlerine uyarak yüksek sesle tekbir getirirlerdi.Buhari
Bu günlerin içerisinde gafil olunmaması gereken bir de arefe günü vardır. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Müslümanları bu günde oruç tutmaya teşvik etmiş ve bu orucun bir önceki yıl ile ondan sonraki yılın günahlarına kefaret olacağını bildirmiştir.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in bazı hanımlarından şöyle rivayet edildi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Zilhicce ayının dokuzunda, Aşure gününde, her aydan üç gün ve ayın ilk pazartesi ile Perşembe günlerinde oruç tutardı.Ebu Davud
Ebu Katade r.a’dan. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular : ” Allah’ın, Arefe günü tutulan orucu ondan önceki yılın ve ondan sonraki yılın günahlarına kefaret kılmasını umarım.Müslüm
Kurbandan söz edilen yerlerde genellikle Hz. İbrahim’e ve hac ibadetine atıf yapıldığını da görmekteyiz. Bu da Hz. İbrahim’in Allah’a yakınlığının bir model olarak sunulması, hac ibadetinin de Allah’a yakınlaştırmayı yoğunlaştırıcı özelliğinden dolayı olsa gerektir. ‘Kurban’ bayramına Arapça’da ‘’ıydu’l-adha’ denir. ‘Adhâ’ kelimesi Kur’an’da yer almamaktadır. Kurban kesme zamanına ‘eyyam-ı nahr’ denilir. Bu günler aynı zamanda hac zamanıdır ki Zilhicce ayının 10-13. günleridir.
Dilimizde bayram olarak yerleşmiş özel günlerin İslam şeriatındaki orijinal ismi 'iyd'dir. Kurban kelimesi, maddi ve manevî her türlü yakınlaşmayı anlatır. Ancak İslâmî litaratürde kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeydir. Özel olarak Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet amacıyla belli vakitte, bellirli hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. İslâmda ibadet amacıyla kesilen hayvana ‘udhiyye’, eti için kesilen hayvana da ‘zebiha’ denir. Kurbanın ‘udhiyye’ diye adlandırılmasının, Kurban bayramı namazından sonra kuşluk (duhâ) vaktinde kesilmesinden dolayı olduğu söylenmiştir. Kur’an’da genel olarak ibadeti ifade eden ve aynı kökten gelen ‘nesîke, nüsük ve mensek’ kelimeleri de özelde kurbanı veya kurban kesim yerini ifade ederler. Hac ve umrede kesilen kurbanlara ‘sevkedilip götürülen, sunulan şey’ anlamındaki ‘hedy’ veya büyük baş ve küçükbaş oluşuna göre ‘bedene’ denilir.
Müslümanların kutlayacakları; sevinç, coşku ve mutluluklarını izhâr edecekleri, her sene dönüp gelen iki tane bayram îyd günleri vardır. Allah subhânehu ve te'âlânın müslümanlar için seçip teşri kıldığı bu bayramlar, her yıl islâm'ın beş temel esâsından iki büyük ibâdetin akabinde kullanır. Bunlar. Ramazan orucunun akabinde kullanılan iydu'l-Fıtr/Ramazan Bayramı ve Hacc ibâdetinin akabinde kutlanılan iydu'I-Edha - Kurban Bayramı'dır.
Müslümanların bu iki kavram dışında: ister dîni. ister millî, isterse örfi olsun herhangi bir münâsebetin yıl dönümünü kutlamaları ve herhangi bir günü bayram edinmeleri meşru veya caiz değildir
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Medine'ye geldiğinde, onların Câhiliyye Zamanında eğlenerek kutladıkları İki günleri vardı. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu «Size geldiğimde. Câhiliyye'de iken eğlenerek kutladığınız iki (bayram) gününüz vardı. Allah sizin için o iki günü. onlardan daha hayırlı olan şu günler ile değiştirmiştir: Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı.» (Ahmed)
Bayram ile İlgili Bazı Hüküm ve Edebler
Bayram namazı
Amre b.Revaha r.a’dan. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular :” Bayram namazlarında her izar sahibi kimsenin musallaya çıkması vaciptir “Ahmed
Ümmü Atiye r.a şöyle dedi : “ Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ve Kurban bayramı günlerinde evlenmemiş kızları, hayızlı genç kadınları ve perde ehli kadınları musalla çıkmaları için emrederdi.Hayızlı kadınlar namazdan uzak durup, Müslümanların hayır ve dualarına iştirak ederlerdi. Ben : Ya Rasulallah ! her hangi birimizin cilbabı olmayabiliyor, dedim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem : Din kardeşlerin den birisi kendi cilbablarından birisini ona giydirsin, buyurdu. Buhari
İbni Abbas r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem kızlarına ve eşlerine bayram namazlarında musallaya çıkmalarını emrederdi “Ahmed
Bu ve emsali deliller gösteriyorki kadın, erkek, çoluk çocuk ve hatta hayızlı kadılar bile, - yağmur yağış olmadığı sürece - bayram namazlarında sahraya çıkar ve Müslümanların hayır ve dualarında onlara iştirak ederler.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından Abdullah b. Busr r.a insanlarla birlikte Ramazan veya Kurban bayramı günü musallaya çıktı. İmamın bayram namazını geciktirmesini reddederek şöyle dedi : Şüphesiz ki bizler şu saatte bayram namazını bitirmiştik. Bu namazı bitirme vakti – kerahat vaktinin çıktığı ve – nafile namaz kılmanın mubah olduğu zamandır. Buhari
Cabir b.Abdullah r.a şöyle dedi : “ Bayram günü Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namazda hazır bulundum. Hutbeden önce ezansız ve kametsiz olarak namaza başladı. Müslüm
Ömer r.a’dan,o şöyle demiştir : Muhammed s.a.v’in diliyle sabit olduğu üzere farz namaz yolculukta iki rekattır,Cuma namazı iki rekattır, iki bayram namazı ikişer rekattır. Bu tamamdır, kasır değildir. İbn Mace
Abdullah b.Amr r.a’dan : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Ramazan bayramında tekbir, birinci rekatta yedi,ikinci rekatta ise beşdir. Her iki rekatta da kıraat tekbirlerden sonradır. Ebu Davud
Aişe r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ve Kurban bayramı namazlarında birinci rekatta yedi, ikinci rekatta beş kere tekbir alırdı. Ebu Davud
Namazla ilgili diğer umum ifadelerde de zikredildiği gibi, eller göğse bağlanır ve her tekbirde de kaldırılır.
Ömer b.Hattab, Ebu Vakıd el-Leysi’ye : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Kurban ve Ramazan bayramı namazlarında neyi okurdu ? diye sordu. Ebu Vakıd : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu iki bayram namazında Kaf ve’l Kur’an’il Mecid ile Va’ktarabeti’s saatu ve’n şakka’l kameru surelerini okur idi,dedi. Müslüm
Sahabenin bu ifadelerinden de anlaşıldığı gibi,Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazlarında kıraatı cehri olarak yapardı.Ve Namazdan sonra Hutbe vardır.
Ebu Hureyre r.a dan. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular : Bu gününüzde iki bayram birleşti. Dileyen kimse için bayram namazı Cuma namazına da bedel olarak yeter. Fakat biz cumayı da kılacağız inşaallah. Ebu Davud
Abdullah b. Es-Saib r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile bayram namazında hazır bulundum. Bayram namazını bitirince şöyle buyurdu : Biz şimdi hutbe okuyacağız, hutbeyi dinlemek isteyen otursun. Kim de gitmek isterse o gidebilir.Ebu Davud
Ve Hasan Basri de : Müslümanlar, bir düşman saldırısından korkuları olmadıkça, bayram günü silah taşımaktan nehyolunmuşlardır, demiştir. Buhari
- Bayram İçin Gusletmek:
Bayram için guslederek temizlenmek mustehabtır.
«Abdullah İbn Ömer -Allah ondan razı olsun- Ramazan Bayramı günü namazgaha gitmeden önce guslederdi.» Muvatta
- Bayram İçin Süslenip En Güzel Giysileri Giymek:
İmam İbnu'l-Kayyim rahimehullah söyle der: "Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bayramlara çıkarken güzel elbisesini giyerdi. Bayramlarda ve cumada giymek için bir takım elbisesi vardı." (zadu'l-Me'ad)
İmam İbnu'l-Kayyim rahimehullah söyle der: "Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bayramlara çıkarken güzel elbisesini giyerdi. Bayramlarda ve cumada giymek için bir takım elbisesi vardı." (zadu'l-Me'ad)
Sahihayn'da yine İbn Ömer'den söyle dediği sabit olmuştur: «Ömer -Allah ondan razı olsun- çarşıda satılan atlas bir cübbeyi alıp Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem'e getirerek şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulü! Bunu al! Bayram için ve gelen heyetlere karşı bununla süslenirsin.» Buhari-Muslim
- Ramazan Bayramında Namaza Çıkmadan Bir Şeyler Yemek:
«Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan Bayramı günü birkaç hurma yemeden evden çıkmazdı.» Buhari
- Kurban Bayramı'nda Kahvaltıyı Namazdan Sonraya Ertelemek:
«Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan Bayramımda bir şeyler yemeden evden çıkmazdı. Kurban Bayramı'nda ise namazdan dönünceye kadar bir şey yemez, dönünce kurbanından yerdi.» Tirmizi- İbn Mace
- Bayram Namazına Gidiş Geliş Yolunu Değiştirmek:
«Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü yolunu değiştirirdi.» Buhari. Yani, bir yoldan gidince, başka bir yoldan gen dönerdi.
- Tebrikleşmek:
"Bayram için tebrikleşmek caizdir. Bunun için özel bir tebrik sözcüğü yoktur. Herhangi bir mahzurlu anlam ifâde etmediği sûrece insanların alışageldikleri tebrik lafızlarını kullanmak da caizdir."
"Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı bayram günü karşılaştıklarında Tagabbal allahu minna va minkum Allah (yaptığımız amelleri) bizden ve sizden kabul buyursun, derlerdi."
- Tekbir Getirmek:
- Ramazan Bayramı Tekbiri:
Yüce Allah söyle buyurmaktadır: «Sayılı günleri tamamlayasınız da, size hidâyet ettiği için Allah'ı tekbir edesiniz ve böylelikle şükretmiş olasınız.» Bakan, 185
«Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan Bayramı günü çıkar, namazgaha gelinceye ve namaz kılınıncaya kadar tekbir getirirdi. Namaz kılınınca tekbiri keserdi.»
- Kurban Bayramı Tekbiri:
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Sayılı günlerde Allah'ı zikredin.» Bakara. 2031
"Ömer -Allah ondan razı olsun- Mina'da çadırında tekbir getirir, mesciddekiler de onu duyar ve tekbir getirirlerdi. Mina tekbir sesleriyle çınlayıncaya dek çarşıdakiler de tekbir getirirlerdi. Mina'da o günlerin tamamında lbn Ömer de namazların arkasından, yatağında, otururken ve yürürken tekbir getirirdi."
"Tekbirler, arefe günü fecirden itibaren teşrik günlerinin sonuna kadar her namazın akabinde tekbir getirmektir. Bayram namazına çıkarken herkesin yüksek sesle tekbir getirmesi meşrudur. "
- Tekbirin Lafızları:
Abdullah b. Mes'ûd -Allah ondan razı olsun- şöyle tekbir getirirdi: -Allahu ekber, Allahu ekber, " lailahe illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahil hamd»
Abdullah b. Abbâs -Allah ondan razı olsun- da şöyle tekbir getirirdi: «Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber ve lillahil hamd, Allahu ekber ve eceli Allahu ekber ala mâ hedâna »
Sahabeden vârid olan her bir lafızla tekbir getirmek caiz ve meşrudur.
- Bayramı Oruçlu Geçirmemek:
Bayram günleri oruç tutmak haramdır. «Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemi şu iki günün orucunu yasakladı: Orucu bitirip İftar ettiğiniz Ramazan Bayramı günü ve kurbanlarınızın etlerinden yediğiniz Kurban Bayramı günü.»
- Bayramlarda İşlenen Münker Ameller:
- Sakal tıraşı olmak. -Tebrikleşmek esnasında mahrem olmayan yabancı kadınlar ile tokalaşmak veya ellerini öpmek.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'den şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: «Bir kimsenin kafasına demirden bir çivi çakılması, kendisine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hayırlıdır.»
-Ziyaretleşmeler esnasında mahrem olmayan kadın ve erkeklerin karışık bir şekilde bir arada oturmaları. -Kadınların ser'i hıcabları olmaksızın veya süslenmiş ve koku sürünmüş olarak çarşı pazarda gezip dolaşmaları. -Giyim kuşam ve saç modellerinde kâfirlere Özenmek ve onlara benzemek. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Kim bir topluma benzerse, onlardandır.’’ -Kadınlı erkekli, sazlı sözlü bayram eğlencelerini izlemek veya ev halkının izlemesine müsaade etmek. -Bayram günlerini mezar ziyaretleri için tahsis etmek. Müslümanlar bu ve bunlar dışındaki münker amelleri işleme hususunda Allah'tan korksunlar!
Kurban Kesme
Ebu Hureyre r.a dan. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : İmkanı olup da kurban kesmeyen kimse bizim namazgahımıza yaklaşmasın. İbnu Mace
Tirmizi 1493- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban kıyamet günü boynuzları kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edaha: 3)
Enes İbni Malik r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Her kim kurbanını namazdan önce keserse,o ancak kendi nefsi için et kesmiş olur. Her kim de namazdan sonra keserse, o kimse kurban ibadetini tam yapmış ve Müslümanların sünnetine isabet etmiş olur. Buhari
Bera İbni Azib r.a şöyle demiştir : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem kurban bayramı hutbesinde şöyle buyurmuşlardır : Bu günümüzde ilk yapmaya başlayacağımız iş, namaz kılarız,sonra döner kurbanlarımızı keseriz. Buhari
Enes İbni Malik r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Her kim kurbanını namazdan önce keserse o ancak kendi nefsi için et kesmiş olur. Her kim de namazdan sonra keserse, o kimse kurban ibadetini tam yapmış ve Müslümanların sünnetine isabet etmiş olur. BuhariÖlen kimse adına da kurban kesilebilir mİ?
Tirmizi1495- Ali (r.a.)’den rivâyete göre, kendisi bizzat iki kurban keserdi; biri Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem adına diğeri de kendi adına olmak üzere… Kendisine bunun sebebi sorulunca şöyle dedi: Böyle yapmamı bana Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem emretti ve bu şekilde yapmayı hiç terk etmeyeceğim. (Ebû Dâvûd, Dehâyâ: 1)
- Bir Kurbanın Kimlere Yeteceği:
-Küçük baş hayvanlardan bir kurban, bir kişiye ve onun ev halkına yeterlidir.
-Büyük baş hayvanların yedide biri de aynı şekilde bir kişi ve onun ev halkı için yeterlidir. İbni Abbas r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bir seferde idik. O esnada kurban bayramı girdi. Biz sığırda yedi, devede on kişi ortaklaşa kurban kestik. İbnu Mace
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in sünneti, sayıları çok da olsa bir kurbanın bir ev halkına yeterli geleceği şeklindedir. Dolayısıyla aynı ev halkından kişilerin her birisi için ayrı ayrı kurban kesmek ve bunu gerekli görmek sünnete aykırıdır.
Ata b.Yesar dan.O şöyle demiştir : Ben Eyyub el-Ensari’ye : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem hayatta iken sizde bayram kurbanları nasıl idi ? diye sordum. Ebu Eyyub dedi ki : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem hayatta iken adam kendisi ve ev halkı için bir koyunu kurban ederdi. O kurbandan hem yerlerdi, hemde yedirirlerdi. İbn Mace
Kefil Tayin Ederek Kesim
Cabir b. Abdullah r.a dan, o şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem kurbanlık develerinin bazısını kendi kesti, bazısını da başkasına kestirdi.Nesei
Aişe r.a şöyle dedi : “Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem hanımları namına sığır kurban etti “Buhari
Kurbanlığın Yaşı Ve Özelliği
Asım b.Kuleyb babasından rivayet ederek şöyle dedi : Biz Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabından Beni Süleym’e kabilesine mensup Mucaşi denilen bir adamla beraber bulunuyor idik. O bize şöyle tahdis etti : Koyun çok az bulunuyordu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bir münadiye emretti de münadi : ” Şüphesiz ki Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bir yaşındaki davar da diş değiştirmiş keçi ve koyunun kifayet ettiği şeye kifayet eder, buyurdu “ diye nida etti. Ebu Davud
Cabir r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu : Davarın yalnız yaşına basmışını kurban ediniz. Eğer böylesini bulamazsanız, o zaman kuzunun toklusunu kesebilirsiniz. Müslüm
Kurban Edilmesi Caiz Olmayanlar
1- Belirgin şekilde hasta olan, 2- Belirgin şekilde bir gözü kör olan, 3- Belirgin şekilde topal olan, 4- Kemiğinde iliği kalmayacak derecede zayıf olan hayvan. 5- Kulağının çoğu kesik ve boynuzu kırık olan hayvan. İki boynuzu da kökünden kopmuş, boynuzunun kabuğu kırılmış, iki gözü kör, merada bulunduğu halde otlamayan, her tarafı uyuz olmuş hayvanlar da bu hükme dahil edilir.
Bera b. Azib r.a şöyle dedi : Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem aramızda ayağa kalktı ve parmakları ile işaret etti …… ve şöyle dedi : Dört şey kurban olmaz, körlüğü iyice belli olan kör hayvan, hastalığı iyice belli olan hasta hayvan, topallığı iyice belli olan topal hayvan ve iliği erimiş kemiği kırılmış hayvan. Ebu Davud
Tirmizi 1498- Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bize kurbanlık hayvan alırken göz ve kulağına dikkat etmemizi, kulağı, burnu kesik, boynuzu kırılmış hayvanlardan kurban kesmemeyi bize emretti.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Dahaya: 8)
Hasan b. Ali, Ubeydullah b. Musa vasıtasıyla İsrail’den, Ebû İshâk’tan, Şüreyh b. Numân’dan, Ali’den bu hadisin bir benzerini rivâyet ederek şöyle ilave yapmıştır. Mukabele: Kulağının ön tarafı kesik. Müdabere: Kulağının arka tarafı kesik , Şerka: Kulağı uzunlamasına yarık, Harka: Kulağı yuvarlak biçimde delik hayvanlarda kurban edilemez.
- Kurban Etinin Ne Yapılacağı:
Kurban kesen kişinin kestiği kurbanın etinden yemesi, hediye ve sadaka olarak vermesi meşrudur.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Onlardan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula ve fakire yedirin.» Hac. 28
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur: «Yiyin, yedirin ve saklayın.», «Yiyin, saklayın ve tasadduk edin.»
Kurban etinin ne kadarının yeneceği, ne kadarının hediye ve tasadduk edileceği hususunda bir sınırlandırma yoktur. Münasib olan üçte birinin yenilmesi, üçte birinin hediye edilmesi, üçte birinin de tasadduk edilmesidir.
Kurbanın elini, derisini ya da başka bir yerini salmak veya kesim ücretini bunlar ile ödemek caiz değildir.
- Kurban Kesmek İsteyenin Sakınması Gereken Şeyler:
Kurban kesmek isteyen kişinin Zilhicce ayının girmesinden itibaren kurbanını kesinceye kadar tırnaklarını, saçlarını ve vücudunun herhangi bir yerinin kıllarını kesmesi caiz değildir.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: «Biriniz kurban kesmeye niyetlendiğinde Zilhicce ayının hilalini görünce (Zilhicce ayı girince) saçlarını, kıllarını ve tırnaklarını kesmeyi bıraksın. Kurbanını kesinceye kadar saçlarından ve tırnaklarından bir sey almasın,» Müslüm
- Kesimin Şartları:
- Kesim yapacak kişinin akıllı olması.Delinin, sarhoşun kestiği helal değildir. - Kesimi yapacak kişinin musluman olması -Kadının kesim yapabileceği: Ka’b İbni Malik r.a dan rivayet edidiğine göre : Bir kadın bir davarı - keçi veya koyun - keskin bir taşla boğazlamıştı. Bu durum Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e anlatıldığında bunda bir beis görmemiştir. İbnu Mace, Buhari
- Kesimin kabir, türbe, veli ve sâlihler gibi Allah'tan başkasına yapılmaması. - Kesimin Allah'tan başkasının adıyla yapılmaması. - Kesimde Allah'ın adı anılarak bismillah denilmesi, Nitekim Yüce Allah söyle buyurur: «Üzerine Allah'ın adı anılmamış olan (hayvanlardan yemeyin! Çünkü bu, kat'î bir fısktır!» Enam. 1211 - Kesimin demir, tas ve cam gibi kan akıtacak keskin bir aletle yapılması. - Kesimde kanın akıtılması. Kanın akıtılması, boyundaki iki can damarının kesilmesi ile sahih olur.
- Kesimin Edebleri:
- Kesim esnasında kıbleye dönmek. - Kesimi güzelce yapmak. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurmuştur: «Allah her işi güzelce yapmayı farz kılmıştır. Öyleyse öldürdüğünüz zaman güzelce öldürün, boğazladığınız zaman güzelce boğazlayın. Sizden biriniz bıçağını bilesin, keseceği hayvanı rahatlatsın.- Mûslim - Devenin ayakta, sol ayağı bağlı olarak, diğer hayvanların da sol yanları üzerine yatırılarak kesilmesi. Hayvanı zaptetmek için ayağın boynuna konulması sünnettir. - İki can damarı ile birlikte nefes ve yemek borularının da kesilmesi. - Bileme esnasında bıçağın hayvandan gizlenmesi - Kesimde besmeleden sonra Allahu ekber denilerek tekbir de söylenmesi.- Kestikten sonra "Allah'ım sendendir ve sanadır. Allah'ım benden kabul buyur." denmesi.
- Kesimin Haramı ve Mekruhları:
- Kesimi keskin olmayan bir bıçakla yapmak. - Kesimi tırnak, diş ve kemikle yapmak. - Bıçağı hayvanın gözü önünde bilemek. - Hayvanı bir başka hayvanın gözü önünde kesmek. - Kesimden sonra henüz hayvan can vermeden boynunu kırmak, derisini yüzmek veya uzuvlarını kesmek gibi şekillerle hayvana acı vermek.