İMSAK VAKTİ GÜNEŞİN DOĞUŞUNA 41 DAKİKA KALADIR DİYENLERE
REDDİYE (A. Kâdir Gören) (Alıntı)
Hamd alemlerin Rabbi Allah’a, salat ve selam
gönderilmiş bütün nebilere olsun. Bundan sonra;
“Sabahın, beyaz ipliği siyah ipliğinden ayırt edilinceye kadar yiyin, için,
sonra akşama kadar orucu tamamlayın.”(Bakara/187)
Ebu Ubeyd, ayette geçen
siyah ve beyaz ip terkiplerine şu anlamları vermiştir: “ Siyah ip gece , beyaz ip ise fecr-i sadıktır. Burada (ip diye tercüme
edilen) خيط kelimesi renk anlamına gelir.’’
İlim ehli konuyla ilgili
şöyle demiştir: “Beyaz ip, ufka yatay
olarak uzanan ikinci şafağın başlangıç anıdır. Şafakta ortaya çıkan bu aydınlık
ufka paralel uzanmış bir ip gibidir. Siyah ip ise bu şafakla birlikte ufukta
görülen gecenin alaca karanlığıdır.’’
İmsak saati beyaz olan
şafak esas alınır. İmsak saatini güneş doğmasına yakın esas alanlar ;sabaha
yakın çıkan kızıl şafağı esas almışlardır.Bu
da tercih edilmeyen bir görüştür. Bu vakit Hanefi mezhebinin sabah namazının kılınmasını uygun gördüğü
vakittir.
Buhârî ve Müslim’in
rivayet etiği hadiste; Enes İbn Malik radiyallahu anh’dan şöyle nakledilmiştir:
“Zeyd İbn Sabit radiyallahu anh a Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile
birlikte sahur yaptıklarını sonrada namaza durduklarını bana anlattı. Ona
‘Sabah namazı ile sahur arasında ne kadar zaman geçmişti? Diye sordum. O da ‘Elli ya da altmış ayet okunacak kadar bir
zaman şeklinde cevap verdi.” (Buhari, 575; Müslim. Sıyam Nesai, 2155;
Tirmizi, 703; İbn Mace, 1695; Sahih)
Sahura son verip namaza
başlama arasında geçen yaklaşık elli veya 60 ayetlik zamandır. Onu da iyi bir
Kur’an okuyucusu sünnete uygun okursa 15-
20 dakikada okuyabilir.
Buhari rivayetinde; Ebu
Hazım Sehl İbn Sa’d radiyallahu anh’ın şöyle dediğini işittiğini nakletmiştir: Ailemle birlikte sahur yapardım. Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte sabah namazını kılmaya yetişmek için
acele ederdim.”(Buhari. 1920;)
Sahurda acele etmek, sahur
vaktinde yemeği hızla yemek anlamına gelir. Bu da sahur vaktinin, ikinci şafağın doğmasından az bir süre önce
olduğunu gösterir.”
İbn Mace rivayettin de;
Mugîs b. Sümey 'den rivayete göre, şöyle demiştir: "Ben, Abdullah b.
Zübeyr ile birlikte sabah namazını alaca karanlıkta kıldım, selâm verince İbn
Umer radiyallahu anh’in yanına vararak: "Bu namaz da nedir böyle?"
diye sordum. "İbn Umer de: "Bu namâz bizim Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem ile Ebû Bekir ile ve Ömer ile birlikte kıldığımız namazdır.
Ömer, sabah namazında öldürülünce Osman, sabah
namazını ortalık aydınlanınca kılmaya başladı. dedi.”( İbn Mâce. 671;
Sahih. )
Sahih rivayetlerde
gelenlere göre sahabenin uygulaması, sabah
namazını beyaz şafakta(alacakaranlıkta) kıldıklarıdır. Ebu Bekir ve Ömer
radiyallahu anhuma dönemlerinde de bu şekilde devam etmiştir. Ömer radiyallahu
anhu şehid edildikten sonra Osman radiyallahu anhu namazı kızıl şafakta yani güneş doğmasına yakın kılmıştır.Bunun
sebebi beyaz şafakta(alacakaranlıkta) halifeye suikast yaptıkları içindir.
Buhari ve Müslim rivayetin
de; Urve İbn Zübeyr Aişe radiyallahu anh’ın kendisine şöyle haber verdiğini
nakletmiştir: “Müslüman kadınlar, mırt
adı verilen örtüye bürünerek Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile
birlikte sabah namazına iştirak ederlerdi. Namaz bitince evlerine dönerlerdi. Gecenin
karanlığından ötürü kimse onları tanımazdı.”(Buhari, 578; Müslim,
Salat. Ebu Davud, 423; Tirmizi, 153; Sahih)
Müslimin rivayetinde; Urve
b. ez-Zubeyr'den rivayete göre Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem'in zevcesi Âişe
radıyallâhu anhâ dedi ki: Mümin hanımlardan kadınlar Rasûlullah sallallâhu
aleyhi ve sellem ile birlikte elbiselerine bürünmüş olarak sabah namazına
iştirâk ederlerdi. Sonra da evlerine geri döndüklerinde Rasûlullah (sallallâhu
aleyhi ve sellem'in namazı (تغليس) tağlis ile (erken vakitte) kılmasından dolayı kim oldukları tanınmazdı.”(Muslim,
Salat. Nesai, Salat. Ebu Davud, 423; 545; İbn Mace,669; Sahih)
Bu durum sabah namazı vaktinin fecrin doğmasıyla
birlikte başladığını gösterir. Ayrıca bu hadis Rasullullah sallallahu
aleyhi ve selem sabah namazına gecenin son karanlığında başladığına delalet
eder. Aişe annemizin radiyallahu anhuma “Biz
namazdan çıktığımızda gecenin karanlığından dolayı kimse kimseyi tanımazdı.”
Buhari ve Müslim
rivayetinde; Seyyar İbn Selâme'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Babamla
birlikte Ebû Berze el-Eslemî'nin yanına gitmiştik. Ona namazların vakitleri
hakkında bir soru sorduk. Bize şöyle cevap verdi:
“Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem öğle namazını güneş tepe noktasından zevale doğru meyledince
kılardı. İkindi namazının vakti ise, öğle namazından sonra bir kimsenin
Medine'nin en uzak mahallesine gidip geri dönüşüne rastlardı ve bu sırada güneş
hala sıcaklığı hissedilecek kadar canlı olurdu. Râvî şöyle demiştir; Akşam
namazının vaktiyle ilgili olarak Ebû Berze'nin ne söylediğini unuttum - Yatsı
namazı konusunda ise biraz esnek davranır ve gecenin ilk üçte birlik vaktine
kadar bunu geciktirebilirdi. Ancak yatsı namazından önce uyumayı ve namazdan
sonra da sohbete dalıp konuşmayı hoş karşılamazdı. Sabah namazını kıldırıp bitirdiğinde ise cemaatte bulunanlar
yanındakini tanıyacak kadar aydınlık olurdu. Sabah namazının her iki
rekatında veya rekatlarından birinde 60-100 âyet arasında Kur'an okurdu."
(Buhari, 771; Müslim, Salat. Nesai, 530; Ebu Davut, 398; Sahih. )
Rasullullah sallalahu
aleyhi ve sellem hadiste rivayet edildiği gibi sabah namazının ilk rekatında
bazen 100 ayet okurdu 2. Rekatında bazen 60 ayet okurdu. Şu andaki bazı
taifelerin imsak saatini sabahın güneş
doğmasına 41 dakika kala almaları Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem
‘in sünnetine uygun değildir.
Çünkü İmsak tan sonra
Allah Rasulu sallallahu aleyhi ve sellem takriben 20 dakika sonra Sabah
namazına başlardı. Şu anda bunların verdiği takvime göre Rasullullah sallallahu
aleyhi ve sellem ‘in kıldığı namaz bu taifenin verdiği süre yetmez. Çünkü bir
cüz kuran en az 35 dakika okunur. Bunun rukusu var rukudan sonra kıyam var
secde var tahiyatı var onun için bunların verdiği
imsaklar batıldır.
Allah azze ve cellenin
kitabını Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetini anlamamaktır. Bu şahısların ilimden nasipleri yoktur.
Takvimleri düzenleyen
kuruluşlar arasında ummul kura üniversitesi var bu üniversitenin İstanbul için
verdiği imsak vakti diyanet in takvimi arasında 5 dakika fark var. Diyanetin belirlediği imsak saatinden 15
dakika sonra yemeye devam edenlerin önce tevbe edip oruçlarını kaza etmeleri
gerekir.
Onun için diyanetin
takvimine uyulması uyulmadığı takdirde oruçların
batıl ,ahiret günün de sorumlu , akibetlerininin kötü olacağıdır.Velev ki erken
imsağı bıraksak bile bir zararı olmaz. Ama imsak geçtiği zaman yemeğe
içmeye devam edersek oruç batıl olur. Allah bizi bu durumdan muhafaza eylesin.
Fecr sadığın bir
başlangıcı vardır. Başlangıcının açılması en az bir 20- 25 dakika geçmesi lazım ki fecr-i sadık iyice açılsın.
Rivayet edilen hadislerde
de durum bunu gösteriyor. Çünkü Âişe validemiz diyor ki “Biz namazdan çıktığımızda karanlıktan dolayı kimse kimseyi
tanımazdı. “Aişe radiyallahu anha şöyle demiştir: "Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazını sabahın alacakaranlığında kıldırırdı
ve müminlerin hanımları namazın hemen ardından mescidden ayrılırlardı. Hatta bu
alacakaranlıkta onları tanımak mümkün
olmazdı. (başka bir rivayette birbirlerini tanımaları mümkün olmazdı.)"(Buhari.
872; Müslim. Salat. Tirmizi. 153; Sahih.)
Şu anda imsak, güneşin
doğmasına 41 dakika kaladır diyenlerin kendileri bizatihi itiraf ediyorlar ki ;diyanetin belirlediği 3;52 imsak saatinden
20 dakika sonra beyaz şafak(fecr-i sadık)çıkmaktadır.
Diyanetin uyguladığı
ihtiyat payın ise 5 dakikadır.
Mekke’de sabah ezanı 4:23 güneş 5:45 takriben 1 saat 25 dakikadır. Medine de
imsak 4;16 güneş 5:41’dir. Bu şahısların verdiği imsak saati 41 dakikadir.
Güneş doğmasına yakındır.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 1. Rekatta
100 ayet 2. Rekatta 60 ayet okuduğu zaman bu şahısların verdiği vakit bu zamana
yetmiyor.
Çünkü Aişe radiyallahu
anha annemiz “Biz sabah namazından
çıkardık sabahın karanlığında kimse kimseyi tanımazdı”onun için benim tavsiyem her sene bir tane şahsın
çıkıp Allah azze ve celle’nin ayetlerini tahrif etmesi Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem’in hadislerini inkar etmesi olan bir şeydir, bu yüzden bu
kişilere tabi olmamak lazım.
Hatta kendini selefe nispet
eden bazı şahısların bunlara uyması da şaşılacak bir şeydir. Bu şaşkın şahıslar
her sene akidelerini değiştiriyorlar ve her azgın şeytanın peşinde gidiyorlar.
“Size şeytanların kimin
üzerine indiğini haber vereyim mi?”(Şuara/221) “Her yalancı günahkar üzerine
inerler.” (Şuara/222)
“Rabbimiz bize Hakkı Hak
bilip Hakk’a tabi olmayı batılı da batıl bilip ondan uzak olmayı nasip eylesin.
Alemlerin Rabbi olan
Allah’a hamd olsun.
22, 07, 2013. (A. Kâdir
Gören) kardeşimizden Allah razı olsun bende yukarıdaki sözlere aynen
katılıyorum ve kim bu sahur ve iftar vakitleri ile oynayarak Müslümanları
sapıtmaya çalışıyor ve bunu da Allah adına yapmaya çalışıyor ise o Allaha değil
şeytana hizmet ediyor. İmsak vaktine dakika eklemek iftar vaktinden dakika
çıkarmakla nasıl oluyorda doğru oluyor ve nasıl oluyorda Kitap ve Sünnete
tabiyim diyerek bu asılsız mesnetsiz sözlerin peşine gidiliyor.
Kendinize bir bakın ve
asla ana gövdeye dönün ey Müslümanlar artık uydu olmayı kuyruk olmayı ona buna
ve nefsinize kul olmayı bırakın. Ramazan ayındayız güzel bir tövbe edin ve
Rabbinizden dininize güzel bir bir şekilde dönmeyi isteyin.
Tabi şeytanlarınız boş
durmayıp yukarıdaki delilleri de kafalarına göre tevile çalışıp yalanlamaya
çalışacaklar. Ama bir şeyi unutarak oda Allahı.
Allah Cennete gidecek amel
işlemeyi nasip etsin. Allah ayaklarımızı islamdan kaydırmasın. Esselamu
aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh.
Kardeşiniz Hüseyin Ebu
Emre