Bu Blog içinde Ara

14 Nisan 2021 Çarşamba

HASTALIK GİBİ ÖZÜRLERİ OLMAKSIZIN HERHANGİ BİR ŞEKİLDE KASDEN ORUCU BOZMAK

RAMAZANDA BİR GÜN OLSUN ORUÇ TUTMAMAK YOLCULUK VE HASTALIK GİBİ ÖZÜRLERİ OLMAKSIZIN HERHANGİ BİR ŞEKİLDE KASDEN ORUCU BOZMAK

 Ebû Yâlâ'nın hasen sened ile İbn Abbâs (r.a.) dan rivayetinde Resûl-i Ekrem:“İslâm'ın direği ve dinin kuralı üçtür. İslâm, bu üç esas üzerine kurulmuştur: Her kim inkâr suretiyle bunlardan birini terkederse, kanı helâl bir kâfirdir. Bunlar da Allah'tan başka İlâh olmadığına şehâdet etmek, beş vakit namaz ve ramazan orucudur,” [1]bu­yurmuştur.   Diğer bir rivayette,   “Bunlardan bir tanesini terk eden kanı helâl bir kâfirdir. Farz ve nafileden hiç bir ibadeti kabul edil­mez.” [2]şeklindedir.Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesei, İbn Mâce, “Sahih”inde İbn Huzeyme ve Beyhakî'nin rivayetlerinde Resül-i Ekrem şöyle buyurmuştur:

“Her kim ramazanda ruhsatsız ve hastalık (gibi bir özrü) ol­maksızın bir gün orucu yerse, bir yıl boyu oruç tutsa da o günü kaza etmiş olmaz.”[3] Buhârî de aynı hadisi talik olarak zikretmiş ve Ebû Hureyre (r.a.) yolu ile merfû olduğunu söylemiştir. Ali ve İbn Mesûd (radıyallahu anhüma) bu hadîsin zahirini alarak, “Bir gün orucunu yiyen bir yıl oruç tutsa da onu kaza etmiş olamaz.” demiş­lerdir. Her ne kadar Ebû Dâvûd bu rivayet hakkında susmuş ise de Nevevî, hadîsin isnadının garip olduğunu söylemiştir. Nehai ise da­ha da ileri giderek bir güne üçbin gün orucu şart koştu.[4]

İbn'l-Müseyyeb de, “Bir gün için otuz gün oruç tutması vacip olur.” demiştir.

İmâm Mâlik'in hocası Rebi'a, “Ramazanda yediği her gün için oniki oruç tutması gerekir.” demiştir.

Fakat çoğunluk, “Her ne kadar faziletini ihraz edemezse de” [5]âyeti gereğince bir gün kâfidir.” demişlerdir.                 İbn Huzeyme İle İbn Hibbân “Sahih-lerindeki rivayetlerinde; Resûl-i Ekrem:

Ben uyuyordum ki, iki kişi gelip elimden tuttu ve beni sarı bir dağın eteğine getirdiler de bana:

“Hadi buradan çık,” dediler. Ben:

“Buradan çıkamam,” dedim. Onlar:

“Korkma, biz sana yardım ederiz,” dediler. Ben de gayret ettim. Dağın tepesine çıktığımda birtakım korkunç ve tüyler ürpertici ses­ler, çığlıklar duydum. Onlara:

“Bu çığlıklar nedir?” diye sordum. Onlar:

“Bu vaveylalar, cehennemlilerin sesleridir,” dediler. Sonra iler­ledik. Bacaklarından asılı ve yanaklarından kanları akan birtakım kimselere rastladık. Ben:

“Bunlar kimlerdir?” diye sordum. Onlar:

“Bunlar, oruçlarını tamamlamadan bozanlardır,” dediler. (Yâni akşam olmadan iftar edenlerdir demektir).” [6]

Ahmed'in mürsel olarak rivayetinde Resûl-i Ekrem şöyle buyur­muştur:

“Dört şey vardır ki, Allahu Teâla onları İslâm'da farz kılmıştır. Her kim bunlardan üçünü yaparsa, dördünü yapmadıkça, bu üç şey ona bir fayda sağlamaz. Bunlar: namaz, zekât, ramazan orucu ve hacdır.”[7]

Dâre Kutni'nin rivayetinde, “Ramazandan bir gün iftar eden bir deve kurban etsin.” buyurulmuştur.

Tembih: Ramazandan bir gün olsun oruç tutmamanın, yolcu­luk ve hastalık gibi mazeretleri olmaksızın herhangi bir şekilde kas­ten orucu bozmanın büyük günahlardan olduklarını, yukardaki ha­dîslere dayanarak ifâde etmişlerdir. Şüphesiz bu cezalar böyle bir vacibi vakitli bir orucu terketmekten lâzım gelir. Namazı ve zekâtı terkedenler hakkında şiddetli ve mükerrer veîdler varken, orucu terkedenler hakkında bu kadar veîdlerin bulunmaması -Allah bilir ya- orucu daha az kimselerin terketmesi bakımındandır. Nitekim namazlarını kılmayan pek çok kimseler oruçlarını tutarlar. Namaz ile zekâta gelince; insanların çoğu burada tembellik ederler. Çok kimseler namaz kılmadıkları halde oruç tutar ve çokları da yalnız ra­mazanda namaz kılarlar.

 



[1] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevâid, 1/47 (Ebû Yâlâ’nın rivayetinden nak­len).

[2] et-Tergib ve't-Terhîb, 2/110.

[3] Sünenü't-Tirmizi, 3/92; Sünenü Ebî Dâvûd, 2/315; Sünenü İbn Mâce, 1/535.

[4] Doğrusu bu düşündürücü bir mübalâğadır. Bunu açıkça Allah affetmez de­mek daha kolaydır. Bu mübalâğa İslama zarar getirebilir. Ancak hadîsden anlaşılan bir gerçek vardır, o da ramazan hâricinde ne kadar oruç tu­tarsa tutsun, ramazan ayında tutulan orucun sevabını alamaz, yoksa bor­cu ödeyemez demek değildir.

[5] el-Bakara: 2/184.

[6] et-Tergib ve't-Terhib, 2/108, 109 (İbn Huzeyme ve İbn Hibbân'ra rivayetlerinden naklen).

[7] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Eevâid, 1/47 (Ahmed ve Taberânî'nin rivayet­lerinden naklen. Senedde İbn Lunay'a vardır).