Peygamber (s.a)'in hizmetçisi Ebû Hamze Enes b. Mâlik M'den Peygamber (s.a) buyurdu ki: "Sizden herhangi biriniz kendi nefsi için sevdiğim kardeşi için de sevmedikçe, iman etmiş olamaz. Buharî İman
İmanın
Sözkonusu Olmayacağından Kasıt:
Hafız İbn Hacer -Allah'ın rahmeti üzerine olsun-
Fethu'l-Bârîde şunları söylemektedir: Burda maksat imanın kemalinin
nefyedilmesidir. Bir şeyin kemal derecesinin nefyedilmesi anlamında
kullanılması, Arap dilinde çokça rastlanılan bir kullanım şeklidir. Arpaların:
Filan kişi insan değildir, demeleri gibi. Oysa bundan maksat, onun
niteliklerinden birisinin bulunmadığını anlatmak (nefyetmek)tır.
Nevevî de -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- Müslim Şerh'inde
şunları söylemektedir: İlim adamları -Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun- derler
ki: Bu buyruğun anlamı tam iman ile iman etmiş olmaz, şeklindedir. Yoksa iman, aslı
itibariyle bu niteliğe sahip olmayan kimseler için de husule gelir.
Amr b. es-Salâh şöyle demektedir: "Yani bir kimse
kendisi için sevdiğinin benzerini müslüman kardeşi için sevmedikçe imanı kamil
olmaz.
İbn Receb el-Hanbelî -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- de
şöyde demektedir: Burda imanın nefyinden maksat, hakikatine ve nihâî noktasına
erişmenin nefy edilmesidir.
Îmanın Yerine Getirilmesi Gereken Şubeleri:
Buhârî -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- Sahîh'inde der ki:
"Kişinin kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de sevmesinin imandan
olduğuna dair başlık. Buhârî bu başlıktan sonra bu hadisi zikretmektedir.
Müslim de -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- Sahîh'inde
şunları söylemektedir:
"Kendisi için sevdiğini kardeşi için de sevmek imanın hasletlerindendir.
demekte ve daha sonra da bu hadisi kaydetmektedir.
O halde hadis-i şerif müslümana, hayrı sevmenin, imanın
yerine getirilmesi gereken şubelerinden birisi olduğuna delâlet etmektedir.
"Hayır" ise itaatleri, dünyevî ve uhrevî mubahları
kapsamına alan kapsamı geniş bir kelimedir.
İstikamet üzere olan bir müslümanm kardeşleri için de
istikameti sevmesi ve onları kurtarmak için bütün gücünü ve gayretini ortaya
koyması gerekmektedir. Çünkü istikamet dünya ve âhiret hayırlarını elde etmenin
sebebidir.
Aynı şekilde müslüman kardeşlerinin başına herhangi bir
kötülüğün gelmesine razı olmamak, üzülmek ve hoşlanmamak da imanın yerine getirilmesi
gereken hasletleri arasında yer alır.
el-Kirmânder ki: Kişinin kendisi adına buğzettiği şeyi
kardeşi adına buğz ile karşılaması da imandandır. Rasulullah (S.A.S.) hadisinde
bunu zik-retmemiştir. Çünkü birşeyi sevmek onun zıddını da buğzetmeyi
gerektirir. O bakımdan bununla yetinilerek Rasulullah (S.A.S.) ayrıca buğzu
sözkonusu etmemiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Nevevî -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- der ki: Hadisin,
genel olarak kardeşliği kapsadığı şeklinde anlaşılması en uygunudur. Böylelikle
müslü-manı da kâfiri de kapsamına alır. Buna göre mümin, kendisi için sevdiğini
insan olarak- kardeşi kâfir için de sever. Müslüman kardeşinin imanının
devamını istediği gibi, kâfirin de mü'min olmasını arzular. Bundan dolayı
kâfirin hidâyet bulması için duâ müstehabdır.
Ümmetin Selefinin Hayatında Bu
Hadisin Etkisi:
1- Ebû Zerr
(r.a)'den dedi ki: Rasûlullah (s.a) bana şöyle dedi: "Ey Ebû Zerr, ben
seni zayıf bir kimse olarak görüyorum ve ben kendim için sevdiğimi senin için
de seviyorum. İki kişiye dahi emir olma, yetimin malının velayetini kabul
etmez.
İbn Receb der ki: Rasûlullah (S.A.S.)'in Ebû Zerr'e bunu
yasaklayış sebebi, O'nun bu hususlarda zayıf olduğunu görmesinden dolayıdır. O
zayıf olan herkes adına aynı şeyi sever. Kendisi ise insanların işlerini
yönetmeyi üzerine almıştı. Çünkü Yüce Allah bu hususta kendisine güç vermiş ve bütün
insanları kendisine itaat etmeye çağırmayı emretmiş, onların din ve
dünyalarının yönetimini üzerine almasını istemişü.
2- Muhammed b.
Vâsi' eşeğini satmak istediği bir sırada, adamın birisi ona: Bu eşeği bana
uygun buluyor musun? deyince şu cevabı vermiş: Şayet ben uygun bulsaydım,
ayrıca satmazdım. İşte bu sözüyle kardeşi için ancak kendisi adına razı olup
uygun bulacağı şeylere razı olacağına işaret etmektedir.
3- Kur'ân'ın
tercümanı İbn Abbâs (r.a) der ki: Ben Allah'ın Kitabından bir âyetini okurum
da, dilerim ki bütün insanlar bu ayet ile ilgili benim bildiklerimi bilsinler.
4- İmam Şafii
der ki: Arzu ederim ki, insanlar bu ilmi öğrensinler de, varsın ondan bana tek
bir harf dahi nisbet edilmesin. İşte onun "arzu ederim" sözü,
insanlar adına hayrı çokça sevdiğine bir delildir.
Müslümanın kendisi için sevdiği şeyleri kardeşleri için de
sevmesi, kalbinde aldatmak, kin ve hased namına birşey bulunmadığını gösterir.
Hadis-İ Şeriften Çıkartılan Bazı
Hükümler:
1- Hadis-i
şerif bencilliğin, kıskançlığın, başkasından hoşlanmamanın ve kin duymanın
yerilen huylar olduğuna delâlet etmektedir. Çünkü bu niteliklere sahip bir
kimse, hiçbir şekilde kendisi için sevdiği hayrı başkası için sevmez.
2- Hadisin
muhtevası gereğince amel etmek, İslâm toplumunun bireyleri arasında sevginin
yaygınlık kazanması sonucunu verir, Bu da tek bir vü-cudmuş gibi bir bütün
haline gelinceye kadar birbirlerine kenetlenmeleri sonucunu verir. Rasûlullah
(S.A.S.) şöyle buyurmaktadır: "Birbirlerini sevmeleri, birbirlerine
merhamet duymaları bakımından rnü'minlerin tek bir vücut gibi olduklarını
görürsün. O vücudun herhangi bir organı rahatsızlanacak olursa, vücudun diğer
bölümleri uykusuz kalmak ve ateş yükselmesiyle ona karşılık verir.Bu şekilde
birbirine kaynaşmış bir ümmet hiçbir şekilde yenik düşürülmez, baskı altına
alınmaz ve onun hiçbir sancağı yere düşmez.
3- Hadis-i
şerif imanın artıp eksildiğine, itaatle hayır işlemekle arttığına, masiyet
sebebiyle de eksildiğine delâlet etmektedir.