Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Şu beş şey sizin
aranızda vuku bulsa nasıl olursunuz? Onların aranızda vuku bulmasından veya
onlara ulaşmanızdan Allah’a sığınırım.
Bir toplulukta kötülükler
ortaya çıktığı, fuhuş açıktan yapıldığı zaman, orada tâun ve geçmiş nesillerde
görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.
Bir topluluk zekât vermeye
mâni olduğunda, gökyüzünden gelen yağmur onlardan kesilir. Hayvanlar olmasaydı
hiç yağmur yüzü görmezlerdi.
Bir topluluk ölçü ve tartıyı
eksik tuttuklarında, kıtlık, geçim sıkıntısı ve zâlim idareci ile
cezalandırılırlar.
Âmirleri Allah’ın
indirdiğinden başka şeylerle hükmettiklerinde Allah, onların üzerlerine
düşmanları musallat kılar ve ellerinde bulunan şeylerin bir kısmını tüketir.
Allah’ın kitabını ve Resulullah’ın sünnetlerini bir kenara bıraktıklarında, Allah birbirine düşürür.” (İbn-i Mâce: 4019)
Hadis-i şerif’in
açıklaması:
“Bir toplulukta
kötülükler ortaya çıktığı, fuhuş açıktan yapıldığı zaman, orada tâun ve geçmiş
nesillerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.”
Şimdiki zaman tarif
ediliyor. Öyle hastalıklar var ki, ismi bile belli değil. Bir ahlâksızlık
başgösterdiği zaman Allah-u Teâlâ bir hastalık musallat ediyor.
“Bir topluluk zekât vermeye
mâni olduğunda, gökyüzünden gelen yağmur onlardan kesilir. Hayvanlar olmasaydı
hiç yağmur yüzü görmezlerdi.”
Zamanımızdaki bütün
bölücüler fakirin kapısını kapatıp hakkını gasbediyorlar. Zekâtı kendileri
toplayıp, aralarında bölüyorlar. Zekât paraları ile bina kuruyorlar, lüks ve
refah içinde yaşıyorlar. Bu ise büyük bir hıyanettir, gadab-ı ilâhî’ye
vesiledir.
Bunun içindir ki kuraklık,
harp, zelzele gibi çeşitli ibtilâlara, âfatlara bu millet maruz kalabilir.
Ve nihayetinde de Allah-u
Teâlâ bunları yapanların kökünü keser. Şimdilik onlara ruhsat veriyor.
Halk hâlâ bunları müslüman
zannediyor. Çünkü halk da balık otu yutmuş.
“Bir topluluk ölçü ve
tartıyı eksik tuttuklarında, kıtlık, geçim sıkıntısı ve zâlim idareci ile
cezalandırılırlar.”
İşte bugün olduğu gibi.
“Âmirleri Allah’ın
indirdiğinden başka şeylerle hükmettiklerinde Allah, onların üzerlerine
düşmanları musallat kılar ve ellerinde bulunan şeylerin bir kısmını tüketir.”
Aynı bugün olduğu gibi.
“Allah’ın kitabını ve
Resulullah’ın sünnetlerini bir kenara bıraktıklarında, Allah onları birbirine
düşürür.” (İbn-i Mâce: 4019)
Bugün olduğu gibi
müslümanlar paramparça olmuşlar, herkes kendi dinini kendi partisini kuvvetlendirmek
ve ayakta tutmak için çalışıyor. İslâm dini umurunda bile değil, İslâm dini ile
onun hiçbir ilgisi yok.
Sevban -radiyallahu anh-den
rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve
sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Size çullanmak üzere
yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi birbirini
çağıracakları zaman yakındır.” buyurdu.
Orada bulunanlardan biri:
“O gün sayıca
azlığımızdan mı?” diye sordu.
“Hayır! Bilâkis siz o gün
çoksunuz. Fakat sizler bir selin getirdiği çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı
olmayan çer-çöp durumunda olacaksınız. Allah düşmanlarınızın kalbinden size
karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize Vehen atacak!” cevabını verdi.
“Vehen nedir yâ
Resulellah?” denildiğinde:
“Dünyayı sevmek ve ölüm
korkusu!” buyurdu. (Ebu Dâvud: 4297)
•
Ebu Mâlik el-Eş’arî
-radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve
sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuştur:
“Benim ümmetimden bazı
insanlar muhakkak ki içki içip ona adından başka isim takacaklar. Baş uçlarında
çalgılar çalınacak ve şarkıcı kadınlar şarkı-türkü söyleyecekler. Allah onları
yere batırsın ve onlardan maymunlar, domuzlar yapsın!” (İbn-i Mâce: 4020)
Geçmiş ümmetlerde bu durum
gerçekten olmuştur. Kıyamete yakın dönemde sapıtmış insanların başına bu
felâketler gelebilir.