Şeyh el-El-Elbani: Mevlid kandilini kutlamak hayırlı bir amel midir, yoksa şer midir?
Sofi: Hayırlı bir iştir..
Şeyh el-El-Elbani: Bu hayırdan Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem
ve sahabeleri bihaber miydi?
Sofi: Hayır.
Şeyh el-El-Elbani: Ben, senden hemen hayır demeni
beklemiyorum. Ancak, böyle birşey imkansız. Bu söz konusu hayır yada başka bir
meselenin Allah rasûlü ve sahabelerine gizli kalması mümkün değildir, demen gerekir.
Bizler İslamı ve imanı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem`in yolu ile
öğrendik. Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem`in bilmediği bir hayrı bizler nasıl
olurda biliriz. Bu imkansızdır, demelisin.
Sofi: Bu kandili kutlamak ta peygamber sallallâhu aleyhi ve
sellem`in anısını ihya etmek ve O`na değer vermek vardır.
Şeyh el-El-Elbani: Biz bu türden kelimeleri çok işittik. Bazı
kitaplarda buna benzer şeyler okuduk. Sana, bir soru daha soracağım. Allah
rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem ilk başta bu islamı bizlere tümüyle tebliğ
mi etti yoksa sadece tevhidle mi davete başladı?
Sofi: Tabii ki, tevhid`le.
Şeyh el-El-Elbani: Evet insanları ilk davet ettiği şey
tevhittir. Sonra namaz, oruç ve hacc ibadetlerine davet etmiştir. İşte sende bu
şekilde meşru olan bu yolda adım adım yürü.
Allah rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından bilinmeyen bir hayrın
olamayacağı konusunda seninle anlaştık öğle değil mi? Bizler, hayrın tümünü
Allah rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem`in aracılığı ile öğrendik. Bu
anlaştığımız hususta, kimsenin ihtilaf edeceğini düşünmüyorum. Ez cümle, kim bu
konuda şüphe duyar ise dinden çıkar. Sözlerimi tekit eden bir çok hadis vardır.
Bunlardan birisi de
“Sizleri Allaha yakınlaştıracak hiçbir şey yok ki, onu sizlere öğretmiş
olmayayım” hadisidir.
Şu halde, mevlid kandili kutlamasında bir hayır olsa idi, peygamber sallallâhu
aleyhi ve sellem`in bunu bizlere öğretmiş olması gerekirdi.
Sen bu sözüme katılıyor musun? Bu söylediklerime harfiyen katılmadıkça senden
ikna oldum demeni istemiyorum. Sen fikrini beyan etme konusunda tamamen
özgürsün. Lütfen. İkna olmadığın noktayı bana bildir. Şuana dek,
bahsettiklerimden anlamadığın bir konu var mı? Benim bu sunduklarıma katılıyor
musun?
Sofi: Evet, katılıyorum.
Şeyh el-El-Elbani: Allah hayrını versin. O halde “Sizleri
Allaha yakınlaştıracak hiçbir şey yok ki, onu sizlere öğretmiş olmayayım”
hadisine tekrardan dönelim. Mevlid kandilini kutlamanın caiz olduğunu
söyleyenlere biz şöyle deriz; İddialarınıza göre bu kandili kutlamak hayırlı
bir şeydir. Buna binaen, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem bu hayırlı davranışı
bizlere göstermiştir yahut göstermemiştir. Bu iki şıkklı sorumuza, şayet
göstermiştir diyecek olurlarsa, bizler de onlara; “Şayet doğru sözlü iseniz
hadi delilinizi getirin” deriz.Ne varki,
Onlar bununla ilgili hiç bir delil sunamazlar. El-Alevi`nin ve diğerlerinin bu
konuda kaleme aldıkları yazıları okuduk. Hiç bir delil zikretmiyorlar. Onların,
ne var ki bunda, kandil kutlamak güzel bir bidattir sözlerinden başka bir şey
duymadık.
Bu kandilin, olduğunu iddia edenler ile onu inkar edenlerin söz birliği
ettikleri tek bir konu vardır. Her iki taraf ta, mevlid kandilinin ne peygamber
sallallâhu aleyhi ve sellem ne sahabeler ve ne de büyük alimlerin zamanında
olmadığını söyler.
Bu kutlamayı hoş görenler, sadece şunu söyleyebilmektedirler; “Mevlid
kutlamakta ne gibi bir zarar olsun ki? Biz kandil kutlayarak Allah rasûlü
sallallâhu aleyhi ve sellem`i anmakta, O`na salât etmekteyiz.
Bizler de onlara şu cevabı veririz: ” Bu yapılan hayırlı bir iş olsaydı onu
önce peygamber ve sahabeleri yapardı”.
Ayrıca Allah rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem`in şu hadisini sen de
biliyorsundur;
“İnsanların en hayırlısı benim asrım(daki ashâbım)dır. Sonra onları takib
edenler, sonra onları takib edenlerdir.” Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivâyet
etmiştir. Peygamberin asrı ile onun yaşadığı zaman ve sahabeler kast edilir.
Onları takip edenler, tâbiun ve ardından gelenler de etbâu`t-tâbiindir. Bu
husuta bir ihtilaf olduğunu sanmıyorum. İlim ve amel bakımından o kimseleri
geçtiğimiz bir hayırın var olabileceğine inanıyor musun? Bu sence mümkün müdür?
Sofi: Ama, Allah rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem kendi
çağındakilere yer küre dönüyor deseydi şayet bilimsel açıdan…
Şeyh el-Elbani: Bir dakika…! Kaçamak cevap verme, ben sana
yalnızca amel ve ilim bakımından sordum. Teşekkür ederim senin bu lafı başka
yere çekme girişimin benim için faydalı oldu. Ben burada ilim derken, dini
ilimleri kastediyorum, bilimsel ilimden bahsetmiyorum. Tıp ve benzeri modern
ilmi mevzubahis etmiyorum. Mesela ibn-i Sina`dan sonra yaşamış bir doktor
bilimsel olarak birçok konuda O`ndan öne geçmiş olabilir. Çünkü aradan uzun
zaman geçmiş ve bir çok tecrübe kazanmıştır. Bunu söyleyebiliriz.
Ancak bu ilim kişiyi, Allah katında değerini arttırmaz ve hayırla yâd olunan
nesillerin önüne geçirmeye yeterli olmaz. İnsanı bildiği şer-i ilim değerini
artırır. Sana sorduğum soruları daha dikkatle dinlemelisin. Allah seni mübarek
eylesin. Sen bizim sahabelerden şer-i ilimler konusunda daha ileride
olabileceğimize inanıyor musun? Kastımız tamamen din-i ilimdir. Pratik ilimler,
astronomi, kimya, coğrafya ve fizik gibi ilimleri konu etmedik burada. Modern
ilimlerden birinde kâfir bir kişi insanların en bilgilisi de olsa onu bu
bildikleri Allah`a yaklaştırabilir mi?
Sofi: Elbete, hayır.
Şeyh el-El-Elbani: O halde biz burada modern ilimlerden değil
şer-i ilimden, Allah`a bizleri yaklaştıracak ilimden bahsediyoruz. İstersen, az
önceki konumuz olan mevlid kandiline geri dönelim. Şimdi yeniden soruyorum,
ikinci kaçamağını yapmadan açık ve net cevap vermeni umuyorum. Sence şer-i
ilimlerde sahabeden, tâbiinden ve müçtehid imamlardan, ahir zamanda yaşayanlar
olarak bizler daha çok bilgili olabilir miyiz? Selefi-Salihinden, Allah-u
tealâya yakınlaşmada ve hayırlı işlerde daha çabuk ve hırslı olmamız mümkün mü?
Sofi: Şer-i ilimden kastın Kur`ân tefsiri midir?
Şeyh el-El-Elbani: Onlar, Kur`ân tefsirini bizlerden daha iyi
biliyordu. Allah rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem`in hadislerinin
açıklamasını da elbette bizlerden çok daha iyi biliyorlardı. Sonuç olarak
onlar, İslam dini ile ilgli, bizlerden daha çok bilgiliye sahip kimselerdi.
Sofi:
Günümüzde yazılan Kur`ân tefsirleri, geçmişe göre daha fazladır. Mesela şu
ayet: “Dağları yerinde donmuş gibi durur görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler.
Bu her şeyi sağlam tutan Allah`ın yaratmasıdır. Doğrusu O, yaptıklarınızdan
haberdardır.” (Neml/88). Şayet, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem kendi yaşadığı
zamanda bir kimseye dünya dönüyor deseydi? O kimse bu haberi tasdik eder miydi?
Kesinlikle, O`na kmse inanmazdı.
Şeyh el-Elbani:
Şimdi artık kusura bakma ama ikinci kaçamağıda yaparken suçüstü yakalandın. Ben
sana İslam dininin tümünden soruyorum, bir bölümünden değil. Peygamber
sallallâhu aleyhi ve sellem ve sahabesinden bu dini daha iyi bilen birisi var
mıdır?
Sofi: Elbette yoktur. Onlar bu dini herkesten daha iyi
bilmekteydiler.
Şeyh el-Albani:
Allah tealâ seni mûbarek kılsın. İşte senden beklediğim cevap bu. Sonra gelelim
şu ortaya attığın tefsir meselesine. Bu konunun, fikir ve kavrama ile alakası
vardır, amelle bir bağlantısı yoktur. Yeryüzünün döndüğüne dair yukarıdaki
ayeti delil olarak sunanlar hata etmektedirler. Zira bu ayet kıyamet gününü
anlatmaktadır. “Yerin başka bir yer ile semavatın da başka bir semavat ile yer
değiştirdiği gün Kahhar ve tek olan Allah`ın huzuruna çıkarılacaklar.”
İbrâhim/48.
Asıl konumuzdan kopmayalım.
Sonradan gelen bir kimsenin ilmi ya da kevni olarak bir hakikâti sahabe yada
tabiinden daha iyi bildiğini varsayarak kabul etsek bile, bunun salih amelle
bir ilgi ve alakasının olmadığını ortaya koymalıyız.
Mesela bugün kafirler astroloji ve diğer bir çok konuda bizlerden çok daha
öndeler.
Bundan ne faydaları oldu? Hiçbirşey…! Hiçbir anlam ifade etmeyen bu konuya
şimdi girmeyelim. Bizi Allah`a yakınlaştıracak amellerden bahsedelim. Tekrardan
mevlid kandili konumuza geri dönelim. Gerçekten, bu mevlid kandilini kutlamakta
bir hayır olsa idi, sahabeler bu konuda bizden daha süratli olurlardı,
kuralında seninle anlaştık. Bundan bir şüphen varmı?
Sofi: Hayır, Bunda şüphem yok.
Şeyh el-Elbani:
Pratik bilgilerle, bizleri Allaha yakınlaştıracak olan şer-i ilimlerin bir
bağlantısı yok. Lütfen artık kaçamak yapma. Herkes kabul etmekte ki, bu kandil
ne peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, ne sahabe ne tabiinin ve ne de büyük
imamlar zamanında yoktu. Şimdi sormamız gereken soru şu: böyle bir hayır nasıl
olurda onlar tarafından dikkate alınmadı?
Bu soruya, ancak şu iki şıktan biri ile cevap verilebilir.
Birincisi; Bizim bildiğimiz gibi onlarda bu mevlidi biliyorlardı. Onların bilgi
konusunda bizlerden çok daha ilerideydi.
İkincisi; Onların bu mevlitten
haberleri olmadı. Peki o zaman bizler nasıl oldu da onların bilmediği bu konuyu
bilip, amel ettik?
Onlar bu kandilden haberdarlardı
desek -ki bu görüş, kandili kutlamanın caiz olduğunu savunanları için daha
uygun olacaktır-. O halde, sahabeler ve tabiin bu hayır ile neden amel
etmediler? Bizler Allah Tealâ`ya ümmetin en hayırlıları olan bu insanlardan
daha mı yakınız? Onlardan hiçbir kimse neden bu mevlidi kutlamadı? Onların
böyle bir hayrı kaçırmalarını aklın alıyor mu? Bizden daha bilgili daha salih
ve bir o kadar da Allah`a yakın kimselerdi. Ve sayıları milyona ulaşıyordu.
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem`in şu hadisini
sanırım sende biliyor olmalısın.”
“Ashabıma sövmeyiniz. Muhammed`in nefsini elinde tutana yemin olsun ki, sizden
birisi uhud dağı kadar sadaka vermiş olsa onlardan birinin bir müd (iki avuç)
sadakasına hatta bunun yarısına da ulaşamaz .”
İşte bak. Onlarla aramızaki farkı gördün mü? Çünkü onlar peygamber sallallâhu
aleyhi ve sellem ile birlikte Allah yolunda cihad ettiler ve ilmi O`ndan hiçbir
aracı olmaksızın bizzat kendisinden tahsil ettiler. Bu manayı kasdeden diğer
bir hadis-i şerifte şöyledir;
“Kim Kur`an`ı indiği gibi ter-ü taze bir şekilde okumak istiyorsa İbn Ümmi
Abd`in kıraatiyle okusun.” Yani, Abdullah b. Mes`ud`u kast etmektedir.
Sahabelerin, kendilerini Allah`a yakınlaştıran bu hayrı bilmemeleri ve bizim
onu bilmemiz mümkün müdür?
Onlarda bunu bilyorlardı bizler de biliyoruz demek ise, onların bu hayrı ihmal
edip, amel etmedikleri anlamına gelir ki bunu kesinlikle söylemeye cesaret
edemeyiz. Hakkında konuştuğumuz bu konu senin için inşaallah açıklığa
kavuşmuştur.
Sofi:
Elhamdulillah.