§ Aslında bu konu oldukça önemli ve hassas bir konudur. Bu konunun tedavi yolları üzerine çalışmak veya zararlarından korunmak için bir defa da tekrar etmek gerekir. Çünkü bu tekrar ilkesi çok tercih edilen bir ilkedir, insanlar üzerinde din ve dünya işlerinde etkilidir.
|
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ ، نَحْمَدُهُ ،
وَنَسْتَعِينُهُ ، وَنَسْتَغْفِرُهُ ، وَنَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ شُرُورِ
أَنْفُسِنَا ، وَمِنْ سَيِّئَاتِ أَعْمَالِنَا ، مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ
مُضِلَّ لَهُ ، وَمَنْ يُضْلِلْ فَلاَ هَادِيَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنْ لاَ
إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا
عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ
تُقَاتِهِ وَلا تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ. يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ
الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ
مِنْهُمَا رِجَالا كَثِيرًا وَنِسَاءً وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي
تَتَسَاءَلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا
اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلا سَدِيدًا . يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ
وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعْ اللَّهَ
وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا. أما بعد : فإن أصدق الحديث كتاب الله ، وخير
الهدي هدي محمد ، وشر الأمور محدثاتها ، وكل محدثة بدعة، وكل بدعة
ضلالة ، وكل ضلالة في النار |
|
|
|
Allah-u Teâlâ'ya hamd olsun! O’na
şükreder, O’ndan yardım diler, O’nun bağışlamasını isteriz. Nefislerimizin
şerrinden, kötü amellerimizden O’na sığınırız. Allah-u Teâlâ kime
hidayet ederse onu saptıracak, kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur.
Şehadet ederim ki; Allah-u Teâlâ‘dan başka ibadete layık ilah yoktur. O
tektir, O’nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki; Muhammed Sallallahu
Aleyhi ve Sellem O’nun kulu ve rasulüdür. "Ey iman edenler! Allah’tan
korkulması gerektiği gibi korkun ve sizler ancak müslümanlar olarak
ölün!" (Ali İmran: 102) "Ey insanlar! Sizi
bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok
erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının! Adını kullanarak
birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allahtan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten
sakının! Şüphesiz Allah sizin üzerinize gözetleyicidir." (Nisa:
1) "Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve
sözün en doğrusunu söyleyin ki Allah, amellerinizi ıslah etsin ve
günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve rasulüne itaat ederse büyük bir
kurtuluşa ermiş olur." (Ahzab: 70-71) En doğru söz; Allah-u
Teâlâ'nın kitabı ve en hayırlı yolu gösteren Rasulünün sünnetidir. En şerli şey; bidat olan şeydir. Her
bidat dalalettir. Her dalalet ateştedir. |
§
Aslında bu konu oldukça önemli ve hassas
bir konudur. Bu konunun tedavi yolları üzerine çalışmak veya zararlarından
korunmak için bir defa da tekrar etmek gerekir. Çünkü bu tekrar ilkesi çok
tercih edilen bir ilkedir, insanlar üzerinde din ve dünya işlerinde etkilidir.
§
Allah (Azze ve Celle) doğruluk hususunda
şöyle buyurdu:
§
“Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve
doğrularla beraber olun.” (Tevbe Suresi 119. Ayet meali)
§
Rabbimiz bizi yalana karşı ikaz
etmektedir ve yalancılar hakkında şöyle buyurmaktadır:
§
“… Yalan söylemelerine karşılık onlara
elem verici bir azab vardır.” (Bakara Suresi 10. Ayet meali)
§
Ve başka bir ayette Allah (Azze ve
Celle) şöyle buyuruyor:
§
“Hem o kıyamet günü görürsün ki Allah’a
karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Kibirlenenleri yeri cehennem
değil mi?” (Zümer Suresi 60. Ayet meali)
§
Rabbimiz bize bir haber ulaştığında onu
araştırmamız gerektiğini, sadece duymakla o haberi kabul etmememiz gerektiğini
emrediyor, hatta o haberi düzeltmemizi ve çok dikkatli olmamız gerektiğini,
duyduğumuz her şeyi yaymamamız gerektiğini emrederek bir ayette şöyle
buyuruyor:
§
“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size
bir haber getirirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu bir kavme
kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (Hucurat
Suresi 6. Ayet meali)
§
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sallallahu
aleyhi ve sellem)bizi söylentileri götürüp getirme hususunda uyararak şöyle
buyuruyor: “Bir kişinin iddia ettiği şeyler ne kötü bir vasıtadır.” “Kişiye her
duyduğunu söylemesi yalan olarak yeter.” Bir haberi kesinleştirmek ve onu
nakletmek, onun hakkında hüküm vermek onu araştırmayı gerekli kılar. Sizler, bir
şeye sadece duyarak hüküm vermeyin. Belki de konuşan kişi kötü niyetli, kin
tutmuş ve asılsız sözleri yaymak dışında hiçbir şeyi önemsemeyen, önyargılı
birisidir ve belki de sen suçsuz olduğun halde sana yanlışlar, cehalet ve yalan
isnat etmiştir.
§
Yalan büyük bir iştir. Peygamberimiz
(sallallahu aleyhi ve sellem)yalancıların görüntüsünü tasvir ederken şöyle
buyurmuştur: “Yalancının görüntüsüne gelince, yalancı yalan söylerken çene
kemiği yarılır, ufuklara kadar götürülür ve kıyamet gününe kadar bu böyle devam
eder.” Aynı şekilde Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
“Vay o kimsenin haline ki, o kavmini güldürmek için konuşur ve yalan söyler,
vay ona, vay ona.” (24)
§
Kardeşler!
§
Söylenti, laf yayma meselesi de
büyüktür. En büyüğü ise suçsuz bir Müslümanın hakkında söylenti yaymak,
konuşmadığı şeyi ona isnat etmek, yapmadığı şeyi yapmış gibi anlatmaktır. Allah
(Azze ve Celle) buyurdu ki:
§
“İnananlar arasında kötü söz ve
davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de acı
veren bir azab vardır. Her şeyi Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nur Suresi 19.
Ayet meali)
§
Çirkin işleri yaymayı, yayınlamayı,
nakletmeyi, çoğaltmayı, o işle ilgili müminlere yalan ve iftira isnadında
bulunmayı seven kimse ve müminlerden çirkin işleri yaymayı sevenlerle ilgili
olarak Allah (Azze ve Celle) bizi şöyle uyarıyor;
§
“Mümin erkeklere ve mümin kadınlara
yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah
yüklenmişlerdir.” (Ahzab Suresi 58. Ayet meali)
§
Devamında Rabbimiz o kimseleri şöyle
tehdit ediyor:
§
“Hamd olsun ki, eğer münafıklar ve
kalplerinde bir hastalık olanlar ve Medine’de dedikodu yapanlar bu
yaptıklarından vazgeçmezlerse mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra
seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar. Mel’un olarak nerede
bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler.” (Ahzab Suresi 60-61. Ayet meali)
§
Çirkin işlerle uğraşarak bunları
yayanlar ve dedikoducular yalan söylerler ve bu yalanları ve asılsız
iddialarını yayarlar, suçsuz günahsız insanlar hakkında iftira atarak ileri
geri konuşurlar. Bu iftiralarını abartarak yayarlar. Allah (Azze ve Celle)
buyurdu ki:
§
“Kim bir kötülük işler yahut nefsine
zulmeder, sonra da Allah’tan bağışlanmasını dilerse Allah’ı bağışlayıcı ve
esirgeyici bulur. Kim bir kötülük işlerse, kendi nefsine kötülük etmiş olur.
Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir. Kim bir hata veya bir günah
işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmiş ve apaçık
bir günah yüklenmiş olur.” (Nisa Suresi 110-112. Ayet meali)
§
Nice söylentiler vardır insanların
aklını çeler, onları kandırır ve pek çokları da insanları hataya düşürürler.
Masum insanları yererek azarlar ve onlar hakkında asılsız iddialarını,
söylemedikleri sözleri dağıtırlar. Yapmadıkları şeyleri yapmış gibi
gösterirler, bütün böyle şeyler şahsi çıkarları tarafından yönlendirilen
kıskanç ve kindar, kalplerinde hastalık olan insanlar tarafından yöneltilir ve
başka insanları aşağılayarak, onlara kötülük yaparak nefislerinden taraf
olurlar.
§
Bize gereken şey, Allah’a (Azze ve
Celle) sığınıp bu asılsız söylentilere karşı uyanık olmaktır.
§
Birçok çirkin, pis forumlar bu çirkin
işleri, asılsız iddiaları ve yalan yanlış şeyleri yayıyorlar. Allah (Azze ve
Celle) bizi muhafaza etsin ve bize afiyet versin. Âmin.
§
Ey Müslüman!
§
Sana kötü bir iş yapmış bir adam
gelirse, sana kötü şeyler söylerse, sana gereken, bu işi araştırıp
doğruluğundan emin olmandır. Belki de sana gelen kin tutmuş, cahil, kötülüğü
isteyen bir kişidir. Belki de bu insan sadece kötülüğü işitir, kötülüğü anlar
ve anladığı bu kötü şeyleri istediği gibi ifade eder.
§
Eğer bir âlime isnat edilen, ama ona ait
olmadığını düşündüğün şüpheli bir fetva görürsen hemen o âlime ulaş ve bu
söylenilen hakkında ondan bilgi al, belki bu fetvayı ulaştıran kötü düşünceli,
kötü davranışla bir nakledicidir. Bizim görevimiz söylentileri kabul
etmemektir. Yöneticilerin kusurlarını ortaya döküp onları yeren, onların
yapmadıklarını, söylemediklerini olmuş gibi yayan kimseler bunu kaos ortamının
yayılması, kalplerin kin, kıskançlık dolması için yaparlar. İşte böyle yay
şahsi çıkarları tarafından yönlendirilen insanlarda hayır yoktur. Çünkü
Müslüman Allah’tan (Azze ve Celle)ve O’nun Kitabından, Peygamberinden
(sallallahu aleyhi ve sellem) ve Müslüman ümmetten nasihat alır. Müslümanların
geneli de doğru ve hedefe yönelik nasihatleri itibar ettikleri kanallardan
alırlar. Onlar şöhret ve riyakârlık istemezler, sadece doğru olanın, hak
olanın, doğru konuşmaların ahlâk ve saygı çerçevesi içerisinde sunulmasını
isterler. İşte Müslüman bu ahlak ve görüş alışverişi üzerinde durur.
§
Allah (Tebâreke ve Teâlâ) bizim
nefislerimize doğruluğu, başkalarının kusurlarını görmeden önce kendi
kusurlarımızı düzeltmek için düşünmeyi nasip etsin. Bize gereken, kendi
kusurlarımızı görerek hatalarımızı düzeltmektir. Belki de böylesi hayırlı
olandır. Allah (Tebâreke ve Teâlâ) yardımcımız olsun ve bizden razı olsun.