· Allah Azze ve Celle’nin gönderdiği bütün peygamberlere iman etmedikçe kulun imanı geçerli olmaz.
· Rasul: Allah’ın
seçtiği, kendisine bir şeriat vahyettiği, kendi mesajını iletmesi için, küfre
düşen bir kavme gönderdiği erkek insandır.
· Nebi: Allah’ın seçtiği, kendisinden önceki peygamberin şeriatı ile gönderdiği, kendisine özel bir vahiy indirdiği ve iman eden bir kavme onlarıdavet etmesi, onlara açıklamalarda bulunması için gönderdiği erkek insandır.
· Rasul ve nebi
kelimeleri tek başlarına kullanıldığı zaman birbirlerinin yerine kullanılabilen
kelimelerdir. Bu tariflerde şu farklara dikkat edilmelidir:
· 1- Rasul, yeni bir
şeriatle gönderilir, nebi ise yeni bir şeriatle gönderilmez, kendisinden önceki
bir peygamberin şeriatıyla gönderilir.
· 2- Rasul, kafir olan
veya şirke düşerek imanı iptal eden bir kavmegönderilir. Nebi ise iman eden bir
kavme, davette ve açıklamalarda bulunmakiçin gönderilir.
· 3- Her nebi rasul
değildir ama her rasul aynı zamanda nebidir.
· Rasullere iman; Allah
Teala’nın her ümmete, şirk koşmaksızın sadeceAllah’a kulluk etmeleri ve
Allah’tan başka kendisine ibadet edilen herşeyiinkar etmeleri için davet eden
bir peygamber gönderdiğini, bu peygamberlerinhepsinin doğru sözlü, takva sahibi
ve güvenilir olduklarını, açık beyanı netolarak tebliğ ettiklerini, Allah’ın
delilini alemlere sunduklarını, yaratılmışbirer insan olduklarını, rablik ve
ilahlık vasıflarından hiçbir şeye sahipolmadıklarını kesin bir şekilde tasdik
etmektir.
· Peygamberlere imanın
delili şu ayetlerdir:
· “Rabbındankendisine
indirilene Peygamber da îman etmiştir, mü'minler de hepsi de,Allah'a,
meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etmiş ve
şöyle demişlerdir: "Allah'ın peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırtetmeyiz.”
(Bakara 285)
· “Biz her ümmete,
yalnız Allah'a ibadetetmeleri ve şeytandan da sakınmaları için bir peygamber
gönderdik” (Nahl 36)
· “Allah'a ve
peygamberlerine îman edenler veonlardan hiçbiri arasında ayırım
yapmayanlar ise, işte bunlarada mükâfatları verilecektir.”
(Nisa 152)
· *- Peygamberlerin
Allah tarafından, risaletini tebliğ etmeleri için,insanlar arasından seçip
ayırdığı elçiler olduğuna inanılması gerekir.
Kim onlara tabi olursa hidâyete, doğru yola erişir ve kim onlara asiolur, kabul
etmezse doğruluktan ayrılır, aşırılığa gider. Onlar apaçık bir tebliğ ile
Allah’ın kendileri üzerineindirdiklerini insanlığa açıklamışlardır. Kendilerine
emanet edilen dinihükümleri, emanet sahibi olan insanlığa teslim etmişler ve o
insanlığanasihatte bulunmuşlardır. Allah’ın dini doğrultusunda küfürle
savaşmışlar,Allah’ın indirmiş olduğu dini yaymaya, hükümlerini tatbik
etmeye çalışmışlardır.
Bununla beraber Allah’ın insanlığa göndermiş olduğu hüccetini insanlığaortaya
koyabilecekleri bir mazeret kalmaması için ikame etmişler, bu hüccetteherhangi bir
değiştirmeye gitmemişler, dini bir görevi, gerekliliği gizlememişlerdir.
Allah’ın Bizeisimlerini bildirdiği ve bildirmediği bütün peygamberlere iman
eder, Onlarainanırız, Her peygamber kendisinden sonra gelecek olanı,
müjdelemiş, sonra gelense kendisinden öncegeleni doğrulamıştır. Yüce Allah
şöyle buyurmuştur:
· “(Ey
Müslümanlar! Siz de) deyin ki: BizAllah’a, bize indirilene,
İbrahim’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilenle, Musa’ya, İsa’ya ve
bütünpeygamberlere Rableri (Allah) tarafından verilenlere iman ettik.
Onların (Peygamberlerin) hiçbirisini diğerlerindenayırt etmeyiz. Ve biz
Allah’a teslim olanlarız.”(Bakara Suresi 136. âyet)
· Kim bir peygamberi
yalanlarsa, onu doğrulayan diğer peygamberiyalanlamış olur. Ve kim o yalanlanan
peygambere asi olur, kabul etmezse, onaitaat etmeyi emreden diğer peygambere de
asi olmuş olur. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:
· “Allah ve
Peygamberleriniinkar edenler, Allah ve Peygamberlerinin arasını açmayı
isteyenler, bazılarınainanır, bazılarını inkar ederiz diyorlar. (İman ile
küfür arasında) bir yol tutmak isteyenler, işte gerçektenkâfir olanlar
onlardır. Ve Biz (böyle) kâfirler için, zeliledici,
aşağılayıcı bir azap hazırladık.”(NisaSuresi 150-151. âyetler)
Peygamberlik Allah’ın Seçmesiyledir.
· Peygamberlik
yaratıcının şeriatını, kanunlarını, koyduğu hükümleriyaratılana tebliğ etmek
için kullandığı vasıtadır, aracıdır. Yüce Allahkullarından dilediğine onu
verir. Kulları arasından dilediğini bu iş içinseçer. Allah’tan gayrı kimse bu
konuda söz hakkına sahip değildir. Yüce Allahşöyle buyurmuştur:
“Allah melekler ve insanlararasından elçiler seçer.” (Hac Suresi
75. âyet)
· “O (peygamberler),
bizim katımızda şüphesizhayırlı, seçkin kimselerden idiler.”(Sad 47)
· Peygamberlik Allah
tarafından verilir. Kulun çokça ibadet ve taatyapması ile elde
edilemez. Peygamberlik, peygamber olankişinin isteğine ya da
seçimine bağlı değildir. Allah kulları arasındanpeygamberini seçer ve onu dini
tebliğle görevlendirir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
· “Allah
(kulları arasından)dilediğini kendisine seçer, kendisine doğru yöneleni de
hidâyete, doğru yola iletir.” (Şura Suresi 13.âyet)
Peygamberlerin Gönderilmesindeki Hikmetler
· Peygamberlerin
gönderilmesindeki hikmetler şu gelen hususlarla ortayaçıkar:
· Birincisi: Kulu kula ibadet
etmekten kurtarıp,yaratıcı olan Rabbine ibadet etmesini sağlamaktır. İnsanlığı
kölelik zincirlerinden, Allah’aibadetteki özgürlüğe kavuşturmaktır. Yüce Allah
şöyle buyurmuştur:
· “(Ey
peygamber!) Biz Seniancak alemlere rahmet olman için gönderdik” (Enbiya
Suresi 107. âyet)
İkincisi: Allah’ın kullarını yaratma gayesini,sebebini kullarına
bildirmektir. Allah’ın birlenebilmesi, O’na ibadet edilebilmesi, kulları
arasındaalemlerden üstün tuttuğu, seçtiği ve gönderdiği peygamberler
olmaksızınbilinemez, anlaşılamaz. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak Biz her ümmeteAllah’a ibadet etsinler, tağuttan (Allah’ın
dininden uzaklaştıran ve Allah’ındışında ibadet edilen her
şeyden)sakınsınlar, uzaklaşsınlar diye bir peygamber gönderdik.”(Nahl
Suresi 36.âyet)
Üçüncüsü: Peygamberlerin gönderilmesi ile insanlığahüccet ikame
edilmesidir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
· “(Allah)
insanlığa uyaran vemüjdeleyen elçileri (peygamberleri), peygamberler
gönderildikten sonra ortaya koyacakları mazeret kalmasın diye
göndermiştir. Allah izzetsahibidir ve hüküm sahibidir.” (Nisa Suresi 165.
âyet)
“Ogelmezden önce biz onları helak etmiş olsaydık, muhakkak"Rabbımız!
Bizebir
peygamber gönderseydin de zelil ve rezil olmadan önce senin ayetlerineuysaydık,
olmaz mıydı?" derlerdi
· peygamber gönderseydin
de zelil ve rezil olmadan önce senin ayetlerineuysaydık, olmaz mıydı?"
derlerdi.” (Taha 134)
· Dördüncüsü: Hakikati bilinmeyen,
gaybe ait insanlarınakılları ile çözemeyecekleri, meleklerin tanınması Ahiret
Günü, Allah’ın isimve sıfatları gibi konuları beyan etmeleri ve açıklamaları
içindir.
Beşincisi: Peygamberler güzel ahlaklarla donatılmış,(dünya malı, sulta,
mertebe gibi) şüphe ve şehevi istekleri olmayan örnek insanlardır. Ve
örnekalınmaları için gönderilmişlerdir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Onlar Allah’ın hidâyetettiği, doğru yola sevk ettiği insanlardır.
Onların hidâyetini kendine örnek alve ona tabi ol.” (Enam Suresi 90. âyet)
Ve şöyle buyurmuştur:
· “Muhakkak ki
sizin içinAllah’ın elçisinde güzel bir örnek (örnekler) vardır.” (Mumtehine
Suresi 6.âyet).
Altıncısı: Nefislerin ıslahı, temizlenmesi,pisliklerden arındırılması,
her türlü helak edici şeylerden uzaklaştırılmasıiçin gönderilmişlerdir. Yüce
Allah şöyle buyurmuştur.
“Okuması, yazması olmayan ümmibir topluma, kendi içlerinden olan
veonlara Allah’ın âyetlerini okuyan, (pisliklerden) temizleyen ve onlara
kitabı(Kur’an) ve hikmeti (Sünnet’i) öğreten bir elçi, peygamber gönderen O’dur.”(CumaSuresi
2. âyet)
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.”[1]
· Peygamberlerin çok
önemli görevleri vardır. O görevlerin bazılarışunlardır:
a- İnsanlarıAllah’ın şeriatına, kanunlarına, hükümlerine, yalnızca Allah’a
ibadet etmeyeçağırmak, Allah’ın dışında ibadet edilenlerden onları
kurtarmaktır. Yüce AllahŞöyle buyurmuştur:
“İşte O peygamberler Allah’ındinini (insanlara) tebliğ ederler.
Veondan hakkı ile gerektiği gibi korkarlar. (Allah’tan) başka hiç kimseden
dekorkmazlar Allah hesap görücü olarak yeter.”(Ahzab Suresi 39. âyet)
· b- Dinin açıklanması,
anlaşılır hale getirilmesidir. Yüce Allah
şöylebuyurmuştur:
“Sana Biz Kur’an’ı insanlara kendilerine indirileniaçıklaman
için indirdik. Umulur ki düşünürler” (Nahl Suresi 44. âyet)
· c- Ümmeti
kötülüklerden sakındırıp, hayra iyiliğe davet etmektir. Onlarıyaptıkları iyi
amellerin karşılığı olarak sevap, kötü amellerinin karşılığıolarak ta azapla
müjdelemektir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Müjdeleyen ve uyaran(sakındıran, korkutan) peygamberler.” (Nisa
Suresi 165. âyet)
d- İnsanlara söz ve fiilleri ile güzel örnekolmaktır.
f- Allah’ın Şeriatının, kanunlarının yeryüzünde hayatbulması, işler hale
gelmesi, yürürlükte kullanılmasıdır.
h- Peygamberlerin kıyamet günü ümmetlerine,üzerlerine yüklenen vazifeyi tebliğ
ettiklerine şehadet etmeleridir.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
· ‘Her ümmetten
bir şahit(peygamber) getirdiğimiz ve Seni bunlara (müşriklere) şahit olarak
getirdiğimizzaman (o kâfirler ne yapacaklardır).”(Nisa Suresi 41. âyet)
· İslam
Dini Bütün Peygamberlerin Ortak Dinidir
· İslam bütün elçilerin,
peygamberlerin ortak dinidir. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:
· “Muhakkak ki
Allah’ın katında din İslamdır”(Al-i İmran Suresi 19. âyet)
Kanunları şeriatleri farklı olsada hepside sadece Allah’a ibadet
etmeye,O’nun dışında ibadet olunan her şeyi terk etmeye davet
etmişlerdir. Onların hepsi de Allah’ı birlemek olanasılda, davetleri aynı
doğrultuda olmuştur. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)
şöyle buyurmuştur:
· “Peygamberler
dinleri bir,şeriatleri farklı kardeşlerdirler.”[2]
· Peygamberler
İnsandırlar, Gaybı Bilmezler
· Gaybı bilmek Allah’ın
uluhiyyeti ile alakalı hususlardandır,peygamberlerin sıfatlarından
değildir. Çünkü onlarda diğer insanlar gibi normal insanlardırlar. Yemek
yerler,içerler, evlenirler, uyurlar, hasta olurlar ve yorulurlar. Yüce Allah
şöylebuyurmuştur:
· “Senden önce
hiçbir peygamber göndermedikki yemek yememiş ve sokaklarda, çarşılarda
gezmemiş, yürümemiş olsun.” (Furkan Suresi 20. âyet) Ve şöyle
buyurmuştur:
· “Muhakkak
Senden önce (öncekikavimlere) peygamberler gönderdik ve onlara zevceler (eşler)
ve zürriyet(evlatlar) verdik.” (Rad Suresi 38. âyet)
· Onlarda da aynı diğer
insanlarda olduğu gibi hüzünlenmek, üzülmek,mutluluk duymak, yorgun ve zinde
olmak gibi hasletler, sıfatlar vardır. Ğaybı,gözle görülmeyen şeyleri
bilemezler. Ğaybı bilmeleri ancak Allah’ın onlarabildirdiği kadardır. Yüce
Allah şöyle buyurmuştur:
· Allah Azze ve Celle,
gayb ilmini seçtiği peygamberlerden başkasına bildirmez.Her kim gayb iddiasında
bulunuyorsa, ya peygamberlik iddiasında bulunuyor ya daAllah’a iftira ediyor
demektir. zira Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
· “(Allah)
ğaybıbilendir. O’nun ğaybe ait kıldığı hususları (kendisinden başka) hiç kimse
bilmez. Ancak kendilerinden razı olduğu bazıpeygamberler bu hükümden müstesnadır
(Yalnız Allah’ın izin verdiği kadarınıbilebilirler) Peygamberi (cinlerden)
önlerinden ve arkalarından koruyacak,onları gözetecek (melekleri
Allah) koyar.”(Cin Suresi 26-27. âyet)
· Bu yüzden nebi
sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim gaybden haberverdiğini iddia eden (kahin,
arraf gibi) kimselere gider de, onu tasdik ederseMuhammed (sallallahu aleyhi ve
sellem)’e indirileni inkar etmiş olur”buyurmuştur.
· Peygamberlerin
İsmeti (Masumluğu)
· Allah kulları
arasından cisim, beden, akıl ve ahlak olarak en kamilolanını, en efdalini,
risaletini tebliğ için seçmiş, Onu da Peygamber yapmış. Opeygamberi büyük
günahlardan korumuş bütün ayıplardan beri kılmıştır. Ki Opeygamber Allah’ın
kendisine vahyettiği dini ümmetine, gönderildiği kavmebildirsin, tebliğ
etsinler. Onlar bütün ümmetin ittifakı ile Allah’tankullarına tebliğ ettikleri
dini hususlarda masumdurlar. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:
· “Ey
peygamber! Rabbinden sanaindirileni (insanlara) tebliğ et. Eğer Sen bu
emredileni yerine eksiksizgetirmezsen (peygamberlik görevin olan) dini tebliğ
vazifeni yerine getirmemiş olursun. AllahSeni insanlardan korur
(kötülüklerinden korur).” (Maide Suresi 67. âyet) Veşöyle buyurmuştur:
“İşte o peygamberler Allah’ındinini (insanlara) tebliğ ederler. Ve
ondan hakkı ile gerektiği gibi korkarlar.(Allah’tan) başka hiç kimseden de
korkmazlar.”(Ahzab Suresi 39. âyet) Veşöyle buyurmuştur:
· “Ki bu
şekilde (Allah)peygamberlerinin, kendilerine Rableri tarafından gönderilen
risaletleri,dinleri hakkıyla, gerektiği gibi tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah)
Onlarınyanında olan her şeyi ilmi ile kuşatmış (haberdar olmuş), her şeyi tek
tek, birbir saymıştır.”(Cin Suresi 28. âyet)
· Eğer o peygamberler
dini tebliğle alakalı olmayan küçük bazı hatalarişlerlerse, Yüce Allah bu
hatalarını onlara açıklar. Böylece süratle o yapmışoldukları hatalardan tevbe
ederler. Bu şekilde hem hataları af olunur, hem deeskiye göre dereceleri daha
da artmış olur. Çünkü Allah onları güzel ahlakla,iyi huylarla donatmış, kadir
ve kıymetlerine zarar verecek, derecelerinidüşürecek her türlü eksiklikten
onları beri tutmuştur.
· Peygamberlerin
Sayıları Ve En Faziletlileri
· Rasullerin üç yüz on
küsur kişi olduğu sabittir. Bu konuda peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem)’e
rasullerin sayısı hakkında sorulunca şöylebuyurmuştur:
· “Onlar üç yüz on beş
(kişidirler); çok kalabalık bir toplulukturlar.”[3]
· Nebiler ise bu
belirtilen rakamdan çok daha fazladırlar. Bupeygamberlerin bazıları hakkında
Allah Kur’an’da bazı kıssalarını zikretmiştir.Kur’an’da toplam olarak yirmi beş
tanesinin ismi bulunmaktadır. Yüce Allahşöyle buyurmuştur:
· “Kıssalarını
sana anlattığımızve anlatmadığımız (kendilerine yeni bir din verilmiş)
peygambere de (vahyettik).”(NisaSuresi 164. âyet) Ve şöyle buyurmuştur:
Yüce Allah bazı peygamberleri diğerlerinden üstün tutmuştur. Yüce Allahşöyle
buyurmuştur:
· “Biz bazı
peygamberleridiğerlerinden üstün kıldık.” (İsra Suresi 55. âyet)
Böylece Allah yeni bir şeriatle gönderdiği bazı peygamberleri diğerşeriat
verdiği peygamberden üstün tutmuştur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
· “İşte bu
peygamberler kibazılarını bazılarının üzerine fazileti kıldık.” (Bakara
Suresi 253. âyet)
· Peygamberlerin en
efdalleri Ulül-azm’dır. (Bu Nuh, İbrahim, Musa, İsa vePeygamber efendimize
verilen genel bir addır). Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
· “(Ey
Muhammed!)Peygamberlerden Ulul-azm’in sabrettiği gibi Sen de sabret.”
(Ahkaf Suresi35. âyet) Ve şöyle buyurmuştur:
“(Hatırla Ey Muhammed!) Senden,Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve
Meryem oğlu İsa’dan ve diğer bütünpeygamberlerden (görevlerinizi yerine
getirmek ve dini tebliğ etmek üzere) ağırbir söz almıştık.” (Ahzab Suresi
7. âyet)
Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün peygamberlerden daha efdalve
üstündür. O son Peygamber, muttakilerin imamı, Adem oğullarının efendisi,bütün
peygamberler kıyamet günü toplandığında onların önderi, ayrılıpgittiklerinde
ise onların namına konuşandır. İlk önce gelenler ve sonra gelecekolanların
ğıbta ettiği Makamu’l-mahmud’un, kıyamet günü insanların gelip suiçecekleri
havuzun, vesile ve fadile’nin sahibidir. Bütün insanlığa kıyametgünü şefeat
edecektir. Allah O’nu üstün bir şeriatla ve hükümlerle göndermişümmetini de
insanlık içinden çıkan en hayırlı ümmet kılmıştır. Allah o ümmet
vepeygamberleri için bütün güzellikleri toplamış, böylece önceki
ümmetlerdenfarklı kılmıştır. Yaratılma hasebi ile en son yaratılmış olsalar
bile ilk öncemezarlarından çıkıp haşr olunacaklardır.
· Peygamber efendimiz
(aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmuştur: “Ben bütün
peygamberlerdenaltı şey ile daha üstün kılındım.”[4] Gene şöylebuyurmuştur:
· “Ben kıyamet günü
Ademoğullarının efendisiyim. Bu konuda herhangi birböbürlenme söz konusu
değildir. Elimde Hamd sancağını taşıyacağım ve bu sancakaltında Adem’de dahil
olmak üzere bütün peygamberler kıyamet günütoplanacaklardır.”[5]
· Peygamber efendimizden
(aleyhis-salatu ves-selam) sonra faziletçeUlul-azm arasında en üstün olanı
Allah’ın dostu İbrahim’dir. Allah’ın iki dostuolan İbrahim ve Peygamber
efendimiz (aleyhimas-selam) Ulul-azm’ın iki en üstünpeygamberleridirler. Sonra
geriye kalan üç peygamber gelir.
· Allah peygamberlerini
mucizelerle insanlığa doğruluklarını ispatlamaküzere desteklemiştir. Kur’an’ın
indirilmesi, ayın ikiye yarılması, asanınyılana dönüşmesi, çamurdan
yapılan kuşuncan bulması, bu mucizelere birer örnektir. Normal şartlar altında
olmasıimkânsız olarak gerçekleşen mucizeler, mucize verilen
peygamberlerindoğruluğuna, kerametler ise doğruluğu ispatlanmış peygamberliğin
hakikatentasdikine delalet eder. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki bizpeygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik.”(Hadid
Suresi 25. âyet)
Peygamber efendimiz (aleyhis salatu vesselam) şöyle buyurmuştur:
“Hiçbirpeygamber yoktur ki ona bazı mucizeler verilmiş olmasın. Benim mucizem
isevahiydir (Kur’an’dır) umuyorum ki Kıyamet günü en çok tabisi olan Ben
olurum.”[6]
· Muhammed
Sallallahu aleyhi ve sellem’inNübüvvetine İman
· Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem’innübüvvetine ve Allahın onu insanlara müjdeleyici ve
korkutucu olarakgönderdiğine iman etmek, imanın asıllarından büyük bir asıldır.
Kulun imanı,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in, alemlerin rabbinin rasulü
olduğunainanmadıkça tamamlanmaz.
· Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Beninsanlarla Allah’tan başka hakkı ile
gerektiği gibi ibadet edilecek bir ilaholmadığına ve Benim Allah’ın elçisi
olduğuma şahadet edinceye kadar savaşmaklaemrolundum.”[7]
· Onun rasullüğüne
şahitlik etmek, sıhhatindeittifak edilen İbn Ömer radıyallahu anhuma hadisinde
zikredilen İslamşartlarından biridir. Bu hadiste şöyle buyrulmuştur:
· “İslam beş şey
üzerine kurulmuştur: Allah’tanbaşka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın
rasulü olduğuna şehadet etmek,namazı kılmak, zekatı vermek, hac ve ramazan
orucu.”[8]
· Her müslümanın kesin
olarak Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’in öncekilerin ve sonrakilerin
efendisi, alemlerin rabbininrasulü ve peygamberlerin sonuncusu olduğuna iman
etmesi, ona itaat etmenin vetabi olmanın kula Allah’ın sevgisini kazandıracak
tek sebep olduğunu bilmesigerekir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:
· “Ey Muhammed!
Onlara) De ki:"Eğer Allah’ı seviyorsanız, Ona tabi olunuz ki, Allah da
sizi sevsin vegünahlarınızı bağışlasın. Allah. Gafur'dur, Rahim'dir"
(Al-i İmran 31) yine ona itaatin Allah’a itaat,ona isyanın da Allah’a isyan
olduğuna iman etmek gerekir. Allah Azze ve Celleşöyle buyurmuştur:
· “Her kim o Peygambere
itaat ederse, Allah'a itaat etmişolur. Her kim de yüz çevirirse, biz seni
onlara bekçi olarak göndermedik.”(Nisa 80)
Nebi sallallahu aleyhi vesellem‘e itaat, Allah`ın izniyle olanbir
itaattir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerimin değişik yerlerinde “etîullahe
veetîu’r-rasul” şeklinde gelen ifadeler münferit birer emirdir. Yani Allah
Azzeve Celle’ye kayıtsız şartsız bir itaat ve yine resulüne kayıtsız şartsız
itaatemredilmektedir. Bunun dışında Allah Azze ve Celle’nin mutlak itaatle
emrettiğibir kimse yoktur. “Ey iman edenler!Allah'a itaat edin. Peygamber'e
itaat edin ve sizden olan emirsahiplerine de…” (Nisa 59) Burada emir
sahipleri devreye giriyor ancakbunlara itaat mutlak bir itaat değil, kayda ve
şarta bağlı olan bir itaattir.Yani emir sahiplerine olan itaat; Allah Azze ve
Celle’ye itaate ve rasulüMuhammed sallallahu aleyhi ve
sellem’in getirdiklerine uygunsa, geçerlidir. Ayetin devamında "Eğer
bir hususta anlaşmazlığadüşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız-
onu Allah'a ve Resûl'egötürün" (Nisa 59) Burada çekişme durumunda emir
sahipleri devreden çıkıyorsadece iki şeye arz etmek kalıyor: eğer Allaha
ve ahiret gününe imanediyorsanız, onun çözümünü Allaha ve resulüne döndürün,
buyruluyor.
· “KimAllah’a ve
peygamberine (Muhammed’e) inanmazsa, muhakkak ki biz kâfirler içinateşi çokça
alevli bir Cehennem hazırladık.” (Fetih Suresi 13. âyet)
· Rasul sallallahu
aleyhi ve sellem’e iman dinde zaruri olarakbilinmesi gereken konulardandır.
Zira Allah resulü sallallahu aleyhive sellem son peygamber olduğuna,
onaitaatin Allah’a imanın bir gereği olduğuna inanmak, bunu böylece bilmek,
herMüslümanın bilmesi gereken bir konudur. Eğer bu konuda bir bilgisizlik
varsa,burada bilgisizlik mazeret değildir. Bu sebepledir ki dinlerini düzgünce
öğrenmeyen,yani İslam'a girişleri sahih olmayan kimseler, çeşitli nübüvvet
iddiasındabulunan kişiler ortaya çıkınca bunlara tabi olmuşlar ve kalplerinde
eksik olaniman, onların küfrünü amellerinde,
sözlerinde açığa çıkarmıştır. Nebisallallahu aleyhi ve sellem defaatle
kendisinin son resul, son nebi olduğunubildirmiştir. Allah Azze ve Celle
kitabında bu hususu bildirmiştir. Bir kimseİslam'a girerken kelime-i şahadeti
söylediği sırada Muhammed sallallahu aleyhive sellem’in son resul ve son nebi
olduğunu bilmek zorundadır. Eğer bu konudakibilgisizliği daha sonra ortaya
çıkmışsa, onun İslam`a girişinin sahih olmadığıortaya çıkmış olur. Dolayısıyla
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den sonrabir kimse Resul`lük iddiasında
veyahut peygamberlik iddiasında bulunursa, bukimseyi tasdik eden de o kimse
gibi kafir olur. Bu bakımdan bilinmesi gerekenzaruri meselelerdendir.
· O, Allah katından
insanlara haber vererek onlarayaratılışlarındaki sır ve hikmetin, varlıklarının
gayesinin yalnızca Allah’aşirk koşmadan kulluk etmek olduğunu tebliğ etmiştir.
Muhammed sallallahualeyhi ve sellem gelinceye kadar insanlara pek çok
peygamberler, resuller,nebiler gönderilmiştir. Bunlar umumiyetle sadece Allah’a
ibadet edin diyerekinsanları Tevhide davet etmişlerdir. Bu tevhid davetinde
kimi zaman rububiyettevhidi, kimi zaman da uluhiyet tevhidi ağırlıkta olmuştur.
Bu bakımdan bütünPeygamberlerin daveti sadece Allah Azze ve Celle’ye ibadet
edilmesine, O’naortak koşulmamasına yönelik olmuştur. Çünkü insanların
fıtratında kendileriniyaratanı bilme, tanıma onu arama melekesi vardır. Allah
Azze ve Celle insanlarıbu fıtrat üzerine yaratır.
· Aklı ermeye başlayan
bir çocuketrafını, olayları sorgulamaya başlar. Yaratıcısını mutlaka
tespit eder,aklıyla bunu anlayabilir. Hiç bir peygamberin tebliği ulaşmasa bile
insan,Allah Azze ve Celle’nin varlığını bulabilir. Ama insanların kurtulmasına
buyeterli değildir, bu şekilde iman yeterli değildir. Bu sebeple Allah Azze
veCelle resullerini, nebilerini göndermiştir. İnsanın fıtratıyla, aklıyla
vardığıbir karar vardır. “Beni yaratana ben teşekkür etmeliyim, bana bu
nimetleriveren çeşitli ihsanlarda bulunan bu yaratıcıyı, bu rabbe ibadetle
şükrümüsunmalıyım. Peki bu ibadet nasıl olacak?” İnsan bu ibadeti fıtri
birihtiyaç olarak hisseder. Bu ibadetin nasıl olacağını Allah Azze ve Celle’nintanıtılmasıyla
birlikte, alemlerin rabbinin, kainatın sahibinin AllahAzze ve Celle
olduğunu, O’nun sıfatlarını, O’nun Cennet ve Cehenneme sahipolduğunu, kulların
öldükten sonra da devamlı olan bir hayatı olacağını, bu fanihayattan başka baki
olan hayat yaşayacaklarını peygamberleri vasıtasıyla,peygamberlerine vahyederek
insanlara bildirmiştir. İşte bu davetin temeliniAllah Azze ve Celle’ye hiç bir
şeyi ortak koşmadan ibadet oluşturmaktadır.
·
Yani insan fıtri olarak duyduğu oibadet ihtiyacını aklına göre yerine getirse
mutlaka şirke düşer. Peygamberlerdoğru ibadetin nasıl yapılacağını insanlara
öğretmiştir. İnsanın fıtratıylaAllah Azze ve Celle’ye ibadet etme ihtiyacı
hissetmesi onun ihlasından,samimiyetinden kaynaklanır. Bu samimiyet
Allah Azze ve Cellekatında amellerin kabulü için gerekli ama yeterli değil
demiştik. Amelingeçerli olması için halis olması gerektiği gibi aynı anda doğru
olması dagerekiyor. Bu ise yalnız peygamberlerin insanlara bildirdiği vahiyle
tespitedilebilir. Amelin doğru olması kapsamına şirk içermemesi, ibadetin Allah
Azzeve Celle’den başkasına yönlendirilmemesi girmektedir. Ki buna kelime-i
şahadetisöylediğimizde şahitlik ediyoruz. Diyoruz ki ibadete Allahtan başka kimse
layıkdeğildir. Yani ilah kelimesinin tanımı budur. İlah;
ibadete layıkolandır. Her kim Allah’tan başkasına bir
ibadeti yönlendiriyorsa, mesela duayı, secdeyi, kıyamı, yardım
istemeyibuna benzer ibadet çeşitlerinden birisini, ta’zimi, sevgiyi, korkuyu Allah’tanbaşkasına
yönlendiriyorsa, o kimse şirk koşmaktadır.
· Bazı insanlar da bazı
şüphelerigündeme getirir. Korku madem sadece Allah'ın hakkı, insan fıtri olarak
bir sürükorkular yaşar bunların durumu nedir o zaman? Mesela kimi insanlarda
karanlıkkorkusu vardır, kimi insanlar kapalı yerde kalma korkusu vardır,
kimisindeyükseklik korkusu vardır veya bunlara benzeyen bir sürü korkular
vardır. Buradakastedilen “insanı şirke götüren korku”; Allah Azze ve Celle’nin
korkusunungereğine karşı, başkalarının korkusunu onun önüne
geçirmektir. Mesela Musaaleyhisselam Firavun ve kavminden, kendisine
kötülük etmesinden korkuyorkaçıyor. Yol esnasında Allah Azze ve Celle: “geri
dön" emri veriyor. Şimdikavminden fıtri bir korkusu var. Ama artık Allah
Azze ve Celle’nin emri gelmiştir.Burada şayet bir insan, böyle bir emir
karşısında fıtri korkularını Allah Azzeve Celle’nin emrinin önüne geçirse, bu
tavır insanı tehlikeye sokar.
· “İşte o şeytan,
ancak kendidostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz
onlardankorkmayın, benden korkun. (Ali İmran 175). Yani burada kastedilen;
AllahAzze ve Celle’ye ibadetinin önüne geçen bütün korkulardır. Namaz
kılacaksın,bir kimse seni engellemek istiyor. işten atmakla tehdit ediyor,
başka bir şeyletehdit ediyor, zarar vermekle tehdit ediyor. Bu korku işte o
ibadetin önünegeçemez! Namaz öyle bir emirdir ki, hiç bir durumda terki yok.
Fakihler fıkıhkitaplarında öyle misaller verirler ki, mesela bir kimse kuyuya
düşse ve çıplakolsa o halde bile namaz kendisinden sakıt olmaz. Necaset varsa
orada necasettentaharetin farzlığı ondan düşer, ama namaz düşmez. Örtünmeye
imkanı yoksa setr-iavret farziyeti ondan düşer ama namaz düşmez. Suya
ulaşamıyorsa abdest farzıondan düşer ama namaz düşmez. Namazın farzlığı – hayız
olan kadın dışında - hiçbir halde kuldan düşmüyor. işte bununla beraber
ibadetin sadece Allah Azze veCelle’nin hakkı olduğunu bilmek, ibadeti sadece
Allah Azze ve Celle’yeyönlendirmek; La ilahe illallah sözünün bir gereğidir.
Buradaki konumuz ise, Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’in nübüvvetine ve
Risâlet'ine imandır. Buradadiyoruz ki “ve Muhamedun resulullah, Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem Allah'ın resulü olduğuna” iman etmek.
İşteibadetlerde olmazsa olmaz olan iki şarttan birincisini "la
ilaheillallah" sözü tespit ediyor, İkincisini de yani amelin doğru
olmasını daMuhammedun Rasulullah sözü tespit ediyor.
·
Amelleri peygamberin gösterdiği,öğrettiği, tebliğ ve davette
bulunduğu gibi yerine getirmek, "Muhammedunresulullah" sözünün
bir gereğidir. Bir kimse oruç, hac, zekat, namazveyahut cihad gibi, - hangi
alanda olursa olsun - Allah'ın emir kıldığıibadetleri yerine getirmesi
ihlasının bir gereğidir, amelin de ihlasını bozacakunsurlardan korunması
gerekir. Yine bu amelin, Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in öğrettiği şekilde
eda edilmesi gerekir. Mesela bir kimse dese ki; “İnsanlarbelli bir düzen
tutturmuş şu şekilde namaz kılıyorlar, şu şekilde oruçtutuyorlar şunları orucu
bozucu kabul ediyorlar, şunları yapsam orucu bozulmazkabul ediyorlar. Haccı
şöyle yapsam olur diyorlar…” diyerek bu şekilde amelediyorsa, bu kimse
Muhammedun Rasulullah dememiştir. Demişse bile sözündeyalancıdır. Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem’e iman etmek, onun öğrettiğişekli bütün dünyaya
aykırı bile olsa, “Hayır Allah'ın resulü Muhammedsallallahu aleyhi ve
sellem’dir, Allaha nasıl ibadet edileceğini Muhammedsallallahu aleyhi ve
sellem öğretmiştir.Ve ben de la ilahe illallah muhammedun rasulullah
sözümle ilan ediyorum ki herkimin söz ve fiilleri bu iki söze aykırıysa ben
onları elimin tersi ile ittim,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in
yolundayım, Alemlere rahmet olarakgönderilenin yolundayım. Ama O Allah Azze ve
Celle ki: "Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni
Allah'ınyolundan saptırırlar." (En’am 116) buyurmuştur ve onlar ancak
zannauyarlar” demektir.
Bakın insanlara, hani dedik yaibadet peygamberin öğrettiği şekilde olmalı,
sahih sünnete uygun olmalı. Sahihsünnet ilim ifade eder, zayıf rivayet ise
zayıf zan ifade eder. Zayıf hadis,zannın bile düşüğünü ifade eder. Şimdi
insanların uyguladıkları amellerinçoğunun ya zayıf hadislere dayandığını veya
hadislere bile değil birileriningörüşlerine dayandığını görüyoruz.
·
· Bakın burada Buhari ve
Müslimhadisinde örnekleme yoluyla Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem örnek
veriyor. Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’i kişinin çocuklarından anne
ve babasından ve bütüninsanlardan fazla sevmesi imanın gereği olarak
zikrediliyor! Sevgi, Al-i İmran31. ayetinde şöyle açıklanıyor: "De
ki: Eğer Allah'ı seviyorsanızbana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın."Demek ki Allah`ın sevgisi de
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sevgisi de, Muhammed
sallallahu aleyhi vesellem’e tabi olmayı gerektirir.
·
· Tâbî olmayanlarAllah'ı
ve Peygamberini sevmek iddiasında yalancılardır! Dünyada Allah’ıkandıramazsa da
insanları aldatabilir ama ahirette şaşmaz ölçülervardır. Orada kimse
kimseyi kandıramaz. Gerçi dünyada insan bu sevgiyifiilleri ile ortaya koyar.
Allah’ı ne kadar sevdiğini, Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’i ne kadar
sevdiğini gösterir. Allah’a veresulüne itaatten yüz çeviriyor, sünneti
terk ediyor, ne için? ya çocuğuiçin ya annesi babası için, onların hatırı için!
İbn Mace’de geçen sahih bir hadiste:"Öyle insanlar vardır ki onların
amelleri “hebaen mensura” olur. Yanidarma dağın edilir, hepsi boşa gider.
Bunlar sizin kardeşlerinizdir. Sizinleberaber gece ibadetlerinde de nasiplerini
alırlar, ama yalnız kaldıklarındaveya imkan bulduklarında günahlara dalarlar"
buyrulmuştur. Bukimseler normalde itaatkar kimseler, yani münafık kimseler
de değil, sadece salihbir ortamda olduğundan günaha imkan bulamamış kimseler.
Ama Salihlerinarasından çıkar çıkmaz, günaha fırsat bulur bulmaz onun içine
dalıveriyor.
·
· Mesela Salih bir
ortamda yetişen insanın, günahla imtihan edilmesi nadir
olabilir. Onunimtihanı genelde ya kardeşleriyle olur, Müslümanlarla
olur veya dahabaşka şeylerle olur. Fakat günahla sınanması nadirdir. Nebi
sallallahu aleyhive sellem’in buyurduğu gibi, yedi kişi Allah Azze ve
Celle’nin gölgesindenbaşka bir gölgenin olmadığı günde, Allah`ın gölgesinde
olacaklar. Bunlardanbirisi kimdi? “Bir genç ki, kendisini Allah ibadete
vermiş, mal ve güzelliksahibi bir kadın kötülüğe davet ettiğinde onu: “Ben
Allah’tan korkarım” diyerekreddeden kimse.” Böyle bir imtihanla pek çok
kişi karşılaşmaz. Amakarşılaşan insanlardan da kazananı nadirdir. Allah Azze ve
Celle kendisiningölgesinde olanları azınlık olarak yani seçme insanlar olarak
bildiriyorburada. Kalbi mescitlere bağlı olan bir genç, yalnız kaldığında -
günahişleyerek değil! - Allah'ı zikrederek gözünden yaşlar akan kimse.
KardeşiniAllah için seven, ayrıldığında Allah için ayrılan. Bakın bunlar hep
kalbîhasletler. Kalbin muhafazasına yönelik hasletler. Kişi insanlar
içerisindeSalih olabilir ibadetlerini yerine getirebilir ama bazen yalnız
kaldığındaAllah Azze ve Celle’nin her an kendisini gördüğünü aklından
çıkarıverir vegünahlara dalar da dalar. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem,
Cibril hadisinde “ihsan”ıtarif etmişti. Orada: “İhsan nedir ey Muhammed! (sallallahu
aleyhi ve sellem)”diye soruya şöyle cevap vermişti: "Sen O’nu görmesen
de rabbinin her anseni gördüğünü düşünerek ibadet etmendir." Rabbinin
kendisini her angördüğünü düşünen bir insan; ister insanlar içerisinde olsun,
ister yalnızolsun ibadetinde değişme olmaz. İnsanlar kendisini ister kınasın,
yerin dibinebatırsın, Allaha ibadetinde bir eksilme, bıkkınlık olmaz. Ama bir
kimse ki insanlarövdüğü zaman ibadete şevkle koşuyor, yerdiği zaman da ibadeti
terk ediyorsa, bununibadetinde, imanında, ihsanında problem var demektir.
·
Rasule iman Allah’a imanın gereğidir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellemşöyle
buyurmuştur:
· “Yüzçevirenler
dışında bütün ümmetim cennete girecektir.”Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem’e yüzçevirenlerin kimler olduğu sorulunca daşöyle cevap vermiştir:
· “Kim bana itaat
ederse cennete girer, kim de bana isyanederse yüzçevirmiş demektir.”[9]
· Nebi sallallahu aleyhi
ve sellem’isevmek de imanın gereklerindendir. Bu konuda şöyle buyurmuştur:
· “Sizden biriniz,
beniçocuklarından, baba ve annesinden ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe
imanetmiş olmaz.”[10]
· Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem İnsanlara ve Cinlere Gönderilmiştir:
· Bu da yine Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem’e imanınsahih olabilmesi için gerekli şartlardan
birisidir. Her kim Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’e “14 asır önce çöl
bedevilerine gönderilmiş” derse, bu kimsebaştan iman etmemiştir. Küfür
içerisindedir. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in gönderildiği şeriatın çöl
kanunları olduğunu söyleyen burnu büyüklerbu konuda küfür içerisinde
olanlardır. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemAlemlere rahmet olarak
gönderilmiş olup onun şeriatı, sünnetleri kıyamet gününekadar geçerlidir. Hiç
bir asırda inkitaya (kesintiye) uğramaz. Yani Muhammedsallallahu aleyhi ve
sellem’in sünnetini ortadan kaldıracak nesh edecek birdelil daha yoktur, vahiy
kapanmıştır. Ama Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’e imanı sahih olmayanlar:
"Bize yazdırıldı" diye kitapyazıyorlar, bize rüyamızda söyle
gösterildi veyahut biz rüyamızda söyle gördük.Hızır`la buluştuk, bize şöyle
ilham olundu diyerek Muhammed sallallahu aleyhive sellem’in şeriatının dışında
bir takım unsurlar katıyorlar!
·
· İnsanların çoğunun
özellikle tasavvufçulardan etkilenenlerinelinde “musebbehatu aşera” diye bir
terkip vardır. Muhammed sallallahu aleyhive sellem’den gelmemiştir bu. Derler
ki rivayete göre İbrahim et-Teymi rahimehullahHızır ile buluşmuş. Hızır demiş
ki: "Ben sana çok güzel bir terkipöğreteceğim, bunu yaparsan
Cennetliklerden olursun. İşte şunları veşunları sabah akşam yedişer kere
okuyacaksın” Bu uydurma bir hikayedir.Bunları İnsanlar tekrar eder dururlar. Bu
Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in getirdiği dinin kamil, eksiksiz,
noksansız olduğuna dair Alla Azze veCelle’nin şahitlik ettiği ayeti yalan
saymaktır, inanmamaktır! Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’e güvenmemektir!
Hiç kimse Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’in sünnetinden, onun yolundan
daha güzel bir şey koyamazortaya! Neden insanlar duada, zikirlerde veya
buna benzer ibadetlerdesahih sünnetlerde gelenlerle yetinmiyorlar acaba?! Neden
filanca evliya hazretlerininsalavatı, filancanın duası diyerek farklı farklı
arayış içerisine giriyorlar?Allah Azze ve Celle en son indirdiği ayetinde
(Maide 3) bu dini tamamladığınıbildiriyor. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem
de, Ebu Zerr radiyallahu anhdengelen rivayette diyor ki: "Ben ümmetime
kendilerini cenneteyaklaştıracak her şeyi açıkladım ve cehennemden
uzaklaştıracak her şeyi deaçıklamış bulunuyorum. Sizleri apaçık aydınlık bir
yol üzerinde bıraktım. Kimbu yoldan saparsa kendi aleyhine sapmış olur"
diyor. Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem’in açıkladığı dinin kamil ve
yeterli olduğuna imanetmek gerekir.
Burada bir başka misal daha verelim. Bir gün Ömer b. Hattabradiyallahu anh
geçmiş kavimlerin Yahudi ve Hristiyanların israiliyat tarzırivayetlerinin
toplandığı, Tevrat'tan nakillerin toplandığı bir kitap okumaktadır.Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem geliyor ve “Ne okuyorsunuz?”diye
soruyor. Ömer radiyallahu anh diyor ki burada “Musa aleyhisselamın vegeçmiş
kavimlerin güzel kıssaları vardır” Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’iniki
kaşı arasında bulunan damarı öfkeden kabarıyor ve diyor ki: "Vallahikardeşim
Musa bugün hayatta olsaydı gelip benim şeriatıma tabi olmaktan başkabir yol
bulamazdı"!! Bakınız Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem İsa
aleyhisselam`ın ahir zamanda nüzuledeceğini bildirmiş. İsa aleyhisselam da
nüzul ettiğinde Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’in şeriatına
tabiolacak, onunla hükmedecek. Mehdinin arkasında namaz kılacak. “Siz
birbirinizeimam kılındınız. Namazı sen kıldır diyecek Mehdi’ye” İsa aleyhisselam
ve Musaaleyhisselam dahi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`in şeriatı
dışına, onunsünnetinin dışına çıkamıyorsa, sizin bu evliya makamına
oturttuğunuz insanlar nasılçıkabilirler? Onlar bu kaynağı nereden almışlar?
Hızır aleyhisselam da Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem`in sünnetinin dışına
çıkmaz! O halde insanların enbüyük eksiği delil ile hareket etmemeleridir.
İnsanları helak eden şey Allah`ınkitabında ve Muhammed sallallahu aleyhi
ve sellem`in sünnetinde bulunan;apaydınlık yoldan, üzerinde burhan, hüccet,
delil bulunan yolda olmamalarıdır.Her kim bu delilleri iki gözünün önüne diker
de, dedikodulara aldırmazsa,delilsiz görüşlere iltifat etmezse o hakka tabi
olmuştur, Kur’anın hidayeti ilehidayet bulmuştur, Salih selefin yolunda
gitmiştir, razı olunmuş imamları takipetmiştir. Kim de böyle yapmazsa, bizden
öncekilerin dinlerini parça parça yapıpfırkalara ayrıldıkları gibi ihtilafa
düştükleri gibi bölünenlerden olmuştur.Nitekim mezhep mezheptirler, tarikat
tarikattırlar, fırka fırkadırlar. AllahAzze ve Celle yasaklıyor ayetinde: “Siz
rabbinizden vahiy olunana tabi olun,başka dostlar edinmeyin, diyor. (Araf
3) ayetinde. Cabirradıyallahu anh’ın rivayet etmiş olduğu hadiste Nebi
sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
· “Benimle diğer
peygamberlerinmisali şöyledir: bir adam bir ev yapar, onu tamalar, yalnız bir
tuğlalık yerkalır. İnsanlar bu eve girerler, beğenirler ve “Şurdaki tuğla da
yerindeolsaydı” derler. İşte o eksik tuğla benim. Benim gelişimle peygamberler
son bulmuştur.”[11]
· Su dolubir bardağa
şeker eklerseniz bu bardak taşar, bir kısmı dökülür. Dine bidateklenmesi de
böyledir. Bidat girerse sünnet eksilir. Buna Ezan konusunu misalgösterebiliriz.
Ezan okunduğu zaman insanlar "Aziz Allah Şefaat yarasulullah" derler.
Bunun ise hiç bir delili yoktur. Delil ile sabit olan;ezan sözlerini kendi
kendine tekrar etme sünnetine iseuyulmamaktadır. Yani bir bidat sünneti
yok ediyor.
·
· İnsanlar Muhammed
sallallahu aleyhive sellem getirmediği hatta şiddetleyasakladığı
akidelere inanır olmuşlardır. Tevhid diye şirke inanır olmuşlar,Vahdeti vücut
inancını Tevhid diye tarif etmişlerdir. Yani her şeyi Allaholarak gören kimse
tevhide ulaşmıştır diyorlar! Halbuki tevhidinaslı, Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem‘in öğrettiği nedir? Allah ayrıAlem ayrı. Allah Azze ve Celle
yaratandır, yaratılmışlar ondan ayrıdır. AllahAzze ve Celle yaratıklarında ayrı
semaların ve arşın üzerindedir. Bunun tamtersi tevhid diye öğretilmiş! Allah‘a
iman olarak “Allah her yerdedir” sözüöğretilmiş! Allah her yerde sözü vahdeti
vücutçuların İslam'dan önce Allah`ınindirdiği kitaplara, peygamberlere iman
etmeyenlerin sözüydü. PeygamberlerAllah yukarıdadır, semadadır, dedikçe
onlar “Hayır Allah her yerdedir,her şey Allah`tan ibarettir” derlerdi.
Hullulcüydü yani onlar. İslam geldionları reddetti. Yani ehl-i kitap burada
haklıydı. Yahudi ve Hristiyanlar, kitapsız olankafir felsefecilere karşı bu
konuda mücadele ediyorlardı. Ondan sonra bu ehl-ikitap, Allah'ın başka
sıfatlarında saptırmalara gittiler.
· Allah`ı
mahlukunabenzetmeye başladılar. Allah’a gerektiği gibi tazimde
bulunmadılar, çocuknispet ettiler. Ondan sonra Allah`ın eli bağlıdır
dediler. Allah Azze ve CelleMaide suresinde onlara cevap olarak "Allah`ın
iki ellide açıktır" buyurdu.Yani Yahudiler ona el nispet ettiği için
onları reddetmedi. Onlar bir eldenbahsederken, Allah Azze ve Celle iki elini de
ispat etti, iki elininde açıkolduğunu bildirdi. Ama bu el ki onun hiç bir
benzeri yoktur, buna da iman etmekşarttır. İşte Muhammed sallallahu aleyhi ve
sellem’in gönderildiği insanlar dauluhiyet tevhidinde; ibadet tevhidinde şirk
problemi içerisindeydiler. YaniAllaha yakın bildikleri kimseleri, bunlar
melekler olsun, peygamberler olsun,veliler olsun, hayırlı ameller işleyen
kimseler olsun fark etmez, bunlaraibadeti yönlendirmeye başlamışlardı. Lat,
Menat ve Uzza adlarına putlardikilmiş salih kimselerdi. Müşrikler: “Bunlar
Allah`ın katında yakın kullardır,biz onlara ibadet ederek Allaha yakınlaşırız”
demişlerdi. Yani Muhammedun resuullahibaresine muhalefet etmişlerdi. Onlar
İbrahim aleyhisselam’ın şeriatına tabiolduklarını iddia ediyorlardı. İbadette
İbrahim aleyhisselam’ın getirdiğinetabi olmadılar, kendileri de bir şeyler
koydular. Biz ibadeti Allah`ın yakınkullarına da yapabiliriz dediler. İşte bu,
Allah Azze ve Celle hakkındaellerinde bir hüccet olmadan şeytanın kendilerine
fısıldadığı delilsiz bir sözdü.Bunu kendilerine din edindiler. Böylelikle şirke
düştüler. Ondan sonra Amr binLuhay el-Huzaî Şam'da insanların ibadet ettikleri
şeyler adına putlar diktiğinigördü ve bunun ticarette gelir getirecek bir şey
olduğunu keşfetti, Araplararasında putculuğu yaydı. Böylelikle Lat, Menat ve
Uzza`nın adına putlardikilmeye başlandı. İnsanlar bu putlara yönlenmeye
başladılar.
·
· Nuh kavminde de,
salihleri vefat ettiği zaman şeytan geldibunlara vesvese verdi. Dedi ki “Siz bu
Allah dostlarının birer suretini edinin,bu sebeple Allaha yakınlığınızı
artırırsınız.” (Buhari İbn Abbas radıyallahuanhuma’dan nakletmiştir). Onlar bu
amaçla bu suretleri edindiler ama busuretlere ibadet etmiyorlardı. Sonra bunlar
öldü. Bunların ne amaçladikildiğini unutan, bilmeyen insanlar meydana geldi.
Şeytan bunlara “Atalarınızbunlara ibadet ediyorlardı” diye vesvese verdi.
İnsanlar da bunlara ibadetetmeye başladılar. Putçulluğun aslı işte bu
şekilde başlamıştır. Velhasılgeçmiş kavimlerin sapıklığa düşmelerinin
sebeplerine baktığımızda, dinden yaniAllah Azze ve Celle’nin vahyinden delil
olmayan şeyleri kendilerine yoledinmeleri onları saptırmıştır.
·
· Şeytan bir vesvese
vermiş ama bunu Kitapta veya sünnettedelilini araştırmamışlar. Peygamberimiz
sallallahu aleyhi ve sellem bunu şu hadis ile açıklıyor: "Herpeygamberin
etrafında seçkin havarileri vardı, yakın arkadaşları vardı. Bunlargerektiği
dini ikame ediyorlardı. Bunların arkasından öyle nesiller geldi
ki.Yapmadıklarını söyleyen ve emronulmadıklarını yapan kimseler oldular.İfadeye
dikkat edin. “Yapmadıklarını söyleyen” yani dini öyle zorlaştırıyorlarki amel
etmiyorlar. Ama insanları bununla yükümlü tutuyorlardı. Mesela
Fetvasorulduğunda o kadar zor bir fetva veriyorlar ki neredeyse insanların
ibadetetmelerini istemiyormuşçasına! Tıpkı günümüzde "Çoraba mesh olmaz,
meshetsen bile o çoraba olmaz, şu çoraba olmaz” demeleri gibi. Allah resulü
sallallahualeyhi ve sellem çorabına mesh etmiş ve bunda da şart
koşmamış. Bunun gibizorlaştırmalar yapmışlar ve bununla da kendileri amel
etmemişler. Ve ikinci birözelikleri var, “emronulmadıkları şeyleri yapan
kimseler oldular.” Yanine Allah emretmiş ne peygamber emretmiş. Kendiliklerinden
ibadetleruydurmuşlar, mesela ruhbanlık gibi. Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem diyor ki işte her kim böyle bir münkergörürse eliyle
değiştirsin, gücü yetmiyorsa diliyle değiştirsin, buna da gücüyetmiyorsa kalbi
ile buğz etsin. bundan öte iman yoktur. İmanın en zayıfı budur,diyor.
·
Şimdi insanların durumuna bakın! Bidat nedir? Peygamber sallallahualeyhi ve
sellem`in şeriatinde aslı bulunmayan, insanlar tarafından güzelbulunarak ortaya
konulmuş ibadetler. Kötü bir şey mi? İnsanlar buna hasenediyor. Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem ise buna kalbi ile buğz etmeyen imanın en zayıfına bile
sahipolamamıştır diyor. Bakın şu bidatin tehlikesine! Bunlar
masumlaştırmayaçalışıyor, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ise:
"Bizim emretmediğimizamel reddolunmuştur” diyor. Buna rağmen mesela adam
çıkıyor diyor ki: "Yahukandil gecelerinde ne kötülük var, insanlar
toplanıyor bir araya geliyor, Allah`ıhatırlıyorlar. Hiç olmazsa bu
vesileyi onların elinden almayalım” diyor.Herhalde bunda bir hayır olsaydı Nebi
sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabeleri yapardı bunu. Şimdi bu söz
şuanlama geliyor arkadaşlar: “Bu kişiler öyle hayırlı kimseler ki
sahabelerdebile olmayan bir takım hayırlı şeyler yapıyorlar. Sahabeler bile
akledememişbunu, bunlar ne zeki insanlar ki, bir şey getirdiler. Muhammed
sallallahualeyhi ve sellemin dininde bir eksiklik vardı, bunlar o eksikliği
giderdi.”Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem son tuğlayı ben tamamlarım
diyor, bunlarhayır! bir kaç tuğla daha vardı onları da biz böyle böyle
tamamlayacağız “ diyorlar! Evet! Bu sorumsuzcasöyledikleri sözleri Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellem`e ve Allah Azze veCelle’ye hakaret manasını
taşıdığını fark etmeden söylemektedirler. Buna karşıuyarmak gerekir. Kim bu
sonradan çıkan şeyleri güzel görürse, “Bidat-ı hasene/güzelbidat” gibi tabirler
kullanırsa demek ki Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in dediği gibi:
“kalbi ile buğz etmeyende imanın zerresi yoktur”tehdidine muhatap demektir.
Kalbi ile buğz eden bir adam bunu söylemez. Buamelden nefret etmesi lazım.
·
Ama şeytan öyle bir tuzağa düşürmüştür ki adamfarz namazı kılmıyor, Allah
günde beş vakit namazı kılmayı emretmiş vebunun terkinini küfür olduğunu bir
çok hadisinde söylemiş. Adamın biri çıkıyorve şöyle diyor: "Namazın
terkininin küfür olduğunu söylemekahlaksızlıktır, insanları dinden
uzaklaştırmaktır" diyor. Suphanallah. “Ahlaksızlıktır”diyor peygamberin bu
hadisini nakledene! “Üç mezhep imamı küfür olmadığınısöylemiş, bir tane mezhep
imamı küfür olduğunu söylemiş. Biz cumhura uyacağız”diyor! Şimdi ahlaksızlık
hangisi? Ahlakı da geçtik, imansızlık hangisi?Allah'ın peygamberi ile
gönderdiğini başkaların sözleri ile değişmekten büyükahlaksızlık var mı? Bu
küfür olan bir ahlaksızlık değil mi? Peygamberin sözününakletmek ne zamandan
beri ahlaksızlık ve insanları dinden uzaklaştırmak oldu?Ne zamanda beri fitne
oldu? İşte o ahir zaman peygamberi kıyamet gününe kadarsözleri bu ümmeti
bağlayan, hiç bir değişiklik yapmadan katma veyahut kırpmayapmadan nakletmekle
emronulduğumuz peygamberin sözleridir bunlar. Aksi haldedinin temeli olan bu
hadisler, insanlar beğenmeyecek diye nakledilmezse,insanları dinden değil, dini
insanlardan kaçırmış olmaz mıyız? O peygambersallallahu aleyhi ve sellem:
"Namazın terki küfürdür" buyuruyor.Demek ki Muhammed sallallahu
aleyhi ve sellem`e iman iddiasıyla kuru bir iddiadadeğil, içerisinde pek çok
unsuru barındırması gereken bir iddia da bulunuyoruz.Allah'ın resul olarak
gönderdiği Nebi olarak gönderdiği Muhammed sallallahualeyhi ve sellem`e iman
ettim, onu çocuğumdan, anamdan, babamdan ve bütüninsanlardan, yani bütün
insanların maslahatı; Muhammed sallallahu aleyhi vesellem`in hadisini
nakletmememi gerektiriyorsa o benim umurumda değil! BenAllah`ın peygamberini
gönderdiği şeriatla mükellefim. Ben bu maslahatlamükellefim. Ama kendi maslahatlarını,
kendi şöhretlerinin maslahatını dininmaslahatı yerine koyuyorlar! Her kim dinin
emirlerinden kırpma yapıyorsa,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`ın
hadislerini perdelemek istiyorsa bunlarkendi maslahatlarına düşmüş,
nefislerinin maslahatlarına düşmüş insanlardır vebu nefislerinin maslahatlarını
Allah`ın dininin maslahatı gibi göstermeyeçalışanlardır. Bu sebeple sakalları
kısaltın dikkat çekmesin! derler.İnsanların içerisinde sünnete göre namaz
kılmayın, yalnız kaldığınızdaistediğiniz gibi kılın derler! Kadınlarınız
yüzlerini örtmesin tepki çekerderler! Nasıl olsa filanca alim buna fetva
vermiştir diyerek, ilim ehlininhatalarını fırsat diye sunarlar. Allah bunlardan
eylemesin. Bunlarınfitnelerinden de ümmeti korusun.
· Tahavi şarihi de şöyle
der:“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bütün insanlara gönderilmiş
olduğuhususu, dinde zaruri olarak bilinmesi gereken bir konudur.”[12] Bu geçmiş de olan
Yahudi ve Hristiyanlariçinde geçerli çünkü onların kitaplarında da Muhammed
sallallahu aleyhi vesellem iman var.
·
· Bunun Kurandan
delilleri;
· 1- Allah Teala şöyle
buyurmuştur: “De ki: "Ey insanlar! Ben, sizinhepinize birden, göklerin
ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ınPeygamberiyim.”(Araf 158)
· 2- “(Ey Muhammed!)
Biz seni, ancak bütün insanlara müjdecive uyarıcı olarak gönderdik. Fakat
onların çoğu bilmiyor.” (Sebe 28)
· Sünnetten delili:
· Cabir radıyallahu anh
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
· “Bana benden önceki
peygamberlere verilmeyen beş şeyverilmiştir: bir aylık mesafeden düşmanlarımın
kalbine korku salmakladesteklendim. Yeryüzü bana mescid ve temizleyici kılındı.
Ümmetimden herhangibiri namazı nerede idrak ederse orada kılar. Bana ganimetler
helal kılındı.Benden önce kimseye helal kılınmamıştı. Bana şefaat etme yetkisi
verildi. Diğernebiler kendi kavimlerine gönderilmişlerken ben bütün insanlara
gönderildim.”[13]
· Bir aylık mesafeden
düşmanlarımın kalbine korku salmakladesteklendim ifadesi ümmete de sari
olmuştur. Yani ümmete de geçerlidir. Bunuen bariz delilerinden biri Sahihu
Müslim'de Sevban radiyallahu anh`dan gelenbir rivayettir. Tıpkı bir kazan
etrafında obur, aç kimselerin toplanıp daüşüşmeleri gibi diğer
milletler sizin üzerinize üşüşücekler. Diyorlar ki,ey Allah`ın resulü o zaman
Müslümanlar sayıca az mı olacak? Hayır bilakis çokolacaksınız fakat selin
sürüklediği çer çöp gibi dağınıkolacaksınız. Allah kalplerinize vehen
(gevşeklik) atacak. Vehen nedir diyesorduklarında. Dünya sevgisi ve ölümden
hoşlanmamak diyor. İşte o zamanAllah düşmanlarınızın kalbinden size
duyduğu korkuyu kaldıracak.
·
· [1] Ahmed (2/381)
BuhariTarihul Kebir (7/188) Edebul Müfred(1/104) Beyhaki (10/191) İbni
Abdilberr et-Temhid (16/254) Mecma (8/188) sahihtir.
· [2] Buhari (3/1270) İbni
Hibban(15/225, 233) Hakim (2/648)Ahmed (2/402, 436) İbni Rahuye (1/124)
· [3] İbni Hibban (2/77)
Bezzar (9/427) Ahmed (5/178, 179)Taberani (8/217) Haris (1/195) İbni Sad (1/32,
54) Tarihut Taberi (1/95) hadishasendir.
· [4] Müslim (1/371) İbni
Hibban(6/87, 14/311) Ebu Avane (1/330) Tirmizi (1553) Ahmed (2/411) Ebu Yala
(11/377)
· [5] İbni Hibban (14/398)
Hakim(2/660) Ziyaul Makdisi Muhtare (9/455) Tirmizi (3148) İbni Mace (4308)
İbni Ebi Şeybe (6/351) Ahmed (3/2) Ebu Yala (7/281) sahihtir.
· [6] Buhari (Fezailül
Kuran 1)Müslim (iman 239)
· [7] Buhârî (İmân 17)
Müslim(İman 36) Beyhaki Şuab (1/39)
· [8] Buhari (8) Muslim
(16)
· [9] Buhari (7280)
· [10] Buhari (7283) Muslim
(2283)
· [11] Müslim (2287)
· [12] Şerhu’t-Tahaviye
(1/170)
· [13] Buhari (335) Muslim
(521)