Bu Blog içinde Ara

6 Mayıs 2021 Perşembe

PEYGAMBERLERE İMAN - Rasul - Nebi

 ·  Allah Azze ve Celle’nin gönderdiği bütün peygamberlere iman etmedikçe kulun imanı geçerli olmaz.

·  Rasul: Allah’ın seçtiği, kendisine bir şeriat vahyettiği, kendi mesajını iletmesi için, küfre düşen bir kavme gönderdiği erkek insandır.

·  Nebi: Allah’ın seçtiği, kendisinden önceki peygamberin şeriatı ile gönderdiği, kendisine özel bir vahiy indirdiği ve iman eden bir kavme onlarıdavet etmesi, onlara açıklamalarda bulunması için gönderdiği erkek insandır.

·  Rasul ve nebi kelimeleri tek başlarına kullanıldığı zaman birbirlerinin yerine kullanılabilen kelimelerdir. Bu tariflerde şu farklara dikkat edilmelidir:

·  1- Rasul, yeni bir şeriatle gönderilir, nebi ise yeni bir şeriatle gönderilmez, kendisinden önceki bir peygamberin şeriatıyla gönderilir.

·  2- Rasul, kafir olan veya şirke düşerek imanı iptal eden bir kavmegönderilir. Nebi ise iman eden bir kavme, davette ve açıklamalarda bulunmakiçin gönderilir.

·  3- Her nebi rasul değildir ama her rasul aynı zamanda nebidir.

·  Rasullere iman; Allah Teala’nın her ümmete, şirk koşmaksızın sadeceAllah’a kulluk etmeleri ve Allah’tan başka kendisine ibadet edilen herşeyiinkar etmeleri için davet eden bir peygamber gönderdiğini, bu peygamberlerinhepsinin doğru sözlü, takva sahibi ve güvenilir olduklarını, açık beyanı netolarak tebliğ ettiklerini, Allah’ın delilini alemlere sunduklarını, yaratılmışbirer insan olduklarını, rablik ve ilahlık vasıflarından hiçbir şeye sahipolmadıklarını kesin bir şekilde tasdik etmektir.

·  Peygamberlere imanın delili şu ayetlerdir:

·  Rabbındankendisine indirilene Peygamber da îman etmiştir, mü'minler de hepsi de,Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etmiş ve şöyle  demişlerdir: "Allah'ın peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırtetmeyiz.” (Bakara 285)

·  Biz her ümmete, yalnız Allah'a ibadetetmeleri ve şeytandan da sakınmaları için bir peygamber gönderdik” (Nahl 36)

·   “Allah'a ve peygamberlerine îman edenler veonlardan hiçbiri arasında ayırım yapmayanlar ise, işte bunlarada mükâfatları verilecektir.” (Nisa 152)

·  *- Peygamberlerin Allah tarafından, risaletini tebliğ etmeleri için,insanlar arasından seçip ayırdığı elçiler olduğuna inanılması gerekir. 
Kim onlara tabi olursa hidâyete, doğru yola erişir ve kim onlara asiolur, kabul etmezse doğruluktan ayrılır, aşırılığa gider. Onlar apaçık bir tebliğ ile Allah’ın kendileri üzerineindirdiklerini insanlığa açıklamışlardır. Kendilerine emanet edilen dinihükümleri, emanet sahibi olan insanlığa teslim etmişler ve o insanlığanasihatte bulunmuşlardır. Allah’ın dini doğrultusunda küfürle savaşmışlar,Allah’ın indirmiş olduğu dini yaymaya, hükümlerini tatbik etmeye çalışmışlardır.
Bununla beraber Allah’ın insanlığa göndermiş olduğu hüccetini insanlığaortaya koyabilecekleri bir mazeret kalmaması için ikame etmişler, bu hüccetteherhangi bir değiştirmeye gitmemişler, dini bir görevi,  gerekliliği gizlememişlerdir. Allah’ın Bizeisimlerini bildirdiği ve bildirmediği bütün peygamberlere iman eder, Onlarainanırız, Her peygamber kendisinden sonra gelecek olanı,  müjdelemiş, sonra gelense kendisinden öncegeleni doğrulamıştır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   “(Ey Müslümanlar! Siz de) deyin ki: BizAllah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilenle, Musa’ya, İsa’ya ve bütünpeygamberlere Rableri (Allah) tarafından verilenlere iman ettik. Onların  (Peygamberlerin) hiçbirisini diğerlerindenayırt etmeyiz. Ve biz Allah’a teslim olanlarız.”(Bakara Suresi 136.  âyet)

·  Kim bir peygamberi yalanlarsa, onu doğrulayan diğer peygamberiyalanlamış olur. Ve kim o yalanlanan peygambere asi olur, kabul etmezse, onaitaat etmeyi emreden diğer peygambere de asi olmuş olur. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:

·   “Allah ve Peygamberleriniinkar edenler, Allah ve Peygamberlerinin arasını açmayı isteyenler, bazılarınainanır, bazılarını inkar ederiz diyorlar. (İman ile küfür arasında) bir yol tutmak isteyenler, işte gerçektenkâfir olanlar onlardır. Ve Biz (böyle)  kâfirler için, zeliledici,  aşağılayıcı bir azap hazırladık.”(NisaSuresi 150-151. âyetler) 
Peygamberlik Allah’ın Seçmesiyledir.

·  Peygamberlik yaratıcının şeriatını, kanunlarını, koyduğu hükümleriyaratılana tebliğ etmek için kullandığı vasıtadır, aracıdır. Yüce Allahkullarından dilediğine onu verir. Kulları arasından dilediğini bu iş içinseçer. Allah’tan gayrı kimse bu konuda söz hakkına sahip değildir. Yüce Allahşöyle buyurmuştur: 
 “Allah melekler ve insanlararasından elçiler seçer.” (Hac Suresi 75. âyet)

·  O (peygamberler), bizim katımızda şüphesizhayırlı, seçkin kimselerden idiler.”(Sad 47)

·  Peygamberlik Allah tarafından verilir. Kulun çokça ibadet ve taatyapması ile elde edilemez. Peygamberlik,  peygamber olankişinin isteğine ya da seçimine bağlı değildir. Allah kulları arasındanpeygamberini seçer ve onu dini tebliğle görevlendirir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   “Allah (kulları arasından)dilediğini kendisine seçer, kendisine doğru yöneleni de hidâyete,  doğru yola iletir.” (Şura Suresi 13.âyet)
Peygamberlerin Gönderilmesindeki Hikmetler

·  Peygamberlerin gönderilmesindeki hikmetler şu gelen hususlarla ortayaçıkar:

·  Birincisi: Kulu kula ibadet etmekten kurtarıp,yaratıcı olan Rabbine ibadet etmesini sağlamaktır. İnsanlığı kölelik zincirlerinden, Allah’aibadetteki özgürlüğe kavuşturmaktır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   “(Ey peygamber!) Biz Seniancak alemlere rahmet olman için gönderdik” (Enbiya Suresi 107.  âyet) 
İkincisi: Allah’ın kullarını yaratma gayesini,sebebini kullarına bildirmektir. Allah’ın birlenebilmesi, O’na ibadet edilebilmesi, kulları arasındaalemlerden üstün tuttuğu, seçtiği ve gönderdiği peygamberler olmaksızınbilinemez, anlaşılamaz. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
 “Muhakkak Biz her ümmeteAllah’a ibadet etsinler, tağuttan (Allah’ın dininden uzaklaştıran ve Allah’ındışında ibadet edilen  her şeyden)sakınsınlar, uzaklaşsınlar diye bir peygamber gönderdik.”(Nahl Suresi 36.âyet)
Üçüncüsü: Peygamberlerin gönderilmesi ile insanlığahüccet ikame edilmesidir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   “(Allah) insanlığa uyaran vemüjdeleyen elçileri (peygamberleri), peygamberler gönderildikten sonra ortaya koyacakları mazeret kalmasın diye göndermiştir. Allah izzetsahibidir ve hüküm sahibidir.” (Nisa Suresi 165. âyet) 
Ogelmezden önce biz onları helak etmiş olsaydık, muhakkak"Rabbımız! Bizebir
peygamber gönderseydin de zelil ve rezil olmadan önce senin ayetlerineuysaydık, olmaz mıydı?" derlerdi

·  peygamber gönderseydin de zelil ve rezil olmadan önce senin ayetlerineuysaydık, olmaz mıydı?" derlerdi.” (Taha 134)

·  Dördüncüsü: Hakikati bilinmeyen, gaybe ait insanlarınakılları ile çözemeyecekleri, meleklerin tanınması Ahiret Günü, Allah’ın isimve sıfatları gibi konuları beyan etmeleri ve açıklamaları içindir. 
Beşincisi: Peygamberler güzel ahlaklarla donatılmış,(dünya malı, sulta, mertebe gibi) şüphe ve şehevi istekleri  olmayan örnek insanlardır. Ve örnekalınmaları için gönderilmişlerdir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 
 “Onlar Allah’ın hidâyetettiği, doğru yola sevk ettiği insanlardır. Onların hidâyetini kendine örnek alve ona tabi ol.” (Enam Suresi 90. âyet) Ve şöyle buyurmuştur:

·   “Muhakkak ki sizin içinAllah’ın elçisinde güzel bir örnek (örnekler) vardır.” (Mumtehine Suresi 6.âyet). 
Altıncısı: Nefislerin ıslahı, temizlenmesi,pisliklerden arındırılması, her türlü helak edici şeylerden uzaklaştırılmasıiçin gönderilmişlerdir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur. 
 “Okuması, yazması olmayan ümmibir topluma,  kendi içlerinden olan veonlara Allah’ın âyetlerini okuyan, (pisliklerden) temizleyen ve onlara kitabı(Kur’an) ve hikmeti (Sünnet’i) öğreten bir elçi, peygamber gönderen O’dur.”(CumaSuresi 2. âyet) 
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.”
[1]

·  Peygamberlerin Görevleri

·  Peygamberlerin çok önemli görevleri vardır. O görevlerin bazılarışunlardır: 
a- İnsanlarıAllah’ın şeriatına, kanunlarına, hükümlerine, yalnızca Allah’a ibadet etmeyeçağırmak, Allah’ın dışında ibadet edilenlerden onları kurtarmaktır. Yüce AllahŞöyle buyurmuştur: 
 “İşte O peygamberler Allah’ındinini (insanlara) tebliğ ederler.  Veondan hakkı ile gerektiği gibi korkarlar. (Allah’tan) başka hiç kimseden dekorkmazlar Allah hesap görücü olarak yeter.”(Ahzab Suresi 39. âyet)

·  b- Dinin açıklanması, anlaşılır hale getirilmesidir. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:                  
 “Sana  Biz Kur’an’ı insanlara kendilerine indirileniaçıklaman için indirdik. Umulur ki düşünürler” (Nahl Suresi 44. âyet)  

·  c- Ümmeti kötülüklerden sakındırıp, hayra iyiliğe davet etmektir. Onlarıyaptıkları iyi amellerin karşılığı olarak sevap, kötü amellerinin karşılığıolarak ta azapla müjdelemektir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 
 “Müjdeleyen ve uyaran(sakındıran, korkutan) peygamberler.” (Nisa Suresi 165. âyet) 
d- İnsanlara söz ve fiilleri ile güzel örnekolmaktır. 
f- Allah’ın Şeriatının, kanunlarının yeryüzünde hayatbulması, işler hale gelmesi, yürürlükte kullanılmasıdır. 
h- Peygamberlerin kıyamet günü ümmetlerine,üzerlerine yüklenen vazifeyi tebliğ ettiklerine şehadet etmeleridir. 
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   ‘Her ümmetten bir şahit(peygamber) getirdiğimiz ve Seni bunlara (müşriklere) şahit olarak getirdiğimizzaman (o kâfirler ne yapacaklardır).”(Nisa Suresi 41. âyet)

·  İslam Dini Bütün Peygamberlerin Ortak Dinidir

·  İslam bütün elçilerin, peygamberlerin ortak dinidir. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:

·   “Muhakkak ki Allah’ın katında din İslamdır”(Al-i İmran Suresi 19. âyet)
Kanunları şeriatleri farklı  olsada hepside  sadece Allah’a ibadet etmeye,O’nun dışında ibadet olunan her şeyi terk etmeye davet etmişlerdir.  Onların hepsi de Allah’ı birlemek olanasılda, davetleri aynı doğrultuda olmuştur. Peygamber efendimiz  (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

·   “Peygamberler dinleri bir,şeriatleri farklı kardeşlerdirler.”[2]

·  Peygamberler İnsandırlar, Gaybı Bilmezler

·  Gaybı bilmek Allah’ın uluhiyyeti ile alakalı hususlardandır,peygamberlerin sıfatlarından değildir. Çünkü onlarda diğer insanlar gibi normal insanlardırlar. Yemek yerler,içerler, evlenirler, uyurlar, hasta olurlar ve yorulurlar. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:

·   “Senden önce hiçbir peygamber göndermedikki yemek yememiş ve sokaklarda, çarşılarda gezmemiş,  yürümemiş olsun.” (Furkan Suresi 20. âyet) Ve şöyle buyurmuştur:

·   “Muhakkak Senden önce (öncekikavimlere) peygamberler gönderdik ve onlara zevceler (eşler) ve zürriyet(evlatlar) verdik.” (Rad Suresi 38. âyet)

·  Onlarda da aynı diğer insanlarda olduğu gibi hüzünlenmek, üzülmek,mutluluk duymak, yorgun ve zinde olmak gibi hasletler, sıfatlar vardır. Ğaybı,gözle görülmeyen şeyleri bilemezler. Ğaybı bilmeleri ancak Allah’ın onlarabildirdiği kadardır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·  Allah Azze ve Celle, gayb ilmini seçtiği peygamberlerden başkasına bildirmez.Her kim gayb iddiasında bulunuyorsa, ya peygamberlik iddiasında bulunuyor ya daAllah’a iftira ediyor demektir. zira Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

·  (Allah) ğaybıbilendir. O’nun ğaybe ait kıldığı hususları (kendisinden başka) hiç kimse bilmez.  Ancak kendilerinden razı olduğu bazıpeygamberler bu hükümden müstesnadır (Yalnız Allah’ın izin verdiği kadarınıbilebilirler) Peygamberi (cinlerden) önlerinden ve arkalarından koruyacak,onları  gözetecek  (melekleri Allah)  koyar.”(Cin Suresi 26-27. âyet)

·  Bu yüzden nebi sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim gaybden haberverdiğini iddia eden (kahin, arraf gibi) kimselere gider de, onu tasdik ederseMuhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e indirileni inkar etmiş olur”buyurmuştur.

·  Peygamberlerin İsmeti (Masumluğu)

·  Allah kulları arasından cisim, beden, akıl ve ahlak olarak en kamilolanını, en efdalini, risaletini tebliğ için seçmiş, Onu da Peygamber yapmış. Opeygamberi büyük günahlardan korumuş bütün ayıplardan beri kılmıştır. Ki Opeygamber Allah’ın kendisine vahyettiği dini ümmetine, gönderildiği kavmebildirsin, tebliğ etsinler. Onlar bütün ümmetin ittifakı ile Allah’tankullarına tebliğ ettikleri dini hususlarda masumdurlar. Yüce Allah şöylebuyurmuştur:

·   “Ey peygamber! Rabbinden sanaindirileni (insanlara) tebliğ et. Eğer Sen bu emredileni yerine eksiksizgetirmezsen (peygamberlik görevin olan) dini tebliğ vazifeni yerine getirmemiş olursun. AllahSeni insanlardan korur (kötülüklerinden korur).” (Maide Suresi 67. âyet) Veşöyle buyurmuştur:
 “İşte o peygamberler Allah’ındinini (insanlara) tebliğ ederler. Ve ondan hakkı ile gerektiği gibi korkarlar.(Allah’tan) başka hiç kimseden de korkmazlar.”(Ahzab Suresi 39. âyet) Veşöyle buyurmuştur:

·   “Ki bu şekilde (Allah)peygamberlerinin, kendilerine Rableri tarafından gönderilen risaletleri,dinleri hakkıyla, gerektiği gibi tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) Onlarınyanında olan her şeyi ilmi ile kuşatmış (haberdar olmuş), her şeyi tek tek, birbir saymıştır.”(Cin Suresi 28. âyet)

·  Eğer o peygamberler dini tebliğle alakalı olmayan küçük bazı hatalarişlerlerse, Yüce Allah bu hatalarını onlara açıklar. Böylece süratle o yapmışoldukları hatalardan tevbe ederler. Bu şekilde hem hataları af olunur, hem deeskiye göre dereceleri daha da artmış olur. Çünkü Allah onları güzel ahlakla,iyi huylarla donatmış, kadir ve kıymetlerine zarar verecek, derecelerinidüşürecek her türlü eksiklikten onları beri tutmuştur.

·  Peygamberlerin Sayıları Ve En Faziletlileri

·  Rasullerin üç yüz on küsur kişi olduğu sabittir. Bu konuda peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem)’e rasullerin sayısı hakkında sorulunca şöylebuyurmuştur:

·  “Onlar üç yüz on beş (kişidirler); çok kalabalık bir toplulukturlar.”[3]

·  Nebiler ise bu belirtilen rakamdan çok daha fazladırlar. Bupeygamberlerin bazıları hakkında Allah Kur’an’da bazı kıssalarını zikretmiştir.Kur’an’da toplam olarak yirmi beş tanesinin ismi bulunmaktadır. Yüce Allahşöyle buyurmuştur:

·   “Kıssalarını sana anlattığımızve anlatmadığımız (kendilerine yeni bir din verilmiş) peygambere de (vahyettik).”(NisaSuresi 164. âyet) Ve şöyle buyurmuştur:
Yüce Allah bazı peygamberleri diğerlerinden üstün tutmuştur. Yüce Allahşöyle buyurmuştur:

·   “Biz bazı peygamberleridiğerlerinden üstün kıldık.” (İsra Suresi 55. âyet) 
Böylece Allah yeni bir şeriatle gönderdiği bazı peygamberleri diğerşeriat verdiği peygamberden üstün tutmuştur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   “İşte bu peygamberler kibazılarını bazılarının üzerine fazileti kıldık.” (Bakara Suresi 253. âyet)

·  Peygamberlerin en efdalleri Ulül-azm’dır. (Bu Nuh, İbrahim, Musa, İsa vePeygamber efendimize verilen genel bir addır). Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

·   “(Ey Muhammed!)Peygamberlerden Ulul-azm’in sabrettiği gibi Sen de sabret.” (Ahkaf Suresi35. âyet)  Ve şöyle buyurmuştur:
 “(Hatırla Ey Muhammed!) Senden,Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan ve diğer bütünpeygamberlerden (görevlerinizi yerine getirmek ve dini tebliğ etmek üzere) ağırbir söz almıştık.” (Ahzab Suresi 7. âyet) 
Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün peygamberlerden daha efdalve üstündür. O son Peygamber, muttakilerin imamı, Adem oğullarının efendisi,bütün peygamberler kıyamet günü toplandığında onların önderi, ayrılıpgittiklerinde ise onların namına konuşandır. İlk önce gelenler ve sonra gelecekolanların ğıbta ettiği Makamu’l-mahmud’un, kıyamet günü insanların gelip suiçecekleri havuzun, vesile ve fadile’nin sahibidir. Bütün insanlığa kıyametgünü şefeat edecektir. Allah O’nu üstün bir şeriatla ve hükümlerle göndermişümmetini de insanlık içinden çıkan en hayırlı ümmet kılmıştır. Allah o ümmet vepeygamberleri için bütün güzellikleri toplamış, böylece önceki ümmetlerdenfarklı kılmıştır. Yaratılma hasebi ile en son yaratılmış olsalar bile ilk öncemezarlarından çıkıp haşr olunacaklardır.

·  Peygamber efendimiz (aleyhissalatu vesselam)  şöyle buyurmuştur: “Ben bütün peygamberlerdenaltı şey ile daha üstün kılındım.”[4] Gene şöylebuyurmuştur:

·  “Ben kıyamet günü Ademoğullarının efendisiyim. Bu konuda herhangi birböbürlenme söz konusu değildir. Elimde Hamd sancağını taşıyacağım ve bu sancakaltında Adem’de dahil olmak üzere bütün peygamberler kıyamet günütoplanacaklardır.”[5]

·  Peygamber efendimizden (aleyhis-salatu ves-selam) sonra faziletçeUlul-azm arasında en üstün olanı Allah’ın dostu İbrahim’dir. Allah’ın iki dostuolan İbrahim ve Peygamber efendimiz (aleyhimas-selam) Ulul-azm’ın iki en üstünpeygamberleridirler. Sonra geriye kalan üç peygamber gelir.

·  Peygamberlerin Mucizeleri

·  Allah peygamberlerini mucizelerle insanlığa doğruluklarını ispatlamaküzere desteklemiştir. Kur’an’ın indirilmesi, ayın ikiye yarılması, asanınyılana dönüşmesi,  çamurdan yapılan kuşuncan bulması, bu mucizelere birer örnektir. Normal şartlar altında olmasıimkânsız olarak gerçekleşen mucizeler, mucize verilen peygamberlerindoğruluğuna, kerametler ise doğruluğu ispatlanmış peygamberliğin hakikatentasdikine delalet eder. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
 “Muhakkak ki bizpeygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik.”(Hadid Suresi 25. âyet)
Peygamber efendimiz (aleyhis salatu vesselam) şöyle buyurmuştur: “Hiçbirpeygamber yoktur ki ona bazı mucizeler verilmiş olmasın. Benim mucizem isevahiydir (Kur’an’dır) umuyorum ki Kıyamet günü en çok tabisi olan Ben olurum.”
[6]

·  Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’inNübüvvetine İman

·  Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’innübüvvetine ve Allahın onu insanlara müjdeleyici ve korkutucu olarakgönderdiğine iman etmek, imanın asıllarından büyük bir asıldır. Kulun imanı,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in, alemlerin rabbinin rasulü olduğunainanmadıkça tamamlanmaz.

·  Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Beninsanlarla Allah’tan başka hakkı ile gerektiği gibi ibadet edilecek bir ilaholmadığına ve Benim Allah’ın elçisi olduğuma şahadet edinceye kadar savaşmaklaemrolundum.”[7]

·  Onun rasullüğüne şahitlik etmek, sıhhatindeittifak edilen İbn Ömer radıyallahu anhuma hadisinde zikredilen İslamşartlarından biridir. Bu hadiste şöyle buyrulmuştur:

·  İslam beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tanbaşka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın rasulü olduğuna şehadet etmek,namazı kılmak, zekatı vermek, hac ve ramazan orucu.”[8]

·  Her müslümanın kesin olarak Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’in öncekilerin ve sonrakilerin efendisi, alemlerin rabbininrasulü ve peygamberlerin sonuncusu olduğuna iman etmesi, ona itaat etmenin vetabi olmanın kula Allah’ın sevgisini kazandıracak tek sebep olduğunu bilmesigerekir. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

·  Ey Muhammed! Onlara) De ki:"Eğer Allah’ı seviyorsanız, Ona tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin vegünahlarınızı bağışlasın. Allah. Gafur'dur, Rahim'dir" (Al-i İmran 31) yine ona itaatin Allah’a itaat,ona isyanın da Allah’a isyan olduğuna iman etmek gerekir. Allah Azze ve Celleşöyle buyurmuştur:

·  Her kim o Peygambere itaat ederse, Allah'a itaat etmişolur. Her kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.”(Nisa 80)
Nebi sallallahu aleyhi vesellem‘e  itaat, Allah`ın izniyle olanbir itaattir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerimin değişik yerlerinde “etîullahe veetîu’r-rasul” şeklinde gelen ifadeler münferit birer emirdir. Yani Allah Azzeve Celle’ye kayıtsız şartsız bir itaat ve yine resulüne kayıtsız şartsız itaatemredilmektedir. Bunun dışında Allah Azze ve Celle’nin mutlak itaatle emrettiğibir kimse yoktur. “Ey iman edenler!Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan emirsahiplerine de…” (Nisa 59) Burada emir sahipleri devreye giriyor ancakbunlara itaat mutlak bir itaat değil, kayda ve şarta bağlı olan bir itaattir.Yani emir sahiplerine olan itaat; Allah Azze ve Celle’ye itaate ve rasulüMuhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in getirdiklerine uygunsa, geçerlidir. Ayetin devamında "Eğer bir hususta anlaşmazlığadüşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resûl'egötürün" (Nisa 59) Burada çekişme durumunda emir sahipleri devreden çıkıyorsadece iki şeye arz etmek kalıyor: eğer Allaha ve ahiret gününe imanediyorsanız, onun çözümünü Allaha ve resulüne döndürün, buyruluyor.

·  KimAllah’a ve peygamberine (Muhammed’e) inanmazsa, muhakkak ki biz kâfirler içinateşi çokça alevli bir Cehennem hazırladık.” (Fetih Suresi 13. âyet)

·  Rasul sallallahu aleyhi ve sellem’e iman dinde zaruri olarakbilinmesi gereken konulardandır. Zira Allah resulü sallallahu aleyhive sellem  son peygamber olduğuna, onaitaatin Allah’a imanın bir gereği olduğuna inanmak, bunu böylece bilmek, herMüslümanın bilmesi gereken bir konudur. Eğer bu konuda bir bilgisizlik varsa,burada bilgisizlik mazeret değildir. Bu sebepledir ki dinlerini düzgünce öğrenmeyen,yani İslam'a girişleri sahih olmayan kimseler, çeşitli nübüvvet iddiasındabulunan kişiler ortaya çıkınca bunlara tabi olmuşlar ve kalplerinde eksik olaniman, onların küfrünü amellerinde, sözlerinde açığa çıkarmıştır. Nebisallallahu aleyhi ve sellem defaatle kendisinin son resul, son nebi olduğunubildirmiştir. Allah Azze ve Celle kitabında bu hususu bildirmiştir. Bir kimseİslam'a girerken kelime-i şahadeti söylediği sırada Muhammed sallallahu aleyhive sellem’in son resul ve son nebi olduğunu bilmek zorundadır. Eğer bu konudakibilgisizliği daha sonra ortaya çıkmışsa, onun İslam`a girişinin sahih olmadığıortaya çıkmış olur. Dolayısıyla Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den sonrabir kimse Resul`lük iddiasında veyahut peygamberlik iddiasında bulunursa, bukimseyi tasdik eden de o kimse gibi kafir olur. Bu bakımdan bilinmesi gerekenzaruri meselelerdendir.  

·  O, Allah katından insanlara haber vererek onlarayaratılışlarındaki sır ve hikmetin, varlıklarının gayesinin yalnızca Allah’aşirk koşmadan kulluk etmek olduğunu tebliğ etmiştir. Muhammed sallallahualeyhi ve sellem gelinceye kadar insanlara pek çok peygamberler, resuller,nebiler gönderilmiştir. Bunlar umumiyetle sadece Allah’a ibadet edin diyerekinsanları Tevhide davet etmişlerdir. Bu tevhid davetinde kimi zaman rububiyettevhidi, kimi zaman da uluhiyet tevhidi ağırlıkta olmuştur. Bu bakımdan bütünPeygamberlerin daveti sadece Allah Azze ve Celle’ye ibadet edilmesine, O’naortak koşulmamasına yönelik olmuştur. Çünkü insanların fıtratında kendileriniyaratanı bilme, tanıma onu arama melekesi vardır. Allah Azze ve Celle insanlarıbu fıtrat üzerine yaratır.

·  Aklı ermeye başlayan bir çocuketrafını, olayları sorgulamaya başlar. Yaratıcısını mutlaka tespit eder,aklıyla bunu anlayabilir. Hiç bir peygamberin tebliği ulaşmasa bile insan,Allah Azze ve Celle’nin varlığını bulabilir. Ama insanların kurtulmasına buyeterli değildir, bu şekilde iman yeterli değildir. Bu sebeple Allah Azze veCelle resullerini, nebilerini göndermiştir. İnsanın fıtratıyla, aklıyla vardığıbir karar vardır. “Beni yaratana ben teşekkür etmeliyim, bana bu nimetleriveren çeşitli ihsanlarda bulunan bu yaratıcıyı, bu rabbe ibadetle şükrümüsunmalıyım. Peki bu ibadet nasıl olacak?” İnsan bu ibadeti fıtri birihtiyaç olarak hisseder. Bu ibadetin nasıl olacağını Allah Azze ve Celle’nintanıtılmasıyla birlikte, alemlerin rabbinin, kainatın  sahibinin AllahAzze ve Celle olduğunu, O’nun sıfatlarını, O’nun Cennet ve Cehenneme sahipolduğunu, kulların öldükten sonra da devamlı olan bir hayatı olacağını, bu fanihayattan başka baki olan hayat yaşayacaklarını peygamberleri vasıtasıyla,peygamberlerine vahyederek insanlara bildirmiştir. İşte bu davetin temeliniAllah Azze ve Celle’ye hiç bir şeyi ortak koşmadan ibadet oluşturmaktadır.

· 
Yani insan fıtri olarak duyduğu oibadet ihtiyacını aklına göre yerine getirse mutlaka şirke düşer. Peygamberlerdoğru ibadetin nasıl yapılacağını insanlara öğretmiştir. İnsanın fıtratıylaAllah Azze ve Celle’ye ibadet etme ihtiyacı hissetmesi onun ihlasından,samimiyetinden  kaynaklanır.  Bu samimiyet Allah Azze ve Cellekatında amellerin kabulü için gerekli ama yeterli değil demiştik. Amelingeçerli olması için halis olması gerektiği gibi aynı anda doğru olması dagerekiyor. Bu ise yalnız peygamberlerin insanlara bildirdiği vahiyle tespitedilebilir. Amelin doğru olması kapsamına şirk içermemesi, ibadetin Allah Azzeve Celle’den başkasına yönlendirilmemesi girmektedir. Ki buna kelime-i şahadetisöylediğimizde şahitlik ediyoruz. Diyoruz ki ibadete Allahtan başka kimse layıkdeğildir. Yani ilah kelimesinin tanımı budur. İlah; ibadete layıkolandır. Her kim Allah’tan başkasına bir ibadeti yönlendiriyorsa,  mesela duayı, secdeyi, kıyamı, yardım istemeyibuna benzer ibadet çeşitlerinden birisini, ta’zimi, sevgiyi, korkuyu Allah’tanbaşkasına yönlendiriyorsa, o kimse şirk koşmaktadır.

·  Bazı insanlar da bazı şüphelerigündeme getirir. Korku madem sadece Allah'ın hakkı, insan fıtri olarak bir sürükorkular yaşar bunların durumu nedir o zaman? Mesela kimi insanlarda karanlıkkorkusu vardır, kimi insanlar kapalı yerde kalma korkusu vardır, kimisindeyükseklik korkusu vardır veya bunlara benzeyen bir sürü korkular vardır. Buradakastedilen “insanı şirke götüren korku”; Allah Azze ve Celle’nin korkusunungereğine karşı, başkalarının korkusunu onun önüne geçirmektir. Mesela Musaaleyhisselam Firavun ve kavminden, kendisine kötülük etmesinden korkuyorkaçıyor. Yol esnasında Allah Azze ve Celle: “geri dön" emri veriyor. Şimdikavminden fıtri bir korkusu var. Ama artık Allah Azze ve Celle’nin emri gelmiştir.Burada şayet bir insan, böyle bir emir karşısında fıtri korkularını Allah Azzeve Celle’nin emrinin önüne geçirse, bu tavır insanı tehlikeye sokar. 

·  İşte o şeytan, ancak kendidostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardankorkmayın, benden korkun. (Ali İmran 175). Yani burada kastedilen; AllahAzze ve Celle’ye ibadetinin önüne geçen bütün korkulardır. Namaz kılacaksın,bir kimse seni engellemek istiyor. işten atmakla tehdit ediyor, başka bir şeyletehdit ediyor, zarar vermekle tehdit ediyor. Bu korku işte o ibadetin önünegeçemez! Namaz öyle bir emirdir ki, hiç bir durumda terki yok. Fakihler fıkıhkitaplarında öyle misaller verirler ki, mesela bir kimse kuyuya düşse ve çıplakolsa o halde bile namaz kendisinden sakıt olmaz. Necaset varsa orada necasettentaharetin farzlığı ondan düşer, ama namaz düşmez. Örtünmeye imkanı yoksa setr-iavret farziyeti ondan düşer ama namaz düşmez. Suya ulaşamıyorsa abdest farzıondan düşer ama namaz düşmez. Namazın farzlığı – hayız olan kadın dışında - hiçbir halde kuldan düşmüyor. işte bununla beraber ibadetin sadece Allah Azze veCelle’nin hakkı olduğunu bilmek, ibadeti sadece Allah Azze ve Celle’yeyönlendirmek; La ilahe illallah sözünün bir gereğidir. Buradaki konumuz ise, Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’in nübüvvetine ve Risâlet'ine imandır. Buradadiyoruz ki “ve Muhamedun resulullah, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem  Allah'ın resulü olduğuna” iman etmek. İşteibadetlerde olmazsa olmaz olan iki şarttan birincisini "la ilaheillallah" sözü tespit ediyor, İkincisini de yani amelin doğru olmasını daMuhammedun Rasulullah sözü tespit ediyor.

· 
Amelleri peygamberin gösterdiği,öğrettiği, tebliğ ve davette bulunduğu gibi yerine getirmek, "Muhammedunresulullah" sözünün bir gereğidir. Bir kimse oruç, hac, zekat, namazveyahut cihad gibi, - hangi alanda olursa olsun - Allah'ın emir kıldığıibadetleri yerine getirmesi ihlasının bir gereğidir, amelin de ihlasını bozacakunsurlardan korunması gerekir. Yine bu amelin, Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in öğrettiği şekilde eda edilmesi gerekir. Mesela bir kimse dese ki; “İnsanlarbelli bir düzen tutturmuş şu şekilde namaz kılıyorlar, şu şekilde oruçtutuyorlar şunları orucu bozucu kabul ediyorlar, şunları yapsam orucu bozulmazkabul ediyorlar. Haccı şöyle yapsam olur diyorlar…” diyerek bu şekilde amelediyorsa, bu kimse Muhammedun Rasulullah dememiştir. Demişse bile sözündeyalancıdır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e iman etmek, onun öğrettiğişekli bütün dünyaya aykırı bile olsa, “Hayır Allah'ın resulü Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’dir, Allaha nasıl ibadet edileceğini Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem  öğretmiştir.Ve ben de la ilahe illallah muhammedun rasulullah sözümle ilan ediyorum ki herkimin söz ve fiilleri bu iki söze aykırıysa ben onları elimin tersi ile ittim,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yolundayım, Alemlere rahmet olarakgönderilenin yolundayım. Ama O Allah Azze ve Celle ki: "Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ınyolundan saptırırlar." (En’am 116) buyurmuştur ve onlar ancak zannauyarlar” demektir.
Bakın insanlara, hani dedik yaibadet peygamberin öğrettiği şekilde olmalı, sahih sünnete uygun olmalı. Sahihsünnet ilim ifade eder, zayıf rivayet ise zayıf zan ifade eder. Zayıf hadis,zannın bile düşüğünü ifade eder. Şimdi insanların uyguladıkları amellerinçoğunun ya zayıf hadislere dayandığını veya hadislere bile değil birileriningörüşlerine dayandığını görüyoruz.

·   

·  Bakın burada Buhari ve Müslimhadisinde örnekleme yoluyla Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem örnek veriyor. Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’i kişinin çocuklarından anne ve babasından ve bütüninsanlardan fazla sevmesi imanın gereği olarak zikrediliyor! Sevgi, Al-i İmran31. ayetinde  şöyle açıklanıyor: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanızbana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın."Demek ki Allah`ın sevgisi de Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in  sevgisi de, Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’e  tabi olmayı gerektirir. 

·   

·  Tâbî olmayanlarAllah'ı ve Peygamberini sevmek iddiasında yalancılardır! Dünyada Allah’ıkandıramazsa da insanları aldatabilir ama ahirette şaşmaz ölçülervardır. Orada kimse kimseyi kandıramaz. Gerçi dünyada insan bu sevgiyifiilleri ile ortaya koyar. Allah’ı ne kadar sevdiğini, Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’i ne kadar sevdiğini gösterir. Allah’a veresulüne itaatten yüz çeviriyor, sünneti terk ediyor, ne için? ya çocuğuiçin ya annesi babası için, onların hatırı için!
İbn Mace’de geçen sahih bir hadiste:"Öyle insanlar vardır ki onların amelleri “hebaen mensura” olur. Yanidarma dağın edilir, hepsi boşa gider. Bunlar sizin kardeşlerinizdir. Sizinleberaber gece ibadetlerinde de nasiplerini alırlar, ama yalnız kaldıklarındaveya imkan bulduklarında günahlara dalarlar" buyrulmuştur. Bukimseler normalde itaatkar kimseler, yani münafık kimseler de değil, sadece salihbir ortamda olduğundan günaha imkan bulamamış kimseler. Ama Salihlerinarasından çıkar çıkmaz, günaha fırsat bulur bulmaz onun içine dalıveriyor. 

·   

·  Mesela Salih bir ortamda yetişen insanın, günahla imtihan edilmesi nadir olabilir. Onunimtihanı genelde ya kardeşleriyle olur,  Müslümanlarla olur veya dahabaşka şeylerle olur. Fakat günahla sınanması nadirdir. Nebi sallallahu aleyhive sellem’in buyurduğu gibi, yedi kişi Allah Azze ve Celle’nin gölgesindenbaşka bir gölgenin olmadığı günde, Allah`ın gölgesinde olacaklar. Bunlardanbirisi kimdi? “Bir genç ki, kendisini Allah ibadete vermiş, mal ve güzelliksahibi bir kadın kötülüğe davet ettiğinde onu: “Ben Allah’tan korkarım” diyerekreddeden kimse.” Böyle bir imtihanla pek çok kişi karşılaşmaz. Amakarşılaşan insanlardan da kazananı nadirdir. Allah Azze ve Celle kendisiningölgesinde olanları azınlık olarak yani seçme insanlar olarak bildiriyorburada. Kalbi mescitlere bağlı olan bir genç, yalnız kaldığında - günahişleyerek değil! - Allah'ı zikrederek gözünden yaşlar akan kimse. KardeşiniAllah için seven, ayrıldığında Allah için ayrılan. Bakın bunlar hep kalbîhasletler. Kalbin muhafazasına yönelik hasletler. Kişi insanlar içerisindeSalih olabilir ibadetlerini yerine getirebilir ama bazen yalnız kaldığındaAllah Azze ve Celle’nin her an kendisini gördüğünü aklından çıkarıverir vegünahlara dalar da dalar. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, Cibril hadisinde “ihsan”ıtarif etmişti. Orada: “İhsan nedir ey Muhammed! (sallallahu aleyhi ve sellem)”diye soruya şöyle cevap vermişti: "Sen O’nu görmesen de rabbinin her anseni gördüğünü düşünerek ibadet etmendir." Rabbinin kendisini her angördüğünü düşünen bir insan; ister insanlar içerisinde olsun, ister yalnızolsun ibadetinde değişme olmaz. İnsanlar kendisini ister kınasın, yerin dibinebatırsın, Allaha ibadetinde bir eksilme, bıkkınlık olmaz. Ama bir kimse ki insanlarövdüğü zaman ibadete şevkle koşuyor, yerdiği zaman da ibadeti terk ediyorsa, bununibadetinde, imanında, ihsanında problem var demektir.

· 
Rasule iman Allah’a imanın gereğidir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurmuştur:

·  Yüzçevirenler dışında bütün ümmetim cennete girecektir.”Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e yüzçevirenlerin kimler olduğu sorulunca daşöyle cevap vermiştir:

·  Kim bana itaat ederse cennete girer, kim de bana isyanederse yüzçevirmiş demektir.”[9]

·  Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’isevmek de imanın gereklerindendir. Bu konuda şöyle buyurmuştur:

·  Sizden biriniz, beniçocuklarından, baba ve annesinden ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe imanetmiş olmaz.”[10]

·  Nebi sallallahu aleyhi ve sellem İnsanlara ve Cinlere Gönderilmiştir:

·  Bu da yine Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e imanınsahih olabilmesi için gerekli şartlardan birisidir. Her kim Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’e “14 asır önce çöl bedevilerine gönderilmiş” derse, bu kimsebaştan iman etmemiştir. Küfür içerisindedir. Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in gönderildiği şeriatın çöl kanunları olduğunu söyleyen burnu büyüklerbu konuda küfür içerisinde olanlardır. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemAlemlere rahmet olarak gönderilmiş olup onun şeriatı, sünnetleri kıyamet gününekadar geçerlidir. Hiç bir asırda inkitaya (kesintiye) uğramaz. Yani Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini ortadan kaldıracak nesh edecek birdelil daha yoktur, vahiy kapanmıştır. Ama Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’e imanı sahih olmayanlar: "Bize yazdırıldı" diye kitapyazıyorlar, bize rüyamızda söyle gösterildi veyahut biz rüyamızda söyle gördük.Hızır`la buluştuk, bize şöyle ilham olundu diyerek Muhammed sallallahu aleyhive sellem’in şeriatının dışında bir takım unsurlar katıyorlar!

·   

·  İnsanların çoğunun özellikle tasavvufçulardan etkilenenlerinelinde “musebbehatu aşera” diye bir terkip vardır. Muhammed sallallahu aleyhive sellem’den gelmemiştir bu. Derler ki rivayete göre İbrahim et-Teymi rahimehullahHızır ile buluşmuş. Hızır demiş ki: "Ben sana çok güzel bir terkipöğreteceğim, bunu yaparsan Cennetliklerden olursun. İşte şunları veşunları sabah akşam yedişer kere okuyacaksın” Bu uydurma bir hikayedir.Bunları İnsanlar tekrar eder dururlar. Bu Muhammed sallallahu aleyhi vesellem’in getirdiği dinin kamil, eksiksiz, noksansız olduğuna dair Alla Azze veCelle’nin şahitlik ettiği ayeti yalan saymaktır, inanmamaktır! Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem’e güvenmemektir! Hiç kimse Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’in sünnetinden, onun yolundan daha güzel bir şey koyamazortaya!  Neden insanlar duada, zikirlerde veya buna benzer ibadetlerdesahih sünnetlerde gelenlerle yetinmiyorlar acaba?! Neden filanca evliya hazretlerininsalavatı, filancanın duası diyerek farklı farklı arayış içerisine giriyorlar?Allah Azze ve Celle en son indirdiği ayetinde (Maide 3) bu dini tamamladığınıbildiriyor. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de, Ebu Zerr radiyallahu anhdengelen rivayette diyor ki: "Ben ümmetime kendilerini cenneteyaklaştıracak her şeyi açıkladım ve cehennemden uzaklaştıracak her şeyi deaçıklamış bulunuyorum. Sizleri apaçık aydınlık bir yol üzerinde bıraktım. Kimbu yoldan saparsa kendi aleyhine sapmış olur" diyor. Rasulullahsallallahu aleyhi ve sellem’in açıkladığı dinin kamil ve yeterli olduğuna imanetmek gerekir.
Burada bir başka misal daha verelim. Bir gün Ömer b. Hattabradiyallahu anh geçmiş kavimlerin Yahudi ve Hristiyanların israiliyat tarzırivayetlerinin toplandığı, Tevrat'tan nakillerin toplandığı bir kitap okumaktadır.Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem  geliyor ve “Ne okuyorsunuz?”diye soruyor. Ömer radiyallahu anh diyor ki burada “Musa aleyhisselamın vegeçmiş kavimlerin güzel kıssaları vardır” Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’iniki kaşı arasında bulunan damarı öfkeden kabarıyor ve diyor ki: "Vallahikardeşim Musa bugün hayatta olsaydı gelip benim şeriatıma tabi olmaktan başkabir yol bulamazdı"!! Bakınız Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem  İsa aleyhisselam`ın ahir zamanda nüzuledeceğini bildirmiş. İsa aleyhisselam da nüzul ettiğinde Muhammed sallallahualeyhi ve sellem’in  şeriatına tabiolacak, onunla hükmedecek. Mehdinin arkasında namaz kılacak. “Siz birbirinizeimam kılındınız. Namazı sen kıldır diyecek Mehdi’ye” İsa aleyhisselam ve Musaaleyhisselam dahi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`in şeriatı dışına, onunsünnetinin dışına çıkamıyorsa, sizin bu evliya makamına oturttuğunuz insanlar nasılçıkabilirler? Onlar bu kaynağı nereden almışlar? Hızır aleyhisselam da Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem`in sünnetinin dışına çıkmaz! O halde insanların enbüyük eksiği delil ile hareket etmemeleridir. İnsanları helak eden şey Allah`ınkitabında ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`in sünnetinde bulunan;apaydınlık yoldan, üzerinde burhan, hüccet, delil bulunan yolda olmamalarıdır.Her kim bu delilleri iki gözünün önüne diker de, dedikodulara aldırmazsa,delilsiz görüşlere iltifat etmezse o hakka tabi olmuştur, Kur’anın hidayeti ilehidayet bulmuştur, Salih selefin yolunda gitmiştir, razı olunmuş imamları takipetmiştir. Kim de böyle yapmazsa, bizden öncekilerin dinlerini parça parça yapıpfırkalara ayrıldıkları gibi ihtilafa düştükleri gibi bölünenlerden olmuştur.Nitekim mezhep mezheptirler, tarikat tarikattırlar, fırka fırkadırlar. AllahAzze ve Celle yasaklıyor ayetinde: “Siz rabbinizden vahiy olunana tabi olun,başka dostlar edinmeyin, diyor. (Araf 3) ayetinde. Cabirradıyallahu anh’ın rivayet etmiş olduğu hadiste Nebi sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

·  Benimle diğer peygamberlerinmisali şöyledir: bir adam bir ev yapar, onu tamalar, yalnız bir tuğlalık yerkalır. İnsanlar bu eve girerler, beğenirler ve “Şurdaki tuğla da yerindeolsaydı” derler. İşte o eksik tuğla benim. Benim gelişimle peygamberler son bulmuştur.”[11]

· 

·  Su dolubir bardağa şeker eklerseniz bu bardak taşar, bir kısmı dökülür. Dine bidateklenmesi de böyledir. Bidat girerse sünnet eksilir. Buna Ezan konusunu misalgösterebiliriz. Ezan okunduğu zaman insanlar "Aziz Allah Şefaat yarasulullah" derler. Bunun ise hiç bir delili yoktur. Delil ile sabit olan;ezan sözlerini kendi kendine tekrar etme sünnetine iseuyulmamaktadır. Yani bir bidat sünneti yok ediyor.

·   

·  İnsanlar Muhammed sallallahu aleyhive sellem  getirmediği hatta şiddetleyasakladığı akidelere inanır olmuşlardır. Tevhid diye şirke inanır olmuşlar,Vahdeti vücut inancını Tevhid diye tarif etmişlerdir. Yani her şeyi Allaholarak gören kimse tevhide ulaşmıştır diyorlar! Halbuki tevhidinaslı, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem‘in öğrettiği nedir? Allah ayrıAlem ayrı. Allah Azze ve Celle yaratandır, yaratılmışlar ondan ayrıdır. AllahAzze ve Celle yaratıklarında ayrı semaların ve arşın üzerindedir. Bunun tamtersi tevhid diye öğretilmiş! Allah‘a iman olarak “Allah her yerdedir” sözüöğretilmiş! Allah her yerde sözü vahdeti vücutçuların İslam'dan önce Allah`ınindirdiği kitaplara, peygamberlere iman etmeyenlerin sözüydü. PeygamberlerAllah yukarıdadır, semadadır, dedikçe onlar “Hayır Allah her yerdedir,her şey Allah`tan ibarettir” derlerdi. Hullulcüydü yani onlar. İslam geldionları reddetti. Yani ehl-i kitap burada haklıydı. Yahudi ve Hristiyanlar, kitapsız olankafir felsefecilere karşı bu konuda mücadele ediyorlardı. Ondan sonra bu ehl-ikitap, Allah'ın başka sıfatlarında saptırmalara gittiler.

·  Allah`ı mahlukunabenzetmeye başladılar. Allah’a gerektiği gibi tazimde bulunmadılar, çocuknispet ettiler. Ondan sonra Allah`ın eli bağlıdır dediler. Allah Azze ve CelleMaide suresinde onlara cevap olarak "Allah`ın iki ellide açıktır" buyurdu.Yani Yahudiler ona el nispet ettiği için onları reddetmedi. Onlar bir eldenbahsederken, Allah Azze ve Celle iki elini de ispat etti, iki elininde açıkolduğunu bildirdi. Ama bu el ki onun hiç bir benzeri yoktur, buna da iman etmekşarttır. İşte Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in gönderildiği insanlar dauluhiyet tevhidinde; ibadet tevhidinde şirk problemi içerisindeydiler. YaniAllaha yakın bildikleri kimseleri, bunlar melekler olsun, peygamberler olsun,veliler olsun, hayırlı ameller işleyen kimseler olsun fark etmez, bunlaraibadeti yönlendirmeye başlamışlardı. Lat, Menat ve Uzza adlarına putlardikilmiş salih kimselerdi. Müşrikler: “Bunlar Allah`ın katında yakın kullardır,biz onlara ibadet ederek Allaha yakınlaşırız” demişlerdi. Yani Muhammedun resuullahibaresine muhalefet etmişlerdi. Onlar İbrahim aleyhisselam’ın şeriatına tabiolduklarını iddia ediyorlardı. İbadette İbrahim aleyhisselam’ın getirdiğinetabi olmadılar, kendileri de bir şeyler koydular. Biz ibadeti Allah`ın yakınkullarına da yapabiliriz dediler. İşte bu, Allah Azze ve Celle hakkındaellerinde bir hüccet olmadan şeytanın kendilerine fısıldadığı delilsiz bir sözdü.Bunu kendilerine din edindiler. Böylelikle şirke düştüler. Ondan sonra Amr binLuhay el-Huzaî Şam'da insanların ibadet ettikleri şeyler adına putlar diktiğinigördü ve bunun ticarette gelir getirecek bir şey olduğunu keşfetti, Araplararasında putculuğu yaydı. Böylelikle Lat, Menat ve Uzza`nın adına putlardikilmeye başlandı. İnsanlar bu putlara yönlenmeye başladılar.

·   

·  Nuh kavminde de, salihleri vefat ettiği zaman şeytan geldibunlara vesvese verdi. Dedi ki “Siz bu Allah dostlarının birer suretini edinin,bu sebeple Allaha yakınlığınızı artırırsınız.” (Buhari İbn Abbas radıyallahuanhuma’dan nakletmiştir). Onlar bu amaçla bu suretleri edindiler ama busuretlere ibadet etmiyorlardı. Sonra bunlar öldü. Bunların ne amaçladikildiğini unutan, bilmeyen insanlar meydana geldi. Şeytan bunlara “Atalarınızbunlara ibadet ediyorlardı” diye vesvese verdi. İnsanlar da bunlara ibadetetmeye başladılar. Putçulluğun aslı işte bu şekilde başlamıştır. Velhasılgeçmiş kavimlerin sapıklığa düşmelerinin sebeplerine baktığımızda, dinden yaniAllah Azze ve Celle’nin vahyinden delil olmayan şeyleri kendilerine yoledinmeleri onları saptırmıştır.

·   

·  Şeytan bir vesvese vermiş ama bunu Kitapta veya sünnettedelilini araştırmamışlar. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem  bunu şu hadis ile açıklıyor: "Herpeygamberin etrafında seçkin havarileri vardı, yakın arkadaşları vardı. Bunlargerektiği dini ikame ediyorlardı. Bunların arkasından öyle nesiller geldi ki.Yapmadıklarını söyleyen ve emronulmadıklarını yapan kimseler oldular.İfadeye dikkat edin. “Yapmadıklarını söyleyen” yani dini öyle zorlaştırıyorlarki amel etmiyorlar. Ama insanları bununla yükümlü tutuyorlardı. Mesela Fetvasorulduğunda o kadar zor bir fetva veriyorlar ki neredeyse insanların ibadetetmelerini istemiyormuşçasına! Tıpkı günümüzde "Çoraba mesh olmaz, meshetsen bile o çoraba olmaz, şu çoraba olmaz” demeleri gibi. Allah resulü sallallahualeyhi ve sellem çorabına mesh etmiş ve bunda da şart koşmamış. Bunun gibizorlaştırmalar yapmışlar ve bununla da kendileri amel etmemişler. Ve ikinci birözelikleri var, “emronulmadıkları şeyleri yapan kimseler oldular.” Yanine Allah emretmiş ne peygamber emretmiş. Kendiliklerinden ibadetleruydurmuşlar, mesela ruhbanlık gibi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem  diyor ki işte her kim böyle bir münkergörürse eliyle değiştirsin, gücü yetmiyorsa diliyle değiştirsin, buna da gücüyetmiyorsa kalbi ile buğz etsin. bundan öte iman yoktur. İmanın en zayıfı budur,diyor.

· 
Şimdi insanların durumuna bakın! Bidat nedir? Peygamber sallallahualeyhi ve sellem`in şeriatinde aslı bulunmayan, insanlar tarafından güzelbulunarak ortaya konulmuş ibadetler. Kötü bir şey mi? İnsanlar buna hasenediyor. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ise buna kalbi ile buğz etmeyen imanın en zayıfına bile sahipolamamıştır diyor. Bakın şu bidatin tehlikesine! Bunlar masumlaştırmayaçalışıyor, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ise: "Bizim emretmediğimizamel reddolunmuştur” diyor. Buna rağmen mesela adam çıkıyor diyor ki: "Yahukandil gecelerinde ne kötülük var, insanlar toplanıyor bir araya geliyor, Allah`ıhatırlıyorlar. Hiç olmazsa bu vesileyi onların elinden almayalım” diyor.Herhalde bunda bir hayır olsaydı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem  ve sahabeleri yapardı bunu. Şimdi bu söz şuanlama geliyor arkadaşlar: “Bu kişiler öyle hayırlı kimseler ki sahabelerdebile olmayan bir takım hayırlı şeyler yapıyorlar. Sahabeler bile akledememişbunu, bunlar ne zeki insanlar ki, bir şey getirdiler. Muhammed sallallahualeyhi ve sellemin dininde bir eksiklik vardı, bunlar o eksikliği giderdi.”Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem son tuğlayı ben tamamlarım diyor, bunlarhayır! bir kaç tuğla daha vardı onları da biz böyle böyle tamamlayacağız “ diyorlar! Evet! Bu sorumsuzcasöyledikleri sözleri Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`e ve Allah Azze veCelle’ye hakaret manasını taşıdığını fark etmeden söylemektedirler. Buna karşıuyarmak gerekir. Kim bu sonradan çıkan şeyleri güzel görürse, “Bidat-ı hasene/güzelbidat” gibi tabirler kullanırsa demek ki Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’in dediği gibi: “kalbi ile buğz etmeyende imanın zerresi yoktur”tehdidine muhatap demektir. Kalbi ile buğz eden bir adam bunu söylemez. Buamelden nefret etmesi lazım.

· 
Ama şeytan öyle bir tuzağa düşürmüştür ki adamfarz namazı kılmıyor, Allah günde beş vakit namazı kılmayı emretmiş vebunun terkinini küfür olduğunu bir çok hadisinde söylemiş. Adamın biri çıkıyorve şöyle diyor: "Namazın terkininin küfür olduğunu söylemekahlaksızlıktır, insanları dinden uzaklaştırmaktır" diyor. Suphanallah. “Ahlaksızlıktır”diyor peygamberin bu hadisini nakledene! “Üç mezhep imamı küfür olmadığınısöylemiş, bir tane mezhep imamı küfür olduğunu söylemiş. Biz cumhura uyacağız”diyor! Şimdi ahlaksızlık hangisi? Ahlakı da geçtik, imansızlık hangisi?Allah'ın peygamberi ile gönderdiğini başkaların sözleri ile değişmekten büyükahlaksızlık var mı? Bu küfür olan bir ahlaksızlık değil mi? Peygamberin sözününakletmek ne zamandan beri ahlaksızlık ve insanları dinden uzaklaştırmak oldu?Ne zamanda beri fitne oldu? İşte o ahir zaman peygamberi kıyamet gününe kadarsözleri bu ümmeti bağlayan, hiç bir değişiklik yapmadan katma veyahut kırpmayapmadan nakletmekle emronulduğumuz peygamberin sözleridir bunlar. Aksi haldedinin temeli olan bu hadisler, insanlar beğenmeyecek diye nakledilmezse,insanları dinden değil, dini insanlardan kaçırmış olmaz mıyız? O peygambersallallahu aleyhi ve sellem: "Namazın terki küfürdür" buyuruyor.Demek ki Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`e iman iddiasıyla kuru bir iddiadadeğil, içerisinde pek çok unsuru barındırması gereken bir iddia da bulunuyoruz.Allah'ın resul olarak gönderdiği Nebi olarak gönderdiği Muhammed sallallahualeyhi ve sellem`e iman ettim, onu çocuğumdan, anamdan, babamdan ve bütüninsanlardan, yani bütün insanların maslahatı; Muhammed sallallahu aleyhi vesellem`in hadisini nakletmememi gerektiriyorsa o benim umurumda değil! BenAllah`ın peygamberini gönderdiği şeriatla mükellefim. Ben bu maslahatlamükellefim. Ama kendi maslahatlarını, kendi şöhretlerinin maslahatını dininmaslahatı yerine koyuyorlar! Her kim dinin emirlerinden kırpma yapıyorsa,Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem`ın hadislerini perdelemek istiyorsa bunlarkendi maslahatlarına düşmüş, nefislerinin maslahatlarına düşmüş insanlardır vebu nefislerinin maslahatlarını Allah`ın dininin maslahatı gibi göstermeyeçalışanlardır. Bu sebeple sakalları kısaltın dikkat çekmesin! derler.İnsanların içerisinde sünnete göre namaz kılmayın, yalnız kaldığınızdaistediğiniz gibi kılın derler! Kadınlarınız yüzlerini örtmesin tepki çekerderler! Nasıl olsa filanca alim buna fetva vermiştir diyerek, ilim ehlininhatalarını fırsat diye sunarlar. Allah bunlardan eylemesin. Bunlarınfitnelerinden de ümmeti korusun.

·  Tahavi şarihi de şöyle der:“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bütün insanlara gönderilmiş olduğuhususu, dinde zaruri olarak bilinmesi gereken bir konudur.”[12] Bu geçmiş de olan Yahudi ve Hristiyanlariçinde geçerli çünkü onların kitaplarında da Muhammed sallallahu aleyhi vesellem  iman var.

·   

·  Bunun Kurandan delilleri;

·  1- Allah Teala şöyle buyurmuştur: “De ki: "Ey insanlar! Ben, sizinhepinize birden, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ınPeygamberiyim.”(Araf 158)

·  2- “(Ey Muhammed!) Biz seni, ancak bütün insanlara müjdecive uyarıcı olarak gönderdik. Fakat onların çoğu bilmiyor.” (Sebe 28)

·  Sünnetten delili:

·  Cabir radıyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

·  Bana benden önceki peygamberlere verilmeyen beş şeyverilmiştir: bir aylık mesafeden düşmanlarımın kalbine korku salmakladesteklendim. Yeryüzü bana mescid ve temizleyici kılındı. Ümmetimden herhangibiri namazı nerede idrak ederse orada kılar. Bana ganimetler helal kılındı.Benden önce kimseye helal kılınmamıştı. Bana şefaat etme yetkisi verildi. Diğernebiler kendi kavimlerine gönderilmişlerken ben bütün insanlara gönderildim.”[13]

· 

·  Bir aylık mesafeden düşmanlarımın kalbine korku salmakladesteklendim ifadesi ümmete de sari olmuştur. Yani ümmete de geçerlidir. Bunuen bariz delilerinden biri Sahihu Müslim'de Sevban radiyallahu anh`dan gelenbir rivayettir. Tıpkı bir kazan etrafında obur, aç kimselerin toplanıp daüşüşmeleri gibi  diğer milletler sizin üzerinize üşüşücekler. Diyorlar ki,ey Allah`ın resulü o zaman Müslümanlar sayıca az mı olacak? Hayır bilakis çokolacaksınız fakat selin sürüklediği çer çöp gibi dağınıkolacaksınız. Allah kalplerinize vehen (gevşeklik) atacak. Vehen nedir diyesorduklarında. Dünya sevgisi ve ölümden hoşlanmamak diyor. İşte o zamanAllah düşmanlarınızın kalbinden size duyduğu korkuyu kaldıracak.  

·   

·  [1] Ahmed (2/381) BuhariTarihul Kebir (7/188) Edebul Müfred(1/104) Beyhaki (10/191) İbni Abdilberr et-Temhid (16/254) Mecma (8/188) sahihtir.

·  [2] Buhari (3/1270) İbni Hibban(15/225, 233) Hakim (2/648)Ahmed (2/402, 436) İbni Rahuye (1/124)

·  [3] İbni Hibban (2/77) Bezzar (9/427) Ahmed (5/178, 179)Taberani (8/217) Haris (1/195) İbni Sad (1/32, 54) Tarihut Taberi (1/95) hadishasendir.

·  [4] Müslim (1/371) İbni Hibban(6/87, 14/311) Ebu Avane (1/330) Tirmizi (1553) Ahmed (2/411) Ebu Yala (11/377)

·  [5] İbni Hibban (14/398) Hakim(2/660) Ziyaul Makdisi Muhtare (9/455) Tirmizi (3148) İbni Mace (4308) İbni Ebi Şeybe (6/351) Ahmed (3/2) Ebu Yala (7/281) sahihtir.

·  [6] Buhari (Fezailül Kuran 1)Müslim (iman 239)

·  [7] Buhârî (İmân 17) Müslim(İman 36) Beyhaki Şuab (1/39)

·  [8] Buhari (8) Muslim (16)

·  [9] Buhari (7280)

·  [10] Buhari (7283) Muslim (2283)

·  [11] Müslim (2287)

·  [12] Şerhu’t-Tahaviye (1/170)

·  [13] Buhari (335) Muslim (521)