Bu Blog içinde Ara

27 Kasım 2022 Pazar

Kalpler sürekli aynı hâl üzere kalır. " diye bir kaide yoktur

 Katılaşan kalp, insanın çabası ve Allah'ın (cc) yardımı ile yumuşayacağı gibi, selim olan bir kalp de kulun gafleti nedeniyle hastalık kapabilir, katılaşabilir. İnsanın, çabalarına rağmen kalbinde bir değişiklik hissetmeyince azmi kırılabilir. Buna rağmen asla pes etmemelidir. Çünkü bu durum Allah muhafaza kişiyi küfre kadar götürebilecek çok tehlikeli bir sapmadır. Bu sapmanın sebebi ise kişinin Allah'ın rahmetinden ümit kesmesidir. Hâlbuki kalp katılığı da dâhil, her türlü masiyetin tevbe ve istiğfarla Allah (cc) tarafından bağışlanacağına ve kalplerin ıslah olacağına dair ümitlerin daima korunması gerekir.

1 Kasım 2022 Salı

MEDİNE DEMİRCİ KÖRÜGÜ GİBİDİR

 Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Ben öyle bir şehre hicretle emrolundum ki, bu şehir, diğer şehirlere üstün gelir. Münafıklar bu şehre “Yesrib” derler. Bu şehir, “Medine”dir. İn­sanların kötülerini demirci körüğünün demirin kirini giderdiği gibi giderir.”Buhârî, Fezâilu'l-Medine 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/237, 247, 384.

MEDİNE DEMİRCİ KÖRÜGÜ GİBİDİR

 Araplardan bir cemâat, Medine’de Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanına gelip, müslüman oldular. Bir müddet sonra Medine vebâsına tutuldular. Geldiklerine pişman olarak Medine’den çıkıp  gittiler. Ashâb-ı Kiram’dan bazıları onları karşılayarak:

“Siz ne diye dönüyorsunuz?” dediler.

“Medine vebasına tutulduk, Medine’den nefret ettik!” dediler. Onlara:

“Rasûlullah, size güzel bir örnek değil mi?” diye sordular. Bazıları münafıklık ettiler, bazıları da etmediler. Çünkü onlar müslümandılar.

Medine’den çıkıp gidenler hakkında Peygamberimiz (s.a.v.):

“Medine, demirci körüğü gibidir; temizi kor, kiri, pası, dışarı atar!” buyurdu.

Yüce Allâh (c.c.)’da indirdiği ayette:

“Size ne oluyor ki, münâfıklar hakkında iki fırka oluyorsunuz? Allâh, onları kazandıkları şey yüzünden tersine döndürmüştür. Allâh, her kimi saptırırsa, artık sen onun için bir yol bulamazsın! ” buyurdu.

(Nisa: 88)

Bir gün bir arabî, Peygamberimiz (s.a.v.)’e gelip İslamiyet üzerine bey’at etmişti. Ertesi günü bu adam hummaya tutulmuş olarak geldi ve:

“Ya Muhammed! Beni bedevilik haline döndür!” dedi.

Peygamberimiz (s.a.v.) onun dileğini yerine getirmeye yanaşmadı.Arabî tekrar geldi ve:

“Beni bedevîlik haline döndür.” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.) yine onun bu dilediğini kabule yanaşmadı.

Arabî çıkıp gidince, Peygamberimiz (s.a.v.) :

“Medine demirci körüğü gibidir. Temizi alıkor, kiri, pası dışarı atar.” buyurdu.Buhârî, Fezâilu'l-Medine 10, Ahkam 47, İ'tisam 16; Tirmizî, Menakıb 3920; 

12 Ekim 2022 Çarşamba

10 Eylül 2022 Cumartesi

Korkunç olan ölüm değildir, korkunç olan ölüme hazırlıksız yakalanmaktır

          Ömer (r.a)'in şöyle söylediği rivayet edilmektedir:  “Hesaba çekilmeden önce nefislerinizi hesaba çekiniz. Kendinizi en büyük buluşma için hazırlayınız.  Kıyamet gününde hesap, ancak dünyada kendini sorgulayanlar için kolay olur.” (Tirmîzi, Kıyame, 25 (Hadis No: 2459).)

Sabaha Erince Akşamı Bekleme

 İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) omuzumdan tuttu ve: "Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol" buyurdu. İbnu Ömer (r.a) şöyle diyordu: "Akşama erdiğinde, sabahı bekleme, sabaha erdiğinde akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık halin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap."  (Buhârî, Rikak 2; Tirmizî, Zühd 25, (2334)).

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?

 “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir ” (Saf,61/ 2-3 )

Cennet size ayakkabılarınızın bağından daha yakındır

 Abdullah İbni Mesut radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cennet size ayakkabılarınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.” (Buhârî, Rikak 29)

Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış

           Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cehennem, nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış; Cennet ise, nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır.” (Buhârî, Rikak 28; Müslim, Cennet 1. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 22; Tirmizî, Cennet 21; Nesâî, Eymân 3)

27 Haziran 2022 Pazartesi

Allah'tan bizleri doğru yola iletmesini, yanılmaktan korumasını mükâfatlandırmasını dileriz

 Allah'tan bizleri doğru yola iletmesini, yanılmaktan korumasını, Hakk'a ulaştırmasını, söz ve amellerimizi yalnız kendisi için yapan ihlâs sahibi kullarından kılmasını, amel ve sözlerimize ecir vererek, yüce katında kabul buyurmasını, bizi hatalı görüp de Allah'ın Kitâbı'ndan ve Yüce Rasûlü'nün sünnetinden delil getirerek, hatamızı düzelten ve bizleri Allah'ın emirlerinin hakikatine ileten herkesi de, bizim yerimize en hayırlı bir şekilde mükâfatlandırmasını dileriz. Amin

9 Haziran 2022 Perşembe

Tevbe ve İstiğfar

          Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah'a istiğfâr ve tövbe ederim.” Yine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem insanlara hitâben şöyle buyurdular: “Ey insanlar! Allah'a dönüp tövbe ediniz. Ben O'na günde yüz defa tövbe ederim.”

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem istiğfar hakkında da şöyle buyurmuş-lardır: Estağfirullâhel-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hovel hayyul gayyûm ve etûbu ileyh.“O’ndan başka hakkıyla ibadet edilecek başka bir ilâh olmayan Azîm olan Allah'a istiğfar ve tövbe ederim.” diyen kişiyi Yüce Allah, cepheden firar etmiş olsa bile affeder.”

 Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Rabbin kula en yakın olduğu zaman gecenin son kısmıdır. O saatte Allah'ı ananlardan olabilirsen ol!” Aynı mânada başka bir hadiste de Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kulun Allah'a en yakın hali, secdede olduğu andır. Öyleyse (secdede iken) duayı çoğaltınız.”

Diğer bir hadiste Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “U-nuttuğum zamanlar olur ki, döner günde Allah'tan yüz defa af dilerim.”

27 Mayıs 2022 Cuma

Allah'ım! İslam'ı ve İslam ehlini her yerde koru! Amin

 Allah'ım! İslam'ı ve müslümanları güçlendir. Amin. Allah'ım! Müslüman erkekleri ve müslüman kadınları, mümin erkekleri ve mümin kadınları; onlardan sağ olanları ve ölenleri bağışla! Amin. Allah'ım! Ey Alemlerin Rabbi! Her müslüman erkeğin ve kadının işini kolaylaştır. Amin . Allah'ım! Müslümanlardan kabirde olanların kabirlerini aydınlat. Onları kabir azabından koru. Amin. Allah'ım! Borçlıların borçlarını ödemelerini sağla. Hastalarımıza ve müslümanların hastalarına şifa ver. Amin. Allah'ım! Müslümanların kalplerini yakınlaştır ve aralarını ıslah et; onları hak üzere kıl! Sen, her şeye gücü yetensin. Amin. Allah'ım! Güvenliğimizi ve istikrarımızı koru. Bizleri nimetine şükredenlerden eyle. Amin. Allah'ım! Sözlerimizde, amellerimizde, niyetlerimizde ve isteklerimizde bizlere ihlas nasip eyle. Amin. Allah'ım! Bize hakkı, hak olarak göster ve ona uymayı nasip eyle. Bâtılı, bâtıl olarak göster ve ondan kaçınmayı nasip eyle. Bâtılı karmaşık kılıp bizi saptırma! Amin. Allah'ım! İslam'ı ve müslümanları güçlendir. Şirki ve müşrikleri küçük düşür. Allah'ım! İslam'ı ve İslam ehlini her yerde şereflendir. Amin. Allah'ım! İslam'ı ve İslam ehlini her yerde koru! Amin“Allah’ım! Biz ümmet olarak doğru olanı kaybettik! Senin rızan olan yolu şaşırdık! Sen insanlık tarihi boyunca nice kimselere yol gösterdin, hidayet verdin. Yol gösterdiğin kimseler içinde bize de yol göster! Ümmet-i Muhammed psikolojik ve fizyolojik travmalar yaşıyor! Âfiyet verdiğin kimseler içinde ümmet olarak bize de âfiyet ihsan eyle! Her ne kadar hatamız varsa da, kendisine dostluk gösterdiğin kimseler içinde bize de dostluk göster! Verdiğin şeylerde bize bereket nasip et ve onları bizim için hayırlı kıl! Fitnecilerin, fesatçıların, nifakçıların, hainlerin, zalimlerin, kâfirlerin kötülüklerinden ve hükmettiğin bilumum kazâların şerrinden ümmet olarak bizi koru! Şüphesiz ki Sen, noksanlıklardan münezzeh olup her şeye hükmedersin. Ve Sana karşı hükmedilemez. Üstün kıldığın kimse hor ve zelîl olmaz. Alçalttığın kimse de şeref ve izzet bulamaz. Zalimleri ve kâfirleri alçalt! Masumlara ve günahsızlara izzet ve şeref ver, derecelerini yükselt! Sen kutlusun Rabbimiz, Sen yücesin. Allah’ım! Baş döndüren hatalar yaptık!Gazabından rızâna sığınırız. Cezândan affına sığınırız. Seni hakkıyla övemeyiz. Sen Kendini övdüğün gibi yücesin!”  Rabbim! Biz senden yardım istiyoruz. Biz senden günahlarımızı affetmeni istiyoruz. Razı olduğun şeylere karşı hidayet etmeni istiyoruz. Biz sana inanıyoruz. Sana tövbe ediyoruz ve sana güveniyoruz. Bize vermiş olduğun tüm nimetleri biliyor ve Sen’i hayır ile övüyoruz. Allah’ım sana şükrediyoruz. Bizlere sunmuş olduğun hiçbir nimetini inkâr etmiyor ve onları başkasından bilmiyoruz. Biz senin nimetlerini inkâr edenleri ve sana karşı duranları bırakırız. Rabbim! Bizler sadece sana kulluk ederiz. Ancak sana secde eder ve namazı yalnızca Sen’in için kılarız. Biz sadece sana koşarız. Yalnızca bizi sana yaklaştıracak olan şeyleri kazanmak için uğraşırız. Rahmetinin devam etmesini ve bollaşmasını dileriz. Biz senini Azabından korkarız, şüphesiz ki Sen’in azabın inançsızlara ve kâfirlere ulaşır. “Allah’ım! Hükmettiğin her şeyle ilgili olarak hamd Sana mahsustur. Sana istiğfar ediyoruz. Sana tövbe ediyoruz. Rabbim bağışla ve merhamet et! Merhamet edenlerin en hayırlısısın! Efendimiz Muhammed’e, O’nun (asm) âl ve ashabına salât ve selâm olsun.”AMİN

2 Mayıs 2022 Pazartesi

“Yaratan Rabbının adıyla oku! O insanı yapışkan bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbın sonsuz kerem sahibidir.” (Alak: 1-3)

 Mü'minlerin annesi Âişe -Allah ondan razı olsun-  şöy­le dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme vahyin ilk başlangıcı uykusunda gördüğü salih rüya şeklinde olmuştur. Gördüğü hiç bir rüya yoktu ki tıpkı sabahın aydınlığı gibi çıkmasın. Sonra kendisine yalnızlık sevdirildi. Bir ay müddetle ki bu Ramazan ayıydı, Hira mağarasında kaldı ve İbrahim’in dini olan “Hanifiyye”den kalma ibadetlerle uğraşırdı. Ailesinden ayrılmadan önce yeteri kadar yiyeceğini alır sonra tekrar Hatice’nin -Allah ondan razı olsun- yanına gelip azığını alır ve mağarada ibadetine devam ederdi. Bu durum Hira mağarasında olduğu halde hak olan emir gelinceye kadar devam etti. Ona melek gelip: “Oku” dedi.

-“Ben okuma bilmem” dedi. Dedi ki: “(Melek) beni aldı ve gücüm kuvvetim kesilene kadar beni tuttu Sonra beni bıraktı”. (Melek) dedi ki: “Oku” Ben “Okuma bilmem” dedim. Sonra beni ikinci kez alıp gücüm kuvvetim kesilinceye kadar beni tuttu. Sonra beni bıraktı ve “Oku” dedi. Ben: “Okuma bilmem” dedim. Melek beni alıp üçüncü kez gücüm kuvvetim kesilene kadar tuttu. Sonra dedi ki: 

 “Yaratan Rabbının adıyla oku! O insanı yapışkan bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbın sonsuz kerem sahibidir.” (Alak: 1-3)

Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem kendisine vahyolunan âyetler ve başından gelen kıssayla ve korkarak Hatice binti Huveylid’in -Allah ondan razı olsun- yanına dönüp dedi ki: “Beni örtün, beni örtün” Korku­su gidinceye kadar onu sarıp örttüler. Ondan sonra olanları Hatîce'ye haber vererek: "Kendimden korktum" dedi. Hatîce -Allah ondan razı olsun-: "Sakın korkma! Allah'a yemîn ederim ki, Allah asla seni mahcup edip zor duruma düşürmez. Çünkü sen akrabana iyilik eder, herkesin yardımına koşar, insanların senden gayrisinde bulamadıkları maldan onlara verirsin, misafirini ağırlarsın, musibet anında insanlara yardım edersin" dedi. Bundan sonra Hatîce, onunla birlikte amcasının oğlu Varakatu'bnu Nevfel ibnu Esed ibnu Abdul-Uzzâ'ya gitti. O, câhiliyet zamanında Hristiyanlığı benimsemiş, İbrânîce yazı bilen ve İncil'den Allah'ın dilediği kadar İbrânîce yazan yaşlı ve kör olmuş biriydi. Hatîce ona dedi ki:

- Ey amcamın oğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle. Varaka:

- Ne oldu ey kardeşimin oğlu? diye sorunca, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem gördüklerini ona anlattı. 

Varaka O’na şöyle dedi:

“Bu gördüğün, Allah'ın Musa'ya gönderdiği Nâmûs'tur (Cibril). Keşke senin davet ettiğin günlerde sana yardım etmek için genç olsaydım! Kavminin seni çıkaracakları zaman keşke hayâtta olsaydım!”

Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:

- "Onlar beni çıkaracaklar mı ki?"  O da:

- “Evet. Senin getirdiğini getirmiş hiçbir kimse yoktur ki ona düşmanca davranılmasın (eziyete uğramasın). Şayet senin çıkarılacağın o güne yetişirsem sana yardım ederim,” cevâbını ver­di. Ondan sonra aradan çok geçmedi, Varaka vefat etti.  Bir müddet vahy kesildi.

Buhari: (3392, 4953, 4955, 4956, 4957, 6982), Muslim: (160).

Allahım infak edene yenisini ver

 Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her gün, yeryüzüne iki melek iner ve bunlardan biri: Allahım infak edene yenisini ver, der. Diğeri de: Allahım vermeyenin malını telef et, der.”Buhari: (1442),

17 Mart 2022 Perşembe

HER BİDAT DALALETTİR

 Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

 “ Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): 

‘Her kim, bu işimizde (dinimizde) onda olmayan bir şeyi ihdâs ederse, o ihdâs ettiği şey, ondan reddolunmuştur (batıldır)’ buyurdu.” 

Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud

9 Mart 2022 Çarşamba

Sizler Allah’ın adını anın ve o eti yiyin

               Aişe -Allah O'ndan razı olsun- şöyle dedi: Bir topluluk Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve selleme geldiler ve şöyle dediler:

-Bir topluluk bize et getiriyorlar ve bizler onun üzerine Allah’ın adının anılıp anılmadığını bilmiyoruz. Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-“Sizler Allah’ın adını anın ve o eti yiyin.” Buhari: (2057).

Altının kulu, gümüşün kulu ve elbisenin kulu helak olsun

           Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Altının kulu, gümüşün kulu ve elbisenin kulu helak olsun. Böyle kişiye verilirse memnun olur, verilmezse kızar. Helak olsun ve baş aşağı yuvarlansın. Vücûduna diken battığında onu çekip çıkaran bulunmasın! Allah yolunda cihad etmek için atının dizginini tutmuş, başı dağınık, iki ayağı tozlanmış o kula müjdeler olsun! Şayet nöbet tutulması gerekiyorsa muhakkak o nöbet yerindedir. Şayet ordunun gerisinde durması gerekiyorsa muhakkak o, ordunun arkasında durur. Bu mücâhid bir meclise girmek için izin isterse küçük görülüp kendisine izin verilmez. Bir hususta şefaat edecek olursa şefaati kabul edilmez." Buhari: (2887).

 

GÜNÜMÜZÜN CİNCİLERİ KENDİNİ VE DİNİNİ SATANLAR

              İmrân b. Husayn -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Kendisi Kur’ân okuyan, sonra da isteyip vazgeçen biri-ne rastladı ve şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellemin şöyle dediğini işittim:

“Her kim Kur’ân okursa ihtiyacı olan şeyi Allah’tan istesin, çünkü ileride öyle insanlar gelecek ki: Kur’ân okuyacak ve Kur’ân’ı alet ederek insanlardan isteyeceklerdir.” Ahmed: (19885, 19944), Tirmizi: (2917), İbnu Ebi Şeybe (10/479), Bezzar, Musned'inde: (3553, 3554), Taberani, Keb,r'de (18/370, 371, 373), Beyhaki, Şuab'da: (2929).



İyi arkadaş ve kötü arkadaşın misali, misk satan ile demir körükleyen kimseye ben­zer

 Ebû Musa el-Eşari -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İyi arkadaş ve kötü arkadaşın misali, misk satan ile demir körükleyen kimseye ben­zer. Misk satan kimsenin mutlaka sana bir yararı dokunur; ya ondan bir miktar misk satın alırsın yahut onun güzel kokusunu duyarsın. Demircinin körüğü ise ya bedenini veya elbiseni yakar yahut da onun kötü kokusunu duyarsın.” Buhari: (2101, 5534), Muslim: (2628).

Mü'minden başkasıyla arkadaşlık etme, yemeğini de Allah'tan korkan kimselerden başkası yemesin

            Ebu Said el-Hudrî -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Mü'minden başkasıyla arkadaşlık etme, yemeğini de Allah'tan korkan kimselerden başkası yemesin.” Ahmed: (11337), Ebu Davud: (4832), Tirmizi: (2395).

Kişi arkadaşının dini üzeredir

           Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse sizden biri kiminle arka­daşlık ettiğine iyi dikkat etsin. “Ebu Davud; 4833

Allah dosdoğru yoluna dair bir örnek verdi.

          Nevvâs b. Sem’ân el-Ensârî -Allah O'ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah dosdoğru yoluna dair bir örnek verdi. Yol boyunca iki duvar, duvarlarda açık kapılar ve kapılar üzerinde de örtüler vardır. Yolun başında ve üzerinde bir çağırıcı daima şöyle çağırır: “Ey insanlar! Hep birlikte bu yola girin. Sakın eğri yollara sapmayın.” Ve sıratın üstünde bir çağıran vardır. O kapılardan bir kapıyı açmak istediğinde o şöyle der: Sana yazıklar olsun! Onu açma! Şayet sen onu açarsan İslam yoluna girersin. Yolun iki kenarındaki kapılar Allah’ın yasaklarıdır. Açık olan kapılar: Allah’ın haramlarıdır. Sıratın başındaki çağıran: Allah’ın Kitabı’dır. Sıratın üzerindeki çağıran ise her müslümanın kalbinde olan Allah’ın vaizidir (vicdan denilen şeydir).” Ahmed: (17634), Tirmizi: (2859).

Ya Rabbi! Senin korkundan dolayı böyle yaptım

          Ebû Hureyre -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 "Sizden önceki ümmetlerden kendi nefsine zulmeden yani çokça günah işleyen bir adam vardı. Ona ölüm geldiğinde oğullarına şu vasiyette bulundu:

-Ben öldüğümde benim cesedimi yakın, sonra da kemiklerimi ezip öğütün. Sonra küllerimi rüzgâra savurun. Vallahi, şayet Allah benim küllerimi toplamaya güç yetirirse bana hiç kimseye azab etmediği gibi azab eder.

Adam öldüğüne oğulları onun vasiyetini yerine getirdiler. Allah Azze ve Celle yeryüzüne:

-«O adamın küllerinden sende ne varsa topla » diye emretti. Yeryüzü de emredileni yerine getirdi. Akabinde o adam sağlam bir vücutla Allah Azze ve Celle’nin karşısında durdu. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

-”Seni böyle yapmana iten sebep ne idi? Neden böyle yaptın?” Adam dedi ki:

-Ya Rabbi! Senin korkundan dolayı böyle yaptım. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle o adamı bağışladı." Buhari: (3481, 7506), Muslim: (2756).

Bu olayın fetret döneminde olduğu söylenilmiştir. Yine “şayet güç yetirirse” sözü kudretten alınmıştır, denilmiştir. Yine Kaza’dan alındığı söylenmiştir. Yine bunu büyük bir korku ve dehşet içerisinde iken ve aklının gittiği bir anda söyledi de denilmiştir. Böyle bir halde iken onun günahlarından dolayı hesaba çekilmez. Yine O adam cahil birisi idi ve Allah da onu tevhidinden dolayı bağışladı, denilmiştir. Buhari - Muslim

Zat-ü envat

          Ebû Vakîd el-Leysî -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi:

Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem Mekke’yi fethettiği zaman Hevâzin tarafına yola çıktık. Yolda kafirlerin silahlarını astıklarını bir ağaç olan “Zat-ü envat” adı verilen bir ağaca uğradık. Dedik ki:

-Ey Allah’ın Rasûlü! Onların Zat-ü Envatı olduğu gibi bize de bir “Zat-ü envat” tayin et.

Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem:

-“Allâhu Ekber! Muhakkak bu öncekilerin söylediği bir sözdür. Bu söz, Musa’nın kavminin Musa’ya söylediği:

"Ey Mûsâ! Şunların ilâhları gibi bize de bir ilâh yap" sözü gibidir. Musa da onlara: "Siz hakikaten cahillik eden bir kavimsiniz" (Araf: 138) demişti.

Sonra Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Muhakkak sizler kendinizden önceki yahudî ve hıristiyanların yoluna mutlaka uyacaksınız.” Ahmed: (21897, 21900), Tirmizi: (2180) İbnu Hibban: (6702), el-Humeydî, Musned’inde (848), İbnu Ebi Şeybe: (15/101), İbnu Ebî ‘Âsim, es-Sunne: (76), Ebu Ya‘lâ: (1441), Nesâî -, el-Kubrâ: (11185), Abdurrezzak (20763), Taberani, el-Kebîr: (3290, 3292).

Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi İslamiyet de eskiyip gider

           Huzeyfe b. el-Yemân -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi İslamiyet de eskiyip gider. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac ve umre ibadeti nedir ve sadaka nedir bilinemeyecektir. Allah Azze ve Celle'nin kitabı Kuran-ı Kerim bir gecede kaldırılıp dürülecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır. Çok yaşlı erkekler ve pek ihtiyar kadınlardan oluşan bir takım insanlar kalacak ve: Biz babalarımıza şu "La ilahe illallah" kelimesi üzerine yetiştik. Biz de bu kelimeyi söyleriz, diyeceklerdir.

Huzeyfe b. el-Yeman bu hadisi rivayet edince, (orada bulunan) Sıla kendisine:

O yaşayanlar namaz nedir, oruç nedir, hac ve umre ibadeti nedir ve sadaka nedir bilmezken "La ilahe illallah" kelimesi onlara bir yarar sağlamaz, dedi. Huzeyfe, Sıla'nın bu sözünü cevapsız bıraktı. Sonra Sıla bu sözü Huzeyfe'ye karşı üç defa tekrarladı. Her defasında Huzeyfe onun sözünü karşılıksız bıraktı, ona bakmadı. Nihayet üçüncü defasından sonra Huzeyfe, Sılaya dönerek üç defa:

“Ey Sıla! Tevhid kelimesi onları ateşten kurtarır, dedi.” İbnu Mace: (4049).

24 Şubat 2022 Perşembe

Tevhid Üzere Ölen Kimse, Kesinlikle Cennete Girecektir

 

Ubâde ibnu Sâmit -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Her kim, Allah’tan başka hakkıyla ibadet edilecek başka bir ilahın olmadığına, O’nun tek olduğuna ve hiçbir ortağı olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna, İsa’nın Allah’ın kulu ve Rasûlü ve Meryem’e attığı bir kelimesi ve O’ndan bir ruh olduğuna, Cennet ve Cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, Allah onu hangi amel üzere olursa olsun cennetine girdirir."[1]


[1] Buhari: (3435), Muslim: (28).

Kalbinden, halisane bir şekilde lâ ilâhe illallâh diyen

 Ebu Hureyre -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi: Ben, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme hitaben dedim ki:

Ey Allah'ın Rasûlü! Kıyamet günü şefaatinle insanların en mutlu olanı kimdir?

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kalbinden, halisane bir şekilde lâ ilâhe illallâh diyen kimsedir." Buhari: (99), (6570)

İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar

            Abdullah ibnu Mesud -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi:

“İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar…” (Enâm: 82) âyeti indiği zaman bizler:

-Ey Allah’ın Rasûlü! Hangimiz nefsine zulmetmez ki? dedik. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-"Bu sizin dediğiniz gibi değildir. “İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar…” Bundan maksat şirktir. Sizler Lokman aleyhisselamın oğluna olan nasihatini duymadınız mı? “Ey oğulcuğum! Sakın Allah’a şirk koşma! Muhakkak ki şirk büyük bir zulümdür.” (Lokman: 13).” Buhari: (32, 3360, 6917), Muslim: (124).

19 Şubat 2022 Cumartesi

Tevhidi Gerçekleştirmede Kulların Birbirlerinden Farklı Olmaları ve Bunda Durumlarının Farklı Olması

 Sehl ibnu Sa'd -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi:

 Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanından bir adam geçti. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:

-"Bu kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Orada bulunanlar şöyle dediler:

-Bu kimse bir kadınla evlenmek istese, nikâh olunmaya; birisi hakkında aracı olsa, şefaati kabul edilmeye; bir söz söylese, sözü dinlenmeye lâyık bir kimsedir.

Sonra Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem sükût etti. O esnada Müslümanlardan fakir bir kimse uğradı.

Bu defa da Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:

-"Bu adam hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Orada bulunanlar:

-Bir kadınla evlenmek istese, evlendirilmeye; birine aracı olsa, kabul edilmeye; bir söz söylese, sözü dinlenilmeye layık bir kimse değildir, dediler. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-"Bu fakir adam, diğeri gibi zengin olan dünyâ dolusu insandan daha hayırlıdır."Buhari: 6447, 5091)

İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar

 Abdullah ibnu Mesud -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi:

“İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar…” (Enâm: 82) âyeti indiği zaman bizler:

-Ey Allah’ın Rasûlü! Hangimiz nefsine zulmetmez ki? dedik. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-"Bu sizin dediğiniz gibi değildir. “İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlar…” Bundan maksat şirktir. Sizler Lokman aleyhisselamın oğluna olan nasihatini duymadınız mı? “Ey oğulcuğum! Sakın Allah’a şirk koşma! Muhakkak ki şirk büyük bir zulümdür.” (Lokman: 13).”

12 Şubat 2022 Cumartesi

BULUŞMA YERİMİZ CENNETTİR!

 بسم الله الرحمن الرحيم

Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla…

 

İbn-i Kayyım el-Cevziyye rahimehullah, “Hâdi’l-Ervâh” adlı eserinde şöyle demiştir:

“Şaşarım akıllı uslu postuna bürünmüş beyinsizlere; halim-selim görünen geri zekâlılara! Şaşarım o kimseye ki:

  1. Değersiz ve fanî nasipleri, pek nefis ve bâki nasiplere tercih etmiştir.
  2. Eni gökler ve yer kadar geniş cenneti satmış, yerine salgın hastalıklara uğramış kimseler ve belalılar arasında dar bir zindanı almıştır.
  3. Altından ırmaklar akan Adn Cennetleri’ndeki güzel güzel evleri vermiş, yerine sonu harap ve helakten başka bir şey olmayan, pislik dolu su kenarlarını almıştır.
  4. Yâkut ve mercân gibi olan şen şakrak, sevecen, her biri aynı yaşta bakireleri satmış, yerine kirli, pis, kötü huylu; ya fuhuş yapan ya da kırık barındıran kadınları almıştır.
  5. İçenler için sırf lezzet olan cennet içkilerini satmış, yerine aklı gideren, dini ve dünyayı mahveden murdar içkileri almıştır.
  6. Azîz ve Rahîm olan Allah’ın vechine bakma lezzetini, pis ve çirkin suratlıları görüp gönül eğlendirmeye değiştirmiştir.
  7. Rahman’ın hitabını dinlemeyi, çalgılar, şarkılar ve dımbırtılar dinlemeye tercih etmiştir. Her şeyin fazlaca verileceği “mezid” gününde inci, yakut ve zebercedden minberler üzerine kurulmayı, şirret şeytanların katıldığı, fısk-ı fucur meclislerinde oturmaya değişmiştir!”

10 Ocak 2022 Pazartesi

Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını, râhiblerini kendilerine Rab edinmişler.

          Adiyy b. Hâtim -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Boynumda altından bir haç olduğu halde Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellemin yanına gelmiştim. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:

-“Ey Adiyy! Boynundan bu putu at!” buyurdu. Ben de onu attım ve Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellemin yanına geldim. O esnada Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem Tevbe suresini okuyordu. Şu âyeti okudu: Onlar, Allah'ı bırakıp hahamlarını, râhiblerini ve Meryem'in oğlu Mesîh'i kendilerine Rab edinmişler.” (Tevbe: 31) Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem âyeti bitirince ben dedim ki:

-Bizler onlara ibadet etmiyorduk ki.

Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-“Sizler, onlar, Allah’ın helal kıldığını haram kıldıklarında onu haram kabul ediyor, Allah’ın haram kıldığını da helal yaptıkların da onu da helal olarak kabul ediyordunuz. Öyle değil mi?”   

Ben:

-Evet, öyle, dedim. Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem:

-“İşte bu sizin onlara ibadet etmenizdir” buyurdu.[Tirmizi: (3095), Taberânî, Kebir’de (17/218)]

8 Ocak 2022 Cumartesi

Kalbinde zerre miktarı kibir olan kimse Cennete giremez

 Abdullah b. Mes'ud -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kalbinde zerre miktarı kibir olan kimse Cennete giremez."

Bir adam şöyle dedi: İnsan, elbisesinin güzel, ayakkabının güzel olmasını ister?

Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şüphesiz ki Allah güzeldir; güzelliği sever. Kibir; hakkı inkâr ve insan­ları küçümsemektir.”[Muslim: (91).]


Âdemoğlu bana kötü söz söyler

 

Ebû Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:  Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

"Âdemoğlu bana kötü söz söyler. Hâlbuki bu ona yakışmaz. Yine Âdemoğlu beni yalanlar. Hâlbuki bu ona yakışmaz. Bana kötü söz söylemesine gelince: Onun, benim çocuk edindiğimi söylemesidir. Ben, bir olanım, Samed’im (her şeyden müstağni, her şey bana muhtaç), doğurmadım ve doğurulmadım ve hiçbir kimse benim dengim olmamıştır. Beni yalanlamasına gelince: Bu da onun, beni ilk defa yarattığı gibi, Allah beni öldükten sonra tekrar yaratamaz sözüdür. Hâlbuki ilk yaratma, benim üzerime ikinci defa yaratmaktan daha kolaydır.”[Buhari: (3193, 4974, 4975).]


4 Ocak 2022 Salı

Zulüm üçtür

 

Enes -Allah O'ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Zulüm üçtür: Bir kısım zulümde vardır ki Allah ondan bir şey terk etmez. Bir kısmı var ki Allah onu bağışlar. Bir kısmı var ki Allah onu bağışlamaz. Bağışlanmayan zulüm, Allah’a ortak koşmadır ki Allah bunu bağışlamaz. Allah’ın bağışladığı zulüm ise kul ile Allah arasında olan haksızlıktır. Terk edilmeyen zulüm ise kulların birbirleriyle olan haksızlıklarıdır ki Allah birinin diğerinden hakkını alır.”Ebu Davud et-Tayâlisî, (2223). İsnadında Rabî‘ b. Sabîh ve Yezîd er-Rukkâşî olduğundan dolayı senedi zayıftır. Ebu Nu‘aym, “el-Hilye” (6/309). Bezzâr: (3439). Albâni “Sahîhul-Câmi’ de hasenlemiştir. (3961). “es-Silsiletus-Sahiha” (1927).



Kim, sabah namazından sonra

 

Ebû Zerr -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim, sabah namazından sonra diz çökmüş durumda hiçbir şey konuşmadan on kere: «Lâ ilâhe illallâhu vehdehû lâ şerîke leh, lehul-mulku velehul-hamdu yuhyî ve yumît ve huve ‘alâ kulli şey in kadîr» (Allah’tan başka hakkıyla ibadet edilecek hiçbir ilah yoktur. Sadece Allah vardır. O tekdir, O’nun ortağı yoktur. Saltanat ona aittir. Hamd ona mahsustur. Hayat verip öldüren de O’dur. O’nun her şeye gücü yeter) derse kendisine on sevap yazılır, on günahı silinir. On derece yükseltilir. O gün boyunca her türlü kötülüklerden korunur. Şeytandan korunur. Allah’a şirk koşmaz ise işleyeceği hiçbir günah ona zarar vermez, günahları silinmiş olur.”Tirmizi: (3474), Bezzar, Musned: (4050), Nesâî, ‘Amelul-Yevmi vel-Leyleti: (127).


Sakın eğri yollara sapmayın

 Nevvâs b. Sem’ân el-Ensârî -Allah O'ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah dosdoğru yoluna dair bir örnek verdi. Yol boyunca iki duvar, duvarlarda açık kapılar ve kapılar üzerinde de örtüler vardır. Yolun başında ve üzerinde bir çağırıcı daima şöyle çağırır: “Ey insanlar! Hep birlikte bu yola girin. Sakın eğri yollara sapmayın.” Ve sıratın üstünde bir çağıran vardır. O kapılardan bir kapıyı açmak istediğinde o şöyle der: Sana yazıklar olsun! Onu açma! Şayet sen onu açarsan İslam yoluna girersin. Yolun iki kenarındaki kapılar Allah’ın yasaklarıdır. Açık olan kapılar: Allah’ın haramlarıdır. Sıratın başındaki çağıran: Allah’ın Kitabı’dır. Sıratın üzerindeki çağıran ise her müslümanın kalbinde olan Allah’ın vaizidir (vicdan denilen şeydir).”

Bu, Allah’ın yoludur

 Abdullah ibnu Mesud -Allah O'ndan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem bizim için yere bir çizgi çizdi ve: “Bu, Allah’ın yoludur” buyurdu. Sonra da bu çizginin sağına ve soluna çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: “Bunlarda ayrı yollardır ki o her yolun başında o yola çağıran bir şeytan vardır.” Sonra Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem şu âyeti okudu: “Bu, hiç şüphesiz, benim dosdoğru yolumdur; bu itibarla ona uyun; diğer yollara uymayın. Aksi halde sizi O'nun yolundan ayırır.” (Enam: 153).

Her kim bizim şu dinimizde ondan olmayan bir şey icad ederse o (îcad) reddolunur

 

Âişe -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Herkim bizim bu dinimizde olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey reddolunmuştur, geçerli değildir."[Buhari: (2697), Muslim: (17, 1718).]

Ve Müslim’de; “Her kim bizim şu dinimizde ondan olmayan bir şey icad ederse o (îcad) reddolunur.” buyurdular.

Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin; birbirinizi sevin, ihtilâf etmeyin

 

Sa‘îd b. Ebî Burde, babasından, O da dedesinden bildirdi. O şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Muâz’ı Yemen'e gönderdi ve şöyle buyurdu:

"Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin; birbirinizi sevin, ihtilâf etmeyin."


Bu fakir adam, diğeri gibi zengin olan dünyâ dolusu insandan daha hayırlıdır

 Sehl ibnu Sa'd -Allah O’ndan razı olsun- şöyle dedi:

 Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanından bir adam geçti. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:

-"Bu kişi hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Orada bulunanlar şöyle dediler:

-Bu kimse bir kadınla evlenmek istese, nikâh olunmaya; birisi hakkında aracı olsa, şefaati kabul edilmeye; bir söz söylese, sözü dinlenmeye lâyık bir kimsedir.

Sonra Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem sükût etti. O esnada Müslümanlardan fakir bir kimse uğradı.

Bu defa da Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:

-"Bu adam hakkında ne dersiniz?" diye sordu. Orada bulunanlar:

-Bir kadınla evlenmek istese, evlendirilmeye; birine aracı olsa, kabul edilmeye; bir söz söylese, sözü dinlenilmeye layık bir kimse değildir, dediler. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

-"Bu fakir adam, diğeri gibi zengin olan dünyâ dolusu insandan daha hayırlıdır."

Buhari: 6447, 5091)

O, dünyada hatırlanmak ve övülmek için verirdi

 Ummu Seleme -Allah O'ndan razı olsun- Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve selleme şöyle dedi:

Hişâm ibnu Muğîra akrabaya iyilik yapar, misafire ikram eder, köleleri azad eder ve yemek yedirirdi. Şayet sana ulaşmış olsaydı, İslam’ı kabul ederdi. Bütün bunların ona faydası olur mu?

Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Hayır. O, dünyada hatırlanmak ve övülmek için verirdi. O, bir gün olsun: Rabbim! Kıyamet günü beni bağışla! demedi.”Taberânî “Mu‘cemul-Kebîr” (23/606), Ebu Ya‘lâ “Musned” (6965). 

Ey Allah'ın Rasûlü! bana nasihat et

 Muaz b. Cebel -Allah O'ndan razı olsun- şöyle dedi: Kendisi bir yolculuğa çıkmak istemişti. Bunun üzerine:

-Ey Allah'ın Rasûlü! bana nasihat et, dedi. Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem:

-“Allah’a ibadet et ve O’na hiçbir şeyi ortak koşma” buyurdu.

-Ey Allah'ın Rasûlü! Bana daha fazla nasihat et, dedi.

Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem:

-“Birine bşir kötülük yaptığında ardından hemen iyilik yap” buyurdu.

-Ey Allah'ın Rasûlü! Bana daha fazla nasihat et, dedi.

Allah Rasûlü sallallâhu 'aleyhi ve sellem:

-“Dosdoğru ol ki ahlakın güzelleşsin” buyurdu.Hâkim: (1/121, 4/272).