Bu Blog içinde Ara

31 Mart 2025 Pazartesi

Peygamberimizin Kısa ve Öz Üç Nasihati

           Sahabenin “Yâ Rasûlallah! Bana öz ve kısa bir şekilde nasihat eder misiniz?” isteğine Peygamberimizin (s.a.s.) verdiği cevap.

Beni İsrâil zamanında bir genç ilim yolculuğuna çıkmak istedi. Zamanın peygamberi o genci yanına çağırdı ve kendisine geçmiş ve gelecek bütün ilmin içinde olduğu üç nasihatte bulunacağını söyledi. O genç bu nasihatleri işittikten sonra yolculuğa çıkmaktan vazgeçti, çünkü aradığını işitmişti. O nasihatler şöyleydi:

Gizlide de açıkta da Allah’tan kork!

Halka karşı dilini tut, onları ancak hayırla an!

Rızkının helalden olmasına gayret et!

Bu üç nasihat hepimizin hayatta dikkate almamız gereken şu üç boyuta işaret ediyor:

Rabbimizle münasebetimiz

İnsanlarla münasebetimiz

Kendimizle münasebetimiz.

Gizlide ve açıkta Allah’tan korkmak Rabbimizle münasebetimizin gereğidir. O, nerede olursak olalım bizimle beraberdir, bize şah damarımızdan daha yakındır. Hayatımızı O’nu görüyormuş gibi yaşamak gayemizdir. Biz O’nu göremesek de O bizi görmektedir. İslam, bunu teslim etmek; iman, buna inanmak; ihsan ise gereğini yapmaktır.

Halkı hep hayırla anmak insanlarla münasebetimizin gereğidir, çünkü güzel söz söyleyeni kötü görmek akıl kârı değildir. İnsanlar hakkında önlerinden ve arkalarından hayır dışında bir şey konuşmamak onlarla iyi geçinmenin en akıllıca yoludur. Mümin, insanların elinden ve dilinden salim olduğu kimsedir; kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmaz.

Helal yemek ise kendimizle münasebetimizin sıhhatini sağlayacak en önemli âmildir. Helal rızık hem bedenin hem kalbin hem de başkaları ile muamelemizin can suyudur. Helal yeme gayreti, insanı helal yoldan kazanmaya ve bunu teşvik ve temin edecek bir muhite götürür. Helal çabası insanı sâdık ve sâlihlerle buluşturur. Helalin layığı helal, haramın layığı haramdır.

Rabbimizle münasebetimizi amûdî (dikey), insanlarla münasebetimizi ufkî (yatay) ve kendimizle münasebetimizi şâkulî (düşey) boyutlar olarak ifade edebiliriz. İnsan; Yaratıcısı, diğerleri ve kendisi ile çevrili bir âlemde yaşar. Bu üç boyuttaki seyr ü seferimiz hem imkânımız hem de imtihanımızdır. Hesaba buralardan çekileceğiz, akıbetimizi bunlar tayin edecek.