Sahabenin “Yâ Rasûlallah! Bana öz ve kısa bir şekilde nasihat eder misiniz?” isteğine Peygamberimizin (s.a.s.) verdiği cevap.
Beni İsrâil
zamanında bir genç ilim yolculuğuna çıkmak istedi. Zamanın peygamberi o genci
yanına çağırdı ve kendisine geçmiş ve gelecek bütün ilmin içinde olduğu üç
nasihatte bulunacağını söyledi. O genç bu nasihatleri işittikten sonra
yolculuğa çıkmaktan vazgeçti, çünkü aradığını işitmişti. O nasihatler şöyleydi:
Gizlide de açıkta da Allah’tan kork!
Halka karşı dilini tut, onları ancak hayırla an!
Rızkının helalden olmasına gayret et!
Bu üç nasihat
hepimizin hayatta dikkate almamız gereken şu üç boyuta işaret ediyor:
Rabbimizle münasebetimiz
İnsanlarla münasebetimiz
Kendimizle münasebetimiz.
Gizlide ve açıkta
Allah’tan korkmak Rabbimizle münasebetimizin gereğidir. O, nerede olursak
olalım bizimle beraberdir, bize şah damarımızdan daha yakındır. Hayatımızı O’nu
görüyormuş gibi yaşamak gayemizdir. Biz O’nu göremesek de O bizi görmektedir.
İslam, bunu teslim etmek; iman, buna inanmak; ihsan ise gereğini yapmaktır.
Halkı hep hayırla
anmak insanlarla münasebetimizin gereğidir, çünkü güzel söz söyleyeni kötü
görmek akıl kârı değildir. İnsanlar hakkında önlerinden ve arkalarından hayır
dışında bir şey konuşmamak onlarla iyi geçinmenin en akıllıca yoludur. Mümin, insanların
elinden ve dilinden salim olduğu kimsedir; kendisine yapılmasını istemediğini
başkasına yapmaz.
Helal yemek ise
kendimizle münasebetimizin sıhhatini sağlayacak en önemli âmildir. Helal rızık
hem bedenin hem kalbin hem de başkaları ile muamelemizin can suyudur. Helal
yeme gayreti, insanı helal yoldan kazanmaya ve bunu teşvik ve temin edecek bir
muhite götürür. Helal çabası insanı sâdık ve sâlihlerle buluşturur. Helalin
layığı helal, haramın layığı haramdır.
Rabbimizle
münasebetimizi amûdî (dikey), insanlarla münasebetimizi ufkî (yatay) ve
kendimizle münasebetimizi şâkulî (düşey) boyutlar olarak ifade edebiliriz.
İnsan; Yaratıcısı, diğerleri ve kendisi ile çevrili bir âlemde yaşar. Bu üç
boyuttaki seyr ü seferimiz hem imkânımız hem de imtihanımızdır. Hesaba
buralardan çekileceğiz, akıbetimizi bunlar tayin edecek.