Bu Blog içinde Ara

14 Ağustos 2012 Salı

TESBİH NAMAZI - 02

B-  ABBÂS TARÎKI
1-  Birinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi Efrâd’da şu şekilde rivayet etmiştir:
Osman b. Ahmed b. Abdullah < Ebû’l-Ahvas Muhammed b. el-Heysem el- Kadı < Ahmed b. Ebî Şuayb el-Harrânî < Musa b. A‘yen < Ebû Race‘ < Sadaka< Urve b. Ruveym (ö. 135/752) < İbnü’d-Deylemî < Abbâs (ö. 32/652).
Abbâs,   Resûlullah   (s.a.s.)’in   kendisine   şöyle   buyurduğunu   söyledi:   “Sana hediye vereyim mi? Sana vereyim mi? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” Ben de benden önce hiç kimseye vermediği bir dünyalık vereceğini zannettim. “Dört rekât…” hadisinin benzerini zikretti.
Bu  rivaette  tenkid  edilen  kişi  Sadaka  b.  el-Muntasır  eş-Şa‘bânî’dir.  Onun, cumhurun  zayıf  olarak  kabul  ettiği  İbn  Abdillah  es-Semîn  olması  muhtemeldir. Kimliğini tam olarak tesbit edemedik. Ebû Hâtim ve Duhaym’e göre İbn Abdilah es- Semîn  güvenilir  kabul  edilebilir.  Saîd  b.  Abdilaziz  de  onun  güvenilir  olduğunu kaydeder.
İbnü’l-Cevzî seneddeki Sadaka’nın metruk olan ve hadisleri rivayet edilmeyen Yezid b. El-Horasânî olduğunu zannetmiştir. Bu sebeple Sadaka’nın hadisiyle rivayet etmenin  ve  onu  delil  olarak  kullanmanın  caiz  olmadığını  söyleyerek  zikri  geçen hadisin mevzû olduğuna hükmetmiştir.
Sadaka,  Ebû  Nu‘aym  ve  İbn  Şâhin’in  rivayetinden  de  anlaşıldığı  üzere  ed- Dımeşkî’dir.  Ebû  Nu‘aym  ve  İbn  Şâhin,  rivayetlerinde  Sadaka’yı  ed-Dımeşkî’ye nisbet  etmişlerdir.  Dârekutnî  ise  hadisi  ona  nisbet  etmeden  hadisi  rivayet  etmiştir. Ancak Dârekutnî’nin rivayetindeki Sadaka b. Yezid ile hiç bir alakası yoktur.
 İbnü’l- Cevzî  bu  hadisi  Mevzûat’ta  Dârekutnî  tarîkından  rivayet  ederek  Sadaka’nın,  İbn Yezid      el-Horasânî         olduğunu        söylemiştir.     İmamların       bu konudaki    görüşünü naklederek bu konuyla alakalı şüpheye düşmüştür. Dımeşkî, semîn olarak bilinen İbn Abdullah olup hıfzı yönüyle zayıftır. Araştırmaların da doğruladığı gibi bir grup onu güvenilir gördü. Horasânî hakkındaki görüşün aksine çoğunluğa göre o metruktur.
İbn  Hacer,  Sadaka  hariç  seneddeki  diğer  ravilerin  güvenilir  kimseler  (sika) olduğu görüşündedir.
Senedde  bulunan  Ebû  Racê’nin  ismi  Abdullah  b.  Muhriz  el-Cezerî’dir. İbnü’d-Deylemî’nin ismi ise Abdullah b. Feyrûz’dur. Sahabi olduğu söylenmiştir.
Hadisin tarîkı merfû‘ olup senedde güvenilir olmayan bir ravi bulunduğundan dolayı sened zayıftır.
2-  İkinci Tarîk
Muhammed (İbn Tahir Ebû’l-Abbâs el-Mervezî) < İbnü’l-Esed komşumuz Muhammed  b.  Hafs  el-Mervezî  <  Hammâd  b.  ‘Amr  en-Nâsıbî  <  Ebû  Râfi‘  < Muhammed b. el-Münkedir (ö. 130/747) < Abdullah b. Abbâs (ö. 68/687).
Abdullah   b.   Abbâs   (r.a)’dan          rivayet   edildiğine   göre   Abbâs   şöyle   dedi: Resûlullah bana uğrayarak, “Sana faydalı olayım mı? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi? …” dedi. Ve hadisin benzerini zikretti.
Suyûtî,  İbrahim  b.  Ahmed  el-Hirakî’nin  aynı  hadisi  Fevâid’inde  bu  tarîkle rivayet  ettiğini  belirtmektedir.   Hatîb  de  bu  hadisi  İbrahim  b.  Ahmed  el-Hirakî tarîkından rivayet etmiştir.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Hammâd b. ‘Amr en-Nâsıbî’dir. O, terk edilmesi hususunda  görüş  birliğine  varılmış  bir  kimsedir.  İbn  Ma‘în,  Cûzcâni,  Hâkim,  İbn Hıbbân            ve        bunların           dışındakiler     onu            yalancılıkla      ve        hadis   uydurmakla suçlamaktadırlar.   İbn  Hacer  de  âlimlerin  Hammâd  b.  ‘Amr  en-Nâsıbî’yi  yalancı gördüklerini söylemiştir.
Tenkid  edilen  diğer  kimse  ise  Ebû  Râfi‘  ’dir.  Onun  ismi  İsmail  b.  Râfi‘  el- Ensârî’dir. Abdullah b. Mübârek onun zararsız olduğu görüşündedir. Buhârî’ye göre ise o güvenilirdir. Ahmed, İbn Ma‘în, Ebû Dâvud, Ebû Hâtim ve diğerleri onu zayıf görürken,  Nesâî,  Dârekutnî,  İbn  Hırâş,  Ali  b.  Cüneyd  onu  metruk  olarak  kabul etmişlerdir.
İbn Hacer, Ebû Râfi’nin hıfzının zayıf olduğu görüşündedir.  Zehebî ise onun ciddi olarak zayıf kabul edildiğini ve metruk bir ravi olduğunu belirtmektedir.
Hadisin  tarîkı  merfû‘  olup  senedi,  senedde  yalancılıkla  ve  hadis  uydurmakla suçlanan bir ravi bulunmasından dolayı zayıftır. Bu sebeple hadisin de zayıf olduğu kanaatini taşımaktayız.
C- FADL B. ABBÂS TARÎKI
1-  Birinci Tarîk
Suyûtî,  el-Leâlî’l-Mesnû‘a  isimli  eserinde  bu  konuda  öncekilere  benzer  bir hadis rivayet etmiştir:Musa  b.  İsmail  (ö.  223/838)  <  Abdulhamid  b. Abdurrahman  et-Tâî  < Babası  <  Ebû  Râfi‘  (ö.  110/728    120/738  arası)  <  Fadl  b.  Abbâs  (ö.  13/634  –23/644 arası).
Fazl  b.  Abbâs’ın  rivayet  ettiğine  göre  Nebî  (s.a.s.) şöyle  buyurdu:  ...  Diyerek hadisin benzerini zikretti.
Hatîb hadisi Abdülhamid tarîkından rivayet etmiştir. İbn  Hacer;  Tâî’nin  kendisini  ve  babasını  tanımadığını  söylemekte  ve  şunu eklemektedir: “ Sanırım Ebû Râfi‘ Tâî’nin hocasıdır. Bahsi geçen Ebû Râfi‘, sahabi olarak tanınan kimse değildir. Aksine ravi tenkitçilerince zayıf olarak nitelendirilen İsmail b. Râfi‘ olmalıdır”.
İsmail’in  durumunu  bundan  önceki  rivayet  zincirinde  açıklamiştık.  Ebû  Râfi‘nin  Fazl  b.  Abbâs’tan  rivayeti  munkatı‘   veya  mu’daldir   çünkü  Fazl  b.  Abbâs etbau’t-tâbiindendir.
Hadisin  senedinde  bir  veya  birkaç  ravinin  düşmesi  ihtimali  olması  sebebiyle senedin zayıf olduğu kanaatindeyiz.
2-  İkinci Tarîk
Hatîb  Bağdâdî  de  aynı  hadisi  tesbih  namazına  tahsis  ettiği  cüzünde  şu  tarîkle rivayet etmiştir:
Abdulmelik  Harun  b.  Antere  (ö.  142/759)  <  Babası  <   Dedesi  <  Fadl  (ö. 13/634 – 23/644 arası) < Abbâs (ö. 32/652).
Fadl  b.  Abbâs’dan  rivayet  edildiğine  göre;  Abbâs  Nebî  (s.a.s.)’in  bulunduğu yere gitti ve orada Resûlullah (s.a.s.)’ın Fadl’a “Sana hediye vereyim mi?”  dediğini söyleyerek hadisin benzerini zikretti.
Bu  rivayette  tenkid  edilen  kişi  ‘Abdulmelik’dir.  O  yalancıdır.  İbn  Ma‘în, Cûzcânî,  Dârekutnî  ve  Salih  Cezira  onu  yalanlamakta,  İbn  Hıbbân  ve  Hâkim  onu hadis uydurmakla suçlamaktadır. Ebû Hâtim ise onu terk etmiştir. Saydığımız âlimler dışındakiler ise onu zayıf olarak kabul etmektedirler.
Hadisin senedinin sıhhatli olması için dikkat edilmesi gereken en önemli husus seneddeki ravilerin adalet va zabt durumlarıdır. Hadisin sahih olma şartlarından biride budur. Senedi incelediğimizde rical âlimlerinin bir kısmına göre yalan söylemekle diğer  bir  kısmına  göre  ise  hadis  uydurmakla  suçlanan  ravi  bulunmaktadır.  Bu durumda hadisin senedinin zayıf olduğu kanaatine ulaşmış bulunmaktayız.
D-  İBN ÖMER TARÎKI
1-  Birinci Tarîk
Hâkim bu hadisi lafız farklılığı olmaksızın şu senetle rivayet etmiştir: (Ebû  Ali  b.  Huseyn  b.  Ali  el-Hafız  hadisi,  kitabının  aslından  yazarak  bize rivayet etti)  < Mısır’daki Ahmed b. Dâvud b. Abdulgaffar (ö. 224/839) < İshâkb. Kâmil < İdris b. Yahya < Hayve b. Şureyh (ö. 158/775, 159/776) < Yezid b. Ebî Habîb (ö. 128/746) < Nâfi‘ < İbn Ömer (ö. 73/692, 74/693).
Ömer’den  rivayet  edildiğine  göre;  Resûlullah  (s.a.s.)  Ca‘fer  b.  Ebî  Tâlib’i Habeş’e gönderdi. Ca‘fer döndüğünde onun (s.a.s.) yanına gitti. Resulullah (s.a.s.) ona sarıldı ve iki gözünün arasından öptü. Daha sonra ona şöyle dedi: “Sana hediye vereyim mi? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” hadisin benzerini zikretti.
Hâkim,  hadisin  senedinin  sahih  olduğunu  ve  bunun  itiraz  kabul  etmeyeceğini belirtmektedir.
Hâkim’in senedin sıhhati hakkındaki   bu görüşü yanlıştır. Âlimlerin araştırmaları da bunu destekler mahiyettedir.
Münzirî, Hâkim’in şeyhinin Ahmed b. Dâvud b. Abdulgaffar’ın Ebû Salih el- Harrânî olup onun Mısırlı olduğunu söylemiştir. Hadis âlimlerinden her biri Ahmed b. Dâvud’u araştırarak onun hakkındaki fikirlerini beyan etmişlerdir. Dârekutnî’nin görüşü ise onun yalancı olduğu yönündedir.
Zehebî  de  senedi  araştırarak,  senedde  Ahmed  b.  Dâvud  b.  Abdulgaffar  el- Harrânî’nin bulunduğunu ve Dârekutnî’nin onu yalanladığını söylemiştir.
‘Irakî   de   senedi   inceleyerek   onun   ciddi   bir   şekilde   zayıflık   içerdiğini belirtmiştir.
İbn  Nâsıruddîn,  Hâkim’in  Ahmed  b.  Dâvud  b.  Abdulgaffar  el-Harrânî’nin hocası olduğunu gizlediği kanaatindedir. Nitekim Dârekutnî ve diğer ravi tenkitçileride   Mısrî’yi   yalanlamıştır.    İbn   Tâhir   ve   İbn   Hıbbân   onu   hadis   uydurmakla suçlamıştır.
Hadisin   tarîkı   merfûdur.   Senedde   hadis   uydurmakla   itham   edilen   ravi bulunduğundan dolayı hadisin senedi zayıftır.
E-  ALİ B. EBÎ TALİB TARÎKI
1-  Birinci Tarîk
İbn Nâsıruddîn hadisin benzerini rivayet ederek şöyle dedi: Muhammed b. Ahmed b. Hasan b. Usâme < Bişr İbn Musa < İbrahim b. Muhammed el-Arkamî < İshâk b. İbrahim b. Nistâs < Ömer b. Abdullah Mevlâ Ğufre (ö. 145/762, 146/763).
Ömer b. Abdullah Mevlâ Ğufre hadisi şöyle rivayet etti: Rasûlullah (s.a.s.) Ali b.  Ebî  Tâlib’e  (r.a)  “Ya  Ali  sana  bir  hediye  vereyim  mi?  Sana  vereyim  mi?” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Bu rivayette tenkid edilen ilk isim İbn Nistas’dır. Buhârî, İbn Nistâs hakkında farklı görüşler olduğunu söylemektedir. Ebû Hâtim ve diğer bazı araştırmacılar onun kuvvetli  olmadığı  görüşündedir.  Ukaylî  ve  İbnü’l-Cârûd,  onun  tarafından  rivayet edilen hadislerin münker olduğunu belirtmektedir. Nesâî, İbn Hıbbân ve İbn ‘Adiyy ise onu zayıf olarak kabul etmektedir.
Tenkid edilen diğer isim ise Ömer Mevlâ Ğufre’dir. Ahmed ve Bezzâr, Ömer Mevlâ Ğufre’nin zararsız olduğunu söylemiştir. İbn Ma‘în de bir rivayete göre aynı görüşü  benimserken,  bir  diğer  rivayette  de  onun  zayıf  olduğunu  söyleyerek  iki rivayette  de  farklı  birer  görüş  sergilemiştir.  İbn  Sa‘d  onu  güvenilir  olarak  kabul etmektedir. ‘Iclî ise, hadisinin alınabileceği ancak kuvvetli olmadığını belirtmektedir. Nesâî  ve  İbn  Hıbbân  onu  zayıf  olarak  kabul  etmektedir.  Ömer  Mevlâ  Ğufre’nin rivayeti Ali’den mürsel olarak gelmiştir.
İbn  Hacer,  Ömer  Mevlâ  Ğufre’nin  zayıf  olduğunu  ve  birçok  mürsel  hadis rivayet   ettiğini   söylemektedir.    
Hadisin   senedinde   ise   zayıflık   ve   ınkıta‘bulunduğunu belirtmektedir.
Hadisin  senedi  ravilerin  durumundan  kaynaklanan  bir  zayıflık  içermektedir. Tarîk ise merfûdur.
2-  İkinci Tarîk
Hatîb şu hadisi rivayet etmektedir: Ebû Ali b. Muhammed b. Muhammed b. el-Eş‘âs el-Kûfî  < Ebû’l-Hasan Musa b. İsmail b. Musa b. Ca‘fer b. Muhammed b. Ali b. el-Huseyn b. Ali b. Ebî Tâlib < Babam < Babası < Dedesi < Ali b. el-Huseyn (ö. 93/712) < Babası < Ali b. Ebî Tâlib (ö. 40/660).
Ali  b.  Ebî  Tâlib  hadisi  rivayet  ederek  şöyle  dedi:  Ca‘fer  b.  Ebî  Tâlib  (r.a) geldiğinde   Rasûlullah   (s.a.s.)   onu   karşılayarak   iki   gözünün   arasından   öptü. Oturduklarında Rasûlullah (s.a.s.) ona; “Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi? Sana hediye vereyim mi?…” buyurdu.
Bu   rivayette   tenkid   edilen   kişi   Muhammed   b.   Eş’as’dır.   İbn   ‘Adiyy, Muhammed b. Eş’âs hakkında şöyle demektedir: “Musa b. Eş’âs hadisleri bize bin civarında hadis içeren nüshadan, Musa b. İsmail b. Musa b. Ca‘fer b. Muhammed < Babaları  tarîkı  ile  rivayet  etti.  Musa  b.  Eş’âs’ın  şialık  vasfı  dolayısıyla  hadislerin geneli münkerdir. Kendisi yalancılıkla itham edilmiştir.”
İbn Hacer de şöyle demektedir: “ Ebû Ali, zikredilen senedle bir kitap yazarak onu bablar halinde düzenledi. Babların hepsi de bu senedledir. Ona ve nüshasına dair eleştiriler sözkonusudur.”
Hadisin  tarîki  merfûdur.  Senedi  ise  senedde  yalancılıkla  itham  edilen  bir  ravi bulunduğu için zayıftır.
3-  Üçüncü Tarîk
Hatîb hadisi şöyle rivayet etmektedir:
İsbahan camii mescidi imamı Ebû’l-Hasan Ali b. Yahya b. Ca‘fer < Ebû’l- Kâsım  Süleyman  b.  Ahmed  b.  Eyyüb  et-Taberânî  (ö.  360/971)  <  Ebû  Hanîfe Muhammed  b.  Hanîfe  el-Vâsıtî  <  Hasan  b.  Cebele  eş-Şirâzî  <  Ebû  Mensur Eyyüb  b.  Süleyman  er-Râki  <  (...)  <  Süfyân  es-Sevrî  (ö.  161/778,  162/779)  <‘Abdu’l-A‘lâ < Abdurrahman (ö. 83/702) < Ali (ö. 40/660).
Ali’den  rivayet  edildiğine  göre  Nebî  (s.a.s.)  şöyle  buyurmuştur:  “Cuma  günü dört rekât namaz kılan ve namazda okuyan kimse…” hadisin benzerini zikretti.
Bu  rivayette  tenkid  edilenlerden  biri  Muhammed  b.  Hanîfe’dir.  Dârekutnî, Muhammed b. Hanîfe’nin kuvvetli olmadığı görüşündedir.
Tenkid edilen diğer isim ise ‘Abdu’l-A‘lâ’dır. ‘Abdu’l-A‘lâ’nın ismi İbn Âmir es-Sa‘lebî’dir. Ahmed, Ebû Zür‘a, İbn Sa‘d ve Fesevî onu zayıf olarak kabul etmiştir. İbn  Ma‘în,  Nesâî,  Ebû  Hâtim  ve  Dârekutnî  onun  kuvvetli  olmadığı  görüşündedir. Sâcî ise son derece doğru olsa da yanıldığını (sadûkun yehimu) söylemektedir.
Bu   konudaki   yazmada,   ismi   silinmiş   bir   ravi   bulunmaktadır.   Süfyân   es- Sevrî’den rivayette bulunan bu ravinin ismi bilinmemektedir. Abdurrahman’a gelince o, İbn Ebî Leylâ olup güvenilir (sika) bir kimse olduğu nakledilmektedir.
Hadisin senedinde ravi tenkitçileri tarafından zayıf olarak kabul edilen raviler bulunmaktadır.  Aynı  zamanda  Süfyân  es-Sevrî’den  rivayette  bulunan  ismin  de silinmiş  olması  bu  kimsenin  kimliğini  meçhul  kılmaktadır.  Bu  sebeplerden  dolayı hadisin senedi zayıftır.
 F-  CA‘FER B. EBÎ TÂLİB TARÎKI
1-  Birinci Tarîk
Abdurrezzak  Musannef’inde  ‘günahları  bağışlayan  namaz’  bâb  başlığı  altında aynı hadisi şu tarîkle rivayet etmiştir: Dâvud  b.  Kays  <  İsmail  b.  Râfi‘  (ö.  110/728    120/738)  <  Ca‘fer  b.  Ebî Tâlib (ö. 8/629).
Ca‘fer b. Ebî Tâlib’den rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” Hadisin benzerini zikretti.
İsmail b. Râfi‘ daha önce de geçtiği üzere metruktur. Onun hadisi yazılmadığı gibi  kendisi  itibar  için  dikkate  de  alınmaz.  Onun  Ca‘fer’den  rivayeti  mu‘daldirçünkü o etbâu’t-tabiîndendir. Hadisin senedi merfû‘ olmakla birlikte zayıftır.
2-  İkinci Tarîk
Dârekutnî hadisi şu senetle rivayet etmiştir: Abdulmelik b. Harun b. Antere (ö. 142/759) < Babası < Dedesi < Ali b. Ebî Tâlib (ö. 40/660) < Ca‘fer (ö. 8/629).
Ali b. Ebî Tâlib aynı hadisi Ca‘fer’den rivayet etti.
Daha  önce  de  geçtiği  gibi;  İbn  Ma‘în,  Cûzcânî,  Dârekutnî  ve  Salih  Cezira, Abdulmelik’in  zayıf  olduğu  görüşündedirler.  İbn  Hıbbân  ve  Hâkim  onu  hadis uydurmakla  suçlamıştır.  Ebû  Hâtim  ise  onu  metruk  olarak  kabul  etmektedir.  Bu saydıklarımız haricindekiler de onu zayıf olarak kabul etmiştir.
Senedde,  daha  önce  de  zikri  geçen  Abdulmelik  bulunmaktadır.  Âlimler  onu zayıf  olması,  hadis  uydurması  sebebiyle  tenkid  etmişlerdir.  Bunun  doğal  sonucu olarak da hadisin senedi zayıftır.
3-  Üçüncü Tarîk
Ebû Ahmed Abdulvehhâb b. Hasan el-Harbî < Ebû Abdillah el-Hüseyin b. Ahmed İbn Muhammed el-Herevî  < Abdurrahman b. Muhammed b. İdris el- Hanzalî  (ö.  277/890)  <  Babam  <  Ebû  Gassân  Muâviye  b.  Abdillah  el-Leysî. Rasûlulah  (s.a.s.)’in  Medine’de  şöyle  buyurduğunu  bize  rivayet  edenler  şunlardır dedi:  Abdullah  b.  Nâfi‘ <  Abdullah  b.  Ömer  b.  Hafs b.  Âsım (ö.  171/787  veya daha sonra) < Nâfi‘ < Abdullah b. Ca‘fer (ö. 80/699) < Babası Cafer b. Ebî Tâlib (ö. 8/629).
Ca‘fer b. Ebî Tâlib’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) Ca‘fer b. Ebî Tâlib’e  “Sana  vereyim  mi?  sana  bağışta  bulunayım  mı?”          buyurarak  hadisin benzerini zikretti.
Bu  rivayette  tenkid  edilen  kişi  el-Hüseyn  b.  Ahmed  el-Herevî  eş-Şemâhî’dir. Hâkim,  el-Hüseyn  b.  Ahmed  el-Herevî  eş-Şemâhî’yi  yalanlamıştır.  Berkânî  onun sağlam   olmadığı   görüşündedir.   
Ebû’l-Hâtim’e,   Muâviye   el-Leysî   hakkındaki görüşü sorulduğunda, Hâtim onun hadis hocası olduğunu söylemiştir.
Hadisin  senedi,  senedde  bulunan  el-Hüseyn  b.  Ahmed  el-Herevî  eş-Şemâhî sebebiyle zayıftır. Tarîk ise merfûdur.
G- ABDULLAH B. CA‘FER TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi şu şekilde rivayet etmiştir:
Hadis, Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân’dan iki şekilde rivayet edilmiştir. Hadisin tarîklerinden ilki; Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân < Abdullah b. Ca‘fer’in oğulları İsmail (ö. 145/762) ve Muâviye’dendir.
İkincisi; Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân < Abdullah b. Ca‘fer (ö. 80/699)’dir.
Abdullah b. Ca‘fer şöyle dedi: Rasûlullah(sas) bana; “Sana vereyim mi? Sana hediye vereyim mi? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” Maddi bir kazanç vereceğini zannederek, ‘Ver Ya Rasûlallah’ dedim. “Namaza başlarsın ve on beş kez (Subhânallâhi  velhamdulillâhi  ve    ilâhe  illallâhu  vallâhu  ekber  ve    havle  ve  lâ kuvvete illâ billâh) de” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Dârekutnî de bu hadisi bir defasında, Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân < Muâviye ve İsmail < Abdullah b. Ca‘fer olarak rivayet ederken, diğer bir defa; İbn Sem‘ân < Muâviye  ve  ‘Avn  (rivayetlerde  İsmail  yerine  genelde  ‘Avn’  ismi  kullanılır)  < Abdullah b. Ca‘fer tarîkı ile tahric etmiştir.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Abdullah b. Ziyad b. Sem‘an’dır. İbn Sem‘ân’ın ismi  tam  olarak,  Abdullah  b.  Ziyad  b.  Süleyman  b.  Sem‘ân  el-Mahzûmî’dir.  İbn Hacer,  İbn  Sem‘ân’ın  zayıf  olduğu  görüşündedir.   Emâlî’deki  bu  görüşüne  ek olarak,  Takrîbü’t-Tehzîb’de  onun  metruk  olduğunu,  Ebû  Dâvud’un  ve  diğer  ravi tenkitçilerinin  de  onu  yalancılıkla  suçladığını  söylemektedir.     Mâlik,  İbn  Ma‘în, Cûzcânî İbrahim b. Sa‘d ve Ahmed b. Salih de onu yalan söylemekle itham edenler arasındadır. Nesâî, İbn Ebî Âsım, Dârekutnî ve bunların dışındakiler ise ondan hadis almamışlardır.
Hadisin senedi zayıftır. Çünkü İbn Sem‘ân’ın yalan söylediği ve metruk olduğu hususunda rical âlimleri görüş birliğindedirler.
H-  EBÛ RÂFİ‘ TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Zeyd b. Hubâb (ö. 203/818) < Musa b. Ubeyde er-Rebezî (ö. 153/770) < Saîd b. Ebî Saîd Mevlâ Ebî Bekr Muhammed b. Amr b. Hazm < Ebû Râfi‘. Ebû   Râfi‘   den   rivayet   edildiğine   göre   Rasûlullah   (s.a.s.)   Abbâs’a   “Ey amcacığım sana hediye vereyim mi?” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Hadisin  senedi  zayıftır.  Bu  rivayette  tenkid  edilen  kişi  Musa  b.  Ubeyde’dir. Ahmed ve İbn Ma‘în, Musa b. Ubeyde’nin bir şeye değmez olduğu kanaatindedirler.
İbnü’l-Medînî, Ebû Zür‘a, Tirmizî, Nesâî, Sâcî, İbn Hıbbân ve İbn Kâni‘ onun zayıf olduğu görüşündedirler. Yakub b. Şeybe ise “Doğru sözlü bir kimsedir ancak hadisi ciddi şekilde zayıftır” demektedir. Vâki‘ ise onu güvenilir olarak kabul etmektedir.
Saîd  meçhuldür.  İbn  Hıbbân  dışında  hiçbir  kimse  onun  güvenilir  olduğunu kabul etmemiştir. Tirmizî, bu hadisin Ebû Râfi‘ rivayetinden dolayı garib olduğu görüşündedir.   Münzîrî  ise   hadise   ‘ruviye   (rivayet   edildi)’   kelimesi   ile   giriş yapılmasından dolayı hadisin zayıf olduğuna işaret etmektedir.
İbn Hacer, Musa er-Rebezî’nin ciddi şekilde zayıf olduğu görüşündedir.  el- Hısâlü’l-Mükeffira’sında ise hadisin senedinin de zayıf olduğunu söylemektedir.
Ahmed  Şâkir,  hadisin  hasen  olduğu  görüşündedir.  Ancak  senedde  açık  bir tesâhül  vardır.
Hadisin  senedinde  ravilerden  kaynaklanan  zayıflık  bulunmaktadır.  Tarîk  ise merfûdur.
I-  ÜMMÜ SELEME TARÎKI
1-  Birinci Tarîk
‘Amr b. Cemî‘ <  ‘Amr  b. Kays (ö. 140/757) <  Saîd b. Cübeyr (ö. 94/713, 95/714) < Ümmü Seleme (ö. 61/681 veya daha önce).
Ümmü Seleme, Rasûlullah (s.a.s.)’ın gece ve gündüz sürekli yanında olduğunu belirterek,  bu  konu  hakkındaki  hadisi  rivayet  etti:  “Ey  Abbâs,  Ey  Nebî  (s.a.s.)’ın amcası!  Sana  fecrden  sonra  güneş  doğuncaya  kadar  namaz  kıl  demeyeceğim  gibi ikindiden sonra güneş batıncaya kadar da kıl demeyeceğim. Rekâtlerin her birinde tuvâlil  mufassâlden  (Bakara  Sûresi  ile  Tevbe  Sûresi  arası,  Kur’ân-ı  Kerim’deki  en uzun sûreler oldukları için bu şekilde isimlendirilmişlerdir) birer sûre olmak üzere dört sûre okuyarak, dört rekât namaz kıl”.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Amr b. Cemi‘ ’dir.  İbn Ma‘în, ‘Amr b. Cemî‘’i yalanlamıştır.  İbn  ‘Adiyy,  Hâkim  ve  Nakkâş  onu  hadis  uydurmakla  suçlamıştır. Dârekutnî ve bir grup ise onun metruk olduğu görüşündedirler.
İbn Hacer, bu hadisin garib olduğu görüşündedir. Seneddeki ravilerden biri olan ‘Amr  b.  Cemî‘,  zayıftır.  Saîd  b.  Cübeyr’in  Ümmü  Seleme’den  semâı  konusunda tartışma vardır.
Hadisin  tarîkı  merfûdur.  Ancak  ravinin  durumundan  kaynaklanan  bir  zayıflık bulunmaktadır.
İ-  ABDULLAH B. ‘AMR HADİSİ
1-  Birinci Tarîk
Ebû Dâvud bu konuda şu hadisi rivayet etmektedir: Muhammed b. Süfyân el-Übüllî < Hıbbân b. Hilâl Ebû Habîb < Mehdî b. Meymun (ö. 172/788) < ‘Amr b. Mâlik (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Kendisinin sohbeti bulunan bir zât bana haber verdi. O zâtın Abdullah b. ‘Amr olduğunu söylüyorlar. Abdullah b. ‘Amr diyor ki: Peygamber   (s.a.s.)   bana:   “Yarın   bana   gel,   seni   mükâfatlandırayım,   seni giydireyim,  sana  vereyim”  dedi.  Ben  de  Rasûlullah’ın  bana  hediye  vereceğini zannettim.  Rasûlullah  bana:  “Gündüz  gün  aydınlığı  gidince  kalk  dört  rekât  namaz kıl…”  Sonra  İbn  Abbâs’ın  rivayeti  gibi  hadisi  rivayet  etti.  En  son  şunu  ekledi: “İkinci  secdeden  başını  kaldırdıktan  sonra  dimdik  otur.  On  defa  Subhânallah,  on defa  Elhamdulillâh,  on  defa  Allâhuekber,  on  defa  da  tevhid  okumadan  kalkma. Bunları dört rekatin hepsinde de yap. Yeryüzünde en büyük günahı olan sen olsan bu namaz  sebebiyle  mağfiret  olunursun”  buyurdu.  Ben:  “O  saatte  kılmaya  gücüm yetmezse nasıl kılayım?” dedim. Rasûlullah (s.a.s.): “Gece ve gündüzün bir kısmında kılarsın” buyurdu.
Bu rivayette tenkid edilen kişi ‘Amr b. Mâlik en-Nükrî’dir. İbn Hıbbân dışında hiç  kimse  onu  güvenilir  görmemiştir. Abdullah  b.  Ahmed  babasından  naklettiği üzere, Ahmed b. Hanbel onu sanki zayıf olarak kabul etmektedir.  Ve “Hakkında farklı görüşler var” demektedir. Bunu daha sonra zikredeceğiz.
Bununla  birlikte  Zehebî  Amr  b.  Mâlik  en-Nükrî’yi  güvenilir  olarak  kabul etmiştir.  İbn Hacer ise çok yanlışı olmasıyla birlikte doğru sözlü bir kimse olduğu görüşündedir.
İbnü’l-Cevzî  de  ‘Amr  b.  Mâlik  hususunda  şüpheli  davranmış,  onu  ‘Amr  b. Mâlik er-Râsibî (ö. 240/854’den sonra) ile karıştırarak hakkında şöyle demiştir: “İbn ‘Adiyy;  ‘Amr  b.  Mâlik’in  güvenilir  ravilerden  münker  hadisler  rivayet  ettiğini  ve hadis hırsızlığı yaptığını söylemiştir. Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî de onu zayıf olarak kabul etmiştir”.  Yine bu görüşünü ‘Esmâu’d-Duafâ’ isimli kitabında Nükrî’nin terceme-i hâlini zikrederken de  yazmıştır.  Zikri geçen kitapta, buna benzer birçok evham (ravinin rivayetinde yanılması) bulunmaktadır.
‘Amr b. Mâlik er-Râsibî hakkında tehzîb’de, mîzân’da  söylenilen görüşler doğrudur.
Mizzî, İbn Hacer  ve Zehebî, İbnü’l-Cevzî’nin ‘Amr b. Mâlik hakkındaki görüşünün benzeri görüştedirler.
İbn  Hacer  Nükrî  ile  Râsibî  arasındaki  farkı  şu  şekilde  açıklamıştır:  “Nükrî etbau’t-tâbiîn      büyüklerinin            tabakasındandır.         Râsibî  ise        tebeu’l-etba‘ tabakasındandır.”
İbn  Hacer,  Emâlî’de  Münzîrî’nin  bu  hadisin  senedindeki  ravilerin  güvenilir olduğu  yönündeki  görüşünü  dile  getirmekte   ve  şöyle  demektedir:  “Ebû  Dâvud hadisi  Amr  b.  Mâlik  senediyle  tahric  etmiştir.  Sened  zararsızdır.  Ancak  ravilerin, hadisi mevkuf mu yoksa merfû mu rivayet ettiği üzerinde ihtilaf edilmiştir.”
Bu görüş ayrılığına Ebû Dâvud şöyle diyerek işaret etmiştir: “Hadisi, Müstemir b. Reyyân < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < Abdullah b. ‘Amr (ö. 63/682)’dan mevkuf olarak rivayet etti. Yine aynı hadisi, Ravh b. Müseyyeb ve Ca‘fer b. Süleyman (ö. 178/794) < ‘Amr b. Mâlik en-Nükrî (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < İbn ‘Abbâs  (ö.  68/687)  tarîkıyla  merfû  olarak  rivayet  etti”.  Ravh:  “Bu  hadis,  Nebî (s.a.s.)’in hadisidir” dedi.
Hadisin senedi merfû olmakla birlikte zayıftır.
2-  İkinci Tarîk
Ali  b.  Saîd’den  nakledildiğine  göre  o,  Ahmed  b.  Hanbel  (ö.  241/855)’le diyoloğunu   şu   şekilde   anlatmaktadır:   “Ahmed   b.   Hanbel’e   tesbih   namazının gerçekten olup olmadığını sordum. “Bu namazın sahih olduğuna dair her hangi bir bilgim yok” dedi. “Ya Abdullah b. ‘Amr hadisi?” dedim. “Bütün raviler bu konuyla ilgili  hadisi  ‘Amr  b.  Mâlik’ten  rivayet  ettiler.  Onunsa  hakkında  çok  tartışma  var” dedi.  “Bu  hadisi  Müstemir  b.  Reyyân  Ebû’l-Cevzâ’dan  rivayet  etti”  dedim.  “Sana kim rivayet etti?” dedi. Müslim (yani İbn İbrahim) dedim. Bunun üzerine, “Müstemir hadis  hocasıdır  ve  güvenilir  bir  kimsedir”  dedi.  Bu  durum  onun  hoşuna  gitmiş gibiydi.”
Hadisin senedi sahihtir.  Muhammed b. Yahya  ve  İbn Hıbbân, Ali b. Saîd en- Nesâî’nin güvenilir bir kimse olduğu görüşündedirler. Nesâî ise onun doğru sözlü bir kimse olduğunu belirtmektedir.
İbn  Ma‘în,  İbn  Sa’d,  Ebû  Hâtim,  ‘Iclî  ve  İbn  Hıbbân,  Müslim  b.  İbrahim  el- Ezdî’nin güvenilir olduğu görüşündedirler.
Yahya b. Saîd, Tayâlisî, Ahmed, İbn Ma‘în, Nesâî ve İbn Hıbbân, Müstemir b. Reyyân’ın güvenilir olduğunu kabul etmektedirler.
‘Iclî  ve  İbn  Hıbbân  Ebû’l-Cevzâ’nın  güvenilir  olduğu  görüşündedir.  Ebû’l- Cevzâ’nın ismi, Evs b. Abdullah’tır. İbn ‘Adiyy onun hadislerinin müstekîm olduğu görüşündedir.
Bu rivayet şayet Ebû Dâvud’un işaret ettiği gibi mevkufsa, bu konuda görüşe yer olmadığı için o hükmen merfûdur. Nitekim bu hadis başka tarîklerden de merfû olarak rivayet edilmiştir. Mesela Hâtib onu Müstemir’den farklı bir senedle rivayet etmiştir. Ancak bu senedde zayıf olup  yalan söylemekle itham edilen Yahya b. es- Seken el-Basrî bulunmaktadır.
Ahmed b. Hanbel’in sözlerinde tesbih namazı hadisinin zayıf olduğu yönündeki düşüncesinden  vazgeçtiğini  hissettiren  bir  ifade  sezilmektedir.  Sanki  Ahmed  b. Hanbel’e  tesbih  namazı  ile  ilgili  ‘Amr  b.  Mâlik’in  rivayet  ettiği  hadisten  başkası ulaşmamıştır.  Müstemir’in  bu  rivayete  mutaba’atı   onun,  hadisin  zayıflığına  dair görüşünden vazgeçmesinde etkili olmuştur. İbn Hacer’e göre, Ali b. Saîd en-Nesâî tarafından nakledilen bu olay, Ahmed b. Hanbel’in tesbih namazı hadisini müstehap olarak kabul etmesini gerektirmektedir.
3-  Üçüncü Tarîk
Dârekutnî bu hadisi şu şekilde rivayet etmiştir: Da‘lec  b.  Ahmed  b.  Da‘lec  <  Cafer  b.  Da‘lec  <  Ca’fer  b.  Muhammed  et- Terki  <  Yahya  b.  Yahya  <  Ravh  b.  Müseyyeb  el-Kelbî  <  ‘Amr  b.  Mâlik  en- Nükrî (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < İbn Abbâs (ö. 68/687).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet  edildiğine göre ‘İbn Abbâs şöyle demiştir: “Gece ve gündüzün bir vaktinde dört rekât namaz kılsınlar.” Hadis mevkuftur.
Hatîb, bu hadisi Cerir b. ‘Abdulhamid < Ravh tarîkından rivayet etmiştir.
Hamîd  b.  Müsâde,  hadisin  senedinde  bulunan  Ravh  b.  Müseyyeb’in  güvenilir olduğu görüşündedir. İbn Ma‘în’e göre o “iyice” (suveylih)’dir. Ebû Hâtim salih olup kuvvetli  olmadığı  görüşündedir.  İbn  ‘Adiyy  ise  onun  hadislerinin  korunmadığını söylemektedir.  İbn  Hıbbân  ise  onu  cerh  etmede  ileri  giderek  güvenilir  ravilerden mevzu hadisler           rivayet ettiğini söyleyerek       ondan  hadis alınamayacağını belirtmektedir.
4-  Dördüncü Tarîk
Taberânî Mu‘cemü’l-Evsat’ında hadisi şu tarîkle rivayet etmiştir: İbrahim  b.  Hâşim  el-Beğavî  <  Muhriz  b.  ‘Avn  (ö.  231/845)  <  Yahya  b. ‘Ukbe  b.  Ebi’l-‘Izâr  <  Muhammed  b.  Cuhâde  (ö.  131/748)  <  Ebû’l-Cevzâ  (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ İbn ‘Abbâs’ın kendisine şöyle dediğini nakletti: “Ya Ebâ’l-Cevzâ sana   bir   hediye   vereyim   mi?   Sana   öğreteyim   mi?   dedi.   Ben   de   evet   dedim. Resûlullah’ın   şöyle   buyurduğunu   işittim:   “Kim   dört   rekât   namaz   kılarsa…”. Hadisin benzerini zikretti.
Taberânî, söz konusu hadisi Yahya haricinde kimsenin Muhammed b. Cühâde < Ebû’l-Cevzâ tarîkıyle rivayet etmediğini, Muhriz’in tek kaldığını belirtmiştir.
Hadisin senedi zayıftır. Bu rivayette tenkid edilen kişi Yahya b. ‘Ukbe’dir. İbn Ma‘în,  Yahya  b.  ‘Ukbe’nin  Allah  düşmanı,  çokça  yalan  söyleyen  habis  bir  kimse olduğunu  söylemiştir. 
Buhârî  onun  hakkında  “Hadisi  münkerdir”  derken,  Ebû Dâvud, “Bir şeye değmez”, Nesâî, “Güvenilir bir kimse değil”, Ebû Hâtim, “Hadis uyduruyor”  diyerek  görüşlerini  belirtmişlerdir.  Yakub  b.  Şeybe,  Dârekutnî,  Salih Cezira ve diğerleri onun zayıf olduğu görüşündedir.  Münzirî ise hadisin senedinin zayıf olduğu görüşündedir.
Heysemî,  senedde  bulunan  Yahya  b.  ‘Ukbe  b.  Ebi’l-‘Izâr’ın  zayıf  olduğunu söylerken,  İbn  Hacer  de  Yahya  b.  ‘Ukbe    hariç  seneddeki  ravilerin  hepsinin güvenilir olduğunu söylemektedir. Yahya b. ‘Ukbe ise metruktur.
5-  Beşinci Tarîk
Ebû  Tâlibi’l-Kâtib  Ali  b.  Muhammed  b.  Ahmed  Ebi’l-Cehm  <  Hasan  b. Arefe (ö. 257/871) < Abbâd b. Abbâd el-Muhellebî (ö. 179/795, 180/796) < ‘Amr b. Mâlik en-Nükrî (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre İbn Abbâs ona şöyle demiştir: “Sana hediye vereyim mi? Sana faydalı olayım mı?”. Hadis mevkuftur.
Hadisin  senedinde  ‘Amr  b.  Mâlik  bulunmaktadır.  Daha önce  de  geçtiği  üzere hadis âlimlerinin onun hakkında farklı görüşleri bulunmaktadır.
Hadisin  rivayetindeki   ihtilaf  Ebû’l-Cevzâ’nın         iztırabından kaynaklanmaktadır. Senedde bulunan ravilerden Ebû’l-Cevzâ’nın, Ebû Cevzâ olarak tanınan  iki  raviden  hangisi  olduğu  bilinmemektedir  fakat  bu  durum  hadise  zarar vermez  çünkü  sahabenin  hepsi  adalet  vasfına  hakkıyla  haiz  olan  ravilerdir.  İkinci ihtilaf ise hadisin merfû mu yoksa mevkuf mu olduğu üzerindedir. İki durumda da hadis zayıf olamaz. İki sahabenin de varlığı hadisi
Hz. Peygamber’e ulaştırmaktadır hangisi  olduğu  fark  etmez.  Bir  kez  iki  sahabenin  bulunması  sebebiyle  hadis  Nebî (s.a.s.)’e kadar uzanarak merfû oluyor. Ayriyeten hadisin fetva yoluyla zikredilmesi de onun merfû olmasını engellemekle birlikte onu koruyor. Hadis bundan dolayı iki yönden de tam olarak korunuyor. Hatib Bağdâdî de kifâyede bunu ifade etmiştir.
 6-  Altıncı Tarîk
Dârekutnî aynı hadisi şu şekilde rivayet etmektedir: Abdullah   b.   Muhammed   b.   Abdulaziz(e   okundu   ben  de   dinledim)   < Muhammed  b.  Abdulmelik  b.  Ebi’ş-Şevârib  (ö.  244/858)  <  Yahya  b.  ‘Amr  b. Mâlik  <  Babam(ı rivayet  ederken  dinledim)  (ö.  129/747)  <  Ebû’l-Cevzâ  (ö.83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan  rivayet  edildiğine  göre  İbn  Abbâs  onu  bir  yere  gönderdi  ve ona:  “Sana  bir  hediye  vereyim  mi?”  diyerek  hadisin  benzerini  nakletti.   Bu  hadis mevkuftur.
Hadisin  senedi  zayıftır.  Bu  rivayette  tenkid  edilen  kişi  Yahya  b.  ‘Amr’dır. Hammad b. Zeyd, Yahya b. ‘Amr’ı yalanladı. Ahmed b. Hanbel “Bir şeye değmez” derken, Saci “Hadisi münkerdir” dedi. İbn Ma‘in, Ebû Dâvud, Nesâî, Dûlâbî ve Ebû Zür‘a  onun  zayıf  olduğu  görüşündedir.  Ukayli  de  ondan  rivayet  edilen  hadisin dikkate alınmaması gerektiği görüşündedir. Dârekutnî ise “İyicedir, dikkate alınır” demiştir.
Hadisin  senedi  zayıftır  çünkü  senedde  yalan  söylemekle  itham  edilen  bir  ravi bulunmaktadır.
7-  Yedinci Tarîk
Muhammed b. Mahled < Sa‘d b. İbrahim b. Hafs Ebû Süfyan et-Tirmizî < Cârûd b. Muaz (ö. 244/858) < Kasım b. Hakem < Ebû Cenab (ö. 150/767 veya daha önce) < Muhammed b. Cuhâde (ö. 131/748) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan  rivayet  edildiğine  göre  İbn  Abbâs  ona:  “Sana  bir  hediye vereyim mi?” diyerek hadisin benzerini nakletti. Hadis mevkuftur.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Ebû Cenab’dır. Ebû Cenab’ın ismi Yahya b. Ebî Hayye’dir.  Yahya  b.  Kattân,  İbn  Sa‘d,  Ebû  Dâvud  el-Fesevî,  ‘Iclî,  Cûzcânî,  İbn
‘Ammar ve diğerleri onun zayıf olduğu görüşündedir. Ebû Naîm ve İbn Ma‘în’e göre o zararsızdır ancak tedlis yapmaktadır. Ebû Zür‘a ve İbn Hıraş onun doğru sözlü olduğunu  söylemekte  ancak  tedlis  yaptığını  da  onaylamaktadırlar.  Nesâî  ve  Ebû Hâtim   ise   onu   kuvvetli   bulmamaktadırlar.   İbn   Numeyr   de   onun   doğru   sözlü olduğunu  söylemekte  ancak  tedlis  yaparak  hadisini  bozduğunu  ifade  etmektedir.
İbn Hacer ise tedlisinin çokluğu nedeniyle onu zayıf bulunduğunu ifade etmiştir. Hadisin senedi, senedde bulunan bir ravinin tedlis yapması sebebiyle zayıftır.
8-  Sekizinci Tarîk
Beyhakî’nin rivayeti ‘Abdullah b. Mübârek rivayetine benzemektedir. O hadisi şu şekilde rivayet etmiştir: Ebû Cenab (ö. 150/767) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < ‘Abdullah b. ‘Amr (ö.63/682).
‘Abdullah  b.  ‘Amr’dan  rivayet  edildiğine  göre  Nebî  (s.a.s.)  ona:  “Sana  bir hediye  vereyim  mi?  Sana  vereyim  mi?”  buyurduğunu  söyleyerek  hadisi  zikretti. İstirahat celsesi tesbihini kıraattan önce yaptı.
Bu  rivayet,  ‘Abdullah  b.  Mübârek  tarafından  rivayet  edilen  hadisle  uygunluk arzetmektedir.
Ebû  Cenab,  zayıftır.  Bir  önceki  tarîkte  onun  hakkında  ayrıntılı  olarak  bilgi verdiğimiz için burada bu kadarını söylemekle yetinmekteyiz.
Münzirî,   ravilerin   tamamının   İbn   ‘Abbâs   ve   Ebû   Râfi‘   hadisinde   geçen özelliklere  sahip  olduğunu  bildirmiştir.  Onunla  amel  etmek  daha  evladır.  Çünkü diğer hadisleri merfû kabul etmek doğru değildir.
9-  Dokuzuncu Tarîk
Ebû  Salih  el-Esbehani  Abdurrahman  b.  Saîd  b.  Harun  <  Muhammed  b. Asım  el-Esbehânî  (ö.  299/911)  <  Abdulaziz  b.  Ebân  (ö.  207/822)  <  Süfyan  es Sevrî (ö. 161/778 veya 162/779) < Ebân b. Ebî ‘Ayyâş (ö. 138/755) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < Abdullah b. ‘Amr (ö. 63/682).
Abdullah  b.  ‘Amr’dan  rivayet  edildiğine  göre  Rasûlullah  (s.a.s.)  ona;  “Sana vermeyeyim mi? sana öğretmeyeyim mi?” buyurdu… Aynı hadisi rivayet etti.
Bu  rivayette  tenkid  edilen  kişi  Abdulaziz  b.  Ebân’dır.  İbn  Ma‘în  ve  İbn Numeyr, Abdulaziz b. Ebân’ı yalanlamıştır. Ebû Hâtim, Ebû Zür‘a, Yakub b. Şeybe, Ebû  Ali  en-Nîsâbûrî  ondan  hadis  almamaktadırlar.  Hâkim  ve  Nakkâş  onun  mevzu hadis   rivayet   ettiğini   belirtirlerken,   İbn   Hazm   da   zayıflığında   ittifak   olduğu görüşündedir.
Rivayette tenkid edien bir diğer isim ise Ebân b. Ebî ‘Ayyâş’dır.  Ahmed, İbn Ma‘în, Nesâî, Ebû Hâtim, Fellas ve Dârekutni, Ebân b. Ebî ‘Ayyâş’ı salih olmasına rağmen  terk  ederek  ne  onu  ne  de  hadislerini  i’tibar  için  dikkate  almamaktadırlar. Şu‘be  ve  İbn  Ma‘în  onu  yalancı  olduğu  görüşündedirler.  Bunlar  dışındaki  ravi tenkitçileri ise onu zayıf olarak kabul etmektedir.
Söz konusu hadisin senedi zayıftır. Senedde bir ravi yalancılıkla itham edilmesi, ulemanın  raviyi  terk  ederek  onun  hadislerinin  alınmaması  gerektiğini  söylemeleri veya   ravinin   zayıf   olması   gibi   etkenler   hadisin   senedinin   zayıf   olmasına   yol açmaktadır.
10-  Onuncu Tarîk
Hatib hadisi lafız farklılığı olmaksızın rivayet etmektedir. Ebû Mâlik el-Ukaylî < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < İbn Abbâs (ö. 68/687). Hadis mevkuf olarak rivayet edilmiştir.
11-  Onbirinci Tarîk
Ebû’l- Hasan Ali b. Muhammed el-Cevheri < Muhammed b. Muzafferu’l- Hafız<  İshak  b.  Muhammed  b.  Mervan  <  Babam  <  Ebû  Âsım  Usme  b. Abdullah el-Esedi < Muhammed b. Abdullah < Yahya b. Saîd < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan  rivayet  edildiğine  göre  İbn  Abbâs  ona  şöyle  dedi:  “Sana hediye vereyim mi? Sana vereyim mi? …”. Söz konusu hadis mevkuftur.
Bu  rivayette  tenkid  edilen  kişi  İshak  b.  Muhammed’dir.  Dârekutnî,  İshak  b. Muhammed’in  hadisinin  delil  olarak  alınmadığını  belirtmektedir.  Muhammed  b. Muhammed el-Hâfız ise ulemanın onun hakkında tartıştığını söylemektedir. Hadisin senedi zayıftır.
Özetle;  Ebû’l-Cevzâ  hakkında  ihtilaf  edilen  bir  kimsedir.  Söz  konusu  hadis  “ ‘Amr b. Mâlik < Ebû’l-Cevzâ < İbn ‘Amr”, “Yahya b. Ebî’l-İzar < Muhammed b. Cuhade < Ebû’l-Cevzâ < İbn Abbâs”, “Ebû Cenab < Ebû’l-Cevzâ < İbn Amr”, “Eban b. Ebi ‘Ayyâş < Ebû’l-Cevzâ < İbn ‘Amr” hadisi merfû olarak rivayet etmişlerdir. “
‘Amr  ve  Ebû  Mâlik  el-Ukaylî  ve  Yahya  b.  Saîd  <  Ebû’l-Cevzâ  <  İbn  ‘Abbâs”, “Müstemir  b.  Reyyan  <  Ebû’l-Cevzâ  <  İbn  ‘Amr”,  “Ebû  Cenab  <  İbn  Cuhâde  < Ebû’l-Cevzâ < İbn Abbâs” ise söz konusu hadisi mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Bu   rivayetlerin   en   sahihi   Müstemir’in   rivayetidir. O mevkufsa   bile merfû hükmündedir.
12-  Onikinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi şu senetle rivayet etmiştir: Ebû Bekir Abdullah b. Süleyman b. el-Eş’as (bize okuyarak rivayet etti) < Mahmud b. Halid (ö. 247/861) < Sika  < Ömer b. Abdilvahid (ö. 200/815 veya daha sonra) < İbn Sevbân (ö. 165/781) < ‘Amr b. Şuayb (ö. 112/730) < Babası < Dedesi. Rasûlullah (s.a.s.), Cafer’e şöyle dedi: …
Bu rivayette tenkid edilen kişi İbn Sevbân’dır. Senedde bulunan İbn Sevbân’ın ismi  Abdurrahman  b.  Sabit’tir.  İbn  Ma‘în,  ‘Iclî  ve  Ebû  Zür‘a  onun  gevşek  olduğu görüşündedir. Ahmed hadislerinin münker olduğunu söylerken, Fellas ve Nesâî onun zayıf  olduğunu  söylemişlerdir.  Duhaym,  Ebû  Hâtim  ve  İbn  Hıbbân  onu  güvenilir olarak  kabul  etmektedir.  İbnü’l-Medînî  ve  Salih  b.  Ahmed  doğru  sözlü  bir  kimse derken, Ebû Dâvud “Zararsız olduğu” fikrindedir.
Hadisin  senedi  zayıftır.  Hadisin  senedinde  bulunan  ravinin  illetli  olmasından dolayı hadis de zayıf olarak kabul edilmektedir. Senette başka bir illet daha vardır, o da sika ravinin mübhem olmasıdır.
13- Onüçüncü Tarîk
İbn Şahin söz konusu hadisi zayıf bir rivayet olan ‘Amr b. Şuayb (ö. 112/730) tarîkından rivayet etmiştir.