B- ABBÂS TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi Efrâd’da şu şekilde rivayet etmiştir:
Osman b. Ahmed b. Abdullah < Ebû’l-Ahvas Muhammed b. el-Heysem el- Kadı < Ahmed b. Ebî Şuayb el-Harrânî < Musa b. A‘yen < Ebû Race‘ < Sadaka< Urve b. Ruveym (ö. 135/752) < İbnü’d-Deylemî < Abbâs (ö. 32/652).
Abbâs, Resûlullah (s.a.s.)’in kendisine şöyle buyurduğunu söyledi: “Sana hediye vereyim mi? Sana vereyim mi? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” Ben de benden önce hiç kimseye vermediği bir dünyalık vereceğini zannettim. “Dört rekât…” hadisinin benzerini zikretti.
Bu rivaette tenkid edilen kişi Sadaka b. el-Muntasır eş-Şa‘bânî’dir. Onun, cumhurun zayıf olarak kabul ettiği İbn Abdillah es-Semîn olması muhtemeldir. Kimliğini tam olarak tesbit edemedik. Ebû Hâtim ve Duhaym’e göre İbn Abdilah es- Semîn güvenilir kabul edilebilir. Saîd b. Abdilaziz de onun güvenilir olduğunu kaydeder.
İbnü’l-Cevzî seneddeki Sadaka’nın metruk olan ve hadisleri rivayet edilmeyen Yezid b. El-Horasânî olduğunu zannetmiştir. Bu sebeple Sadaka’nın hadisiyle rivayet etmenin ve onu delil olarak kullanmanın caiz olmadığını söyleyerek zikri geçen hadisin mevzû olduğuna hükmetmiştir.
Sadaka, Ebû Nu‘aym ve İbn Şâhin’in rivayetinden de anlaşıldığı üzere ed- Dımeşkî’dir. Ebû Nu‘aym ve İbn Şâhin, rivayetlerinde Sadaka’yı ed-Dımeşkî’ye nisbet etmişlerdir. Dârekutnî ise hadisi ona nisbet etmeden hadisi rivayet etmiştir. Ancak Dârekutnî’nin rivayetindeki Sadaka b. Yezid ile hiç bir alakası yoktur.
İbnü’l- Cevzî bu hadisi Mevzûat’ta Dârekutnî tarîkından rivayet ederek Sadaka’nın, İbn Yezid el-Horasânî olduğunu söylemiştir. İmamların bu konudaki görüşünü naklederek bu konuyla alakalı şüpheye düşmüştür. Dımeşkî, semîn olarak bilinen İbn Abdullah olup hıfzı yönüyle zayıftır. Araştırmaların da doğruladığı gibi bir grup onu güvenilir gördü. Horasânî hakkındaki görüşün aksine çoğunluğa göre o metruktur.
İbn Hacer, Sadaka hariç seneddeki diğer ravilerin güvenilir kimseler (sika) olduğu görüşündedir.
Senedde bulunan Ebû Racê’nin ismi Abdullah b. Muhriz el-Cezerî’dir. İbnü’d-Deylemî’nin ismi ise Abdullah b. Feyrûz’dur. Sahabi olduğu söylenmiştir.
Hadisin tarîkı merfû‘ olup senedde güvenilir olmayan bir ravi bulunduğundan dolayı sened zayıftır.
2- İkinci Tarîk
Muhammed (İbn Tahir Ebû’l-Abbâs el-Mervezî) < İbnü’l-Esed komşumuz Muhammed b. Hafs el-Mervezî < Hammâd b. ‘Amr en-Nâsıbî < Ebû Râfi‘ < Muhammed b. el-Münkedir (ö. 130/747) < Abdullah b. Abbâs (ö. 68/687).
Abdullah b. Abbâs (r.a)’dan rivayet edildiğine göre Abbâs şöyle dedi: Resûlullah bana uğrayarak, “Sana faydalı olayım mı? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi? …” dedi. Ve hadisin benzerini zikretti.
Suyûtî, İbrahim b. Ahmed el-Hirakî’nin aynı hadisi Fevâid’inde bu tarîkle rivayet ettiğini belirtmektedir. Hatîb de bu hadisi İbrahim b. Ahmed el-Hirakî tarîkından rivayet etmiştir.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Hammâd b. ‘Amr en-Nâsıbî’dir. O, terk edilmesi hususunda görüş birliğine varılmış bir kimsedir. İbn Ma‘în, Cûzcâni, Hâkim, İbn Hıbbân ve bunların dışındakiler onu yalancılıkla ve hadis uydurmakla suçlamaktadırlar. İbn Hacer de âlimlerin Hammâd b. ‘Amr en-Nâsıbî’yi yalancı gördüklerini söylemiştir.
Tenkid edilen diğer kimse ise Ebû Râfi‘ ’dir. Onun ismi İsmail b. Râfi‘ el- Ensârî’dir. Abdullah b. Mübârek onun zararsız olduğu görüşündedir. Buhârî’ye göre ise o güvenilirdir. Ahmed, İbn Ma‘în, Ebû Dâvud, Ebû Hâtim ve diğerleri onu zayıf görürken, Nesâî, Dârekutnî, İbn Hırâş, Ali b. Cüneyd onu metruk olarak kabul etmişlerdir.
İbn Hacer, Ebû Râfi’nin hıfzının zayıf olduğu görüşündedir. Zehebî ise onun ciddi olarak zayıf kabul edildiğini ve metruk bir ravi olduğunu belirtmektedir.
Hadisin tarîkı merfû‘ olup senedi, senedde yalancılıkla ve hadis uydurmakla suçlanan bir ravi bulunmasından dolayı zayıftır. Bu sebeple hadisin de zayıf olduğu kanaatini taşımaktayız.
C- FADL B. ABBÂS TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Suyûtî, el-Leâlî’l-Mesnû‘a isimli eserinde bu konuda öncekilere benzer bir hadis rivayet etmiştir:Musa b. İsmail (ö. 223/838) < Abdulhamid b. Abdurrahman et-Tâî < Babası < Ebû Râfi‘ (ö. 110/728 – 120/738 arası) < Fadl b. Abbâs (ö. 13/634 –23/644 arası).
Fazl b. Abbâs’ın rivayet ettiğine göre Nebî (s.a.s.) şöyle buyurdu: ... Diyerek hadisin benzerini zikretti.
Hatîb hadisi Abdülhamid tarîkından rivayet etmiştir. İbn Hacer; Tâî’nin kendisini ve babasını tanımadığını söylemekte ve şunu eklemektedir: “ Sanırım Ebû Râfi‘ Tâî’nin hocasıdır. Bahsi geçen Ebû Râfi‘, sahabi olarak tanınan kimse değildir. Aksine ravi tenkitçilerince zayıf olarak nitelendirilen İsmail b. Râfi‘ olmalıdır”.
İsmail’in durumunu bundan önceki rivayet zincirinde açıklamiştık. Ebû Râfi‘nin Fazl b. Abbâs’tan rivayeti munkatı‘ veya mu’daldir çünkü Fazl b. Abbâs etbau’t-tâbiindendir.
Hadisin senedinde bir veya birkaç ravinin düşmesi ihtimali olması sebebiyle senedin zayıf olduğu kanaatindeyiz.
2- İkinci Tarîk
Hatîb Bağdâdî de aynı hadisi tesbih namazına tahsis ettiği cüzünde şu tarîkle rivayet etmiştir:
Abdulmelik Harun b. Antere (ö. 142/759) < Babası < Dedesi < Fadl (ö. 13/634 – 23/644 arası) < Abbâs (ö. 32/652).
Fadl b. Abbâs’dan rivayet edildiğine göre; Abbâs Nebî (s.a.s.)’in bulunduğu yere gitti ve orada Resûlullah (s.a.s.)’ın Fadl’a “Sana hediye vereyim mi?” dediğini söyleyerek hadisin benzerini zikretti.
Bu rivayette tenkid edilen kişi ‘Abdulmelik’dir. O yalancıdır. İbn Ma‘în, Cûzcânî, Dârekutnî ve Salih Cezira onu yalanlamakta, İbn Hıbbân ve Hâkim onu hadis uydurmakla suçlamaktadır. Ebû Hâtim ise onu terk etmiştir. Saydığımız âlimler dışındakiler ise onu zayıf olarak kabul etmektedirler.
Hadisin senedinin sıhhatli olması için dikkat edilmesi gereken en önemli husus seneddeki ravilerin adalet va zabt durumlarıdır. Hadisin sahih olma şartlarından biride budur. Senedi incelediğimizde rical âlimlerinin bir kısmına göre yalan söylemekle diğer bir kısmına göre ise hadis uydurmakla suçlanan ravi bulunmaktadır. Bu durumda hadisin senedinin zayıf olduğu kanaatine ulaşmış bulunmaktayız.
D- İBN ÖMER TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Hâkim bu hadisi lafız farklılığı olmaksızın şu senetle rivayet etmiştir: (Ebû Ali b. Huseyn b. Ali el-Hafız hadisi, kitabının aslından yazarak bize rivayet etti) < Mısır’daki Ahmed b. Dâvud b. Abdulgaffar (ö. 224/839) < İshâkb. Kâmil < İdris b. Yahya < Hayve b. Şureyh (ö. 158/775, 159/776) < Yezid b. Ebî Habîb (ö. 128/746) < Nâfi‘ < İbn Ömer (ö. 73/692, 74/693).
Ömer’den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.s.) Ca‘fer b. Ebî Tâlib’i Habeş’e gönderdi. Ca‘fer döndüğünde onun (s.a.s.) yanına gitti. Resulullah (s.a.s.) ona sarıldı ve iki gözünün arasından öptü. Daha sonra ona şöyle dedi: “Sana hediye vereyim mi? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” hadisin benzerini zikretti.
Hâkim, hadisin senedinin sahih olduğunu ve bunun itiraz kabul etmeyeceğini belirtmektedir.
Hâkim’in senedin sıhhati hakkındaki bu görüşü yanlıştır. Âlimlerin araştırmaları da bunu destekler mahiyettedir.
Münzirî, Hâkim’in şeyhinin Ahmed b. Dâvud b. Abdulgaffar’ın Ebû Salih el- Harrânî olup onun Mısırlı olduğunu söylemiştir. Hadis âlimlerinden her biri Ahmed b. Dâvud’u araştırarak onun hakkındaki fikirlerini beyan etmişlerdir. Dârekutnî’nin görüşü ise onun yalancı olduğu yönündedir.
Zehebî de senedi araştırarak, senedde Ahmed b. Dâvud b. Abdulgaffar el- Harrânî’nin bulunduğunu ve Dârekutnî’nin onu yalanladığını söylemiştir.
‘Irakî de senedi inceleyerek onun ciddi bir şekilde zayıflık içerdiğini belirtmiştir.
İbn Nâsıruddîn, Hâkim’in Ahmed b. Dâvud b. Abdulgaffar el-Harrânî’nin hocası olduğunu gizlediği kanaatindedir. Nitekim Dârekutnî ve diğer ravi tenkitçileride Mısrî’yi yalanlamıştır. İbn Tâhir ve İbn Hıbbân onu hadis uydurmakla suçlamıştır.
Hadisin tarîkı merfûdur. Senedde hadis uydurmakla itham edilen ravi bulunduğundan dolayı hadisin senedi zayıftır.
E- ALİ B. EBÎ TALİB TARÎKI
1- Birinci Tarîk
İbn Nâsıruddîn hadisin benzerini rivayet ederek şöyle dedi: Muhammed b. Ahmed b. Hasan b. Usâme < Bişr İbn Musa < İbrahim b. Muhammed el-Arkamî < İshâk b. İbrahim b. Nistâs < Ömer b. Abdullah Mevlâ Ğufre (ö. 145/762, 146/763).
Ömer b. Abdullah Mevlâ Ğufre hadisi şöyle rivayet etti: Rasûlullah (s.a.s.) Ali b. Ebî Tâlib’e (r.a) “Ya Ali sana bir hediye vereyim mi? Sana vereyim mi?” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Bu rivayette tenkid edilen ilk isim İbn Nistas’dır. Buhârî, İbn Nistâs hakkında farklı görüşler olduğunu söylemektedir. Ebû Hâtim ve diğer bazı araştırmacılar onun kuvvetli olmadığı görüşündedir. Ukaylî ve İbnü’l-Cârûd, onun tarafından rivayet edilen hadislerin münker olduğunu belirtmektedir. Nesâî, İbn Hıbbân ve İbn ‘Adiyy ise onu zayıf olarak kabul etmektedir.
Tenkid edilen diğer isim ise Ömer Mevlâ Ğufre’dir. Ahmed ve Bezzâr, Ömer Mevlâ Ğufre’nin zararsız olduğunu söylemiştir. İbn Ma‘în de bir rivayete göre aynı görüşü benimserken, bir diğer rivayette de onun zayıf olduğunu söyleyerek iki rivayette de farklı birer görüş sergilemiştir. İbn Sa‘d onu güvenilir olarak kabul etmektedir. ‘Iclî ise, hadisinin alınabileceği ancak kuvvetli olmadığını belirtmektedir. Nesâî ve İbn Hıbbân onu zayıf olarak kabul etmektedir. Ömer Mevlâ Ğufre’nin rivayeti Ali’den mürsel olarak gelmiştir.
İbn Hacer, Ömer Mevlâ Ğufre’nin zayıf olduğunu ve birçok mürsel hadis rivayet ettiğini söylemektedir.
Hadisin senedinde ise zayıflık ve ınkıta‘bulunduğunu belirtmektedir.
Hadisin senedi ravilerin durumundan kaynaklanan bir zayıflık içermektedir. Tarîk ise merfûdur.
2- İkinci Tarîk
Hatîb şu hadisi rivayet etmektedir: Ebû Ali b. Muhammed b. Muhammed b. el-Eş‘âs el-Kûfî < Ebû’l-Hasan Musa b. İsmail b. Musa b. Ca‘fer b. Muhammed b. Ali b. el-Huseyn b. Ali b. Ebî Tâlib < Babam < Babası < Dedesi < Ali b. el-Huseyn (ö. 93/712) < Babası < Ali b. Ebî Tâlib (ö. 40/660).
Ali b. Ebî Tâlib hadisi rivayet ederek şöyle dedi: Ca‘fer b. Ebî Tâlib (r.a) geldiğinde Rasûlullah (s.a.s.) onu karşılayarak iki gözünün arasından öptü. Oturduklarında Rasûlullah (s.a.s.) ona; “Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi? Sana hediye vereyim mi?…” buyurdu.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Muhammed b. Eş’as’dır. İbn ‘Adiyy, Muhammed b. Eş’âs hakkında şöyle demektedir: “Musa b. Eş’âs hadisleri bize bin civarında hadis içeren nüshadan, Musa b. İsmail b. Musa b. Ca‘fer b. Muhammed < Babaları tarîkı ile rivayet etti. Musa b. Eş’âs’ın şialık vasfı dolayısıyla hadislerin geneli münkerdir. Kendisi yalancılıkla itham edilmiştir.”
İbn Hacer de şöyle demektedir: “ Ebû Ali, zikredilen senedle bir kitap yazarak onu bablar halinde düzenledi. Babların hepsi de bu senedledir. Ona ve nüshasına dair eleştiriler sözkonusudur.”
Hadisin tarîki merfûdur. Senedi ise senedde yalancılıkla itham edilen bir ravi bulunduğu için zayıftır.
3- Üçüncü Tarîk
Hatîb hadisi şöyle rivayet etmektedir:
İsbahan camii mescidi imamı Ebû’l-Hasan Ali b. Yahya b. Ca‘fer < Ebû’l- Kâsım Süleyman b. Ahmed b. Eyyüb et-Taberânî (ö. 360/971) < Ebû Hanîfe Muhammed b. Hanîfe el-Vâsıtî < Hasan b. Cebele eş-Şirâzî < Ebû Mensur Eyyüb b. Süleyman er-Râki < (...) < Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778, 162/779) <‘Abdu’l-A‘lâ < Abdurrahman (ö. 83/702) < Ali (ö. 40/660).
Ali’den rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü dört rekât namaz kılan ve namazda okuyan kimse…” hadisin benzerini zikretti.
Bu rivayette tenkid edilenlerden biri Muhammed b. Hanîfe’dir. Dârekutnî, Muhammed b. Hanîfe’nin kuvvetli olmadığı görüşündedir.
Tenkid edilen diğer isim ise ‘Abdu’l-A‘lâ’dır. ‘Abdu’l-A‘lâ’nın ismi İbn Âmir es-Sa‘lebî’dir. Ahmed, Ebû Zür‘a, İbn Sa‘d ve Fesevî onu zayıf olarak kabul etmiştir. İbn Ma‘în, Nesâî, Ebû Hâtim ve Dârekutnî onun kuvvetli olmadığı görüşündedir. Sâcî ise son derece doğru olsa da yanıldığını (sadûkun yehimu) söylemektedir.
Bu konudaki yazmada, ismi silinmiş bir ravi bulunmaktadır. Süfyân es- Sevrî’den rivayette bulunan bu ravinin ismi bilinmemektedir. Abdurrahman’a gelince o, İbn Ebî Leylâ olup güvenilir (sika) bir kimse olduğu nakledilmektedir.
Hadisin senedinde ravi tenkitçileri tarafından zayıf olarak kabul edilen raviler bulunmaktadır. Aynı zamanda Süfyân es-Sevrî’den rivayette bulunan ismin de silinmiş olması bu kimsenin kimliğini meçhul kılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı hadisin senedi zayıftır.
F- CA‘FER B. EBÎ TÂLİB TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Abdurrezzak Musannef’inde ‘günahları bağışlayan namaz’ bâb başlığı altında aynı hadisi şu tarîkle rivayet etmiştir: Dâvud b. Kays < İsmail b. Râfi‘ (ö. 110/728 – 120/738) < Ca‘fer b. Ebî Tâlib (ö. 8/629).
Ca‘fer b. Ebî Tâlib’den rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” Hadisin benzerini zikretti.
İsmail b. Râfi‘ daha önce de geçtiği üzere metruktur. Onun hadisi yazılmadığı gibi kendisi itibar için dikkate de alınmaz. Onun Ca‘fer’den rivayeti mu‘daldirçünkü o etbâu’t-tabiîndendir. Hadisin senedi merfû‘ olmakla birlikte zayıftır.
2- İkinci Tarîk
Dârekutnî hadisi şu senetle rivayet etmiştir: Abdulmelik b. Harun b. Antere (ö. 142/759) < Babası < Dedesi < Ali b. Ebî Tâlib (ö. 40/660) < Ca‘fer (ö. 8/629).
Ali b. Ebî Tâlib aynı hadisi Ca‘fer’den rivayet etti.
Daha önce de geçtiği gibi; İbn Ma‘în, Cûzcânî, Dârekutnî ve Salih Cezira, Abdulmelik’in zayıf olduğu görüşündedirler. İbn Hıbbân ve Hâkim onu hadis uydurmakla suçlamıştır. Ebû Hâtim ise onu metruk olarak kabul etmektedir. Bu saydıklarımız haricindekiler de onu zayıf olarak kabul etmiştir.
Senedde, daha önce de zikri geçen Abdulmelik bulunmaktadır. Âlimler onu zayıf olması, hadis uydurması sebebiyle tenkid etmişlerdir. Bunun doğal sonucu olarak da hadisin senedi zayıftır.
3- Üçüncü Tarîk
Ebû Ahmed Abdulvehhâb b. Hasan el-Harbî < Ebû Abdillah el-Hüseyin b. Ahmed İbn Muhammed el-Herevî < Abdurrahman b. Muhammed b. İdris el- Hanzalî (ö. 277/890) < Babam < Ebû Gassân Muâviye b. Abdillah el-Leysî. Rasûlulah (s.a.s.)’in Medine’de şöyle buyurduğunu bize rivayet edenler şunlardır dedi: Abdullah b. Nâfi‘ < Abdullah b. Ömer b. Hafs b. Âsım (ö. 171/787 veya daha sonra) < Nâfi‘ < Abdullah b. Ca‘fer (ö. 80/699) < Babası Cafer b. Ebî Tâlib (ö. 8/629).
Ca‘fer b. Ebî Tâlib’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) Ca‘fer b. Ebî Tâlib’e “Sana vereyim mi? sana bağışta bulunayım mı?” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Bu rivayette tenkid edilen kişi el-Hüseyn b. Ahmed el-Herevî eş-Şemâhî’dir. Hâkim, el-Hüseyn b. Ahmed el-Herevî eş-Şemâhî’yi yalanlamıştır. Berkânî onun sağlam olmadığı görüşündedir.
Ebû’l-Hâtim’e, Muâviye el-Leysî hakkındaki görüşü sorulduğunda, Hâtim onun hadis hocası olduğunu söylemiştir.
Hadisin senedi, senedde bulunan el-Hüseyn b. Ahmed el-Herevî eş-Şemâhî sebebiyle zayıftır. Tarîk ise merfûdur.
G- ABDULLAH B. CA‘FER TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi şu şekilde rivayet etmiştir:
Hadis, Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân’dan iki şekilde rivayet edilmiştir. Hadisin tarîklerinden ilki; Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân < Abdullah b. Ca‘fer’in oğulları İsmail (ö. 145/762) ve Muâviye’dendir.
İkincisi; Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân < Abdullah b. Ca‘fer (ö. 80/699)’dir.
Abdullah b. Ca‘fer şöyle dedi: Rasûlullah(sas) bana; “Sana vereyim mi? Sana hediye vereyim mi? Sana istifade edeceğin bir şey vereyim mi?” Maddi bir kazanç vereceğini zannederek, ‘Ver Ya Rasûlallah’ dedim. “Namaza başlarsın ve on beş kez (Subhânallâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh) de” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Dârekutnî de bu hadisi bir defasında, Abdullah b. Ziyad b. Sem‘ân < Muâviye ve İsmail < Abdullah b. Ca‘fer olarak rivayet ederken, diğer bir defa; İbn Sem‘ân < Muâviye ve ‘Avn (rivayetlerde İsmail yerine genelde ‘Avn’ ismi kullanılır) < Abdullah b. Ca‘fer tarîkı ile tahric etmiştir.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Abdullah b. Ziyad b. Sem‘an’dır. İbn Sem‘ân’ın ismi tam olarak, Abdullah b. Ziyad b. Süleyman b. Sem‘ân el-Mahzûmî’dir. İbn Hacer, İbn Sem‘ân’ın zayıf olduğu görüşündedir. Emâlî’deki bu görüşüne ek olarak, Takrîbü’t-Tehzîb’de onun metruk olduğunu, Ebû Dâvud’un ve diğer ravi tenkitçilerinin de onu yalancılıkla suçladığını söylemektedir. Mâlik, İbn Ma‘în, Cûzcânî İbrahim b. Sa‘d ve Ahmed b. Salih de onu yalan söylemekle itham edenler arasındadır. Nesâî, İbn Ebî Âsım, Dârekutnî ve bunların dışındakiler ise ondan hadis almamışlardır.
Hadisin senedi zayıftır. Çünkü İbn Sem‘ân’ın yalan söylediği ve metruk olduğu hususunda rical âlimleri görüş birliğindedirler.
H- EBÛ RÂFİ‘ TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Zeyd b. Hubâb (ö. 203/818) < Musa b. Ubeyde er-Rebezî (ö. 153/770) < Saîd b. Ebî Saîd Mevlâ Ebî Bekr Muhammed b. Amr b. Hazm < Ebû Râfi‘. Ebû Râfi‘ den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) Abbâs’a “Ey amcacığım sana hediye vereyim mi?” buyurarak hadisin benzerini zikretti.
Hadisin senedi zayıftır. Bu rivayette tenkid edilen kişi Musa b. Ubeyde’dir. Ahmed ve İbn Ma‘în, Musa b. Ubeyde’nin bir şeye değmez olduğu kanaatindedirler.
İbnü’l-Medînî, Ebû Zür‘a, Tirmizî, Nesâî, Sâcî, İbn Hıbbân ve İbn Kâni‘ onun zayıf olduğu görüşündedirler. Yakub b. Şeybe ise “Doğru sözlü bir kimsedir ancak hadisi ciddi şekilde zayıftır” demektedir. Vâki‘ ise onu güvenilir olarak kabul etmektedir.
Saîd meçhuldür. İbn Hıbbân dışında hiçbir kimse onun güvenilir olduğunu kabul etmemiştir. Tirmizî, bu hadisin Ebû Râfi‘ rivayetinden dolayı garib olduğu görüşündedir. Münzîrî ise hadise ‘ruviye (rivayet edildi)’ kelimesi ile giriş yapılmasından dolayı hadisin zayıf olduğuna işaret etmektedir.
İbn Hacer, Musa er-Rebezî’nin ciddi şekilde zayıf olduğu görüşündedir. el- Hısâlü’l-Mükeffira’sında ise hadisin senedinin de zayıf olduğunu söylemektedir.
Ahmed Şâkir, hadisin hasen olduğu görüşündedir. Ancak senedde açık bir tesâhül vardır.
Hadisin senedinde ravilerden kaynaklanan zayıflık bulunmaktadır. Tarîk ise merfûdur.
I- ÜMMÜ SELEME TARÎKI
1- Birinci Tarîk
‘Amr b. Cemî‘ < ‘Amr b. Kays (ö. 140/757) < Saîd b. Cübeyr (ö. 94/713, 95/714) < Ümmü Seleme (ö. 61/681 veya daha önce).
Ümmü Seleme, Rasûlullah (s.a.s.)’ın gece ve gündüz sürekli yanında olduğunu belirterek, bu konu hakkındaki hadisi rivayet etti: “Ey Abbâs, Ey Nebî (s.a.s.)’ın amcası! Sana fecrden sonra güneş doğuncaya kadar namaz kıl demeyeceğim gibi ikindiden sonra güneş batıncaya kadar da kıl demeyeceğim. Rekâtlerin her birinde tuvâlil mufassâlden (Bakara Sûresi ile Tevbe Sûresi arası, Kur’ân-ı Kerim’deki en uzun sûreler oldukları için bu şekilde isimlendirilmişlerdir) birer sûre olmak üzere dört sûre okuyarak, dört rekât namaz kıl”.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Amr b. Cemi‘ ’dir. İbn Ma‘în, ‘Amr b. Cemî‘’i yalanlamıştır. İbn ‘Adiyy, Hâkim ve Nakkâş onu hadis uydurmakla suçlamıştır. Dârekutnî ve bir grup ise onun metruk olduğu görüşündedirler.
İbn Hacer, bu hadisin garib olduğu görüşündedir. Seneddeki ravilerden biri olan ‘Amr b. Cemî‘, zayıftır. Saîd b. Cübeyr’in Ümmü Seleme’den semâı konusunda tartışma vardır.
Hadisin tarîkı merfûdur. Ancak ravinin durumundan kaynaklanan bir zayıflık bulunmaktadır.
İ- ABDULLAH B. ‘AMR HADİSİ
1- Birinci Tarîk
Ebû Dâvud bu konuda şu hadisi rivayet etmektedir: Muhammed b. Süfyân el-Übüllî < Hıbbân b. Hilâl Ebû Habîb < Mehdî b. Meymun (ö. 172/788) < ‘Amr b. Mâlik (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Kendisinin sohbeti bulunan bir zât bana haber verdi. O zâtın Abdullah b. ‘Amr olduğunu söylüyorlar. Abdullah b. ‘Amr diyor ki: Peygamber (s.a.s.) bana: “Yarın bana gel, seni mükâfatlandırayım, seni giydireyim, sana vereyim” dedi. Ben de Rasûlullah’ın bana hediye vereceğini zannettim. Rasûlullah bana: “Gündüz gün aydınlığı gidince kalk dört rekât namaz kıl…” Sonra İbn Abbâs’ın rivayeti gibi hadisi rivayet etti. En son şunu ekledi: “İkinci secdeden başını kaldırdıktan sonra dimdik otur. On defa Subhânallah, on defa Elhamdulillâh, on defa Allâhuekber, on defa da tevhid okumadan kalkma. Bunları dört rekatin hepsinde de yap. Yeryüzünde en büyük günahı olan sen olsan bu namaz sebebiyle mağfiret olunursun” buyurdu. Ben: “O saatte kılmaya gücüm yetmezse nasıl kılayım?” dedim. Rasûlullah (s.a.s.): “Gece ve gündüzün bir kısmında kılarsın” buyurdu.
Bu rivayette tenkid edilen kişi ‘Amr b. Mâlik en-Nükrî’dir. İbn Hıbbân dışında hiç kimse onu güvenilir görmemiştir. Abdullah b. Ahmed babasından naklettiği üzere, Ahmed b. Hanbel onu sanki zayıf olarak kabul etmektedir. Ve “Hakkında farklı görüşler var” demektedir. Bunu daha sonra zikredeceğiz.
Bununla birlikte Zehebî Amr b. Mâlik en-Nükrî’yi güvenilir olarak kabul etmiştir. İbn Hacer ise çok yanlışı olmasıyla birlikte doğru sözlü bir kimse olduğu görüşündedir.
İbnü’l-Cevzî de ‘Amr b. Mâlik hususunda şüpheli davranmış, onu ‘Amr b. Mâlik er-Râsibî (ö. 240/854’den sonra) ile karıştırarak hakkında şöyle demiştir: “İbn ‘Adiyy; ‘Amr b. Mâlik’in güvenilir ravilerden münker hadisler rivayet ettiğini ve hadis hırsızlığı yaptığını söylemiştir. Ebû Ya‘lâ el-Mevsılî de onu zayıf olarak kabul etmiştir”. Yine bu görüşünü ‘Esmâu’d-Duafâ’ isimli kitabında Nükrî’nin terceme-i hâlini zikrederken de yazmıştır. Zikri geçen kitapta, buna benzer birçok evham (ravinin rivayetinde yanılması) bulunmaktadır.
‘Amr b. Mâlik er-Râsibî hakkında tehzîb’de, mîzân’da söylenilen görüşler doğrudur.
Mizzî, İbn Hacer ve Zehebî, İbnü’l-Cevzî’nin ‘Amr b. Mâlik hakkındaki görüşünün benzeri görüştedirler.
İbn Hacer Nükrî ile Râsibî arasındaki farkı şu şekilde açıklamıştır: “Nükrî etbau’t-tâbiîn büyüklerinin tabakasındandır. Râsibî ise tebeu’l-etba‘ tabakasındandır.”
İbn Hacer, Emâlî’de Münzîrî’nin bu hadisin senedindeki ravilerin güvenilir olduğu yönündeki görüşünü dile getirmekte ve şöyle demektedir: “Ebû Dâvud hadisi Amr b. Mâlik senediyle tahric etmiştir. Sened zararsızdır. Ancak ravilerin, hadisi mevkuf mu yoksa merfû mu rivayet ettiği üzerinde ihtilaf edilmiştir.”
Bu görüş ayrılığına Ebû Dâvud şöyle diyerek işaret etmiştir: “Hadisi, Müstemir b. Reyyân < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < Abdullah b. ‘Amr (ö. 63/682)’dan mevkuf olarak rivayet etti. Yine aynı hadisi, Ravh b. Müseyyeb ve Ca‘fer b. Süleyman (ö. 178/794) < ‘Amr b. Mâlik en-Nükrî (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < İbn ‘Abbâs (ö. 68/687) tarîkıyla merfû olarak rivayet etti”. Ravh: “Bu hadis, Nebî (s.a.s.)’in hadisidir” dedi.
Hadisin senedi merfû olmakla birlikte zayıftır.
2- İkinci Tarîk
Ali b. Saîd’den nakledildiğine göre o, Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855)’le diyoloğunu şu şekilde anlatmaktadır: “Ahmed b. Hanbel’e tesbih namazının gerçekten olup olmadığını sordum. “Bu namazın sahih olduğuna dair her hangi bir bilgim yok” dedi. “Ya Abdullah b. ‘Amr hadisi?” dedim. “Bütün raviler bu konuyla ilgili hadisi ‘Amr b. Mâlik’ten rivayet ettiler. Onunsa hakkında çok tartışma var” dedi. “Bu hadisi Müstemir b. Reyyân Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet etti” dedim. “Sana kim rivayet etti?” dedi. Müslim (yani İbn İbrahim) dedim. Bunun üzerine, “Müstemir hadis hocasıdır ve güvenilir bir kimsedir” dedi. Bu durum onun hoşuna gitmiş gibiydi.”
Hadisin senedi sahihtir. Muhammed b. Yahya ve İbn Hıbbân, Ali b. Saîd en- Nesâî’nin güvenilir bir kimse olduğu görüşündedirler. Nesâî ise onun doğru sözlü bir kimse olduğunu belirtmektedir.
İbn Ma‘în, İbn Sa’d, Ebû Hâtim, ‘Iclî ve İbn Hıbbân, Müslim b. İbrahim el- Ezdî’nin güvenilir olduğu görüşündedirler.
Yahya b. Saîd, Tayâlisî, Ahmed, İbn Ma‘în, Nesâî ve İbn Hıbbân, Müstemir b. Reyyân’ın güvenilir olduğunu kabul etmektedirler.
‘Iclî ve İbn Hıbbân Ebû’l-Cevzâ’nın güvenilir olduğu görüşündedir. Ebû’l- Cevzâ’nın ismi, Evs b. Abdullah’tır. İbn ‘Adiyy onun hadislerinin müstekîm olduğu görüşündedir.
Bu rivayet şayet Ebû Dâvud’un işaret ettiği gibi mevkufsa, bu konuda görüşe yer olmadığı için o hükmen merfûdur. Nitekim bu hadis başka tarîklerden de merfû olarak rivayet edilmiştir. Mesela Hâtib onu Müstemir’den farklı bir senedle rivayet etmiştir. Ancak bu senedde zayıf olup yalan söylemekle itham edilen Yahya b. es- Seken el-Basrî bulunmaktadır.
Ahmed b. Hanbel’in sözlerinde tesbih namazı hadisinin zayıf olduğu yönündeki düşüncesinden vazgeçtiğini hissettiren bir ifade sezilmektedir. Sanki Ahmed b. Hanbel’e tesbih namazı ile ilgili ‘Amr b. Mâlik’in rivayet ettiği hadisten başkası ulaşmamıştır. Müstemir’in bu rivayete mutaba’atı onun, hadisin zayıflığına dair görüşünden vazgeçmesinde etkili olmuştur. İbn Hacer’e göre, Ali b. Saîd en-Nesâî tarafından nakledilen bu olay, Ahmed b. Hanbel’in tesbih namazı hadisini müstehap olarak kabul etmesini gerektirmektedir.
3- Üçüncü Tarîk
Dârekutnî bu hadisi şu şekilde rivayet etmiştir: Da‘lec b. Ahmed b. Da‘lec < Cafer b. Da‘lec < Ca’fer b. Muhammed et- Terki < Yahya b. Yahya < Ravh b. Müseyyeb el-Kelbî < ‘Amr b. Mâlik en- Nükrî (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < İbn Abbâs (ö. 68/687).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre ‘İbn Abbâs şöyle demiştir: “Gece ve gündüzün bir vaktinde dört rekât namaz kılsınlar.” Hadis mevkuftur.
Hatîb, bu hadisi Cerir b. ‘Abdulhamid < Ravh tarîkından rivayet etmiştir.
Hamîd b. Müsâde, hadisin senedinde bulunan Ravh b. Müseyyeb’in güvenilir olduğu görüşündedir. İbn Ma‘în’e göre o “iyice” (suveylih)’dir. Ebû Hâtim salih olup kuvvetli olmadığı görüşündedir. İbn ‘Adiyy ise onun hadislerinin korunmadığını söylemektedir. İbn Hıbbân ise onu cerh etmede ileri giderek güvenilir ravilerden mevzu hadisler rivayet ettiğini söyleyerek ondan hadis alınamayacağını belirtmektedir.
4- Dördüncü Tarîk
Taberânî Mu‘cemü’l-Evsat’ında hadisi şu tarîkle rivayet etmiştir: İbrahim b. Hâşim el-Beğavî < Muhriz b. ‘Avn (ö. 231/845) < Yahya b. ‘Ukbe b. Ebi’l-‘Izâr < Muhammed b. Cuhâde (ö. 131/748) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ İbn ‘Abbâs’ın kendisine şöyle dediğini nakletti: “Ya Ebâ’l-Cevzâ sana bir hediye vereyim mi? Sana öğreteyim mi? dedi. Ben de evet dedim. Resûlullah’ın şöyle buyurduğunu işittim: “Kim dört rekât namaz kılarsa…”. Hadisin benzerini zikretti.
Taberânî, söz konusu hadisi Yahya haricinde kimsenin Muhammed b. Cühâde < Ebû’l-Cevzâ tarîkıyle rivayet etmediğini, Muhriz’in tek kaldığını belirtmiştir.
Hadisin senedi zayıftır. Bu rivayette tenkid edilen kişi Yahya b. ‘Ukbe’dir. İbn Ma‘în, Yahya b. ‘Ukbe’nin Allah düşmanı, çokça yalan söyleyen habis bir kimse olduğunu söylemiştir.
Buhârî onun hakkında “Hadisi münkerdir” derken, Ebû Dâvud, “Bir şeye değmez”, Nesâî, “Güvenilir bir kimse değil”, Ebû Hâtim, “Hadis uyduruyor” diyerek görüşlerini belirtmişlerdir. Yakub b. Şeybe, Dârekutnî, Salih Cezira ve diğerleri onun zayıf olduğu görüşündedir. Münzirî ise hadisin senedinin zayıf olduğu görüşündedir.
Heysemî, senedde bulunan Yahya b. ‘Ukbe b. Ebi’l-‘Izâr’ın zayıf olduğunu söylerken, İbn Hacer de Yahya b. ‘Ukbe hariç seneddeki ravilerin hepsinin güvenilir olduğunu söylemektedir. Yahya b. ‘Ukbe ise metruktur.
5- Beşinci Tarîk
Ebû Tâlibi’l-Kâtib Ali b. Muhammed b. Ahmed Ebi’l-Cehm < Hasan b. Arefe (ö. 257/871) < Abbâd b. Abbâd el-Muhellebî (ö. 179/795, 180/796) < ‘Amr b. Mâlik en-Nükrî (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre İbn Abbâs ona şöyle demiştir: “Sana hediye vereyim mi? Sana faydalı olayım mı?”. Hadis mevkuftur.
Hadisin senedinde ‘Amr b. Mâlik bulunmaktadır. Daha önce de geçtiği üzere hadis âlimlerinin onun hakkında farklı görüşleri bulunmaktadır.
Hadisin rivayetindeki ihtilaf Ebû’l-Cevzâ’nın iztırabından kaynaklanmaktadır. Senedde bulunan ravilerden Ebû’l-Cevzâ’nın, Ebû Cevzâ olarak tanınan iki raviden hangisi olduğu bilinmemektedir fakat bu durum hadise zarar vermez çünkü sahabenin hepsi adalet vasfına hakkıyla haiz olan ravilerdir. İkinci ihtilaf ise hadisin merfû mu yoksa mevkuf mu olduğu üzerindedir. İki durumda da hadis zayıf olamaz. İki sahabenin de varlığı hadisi
Hz. Peygamber’e ulaştırmaktadır hangisi olduğu fark etmez. Bir kez iki sahabenin bulunması sebebiyle hadis Nebî (s.a.s.)’e kadar uzanarak merfû oluyor. Ayriyeten hadisin fetva yoluyla zikredilmesi de onun merfû olmasını engellemekle birlikte onu koruyor. Hadis bundan dolayı iki yönden de tam olarak korunuyor. Hatib Bağdâdî de kifâyede bunu ifade etmiştir.
6- Altıncı Tarîk
Dârekutnî aynı hadisi şu şekilde rivayet etmektedir: Abdullah b. Muhammed b. Abdulaziz(e okundu ben de dinledim) < Muhammed b. Abdulmelik b. Ebi’ş-Şevârib (ö. 244/858) < Yahya b. ‘Amr b. Mâlik < Babam(ı rivayet ederken dinledim) (ö. 129/747) < Ebû’l-Cevzâ (ö.83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre İbn Abbâs onu bir yere gönderdi ve ona: “Sana bir hediye vereyim mi?” diyerek hadisin benzerini nakletti. Bu hadis mevkuftur.
Hadisin senedi zayıftır. Bu rivayette tenkid edilen kişi Yahya b. ‘Amr’dır. Hammad b. Zeyd, Yahya b. ‘Amr’ı yalanladı. Ahmed b. Hanbel “Bir şeye değmez” derken, Saci “Hadisi münkerdir” dedi. İbn Ma‘in, Ebû Dâvud, Nesâî, Dûlâbî ve Ebû Zür‘a onun zayıf olduğu görüşündedir. Ukayli de ondan rivayet edilen hadisin dikkate alınmaması gerektiği görüşündedir. Dârekutnî ise “İyicedir, dikkate alınır” demiştir.
Hadisin senedi zayıftır çünkü senedde yalan söylemekle itham edilen bir ravi bulunmaktadır.
7- Yedinci Tarîk
Muhammed b. Mahled < Sa‘d b. İbrahim b. Hafs Ebû Süfyan et-Tirmizî < Cârûd b. Muaz (ö. 244/858) < Kasım b. Hakem < Ebû Cenab (ö. 150/767 veya daha önce) < Muhammed b. Cuhâde (ö. 131/748) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre İbn Abbâs ona: “Sana bir hediye vereyim mi?” diyerek hadisin benzerini nakletti. Hadis mevkuftur.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Ebû Cenab’dır. Ebû Cenab’ın ismi Yahya b. Ebî Hayye’dir. Yahya b. Kattân, İbn Sa‘d, Ebû Dâvud el-Fesevî, ‘Iclî, Cûzcânî, İbn
‘Ammar ve diğerleri onun zayıf olduğu görüşündedir. Ebû Naîm ve İbn Ma‘în’e göre o zararsızdır ancak tedlis yapmaktadır. Ebû Zür‘a ve İbn Hıraş onun doğru sözlü olduğunu söylemekte ancak tedlis yaptığını da onaylamaktadırlar. Nesâî ve Ebû Hâtim ise onu kuvvetli bulmamaktadırlar. İbn Numeyr de onun doğru sözlü olduğunu söylemekte ancak tedlis yaparak hadisini bozduğunu ifade etmektedir.
İbn Hacer ise tedlisinin çokluğu nedeniyle onu zayıf bulunduğunu ifade etmiştir. Hadisin senedi, senedde bulunan bir ravinin tedlis yapması sebebiyle zayıftır.
8- Sekizinci Tarîk
Beyhakî’nin rivayeti ‘Abdullah b. Mübârek rivayetine benzemektedir. O hadisi şu şekilde rivayet etmiştir: Ebû Cenab (ö. 150/767) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < ‘Abdullah b. ‘Amr (ö.63/682).
‘Abdullah b. ‘Amr’dan rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.s.) ona: “Sana bir hediye vereyim mi? Sana vereyim mi?” buyurduğunu söyleyerek hadisi zikretti. İstirahat celsesi tesbihini kıraattan önce yaptı.
Bu rivayet, ‘Abdullah b. Mübârek tarafından rivayet edilen hadisle uygunluk arzetmektedir.
Ebû Cenab, zayıftır. Bir önceki tarîkte onun hakkında ayrıntılı olarak bilgi verdiğimiz için burada bu kadarını söylemekle yetinmekteyiz.
Münzirî, ravilerin tamamının İbn ‘Abbâs ve Ebû Râfi‘ hadisinde geçen özelliklere sahip olduğunu bildirmiştir. Onunla amel etmek daha evladır. Çünkü diğer hadisleri merfû kabul etmek doğru değildir.
9- Dokuzuncu Tarîk
Ebû Salih el-Esbehani Abdurrahman b. Saîd b. Harun < Muhammed b. Asım el-Esbehânî (ö. 299/911) < Abdulaziz b. Ebân (ö. 207/822) < Süfyan es Sevrî (ö. 161/778 veya 162/779) < Ebân b. Ebî ‘Ayyâş (ö. 138/755) < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < Abdullah b. ‘Amr (ö. 63/682).
Abdullah b. ‘Amr’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) ona; “Sana vermeyeyim mi? sana öğretmeyeyim mi?” buyurdu… Aynı hadisi rivayet etti.
Bu rivayette tenkid edilen kişi Abdulaziz b. Ebân’dır. İbn Ma‘în ve İbn Numeyr, Abdulaziz b. Ebân’ı yalanlamıştır. Ebû Hâtim, Ebû Zür‘a, Yakub b. Şeybe, Ebû Ali en-Nîsâbûrî ondan hadis almamaktadırlar. Hâkim ve Nakkâş onun mevzu hadis rivayet ettiğini belirtirlerken, İbn Hazm da zayıflığında ittifak olduğu görüşündedir.
Rivayette tenkid edien bir diğer isim ise Ebân b. Ebî ‘Ayyâş’dır. Ahmed, İbn Ma‘în, Nesâî, Ebû Hâtim, Fellas ve Dârekutni, Ebân b. Ebî ‘Ayyâş’ı salih olmasına rağmen terk ederek ne onu ne de hadislerini i’tibar için dikkate almamaktadırlar. Şu‘be ve İbn Ma‘în onu yalancı olduğu görüşündedirler. Bunlar dışındaki ravi tenkitçileri ise onu zayıf olarak kabul etmektedir.
Söz konusu hadisin senedi zayıftır. Senedde bir ravi yalancılıkla itham edilmesi, ulemanın raviyi terk ederek onun hadislerinin alınmaması gerektiğini söylemeleri veya ravinin zayıf olması gibi etkenler hadisin senedinin zayıf olmasına yol açmaktadır.
10- Onuncu Tarîk
Hatib hadisi lafız farklılığı olmaksızın rivayet etmektedir. Ebû Mâlik el-Ukaylî < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702) < İbn Abbâs (ö. 68/687). Hadis mevkuf olarak rivayet edilmiştir.
11- Onbirinci Tarîk
Ebû’l- Hasan Ali b. Muhammed el-Cevheri < Muhammed b. Muzafferu’l- Hafız< İshak b. Muhammed b. Mervan < Babam < Ebû Âsım Usme b. Abdullah el-Esedi < Muhammed b. Abdullah < Yahya b. Saîd < Ebû’l-Cevzâ (ö. 83/702).
Ebû’l-Cevzâ’dan rivayet edildiğine göre İbn Abbâs ona şöyle dedi: “Sana hediye vereyim mi? Sana vereyim mi? …”. Söz konusu hadis mevkuftur.
Bu rivayette tenkid edilen kişi İshak b. Muhammed’dir. Dârekutnî, İshak b. Muhammed’in hadisinin delil olarak alınmadığını belirtmektedir. Muhammed b. Muhammed el-Hâfız ise ulemanın onun hakkında tartıştığını söylemektedir. Hadisin senedi zayıftır.
Özetle; Ebû’l-Cevzâ hakkında ihtilaf edilen bir kimsedir. Söz konusu hadis “ ‘Amr b. Mâlik < Ebû’l-Cevzâ < İbn ‘Amr”, “Yahya b. Ebî’l-İzar < Muhammed b. Cuhade < Ebû’l-Cevzâ < İbn Abbâs”, “Ebû Cenab < Ebû’l-Cevzâ < İbn Amr”, “Eban b. Ebi ‘Ayyâş < Ebû’l-Cevzâ < İbn ‘Amr” hadisi merfû olarak rivayet etmişlerdir. “
‘Amr ve Ebû Mâlik el-Ukaylî ve Yahya b. Saîd < Ebû’l-Cevzâ < İbn ‘Abbâs”, “Müstemir b. Reyyan < Ebû’l-Cevzâ < İbn ‘Amr”, “Ebû Cenab < İbn Cuhâde < Ebû’l-Cevzâ < İbn Abbâs” ise söz konusu hadisi mevkuf olarak rivayet etmişlerdir. Bu rivayetlerin en sahihi Müstemir’in rivayetidir. O mevkufsa bile merfû hükmündedir.
12- Onikinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi şu senetle rivayet etmiştir: Ebû Bekir Abdullah b. Süleyman b. el-Eş’as (bize okuyarak rivayet etti) < Mahmud b. Halid (ö. 247/861) < Sika < Ömer b. Abdilvahid (ö. 200/815 veya daha sonra) < İbn Sevbân (ö. 165/781) < ‘Amr b. Şuayb (ö. 112/730) < Babası < Dedesi. Rasûlullah (s.a.s.), Cafer’e şöyle dedi: …
Bu rivayette tenkid edilen kişi İbn Sevbân’dır. Senedde bulunan İbn Sevbân’ın ismi Abdurrahman b. Sabit’tir. İbn Ma‘în, ‘Iclî ve Ebû Zür‘a onun gevşek olduğu görüşündedir. Ahmed hadislerinin münker olduğunu söylerken, Fellas ve Nesâî onun zayıf olduğunu söylemişlerdir. Duhaym, Ebû Hâtim ve İbn Hıbbân onu güvenilir olarak kabul etmektedir. İbnü’l-Medînî ve Salih b. Ahmed doğru sözlü bir kimse derken, Ebû Dâvud “Zararsız olduğu” fikrindedir.
Hadisin senedi zayıftır. Hadisin senedinde bulunan ravinin illetli olmasından dolayı hadis de zayıf olarak kabul edilmektedir. Senette başka bir illet daha vardır, o da sika ravinin mübhem olmasıdır.
13- Onüçüncü Tarîk
İbn Şahin söz konusu hadisi zayıf bir rivayet olan ‘Amr b. Şuayb (ö. 112/730) tarîkından rivayet etmiştir.