Kader konusunda Allah ve Resulunun müsaade ettiği kadar konuşmak gerekir. Konuşulanlarında Allah ve Resulunun haber verdiği ve müsaade ettiği şeyler olmalıdır. Kader’e İman dört erkan üzere kaimdir. Bu erkanları bilme kadere giriştir. Kader ilmini bilme imanın şartlarındandır. Bu rukunlar şunlardır:
1)
El-İlmu-ilim
2)
El- Kitebetu-Yazı
3)
El-Meşietu-Dileme
4) El-Halku-Yaratma
El-İlmu-İlim: Allah’ın ilmen, cümleten ve
tafsileten ezeli ve ebedi her şeyi bildiğine inanma. Kullarının fiilerini,
olacak olmayacak her ne varsa ilmi ile kaimdir(bilir). Yarattığının rızkını ne
kadar olacağını fiilini ve cennetemi cehennememi gideceğini bilir. Şüphesiz
kendi yolundan sapanları en iyi bilen Rabbım’dır. Doğru yolu bilenleride en iyi
bilen O’dur. Gaybın anahtarı O’ndadır. Ve onları O’dan başkası bilemez. Karada
denizde olanı bilir. Hiçbir yaprak düşmesinki onu bilmesin. Yani dalındaki bir
yaprak bile O’nun ilminin dışında düşmez. Yeryüzünün karanlıklarında hiçbir
dane hiçbir yaş ve kuru olmasın ki apaçık kitabda Levhi Mahvuzda yazılı
bulunmasın. Olacağı, olanı, olmayışı ve olmayacağı mabudu yok ve mevcudu var
olanıda biliyordu. Allah(cc) yarın onların itirazı olmasın diye onlara Resuller
gönderiyor.
“
O kendinden başka ilah olmayan Allah’tır. Gaybı ve hazır olanı bilendir. O
Rahmandır, Rahimdir.”
Haşr(59) 22
“ İnkar edenler kıyamet günü bize gelmeyecek demekteler. De
ki: Hayır, Rabbime yemin ederim ki O size mutlaka gelecektir. Gökte ve yerde
olan zerre miktar kadar hiçbir şey gaybı bilen Allah’tan gizli kalamz...”
Sebe(34) 3
“ Doğuda batı da Allah’ındır. Ne tarafa yönelirseniz
yönelin Allah’ın vech’i oradadır. Şüphesiz Allah(her yönü) kaplar ve (her şeyi)
bilendir.”
Bakara(2) 115
“
Kendilerine bir ayet geldiğinde Allha’ın Peygamberlerine verilenler gibisi
bizede verilmedikçe asla iman etmeyeceğiz, demektedirler. Allah risaletini
nereye koyacağını ve kime vereceğini çok daha iyi bilir. Cürüm işleyenlere
yaptıkları hilekarlık sebebiyle Allah katından bir zillet ve şiddetli bir azab
erişecektir.”
Enam(6) 124
“
Şüphesiz kendi yolundan sapanları en iyi bilen Allah’tır. Doğru yolu bulanları
da en iyi bilen O’dur.”
Kalem(68) 7
“
Gaybın anahtarı O’ndadır. Ve onları O’ndan başkası bilemez. Karada ve denizde
olan her şeyi bilir. Hiçbir yaprak düşmesin ki onu bilmesin. Yeryüzünün
karanlıklarında hiçbir döne, hiç ir yaş kuru olmasın ki apaçık kitabta bulunmasın.”
Enam(6) 59
“
O kullarının üstünde her şeye kaadirdir ve galiptir. Yegane hikmet sahibidir.
Herşeyden hakkıyla haberdardır.”
Enam(6) 18
“
Eğer sizinle birlikte savaşa çıksalardı sizi bozmaktan başka bir işe yaramazlar
içinizde fitne çıkarmak için hemen aranıza sokulurlardı. Zira içinizde onlara
kulak veren kimseler vardı. Allah zalimleri hakkıyla bilendir.”
Tevbe(9) 47
“
Allah onlardan bir hayır olduğunu bilseydi onlara elbette duyururdu. Eğer
onlara duyursaydı onlar yine yüz çevirip dönerlerdi.”
Enfal(8) 23
Bu
örnekleri çoğaltmamız mümkün. Sünnetten delillere gelince:
“
İbn Abbas(ra)’dan, Resulullah(sav)’e müşriklerin çocuklarından soruldu? Allah
müşriklerin çocuklarını yaratırken bunların nasıl yaşayıp ne işleyeceklerini en
iyi bilendir. buyurdu.”
Müslim 2660 – Buhari 14c 6491 – Ebu Davud 4711 – Nesei 1950
Bütün
bunları anlatırken kaderin Allah cc’nın kulları üzerinde bir sırrı bağı olduğu
hiç zihnimizden çıkarmayalım. Bir misal daha verirsek, Kur’an’da “Kehf”
suresinde Musa(as) ile Hızır (as)ın arkadaşlığı anlatılır.Orada:”Yollarına
devam etmişlerdi. Nihayet oğlan çocuğuna rasladılar.O kul onu da
öldürmüştü...”(Kehf 74)
Hadisde
de
:”
Hızırın öldürülmüş olduğu çocuk kafir olarak tabiatlandırılmışdır.Eğer
yaşasaydı muhakkak ana babasına azgınlık, tecavüz vekafirlik sarılıp
büyüyecekti” buyurdu. Müslim-2661
Çocuk daha suçu işlemeden öldürülüyor.İşleyecekti bunu kim biliyor, Allah
cc tabii.Yani biz Allah cc’ne bunu neden yaptın? demeye hakkımız yok. Bütün
bunlar kaderin Allah’ın üzerimizdeki bir sırrı olduğu ve bizim buna iman
etmemiz gerektiğini, neden, nasıl sorusuna gitmemiz gerektiğini gündeme
getiriyor.Bizim burada tek gayret göstereceğimiz yer imtihanı kazanmaya
çalışmaktır.
”Müminlerin
anası Aişe(ra)dan,Bir küçük çocuk vefat etti.Ben, ne mutlu ona.Ocennet
serçelerinden bir serçedir deyiverdim.Bununüzerine Rasulullah SAV “Sen
bilemezsin ki Allah cenneti yaratmış, cehennemide yaratmıştır?Sonra şunun için
bir ehl yaratmışdır, buyurdu.”Müslim 2662
Burada yaratığı ne manada, insanlar. Yine Sahihi Müslim de:..
Ali(ra)dan,Biz
bir defasında Bakiul Garkad mezarlığında bir cenazede bulduk.Resulullah SAV
yanımıza gelip oturdu, bizde etrafına oturduk.Resulullah SAV‘in beraberinde bir
asa vardı. Resulullah SAV başı eğdi.Düşünceli bir halde elindeki asayla yere
vurub dürtüştürmeye, çizgiler ve izler meydana getirmeye
başladı.Sonra—Sizdenhiç bir kimse ve yaratmışhiç bir nefis müstesna olmamak
muhakkak cennette ki ve cehennemdeki yerini Allah yazmıştır. Ve herkesin
bedbaht veya bahtiyar olduğu muhakkak yazılıdır, buyurdu. Bunun üzerine
sahabilerden bir kimse:_Ya Resulullah.Öyle ise bizler ameli terkedip bu yazımız
üzerinde durmayalım mı? dedi. Resulullah SAV:_Saadet ehlinden olan kimse saadet
sahibinin ameline varıp ulaşacaktır.Şakavet ehlinden olan kimsede şekavet
ehlinin ameline varıb ulaşacaktır, buyurdu ve şunu ilave etti.<<Sizler
amel edip çalışın.Çünkü herkes niçin yaratıldıysa o kendisine
kolaylaştırılmıştır. Saadet ehli, saadet ehlinin amelini kolaylaştırırlar.
Şekavet ehli de, şekavet ehlinin amelini kolaylaştırırırlar.Sonra Resulullah
SAV şu ayetleri okudu:<<Bundan sonra kim verir ve sakınırsa o en
güzeli de tastik ederse bizde onu en kolaya hazırlanız. Amma kim cimrilik eder
kendisini müstağni görür ve en güzeli yalan sayarsa bizde onu en güç olan için
hazırlayacağız.(Leyl(92)5-10)”Müslim-2647no
Kaderin dört rüknü var
dedik.İlim, yazı, dileme ve yaratma. İlmi anlattık.İyi kötü, küçük büyük var
olan gizli ve aşikar olanı, olacağı ilmi bunu kuşatmıştır.Ve ihate etmiştir.
EL-KİTATU-YAZI<< Allah
cc’ın yazması kıyamete kadar yaşayıp, yaşatacağı mahlukun kaderini, ilminin
heryeri kuşatmasından dolayı “levfi Mahfuz” da yazmıştır. Allah cc +kıyamete
kadar, 50.000 yıl önce yazılmıştır. Delil:
”Abdullah İbn Amr ibn Âs(ra)dan Resulullah SAV şöyle
buyurdu.<<Allah mahlukatın kader ve kazalarını semaları ve arzı
yaratmasından 50.000 sene önce yazmıştır. Ve onun arşı su üzerinde idi>>(Secde10)Müslim2653nolu
hadis Şerif .
Şimdi burada “yazma” ilminin
İhasatasıyla “Muhit” oluşuyla alakalıdır.<< Bilmiyor musun ki, Allah
gökte ve yerde olan herşeyi bilir. Bu mahfuzda levhi yazılıdır. Bu şüphesiz
Allah’a
kolaydır.>> Hacc(22)70
Neden
arkasından bu Allah’a kolaydır,der? Çünkü, insan olacağın yazılması
bilmesi neyse olmıyacağı bilmesi bile odur. Bizim aklımızdan geçen kalbimiz
tasavvur ettiği ne olur? Var olan şeyler. Bildiğimiz şeyler. Hiç kendini yorma.
Nasıl olmuş diye Çünkü bu Allah’a kolaydır. Zorluk insan içindir. Anlamakta
gerekmiyor bunu , ama gene bağladığı yer var.
Mesela
<<De ki: Sana ruhtan soruyorlar. De ki:”Ruh, Rabbımın
emrindedir. Onun hakkında size çok az bilgi verilmiştir.>> (İsra(17)85)
Ruh, Rabbımın bir işidir. Ondan sonra size çok
az bir malumat verildi. Sana bildirdiği kadar konuşursun bu kadar.
Yine Allah cc Kur’anda <<De ki: Bize Allah’ın yazdığından başka bize
başka bir şey isabet etmez. Bu itibarla müminler yalnız Allah’a güvenip
dayasınlar.>>
Tevbe(9)51
Burada
küçücük bir soru işareti var.Mesela,değiştirme kelimesi bizim dilimizle garib
anlaşılıyor. Değirtirme yani Alah’ın takyir ettiği bir şeyi bozmak yoktur
derken bunu değiştirme yazdıysa bozmaz başka türlü olmaz tipindedir. Ama
ikisininde adı”Kader olabilir. Yani hastalık Allah’ın takdiri midir? Evet. Peki
şifasını arama.Bak oda kaderdir.Dua ederek onun defini isteme, bak oda
kaderdir.
”Selman (ra)dan, Resulullah SAV şöyle buyurdu. Kazayı ancak dua önler ömrü
yalnız iyilik artırır.”(tirmizi-2225)
Burada kader bozulmuyor. Kaderin çeşitli tecellisi gündemde. Burada
takdiri yazılı olarak ele alıyor bilme olarak ele alıyor ve birde yazı olarak
ele alıyor.Mesala”müslümanın başına gelen bir musibet yoktur ki onun sebebiyle
günahı affolmasın hatta ayağına batan diken bile”(müslim,Birr,49)
Sana bir hastalık veriyor. Rabbım bunu verdi şifasını da verir, aramaya
düşman veyahut senin yanında birisi bıçaklandı veya hastalandı. Allah cc
taktir etmediyse ölmez diye götürmemen senin onu öldürmene ortak
olmandır. Ama onu hastaneye götürmen kurtulması demek değildir. Bu demin
zikrettiğimizdir.<<onlara de ki: Bize Allah’ın yazmış olduğundan
başka bir şey isabet etmez.>>(tevbe51)
Yani Allah’ın bildiğinden başka O’nun ilminin dışında bize birilerinin sonradan
isbat ettireceği hiçbir şey yoktur. Yani bundan kurtulman mümkün değil. Musa
(as) Firavun ile olan münazarasından Musa (as)da dedi ki:
<<Firavun
şöyle demiştir: Geçmiş nesillerin durumu ne olacak. Musa (as) demişti
ki:”Onlarla ilgili bilgi Rabbımın katında bir kitabtır. Rabbım şaşırmaz
ve unutmaz.>>(Ta-ha(20)51,52)
”Abdullah
b.Amr b.As(ra)dan Resulullah Sav şöyle dedi:Allah’u Teala mahlukatı yaratmadan
50,000yıl önce onların kaderlerini yazdı.Ve arşıda suyun üstünde olduğu
halde...>(secde (32)10,Müslim-2653)
Yani
mahlukun mukeddaratı daha yaratılmazdan,Adem (as)yaratılmazdan 50,000
yıl önce bitmişti ve yazılmıştı. Hangi ağacın yaprağı ne zaman düşecekse
bu biliyordu.İkinci misal
“..Ebu
Hureyre (ra)dan Rasulullah şöyle buyurdu<<Aden ile musa birbirlerine
huccet getirip niz’a ediştiler. Musa,-Ya Adem. Sen bizim babamızsın.Sen bizi
cennetten çıkartdığın için bizleri mahrumiyet ve zarara düşürdün dedi.
Adem de Ona.-Sen Allah’ın kelamı ile seçipmümtaz kıldığı ve lehine eliyle yazıp
çizdiği Musa’sın . Öyle iken sen Allah’ın beni yaratmasından kırk sene
evvel üzerime taktiridir, buyurduğu bir işten dolayı dolay beni levm mi
ediyorsun dedi.Bunu Takiben SAV: Böylece Adem Musa’ya delil ve burhanla
galib oldu, buyurdu(Müslim-2652)
Burada suçuna bahane buluyormu Hayır. Başka bir yerde diyor ki:<<Ey
Rabbım biz nefsimize zulmettik heva ile ,eğr bizi affedip bağışlamazsan biz
hüsrana uğrayanlardan oluruz>>(Araf(7)23)
Adem (as) burada hatasına, şuçuna özür bulmuyor. Neye özür buluyor cennetten
çıkarılmasına. Cennetten çıkarılması 50,000 sene önce , zaten mükadder di
yazılmıştı. Ama çıkaralması bir suça binaen oldu ve Adem(sa) bir imtihan
edildi. İnsanlığın ilk imtihanı bununla başladı. Yani melekleri Adaem(as) la
imtihan etti. Kim kaybetti iblis. Adem (as)la bu sefer iblisle imtihan etti
yani herşey şuçla oluyor. Suçun ummum “İbn abbas (ra)dan şöyle buyurdu şayet
sizler günah işler kimseler olmasaydınız. Allah günah
işler bir halk yaratır. Onlara mağfiret eylerdi.>>(Müslim-2748)
Allah’ın gafur isminin tecellisi bunu gerektiriyor. Bağışlanmak için suç
işlemek “acizliği” anlamak için hasta olmak kul olduğunu hissedebilmen için
muhtaç olman gerekiyor, diyor.
Yani
Allah’ın “şafi” sıfatı varsa bir hastalanmak gerekiyor. Allah’ın affedici
sıfatı varsa (ki vardır) suç işleyen olması gerekir. Yani bu sunnetullahtır.
Ama suçun işlenmesini istemiyor. Yaratan Allah suçu işleyen kul. Burada imtihan
sırrı var.Melekler, Adem (as)la imtihan ediliyorlar. Meleklerin hepsi kazanıyor
iblis kaybediyor. Ve İblis şuçunda mazeret buluyor.
<<...Ben
Ademden hayırlıyım, çünkü beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan
yarattın.>>
(Araf(7) 12)İblise tövbe hakkı verimiyor ve lanet ediliyor, melu kılınıyor.
Adem imtihan ediliyor, kaybediyor. Ama tevbe etme, af taleb etme duygusu, hakkı
verildi.<< Sonra Rabbı yine onu seçmişti ve tövbesini kabul edip ona
hidayet etmişti.>>(Ta-ha(20)122)
Çünkü Rabbisinden af dileyici tövbe kelimeleri öğretildi. Ve Adem (as) af
diledi Rabı da onu affeddi. İblisin isyanına sebep olacak cahilliği yoktu.
Fakat Adem’in suç işlemesine mazaret teşkil edecek bir cehaleti vardı. İblis
onu nasıl sapıtıyor:
”...ey
Adem, sana ebedilik ağacını ve hiç yok olmayacak bir hükümranlığı götereyim mi?
demişti.”(Ta-ha(20)120) Anlamadı Adem(as) mahiyetini. Burada cahillik
var. Ama Rabbi ona yaklaşma dediyse yaklaşmaması gerekiyordu. Ve ona birde
tevbe hakkı verdi. Burada bir kaide ortaya çıkıyor:
-Kişinin
malumatı nisbetinden tövbeden mahrumiyeti vardır.
-Cehaleti
nisbetinde mazereti gündemdedir.
EL-MEŞİETU-DİLEME
Her şeyde nufus eden Allah’ın meşietinin dilemesinin kudretinin şumulune
istediği şeyin olduğu, istemediğinin olmadığına, ne haraket, ne sukut, ne
hidayet nede dalalet ancak Allah cc’ın meşiyetine tabidir.
<<
Rabbım dilediğini yaratır ve seçer onların seçme hakkı yoktur. Allah onların
ortak koştukları şeylerden münezzehtir ve çok yücedir.>>(Kasas(28)68)
<<
Kur’an sizden doğru yola girmeyi dileyen kimseler için öğütten bir şey
değildir. Şuda bir gerçektir. Şuda bir gerçektir ki Alemlerin rabbı olan Allah
dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz.>> (tekvir(81)28-29)
Bize
dileme gücü veren kim, Allah cc
<<
Hiç bir şey için ben bunu yarın yapacağım deme “Ancak Allah dilerse “yapacağım
de. Unuttuğun zaman Rabbını an ve şöyle de:Rabbım olaki beni doğruya
bundan daha yakın olana
eriştirir.>>
(Kehf(18)23-24)
<<Faraza
onlara melekleri indirdeysik ölüler onlarla konuşsaydı ve herşey onların
karşısında bir araya getirdik. Allah cc dilemedikçe iman
etmezlerdi.(Mü’minlerin) çoğu bunu bilmez.>>
Enam(6)111
<<Ayetlerimizi
yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi
dilerse onu dalalette bırakır. Kimi dilerse onu da dosdoğru yola sokar.
Enam(6)39
<<Abdullah
ibn Amr İbn As(ra)dan Resulullah SAV şöyle buyurdu.” Büyün Ademoğullarını
kalbleri Rahmanın parmaklarından iki parmak arasında bir tek kalp gibidir ki
Rahman onu dileyeği yere çevirir döndürür”..
Müslim-2654
<<Fakat
kendilerine, kendi ellerinin sebeb olduğu bir musibet gelip çattığı zaman
nasılda iyilikten ve ara bulmaktan başka bir şey istemedik diye Allah’a yemin
ederek sana geliyorlar.>>
Nisa(4)62
<<Nerede
olursanız olun, hatta tahkim edilmiş kalelerde olsanız bile, ölüm yine de
erişir.Eğer onlara bir iyilik isabet ederse “bu Allah’tandır” derler. Eğer bir
kötülük isabet ederse”bu sendendir”derler. De ki: Hepsi de Alah’tandır. Bu
kavme ne oluyor ki hiç söz anlamıyorlar..>>
Nisa(4)78
Onun
ikiside Allah’tadır.Resule dedirtiyorlar. İyilik Allah’tan kötülük sizden
deyince yaratma yönüyle kula nisbet edilmeyi mi Hayır. Yaratma yönüyle ikisi de
Allah’tan ve birleştiriyor. Yaratma yönüyle kula nisbeti mümkün değildir. Ama
işleme yönünden size bir iyilik isabet lutfundan manasında. İşlediğiniz iyilik
bir, kötülük bir, bir kötülüğe bir ceza adaletindedir. Ama bir iyilğe binlerce
karşılık neyinden? Lutfundandır.
”...Ben
güzelliği on ile karşılarım..(Buhari 7c 3027sy)
Eğer
adalet gündeme gelse senin 60 senelik iyi ömrüne 60 senelik bir ahiret hayatı
vermesi gerekir. Bu adalettir, değil mi? Böyle olması gerekir. Ama böyle değil
hesaba taktir edilmeyen bir edebi edebi hayatı ihsan ediyor. Bu Allah’tan, yani
Lutfu Keremi gündemdedir. Ama suç olunca bire bir adaletindendir. İşlediğiniz
suç sizdendir derken sen bunu istedin, işleyen sensin yaratan Allah. Kula
nisbet edemiyorsun bu yaratmayı. Neredeyse anlayamazlardı. İşte bu
anlamayacakları yerde bir imhihan sırrı var. Buna dikkat etmek gerekiyor. Kula
seçme hakkı verilmiştir. İsteyen inansın istemeyen küfresin ama inananda açık
deliller üzere, küfredende açık deliller üzeredir. Bak kimse kimseye
zulmetmiyor. Ancak onlar kendilerine zulmediyor. Cennet ve Cehennemi yaratan
kim? Allah cc Cehennemi yaratmadı Allah diyebilir mi? İnsan – Hayır_ şerri
Allah yarattı evet ama Şerrin Allah’a nisbeti yoktur. Hayır sendendir. Şerrin
nisbeti Allah’a değildir. Yani ondan sığınırız. Hayır taleb ederiz, şerden sana
sığınırız. Gazab kimidir? Allah’ın. Rahmeti isteriz, Gazabından O’na sığınırız.
Gazabı istememe isyan ile alakalıdır.
Hayır ve
Şer mevcut. Seç diyor sen seçiyorsun. Sana kolaylaştırıyor. O’na ait seni
yarattığı Cehennemine koyuyor. İnsan doğruyu ve eğriyi seçiyor. Çünkü O’na
itaatı ve isyanı ilham etmiştir. Biliyor ki bu isyan buda itaattir. Eğer Allah
cc şunu yap ,şunu yap deseydi, hesab sormazdı.Ama iyilik ve kötülük
yazmıştır.Neden? Bildiğinden yazmıştır.Neden? Yaratma sıfatı O’nundur da ondan.
Kulların değil. O yaratmıştır, insan işlemiştir. İyiliğide o yarattı kötülüğüde
iyiliği iyi olarak, kötülüğü kötülük olarak gösterdi. Sana işlemen için seçme
hakkı verildi. Seçen sensin, Ama bu seçmede iyiliği seçtiğinde binlercesiyle
lutufta bulunuyor sana zaten vermeyecek olsaydı sana istemeyi veı-mezdi. Sana
isteme duygusu veren O istemen için. Ama bu isteği sen ne yapıyorsun kötülüğe
de kullanabiliyorsun, iyiliğe de kullanabiliyorsun. Ama bunu nasıl
kullanacağını Allah CC. biliyor.
Buradaki
imtihan onunla amel edip etmemeiıdir. Bildiğinden sen onu öyle yapmıyorsun
senin öyle yapacağını bildiği için onu yapıyorsun Allah CC. yazdığından onu
öyle yapmıyoruz. Ecelin yazılışı vardır. Bir üısana rızkın yazılışı vardır.
Said mi şaki mi olacağı yazılır. İmtihanlar koymuş çalışmayı gayret sarf etmeyi
haram ve helal olarak ticareti vesilelere ayırmış. Ama öbürü böyle değil. Ondan
sonra rızka başka bir şey veı-rrıiş, rızkı çokluklu değil bereketlendirmek
Mesela:
Bana 10 kg buğday verir, size 10 kg buğday verir ki bereketlendirme çok yerden
gelmiştir. 10 kg beş kişilik bir aileye 2 sene yeter birine 6 ay yeter. Bu çok
olân bir şey.
Rızkı
ele aldın mı daha başka bir şekilde ele alıyorsun. Yazı istemeyi dilemeyi
yaratmayı bu sefer farklı ele alıyorsun ve alma mecburiyetinde kalıyorsun.
Mutlak ilim Allah'ındır. Yazı O'nundur. Bize ne isabet ederse etsin O'nun
yazdığıdır. Şimdi burada eceli yazmasıyla Şaki mi said mi yazmasıyla
(musibetleri kast ediyor burada) bize bir helalın yazması aynı mı? Aynı değil
bakın birisine kötülüğü takdim edebilir. Neden yazdı diyebilir misin? Birisi
bakarken, birisi görürken, birisi görmezken, birisinin görmeyişi ile birisinin
göıüşü çok garip değil mi? Bir sürü nimetten mahrumiyet bunu bir insan yapsa
zulüm dersin buna. Ama sorabilir miyiz? Hayır işte bu imtihan Rabbim böyle
takdir etti. Bu cezada olabilir. Yaptığın bir suçun cezası da olabilir.
Hayatta
karşılaştığın her şeyin emir ve isyanı imtihan olarak düşünmelisin. Bir imtihan
olabilir, bir musibet, bir ceza da olabilir. Cezaysa suçu tespit edip af
dilemek, ama bir imtihansa hiçbir suç işlemedin. O zaman Rabbim diyor deyip razı
olacaksın. Yani tövbe edeceğin bir suç tespit edemediysen imtihandır deyip rıza
göstereceksin. Bu bunun kaderidir, diyeceksin. Buna mani olmak düşünülemez.
Bazeıi dilersen dolaşan çok çarpık kelimeler vardır. Bunun teferruatına
girmessniz sizin başınızı bile belaya sokabilir.
Mesela:
Sen tedbirini al Takdirini Allah'a bırak tedbir takdire mani bir şey mi?
Hayır
ama bazı yerlerde bak olabilir. Ama umum manada tebdir Allah eğer benim yarın
saat beşte benim araba kazısıyla ölümümü takdir ettiyse bunun önüne kimse
geçemez. Burada tebdir nasıl olur. Yarın saat beşte ben meyhaneye de
gidebilirim, camiye de gider olabilirim. Benim tedbirim o saatte hayır üzerinde
yakalanmaktır. Kazanın vuku iradem dışında ama meyhaneye gitmem benim seçmem
Allah CC. dilemeyince biz dileyemeyiz. Burada dilemeyi ele aldığımızda baştan
yukarıya dileme mevzuunda bu sefer gündeme gelecek yaratmada yazma da, bilmede
ele alacağımız gibi. Ben o olayı bilmeyebilirim. Bu Allah'ın ilmindedir.
Yazıldığını bilmem yazan O, bilen O, yaratan yine O'dur. Dileyen de O'dur.
Dileme isteği gibi kainatı tertip eden. Çünkü bana gözlerimin kör olması gibi
bir belayı veren, neden diye soramıyorum. Ona soramam. Ama camiye gitmeyi seçen
benim, meyhane de gitmeyi seçen benim ölen bir insanın eceli bir mıntıkada
takdir edilebilir. Orada bir meyhane içki fuhuşta veya Allah'ı yasak ettiği bir
şeyle meşgul olabilir. Aynı yerde Allah için cihad eden birisi de olabilirim.
Kadere
iman bu meselelerle çok alakalıdır. Birileri Allah yolunda bir şeyler
yapârlarsa öldürüleceğinden korkar. Halbuki korkmasına gerek var mı? Allah CC.
ecelini taktir ettiği için ölür orada. Ama şehadeti isteyerek samimi bir
şekilde yatağında ölse o da şehittir. Ömer (r.a.): Ey Rabbim bana Resulun
şehrinde şehadet nasip et deyince Ömer bu nasıl söz Medine artık müşriklerden
temizlendi bu nasıl olur dediklerinde Allah isterse olur diyor. (Buhari)
"Ebu
Lüblü tarafından hançerlenerek öldürülüyor Hz. Ömer. Şimdi burada şahadetle
ölüm farklı şehadeti istemek kulun iradesinde. Seçmesi niyetiyle talep etmesi.
Ama ölümü taktir Allah'ındır. Senin ecelini yatakta taktir etmiş olabilir. Harp
meydanında öldürüldüğü halde şehit olmayanda olabilir. İşte bu kulun iradesi
yani seçimidir. Burada seni serbest bırakmış. Sen seçiyorsun, ama dilemeye gelince
sana dilemeyi tövbe etmeni istiyor. Sana mutlak dilemeyi vermiyor.
Tövbe
et deyince ne istiyor senden? Bağışlanma dilemeni sana istediğini vermeyecek
olsaydı, istemeyi vermezdi zaten. Sen af isteyince ne yapıyorsun? Birisi suç
isler akabinde bunun suç olduğunu bilirse, Rabbi'nden bağışlanma dilerse Tövbe
budur. Suç olduğunu bildiği halde yaparsa ecel gırtlağına dayandığında af
isterse Allah isteğini saptırır diyor mu? Şimdi mutlak istemeyi bağlıyor
kendisine kimi saptırıyor. Fasıkları saptırıyor. Fasıklardan başkası da
sapıtmaz diyor. Bir isyan ikinci bir isyanı mı getiriyor?
Evet
,Talut ve Calut kıssasında olduğu gibi nehirden geçenler ne yapıyor kıtal gibi
bir şeyden de saptırıldılar. Nehirden geçerken su içmeyenler katıl gibi bir işe
hidayet üzere yollandılar. Ne yaptı Allah CC. onlara yardım etti. Az
berikilerin kalbine de ne koydu, korku koydu. Onlar istedi bu korkuyu.
İçmeyeceksin dedi ve denedi içince de ne oldu korku koydu. İçmeyince vakar
koydu. Sen istedin bunu.
"Allah
Resulu (S.A.V ) şöyle buyurdu: Adem oğullarının kalbi tek bir kalp gibi
Allah'ın iki parmağı arasındadır. İstediği tarafa çevirir. İstediği gibi
tasavvur eder diyor." (MÜSLİM 2654)
Allah'ın
meşiyetinin nüfusu ve kudretinin şumulu olmuş olacak şeyler de içtima eder.
Olmamış şeyler de ayrıdır. Allah'ın olmasını istediği bir şey olur. Kudretinin
oradaki mahali nedir? Yoktur, neden, olmasını istemediği bir şey de olmaz,
istemediğinden dolayı Adeni kudretinden kudreti yetmediğinden değil. Bu fıtne
daha çok Araplarda vardır. Allah azze ve celle bir şey istemedi mi (dilemedi
mi) olmaz. O şeyin olmaması Allah'ın CC. kudretinin (gücünün) dışında
olmadığından değildir. "... Eğer Allah dileseydi onlar şirk koşmazlardı.
Seni onlara bekçi kılmadık. Sen onlara vekilde değilsin..." (EN'AM : 107)
'
Eğer Allah CC. dileseydi birbirini öldürmezlerdi. Ama Allah CC. serbest bıraktı
imtihan için Allah CC. dilediğini yapar. Eğer dileseydi onlar şirk koşmazlarda.
Ama Allah CC. serbest bırakmıştır. Seni onlara bekçi kılmadık sen onlara
vekilde değilsin diyor Resulune.
Dördüncü Rukun: El halku (YARATMA)
Bu
mertebede Allah'tan gayrı kainattaki her şeyin yoktan var olma zatlarıyla,
sıfatlarıyla, hareketleriyle Allah'ın mahluku olduğuna iman etmeyi
gerektirmektedir. Bunanla birçok şeyin reddiyesi vardır. Allah'tan gayrı
deyince yoktan var olinuş deyince Allah CC. yaratma sıfatı deyince kullanılan
birçok kelime vardır. Tercüme edilirken hepsine yaraxrııa olarak tercüme
ederler.
Bu
bazen arızalı olur. Ama Lugavi yönden eş manalı teferruat yönüyle hususiyetlikleri
vardır.
Mesela
"Fatara" kelimesi "yaratma"dır. Fatır, Halaka, Halık,
yaratıcıdır. "Bedia" Bu da kelimesi de yaratandır. Bunların hepsi
yatarmadır. Kelime olarak "Fatara" kelimesi ve Halaka kelimesi aynı
manada değil. "Fatara" hiçbir şeyden yokken var eden demektir.
"Halaka" yapma manasına mecazi kullanılan bir kelime beşer için
kullanılabilir.
Aynen
İsa (a.s) içi Maide'de çamurdan kuş heyetinden bir şey diğeri yarattı. Diğeri
"Bedia" Emsali olmadan yaratan demektir.
Fatara
ve Bedia katiyetle mecazi anlamda kullanılamaz.
Ve
Allah CC:'de başkasına da bu verilmiyor. Bunu şimdi her şeyi yoktan var olmuş
zatlarıyla sıfatlarıyla hareketleriyle Allah'ın mahluku olduğunu iman etmeyi
gerektirir. Yani bir tek "Hak" sairin hepsi nedir? Mahluktur. Haluk
ile Mahluku zatında ve sıfatlarında mutlak bir ayrıma gerekir. Yaratıcı olanla
yaratanı bilmen gerekir. Bizim sözümüz hareketimiz hepsi mahluktur, değil mi?
Katiyetle yaratmanın dışında tek tutulan Allah'tır. Yaratıcı olduğundandır.
Hiçbir
şeyi sarikat, sekenat, sıfat isim olarak Allah'tan gayrısına nispet edilmesi
mümkün değildir. Yani cüzde olsa külde olsa Allah'tan gayrısına yarattı diye
nispet edilmez. Bu mümkün değildir. Bu rukun Allah'tan başka hiçbir şeyin
yaratılmış olarak kula nispeti mümkün değildir.
Ancak
bunların hepsi Allah'a nispet edilir. Bizim hayrımız sekanatımız duygularımız
bile ne olursa olsun mahluktur. Bu rukuıida semavi kitaplarda fıtratta. Akli
selim ittifak etmişlerdi. Meselelerimizi ispat eden sayılamayacak kadar nas vardır.
Biz bunlardan bazılarını sarf etmekte fayda buluyoıuz. Kelam Allah'ın
sıfatıdır. Bizde zatımızla, sıfatımızla mahlukuz.
"...
Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir..." (ZÜMER 62)
"...
Hamd gökleri ve yeri yaratan karanlığı ve aydınlığı var eden Allah'a
mahsustur..." (EN'AM : 1 )
"...
Hangimizin ameli daha güzel olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan, yedi
kat göğü tabaka tabaka yaratan var eden Allah'ın şanı ne yücedir." (MÜLK
2)
Şimdi
burada umum bir ifade ne diyor: Cüzleri zikrediyor ölüm ve hayatı niye yaratmış
denemek için, imtihan olduğu bir yerde cebri her şey olur mu? Ama bir gizlilik
var ve imtihan budur. Herkes nerede nasıl neyle imtihan edileceğini bilemez.
Bilse imtihanın meflıumu kalkar ortadan ve anlamı kalmaz
.
"... Ey insanlar sizi tek bir nefısten yaratan yine ondan eşini meydana
getiren her ikisinden de bir çok kadın ve erkek türeten Rabbınızdan sakının
kendi adı ile birbirinizden işlemediğiniz Allah'tan ve akrabalık bağlarını
kopaı-maktan sakının..." (NİSA: 1 )
Burada
ne almış insan nevini almış.Yaratılanlar umum manada gök, yer karalık aydınlık,
ondan soııra ölümü yarattı. Yaratan O'dur diyor. Sonra insanları kadın, erkek
türeten de O'dur. Adem'in ilk yaratılışı, ilk yaratılma olduğu gibi kadın ve erkekten
gelenlerinde insanlaı-ın yaratılması. Ama yaratma Adem'i yaratma şekliyle
sonraki gelen insanları yaratma şekli aynı değildir. Ama yaratmadır. Kaderi de
aynı mevzuda anlamamız gerekiyor. Eğer yaratma kaderden bir cüz ise Adem'de
mahluktur.
Biz
de mahlukuz. Yaratılış şekli başkadır. "... Geceyi gündüzü, güneşi ve ayı
yaratan O'dur. Bunların her biri yörüngede yüzer..." (ENBİYA 33)
"...
Allah'tan başka gökten ve yerden size rızık veren bir yaratıcı var
mıdır?..." (FATIR 3)
Yani
bize ait ne varsa söz hareket ne varsa oda mahluktur. Sekanat duygularımız
hislerimiz şeklinde ele alınır. Hareket söz veyahut el ve"azalarımızla
yaptığımız şeyleri geriden getirip koydu.
"...
Huzeyfe (r.a.) şöyle dedi: Allah Resulu (S.A.V),Şüphesiz Allah her sanatkarı ve
sanatını yapandır..." (4.BUHARİ İLAHİ KELAM 25)
İşte
bu kaderin dört mertebesiyle kadere imana giriş yapıyoıuz. Kader mezuunda bir
çok adamın ayağı kaymıştır. Şimdi burada ilk gündeme alacağımız mesele bu dert
rukunu anlamadan kadere imanı anlamamız mümkün değildi. Bu kadere giriştir. Bu
dört ıukun birbiriyle beraberdir. Çünkü Allah'ın ilmini anlayamamışsan,
yazmasını anlayamıyorsan, ilmin anlaşılması yazılmasının anlaşılmasını sağlar.
İnşallah anlamışsınızdır. Neyi-Hiçbir şeyin şans olmadığını ve tesadüf
olmadığını her şeyin Allah'ın ilmiyle olduğunu hatta yeryüzündeki bir yaprak
dahi onun haberi olmadan düşmeyeceğini kader konusu Allah CC. bir sırrıdır.
Bunu hiçbir zaman unutmayalım. Kader, Allah'ın kulları üzerindeki sırrıdir. ilk
inhiraf, nufatul kader, kaderi inkar adı altında çıkmıştır. Kaderi inkar adı
altında cebriyeler çıkmıştır. Bunlarda her şeyi kadere bırakmışlardır. Nufatıl
kader daha sahabeler hayatta iken ortaya çıkmıştır, (müslim iman bahsi)
buradaki rolü, imanın içine teşviş şüphe sokmaktır.
Kevni
bir kader vardır Allah'ın aslından yaratmış olduğudur. Bunun dışındaki
kader, mutlak ve mukayyet kaderdir. Ana rahmindeyken, dört şey yazılır. Ecel,
rızık, şaki veya said mi olduğudur. Bunlar Allah' yazdığı için olmaz; Allah
bildiği için yazar.
Olmuş
ile olacak arasındaki alakayı kurmak gerekir, aksi takdirde korkunç şeyler
ortaya çıkar. Kader zuhur ettiğinde,(o!acak olduktan sonra) inkıyad
(teslimiyat) gerekir, musibet geldiğinde iki açıdan ele almak gerekir, ceza ve
imtihan
Ecel
mutlaktır. Ecel, müddet demektir, Allah'ın verdiği müddetin bitmesi
neticesinde, Ölüm gerçekleşir. Ölüm, kendisi (irade) dışında, mahlukat
için kevni kaderdir, ölüm, nizamlı bir vakıa dır.
•
Herkesin kapısını çalar.
•
Vakti geldiğinde gerçekleşir.
•
Kimseyi kayırmaz.
•
ölüm asla tesadüfe imkan vermez.
Müsbetlikte
ve menfilikte kaderin hakkına tecavüz etmemek gerekir, örneğin, rızkı temin
etmek, esbaba tevessüle bağlı kılınmıştır, Rızık konusunda insanlar üçe
ayrılırlar;
1)-
Rızkı ben kazandıın diyen (kafirler)
2)-
Rızkı Kabbim verdi diyen {mü'minler.)
3)-
Rızkı manevi şekilde bulanlar (muhlisler)
Velhamdulillahi
Rabbil Alemin. Dua Buyrun