Bu Blog içinde Ara

9 Haziran 2012 Cumartesi

Şeytanın, Müslümanların Arasını Açması

Şeytanın, Müslümanların Arasını Açması


Şeytan, müslümanların apaçık bir düşmanı olduğu için onların birlik beraberlik içerisinde olmalarını istemez. Onun için aralarını açmaya, birbirlerinden uzaklaştırmaya çalışır.
 Rasûlullah (s.a.s.) bu gerçeği şu şekilde belirtmektedir:
“Şeytan insanlar arasında onları birbirlerine karşı kışkırtır! (Aralarının açılmasına uğraşır).” [1]  Çünkü  “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” [2]
Şeytan bundan dolayı müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olmaması için birbirleriyle uğraştırır ve aralarını açmaya çalışır. Mü’minlerin birlik, beraberlik, kardeşlik içerisinde olmalarından şeytan rahatsız olmaktadır. Mü’minler, şeytanın oyununa gelmemeli, birtakım bahanelerle aralarının açılmasına fırsat vermemelidirler. Çünkü “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının. Umulur ki bağışlanırsınız.” [3] buyrulmaktadır. Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivâyetle Rasûlullah (s.a.s.), bütün ümmetine şöyle seslenmektedir:
“Birbirinize karşı kin doğuracak hareketlerde bulunmayın. Dünya menfaatine rağbet edip de aranızda fesat çıkarmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun! ” [4]
 Nasıl ki, bir ana ve babadan meydana gelen kardeşler birbirlerine sahip çıkıyorlarsa, birbirlerinin dertleriyle dertleniyorlarsa; Aynı şekilde Allah Teâlâ bütün müslümanları kardeş ilan ederek, birbirlerimize karşı ne kadar yakın olmamız gerektiğini iyi anlamamızı istiyor. Evdeki kardeşimize ne kadar yakınsak müslüman kardeşlerimize de en az o kadar yakın olmalı ve birbirimize hava atmaya değil; gerektiğinde yardım yapmaya çalışmalıyız.
 Tabiî ki,  şunu da belirtmek gerekiyor, evdeki kardeşlerden biri müşrik ve kâfir ise müslüman o kişiyi kardeş, dost edinemez. “Mü’minler ancak kardeştir.” İslâm dinindeki kardeşlik düşüncesi, kan bağı ile değildir. Din bağı iledir. Bu kardeşliği en iyi şekilde yerine getirmek gerekir. Küskünlüğe sebep olacak tartışmalara girmemek lâzımdır. Peygamberimiz (s.a.s.) dargınlığa sebep olmamak için bizleri uyarmaktadır:
“Haklı da olsa, sürtüşme ve münakaşayı terk eden kişiye cennetin çevresinde bir köşk verilecektir[5] buyurarak müslümanların birbirleriyle iyi geçinmelerinin önemini belirtmiştir.
Yine bir hadis-i şerifte:
“Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe (tam) iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevdirecek şeyi size haber vereyim; selâmı aranızda yayınız.[6]
Abdullah b. Ömer (r.a.)’dan rivayetle, Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Müslüman müslümanın kardeşidir. Müslüman müslümana zulmetmez. Müslüman, müslümanı tehlike ve musibette de terk etmez. Her kim, müslüman kardeşinin ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun ihtiyacını  yerine getirir. Her kim, bir müslümandan bir keder (bir darlık) giderip onu ferahlatırsa, Allah da onun kıyâmet gününün kederlerinden  bir  kederini giderip ferahlatır. Her kim, bir  müslümanı(n  ayıbını) örterse, Allah da onu kıyâmet gününde örter.” [7]
Enes b. Malik (r.a.)’dan rivâyetle Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Hiç biriniz kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için arzu etmedikçe (kemâliyle) iman etmiş olmazsınız.” [8] Yine hadis-i şerifte: “Sizden her kim din kardeşine bir fayda verebilirse bunu  hemen yapsın (terk etmesin).” [9]
Ebu Eyyub Halid b. Zeyd (r.a.)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:
“Bir kimsenin din kardeşini üç günden fazla küskün bırakması helâl olmaz. Öyle bir küskünlük ki, iki  mü’min birbirleriyle karşılaştıkları zaman birisi yüzünü şu tarafa çevirir, öbürü de öteki tarafa çevirir. Halbuki iki mü’minin hayırlısı, şu önce selâm vermeye (barışmaya) başlayandır.” [10]
Rabbimiz Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
“Hepiniz Allah’ın ipine (Kur’an’a ve İslâm’a) sımsıkı sarılın. Dağılıp, ayrılmayın.” [11]
 Âyet ve hadislerden görüldüğü gibi müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olmaları ve birbirlerine  yardım etmeleri, kardeşlik bilinci içerisinde yaşamaları, şeytanın oyununa, tuzağına düşmeden, İslâm kardeşliğini  gerçekleştirmeleri istenmektedir.
Ebu  Hüreyre (r.a.)’ın  rivâyetiyle Rasûlullah  (s.a.s.)  şöyle buyurur:
Kişiye kötülük (günah) namına, müslüman kardeşini  tahkir etmesi (küçük görmesi) kâfidir” [12] Tabiî, ki, müslüman kişi, kendisinde olan birtakım imkânlardan dolayı gururlanıp, müslüman kardeşini asla küçük görmemelidir. Gurur, kibir, haset gibi birtakım bahanelerle şeytan  müslümanların arasını bozmaktadır. Buna fırsat vermemeli. Âyet ve hadislerde belirtilen gerçek kardeşliği yerine getirmeliyiz. Her hususta imtihana tâbi tutulduğmuz  gibi, kardeşlik konusunda da imtihana tâbi tutulduğumuzu unutmayalım. Şeytanın oyununa gelip imtihanı kaybedenlerden olmayalım. Aklımızı iyi kullanıp, İslâm’ın gereklerini yerine getirelim ki, kurtuluşa erenlerden olalım.


[1] S. Müslim, K. Sıfatil-Kıyâme vel-Cenne ve’n-Nâr, B. 16, Hds. 65
[2] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, c. 6, s. 440;
[3] Hucurât: 49/10
[4] S. Müslim, K. Birri ve’s-Sıla, B. 9, Hds. 31
[5] Ebû Dâvud, Edeb 7;
[6] Müslim, İman, 93-94;
[7]S. Buhârî, K. Mezâlim ve’l-Gasb, B. 3, Hds. 3; S.
[8] S. Buhârî, K. İman, B. 6, Hds. 6; S.
[9] S. Müslim, K. Selâm, B. 21, Hds. 61-63
[10] S. Buhârî, K. Edeb, B. 62, Hds. 103 ve 102; 
[11] Âl-i İmran: 3/103
[12] S. Müslim, K. Birri ve’s-Sıla, B. 10, Hds. 32;