CUMA
NASİHATI
TEVHİD İLE GELEN VAHDET
Yüce Rabbimiz şöyle
buyurmaktadır: “Allah’a
ve Rasûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize bir korku düşer de heybet ve kuvvetiniz elden
gider. Sabırlı olun! Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”
Peygamber Efendimiz
(s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Müminler, birbirlerini sevmede,
birbirlerine merhamet ve şefkat
göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da
uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
Mekke’de
Peygamberimiz (s.a.s)’in tebliğ ve
irşadıyla başlayan İslam, başlangıçta sayıları onlarla, yüzlerle ifade edilen
müminlerden oluşmaktaydı. Efendimiz (s.a.s), Mekkeli müşriklerin zulüm ve
baskıları sebebiyle Medine’ye hicret etti. Medine’de çok kısa bir sürede müminlerin
sayısı yüzbinlere ulaştı. Böylelikle Rahmet peygamberi puta tapan şirk toplumundan bir olan Allah’a iman eden
bir vahdet toplumu inşa etti. Allah Resulü, bir
lider, bir aile reisi, bir komşu, bir dost olarak
Medine’nin bütün müminlerini, bütün sokaklarını vahyin manevi
havasıyla müzeyyen kıldı. Öyle ki artık Medine Mescidi,
uhuvvet,
diğerkâmlık, ilim ve irfan, membaı olmuştu. Gönüller, muhabbet ve samimiyetle yoğrulmuştu. Kutlu Nebi, Yesrib’ten yepyeni bir medeniyet
inşa etmişti.