“Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer Müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir Müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz.” (Buhari, Nikâh 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2, Müslim, Birr 28-34)
“Allah’ım! Beni bugün dağıtacağın her hayırdan, indireceğin
her hidayet nurundan, yazacağın her rahmetten, vereceğin her rızıktan,
defedeceğin her zarardan, kaldıracağın her beladan ve önleyeceğin her fitneden
en fazla nasiplenen kullarından eyle…”
Allah Bize, halis, salih
ve kalbi selim sahibi Müslümanlar olmayı nasip eylesin ve bize dünyada iyilik
ver. Âhirette iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. Âmin.”
"Allah'ım! Sen,
hepimizi doğru yola sevk et, hepimizin tövbesini kabul buyur. Hepimizi günah
yolundan döndür. Hepimize merhamet et!
"Allah’ım! Bizi,
senden gafil olanların ve seni tanımayanların uykusundan uyandır!
"Allah’ım! Bütün
hal ve hareketlerimizde bizi nifaktan, ikiyüzlülükten uzak tut ve bize dünyada
iyilik ver. Âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.
Allah’günahlarımızı
affetsin. Rabbim bağışlasın ve merhamet etsin! Allah'ım! İslam'ı ve
müslümanları güçlendir. Allah'ım! Müslümanları ve ölenleri bağışla!
Allah'ım! Her müslüman erkeğin ve kadının işini kolaylaştır. Allah'ım!
Müslümanlardan kabirde olanların kabirlerini aydınlat. Onları kabir azabından
koru. Allah'ım! Hastalarımıza şifa ver. Amin.
Allah'ım!
Müslümanların kalplerini yakınlaştır ve aralarını ıslah et; onları hak üzere
kıl! Güvenliğimizi ve istikrarımızı koru. Bizleri nimetine şükredenlerden eyle.
Amin.
Allah’ım! Hidayet
ettiğin kimselerle birlikte bana da hidayet et, âfiyet verdiğin kimselerle
birlikte bana da âfiyet ver, yüz çevirdiğin kimselerden benim de yüz çevirmemi
nasip et, bana verdiğin nimetleri bereketli kıl, hükmettiğin şeylerin şerrinden
beni koru, şüphesiz hükmü Sen veriyorsun, Sana karşı hüküm verilemez. Şüphesiz
ki Senin dost edindiğin kimseler rezil olmaz.
Allah’ım! Kalplerimizi
birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi
karanlıklardan aydınlığa çıkar, bizi her türlü çirkinliklerden, açığından ve
gizlisinden uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi,
eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle, şüphesiz ki
Sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin. Bizi nimetlerine
şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenler eyle
ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.
Allah’ım! Senden istenen
şeylerin hayırlısını, duanın hayırlısını, kurtuluşun hayırlısını, işlerin
hayırlısını, sevabın hayırlısını, hayatın hayırlısını, ölümün hayırlısını
istiyorum. Beni dinimde sabit kıl, mizanda sevaplarımın ağır gelmesini nasip
eyle, imanımı gerçek eyle, derecelerimi yükselt, namazımı kabul eyle, günahımı
bağışla. (Allah’ım!) Senden cennette yüksek dereceler istiyorum. Allah’ım!
Senden benim için hayırları açmanı, işlerimin hayırla sonuçlanmasını, önceki,
açığı ve gizlisi ile her türlü hayırı, cennette yüksek dereceler istiyorum.
Allah’ım! Senden
şanımı yükseltmeni, günahlarımı silmeni, işlerimi ıslah etmeni, kalbimi
temizlemeni, iffet ve namusumu korumanı, kalbimi nurlandırmanı, günahımı
bağışlamanı ve cennette yüksek dereceler istiyorum. (Allah’ım!) Duamı kabul eyle. Allah’ım!
Senden nefsim, kulağım, gözüm, ruhum, yaratılışım ve ahlâkım, ailem, hayatım ve
ölümüm ve işlerim hakkında benden razı ol, hayır ve hasenatımı kabul eyle ve
cennette yüksek dereceler istiyorum. (Allah’ım!) Duamı kabul eyle.
Allah'ım!
Sözlerimizde, amellerimizde, niyetlerimizde ve isteklerimizde bizlere ihlas
nasip eyle. Amin. Allah'ım!
Bize hakkı, hak olarak göster ve ona uymayı nasip eyle. Bâtılı, bâtıl olarak
göster ve ondan kaçınmayı nasip eyle. Bâtılı karmaşık kılıp bizi saptırma!
Amin. Allah'ım! İslam'ı ve müslümanları güçlendir. Şirki ve müşrikleri küçük
düşür. Allah'ım! İslam'ı ve İslam ehlini her yerde şereflendir. Amin.
Allah'ım! İslam'ı ve İslam ehlini her yerde koru! Amin“Âfiyet verdiğin
kimseler içinde ümmet olarak bize de âfiyet ihsan eyle!
SUİ-ZAN-HASED-TECESSÜS
Yüce Allah bizi gönderdiği kitaplar ile Peygamberler ile emir
ve nehiylerle mükellef kıldı sorumlu tuttu. Allah’u Teâlâ bizleri inanç, amel,
muamelat, güzel ahlak ile mükellef kılarken bunları nasıl yapacağımızı da
bizlere kitapları ve Peygamberleri vasıtası ile öğretti. İnsan bu gönderilen
emir ve yasakları derin tefekkür edince görecektir ki Allah’u Teâlâ insana ne
kadar faydalı olacak şey varsa onu emretmiş, ne kadar zararlı olan şey var ise
onu da nehy etmiştir.
Allah’u
Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor;
“Ey iman edenler!
Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.” (Hucurat 12)
Allah’u
Teâlâ bu ayetle bize insanlar hakkında su-i zanda bulunmanın günah olduğunu,
bildirmektedir. Kişi Müslüman kardeşi hakkında nefsin ve şeytanın aklına
getirdiği bütün vesveseleri, zanları doğru kabul ederek hareket ederse bu
günahtır. Bu ayet-i kerime doğrultusunda Müslüman bir kişi bir başka Müslüman
kardeşi için sui-zan etmeyerek, onun hakkında her zaman iyi düşünmeli ve hayır
dilemelidir. Müslüman, bir diğer Müslüman hakkında sui-zanda bulunduğu zaman
birbirlerine karşı güvensizlik oluşur, güvensizliğin hâkim olduğu toplumda
huzursuzluk olur, kargaşa olur, ittifaksızlık meydana gelir böylece İslam
toplumu dağılır gider.
Resulullah
() buyurdular ki:
“Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs
etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize
buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın
emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet
etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak,
Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı
diğer Müslümana haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz,
fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü
işaret etti- : Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın
kulları kardeş olun. Bir Müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz.” (Buhari, Nikâh 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2, Müslim,
Birr 28-34)
“Zandan sakının”
Resulullâh
() insanları ilk bakışta menfi olarak değerlendirmek ve bu zan ile hareket
etmenin ve bu zan üzerine konuşmanın konuşulan sözlerin en yalanı olduğunu
beyan ediyor. Bazı kişiler buna hiç dikkat etmezler, daha ilk görüşte menfi
düşünceler edinerek bunu etrafa da yayarlar. Böylece insanlar arasında soğukluk
meydana gelir, bu menfi görüşler yayıldıkça Müslümanlar arasında nefret duygusu
çoğalır, yardımlaşma, merhamet gibi güzel hasletler yok olmaya mahkûm olur.
Yine bu kesim tarafından, insanlarda bulunan iyi hasletler görülmek
istenmediğinden, kişide mevcut çirkin taraflar öne çıkarılarak kişiler
birbirlerine zarar verecek duruma geliyorlar.
Bakınız
Allah’u Teâlâ’nın “ “ “Şüphesiz sen büyük
bir ahlaka sahipsin” (Kalem 4) buyurduğu Peygamber efendimiz ()
bize bu konuda nasıl yol gösteriyor. Hz. Peygamber () ashabıyla beraber
yürürken yol kenarında bir köpek ölüsüne denk gelirler. Sahabelerden bazıları
manzara karşısında “Bu leş ne kadar da pis kokuyor.” demekten kendilerini
alamazlar. Bu durum karşısında Allah Rasûlünün tepkisi ise hayli farklı
olmuştur: “Köpeğin ne güzel dişleri var!” Hakkında Allah’u
Teâlâ’nın;
“Yemin ederim ki,
muhakkak ki size, Allah’a ve son güne ümit besleyip de Allah’ı çokça ananlar
için Allah’ın Resulünde pek güzel bir örnek vardır!” (Ahzab 21) buyurduğu,
leş de bile güzel olanı görmeyi başaran Resûl-i Ekrem () efendimizi her konuda
olduğu gibi bu konuda da örnek almamız gerekmez mi?
“Tecessüs etmeyin”
(ve tecessüs
etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini, hatalarını araştırmayın), merak etmeyin) (Hucurat 12) Allah’u Teâlâ tecessüsü
haram kılmıştır.
İnsanların
gizli şeylerini araştırmak, Müslümanların ayıplarını ifşa etmek, tanımadığı
kişiler hakkında araştırma yapmak, onların hatalarını öğrenmeye gayret etmek,
kendisini ilgilendirmeyen işlerin peşine düşmekte, emraz-ı kalbiye den yani
kalp hastalıklarından biri olup kötü bir ahlaktır. İnsanlar hata edebilirler,
kusurları olabilir, hatasız ve kusursuz insan olmaz. Ancak Müslüman’a, toplum
içinde kardeşlerinin hatalarının ve kusurlarının gizlenmesi, saklanması tavsiye
edilmiştir. İnsanların gizli kalmasını istedikleri sırlarını ifşa etmek onların
şeref ve haysiyetlerini düşürmek demektir ki bunu ancak Allah ve Resulüne
teslim olmayanlar yapabilir.
“Hased etmeyiniz”
Hased
bir nevi Allah’u Teâlâ’ya gizli bir itirazdır. Allah bir kişiye mal verirken
kimseye sormaz
“Göklerin ve yerin
kilitleri O’na aittir. O dilediğine rızkı genişletir ve daraltır. Şüphesiz ki
O, her şeyi hakkıyla bilir.” (Şura
12)
O
halde bir kişiye Allah’u Teâlâ’nın ihsan eylediği mal, ilim, evlat gibi
şeylerin zayi olmasını istemek hakkını insan nereden alıyor. Bu çok kötü bir
huydur. Belki farkında değil ama verilenlerin zail olmasını istemekle Allah’u
Teâlâ’ya itirazda bulunmuş, günaha düşmüş oluyor.
Ebû
Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Haset etmekten sakının. Zira
ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer
bitirir.” (Ebû Dâvûd, Edeb
44.)
Hased
etmekle kişi Muhbir-i Sadık efendimizin bildirdiğine göre sadece günaha
düşmekle kalmıyor ayrıca yaptığı iyiliklerin de yok olmasına sebep oluyor.
“Buğz etmeyin”
Müslüman
kardeşinin iyi tarafları değil, kötü tarafları görülerek buğz ediliyor. Hâlbuki
onda bulunan iman nuru görülse bu buğz meydana gelmeyecek. Allah’u Teâlâ “ancak
müminler kardeştir” buyuruyor. Allah’u Teâlâ’nın Müslüman’ları
kardeş kılması onlardaki iman nurundan dolayıdır. Allah’u Teâlâ bu iman nuruna
bakar, insanları onunla değerlendirir. O halde kişi, kardeşinin hoş olmayan
hallerini araştırıp sadece onlara dikkat kesilerek buğzun oluşmasına fırsat
vermemelidir. Buğz merhametsizliğe, kine, düşmanlığa sebep olur. O iman nuru bir
kişi de bulunursa ne kadar günahkâr da olsa “” Allah’u
Teâlâ dilerse onu af eder. Allah’u Teâlâ’nın iman nuru ile kardeş kıldıkları
hakkında buğz etmek bizim haddimiz değildir.
“ Birbirinize sırt çevirmeyin “
Müslüman
kardeşine herhangi bir hatasından dolayı sırt çevrilmez, ondan yardım
esirgenemez. “Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.” Peygamber
efendimiz bizlere birbirimizin ayıplarını araştırmadan, hased etmeden, buğz
etmeden kardeş olmamız gerektiğini buyuruyor.
Ebû
Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kul, bu dünyada başka bir
kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.” Müslim, Birr 72. Ayrıca bk. Buhârî, Mezâlim, 3; Ebû
Dâvûd, Edeb 38; Tirmizî, Birr 19; İbni Mâce, Mukaddime 17
Bir
kişi bir Müslümanın şahit olduğu günahını setr ederse Allah’da onun kıyamet
gününde ayıbını setr eder, yani onun günahını af eder.
“ Müslüman Müslümanın
kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez”
Tekebbür
sahibi olanlar kendileri dışındakileri küçük görürler, bu Müslüman ahlakı
değildir. Müslümanlar öyle yapmazlar, İslamiyet’in fıtratında büyüklenmek
yoktur. Allah’u Teâlâ herkesi farklı yaratmıştır, kimini zengin, kimini fakir,
kimini zeki, kimini akıllı kimin âlim yapmıştır. Herkes kendi halinden
mükelleftir. Akıllı veya âlim olan bir kişinin sorumluluğu daha fazladır. Bir
kişi ehli ilim olmuşsa onun Allah’ın huzurunda hesap vermesi daha da zordur.
Fakir olanın hesabı kolay, zenginin hesabı daha zordur. İnsanların büyüklüğü
zenginlikle, akılla olmaz, bununla kendini büyük gösterirse o da hesabını
zorlaştırmış olur.
Peygamber
efendimiz –göğsünü işaret ederek- “takva buradadır” buyuruyor. Kişi için
kardeşini küçük görmesi şer olarak yeterlidir.
“Her Müslümanın malı, kanı ve
ırzı diğer Müslümana haramdır.”
Müslüman
bir kişi başkasını öldüremez, malına, namusuna dokunamaz. Kimse kimsenin malını
haksız yere yiyemez bu haramdır. Bir kişi diğer bir kişinin malını, gasp
ederse, çalarsa veya haksız bir şekilde onun malını almaya çalışırsa bu ona
haram olur, bu hareketle günaha girer. Başkasının namusuna bakmak, dokunmak
haramdır İslam bunu yasaklamıştır. Bir kişinin bir Müslümanı öldürmesi
haramdır, bugün Müslüman Müslümanı öldürüyor, nereden fetva bulunuyor belli
değil.
“Allah sizin suretlerinize ve
kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.” Allah hiç kimsenin şekline, güzelliğine
çirkinliğine bakmaz, yaptığı işlerdeki niyetine bakar.
Ne
niyet ile yapmış o önemlidir. Bir kişi sabahtan akşama kadar riya için ibadet
ederse Allah’u Teâlâ o ibadeti kabul etmez. Bir adam güzel bir surete bürünmüş,
uzun bir sakal bırakmış, İslami kisve giyinmiş ama niyeti bozuk, bununda
Allah’ın yanında bir değeri olmaz.
Teşbihte
hata olmaz, münafıklar hakkında ki ayetler kâfirler hakkında olanlardan hem
daha fazladır hem de onlar için daha şiddetli azaptan haber vermektedir.
Peygamber efendimiz zamanında yaşayan Abdullah bin Übeyy bin Selûl aynı
Müslümanlar gibi giyiniyor, birlikte rükû yapıyor, secdeye gidiyor,
Müslümanların toplantılarında bulunuyordu fakat kalbi iman etmemişti. Onun
yaptığı ameller, sureti Allah’ın yanında geçerli değildir, Allah’ın yanında
geçerli olan kalp ve niyettir. Kalp doğru, niyet halis olursa ameller o zaman
Allah’ın yanında makbul oluyor, geçerli oluyor. Kalbinde riya, kin, nefret
varsa bunlarla birlikte kişi ne kadar şeklini güzelleştirse de, İslami bir
kisve edinse de bu bir anlam ifade etmez.
Bu
hadisi şerifin başka bir rivayetinde şöyle bir ifade de var “İnsanlarla
katı konuşmayınız” Bazı insanlar var kalp kırıcı ifadelerle, sürekli
küfürlü konuşurlar veya dili ile insanlara zarar verirler işte bu da çirkin bir
davranış, İslam’ın men ettiği bir haldir.
“Sakın ha! Birinizin satışı
üzerine satış yapmayın.”
Bir alışverişi bozmayı
Allah’ın Resulü men ediyor. Birinin yaptığı alışverişi bozmak toplumda fitneye
neden olur. Kin ve nefret tohumlarını ekmiş oluyor. Bütün bunlara dikkat etmek
gerekiyor.
Bakınız
Resulullah efendimiz bir hadisi şerifi ile bizlere neler öğretti. Sadece bu
nasihatleri yerine getirir isek fevkalade bir toplum, örnek bir millet haline
geliriz. Eğer bizler yukarıda yazmaya çalıştığımız ayet ve hadislere göre
hareket eder isek, nasıl mükemmel bir toplum meydana gelir. Maalesef bu
nasihatlerin birçoğunu yapmıyoruz işte bunun için her gün daha geriye gidiyor,
düşkün bir toplum, cinnet geçiren bir millet haline geliyoruz.
Ey
Müslümanlar! Geliniz hep birlikte Resulü Ekrem Efendimizin bu sözlerine
dikkatlice kulak verelim, hayatımızda tatbik edelim o zaman hem birey hem de
toplum olarak çok büyük merhaleler kat edeceğiz. Mutlu, müreffeh bir ümmet
haline geleceğiz inşallah.