
Ey Rabbimiz! “Müminler ancak kardeştirler” ilahi fermanınca bizleri zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri ve hüzünleri bir kardeşler eyle!Amin. http://www.youtube.com/user/huseyinebuemre https://www.dailymotion.com/ebuemre/videos
Bu Blog içinde Ara
30 Aralık 2012 Pazar
23 Aralık 2012 Pazar
19 Aralık 2012 Çarşamba
15 Aralık 2012 Cumartesi
14 Aralık 2012 Cuma
13 Aralık 2012 Perşembe
12 Aralık 2012 Çarşamba
9 Aralık 2012 Pazar
6 Aralık 2012 Perşembe
5 Aralık 2012 Çarşamba
29 Kasım 2012 Perşembe
Kendini beğenmişlik ciddi bir hastalıktır Yani Münafıklıktır
Kendini beğenmişlik ciddi bir hastalıktır
Kendini beğenmişlik ciddi bir hastalıktır
Kendini beğenmişlik ciddi bir hastalıktır
Psikiyatristler, narsisizm hastalığında görülen birçok özelliğin, bu mitolojik hikâyede mevcut olduğunu söylerler: Kendini beğenmişlik, başkalarının duygularına kayıtsız kalma, diğer varlıklarla iletişim kuramama, başkalarını dinlememe, sadece kendini düşünme vs…
25 Kasım 2012 Pazar
15 Kasım 2012 Perşembe
13 Kasım 2012 Salı
MERYEM OĞLU İSA ALEYHİSSELAM'IN NÜZULÜ
MERYEM OĞLU İSA ALEYHİSSELAM'IN NÜZULÜ
Meryem oğlu İsa aleyhis selam, mel'un Deccal'in çıkışından sonra nüzul eder. Ehl-i Sünnet vel Cemaat indinde Onun nüzulü haktır. Bu konuda sahih hadisler vardır. Akıl onu iptal edemez, isbatı vaciptir.
Bunu bazı Mutezile, Cehmiyye ve onlara uyanlar inkar etmişlerdir. Şu ayet ile bu hadislerin merdud olduğunu iddia ederler;
HER SABAH TEFSİR DERSLERİ
http://archive.org/download/tefsir_697/tefsir_dersleri_0006.mp3
http://archive.org/download/tefsir_69/tefsir_dersleri_0005.mp3
http://archive.org/download/tefsir_418/tefsir_dersleri_0004.mp3
http://archive.org/download/tefsirdersleri_437/tefsir_dersleri_0003.mp3
http://archive.org/download/tefsir_dersleri_655/tefsir_dersleri_0002.mp3
http://archive.org/download/tefsirdersleri/tefsir_dersleri_0001.mp3
http://archive.org/details/tefsirdersleri
http://archive.org/details/tefsir_dersleri_655
http://archive.org/details/tefsirdersleri_437
http://archive.org/details/tefsir_418
http://archive.org/details/tefsir_69
http://archive.org/details/tefsir_697
http://archive.org/download/tefsir_69/tefsir_dersleri_0005.mp3
http://archive.org/download/tefsir_418/tefsir_dersleri_0004.mp3
http://archive.org/download/tefsirdersleri_437/tefsir_dersleri_0003.mp3
http://archive.org/download/tefsir_dersleri_655/tefsir_dersleri_0002.mp3
http://archive.org/download/tefsirdersleri/tefsir_dersleri_0001.mp3
http://archive.org/details/tefsirdersleri
http://archive.org/details/tefsir_dersleri_655
http://archive.org/details/tefsirdersleri_437
http://archive.org/details/tefsir_418
http://archive.org/details/tefsir_69
http://archive.org/details/tefsir_697
11 Kasım 2012 Pazar
8 Kasım 2012 Perşembe
7 Kasım 2012 Çarşamba
1 Kasım 2012 Perşembe
26 Ekim 2012 Cuma
25 Ekim 2012 Perşembe
BAYRAM NASİHATI
Selamun Aleykum ve rahmetull ahi ve berakatuh Allah bizlerede sizlerede merhamet etsin. Hayat yaşamayı Vefa hatırlamayı Dostluk paylaşmayı Özel günler ise hatırlamayı bilenler için vardır.
24 Ekim 2012 Çarşamba
22 Ekim 2012 Pazartesi
İLİM MECLİSİ DERSLERİ
Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ihya-der Sohbetleri
Sahihi Buhari den -Tevhid dersleri - ahlak ve imani dersler ihya-der Sohbetleri
Harman Mh., Abdülhakhamit Cd 173, 06260 Mamak / Ankara, Türkiye http://www.dailymotion.com/ebuemre
http://ihya-der.blogspot.com/ http://musluman.biz
Sahihi Buhari den -Tevhid dersleri - ahlak ve imani dersler ihya-der Sohbetleri
Harman Mh., Abdülhakhamit Cd 173, 06260 Mamak / Ankara, Türkiye http://www.dailymotion.com/ebuemre
http://ihya-der.blogspot.com/ http://musluman.biz
21 Ekim 2012 Pazar
19 Ekim 2012 Cuma
ALANA NASİHAT - EBU EMRE
- Hz. Ömer bir keresinde şöyle buyurdu: “Hem erkekler ve hem de kadınlar üç çeşittir: Bir kadın vardır ki müslüman, yumuşak huylu, doğurgan ve iffetlidir. Zamana ve hayatın zorluklarına karşı aile efradına yardımcı olur; ailesinin başına gelen kötülüklere karşı kor ki böyle bir kadın çok az bulunur. İkincisi sadece kap vazifesini görür ki onun çocuk doğurmaktan başka bir hüneri yoktur.
BAYRAM VE TEŞRİK GÜNLERİ ORUÇ TUTMA MAK
BAYRAM VE TEŞRİK GÜNLERİ ORUÇ TUTMA MAK
Ahmed, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Hâkim ve Neseî'nin rivayetlerinde Resûl-i Ekrem:
“Ramazan ve kurban bayramı günleri ile teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bunlar yemek ve içmek günleridir.” [1]buyurmuştur.
17 Ekim 2012 Çarşamba
16 Ekim 2012 Salı
15 Ekim 2012 Pazartesi
KUR’AN VE SUNNETTE GELEN OKUNMASI UYGUN BAZI DUALAR
KUR’AN VE SUNNETTE GELEN OKUNMASI UYGUN BAZI DUALAR
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فِي دِيْنِي، وَدُنْيَايَ، وَأَهْلِي، وَمَالِي
“Allahım!Senden dînim, dünyam, âilem ve malımda sağlık ve âfiyet içerisinde yaşamayı dilerim.”
اَللَّهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي، وَآمِنْ رَوْعَاتِي،اللَّهُمَّ احْفَظْنِي مِنْ بَيْنِ يـَدَيَّ، وَمِنْ خَلْفِي، وَعَنْ يَمِينِي، وَعَنْ شِمَالِي،وَمِنْ فَوْقِي،وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتِي
“Allahım! Ayıplarımı örterek beni korktuklarımdan emîn eyle.Allahım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden koru.Altımdan gelebilecek tüm kötülüklerden sana sığınırım.”
HACCIN RÜKÜNLERİ
HACCIN RÜKÜNLERİ
A) Haccın olmazsa olmaz dört rüknü vardır.
1)- Hac için niyet getirmek. Bu şart olmaksızın hac ibadetine başlangıç yapmış sayılmaz. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şübhesizki her amel niyetine göredir. Ve herkes için de neye niyet etti ise o geçerlidir” (Buhari rivayet etmiştir).
2)- Arafat’ta Güneş batıncaya kadar kalmak. Eğer bir kişi Arafat’ta Güneş batıncaya kadar kalmayacak olursa haccı batıldır. Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Hac Arafat’tır” (Tirmizi ve Ebu Davud rivayet etmişlerdir. Şeyh Albani sahihlemiştir)
İHRAMLININ YAPMASI CAİZ OLAN ŞEYLER:
İHRAMLININ YAPMASI CAİZ OLAN ŞEYLER:
1) Zararlı olan bazı hayvanların öldürülmesinde cevaz vardır. Aişe validemizden gelen bir rivayette Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Beş çeşit hayvan fasıklardır (zarar veren hayvanlardırlar), ihramlı iken yada ihramlı olmaksızın öldürülmeleri caizdir: Akreb, çaylak kuşu, karga ve siyah köpek bu hayvanlardır” (Buhari rivayet etmiştir). Muslim’de geçen rivayette yılanda zikredilmektedir.
UMRE VE HACDAKİ İHRAM YASAKLARI
UMRE VE HACDAKİ İHRAM YASAKLARI
İhram giyildik ve niyet getirildikten sonra kişinin yapması yasak olan bazı şeyler vardır. Sıra ile şunlardır:
1) Vucudun her hangi bir yerinden bilerek, zorunda kalmaksızın kıl koparmak, tıraş etmek.
2) El yada ayak parnaklarındaki tırnakları bilerek, her hangi bir zorunluluk olmaksızın kesmek.
3) Erkeğin başını ve yüzünü bir şey ile bilerek örtmesi, Kadınların ise nikab (yüzü örten sadece gözlerin görülmesine izin veren bir örtü) ve eldiven giymeleri yasaktır. Erkeklerin olduğu bir ortamda baş örtülerinin uçlarını yüzlerinden aşağıya sallandırırlar.
MİKAT MAHALLİNDE YAPILACAK İŞLER
MİKAT MAHALLİNDE YAPILACAK İŞLER
ilk önce güzel bir yıkanılır ve temizlenir (yani eğer avret mahallinde yada koltuk altlarında kıl ve benzeri şeyler varsa onları temizler). Bu temizlik Yüce Allah’ın bu ibadete verdiği önem, Yüce Allah’ın evini ziyaret esnasında bu rabbinin yüceliğinden dolayı sünnettir. İbadete başlanılmadan önce temizlik yapılması el verdiğince gerekmektedir. İhrama girecek olan eğer erkek ise güzel kokular sürünür. Kadınların koku sürünmeleri caiz değildir. Koku bedene sürülür ihram elbisesine koku sürmek caiz değildir. Eğer yıkanmak ve temizlenmek imkânı olmayacak olursa bunda her hangi dini bir sakınca yoktur. Kişinin yıkanamadığından ötürü teyemmüm alması dinen caiz değildir. Umre yapacak erkek iç çamaşırlarını diyer bütün elbiseleri ile beraber çıkarır ve ihram elbisesini giyer.
İFRAD HACCI
İfrad Haccı: Hacının, hac aylarında mikat yerinden, evi mikat sınırları içerisinde ise bulunduğu yerden veya Mekke’de ikâmet ediyorsa, Mekke’den sadece hac için ihrama girmesidir.Beraberinde kurbanını getirmiş ise, bayramın 1. gününe kadar ihramda kalır.Şayet yanında kurbanını getir-memişse, haccını umreye çevirip temettu haccı yapabilir. Umrenin tavaf ve sa’yını yaptıktan sonra saçını kısaltarak tıraşını olur ve ihramdan çıkar.
KIRAN HACCI
Kıran Haccı:
Umre ile haccın birleştirilmesi ile olan bir hac çeşitidir. Kişi umreyi tamamladıktan sonra saçını tıraş etmez böyleliklede ihramdan çıkmaz. Mikat mahallinde niyet ederken LEBBEYK ALLAHUMME UMRETEN VE HACCEN diye niyet edilir. (Ey Allah’ım! Umre ve haccı beraber yapmaya niyet ettim demektir) Bayram günü bu çeşit bir hacca niyet eden kişi kurban keser.
TEMETTU HACCI
Temettu Haccı:
Hacının, hac aylarının ilki olan Şevvâl'in başından, Zilhicce'nin 10. günü fecrin doğuşuna kadar olan süre içerisinde mikat yerinden ihrama girmesi, umreyi bitirdikten sonra ihramdan çıkarak aynı yıl içerisinde Terviye günü denilen Zilhicce'nin 8. günü Mekke veya Mekke yakınında bir yerden hac için tekrar ihrama girip hac yapmasıdır. Hac ayları içerisinde umre yapıp saçını kısalttık yada kazıdıktan sonra (temettu haccında umre yapıldıktan sonra saçı kısaltmak daha efdaldir) ihramdan tamamen çıkıp, bayramdan iki gün önce hac için tekrardan ihram giyip niyet ederek hac ibadetine başlanıp daha sonrada kurban kesilen bir hac çeşitidir.
HACCIN GEREKLİLİĞİ
HACCIN GEREKLİLİĞİ
Hac islamın beş şartından biridir. Kur'anda geçtiği üzere Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Gücü yeten için hacca gitmek, insanların üzerindeki Allah’ın bir hakkıdır” (Ali İmran suresi 97.ayet). bu konuda Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "İslam beş temel esas üzere kurulmuştur....... Bunlardan biride hac ibadetidir” (Buhari rivayet etmiştir). Ve şöyle buyurmuştur: "Ey İnsanlar! Allah, sizin üzerinize hac ibadetini farz kılmıştır. Sizde hac ibadetini yerine getiriniz!” (Muslim rivayet etmiştir).
14 Ekim 2012 Pazar
12 Ekim 2012 Cuma
ZİLHİCCE AYININ FAZİLETİ - BAYRAM HÜKÜMLERİ VE EDEBLERİ
ZİLHİCCE AYININ FAZİLETİ - BAYRAM HÜKÜMLERİ VE EDEBLERİ
Zilhicce ayının ilk on gününün faziletini, o günlerde yapılması teşvik edilen amelleri. Allah’u Azze ve Celle bu günlerle alakalı kerim kitabında şöyle buyurmaktadır : “ Fecre ve on geceye yemin olsun ki “ Fecr 1-2
11 Ekim 2012 Perşembe
8 Ekim 2012 Pazartesi
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun - Bir Alim Daha Hakka Yürüdü
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Abdulcelil Candan Vefat Etti
Rabb'imizden, kendisine rahmet ve mağrifet, ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz.7 Ekim 2012 Pazar
4 Ekim 2012 Perşembe
BÖYLE BİR DOSTUNUZ OLDU MU?
BÖYLE BİR DOSTUNUZ OLDU MU?
* Daima düşünceliydi.
* Susması konuşmasından uzun sürerdi.
* Luzumsuz yere konuşmazdı.
...* Konuştuğunda ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı.
* Dünya işleri için kızmazdı.
* Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.
* Kötü söz söylemezdi.
* Affediciliği tabii idi, intikam almazdı.
* Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.
* Kimseyle çekişmezdi.
* Çok konuşmazdı.
* Boşşeylerle uğraşmazdı.
* Daima düşünceliydi.
* Susması konuşmasından uzun sürerdi.
* Luzumsuz yere konuşmazdı.
...* Konuştuğunda ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı.
* Dünya işleri için kızmazdı.
* Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.
* Kötü söz söylemezdi.
* Affediciliği tabii idi, intikam almazdı.
* Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.
* Kimseyle çekişmezdi.
* Çok konuşmazdı.
* Boşşeylerle uğraşmazdı.
3 Ekim 2012 Çarşamba
İslâm mı öncelikli; müslüman mı?
İslâm mı öncelikli; müslüman mı? Müslümanı (ya da daha önce müslüman olduğunu zannetttiğimiz kimseyi) temize çıkarırken İslâm dâvâsını lekelemiş oluyorsak, bu, iyi niyetle de olsa işlenmiş bir cinâyet değil midir? Bir kimseye “deli” deyip yeterli ve net tepki göstermediğimiz için, onun etkisinde kalan tek bir kişinin bile İslâm’dan sapmasına vesile olur, ya da seyirci kalırsak, bunun bedelini nasıl öderiz? Bir kavme düşmanlığımız haddi aşmaya sebep olmamalı, bir kimseye sempatimi z de, İslâm’ın korunması gerekli sınırlarının çiğnenmesine yol açmamalı. “Eskiden samimi müslümandı” diye, bir zamanlark i tebliğinin ve dâvâ adamı olmasının bedelini dinin ödemesine rızâ mı gösterelim? Sahâbenin içinden bile irtidat edenler çıktı, Habeşistan’a hicret eden ilk müslümanlardan hüsn-i hâtime ile hayatını noktalaya mayan hayli insan vardı. Hele şirkin hâkim ve İslâm’ın mahkûm olduğu yerlerde müslüman olmaktan daha zordur müslüman kalmak ve müslüman ölebilmek. Hz. Yûsuf gibi biz de duâ ediyoruz: “Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da âhirette de benim velimsin/sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat.” (12/Yûsuf, 101)
Hüseyin Ebu Emre
Hüseyin Ebu Emre
30 Eylül 2012 Pazar
27 Eylül 2012 Perşembe
SİNEK DEYİP GEÇMEYİN
SİNEK DEYİP GEÇMEYİN
Buhari - 3753- ibnu Ebi Nuaym -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:
Abdullah ibnu Ömer’e, Iraklı birisi, ihramlıyken sinek öldüren kimsenin durumunu sordu. İbnu Ömer şöyle dedi:
-Irak ehli bir sinekten soruyorlar. Halbuki onlar zamanında, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin "O ikisi benim dünyada kokladığım iki reyhanımdır" dediği torunu Hüseyin’i öldürmüşlerdi. (Hadisin Buharide geçtiği diğer yer: 3753, 5994)
20 Eylül 2012 Perşembe
16 Eylül 2012 Pazar
15 Eylül 2012 Cumartesi
Ehl-İ Sünnet olanlar;
Ehl-İ Sünnet olanlar;
Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve hayrı ve şerri ile kadere inanırlar.
Allah'ın bütün mükemmelliklere tek başına sahip bulunan rab, ilah ve ma'bud olduğuna şahitlik ederler.
Dinî yalnızca O'na has kılarak, ihlasla yalnızca O'na ibadet ederler.
FİTNELER
Azgınlık; sapıklık; azap; fikir karışıklığı, ayrılığı. Birşeye tutkunluk; günah, küfür, rüsvaylık, göz alıcı güzellik; mal ve evlat. Fiten, fitnenin çoğulu. Fitne, ilk önce imtihan, deneme ve sınama anlamında kullanılmış, daha sonra kapsamı genişlemiştir. Fitne kelimesi fetene-yeftinu'den mastar. Kur'an-ı Kerîm'de altmış kadar ayette bu kelime ve türevleri çeşitli anlamlarda kullanılır. Saf olanı olmayandan ayırmak için altın, gümüş gibi maddeleri ateşte eritmek manasındaki "Fetn" kökünden gelen ve imtihan etmek, denemek, tecrübe etmek anlamında bir sözcük. Madenler de, saf olanını olmayanından ayırmak için, ateşte bir nevi denemeye tabi tutulurlar.Fitne kelimesinin bu manalarından başka küfür, azgınlık, sapıklık, günah, rüsvaylık, ayrılık, birisini azdırmak, delilik, iç ihtilaf ve kargaşa, kavga, kalbin bir şeyi fazlaca beğenip, ona meyletmesi, hoşuna gitmesi, bela, azap, musîbet... gibi anlamları da vardır. Aynı zamanda insanlar arasında vukua gelen ihtilaf, ihtilâl, eşkiyalık ve kavgaya da denir. Bazı hadis ve ayetlerde söz konusu kelime daha ziyade bu manadadır.
13 Eylül 2012 Perşembe
9 Eylül 2012 Pazar
8 Eylül 2012 Cumartesi
Sahihi Buhari (Kurbanlıklar Kitabı)
٧۳- كِتَاب الْأَضَاحِيِّ
73- KİTABU'L-EDÂHÎ
(Kurbanlıklar Kitabı)
۱- بَاب سُنَّةِ الْأُضْحِيَّةِ وَقَالَ ابْنُ عُمَرَ هِيَ سُنَّةٌ وَمَعْرُوفٌ
1- Kurban Kesmenin Sünnet Olduğu Bâbı
KURBANLAR BAHSİ
3820- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ey Fâtıma! Kurbanın için kalk ve yanında bulun. Zira kanının her damlasına karşılık senin geçmiş günahların bağışlanacaktır." Dedi ki:
"Bu, sadece biz Ehl-i beyte mi mahsustur, yoksa bütün müslümanlar da buna dahil midir?"
"Bilakis bize de tüm müslümanlara da şamildir." buyurdu. [Bezzâr leyyin bir isnadla.][1][1]
SÜNENİ TİRMİZİ: kurban bölümleri
1493- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban kıyamet günü boynuzları kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edaha: 3)
İHLAS
İhlas; kulun sözlerinde, fiillerinde ve niyetinde Allah'a (c.c.) karşı kulluğunu samimi bir şekilde ortaya koymasıdır. İşte bu, İbrahim'in (a.s.) ümmetinin dini olan hanifliktir. Allah (c.c.) bütün kullarına asla başkasına kulluk etmemelerini emretmiştir. İşte İslam budur.
KUR’AN’DA ÇOCUK EĞİTİMİ 02
Terbiyede Cinslerin Ayırımı:
Esas itibariyle Kur'ân-ı Kerîm'de, öğretim ve terbiye mes'eleleriyle ilgili olarak, kız ve erkek arasında herhangi bir ayırım emri sarîh olarak gelmiş değildir. Bu konuya giren âyetlerden çıkarılacak sarîh veya zımnî hükümler kız ve erkek her iki cinse de şâmildir. Ancak, hususan cinslerin terbiyesi ile alâkalı birkaç bahsin, kadın ve erkek her iki cinste de ayrı ayrı ele alınarak tebliğ edilmiş olması, âyetlerin sarîh olan ahkâmının yanıbaşmda, cinslerle alâkalı içerisinde verilmesi gereğini tefhim ettiği söylenebilir:
KUR’AN’DA ÇOCUK EĞİTİMİ 01
"Kur'ân'da Çocuk Eğitimi" derken şüphesiz, sâdece "çocuk" kelimesinin geçtiği âyetlerin incelenmesi kastedilmez. Mes'elenin böyle kavranması, mevzûyu bir hayli daraltma olur. Esasen dilimizdeki "çocuk" kelimesinin Arapçadaki karşılığı olan sabiyy ve tıfl kelimelerinin Kur'ân'da geçtiği yerler sayıca azdır ve çocuk meselelerini dile getiren diğer tâbirlerle kıyaslanınca gerçekten cüz'î kalırlar. Zira münhasıran, bulûğa ermemiş kimseler için kullanılan bu iki tâbirden birincisi sâdece iki yerde geçerken, ikincisi de dört yerde geçer.
ÇOCUĞUN CEZALANDIRILMASI
Bir önceki bölümde, gerek fikrî gerekse psikolojik mânada nebevî eğitim yolları işlenmişti. Sözkonusu yolların fayda vermemesi durumunda, bu demektir ki, cezalandırmak suretiyle çocuğun tedaviye ihtiyacı vardır. Böylece o, işin şaka değil ciddi olduğunu anlar ve cezanın acısını tadar. Buna bağlı olarak da ana babanın gösterdiği şefkat ve merhametin kıymetini bilir, güzel ahlâk, itaat ve bağlılığın kaçınılmaz olduğunu farkeder. Ancak cezada uygulanacak esaslar ne olmalıdır? Baba oğluna nasıl bir ceza şekli tatbik etmeli ki, Peygamberin (s.a.v.)
"Kişinin, çocuğunu edepli yetiştirmesi ve (yerine göre cezalandırarak) disipline etmesi bir sâ' (ölçek) sadaka vermesinden daha hayırlıdır"[752] hadisini hayata geçirebilsin? Bu konuya girmezden önce, cezanın, ıslah ve ted'ibin fikhî boyutunu ortaya koymamız gerekir.
NEBEVÎ EĞİTİM YOLLARI
"Birçok insan, çocuğun ümmet ricalinden birisi olduğunu düşünemez. Oysaki o, çocukluk elbisesiyle örtülü ve saklıdır. Eğer onu örten perde kaldırılarak altındaki gizli cevher açığa çıkarılacak olsa, biz onu aklı başında büyük rical saflarında görürüz. Ne var ki, sünnetullah o perdenin yavaş yavaş sağlam bir eğitim siyaseti ile tedricen kaldırılması yönünde cereyan etmektedir."[1]
ANA BABAYA ÎYÎLÎK ETMEK VE ONLARA KARŞI GELMEKTEN SAKINMAK
"Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ya iyi davranmanızı emretti. Onlardan birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme; onları azarlama! Onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek üzerlerine kanat ger ve "Rabbim, küçüklüğünde onlar beni nasıl yetiştirdilerse, sen de onlara öyle merhamet eyle!" diye duâ et."[1]
İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI 03
İlk müslüman nesiller, çocuklarına kaliteli bir eğitim verebilmek için iyi bir okulun seçimi konusunda üstün bir gayret gösteriyorlardı. Çünkü okul, çocuğun akıl ve ruh dünyasını yansıtan ayna ve onun beslendiği kaynak durumundadır. Çocuğun ahlâkî yapısını işlerken de ifade ettiğimiz gibi sahabe ve tabiun neslinin, çocuklarının ilimden önce edep almalarım öğütlemeleri, bu hususta onların gösterdikleri ihtimamı ortaya koymaktadır. Onlar iyi bir hocaya ulaşmak için yolculuk yapmak zorunda kaldıklarında, herhangi bir sıkıntı duymadan, gönül rahatlığıyla ve severek bunu yaparlardı. Bilinen bir husustur ki, yolculuğun ana babaya yüklediği birtakım maddi külfetleri vardır. Fakat sağlıklı bir şekilde çocuğa ilmi yapı kazandırabilmek için onlar buna kolaylıkla katlanabiliyorlardı. Bundan dolayı "Siyaset" adlı kitabında Ibn Sina şöyle der: "Çocuğun hocasının akıllı, mütedeyyin, pedagojik formasyonu iyi, öfke ve hafiflikten uzak, vakur ve ağırbaşlı, hareket ve davranışları mutedil ve külfetsiz, nazik ve zarif, mürüvvet ve nezaket sahibi tatlı bir şahsiyet olması gerekir." Tarih boyunca, müslüman idareciler de kendi çocuklarının eğitimi için iyi bir hoca bulma konusunda gerekeni yapmışlardır.
İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI 02
Bu üniteyi bitirirken, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) çocuklarla olan beraberliğinden pratik bir örnek, güzel bir kesit sunmak istiyoruz.
Enes (r.a.) anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) huy ve ahlâk bakımından insanların en güzeli idi. Benim sütten kesilmiş Ebu Umeyr adında bir kardeşim vardı. Peygamber (s.a.v.) bize geldiğinde: "Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı nuğayr!" derdi, Nuğayr, kardeşimin oynayıp durduğu bir kuş idi. Rasûlüllah (s.a.v.) evimizde iken bazan namaz vakti gelirdi, hemen emir verir, altındaki yaygı süpürülür ve üzerine su.serpilirdi. Sonra namaza durur, biz de arkasında durur ve bize namaz kıldınrdı.[218]
İKİ YAŞINDAN BULÛĞ ÇAĞINA KADAR ÇOCUĞUN ŞAHSİYET YAPISI 01
Dengeli bir şahsiyet, fert ve toplumların hayatında oldukça etkilidir. Böyle bir insan kimliği, ancak her bakımdan yönlendirilip ve çok yönlü olarak eğitime tâbi tutulmakla olgunlaşır.
Tarihin akışını düşündüğümüz zaman, güçlü bir şahsiyeti inşa etmenin önemini görürüz. Rabbânî metoddan sapmış ve dejenere olmuş yapıyı güç ve kuvvet olmadan değiştirmek mümkün değildir. Ancak bilinmelidir ki, inşa olmadan güç ve kuvvet olmaz, eğitim ve altyapı hazırlığı olmadan da sözkonusu şahsiyetin inşası gerçekleşmez.
DOĞUMUNDAN İKİ YAŞINA KADAR ÇOCUK
Hz. Aişe'nin rivayet ettiği bir hadiste Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Lâ ilahe ilallah diyene kadar kim bir Çocuğu terbiye ederse, Allah onu hesaba çekmez."[1]
6 Eylül 2012 Perşembe
KADERE İMAN
KADERE İMAN
Kader: Allah’ın kainattaki her şeyi ezeli ilmi ve hikmeti doğrultusunda takdir etmesi, o ilmine uygun bir şekilde düzenlemesidir.
Kişinin kadere imanının tam ve uygun bir şekilde olabilmesi için şu dört mertebeyi gerçekleştirmesi gerekir.
2 Eylül 2012 Pazar
1 Eylül 2012 Cumartesi
Hz. Peygamber'in Hayatında İrşâd:
Hz. Peygamber'in Hayatında İrşâd:
Allah, kendisini tanımaları ve kulluk etmeleri için insanları yaratmış, onların iki cihan sa'âdetini kazanmalarını murad etmiştir. Mutluluk yoluna etecek prensipleri, emir ve yasakları, insanlar arasından seçtiği peygamberler aracılığı ile bildirmiştir. Bu sebeple peygamberler, hakkın ilde teblîğcîsi ve hayatta da uygulayıcısı olmuşlardır.
ŞEYTANDAN ALLAHA SIĞINMA
ŞEYTANDAN ALLAHA SIĞINMA
Allah, iradesi ve dileği gereğince imtihan amacıyla, iblis ve yandaşlarına insanları aldatma fırsatı vermiş, Adem ve zürriyetine ise seçme hürriyeti vermiştir. Allah, insanı kendi türüne has bir şekilde yaratmıştır. Bu yüzden o, ne bir melek ne de bir şeytandır.
SABIR
Sabır sözlükte; nefsi, tepkilerden alıkoymak, acı üzüntü ve sıkıntılara katlanmak, zorluk ve güçlüklere dayanmak gibi anlamlara gelir. Bu anlamda Yüce Allah şöyle buyurur:
“Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret.” Kehf, 18 /28
Sabrın terimsel anlamı ise; nefsi, kötülüklerden; dili, şikayetlerden korumaktır. Sevgi yolunda insanlara en zor gelen makam bu makamdır.
30 Ağustos 2012 Perşembe
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Az yalan söylenmez; yalan söyleyen her yalanı söyler
"Acı da olsa doğruyu söyleyin." (Hadis-i Şerif Meali)
"Hakk'a uygun olan şey, gerçek anlamda 'hakikat/doğru' olabilir. Hakk'a uygunluğu isbatnamayan göreceli/sanal 'doğru', bir zandan ibârettir."
en hayırlı insanlar
BUHARİ - 6428- İmrân ibnu Husayn -Allah ondan ve babasından razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sizin en hayırlınız, benim içinde yaşadığım asırda yaşayan yani sahabelerimdir. Ondan sonra en hayırlı insanlar, benim yaşadığım asırdan sonra yaşayanlar, (tabiûn) daha sonra en hayırlı insanlar ondan sonra yaşayanlardır (tebeut-tâbiîn)."
İmrân: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemin kendi asrından sonra hayırlı insanların yaşadığı asır olarak iki asır mı, yoksa üç asır mı zikretti; bilmiyorum, demiştir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sizden sonra bir kavim gelecektir ki onlar hıyanet edecekler, kimse bunlara itimat etmeyecek ve güvenmeyecektir. Bunlar kendilerinden şahitlik etmeleri istenmeden şahitlik edeceklerdir. Bunlar adak adayacaklar, ancak adaklarını yerine getirmeyecekler. Bunlar çokça yeme-içmeyi seveceklerdir. (Hadisin geçtiği yer: 2651, 3650, 6695)
İki nimet vardır
BUHARİ 6412- İbnu Abbâs -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu:
"İki nimet vardır ki, insanların bir çoğu bu hususta aldanmışlardır: Sıhhat ve boş vakit."
Eğer Rabbin dileseydi
“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunan herkes, topyekûn îmân ederdi. Hal böyle olunca, sen, insanları mü'min oluncaya kadar zorlayıp duracak mısın?” (Yûnus: 99)
22 Ağustos 2012 Çarşamba
Her âlim, Cennetlik demek değildir
Her âlim, Cennetlik demek değildir
Her âlim, Cennetlik demek değildir. Onlardan da Cehenneme giden olacaktır. Kuranı kerimde, kötü âlimler, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe, kitap yüklü merkebe benzetilmiştir. (Cuma 5, Araf 176)
RAMAZANIN ARDINDAN
Allah'a hamdolsun. Ramazan ayına kavuşturan, mağfiret ve rızasına imkan tanıyan Allah'a hamdolsun. O'na hamdeder, hidayet ve iman nimetleri dolayısıyla O'na şükrederim.
21 Ağustos 2012 Salı
Huseyin Ebu Emre - Sahihi Buhari den -Tevhid dersleri - ahlak ve imani dersler
Huseyin Ebu Emre - Sahihi Buhari den -Tevhid dersleri - ahlak ve imani dersler ihya-der Sohbetler i
İhya ilim kültür Ahlak sosyal yardımlaşma derneği GÖRÜNTÜLÜ Dersleri
MUHTEREM ZİYARETÇİ BUTUN TEFSİR HADİS TEVHİD AKİDE HADİS VS.. SOHBETLERİ AŞAĞIDAKİ ADRESTE BULABİLİRSİNİZ.
İhya ilim kültür Ahlak sosyal yardımlaşma derneği GÖRÜNTÜLÜ Dersleri
MUHTEREM ZİYARETÇİ BUTUN TEFSİR HADİS TEVHİD AKİDE HADİS VS.. SOHBETLERİ AŞAĞIDAKİ ADRESTE BULABİLİRSİNİZ.
20 Ağustos 2012 Pazartesi
İş, ehli olmayanlara emanet edildiği vakit kıyameti bekle,"
-"Kıyametten soran nerededir?" dedi. Bedevi:
-Benim ey Allah’ın Rasûlü, dedi. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"Emanet elden kaçırıldığı zaman kıyameti bekle," buyurdu. Bedevi: Onu elden kaçırma, ihmal etme nasıl olur? diye sordu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem:
-"İş, ehli olmayanlara emanet edildiği vakit kıyameti bekle," buyurdu. (Hadisin geçtiği diğer bir yer: 6496.)
19 Ağustos 2012 Pazar
***Müslümanın Şahsiyeti*** Huseyin Ebu Emre
***Müslümanın Şahsiyeti***
1.Müslümanlar kardeştir:Kardeşlik hukukuna göre hareket eder. Kardeşini nefsine tercih eder. Din bağı kan bağından daha önemlidir. Tefrika çıkarmaz. “İnananlar kardeştir” ayetini ilke edinir.
Eid Al Fitr Mubarek. Takabbalallah minna ve minkum. Gafarallahu lena velekum
Eid Al Fitr Mubarek.
Takabbalallah minna ve minkum.
Gafarallahu lena velekum
18 Ağustos 2012 Cumartesi
17 Ağustos 2012 Cuma
16 Ağustos 2012 Perşembe
İSLAMDA NAMAZIN YERİ
İSLAMDA NAMAZIN YERİ
Namaz, ibadeti çok eski zamanlardan beri bilinen bir ibâdettir. Bu ibâdet bütün semâvi dinlerce farz kılınmıştır.
15 Ağustos 2012 Çarşamba
Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - Sahihi Buhari den -Tevhid dersleri - ahlak ve imani
Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - Sahihi Buhari den -Tevhid dersleri - ahlak ve imani
14 Ağustos 2012 Salı
TESBİH NAMAZI - 04
HADİSİN MEŞRULUĞUNA DAİR FAKİHLERİN GÖRÜŞLERİ
Meşhur tabiiler ve onlardan sonra gelenler tesbih namazındaki büyük mükâfat ve sevabı bildiklerinden tesbih namazının kılınması hususunda ısrarcı olmuşlardır. İbn Hacer, Ebû’l-Cevzâ’nın tesbih namazı hadisinin kendisinden nakledildiği en eski ravi olduğunu bildirmektedir.
TESBİH NAMAZI - 03
J- ENSÂRÎ TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Ebû Tevbe er-Rabi‘ b. Nafi‘ (ö. 241/855) < Muhammed b. Muhâcir (ö. 170/786) < Urve b. Ruveym (ö. 135/752) < el-Ensârî. Ensârî’den rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.s.) Cafer’e aynı hadisi zikretti.
TESBİH NAMAZI - 02
B- ABBÂS TARÎKI
1- Birinci Tarîk
Dârekutnî bu hadisi Efrâd’da şu şekilde rivayet etmiştir:
Osman b. Ahmed b. Abdullah < Ebû’l-Ahvas Muhammed b. el-Heysem el- Kadı < Ahmed b. Ebî Şuayb el-Harrânî < Musa b. A‘yen < Ebû Race‘ < Sadaka< Urve b. Ruveym (ö. 135/752) < İbnü’d-Deylemî < Abbâs (ö. 32/652).
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)