Bu Blog içinde Ara

27 Haziran 2012 Çarşamba

Kalbîn Selameti

Kalbîn Selameti


Kalbinin tüm selameti ancak, şu beş şeyden selamette ol­duğunda gerçekleşir. Tevhidi bozan her şirkten, sünnete muha­lif her âdetten Allah'ın emrine ters düşen her şehvet ve arzudan, zikirle çelişen gafletten, ihlasa ve kendini Allah'a vermeye engel olan şeylerden.
Bu beş şey, kişiyi Allah'tan perdeleyen perdelerdir. Her bi­rinin altında bir çok tür vardır ve her bir tür de sayısız alt nevi­ler içerir.

Doğru Yol


O yüzden kul Allah'tan kendisini doğru yola itmesini iste­melidir, hatta buna mecburdur. Kul bu dua kadar hiçbir şeye muhtaç değildir ve ona bundan faydalı başka bir şey yoktur.
Çünkü "Doğru Yol" belli bilgiler, kararlar, her vakit yapı­lan bir takım zahirî ve batını ameller ve terkler içerir. Kul, Doğ­ru Yorun detaylarını bilir veya bilmez, bilse de bilmediği daha çok olabilir. Bildiğine bazen güç yetirir, bazen yetirmez. Gücü­nün yettiği şeyi isteyebilir veya tembellikten ve gevşeklikten ve­ya bir engelden dolayı istemeyebilir. İsteyip karar verdiğini ya­pabilir de yapmayabilir de. Yaptığım ihlasla da yapabilir. İhlas-sız da. İhlasla yaptığını sünnete tamamen uygun da yapabilir, yapamayabilir de. Sünnet üzere yaptığı üzerinde sebat da ede­bilir, kalbi onu o amelden çevirebilir de. Bunların tümü insan­larda vardır. Bazılarında çok, bazılarında azdır.
Kulun yapısında bunlara ulaşma gücü yoktur. Bilakis nef­sine terkedildiğinde nefsi onu bunlardan engeller. Allah'ın gü­nahlarından dolayı münafıklara verdiği "körelme" budur. Onla­rı doğalarına, nefislerinde, yaratılıştan gelen cehalet ve zulme terketmiştir. Yüce Rabb, kazasında ve kaderinde, emrinde ve yasağında hep doğru yol üzeredir. Lütfuyla ve rahmetiyle ve hi­dayeti lâyık olduğu yere vermesiyle dilediğini doğru yola iletir. Dilediğini de adaletiyle, kişinin onu kabul etmeye kabil olmadı­ğı bilgi ve hikmetiyle doğru yoldan çevirir. Bu Yüce Allah'ın üze­rinde bulunduğu Doğru Yol'un gereğidir.
Kıyamet günü de kullan için onları kendisine ulaştıracak bir Doğru Yol (=Sırat köprüsü) koyacak. Zira O doğru yol üzere­dir. Yüce Allah kullarının önüne Doğru bir yol koymuş hepsini adaleti, ihsanı, fazlı keremi ile ve onlara karşı hüccet olması için ona çağırmıştır. Bu adaleti ve iütfuyla onları kendisinin üzerin­de bulunduğu doğru yoldan çıkarmamıştır. Kıyamet günü olduğunda da kulları için onları cennete ulaştıracak bir yol (koyar) Sonra dünyada doğru yolundan ayrılanları orada da o yoldan ayırır. Dünyada doğru yol üzerinde tuttuğu kimseyi o günde de o yol üzerinde tutar. Haşr gününün o karanlığında onlara önle­rinde ve sağlarında açık bir nur, aydınlık verir.
Onlar kendisine ulaşıncaya kadar ona imanlarını koru­dukları gibi O da o yolu kat'etmeleri için nurlarım korur. Müna­fıkların nurunu da, onu dünyada kalplerinden sildiği gibi en çok ihtiyaç duydukları o vakitte söndürür.
Asilerin amellerini kancalar ve dikenler şeklinde yolun (sıratın) etrafına diker. Bunlar, dünyada onu Allah'a giden yol­dan kaptıkları gibi, oradan kapıverirler. Yürüyüşlerinin hızını ve canhhğinı onların dünyada kendine giden yoldaki hızlan ve canlılıkları kadar yapar. Müminler için bir de havz (havuz, ya­ni havz-ı kevser) koyar. Onlar da ondan dünyada şeriatından içtikleri kadar içerler. Burada şeriatından ve dininden kana kana içmekten mahrum kalanlar ise ondan içmekten mahrum kalacaklar.
Şimdi ahirete, onu görüyormuşçasına bak ve Yüce Allah'ın her iki dünyadaki hikmetini tefekkür et. O vakit şüphe duymak­sızın yakînen şunu bilirsin: Dünya ahiretin tarlası, adresi ve nu-munesidir. İnsanların oradaki mutluluk ve bedbahtlıktan na­sipleri bu dünyadaki iman, salih amel ve bunların zıtlarındaki nasiplerine göre olur. Muvaffakiyet ancak Allah iledir.
Acaba günahların cezaları arasında, dünya ve ahirette doğru yoldan çıkmak kadar büyük bir cezası var mıdır?

Günahların Aslı


Günahlar büyüklükleri ve zararları yönünden derece dere­ce olduklarından dolayı dünya ve ahiretteki cezaları da ona gö­re derece derece olacaktır. Biz burada Allah'ın yardım ve tevfı-kiyle bunu kısa ve kapsamlı olarak açıklayalım.
Günahların aslı iki şeydir: Emredileni terketmek, yasağı işlemek. Yüce Allah'ın insanların ve cinlerin atalarını (Adem, a, İblis) onunla sınadığı şeyler de bu ikisidir.
Her ikisi de, vuku bulduğu yer yönünden "azalarla açıkta" ve "kalpde gizli" olmak üzere ikiye ayrılır.
Çiğnenen şey açısından "Allah hakkı" ve "İnsanların hak­kı" olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Gerçi "insanların hakkı" aynı zamanda "Allah'ın hakkı"nı içerir. Ancak böyle isimlendirilmesi, davacı olmaları halinde onun onlara verilmesinin zorunlu oluşu, vazgeçmeleri duru­munda düşmesi nedeniyledir.
Bu günahların tümü şu dört kısma ayrılır: Milkî şeytanî, yırtıcı hayvanı ve hayvanı günahların hiç biri bu dördün dışın­da değildir.

Büyüklenme Günahları


Büyüklerime günahları, kişinin sadece Rabb'e ait olan ve kendisinin sahip olmasına izin verilmeyen büyüklenme, kibir­lenme, azgınlık, zorbalık, ezme, yücelme ve insanları kul edin­me, zelil yapma gibi Rabb sıfatlarına göre hareket ederek yaptı­ğı günahlardır.
Bu kısma Allah'a eş koşma (şirk) de girer. Şirk iki çeşittir: Birisi; Allah'a isim ve sıfatlarında ortak olmaya kalkışmak, O'nunla birlikte başka ilâhlar edinmek ikincisi ise; O'nunla mu­amelede ortak edinmektir. İkincisi cehenneme girmeye sebep ol­mayabilir. Ama başkasını Allah'a ortak edinerek yaptığı ameli boşa gider. Birincisi günah türlerinin en büyüğüdür. Bu kısma yaratışı ve emirleri (şeriatı hususunda Allah (c.) hakkında bilgi­sizce birşeyler söylemek de girer. Bu günahların sahibi, Rabbli-ği ve hükümdarlığı hususunda Allah'la mücadele etmiş, O'na or­tak edinmiştir. Bu ise günahların en büyüğüdür ve beraberinde hiç bir amel kâr etmez.

Şeytanî Günahlar


Şeytanî günahlar ise hased, düşmanlık, aldatma, hilakâr-lık, kandırma, nefret, kin, Allah'a isyanı iyi gösterip emretmek, O'na (c.) itaatten nehyedip onu çirkin göstermek, dinde yeni şeyler türetmek, bid'at ve sapıklığa çağırmak hususunda şeytana benzemektir. Bu tür, günahlar arasında zarar ve kötülük yö­nünden birinci türe en yakın olanıdır. Ama zarar ve kötülüğü bi­rinciden daha azdır.

Vahşi Hayvan Günahları


Vahşi Hayvan Günahları ise; düşmanlık, kızgınlık, kan dökme, aciz ve zayıfların üzerine çökme gibi günahlardır.
İnsan türüne karşı çeşit çeşit eziyetler, zulüm ve işkence cesareti bu tür günah ruhundan neş'et eder.

Hayvani Günahlar


Hayvanî Günahlar ise; oburluk, cinsel şehvet gibi duygu­lardan kaynaklanan günahlardır. Hırsızlık, yetim malı yeme, cimrilik, bencillik, korkaklık ve tedirginlik gibi şeyler bundan doğar.
Büyüklenme ve yırtıcı hayvanî günah işlemekten aciz ol­duklarından dolayı insanların çoğu bu tür günahları işlerler. Di­ğer kısımlarındaki günahlara da bu kapıdan girerler. Bu, insan­ları, bağlarından tutup onlara götürür. Böylece buradan vahşî hayvansal günahlara, sonra şeytanî günahlara girerler. Sonra Rabblikte mücadeleye ve şirke geçerler.
Bunu iyice düşünen kişi günahların şirk, küfür ve Allah'a Rabblık savaşma geçiş koridoru olduğunu görür.