Kalbîn Selameti
Kalbinin tüm selameti ancak, şu beş şeyden selamette olduğunda gerçekleşir. Tevhidi bozan her şirkten, sünnete muhalif her âdetten Allah'ın emrine ters düşen her şehvet ve arzudan, zikirle çelişen gafletten, ihlasa ve kendini Allah'a vermeye engel olan şeylerden.
Bu beş şey, kişiyi Allah'tan perdeleyen perdelerdir. Her birinin altında bir çok tür vardır ve her bir tür de sayısız alt neviler içerir.
Doğru Yol
O yüzden kul Allah'tan kendisini doğru yola itmesini istemelidir, hatta buna mecburdur. Kul bu dua kadar hiçbir şeye muhtaç değildir ve ona bundan faydalı başka bir şey yoktur.
Çünkü "Doğru Yol" belli bilgiler, kararlar, her vakit yapılan bir takım zahirî ve batını ameller ve terkler içerir. Kul, Doğru Yorun detaylarını bilir veya bilmez, bilse de bilmediği daha çok olabilir. Bildiğine bazen güç yetirir, bazen yetirmez. Gücünün yettiği şeyi isteyebilir veya tembellikten ve gevşeklikten veya bir engelden dolayı istemeyebilir. İsteyip karar verdiğini yapabilir de yapmayabilir de. Yaptığım ihlasla da yapabilir. İhlas-sız da. İhlasla yaptığını sünnete tamamen uygun da yapabilir, yapamayabilir de. Sünnet üzere yaptığı üzerinde sebat da edebilir, kalbi onu o amelden çevirebilir de. Bunların tümü insanlarda vardır. Bazılarında çok, bazılarında azdır.
Kulun yapısında bunlara ulaşma gücü yoktur. Bilakis nefsine terkedildiğinde nefsi onu bunlardan engeller. Allah'ın günahlarından dolayı münafıklara verdiği "körelme" budur. Onları doğalarına, nefislerinde, yaratılıştan gelen cehalet ve zulme terketmiştir. Yüce Rabb, kazasında ve kaderinde, emrinde ve yasağında hep doğru yol üzeredir. Lütfuyla ve rahmetiyle ve hidayeti lâyık olduğu yere vermesiyle dilediğini doğru yola iletir. Dilediğini de adaletiyle, kişinin onu kabul etmeye kabil olmadığı bilgi ve hikmetiyle doğru yoldan çevirir. Bu Yüce Allah'ın üzerinde bulunduğu Doğru Yol'un gereğidir.
Kıyamet günü de kullan için onları kendisine ulaştıracak bir Doğru Yol (=Sırat köprüsü) koyacak. Zira O doğru yol üzeredir. Yüce Allah kullarının önüne Doğru bir yol koymuş hepsini adaleti, ihsanı, fazlı keremi ile ve onlara karşı hüccet olması için ona çağırmıştır. Bu adaleti ve iütfuyla onları kendisinin üzerinde bulunduğu doğru yoldan çıkarmamıştır. Kıyamet günü olduğunda da kulları için onları cennete ulaştıracak bir yol (koyar) Sonra dünyada doğru yolundan ayrılanları orada da o yoldan ayırır. Dünyada doğru yol üzerinde tuttuğu kimseyi o günde de o yol üzerinde tutar. Haşr gününün o karanlığında onlara önlerinde ve sağlarında açık bir nur, aydınlık verir.
Onlar kendisine ulaşıncaya kadar ona imanlarını korudukları gibi O da o yolu kat'etmeleri için nurlarım korur. Münafıkların nurunu da, onu dünyada kalplerinden sildiği gibi en çok ihtiyaç duydukları o vakitte söndürür.
Asilerin amellerini kancalar ve dikenler şeklinde yolun (sıratın) etrafına diker. Bunlar, dünyada onu Allah'a giden yoldan kaptıkları gibi, oradan kapıverirler. Yürüyüşlerinin hızını ve canhhğinı onların dünyada kendine giden yoldaki hızlan ve canlılıkları kadar yapar. Müminler için bir de havz (havuz, yani havz-ı kevser) koyar. Onlar da ondan dünyada şeriatından içtikleri kadar içerler. Burada şeriatından ve dininden kana kana içmekten mahrum kalanlar ise ondan içmekten mahrum kalacaklar.
Şimdi ahirete, onu görüyormuşçasına bak ve Yüce Allah'ın her iki dünyadaki hikmetini tefekkür et. O vakit şüphe duymaksızın yakînen şunu bilirsin: Dünya ahiretin tarlası, adresi ve nu-munesidir. İnsanların oradaki mutluluk ve bedbahtlıktan nasipleri bu dünyadaki iman, salih amel ve bunların zıtlarındaki nasiplerine göre olur. Muvaffakiyet ancak Allah iledir.
Acaba günahların cezaları arasında, dünya ve ahirette doğru yoldan çıkmak kadar büyük bir cezası var mıdır?
Günahların Aslı
Günahlar büyüklükleri ve zararları yönünden derece derece olduklarından dolayı dünya ve ahiretteki cezaları da ona göre derece derece olacaktır. Biz burada Allah'ın yardım ve tevfı-kiyle bunu kısa ve kapsamlı olarak açıklayalım.
Günahların aslı iki şeydir: Emredileni terketmek, yasağı işlemek. Yüce Allah'ın insanların ve cinlerin atalarını (Adem, a, İblis) onunla sınadığı şeyler de bu ikisidir.
Her ikisi de, vuku bulduğu yer yönünden "azalarla açıkta" ve "kalpde gizli" olmak üzere ikiye ayrılır.
Çiğnenen şey açısından "Allah hakkı" ve "İnsanların hakkı" olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Gerçi "insanların hakkı" aynı zamanda "Allah'ın hakkı"nı içerir. Ancak böyle isimlendirilmesi, davacı olmaları halinde onun onlara verilmesinin zorunlu oluşu, vazgeçmeleri durumunda düşmesi nedeniyledir.
Bu günahların tümü şu dört kısma ayrılır: Milkî şeytanî, yırtıcı hayvanı ve hayvanı günahların hiç biri bu dördün dışında değildir.
Büyüklenme Günahları
Büyüklerime günahları, kişinin sadece Rabb'e ait olan ve kendisinin sahip olmasına izin verilmeyen büyüklenme, kibirlenme, azgınlık, zorbalık, ezme, yücelme ve insanları kul edinme, zelil yapma gibi Rabb sıfatlarına göre hareket ederek yaptığı günahlardır.
Bu kısma Allah'a eş koşma (şirk) de girer. Şirk iki çeşittir: Birisi; Allah'a isim ve sıfatlarında ortak olmaya kalkışmak, O'nunla birlikte başka ilâhlar edinmek ikincisi ise; O'nunla muamelede ortak edinmektir. İkincisi cehenneme girmeye sebep olmayabilir. Ama başkasını Allah'a ortak edinerek yaptığı ameli boşa gider. Birincisi günah türlerinin en büyüğüdür. Bu kısma yaratışı ve emirleri (şeriatı hususunda Allah (c.) hakkında bilgisizce birşeyler söylemek de girer. Bu günahların sahibi, Rabbli-ği ve hükümdarlığı hususunda Allah'la mücadele etmiş, O'na ortak edinmiştir. Bu ise günahların en büyüğüdür ve beraberinde hiç bir amel kâr etmez.
Şeytanî Günahlar
Şeytanî günahlar ise hased, düşmanlık, aldatma, hilakâr-lık, kandırma, nefret, kin, Allah'a isyanı iyi gösterip emretmek, O'na (c.) itaatten nehyedip onu çirkin göstermek, dinde yeni şeyler türetmek, bid'at ve sapıklığa çağırmak hususunda şeytana benzemektir. Bu tür, günahlar arasında zarar ve kötülük yönünden birinci türe en yakın olanıdır. Ama zarar ve kötülüğü birinciden daha azdır.
Vahşi Hayvan Günahları
Vahşi Hayvan Günahları ise; düşmanlık, kızgınlık, kan dökme, aciz ve zayıfların üzerine çökme gibi günahlardır.
İnsan türüne karşı çeşit çeşit eziyetler, zulüm ve işkence cesareti bu tür günah ruhundan neş'et eder.
Hayvani Günahlar
Hayvanî Günahlar ise; oburluk, cinsel şehvet gibi duygulardan kaynaklanan günahlardır. Hırsızlık, yetim malı yeme, cimrilik, bencillik, korkaklık ve tedirginlik gibi şeyler bundan doğar.
Büyüklenme ve yırtıcı hayvanî günah işlemekten aciz olduklarından dolayı insanların çoğu bu tür günahları işlerler. Diğer kısımlarındaki günahlara da bu kapıdan girerler. Bu, insanları, bağlarından tutup onlara götürür. Böylece buradan vahşî hayvansal günahlara, sonra şeytanî günahlara girerler. Sonra Rabblikte mücadeleye ve şirke geçerler.
Bunu iyice düşünen kişi günahların şirk, küfür ve Allah'a Rabblık savaşma geçiş koridoru olduğunu görür.