"Subhân (tesbih ve tenzih etmek)" tesbîhten mastardır.
"Tesbih" ise kötülükten tenzih etmek ve uzak tutmaktır. Aslı hız, ayrılıp gitmek ve uzaklaştırmak anlamını ihtiva eden "es-sebh" den gelmektedir. Hızlı koşan ata: "ferasun sebûhun" denilmesi de buradan gelmektedir
.
"Rabbin izzet sahibi olduğu" nun söylenmesi O’nun böyle bir sıfata sahib olduğunu anlatmaktır.
O bakımdan yüce Allah müşriklerin kendisine nisbet ettikleri eşi bulunmaktan, çocukları olmaktan, her türlü eksiklik ve kusurdan kendisini tenzih etmekte, daha sonra da rasûllerine salât ve selâm getirmektedir.
Bu yolla yüce Allah’ın tenzih edilmesinin ve her türlü eksiklik ve kusur şaibesinin ondan uzaklaştırılmasının gerektiğine işaret edildiği gibi, rasûllerin de aynı şekilde söz ve fiillerinde her türlü kusurdan uzak olduklarına iman etmenin gereğine de işaret etmektedir. Çünkü onlar Allah’a yalan söylemezler, O’na ortak koşmazlar. Ümmetlerini aldatmazlar, Allah hakkında haktan başkasını söylemezler.
"Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun" buyruğu da Allah-Subhanehu ve Teâla-’nın sahib olduğu kemal ve celal sıfatları, övülmeye değer fiilleri dolayısıyla kendi zatına bir övgüdür.
Hamdin anlamına dair açıklamalar daha önceden geçtiğinden burada tekrarlamaya gerek yoktur.