Sözlükte "salât" dua demektir.
Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Onlara dua (salât) da et. Şüphesiz senin duan onlara huzur ve güvendir." (et-Tevbe, 9/103)
Yüce Allah’ın rasûlüne salât getirmenin anlamı ile ilgili olarak yapılmış en sahih açıklama Buharî’nin Sahih’inde Ebu’l-Aliye’den rivayet ettiği şu açıklamadır:
"Allah’ın rasûlüne salâtı melekler nezdinde ondan övgü ile söz etmesidir."
(Buharî bu hadisi tefsir, “inne’l-laha ve melâiketehû yusallûne ale’n-nebi”de muallak olarak (Feth, VIII, 532) rivayet etmiştir. İbn İshak el-Kadî bu hadisi “Fadlu’s-Salati ale’n-Nebi” adlı eserinde (s. 82) mevsul olarak rivayet etmiştir. el-Elbanî de: Senedi mevkuf ve hasendir, demiştir)
Meleklerin salatının anlamı ile ilgili olarak meşhur olan görüşe göre bu mağfiret istemek anlamıdır. Nitekim sahih hadiste şöyle buyurulmaktadır:
"Sizden namaz kılan bir kimse, namaz kıldığı yerinde kılmaya devam ettiği sürece melekler o kimseye salât getirirler. Allah’ım, ona mağfiret buyur, Allah’ım, ona rahmet buyur, derler."
(Sahih bir hadis olup, Buharî’nin ezan, men celese fi’l-mescidi yentaziru’s-salate babında (Feth, II, 142); Mesacid ve Bed’ul halk bölümlerinde rivayet etmiştir. Müslim’de mesacid, fadlu salati’l-câmaa v’entizari’s-sala’ babında (Nevevî, V, 171)da rivayet etmiştir. Ayrıca Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî, Müsned’inde Ahmed, Muvatta’ında Malik yakın lafızlarla rivayet etmişlerdir)
İnsanların salât getirmeleri ise; niyaz etmeleri, yalvarıp yakarmaları, dua etmeleri demektir.
Bir kişinin al'î (aile halkı), akrabalık ve benzeri sağlam bir bağ ile kendisi ile bağlantılı olan kimselerdir. Peygamber -Sallallahu aleyhi ve sellem-’ın al'î ile kimi zaman kendilerine zekat vermenin haram olduğu kimseler kastedilir ki, bunlar Haşimoğulları ve Muttalib oğullarıdır. Kimi zaman da dini üzere ona tabi olan herkes kastedilir.
"Âl" in asıl şekli "ehl" dir. He’nin yerine hemze getirilmiştir. İki hemze arka arkaya gelince, ikinci hemze elif'e dönüştürülmüştür. Bunun küçültme ismi "uheyl" ya da "uveyl" diye getirilir. O bakımdan ancak çoğu zaman şeref ifade eden hususlar hakkında kullanılır. Mesela; hacamat yapanın al'î ya da dokumacının al'î denilmez.
"Ashab" dan kasıt ise Peygamber -Sallallahu aleyhi ve sellem-’ın sahabeleridir. Hayatta iken mü’min olarak onunla karşılaşmış ve bu hal üzere ölmüş olan herkese "sahabe" denilir.