"ALLAH'A İMAN ETTİM" DE SONRA DOSDOĞRU OL
Ebu Amr -Ebu Amra da denilmiştir- Süfyân b. Abdullah (r.a)'dan dedi ki: Ey Allah'ın Rasulü, İslama dair bana öyle bir söz söyle ki, bu hususta senden başka kimseye soru sormayayım. Rasulullah (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Allah'a iman ettim, de sonra da dosdoğru ol
Bu Hadisin Önemi:
Bu büyük hadis Rasulullah (S.A.S.)'in harikulade özlü sözlerindendir. Bu iki kelime ile soru soran kimseye dinin temel kaidelerini Özetleyiverdi ve ona imanı ve Yüce Allah'ın dinine uygun olarak dosdoğru yürümeyi emretti. [2]
Dosdoğru Olmanın (İstikâmetin) Anlamı;
Rasulullah (s.a)'ın: "Allah'a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol" buyruğunda geçen istikâmet, itidal üzere olmak demektir. Dosdoğru, mutedil ve dengeli olan şey hakkında bu tabiri kullanırız.[3] Ashabın, Tabiinin ve başkalarının istikametin anlamı ile ilgili söyledikleri pek çok söz vardır. İbn Abbâs ve Katâde derler ki: İstikâmet, Aüah'ın farzlarını edâ etmek üzere dosdoğru gitmek demektir. Kadı İyad[4] der ki: Yüce Allah'ı tevhid ettiler O'na ibadet ettiler, sonra da dosdoğru yürüdüler. Tevhid'den asla sapmadılar. Şanı Yüce Allah'ın itaatine, bu halleri üzere vefat edinceye kadar devam edip durdular.[5]
tbn Kesir der ki: "Amellerini Allah için ihlâsla yerine getirdiler. Allah'ın kendileri için teşri buyurduğu şekle uygun olarak Allah'a itaatte de ellerini çabuk tuttular.[6] Kurtubi de der ki: "Bu sözler her ne kadar birbirleriyle kesişiyor ise de özetleri şudur: Akide ile sözle ve davranışla Allah'a itaat üzere dosdoğru yürüyün ve bu hususta devam edin.[7]
Kur'ân-ı Kerim'den bu hadise tanıklık eden buyruklardan birisi de Yüce Allah'ın: "Muhakkak: Rabb'imiz Allah'tır deyip dosdoğru olanların üzerine melekler: Korkmayın, üzülmeyin ve size vaadolunan Cennet'le müjdelenin, diye inerler."fFussi/ei, 41/30) ile: "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.'Vffud, n/112) buyruklarıdır. [8]
İstikâmetin Fazileti:
İstikâmet, dünya hayatında rızkın genişlemesine ve bolluğa sebeptir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ve eğer onlar o yol üzere dosdoğru gitseler, elbette biz de onlara bol bol su içirirdik. Ve™, 72/16) Kurtubi der ki: "Yani eğer şu kâfirler, iman etmiş olsalardı, dünya hayatında onlara geniş nzık verirdik ve rızkı onlara yayardık.[9]
Yine Yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak: Rabb'imiz Allah'tır, deyip dosdoğru olanların üzerine melekler: Korkmayın, üzülmeyin ve size va'dolunan Cennet'le müjdelenin, diye inerler. Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Orada canlarınız neyi arzu ediyorsa ve orada neyi istiyorsanız -Gafur ve Rahim olan (Allah) dan hazırlanmış olarak- sizin için vardır."(Fuanet, 41/30-32)
Bu âyet-i kerime, meleklerin ölüm esnasında, kabirde ve öldükten sonra dirilişleri sırasında istikâmet üzere yürümüşlerin üzerine ineceklerine delildir. Melekler ölüm esnasında korkudan yana onlara güvenlik verecek ve çoluk çocuklarından ayrılışın üzüntülerini izale edeceklerdir. Bu hususta Allah onlara halef olacaktır. Ayrıca melekler küçük ve büyük günahlarının bağışlandığı, amellerinin kabul olunduğu müjdesini de vereceklerdir. Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç bir insanın hatırından geçmeyen şeylerin içinde bulunduğu Cennet'i de müjdeleyeceklerdir. [10]
İstikâmet, Sırât-ı Müstakimi İzlemek Demektir:
Yüce Allah Rasulüne ve ona tabi olanlara hikmet dolu Şeriat'a uygun olarak istikâmet üzere yürümelerini emretmiştir. Çünkü Yüce Allah'ın bizlere kendisine uymak suretiyle ibadet etmemizi emretmiş olduğu din budur. Bunun dışında kalan, hiçbir delile dayalı olmayan insanların sözleri ise, ne din olabilir ne de bir delil teşkil edebilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Sen ve seninle birlikte tevbe edenler, emrolunduğun gibi dosdoğru ol ve haddi aşmayın. Çünkü O, yaptıklarınızı çok iyi görendir."a-iud, 11/112)
Yine Yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: "İşte sen buna davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol ve onların nevalarına da uyma, 42/15) [11]
Kalbin İstikameti:
Kulun istikâmet üzere olması için çaba göstermesi gereken en büyük organımız kalptir. Çünkü bütün organların hükümdarı odur ve kalbin istikamet üzere olmasıyla diğer bütün organlar da istikamet bulur.[12]
Dilin İstikâmeti:
Kalpten sonra en çok önem verilmesi gereken organ dildir. Çünkü kalbin gizliliklerini ifadeye döken odur. Kimi zaman sahibi tarafından ölçüp bi-çilmeksizin söylenen ve dilden dökülen bir söz dünyada da âhirette de kişinin heiâkine sebep teşkil edebilir. İnsanları Cehennem'e en çok götüren şey, bizzat dildir. Dilin dizginlerini serbest bırakmaktan yana korkutan pek çoknass vârid olmuştur. Nitekim, dilin korunması ve Allah'ın emrine uygun şekilde doğrultulmasını teşvike dair pek çok naslar da vârid olmuş ve buna karşılık bir çok mükâfat vaadinde bulunmuşlardır. Bunların bazılarını zikredelim:
1- Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "O, bir söz söylemeyedursun, mutlaka onun yanında görüp gözetlemeye hazır bir (melek) vardır."(Kûf, sons; Ayet-i Kerime'de insanın söylediği sözün hesaba katıldığı açıklanmaktadır. Onun söylediği her bir sözü gözetleyen ve hayır olsun şer olsun kaydeden birisi vardır.
2- Yine Yüce Rabb'irniz şöyle buyurmaktadır: "Bilmediğin birşeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve kalbin her biri ondan sorumludur.V-ism, u/36) Âyet-i Kerime, Yüce Allah'ın insanı işittiklerinden, gördüklerinden ve kalbinde yer edenlerden sorumlu tutacağına delildir. Eğer o, bu azaları Allah'ı razı edecek hususlarda kullanacak olursa kurtulur. Bunun aksi şekilde kullanacak olursa helak olur.
3- Ebu Hüreyre'den, dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Kişi hiç önem vermeksizin Allah'ın rızasına uygun bir söz söyler, onun sebebiyle de
' Allah onu derecelerle yükseltir. Yine kişi hiç ehemmiyet vermeksizin Allah'ı gazablandıran bir söz söyler de onun sebebiyle Cehennem'e yuvarlanır.[13]
4- Sehl b. Sa'd'dan, dedi ki: Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Her kim bana iki çenesi arasındaki ile bacakları arasındakinin teminatını verirse ben de ona Cennet'in teminatını veririm.[14]
Hadisten Çıkarılan Bazı Hükümler:
1- Ashab-ı Kiramın nasihate ve dini öğrenmeye ileri derecedeki tutkunluğu,
2- İman ve onun gerekleri üzerinde ölünceye kadar dosdoğru yürüme emri,
3- Rasulullah (S.A.S.)'e verilmiş özlü sözlere bir örnek. [15]
[1] Müslim rivayet etmiştir. Bk. Müslim Şerhi, 1, 213, {Müslim, iman 62}
Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 225.
[2] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 225.
[3] Lisânu'l-Arab, XII, 498.
[4] Kadı İyâd (476 bazılarına göre 496-544 H.) Adi: lyâd b. Musa b. İyâd'dır. Nisbeti el-Yahsubi es-Sebti'dİr. Künyesi Ebu'l-Fadl'dır. Aslen Endülüslüdür. Ataları önce Fas'a sonra da Septe'yc geçmişlerdir. Hıfzı, fıkhı ve hadis bilgisi ile Mâliki Mezhebi alimlerinin büyük şahsiyetlerdendir. İlmi eserleri: 1) et-Tenbihatu'1-Mustanbeta fi Şerhi Müşkilâti'l-Müdevvene 2) îk-malul-Muallim fi Şerhi Sahih-i Müslim, 3) Kitabu'l-İ'lâm bi Hududi Kav/aİdi'1-İslâm.
[5] Müslim Şerhi, I, 213.
[6] İbn Kesir, VII, 164.
[7] Kurtubi, XV, 358.
[8] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 226.
[9] Kurtubi, XIX, 17.
[10] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 226-227.
[11] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 227.
[12] Kalbe ve önemine dair altıncı hadisin şerh esnasında açıklamalar geçmş bulunmaktadır.
Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 227.
[13] Buharı, VII, 184; (Rikaak 23). Bk. Mişkâtü'I-Mesûbih, 4813
[14] Buharı, VII, 184; (Rikaak 23). Bk. Mi§kâtü'l-Mesâbih, 4812
Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 228.
[15] Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 228-229.