Cerh Ve Ta'dîl İçin Kullanılan Sözler
I- Ta'dîl İçin Kullanılanlar:
İbn-Ebî-Hâtim ve ona uyarak İbnu's-Salâh ile Nevevî'nin bunun için tesbit ettikleri sözler dört derecedir. Zehebî ve Irâkî bunlardan önce gelmek üzre bir derece, İbn-Hacer ise hepsinden önce yer alan bir derece daha ilâve etmişler, böylece hepsi altı dereceyi bulmuştur.
En yükseğinden aşağıya doğru bunları sıralıyoruz:
1- (Evsaku'n-nâs = İnsanların en sağlamı), (Esbetü'n-nâs = İnsanların en sağlamı) ...gibi ism-i tafdîl sıyğasıyla ifade edilen sözler.
(İleyhi’l-Münteha fi’t-tesbit = Sağlam zaptedişte en son derecededir), (Lâ ehedun esbete minhu = Ondan daha sağlam yoktur.), (Men misle fulânun = Filân gibi var mı ya?), (Fulânun yes’elu anhu = Filân da nasıl diye sorulur mu?) ifadeleri.
2- Bu derecede, bundan sonra göreceğimiz kelimeler iki defa tekrar edilir veya ikişer, üçer birleştirilir. (sebtün hüccetün), (sikatün mütkınün), (sebtün, sebtün...).[1]
3- (hüccetün), (sikatün), (mütkınün), (sebtün); (adlün), (adlün zabıtun), (adlün hâfızun).
İşte bu üç derecedeki sözler kendileri için kullanılan kişilere son derece güvenilir.
4- (sadûkun = çok doğru), (Mahellehu’s-sıdk = Böylesine doğru denebilir), (Lâ be’se bihi = Zararı yok, iyice), (Me’munun, Hıyarun = güvenilir).
5- (Şeyhun = üstad), (İla’s-Sıdki mâhirun = Doğruluk derecesinden uzak değildir), (vasat = orta), (ceyyidü'l-hadîs), (hasenü'l-hadîs), (Sadukun seyyiü’l-hıfz = hıfzı gevşek doğru.), (Sadukun yehteu = hatâ eder bir doğru), (Sadukun mübtediun = doğru fakat bid'atçı)... (Bazılarınca Mahellehu’s-sıdk burada olacaktır.)
6- (Sâlihu'l-hadîs, (makbul), (mukaribu'l-hadîs), (Suveylih = İyice), (Sadûkun inşâallah), (Ya’tebiru bih = rivayeti i'tibâr için kullanılır.), (Ercu ennehu lâ be’se bihi = umarım ki onda beis yoktur.), (Mâ e’lumu bihi be’sen = rivayetinde beis olduğunu bilmiyorum).[2]
II- Cerh İçin Kullanılan Sözler:
Bunlar da az iyiden çok kötüye doğru şöylece altı derecedir:
1- Cerhin ilk derecesi için kullanılan en hafif sözler: (leyyinün), (leyyinü'l-hadîs) tir. Bunun mânası ya hıfzı veya dindarlığı biraz gevşek demektir. Muhaddisler bunu, kişiyi adaletten düşürmeyecek bir kusur için kullanırlar. Irâkî şu ifadelerin de aynı yerde kullanıldığını söyler: (fîhi lînün), (fîhi mekaalün = hakkında söz vardır), (zaîfün), (Ta’rifu ve Tenkiru = onu bazan beğenirsin, bazan beğenmezsin, ma'rûf ve münker rivayet eder), (leyse bi-zâke = o aradığın değildir.), (Leyse bimetinin ev bihuccetin ev bimu’temedin ev yumerridu = sağlam veya hüccet veya mutemed yahut hoşnutluk kazanmış değildir), (Lidda’fi mâhirun = zayıflıktan uzak değildir.), (Fihi halefe = onda ihtilâf edilmiştir), (Tekellemu fihi = hakkında konuşanlar vardır), (Taanu fihi = hakkında ta'n edenler var), (Seyyiu’l-hıfz = hıfzı iyi değil.).
2- (Leyse bikaviyyun = kuvvetli değildir.) Bu söz ikinci derecede bir cerh ifadesidir. Böylesinin hadîsi ancak itibar için kullanılabilir.[3]
3- (Daifu’l-hadis = hadîsi zayıftır.), (zaîfün), (münkeru'l-hadîs), (Daafuhu = onu zayıf bulmuşlardır.), (zaîfün vahin), (mechûlün), (Lâ yehtecu bihi = delil olarak ona dayanılamaz), (muztaribu'l-hadîs), (fâhişü'l-ğalat).
Bu derecede bulunan kimseler bundan önceki dereceden daha zayıf iseler de hadîsleri yine i'tibâr için kullanılabilir.
4- (Redde hadisehu = hadîsi reddedildi.), (zaîfün cidden), (Vâhe bimerretin = büsbütün vâhî), (Tarahu hadisehu = hadîsini hiçe saydılar.), (İrmi bihi = kaldır at), (Leyse bişey’in, Lâ yesâvâ şey’en = beş para etmez).
5- (metrukün), (metrûkü'l-hadîs), (zâhibün), (zâhibu'l-hadîs), (Hâlikun = mahvolmuş), (fîhi nazar), (sakıt), (seketû anhu = söz konusu bile etmediler), (Lâ ya’tebiru bihi = ona itibar edilmez), (Leyse bissika vebiseka = sika değildir.), (Müttefikun ala reddihi = terkinde görüş birliğine varılmış), (Müttehimun bi’l-kizb = yalanla ittiham edilmiş), (Müttehimun bi’l-vad’ı = hadîs uydurmakla ittiham edilmiş).
6- (deccâl), (kezzâb = çok yalancı), (Yekzibu = yalan söyler), (Vedea hadisen = hadîs uydurdu.), (Vedâun = o yalanın direğidir.)
Şu tâbirler daha da ağırdır:
(Ekzebe’n-nâs = insanların en yalancısı.), (İleyhi’l-Münteha fi’l-vad’ı = uydurmada son dereceye varmış), (Huve Ruknu’l-Kizb = o yalanın direğidir.).
Üçüncüden sonraki derecelerde bulunan kimselerin hadîsleri hiçbir şekilde kabul edilmez.
Not: Buhârî, beşinci derecede geçen (fîhi nazar) ile (seketû anh) tâbirlerini diğerleri gibi (metrûkü'l hadîs) yerine kullanır. Ancak, üçüncü dercedeki “münkerü'l-hadîs” i de aynı derece ve mâna için kullanarak diğer “cerh ve ta'dîl” imamlarından ayrılır.[4]
[1] Bu kelimelerin sayısı ne kadar çok olursa o kadar kuvvet gösterir.
[2] Hayreddin Karaman, Hadise Dair İlimler Ve Hadis Usulü, İrfan Yayınevi: 67-68
[3] İ'tibâr terimi için “Üçüncü kitab”a bak. s. 107.
[4] Tedrîb, s. 229-236; Tecrîd Mukaddimesi, s. 381-389. Hayreddin Karaman, Hadise Dair İlimler Ve Hadis Usulü, İrfan Yayınevi: 68-69