SÜNNET ÜZERİNE 2
Aşağıdaki hadis ve rivayetler Beyhaki'nin kitabında bulunmamaktadır:
Buharı ile Müslim, Enes ve İbnu Ömer'den rivayet eder. Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Sünnetimden yüz çeviren benden değildir”[1][294] Taberani el-Evsat'ta İbnu Abbas'tan rivayet eder: Nebi s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Allahım halifelerime rahmet eyle” Biz de:
“ Ya Rasûlellah (SAV)! Halifelerin kimlerdir, diye sorduk.
“ Benden sonra gelecek olan, hadislerimi rivayet edip insanlara öğretenlerdir, buyurdular.
[2][295]
Ebu Nuaym Hılye'de İbnu Abbas'tan rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Kim ümmetime kendisiyle bir sünnetin yerine getirildiği veyahutta bir bidat deliği kapandığı bir rivayet aktarırsa o kimseye cennet vardır”.[3][296]
Ebu Ya'lâ ile el-Evsat'ta Taberani Ebubekr es-Sıddik'tan (ra) rivayet ederler: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Benim adıma bilerek yalan uyduran veya emrettiğim bir hususu reddeden kimse cehennemde kalacağı yere
Silefi el-Munteka'da; Ebu Tahir e.l-Hınnai, Hammad b. Zeyd. Ebu Harun el-Abdi, Ebu Said el-Hudri tarikıyla şu hadisi nakleder Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Muhtemelen kişi koltuğuna yaslanacak ve beni yalanlayacak,”Rasûlüllah s.a.v.)bunu dememiştir”
Taberani Ebu Hazim tarikıyla Sehl b. Sa'd es-Saidi'den nakleder:
Sehl kendi kavmiyle oturmuş, onlara Rasûlüllah'tan s.a.v.)hadisler anlatıyordu. Onlar ise (onu dinlemiyor) birbirleriyle konuşup duruyorlardı. Bunu gören Sehl kızar ve şöyle der:
“ Şunlara bak! Ben onlara Rasûlüllah'tan s.a.v.)hadis anlatıyorum onlar ise birbirleriyle konuşup duruyorlar. Vallahi içinizden çıkıp gideceğim ve bir daha da sizlere asla geri dönmeyeceğim”.
Ebu Hazim sorar:
“ Nereye gideceksiniz?
“ Allah (c.c.)yolunda cihad etmeye gideceğim, diye cevap verir. [5][298]
Ebu Ya'lâ sahih senedle İbnu Abbastan rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Kuran'daki bilmediği bir hususta konuşan kimse, kıyamet günü ağzına ateşten bir gem vurulmuş olarak gelir.” [6][299] Taberani el-Kebir'de İbnu Abbas'tan rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Yeryüzünde Allah'ın (c.c.)sultanını zelil kılmak için uğraşan kimseyi Allah Teala (c.c.)kıyamette ona sakladığı azap bir yana dünyada da zelil-i rüsvay eder”.
Müsedded der ki: “Buradaki Allah'ın (c.c.)yeryüzündeki sultanından murad, Allah'ın (c.c.)kitabı ve nebisinin (as) sünnetidir.[7][300]
Taberani el-Evsat'ta İbnu Ömer'den şöyle dediğim nakleder:
“ İlim üçtür Şeriatı anlatan kitab, Rasûlüllah'tan s.a.v.)varid olan sünnet. bir de bilmiyorum demek”.[8][301]
Yine Taberani Huzeyfe b. el-Yeman'dan rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Size öyle bir zaman gelecek ki, şu üç şeyden daha kıymetli birşey olmayacak: Helal para, güvenilip ünsiyet edilen kardeş, amel edilen sünnet”.[9][302]
Ahmed b. Hanbel İmran b. Husayn'dan şöyle dediğini rivayet eder:
“ Kuran nazil olurken Rasûlüllah s.a.v.)sünnetlerini sünnet olarak otaya koyuyordu. Siz de (sünnetlere tabi
olmada) bize uyun. Valiahi böyle yapmazsanız sapıtırsınız”.[10][303] Ahmed b. Hanbel ve Bezzar Mücahid'den şöyle dediğini nakleder:
“ Bir yolculukta İbnu Ömer ile beraberdik. Yoldan ayrılıp bir yere saptı. Niye böyle yaptın denilince “Rasûlüllah”ı (SAV)
Böyle yaparken gördüğüm için ben de öyle yaptım” dedi.[11][304] Ahmed b. Hanbel, Enes b. Şirin'den nakleder: Arafat'ta İbnu Ömer ile beraberdim. Arafat'tan beraber döndük. Me'zemin'e varmadan boğaza gelince hayvanını çökertti. Biz de çökerttik. Zannettik ki namaz kılacak. Hayvan nı tutan kölesi ise şöyle dedi:
“ Namaz kılmak için durmadı. Rasûlüllah'ın (SAV), buraya gelince ihtiyacını giderdiğini hatırladı. O da aynı yerde (Rasûlüllah'a mutabaat için) ihtiyacını gidermeyi seviyor”. [12][305]
Bezzar İbnu Ömer'den rivayet eder:
“ İbnu Ömer Mekke ile Medine arasında bir ağacın altına gelir ve orada uyur, Rasûlüllah'ın s.a.v.)böyle yaptığını söylerdi”.[13][306]
Bezzar ve Ebu Ya'lâ Zeyd b. Esiem'den rivayet ederler:
“ İbnu Ömer'i düğmeleri çözük gördüm. Şöyle söyledi:
“ Rasûlüllah'ı s.a.v.)düğmeleri çözük görmüştüm de (düğmelerim onun için çözük)”. [14][307]
Taberani el-Kebir'de Amr b. Şeğva el-Yafii'den nakleder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Yedi kişi vardır. Ben ve duaları makbul olan nebiler bunlara lanet etmiştir. Allah'ın (c.c.)kitabına ilavede bulunan, Allah'ın (c.c.)kaderini yalanlayan. Allah (c.c.)hakkında haram olan şeyleri helal gören.Allah'ın (c.c.)haram kıldığı yakın akrabama sataşmayı helal gören, sünnetimi terk eden, ganimetten kendi payına daha çok ayıran, sahip olduğu gücü Allah'ın (c.c.)zelil kıldığı şeyi aziz, aziz kıldığı şeyi de zelil etmede kullanan kimse”.[15][308]
Taberani el-Kebir'de İbnu Abbas'tan rivayet eder:
Hz.Ali:
“ Ya Rasûlellah s.a.v.)! Bize bir durum arız olsa ve bu konuda ayet nazil olmamış, sizden de bir sünnet varid olmamışsa ne yapmamızı önerirsiniz, diye sordu. Ona şöyle cevap verdi:
Taberani el-Evsat'ta da sahih senedle Hz.Ali'den rivayet eder:
Rasûlülah'a s.a.v.)dedim ki:
“ Hakkında bir emir veya bir nehiy varid olmamış bir mesele bizlere arız olursa ne yapmamızı emredersiniz? Şöyle cevap verdiler:
“ Fakihler ve abidlerle istişare edin. Sadece şahsi görüşle karar vermeyin.” [17][310]
Taberani el-Evsat'ta Ömer b. el-Hattab'dan (ra) rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Benden sonra ümmetim için en korktuğum şey. Kuran'ı esas manasının dışında kullanarak tevil eden kimselerin olmasıdır”.[18][311]
Ahmed b. Hanbel ve Taberani. Ğudayf b. el-Haris es-Sümali'den rivayet ederlen Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Bir topluluk bir bidat ihdas edince ona mukabil bir sünnet (ümmetten) kaldırılır. [19][312]
Buhari Tarih'inde ve Taberani İbnu Abbas'tan rivayet ederler:
“ Yıllar geçtikçe insanlar bidatler ihdas ederler ve herbir bidate mukabil bir sünneti hayattan uzaklaştırırlar. Öyle olur ki her tarafı bidatler kaplar, sünnetler kalmaz”.[20][313]
Taberani Muaz b. Cebel'den rivayet eder. Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Bir bidatçiye ta'zim için gayret gösteren kimse, islamın yıkılmasına yardımcı olmuş olur.” [21][314]
Taberani el-Hakem b. Umeyr es-Sümali'den nakleder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Bidatlerin ortaya çıkanlması, ağır bir iş, belleri kıran bir yük ve ardı arkası kesilmeyen bir serdir”[22][315]
Taberani es-Sağir’de Enes'ten rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacak. Biri hariç hepsi cehennemdedir”.Sordular:
“ Bu bir tek fırka kimlerdir?
“ Bugün benim ve ashabımın yolu üzere olanlardır. [23][316]
Hakim de benzeri bir hadisi İbnu Amr'dan rivayet etmiştir.
Darimi de Müsned'inde Abdullah b. ed-Dilemi'den rivayet eder:
Darimi İbnu Mesud'dan şöyle dediğini rivayet eder:
“ Allah'ın (c.c.)kitabından bizlere sorduğunuz ve bizim de bildiğimiz herşeyi sizlere aktardık. Keza Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünnetinden bizlere sorduğunuz herşeyi de sizlere haber verdik. Artık sonradan yapıştığınız şeylerden biz mesul değiliz”.[25][318]
Darimi Ebu Seleme'den de mürsel olarak nakleder:
“ Rasûlüllah'a (SAV),hakkmda, Allah'ın (c.c.)kitabında ve Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünnetinde temas edilmemiş yeni ortaya çıkan bir sorun için ne yapılacağı soruldu. O da “meseleye abid olan müminler baksın” buyurdular[26][319]
Darimi ve Sünnetinde Lâlekâi Ömer b. el-Hattab'dan (ra) şöyle dediğini rivayet ederler:
“ Bir zaman sonra bazı insanlar, sizlerle, Kuran'daki müteşabih ayetleri delil kullanarak tartışacaklar. Onlara karşı hadislerle karşılık verin. Çünkü ehl-i hadis Allah'ın (c.c.)kitabını en iyi bilen insanlardır”.[27][320]
Lâlekâi Sünnet'inde Ali b. Ebi Talib'ten (ra) rivayet eder:
“ Bir zaman sonra bazı insanlar sizlerle tartışacaklar. Onlara hadislerle karşılık verin. Çünkü ehl-i hadis Allah'ın (c.c.)kitabını en iyi bilen insanlardır”.
İbnu Sa'd da Tabakat'ında İkrime tarikıyia İbnu Abbas'tan rivayet eder: Hz.Ali (ra) İbnu Abbas'ı Haricilere gönderir ve ona şöyle talimat verir:
“ Onlara git ve hadislerden istifade ederek tartış. Kuran'dan ise delil getirme. Çünkü Kuran pekçok manalar taşır özelliktedir. Sen onlarla sadece hadislerle tartış.
İbnu Sa'd başka bir tarikle de şu rivayeti nakleden, İbnu Abbas der ki:
“ Ey müminlerin emiri! Ben Allah'ın (c.c.)kitabını onlardan daha iyi biliyorum. Çünkü Kuran bizim evlerimize nazil oluyordu.
Hz.Ali (ra) de ona şöyle tavsiyede bulunur:
“ Doğru söylüyorsun. Fakat Kuran pekçok manalar taşır özelliktedir. Biz birşey deriz onlar da Kuran'dan bir delil bulup birşey derler. İyisi mi, sen onlarla hadislerle tartış. Çünkü hadisleri onlara arzettiğinde kaçacak yer bulamazlar.
İbnu Abbas ta onlara gitti. Hadisleri delil getirerek tartıştı ve onun karşısında Haricilerin ellerinde bir delil kalmadı.
Said b. Mansur da İmran b. Husayn'dan nakleder: Aralarında hadis müzakere ederlerken, oradan biri:
“ Bırakın bu hadisi yahu! Bize Kuran'dan bahsedin, der. İmran da şu cevabı yapıştırır:
“ Ahmak herif! Namazı, orucu Kuran'da detaylı olarak bulabiliyor musun? Bunları Kuran ortaya koymuş sünnet te açıklamıştır.
Darimi el-Müseyyeb b. Rafi'den rivayet eder:
“ Öncekiler, kendilerine, hakkında bir hadis varid olmamış bir mesele geldiğinde, biraraya gelirler ve icmayla karara varırlardı. Hakikat onların ortak kabul ettikleri bu kararlardadır”.
Darimi Meymun b. Mihran'dan rivayet eder:
Hz. Ebubekr (ra) kendisine davacı ve davalılar geldiğinde Allah'ın (c.c.)kitabına bakardı. Kuran'da, onlar için vereceği bir hüküm bulursa, o ayetle hüküm verirdi. Eğer Allah'ın (c.c.)kitabında bir hüküm yoksa, bu meseleyle ilgili Rasûlüllah'tan s.a.v.)bildiği sünnet varsa onunla hüküm verirdi. Eğer (sünnetten de bu meseleyle ilgili bir şey hatırlamaz ve) mesele kendisini zorlarsa, çıkar müslümanlara “bana şöyle bir mesele geldi. Rasûlüllah'ın s.a.v.)bu meseleyle ilgili nasıl hüküm verdiğini biliyor musunuz” diye sorardı. Bazan olurd, herkes toplanır. Rasûlüllah'ın s.a.v.)bu meselede nasıl hüküm verdiğini anlatırlar. Hz.Ebubekr de (ra) “Allah'a s.a.v.)hamd olsun, dinimizi bizler için koruyan insanları içimizde nasib etti” derdi.[28][321]
Darimi Ebu Nadre'den rivayet eder:
Ebu Seleme Basra'ya gelince, ben ve Hasan ziyaretine gittik. Hasan'a şöyle dedi:
“ Demek Hasan sensin! Basra'da en çok görmek istediğim kişi sendin. Sebebi de senin sadece kendi görüşünle hüküm verdiğin haberinin bana gelmiş olmasıdır. Kendi görüşünle değil de, Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünneti ve nazil olan bir ayet varsa onunla hüküm ver.[29][322]
Darimi Cabir b. Zeyd'den rivayet edertbnu Ömer tavafta Cabir’e rastlar. Ona der ki:
“ Ebu'ş Şe'sa'l sen Basra'nın fakihlerindensin. Şeriatı anlatan Kuran ve varid olan sünnetlerle hüküm ver. Böyle yapmazsan hem kendin helak olursun hem de insanları helaka sürüklersin. [30][323]
Darimi Şureyh'ten şöyle dediğini nakleder:
“ Hadislerle amel ettiğin müddetçe sapıtmazsın.
Darimi Hasan'dan da şöyle dediğini rivayet eder:
“ Sünnet ehli insanlar önceleri halk içinde en az sayıda olan kimselerdi. Bugün de halk içinde sayıca en az'olan topluluk onlardır. Onlar, könfora düşkün olan kimselerle lükse dalmamış, bidatçilerle beraber bidatlerine kapılmamış, sünnet üzere yaşamaya sabredip böylece rablerine kavuşmuşlardır.
Darimi İbnu Mesud'dan da şunu nakleder:
“ Sünnet içinde bulunarak orta yolu tutmak, bidatler
Darimi. Ata'nın “ Ey iman edenler! Allah'a (c.c.)ve Rasûlüne s.a.v.)sizden olan emir sahiplerine de itaat ediniz” “ o ayetiyle ilgili olarak şöyle dediğini nakleder:
“ Emir sahiplerinden murad, fıkıh ve ilim sahibi zevattır. Rasûlüne s.a.v.)itaattan maksad da kitab ve sünnete tabi olmaktır.[32][325]
Darimi Ebu Hureyre'den rivayet eder:
“ Gecelerimi üç bölüme ayırıyorum: Üçte birinde uyuyorum. Üçte birinde ibadet ediyorum. Üçte birinde de Rasûlüllah'ın s.a.v.)hadislerini tekrarlayıp müzâkere ediyorum.
Darimi İbnu Abbastan da şunu rivayet eder:
“ Azaba duçar olup yere geçirilmekten korkmuyor musunuz da (Rasûlüllah'ın s.a.v.)yanına başkasını da katıp)
“ Rasûlüllah s.a.v.)da filanca da şöyle dedi” diyorsunuz. [33][326] Darimi Ömer b. Abdilaziz'den şöyle bir ferman yazdığını rivayet eder:
“ Allah'ın (c.c.)kitabında ve, Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünnet
olarak koyduğu hususlarda hiç kimseye söz hakkı görmüyorum. Ümmetin içtihadı[34][327],Kuran'da, hakkında bir ayet nazil olmayan ve de onunla ilgili Rasûlüllah'tan s.a.v.)bir hadis varid olmayan hususlardadır. [35][328]
Darimi Said b. el-Müseyyeb'ten rivayet eder:
Said bir zatın ikindi namazından sonra nafile olarak fazladan iki rekat daha nafile namaz kıldığını görür. Kılan
kimse:
“ Ebu Muhammedi Namaz kıldığım için Allah (c.c.)beni cezalandırır mı, diye sorunca ona şöyle cevap verir:
“ (Namaz kıldığın için değil de) sünnete aykırı davrandığın için cezalandırır. [36][329]
Darimi Hıraş b. Cübeyr’den nakleder:
Mescidde çakıl taşları atan bir delikanlı gördüm. Bir ihtiyar ona “atma, Rasûlüllah'ın s.a.v.)taş atmaktan nehyettiğini duydum” dedi. Fakat o yine attı. İhtiyar bunun üzerine ona şöyle sitem etti:
“ Ben sana Rasûlüllah'ın s.a.v.)hadisini anlatıyorum sense yine atmaya devam ediyorsun. Vallahi ne cenazene gelirim, ne hastalığında ziyaret ederim, ne de seninle bundan sonra konuşurum.[37][330]
Darimi, Katade'den şu rivayeti nakleder:
İbnu Şirin bir adama Rasûlüllah'tan s.a.v.)bir hadis nakleder. O kişi “falanca da şöyle diyor deyince İbnu Şirin:
“ Ben sana Rasûlüllah'tan s.a.v.)hadis naklediyorum. Sen ise falanca da şöyle diyor, diyorsun. Vallahi seninle bir daha konuşmayacağım,der. [38][331]
Darimi eserinde el-Aclânî tankıyla şu rivayeti nakleder: Ebu Hureyre, Rasûlüllah'ın s.a.v.)“(bir iç bir de dıştan) iki cübbeyle kibirli kibirli dolaşan bir adamı Allah (c.c.)yere batırdı. Kıyamete kadar yer altında batar durur” hadisini nakleder. Orada bulunan güzel elbiseli bir delikanlı (hadisle alay ederek), “yere batırılan genç böyle mi yürüyordu” diyerek elini kolunu sallayıp taklide kalkınca, yere düştü. Az kalsın bir tarafını kırıyordu. Bunun üzerine Ebu Hureyre (alay edenin yüzü koyun yere kapaklanması sebebiyle) ağız ve burnuna işaret ederek şöyle dedi:
Darimi Abdurrahman b. Harmele'den rivayet eder: Bir zat Said b. el-Müseyyeb'le hac veya umreye gitmek için (camiye) vedalaşmaya gelir. Said ona:
“ (Camiye girdin). Kılmadan çıkma. Çünkü Rasûlüllah s.a.v.)ezan okunduktan sonra camiden bir ihtiyaç sebebiyle çıkıp geri gelmek düşüncesinde olanların dışında sadece münafıklar çıkar, buyurmuştur der. O da:
“ Arkadaşlarım Harre'de beni bekliyorlar.deyip camiden çıkar. Said o zatın yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya devam ederken, o şahsın bineğinden düşüp ayağının kırıldığı haberi kendisine gelir.[40][333]
Buharı Ebu Zer'in boynunu göstererek şöyle dediğini rivayet eder:
“ Kılıcı buraya koysanız ve ben bu arada Rasûlüllah'tan s.a.v.)işittiğim bir hadisi kurtarıp ifade edebileceğimi bilsem onu söylerdim.
Darimi Bişr b. Abdillah'tan rivayet eder: [41][334]
Darimi Said b. Cübeyrden rivayet eder:
Said birgün Rasûlüllah'tan s.a.v.)bir hadis rivayet edince adamın biri itiraz eder:
“ Allah'ın (c.c.)kitabında buna muhalif olan ayet var.
“ Bakıyorum da, sana Rasûlüllah'tan s.a.v.)hadis rivayet ediyorum, sense Allah'ın (c.c.)kitabına muhalif olduğunu söylüyorsun. Ama Allah Rasûlü s.a.v.)Allah'ın (c.c.)kitabını senden iyi bilirdi. [43][336]
Aşağıdakiler Lâlekâi'nin es-Sünne'sinden seçilmiş bu konuyla ilgili rivayetlerdir:
Ubeyy b. Ka'b'dan senediyle rivayet etmiştir:
“ Sünnet üzere bulunup orta yolu tutmak, sünnetin dışında kalan bir yolda ictihad etmekten hayırlıdır.” Ebu'd Derda'dan da aynısını rivayet etmiştir.
“ Sünnete çağıran, bidatten nehyeden hadis ehlinden bir kimseye bakmak ibadettir.
“ Vallahi şeytanın bugün yeryüzünde, beni helak etmekten çok hoşlanacağı bir şey yoktur.
” Niye diye sorulunca şöyle cevap verir:
“ Çünkü batısıyla doğusuyla yeryüzünde bidatler ihdas ediyor. Tabii mümin kişi de bunları bana getirip soruyor. Mesele bana gelince ben de sünnetle o bidatin belini kırıyorum. Böylece şeytandan geldiği gibi gerisin geri ona dönüyor, tutmuyor.
“ Ashabın da bulunduğu hal olan, nebinin sünnetine yapışın.
“Amel edilmeyip sadece lafta kalan söz makbul olmaz. Niyetsiz söz ve amel de makbul olmaz. Sünnete uymayan söz, amel ve niyet te makbul olmaz.
“Amel edilmeyip sadece lafta kalan söz makbul olmaz. Niyetsiz söz ve amel de makbul olmaz. Sünnete uygun olmayan söz, amel ve niyet te makbul olmaz.
“ Ey hadis alimleri! Etrafa dağılın. Çünkü siz sayıca az olan insanlarsınız.
“ Sünnetten daha garip birşey garibi de sünneti bilmeyen kimsedir.
“ Hadis alimlerinden bir kimsenin ölüm haberini alınca sanki bazı azalarımı kaybetmiş, gibi olurum. Allah'ın (c.c.)kendisine sünnetleri bilen bir alim ihsan etmesi, genç ve islamla yeni tanışanlar için büyük bir saadettir”.
“ İbadete başlayan genç bir kimseye Allah'ın (c.c.)ilk nimeti, ona sünneti öğretecek sünnet ehli birisini dost kılmasıdır.
“ Eyyub'a hadis ehlinden birisinin vefat haberi ulaştığında üzerinde çok etki yaptığı görülürdü. İbadet ehli bir
“ Sünnet ehlinin ölmesini arzulayanlar Allah'ın (c.c.)nurunu ağızlarıyla söndürmek istemektedirler.
“ Kendim ve arkadaşlarım için üç şeyi seviyorum: Kuran okumak, hadisleri okumak, hayır tarafları hariç insanların diğer hallerinden uzaklaşıp münzevi hayat süren kimsenin hali.
“Sünnet neredeyse sen de orada ol.” “Allah Raslü'nün s.a.v.)ashabı île onlara gereği gibi tabi olan tabiilerin beş hal üzere bulunduğu anlattlırdı: Cemaattan ayrılmamak, sünnete tabi olmak, mescidleri inşa edip onarmak. Kuran okumak. Allah (c.c.)yolunda cihad etmek.”
“ Hadis ehlinin iyiliği için gayret gösterin. Çünkü onlar garip kimselerdir.
“Allah Teâlâ'nın (c.c.)öyle kulları vardır ki onlarla şehirleri ihya ve abad eder. Onlar da sünnet ehlidir.
“İslamın diğer dinlere üstünlüğü neyse, sünnet te islam içinde diğer şeylere göre öyledir.
“ İslam ve sünnet üzere ölen kimse için her hayır sayısınca müjde vardır.
Lalekai Hasan'dan da “ (Ey Muhammedi) De kkAllah'ı
“ Müminlerin Rasûlüllah'ı s.a.v.)sevmelerinin alameti Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünnetine tabi olmalarıdır.
Lâlekâi İbnu Abbas'tan da “bir takım yüzlerin ağaracağı günde”[47][340] ayetindekilerden muradın, sünnet ehli kimselerin yüzleri olduğunu,“ bir takım yüzlerin de kararacağı (günde) [48][341] ayetindekilerden muradın da bidat ehli kimseler olduğunu söylediğini nakleder.
Lâlekâi el-Ala' b. el-Müseyyeb tarikıyla onun babasından şöyle naklettiğini rivayet eder: Abdullah şöyle demiştir:
“ Biz var olana uyuyuyoruz, uydurmuyoruz. Tabi oluyoruz, bidat çıkarmıyoruz. Hadislere yapıştığımız müddetçe de sapıtmayız.
“ Cennete giden yollar içinde hadisle amel edenierin yolundan daha doğru yol yoktur.
“ İslam (Kuran) ve sünnet üzere ölene ne mutlu. Durum böyle olunca bu hal üzere vefat etmek için “mâşâellahu kâne” (Allah'ın (c.c.)murad ettiği olur) sözünü çokça söyleyin.
“ Hadisler bizim yanımızda Rasûlüllah'tan s.a.v.)gelen rivayetlerdir. Onlar Kuran'ı açıklarlar. Onlar Kuran'ın işaret ettiği manaların delilleridirler.
Lâlekâi hadisçilerden birinin de şu şiirini rivayet eder:
Muhammed nebinin dini
Hadisler demektir.
Genç için en güzeli
Gelen rivayetlerdir.
Hadisten ve hadisçilerden
Sakın ola sapmayasın.
Şahsi görüşler gecedir
Hadislerse gündüz, bilesin.
Genç kişi hak yoldan
Bir kayıverecek olsa
Güneş doğmuştur çoktan
Aşağıdaki rivayetler Nasr b. el-Makdisi'nin et-Hucce alâ Târikı'l Mahacce kitabından derlenmiştir:
Senediyle beraber Ebu'd Derda'dan rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Kaybolacağı korkusuyla kim bir hadis için yolculuğa çıkarsa Allah (c.c.)yolunda cihada çıkan kimse gibidir. Kim de Allah'ın (c.c.)kendisine öğrettiği bir ilmi gizlerse, Allah (c.c.)kıyamet günü onun ağzına ateşten bir gem vurur.
Muaz b. Cebel'den rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Ümmetim arasında bidatler çıkıp, ashabıma sövmeye başlanınca, alim kimse bildiklerini açıklasın. Eğer bunu yapmazsa Allah'ın (C.C), meleklerin ve tüm insanların laneti onadır.”[50][343]
Velid b.Müslim'el “bildiklerini açıklastn”dan muradın ne olduğu sorulmuş, o da “sünnetleri ortaya koyması” olduğunu söylemiştir.
Ebu Hureyre'den: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Kim ümmetime, dînî işlerinde faydası olacak kırk hadis ezberletirse kıyamet günü alim olarak haşrolunur. [51][344]
Ben de derim ki: Bu hadisin pek çok tarîki vardır.
Başka bir tarîkle yine Ebu Hureyre'den rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Benden sünnetimle ilgili kırk hadisi rivayet eden kimse kıyamette peygamberlerle beraber haşrolunur.
El-Berâ b. Azib'ten: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
-Kim kendisine faydalı olacak iki hadisi öğrenir veya başkasına faydalanacağı iki hadis öğretirse, bu yaptığı iş,
altmış yıl ibadet etmesinden daha hayırlıdır.
Kesir b.Abdillah, babası,dedesi tarikıyla rivayet eder:
Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ İslam garip başladı, yine garip olacaktır. O gariplere ne mutlu”.Soruldu:
“ Ya Rasûlellah (SAV)! Gariplerden kastınız kimlerdir?
“ Benden sonra sünnetlerimi hayata geçirenler ve onları Allah'ın (c.c.)kullarına öğretenlerdir.[52][345]
Yine aynı tarikle merfu olarak nakleder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Yaşanmayan bir sünnetimi hayata geçiren kimseye, onunla amel edenlerinkinden bir eksilme olmaksızın, onların sevabı kadar sevab vardır.”
Hz.Ali: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Dinleriyle ilgili kırk hadisi ümmetime ezberleten kimseyi. Allah Teâlâ (c.c.)kıyamet günü fakih olarak hasreder. Ben de ona şefaatçi olur ve lehinde şahitlik ederim.
Makdisi buna benzer bir hadisi merfu olarak Ebu'd Derda'dan da rivayet etmiştir. [53][346]
İbnu Abbas: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Ümmetime, sünnetlerimle ilgili kırk hadisimi ezberletene kıyamet günü şefaatçi olacağım.” [54][347]
Hz.Ali: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“Benden, ashabımdan ve önceki nebilerden sonra ümmetim içindeki halifelerin kimler olduğunu sizlere söyleyeyim mi? Bunlar Allah (c.c.)rızası için, onun yolunda Kuran'ı ve benim hadislerimi taşıyan (ve başkalarına nakledenlerdir.[55][348]
“ Herşeyle ilgili Kuran'da bilgi vardır fakat insan idraki onları bulup çıkarmaktan acizdir.[56][349]
“ Hakka giden yol, Rasûlüllah'ın s.a.v.)haberlerine uyanlar ile onun sünnetlerine tabi olanların dışındakilere kapalıdır. Nitekim Allah Teâlâ (c.c.)şöyle buyurdular:
“ İnsan yemeğe ve içmeğe olan açlığınden daha çok hadislere muhtaçtır. Çünkü hadisler Kuran'ı tefsir eder.
Sahabeden bir zat: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Ümmetin son demlerinde bir topluluk olacak. Onlara öncekilere verilen sevablar kadar sevab verilecektir. Onlar münkerleri reddedip, fitneci topluluklarla savaşacaklardır.
İbrahim b. Musa'ya sordular:
“ Onlar kimlerdir?
“ Onlar ehl-i hadistir. “Rasûlüllah (SAV):şunu yaptn, şunu da yapmayın”,buyurdu diye söyleyeceklerdir.
Ahmed b. Hanbel'den rivayet eder. Kendisine sorulur:
“ Allah'ın (c.c.)yer yüzünde kendisine yakın veli kulları (ebdal) var mı?
“ Evet.
“ Peki kimdir onlar?
İbnu'l Mübarek:
İbnu'l Mübarek “kıyamete kadar ümmetimden bir grup hak üzere bulunmaya devam edecek, muhalefet edenlerin
muhalefetleri onlara zarar vermeyecektir”[59][352] hadisini zikreder ve şöyle der: “Benim görüşüme göre bu kimseler hadis ehlidir”.[60][353]
“ Hadiste geçen “...bir grup hak üzere bulunmaya devam edecek...” kavlinden murad ehl-i hadistir. Rasûlüllah'ın s.a.v.)yolunu tutanlar ve sünneti müdafaa edenlerdir. Bunlar olmasa mutezile, rafıziyye, cehmiyye ve mürcie ve şahsi görüşlerine dalmış fırkalar insanları helaka sürüklemişlerdi. [61][354]
İbnu Mesud ile Ebu Zer: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Sizden sonra mihnet günleri olacak. Sizin tutunduğunuza tutunanlara elli kişinin ecri vardır”.Sordular:
“ Ya Rasûlellah (SAV)! Bizden elli kişinin mi yoksa onlardan elli kişinin mi ecri vardır?
“ Onlara sizden elli kişinin ecri vardır. buyurdular.
“ Kırk yılda bir insanlara Kumkum adlı bir şeytan gönderilir. İnsanlar arasında bidatler ortaya çıkarır.[63][356]
“ İbnu Abdillah'ın kapısında üç veya dört kişiydik. Bize şöyle dedi:
“ Ümmetimden bir grup hak üzere bulunmaya devam edecek, onları güçsüz bırakmak isteyenlerin bu durumu onlara zarar vermeyecektir” hadisinden kastedilenlerin sizler olduğunu zannederim. Çünkü tüccar kısmı ticaretle meşgul olurken, zenaat sahipleri de meslekleriyle uğraşmaktadırlar.
“ Malik b. Enes bana “sakın ola ki sünnete karşı çıkmayın. Zinhar ona boyun eğin” tavsiyesinde bulundu.[65][358]
“ Hadis ehlinin dinin muhafızları olduğunu kabul etmeyen kimse, Allah'a (c.c.)inançları doğru bir şekilde olmayan zavallılar grubuna dahildirler. Çünkü Allah Teâlâ (C.C)nebisine “Allah (c.c.)kelamın en güzelini... indirdi[66][359] diye buyururken Rasûlüllah ta s.a.v.)“Cibril bana Allah'tan (c.c.)haber getirdi” demektedir. [67][360]
“ Melekler göklerin, ehl-i hadis te yeryüzünün bekçileridir. [68][361]
“ Kişinin hadis bilginliği olmasa, fakat hadisler onu yanlışlardan korursa yine de doğruyu bulur. [69][362]
El-Velid el-Kerabisi dayımdı. Vefat anında yanında bulundum. Çocuklarına dedi ki:
“ Kelam ilmini benden iyi bilen biri biliyor musunuz?
“ Hayır, dediler.
“ Peki size vasiyette bulunacağım, kabul edecek misiniz?
“ Evet, dediler.
“ Hadis ehlinin bulunduğu hal üzere olun. Çünkü ben, hakkın onların yanında olduğunu gördüm[70][363]
Ahmed b. Hanbel Zühd'de Katade'den rivayet eder:
“Vallahi Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünnetinden yüz çeviren
herkes helak olmuştur. Sünnete yapışın, bidatlerden kaçının.
Fıkhı öğrenin, şüpheli şeylerden uzaklasın.
Hakim Müstedrek'inde Abdurrahman b. Ebza'dan rivayet eder:
“ İnsanlar Hz.Osman'ın aleyhine dönünce Ubey b. Ka'b'a dedim ki:
“ Bu fitneden nasıl kurtuiunur?
“ Allah'ın (c.c.) kitabı ve nebisinin (as) sünnetiyle kurtulunur. Size açık olarak beyan edilen hususlarla amel
Hakim, Ali b.Ebi Talib'ten (ra) rivayet eder:
“ Birkaç kişi Hz. Ali'nin yanına gelip İbnu Mesud'u överler. O da şöyle der:
“ Ben de onlar gibi övüyorum. Hatta fazlasını da söylüyorum. İbnu Mesud Kuran'ı okuyup bilen. Kuran'ın helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kılan bir kimseydi. Dinde fakihti. Sünneti bilen bir zattı. [72][365]
Hakim Ebu Hureyre'den rivayet eder: Rasûlüllah s.a.v.)şöyle buyurdular:
“ Ğıfar kabilesine Allah (c.c.)mağfiret etsin. Eşlem kabilesini de emniyette kılsın. Bunu ben demedim. Allah (c.c.)söylüyor”.[73][366]
Aşağıdaki rivayetler Kuşeyri Risalesi'nden derlenmiş olup, bu konuyla ilgili ehl, i tarîkin sözleridir:[74][367]
Allah Teâlâ'yı (c.c.)sevenin alameti. Allah'ın (c.c.)sevgilisinin (Rasûlü'nün) ahlakına, fiillerine, emirlerine ve
sünnetlerine tabi olmasıdır. [76][369]
“ Bazan günlerce, insanlara arız olan düşüncelerden bir düşünce kalbime düşer, iki adil şahitle yani Kitab ve sünnetle bunların doğruluğunu ortaya koymadıkça o düşünceyi kabul etmemdır. [78][371]
“ Sünnete tabi olmaksızın bir amel yapanın ameli batıldır.[79][372] kolay olur. Allah'a (c.c.)giden yolda Rasûlüllah'ın s.a.v.)hallerine, fiillerine ve sözlerine uymanın ötesinde başka bir delil yoktur.[80][373]
“ Allah'ı (c.c.)sevmenin alameti. Allah'a (c.c.)taatt tercih etmek ve onun nebisine uymaktır.[81][374]
“ Allah'a (c.c.)giden yol açıkttr. Kitab ve sünnet önümüzdedir. Sahabenin fazileti ise malumdur. Çünkü onlar hicrete katıımışlar. Rasûlüllah s.a.v.)ile de sohbette bulunmuşlardır. İçimizden kim kitab ve sünnete yapışır, nefsinden ve halktan kendini uzak tutup, kalbiyle Allah'a
“ Tasavvufun aslı şudur. Kitab ve sünnete yapışmak, hevay-i nefsi ve bidatleri bırakmak, şeyhlere hürmette çok dikkatli davranmak, kulların hatalarını mazur görmek, virde devam etmek, ruhsat ve tevillere göre davranmayı terk etmek[83][376]
“ Sabır, Kitab ve sünnetin hükümleri üzere sebatkâr olmaktır. [84][377]
“ Fütüvveî (yiğitlik) sünnete tabi olmaktır. [85][378]
“ Ebu Yezid el-Bistami, veli olduğu anlatılan bir zatı ziyarete gider. O zatın mescidine gelip oturarak, çıkıp gelmesini beklemeye başlar. Adam da birazdan çıkagelir ve mescidde tükürür.
Ebu Yezid bunu görünce döner, adama selam bile vermez ve şöyle der:
“ Bu adam bir kere Rasûlüllah'ın s.a.v.)edeblerinden bir edeb hususunda bile kendisine güvenilecek durumda değilken nasıl olur da “hakikatla ilgili sırlar hususunda” kendisine güvenilecek bir kimse olur.[86][379]
“ Kulun Allah'a (c.c.)en güzel tevessül edebileceği yol, tüm hallerinde O'na muhtaç olduğunu düşünmesi, tüm fiillerinde sünnete yapışması ve helal rızkı taleb etmesiyle olur[87][380]
Ebu Nuaym'da Hılye'de Sehl b. Abdillah'tan rivayet eder:
“ Bizim altı prensibimiz vardır. Allah'ın (c.c.)kitabına yapışmak, Rasûlüllah'ın s.a.v.)sünnetlerine uymak, helal yemek, eziyetten el çekmek, günah işlemekten kaçınmak, tevbe etmek, hakları ödemek. Kim nebi (as)'a uyarsa, kalbinde ona uymanın ötesinde başka bir seçenek olmaz. [88][381]
“ Her vakit fiilleri ve halleri Kitab ve sünnete uymayan, aklına gelen düşüncelerin neler olduğuna aldırmayan kimseyi adamlar defterine yazmayın.[90][383]
“ Rasûlullah' in s.a.v.)yolundan gidenlerin dışındakilere hakka giden tüm yollar kapalıdır. [92][385] “Kur'an'ı ezberlemeyen, hadis de yazmayan kimseye bu yolda uyulmaz. Çünkü bizim tasavvuf ilmimizin sınırları Kur'an ve sünnetle belirlenmiştir.Bizim sûfilik meşrebimiz Rasûlullah'ın s.a.v.)hadisieriyle bağlanmıştır." [93][386]
“ Allah (c.c.)ile dostluk ve güzel edeb, devamlı ondan korkmak ve murakebe halinde bulunmakla olur. Rasülüllah s.a.v.)ile dostluk ta sünnetlerine tabi olmak ve zahiri ilimlere
bağlı kalmakla olur.[95][388] “Konuşmalarında ve işlerinde sünneti kendine şiar edinen kimse konuştuğunda hikmetli konuşur. Nefsine hevayı şiar edinen kimse de konuştuğunda bidatla dolu konuşmalar yapar. Çünkü Allah Teâlâ (c.c.)“eğer ona itaat ederseniz hidayete erersiniz”[96][389] buyuruyor. [97][390]
Ebu Osman ölüm döşeğinde iken oğlu Ebu Bekir babamı kaybediyorum, diye (figan ederek) gömleğini parçalar. Ebu Osman gözlerini aralar ve şöyle der:
“ Oğlum! Zahiren bu iş sünnete ayktrıdır. Batında da riyadır. [98][391]
“ Gözünü haramlardan çeviren, nefsinin şehevi duygularına sahip çıkan, batınını da sürekli olarak murakabeyle kollayan, zahiren de sünnetlere uyup nefsini helal yemeğe alıştıran kimsenin feraseti hata etmez. [99][392]
“ Nefsine, sünnetin edeblerini prensip edinen kimsenin kalbini, Allah Teâlâ (c.c.)marifet nuruyla aydınlatır. Habibullahın emirlerine, fiillerine ve ahlakına tabi olmaktan daha şerefli bir makam yoktur. [100][393]
Ed-Dineveri el-Mücalese'de Abdurrahman b.Abdiliah el-Hırafi'den rivayet eder:
Rafizilerin başlangıcı şöyle olmuştu: Zındıklarından bir grup toplandılar. Dediler ki:
“ Peygamberlerine sövelin. Büyükleri olan dedi ki:
“ O zaman da bizi öldürürler”.Bu sefer şöyle dediler zarar vermek istersen (ilk önce) köpeğine vur sonra da çekilip sahibini azarla' diye bir söz vardır”.
Daha sonra da şu lafı söyleyip (yaydılar):
“ Ali hariç sahabenin tamamı cehennemdedir”.Ardından şu lafı ortalığa attılar:
“ Peygamber esâsında Ali'ydi. Fakat Cebrail (vahyi getireceği) kimseyi şaşırdı.
Buhari Tarih-i Kebir'inde İbnu Mesud'dan nakleder:
“Allah Teâlâ (c.c.)Nuh (as)'ı görderdi. Kavmini zındıklar helak etti. Sonraki nebilerin ümmetleri de öyle oldu. Vallahi bu ümmeti de zındıklar helaka sürükleyecek.
Mezhepler tarihiyle ilgili bir eserde, yazarın Rafızi fırkalarını onikiye ayırdığını gördüm:
Birinci fırka: Hz.Ali peygamberdir diyenler. Aleviler.
Bunların “Ali peygamberdir” dediklerini, ezanlarında da “eşhedu enne Aliyyen Rasûlüllah” (ben şehadet ederim ki Ali Allah'ın rasûlüdür) söylediklerini zikretmiştir.
İkinci fırka: Emeviyye. Bunlar Hz.Ali'nin peygamberlikte Rasûlüllah'a s.a.v.)ortak olduğunu söylemişlerdir.
Üçüncü fırka: Şâiyye. Bunlar,“Hz.Ali Rasûlüllah'ın s.a.v.)vasisi ve ondan sonra onun velisidir. Ashab Rasûlüllah'ın s.a.v.)vasiyyetini terk edip. Hz.Ali'den başkasına beyat ederek onunla alay ettiler ve Allah (c.c.)ve Rasûlünün s.a.v.)emrini terk ettiler” demişlerdir. Allah (c.c.)bunlara lanet etsin, yalan söylüyorlar. Allah (c.c.)ashabtan da razı olsun. Bu fırka, benim kitabın girişinde işaret ettiğim ikinci fırkadır. Kitabın ortalarında Ebu Hanife'nin (ra) onlar hakkındaki sözünü nakletmiştim. Çok ilginçtir, bunlar sahabeye sapık demişler ve onlar rivayet ettiler diye hadisleri de reddetmişlerdir. Oysa Kuran'ı da reddetmeleri gerekirdi. Çünkü hadisleri bizlere rivayet eden aynı kimselerdir. Eğer bunlar Kuran'ı kabul ediyorlarsa hadisleri de kabul etmeleri gerekir. Çünkü hem hadisleri hem de Kuran'ı nakledenler aynı kimselerdir.
Dördüncü fırka: İshâkiyye. Bunlar da peygamberlik Hz.Adem'den itibaren kıyamete kadar devam ediyor demişlerdir. Ehl-i beyt ve Kuran bilgisine sahip olan kimse nebidir, derler.
Beşinci fırka: Nâvisiyye. Hz.Ebubekr ve Hz.Ömer. Hz.Aliden faziletlidir diyen kafirdir, iddiasinda olanlar.
Altıncı fırka: İmâmiyye, Yeryüzünde gerek açık olarak bilinen, gerekse vasıfları belli, fakat zahir olmayan biri olsun; muhakkak surette Hüseyin'in torunlarından bir imam bulunur. Bu imamı bir insan değil, Cibril eğitir. Vefat edince de yerine bir başkası getirilir, derler.
Yedinci fırka: Zeydiyye. Bunlar da Hüseyin'in torunlarından
bir kişi bulunduğu müddetçe başkalarının arkasında namaz caiz olmaz, derler.
Sekizinci fırka: Ricıyye. Hz.Ali ve ashabının tamamı dünyaya dönecek ve düşmanlarından intikam alacaktır. Hiç kimsenin sahip olmadığı şekilde dünyada idareyi ele alacaklar. Önceleri yeryüzü zulümle dolu olduğu gibi bu sefer de adaletle dolacaktır, diyenlerdir.
Dokuzuncu fırka: Lâine. Bunların dini ashaba sövmektir. Allah'ın (c.c.)laneti bunlara, rızası da ashaba olsun.
Onuncu fırka: Sâiyye. Ali ilahtır diyenlerdir. Hz.Allah (c.c.)bu iftiracıların iftiralarından çok uzaktır.
Onbirinci fırka: Nâsihiyye, Bunlar, ruhlar tenasüh eder (ölen kimsenin ruhu başkasına geçer), derler.
Onikinci fırka: Müterabbise. Her asırda kendileri için bir emir tayin ederler ve onun mehdi olduğu iddiasında bulunurlar. Onu kabul etmeyen kafirdir, derler.
Ebu'l Fadl b. Nasır'ın hocalarından olan bu eser sahibi, Kitab ve sünnet ışığında her fırkayı redde geniş yer vermiştir. Eserinde senediyle Ebu Said el-Hudri'den şöyle dediğini rivayet eder:
“Rasûlüllah'ın (SÂV) ashabı göz gibi, hassastır. Gözlerin ilacı ise onları elleyip karıştırmamaktır.
İbnu Vehb'ten de senediyle şöyle dediğini rivayet eder:
“Malik b. Enes'in yanında hadis müzakere ediyorduk. İmam Malik şöyle dedi:
“Sünnet Nuh'un (as) gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, binmeyen ise boğulur.
Kitabın başında İmam Şafii'den (ra) naklettiğim rivayeti Ebu Nuaym senediyle beraber Humeydi'den şöylece rivayet eder:
“Mısır'dayken Muhammed b. Idris eş-Şafii Rasûlüllahtan s.a.v.)bir hadis zikreder. Bir şahıs:
“Ebu Abdillah! Sen de hadistekine katılıyor musun, deyince, ona:
“Beni kiliseden çıkarken gördün mü hiç? Hiç hristiyan kuşağı kuşandığımı müşahede ettin mi ki. Rasûlüllah'ın s.a.v.)dediğine katılmayayım! [102][395]
Er-Rebi b. Süleyman'dan da şunu nakleder:
Bir zat İmam Şafii'ye bir hadisten sorar. O da ona “sahihtir”der. Soruyu soran,”peki sen de hadisteki gibi mi
Söylüyorsun” deyince İmam Şafii sarsılır, titrer. Sonra şöyle der: Rasülüllah'tan s.a.v.)bir hadis rivayet edip te onun belirttiği hükmün dışında birşey dersem, hangi gök beni örter, hangi toprak beni taşır? [103][396]
Yine er-Rebi'den şunu nakleder:
İmam Şafii bir hadis zikreder. Bir zat “hadisteki hükmü sen de kabul ediyor musun”diye sorunca, şöyle der:
“ Benim yanımda Rasûlüllahtan s.a.v.)gelen bir sahih hadis olur da, onun hükmünü almazsam, bilin ki aklımı kaybetmişi mdir”[104][397]
İbnu'i Velid b. Ebi'l Carud'dan rivayet eden İmam Şafii şöyle demiştir:
“ Ben bir görüş serdeder ve Rasûlüllahtan s.a.v.)sahih bir hadis gelirse, sözümden döner, hadisin hükmünü
söylerim. [105][398]
Ez-Za'îerani'den rivayet eder: İmam Şafii der ki: Rasûlüllah'ın s.a.v.)bir sünnetine rastlayınca ona tabi
Olun, başkasının sözüne bakmayın. [106][399]
Söz burada son buldu. Her şeyi bilen Allah'tır. (C.C).[107][400]
İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 7-9.
[117][10] Mücmel: Bir açıklama yapılmadıkça kendisi ile ne kastedildiği anlaşılmayan müphem lafızdır.
[118][11] Müşkil: İster hepsinde ister bir kısmında “hakikat olmak üzere iki veya daha çok manaya gelen lafızdır.
[131][24] 3/ Al-i İmran , 172; 4, Nisa/13, 59,60; 5/ Maide, 92; II A'raf, 157; 8/ Enfal, 1, 20, 24, 27, 46; 9/ Tevbe, 3, 71, 94, 99, 105, 120; 24/ Nur, 48, 50, 54, 56;26/Şuara, 108, 110, 126, 131, 144, 150, 163, 179; 33/Ahzab, 33, 66, 71; 43/ Zuhruf, 63; 47/ Muhammed, 33; 48/Feth, 17; 49/ Hucurat,14; 58/ Mücadele, 13; 64/Teğabun, 13; 69/Hakka, 10;71/Nuh,3
İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 18-21.
[169][62] Husnu1! Muhâdara, (thk. Muhammed Ebul Fadl İbrahim), 1/335-339. Muhakkikin bu alıntısı, kitabın içinde olduğu gibi burada da pek çok matbaa hatasıyla doludur. Ayrıca atlanan bazı yerler de vardır. Biz bunları Husnu'l Muhadara'dan tamamladık.
[171][64] İbnu's Salah mantıkla ilgili olarak şöyle der: “Mantığa gelince, felsefeye giriş mahiyetindedir. (Felsefe şer olduğundan) şerre giriş te şer hükmündedir. Onu öğretmek ve öğrenmek Şâri'in mubah kıldığı konulardan değildir. Sahabeden, tabiundan, müctehid imamlardan, selef-i salihinden ve kendilerine uyulan din imamlarından, önderlerlerden ve büyük zevattan hiçbir kimse bu ilmi mubah görmemiştir. Allah (C.C) tüm müminleri mantık'ın çirkinlik ve habasetinden korumuş ve pisliklerinden temizlemiştir”.(Fetevâ İbni's Salah,thk.Abdulmuti Emin Kafacî.s.71)
[1][71] İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 35.
[179][73] Hadis mevzudur. Ukayli sahih isnadı yoktur der. Sağani de mevzudur der. Bkz.Şevkani.el-Fevaidu'l Mecmua, 278,291; el-Mekasidu'l Hasene, 36; Temyizu't Tayyib mıne'l Habis,13; Keşfu'l Hafa,h.no:22O; Tezkiretu'l Mevzuat,28; Şafii.er-Risale,224; Lisanu'l Mizan,l/455; AvnLri Ma1 bud,İV/329; Mecmeu'z Zevaid, 1/170; İbnu Hazm.el-İhkam,il/76; Darekutni, Sünen,IV/208; Ehadisu'l Kussas, no:51; el-Kermi, el-Fevaidu'i Mevdua,no:152;ibnu'l Cevzi, el-Mevduat, 1/257-B; Muhtasaru'l Mekasidi'l Hasene.h.no:53;Beyhaki,Delailu'n Nübüwe,!/27.
[181][75] Muhammed b. ldris b. el-Abbas b Osman b. Safi' el-Haşimi el-Kureşi el-Muttalibi. Ebu Abdillalı. Dört ehl-l sünnet mezhebinden birisinin imamı. Şafiilerin hepsi ona nisbet edilir. Müberred şöyle derimam Şafii insanların en şairi,edibi ve fıkıh ile Kuran'ı en iyi bileniydi. İmam Ahmet1 b. Hanbel de şöyle söyler: “Elinde kağıt kalem olan herkes üzerinde İmam Şafii'nin hakkı vardır.” Çok zeki idi. Pek: çok eseri vardır. En meşhuru fıkha dair olan el-Umm'tiur. Müsned.Ahkamu'l Kuran, es-Sünen, er-Risale, ihtilafu'l Hadis, Edebu'l Kadı, Fedailu Kureyş eserlerinden bazılarıdır. 20^/819 yılında Mısır'da vefat etti. Bkz.Tezkiretu'l Huffaz,l/329; Tehzibu't Tehzib,IX/25; el-Vefeyat,l/447; İrşadul Erib,VI/367-398; Ğayetu'n Nihaye, 11/95; Sıfatu's Safve,ll/140; Tarihu Bağdad, ll/56-73; Hılyetu'l Evliya,!X/63; Nüzhetu'l Celis.ll/135; Tarihu'l Hamis, ll/335; Tabakatul Hanabile, l/280-284; Tabakatu'ş Şafiiyye, l/185; el-Bidaye ve'n Nihaye, X/251; et-A1am,VI/27,
[1][77] Zındık; A!lah'a (C.C) ve ahiret gününe inanmayıp, müminlerin arasına girip onların inançlarını sarsan kimse. Rafızfi: Rasûtüllahlân (SAV) sonra Hz. Ali'yi en üstün görenler, imametin onun hakkı olduğunu iddia edenler. Bu açıklamalar Lokman es-Silefi, İhtimamul Muhaddisin bi Nakdi'l Hadis,45-6. 'dan alındı.
[184][79] Ahmed b. el-Hüseyın b. Ali. Ebubekr,. Hadis imamlarından. Nisabur'daki Beyhak köylerinden biri olan Husrevdrd'de doğdu. Yıl 384/994. Beyhak'ta yetişti ve Bağdafa, Kufe'ye, Mekke'ye ve başka yenere ilim yolculuğunda bulundu. Sonra Nısabur'a döndü. 458/1086 yılında vefat edinceye kadar burada kaldı. İmamu'l Harameyn şöyle der: “Beyhaki dışında Şafii'nin herkes üzerinde hakkı vardır. Beyhaki'nin ise Şafii'nin üzerinde ihsanı ve hakkı vardır. Çünkü onun mezhebini destekler, görüşlerini şerh eder ve de takviye eder mahiyette pekçok eseri vardır'. Zehebi de şöyle der: “Beyhaki dileseydi kendi adına bir mezhepte ictihad edebilecek çapla bir insandı. Çünkü çok geniş ilmi ve ihtilaflı hususlarla ilgili malumat! Vardı”.Yüz cüzden fazla eser yazımıştır. Bunlardan bazıları şunlardır: Es-Sünenu'i Kübra.es-Sünenu's Suğra,el-Esma ve's Sıfat, el-Mearil, Delaltlu'n Nübüvve, el-Camiu'l Musannef fi Şuabi'l İman.Menakıbu'ş Şafii, el-İ'tikad. Fedailu's Sahabe, el-Medhai ve diğerieri. Bkz. Şezeralu'z Zeheb, lII/304; Tabakatu'ş Şafiiyye. lll/3; Mu'cemu'l Buldan,lI/346; el-Munlazam,v 111/242; İbnu Hallikan , 1/20; el-Lubab, 1/165; el-AplamT 1/116.
[185][80] imam Şafii bu sözlerini Risale,s .73'de ve devamında zikretmektedir. Keza Beyhaki de. Delaüu'n Nübüvve, I/20 ve devamında Rasûlüllah'tan (SAV) gelen haberlerin kabul edilmesi başlığı altında aktarmaktadır
[194][89] Buhari İlm. bab no:9; Müslim, Kasame, h.no:29; İbnu Mace, Mukaddime, bab no:18; Müsned, V/4; Delailu'n Nübüvve. 1/23
[195][90] 16 İbnu Mace, Mukaddime, b.no:18; Darimi, Mukaddime, 24; Tirmizi, İlm, h.no:2657; Müsned, l/427; İbnu Htbban, Sahih, h.no: 66; Ebu Davud, İlm,h.no:3660; İbnu Abdilberr, Camiu Beyani'l İlm,l/40; Delailu'n Nübüvve, 1/23; Risale, s.401;Hatib, Şerelu Ashabil Hadis (S. Hatiboğlu tahkiki), 17-9; Hatib, Kifaye, 267; Suyuti; el-Camiu's Sağir, 11/187; Mecmeu'z Zevaid, 1/137-9.
[196][91] Risaie,402 ve Delailu'n Nübüvve l/23'de ibare şöyledir: “Rasûlüllah (SAV) kendi sözünün dinlenip ezberlenmesi ve hakkıyla aktarılmasını her ferde tavsiye edince.,.'
[198][93] Risale, s.403'de ibare şöyledir: “...din ve dünya ile ilgili bir nasihattır. Bu da şunu gösterir: Fıkhî bjlgiyi fakih olmayan da ezberieyebilir. Bu durumda onu ezberlemiş olur, fakih olmaz”
[200][95] Ebu Davud, Sünnet ,h.no:4605; Hakim, Müstedrek, 1/108; İbnu Mace, Mukaddime, b.no:2 Tırmizi, İlim,10; İbnu Hibban.Sahih, h.no: 13; Müsned, VI/8; Şafii,Risale. 39,403-4.
[201][96] Hadis Ebu Davud'da el-Mikdam b. Ma'dikerib'den şu lafızla rivayet edilmiştir: “Dikkai edin! Ytrtıcı tırnaklı hayvan, ehli eşek ve zimminin malı haramdır...” Bkz.Delailu'n Nübüvve, l/24.
[1][98] Delail,V'25.
[205][101] Ebu Davud. Zekaı, bab no:9;Cihad, bab no:63; Tirmızi. Nikah, bab no:30; Nesai.Nikah,bab no:60; Hay, bab no:15-6; Müsned. 11/59.180. 215-6: 111/162.197; IV/429.439,443; Delaıtu'n Nübüvve. I/25-6.
[214][110] Bkz.el-Camıu's Sağir, h.no:3282;F:eyzu'l Kadir, 111/240-1; Müstedrek, l/93. Ayrıca bkz. Beyhaki, Sünen. X/114.
[215][111] Bkz.el-Camiu’s Sağir, h.no:3923;Feyzu1 Kadir, lll/443;Beyhaki, Sünen, X,'114.Mûstedrek. l/93.
[216][112] Ebu Davud, Sünnet, b.no:5;İbnu Mace. Mukaddime, b.no:6; Darimi. Mukaddime. b.no:l6; Müstedrek. 1/96-7.Ayrıca bkz.Beyhaki, Sünen. X/114; Beyhaki. Delail. VI/54l, Beyhaki, ei-Medhal, 115-6; el-Mucemu'l Evsat.l/78-9.
[217][113] Bkz.el-Camiu's Sağir, h.no:4660;Daifu'l Camii's Sağır, h.no: 3248; Tahricu’l Mişkat.1095; Tahricu's Sünne.44; Feyzu'l Kadir, lV/96.
[219][115] Müsned .ll/158,188, 210; Kudai, Musnedu’ş Şihab, h.no:1026-7; İbnu Hibban, 653:Tahavı, Müşkil, lI/88-9;İbnu Ebi Asım. es-Sünne,51; Tirmizi, h.no:2570.
[220][116] Hadis zayıftır. Bkz.ei-Camii’s Sağir.8346; Daifu'l Camii's Sağir.5366;el-Ehadisu'd Daife,4538; Feyzul Kadir, VI/40.
[222][118] Taberani' de ibare şöyledir.”Ümmetimin Fesada düştüğü zamanda sünnetime yapışana 100 şehit sevabı vardır.” Bu hadisin senedinde Eyyub b. Nehik vardır .Ebu Hatim ve başkaları onun için zayıf biridir demişlerdir. İbnu Hibban da sikadır,arada hata da eder demiştir. Bkz. Mecmeu'z Zevaid, 11/241 ; Suyuti, Ebvabu's Seade fi Esbabi'ş Şehade, h..no:4O; Lİsanul Mizan, t/490; İbnul Cevzi.ed-Duafa ve'l Metnıkin,1/133
[1][125] Buhari, Suih,5; Şurut ,9; Eyman, 3; Hudüd, 30. 34,38. 46; Ahkam. 39; Ahad,1; İ'tisam.2; Müslim, Hudud, h.no;25; Ebu Davud, Ekdıyye, b.no:11; Hudud, b.no:24: Tirmizi, Ahkam, b.no;3; Nesai, Kudat. b.no;22; İbnu Mace, Hudud, b.no;7 ; Darımı Mukaddime, b.no:20; Mudud.b.no:12; Muvatta, Hudud, b.no:6; Müsned. lV/115-6; V/23O.242.
[230][127] Buhari, Hac.17; Müslim, Hac, h.no:6-9; Ebu Davud, Menasık. 30; Nesai, Menasik.44; Beyhaki, Sünen. V/56
Davud, Ekdıyye.31; Tirmizi Ahkam, 26; Tefsir, sure:4; İbnu Mace. Mukaddime, 2; Ruhun.2; Nesai, Kudat. 19.27; Müsnea, 1/166.lV/5.
[1][138] Suhari. Ahkam,1; Cihad.109; Müslim, İmaret, h.no:32-3; Nesai. Bey'at.27; İstiaze,49; İbnu Mace. Mukaddime,1; Cihad.39: Müsne.d. M/253,270.313. 386,416. 467,471,511.
[246][144] Buhari.Tefsir.sure no:59;Libas,82.84-5,87; Müslim, Libas, h.no:120; Ebu Davud. Tereccül.5; Tirmızi,Edeb.33; Nesai, Zinet, 24,26.71; İbnu Mace, Nikah, 52; Darımı, isi'zan. 19; Müsnea, 1/415.417,434.443.454.465; VI/257.
[253][151] Halid b. Ebi Kerime el-İsbehani, Ebu Adbirrahman el-İskaf. Kufe’ye yerleşmıştir. Takrib’de şöyle der: “Saduk’tur. Hata eder ve irsalde bulunduğu olur.”Mizan’da da “Ahmed ve Ebu Davud sikadar demişlerdir.”,der. Nesai de leyse bihi be’s (kendinde bir beis yoktur) der. Ebu Hatim de leyse bi’l kavi (sağlam değildir) der.İbnu Main de “hadisi zayıftır, babasının hanımıyla (üvey annesiyle) evlenen kimsenin katline dair ki hadisi rivayet etmiştir.Bkz. Takribu’t Tehzid I/218; Minazu’l İ’tidal, I/638-9.
[255][153] İbnu Vehb b. Münebih. Babasından rivayet eder. Kendisi tanınmaktadır. Kendisinden de Ebubekr b.Abbas rivayet etmiştir. Çocukları Abdurahman ve Eyyub meşhur kimseler değildir. Bkz. Mizanu’l İ’tidal, IV/597.
[256][154] Esbeğ b. Muhammed b. Ebi Mansur Zehebi bu hadisi rivayet ettikten sonra şöyle der: “ Beyhaki mechuldür demiştir.” Bkz. Mizanu’l İ’tidal, I/271.
[257][155] Asım b. Ebi'n Necud, Yedi kurradan blri. Adı Asım b. Behdele el-Kûfi"dir. Benu Esed'in mevlâ'sıdır. Kıraatta güvenilirdir. Hadiste ise daha alt seviyededir. Saduk'tur, vehme düşer. Yahya el-Kattan şöyle der; “Asım olan herkesin hafızasını kötü buldum”.Nesai de “hafız değildir” derken, Darekutni “Asım'ın hıfzında eksiklik var” der. Ebu Hatim de “sıdk mertebesindedir” derken, İbnu Hıraş da 'hadislerinde münkerlik söz konusu olmaktadır” der.
Fakat Zehebi Mizan'da şöyle demektedir: Hasenu'l hadis'tir. (Hadîsi iyidir). Ahmed ve Ebu Zur'a sikadır demiştir. İbnu Sa'd da “sikadır, lakin hadis rivayetinde çok hatalar yapmaktadır” demiştir. Bkz.Mizanu'l İ'tidal, ll/357-B.
[258][156] Zirr b. Hubeyş b. Hubaşe el-Esedi el-Kufi, Ebu Meryem. Ziyadesiyle sikadir. Muhadram'dır. Bkz.Takribu't Tehzib, l/259.
[259][157]Darekutni'de (lV/209) ibare şöyledir. Bu hadiste vehm vardır. Doğrusu Asım b. Zeyd, Ali b. el-Hüseyîn tankıyla mürsel olarak peygamberden rivayet edilmiş olduğudur.
[260][158] Bişr b. Numeyr el-Kuşeyri, Barsal, .Metruktür. Yalancılıkla İtham edilmiştir. Yedinci tabakadandır. 140/757 den sonra vefat etmiştir. Bkz.Takribu't Tehzib, l/102.
[261][159] El Huseyn b. Abdillah b. Dumeyre b. Ebi Dumeyre Said el-Hımyeri el-Medeni. Malİi “yalancıdır” ,Ebu Hatim de “hadisi bırakılmış bir yalancıdır” demiştir. Keza Ahmed b. Hanbel “hiçbir şeye münasib olmaz”,İbnu Main de “sika ve güvenilir birisi değildir” diye söylerniştir. Buhari de “hadisi münkerdir, zayıf biridir” der. Ebu Zur'a da “hadisi kıymet takdir edeceğim hiçbir ölçüde değil” demiştir. Bkz. Mizanu'l İ'tidal, 11/302. Mukaddem kaynak olarak ta bkz. Buhari.et-Tarihul Kebir, lV/291.
[262][160] Salih b. Musa b. Abdillah b. İshak b. Talha b. Ubeydillah el-Kureşi et-Talhî. Kûfedir. Zayıftır. Abdulaziz b. Refi'den rivayet eder. Yahya bir şey değildir, hadisi yazılmaz demiş; Buharı de hadisi münkerdir, Nesai de terkedilmiştir demiştir, İbnu Adiy ise, benim yanımda bilerek yalan söylemeyenlerdendir diye belirtmiştir... Mîzanu'l i'tidal, ll/302. Mukaddem kaynak olarak bknz. et-Tarihu'l kebir, lV/291.
[263][161] Abdulaziz b. Refî' el-Esedi, Ebu Abdilmelik el-Mekki, Kufe'ye yerleşmiştir. Sikadrr. Dördüncü tabakadandır.103/721 'de vefat etmiştir. Daha sonra vefat ettiği de söylenmiştir. Bkz.Takribu't Tehzib. 1/509.
[264][162] Yahya b. Adem b Selman el-Kufi ,Ebu Zekeriya, Benu Umeyye'nin rnevlasıdır, Sikadır. Hafızdır ve faziletli bir insandır. Dokuzuncu tabakanın büyüklerindendir. Bkz.Takribt Tehzib, 11/341.
[265][163] Muhammed b. Abdirrahman b. el-Muğire b. e!-Haris b. Ebi Zi'b e!-Kureşi el-Amiri. Ebu'l Haris el-Medeni. Sikadır. fakihtir ve faziletli bir zattır. Dokuzuncu tabakadandır. Bkz.Takribu't Tehzib,ll/184.
[266][164] El Haris b. Nebhan el-Cermi. Asım b Behdele ve Ebu ishak'tan rivayet eder. Ondan da Müslim, Talut,el-iş ve başkaları rivayet eder Ahmed b. Hanbel,”salih bir zattır fakat hadisi münkerdir” der.Buhari de “hadisi münkerdir” der. Nesai de “metruktür”,İbnu Main de “hiçbir şey değildir” demiştir. İbnu Main bir defasında da “hadisi yazılmaz” demiştir. Ebu Hatim de “hadisi metruktür, zayıf bir kimsedir” der. İbnu'l Medini de “iyice zayıf bir zattır” der. BKz. Tehzib.ll/158.
[267][165] Abdullah b. Said b. Ebi Said el-Makburi, Ebu Abbad el-Leysi el-Medeni. Benu Leys'in mevlasıdır. Metruktür. Yedinci tabakadandır. (Takribu't Tehzib, l/419). İbnu Hacer'den daha önce, İmam Buhari Yahya el-Kattan'ın şöyle dediğini aktarır 'Bir toplantıda onun yalancı olduğunu anladım”. Et-Tarihu'l Kebir, V/105.
[272][170] Abdusselam b. Abdirrahman b, Muhammed el-lahmi el-İşbili, Ebu'l Hakem. Sufidir. Meşhur salihlerdendir. Kuran tefsiriyle ilgili bir kitabı ve esmau'l husna şerhi vardır. Merrakuş'ta 536/1141'de vefat etmiştir. Bkz.Fevatul Vefeyat, l/274; el-İstiska, l/129;Lisanu"l Mizan, lV/13; Mitfahu's Seade, 1/441; el-A1am.IV/6.
[276][174] Kabîsa b. Zueyb b. Halhale eİ-Huzai, Ebu Said veya Ebu İshak el-Medeni.Şam'a yerleşmiştir. Sahabe çocuklarındandır. Rasûlüllah'ı (SAV) görmüştür. 80 küsur yılında vefat etmiştir. Bkz. Takribu”tTehzib, ll/122.
[277][175] Ebu Davud, Feraiz, 18; Tirmizi, Feraiz,18; Diyat,18; İbnu Maca, Diyat, 12; Şafıi, Risate,426.
[278][176] Ebu Davud, Diyat, b.no:l9; Nesâi, Kasame, b.no:12; İbnu Mace, Diyat, b.no:11; Darimi. Diyat, b.no:20; Müsned, l/364; IV/80; Risale,427.
[280][178] Buhari, Enbiya , 54; Tıb,30; Müslim, Selam, h.no: 92,94,98,100; Ebu Davud,. Cenaiz, 6; Muvatta, Medine (Küabu'l Cami1),7; Müsned, 1/182, 193-4; V/201,208. .
[284][182] Medhal, 94; EI-Mucemu'l Evsat, I/348; Müsned. l/10. Müsned'de böyle buyurduktan sonra şu ayeti okuduğu geçmektedir' Onlar fena birşey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler”.” 3/AI-i İmran, 135.
[285][183] Buhari, Hayz, 27; Hac,145; Müslim, Hac, h.no:381; Ebu Davud, Menasik,84; Müsned, l/226, 348; Risale, 440-1.
[286][184] İmam Şafii Risale'de (s.441) şöyle der. Zeyd daha önce herkesin en son iş olarak illâ da Kabe'yi tavaf etmesi gerektiğini duymuştu. Hayızlı kadınları da emrin kapsamında düşünüyordu. İbnu Abbas, hayızlı kadının kurbandan sonra Kabe'yi tavaf etmiş idiyse veda tavafı yapmadan dönebileceğine fetva verince, Zeyd bunu kabul etmedi. İbnu Abbas,Rasüllah'ın (SAV) bir kadına bu şekilde emir verdiğini haber verince gidip o kadına meseleyi sordu. Kadın da aynı şeyi ona haber verince, kadını tasdik etti ve İbnu Abbas'ın görüşüne katılmasının zaruri olduğunu anladı.
[287][185] Nevf b. Fedale el-Hımyeri el-Bikali. Döneminde Şamlıların imamamıydı. Hadis rical indendi. Adı Buhari ile Müslim'de geçer. Kıssaları rivayet ederdi. Ka'bu'l Ahbar'ın hanımının başka kocadan olan çocuğuydu Buhari kendisini 90 ila 100 arasında vefat edenler bahsinde zikreder. 95/713-4 civarında vefat etmiştir. Bkz.Tehzibu't Tehzib X/490;el-A'lam, VIII/54
[288][186] Buhari İlm,44;Enbiya,27;Tefsir sure no:18,2-4; Müslim, Fedail,170-1; Risale,442. Hızır önceki ümmetler döneminde yaşamış salih kullardan bir zattır. Peygamber olup olmadığında ihtilaf vardır. İlyas (as) ise Allah Teâlâ'nın Kuran'da zikrettiği peygamberlerden bir tanesidir. lbnu Hacer, İsabe, l/432'de şöyle der: “Allah Teâlâ'nın Kuran'da haber verdiği Musa (as) ile beraber bulunmasının dışında hiçbir peygamberle beraber bulunduğu sabit olmamıştır”,Hızır ile İiyas (as)'ın biraraya geldiklerine dair sıhhati sabit olmayan rivayetler vardır. Bkz.EI-Mekasidu'l Hasene, 21 ; Keşfu'l Hafa, l/48;El-Esraru'l Merfua, 81;İbnu'I Cevzi, El-Mevduat, l/196; EI-Leâli'l Mesnua, l/167;Tenzihu'ş Şeria, 1/234; Fethu'l Bari, VI433;Ed-Dureru'i Müntesira,492.
[291][189] 33/Ahzab,36. İkindi namazından sonra nafile namaz kılmaktan nehyeden hadisler çoktur. Bazıları: Müslim, Müsafirin, h.no:288; Darimi, Salât,142-3; Müsned, l/18; III/48, 52-3,90.
[293][191] Müslim, Buyu’,h.no:95;Ebu Davud, Buyu’, 31; Nesai, Eyman, 45; İbnu Mace, Ruhûn, 7; Darimi, Buyu’, 72; Müsned, 1/234,11/11; lll/312-3, 356,360,389,391-2,463; IV/142; Risale, 445.
[298][196] Parantez arasını Risale'den tamamladık. Bu rivayette görüldüğü gibi; Ebu Said el-Hudri, kendi rivayetine aykırı olsun veya olmasın karşı bir rivayetle o kişinin itiraz etmesine kızmıştır. Çünkü kendisi meseleyi iyi bilmektedir. Bu sebeble o kişinin itirazsız, rivayet ettiği hadisi kabul etmesini beklemiştir. Bkz.Risale,447.
[299][197] Buhari,Cuma,13; Müslim,Salât,h.no:!37-140; Ebu Davud, Salât,52; Tirmizi,Cuma,48;Müsned,ll/49,57,98.
[300][198] Buhari Zebaih,5; Müslim, Sayd,h.no:54; Nesat, Kasame, 40; İbnu Mace, Mukaddime, 2; Darimi, Mukaddime, 40; Müsned, V/6,56. Hadisin açıklaması için bkz, Münavi Feyzu'l Kadir, Vl/313.
[304][202] Buhari, Hac,18,143; Müslim. Hac, h.no:30-8; Ebu Davud, Menasik, 10; Tirmizi, Hac,77; Nesai, Menasik, 41-2,97; İbnu Mace, Menasik, 18.
[306][204] Kendi dönemi fakihlerinin imamamıdır. Tabi in dendir. İbadet ehli zahirilerdendir. Sika ve güvenilir birisiydi. Kendisinden 800 kadar hadis rivayet edilir. 131/748'de vefat etti. Bkz.Tehzibu’t Tehzib, l/397-9; el-Lubab, I/536; Hılyetu'l Evliya lll/3.
[307][205] 124 Abdurrahman b. Amr e!-Evzâî. Şam diyarının fıkıh ve zühdde imamı. Pek çok kitabı vardır. Bir tanesi de el-Mesail'dir. Kendisine 70.000 kadar soru sorulduğu tahmin edilmektedir. Hepsine de cevap vermiştir. Bkz.el-Vefeyat, l/275;Hılyetu'l Evliya, VI/135;el-A'lam, lll/320; Tarihu Beyrut, 15.
[310][208] Buhari, İlm,38; Cenaiz, 33; Enbiya, 50; Edeb, 109; Müslim, Zühd, h..no:72; Ebu Davud, İlm,4; Fiten, 70; İlm, 8,13; Menakıb, 19; İbnu Mace, Mukaddime, 4; Darimi, Mukaddime, 46;Müsned, ll/159,202.214.
[311][209] Müsned, 111/495; Buhari, el-Edebul Müfred.Babu'l Muaneka; Hakim, Müstedrek, ll/427-8; IV/574-5; Hatib, er-Rthle (thk.Nureddin ltr),111.
[312][210] arasını Rıhle'den tamamladık. s.118-120.Ayrıca bkz. Müsned, IV/153,159; Humeydi, h.no:384; Heysemi,l/134-
[314][212] arasını diğer kaynaklardan tamamladık. Bkz.Buhari, İlm, 31; ltk,14; Cihad, 145; Nikah, 17; Enbiya, 48; Müslim, İman, h.no:241; Ebu Davud, Nikah, 5; lbnu Mace, Nikah,42; Darimi. Nikah, 46; Müsned lV/395,398,408,414-5; el-Mu'cemü'l Evsat,ll/528.
[319][217] Ebu Davud, Ekdiyye,11; İbnu Mace, Menasfo, 38; Darimi, Mukaddime, 20;Müsned, l/37,V/230,242; Beyhaki. Medhal, 207-8; Sünen-i Kübra,X/114
[322][220] Müslim, Müsafirin, h.no:4;Ebu Davud, Sefer,1; Salât, 263; Tirmizi, Tefsir, sure no:4; Nesai, Havf,1; İbnu Mace, kamet, 73; Darimi, Salât, 179; Müsned, 1/25,36;VI/63; Ebu Ya1a, l/163.
[327][225] Hz.Ebubekr ile Hz. Ömer'in de o işi yaptıklarının belirtilmesi Rasûlûllah'ın (SAV) vefat edene dek o ameli yaptığını göstermek içindir
[330][228] Müslim, Mesacid, h.no 290-1; Ebu Davud, Salât,60; Tirmizi, Mevakit, 60; Müsned, IV/118,121; V/272; Medhal,118.
[337][235] Ebu Davud, İlm, 5;Tırmizi, Tefsir, b.no:1; Ebu Ya'lâ, 111/90; Suyuti de 8900 numara ile hadisi el-Camiu's Sağir “de Cündub'tan rivayet etmiş ve hasen olduğuna işaret etmiştir. Münavi de Feyzu'l Kadir, VI/91 'de şöyle der:”Müellif (Suyuti) muhtemelen aynı hadisin çeşitli varyantları birbirini desteklediği için hadisin hasen olduğuna işaret etmiştir. Ancak bu rivayetin senedinde Sehl b. Abdillah b. Ebi Hazm vardır. Ahmed b. Hanbel, Buharı, Nesai ve başkaları onu tenkid etmişlerdir”.Elbani de Daifu'l Cami',5748 numarada Tanricu'l Mişkafla da 235'de zikretmiştir.
[1][265] Modhal l72 ; Darimi, Mukaddime,19
[381][280] Bkz.EJ-Camiu's Sağir, ll/180,h,no:8993; Fayzu'l Kadir, VI/214-6; Heysem, l/42-7;Kenzu1 Ummal, X/234
[385][284] Ebu Yatlâ, VI/163;Heysemi’l/149.Suyuti de et-Camiu's Sağir, h.no:8562 “de rivayet etmiş ve Taberani'nin al-Mu'cemu'l Evsafla Enes'ten rivayet ettiğini belirtmiş ve zayıftır demiştir. E!-Elbani de Daifu'l Cami',h.no:5513”de mevzudur der ve el-Ehadisu'd Daife, h.no:453'de de hadisi zikretmiştir.
[395][294] Buhari, Nikah, 1;Müslim, Nikah, h.no:5; Nesai, Nrkah,4; Darimi. Nikah,3; Müsned, ll/158; 111/241,259,285;V/409.
[397][296] Hılye. M. Suyuti. el-Camiu's Sağir, h.no: 8363. Suyuti zayıftır demiştir. Münavi de Feyzu'l Kadir Vl/44'de şöyle der: “Senedinde Abdurahman b. Habib vardır. Zehebi bunu Duala'da zikretmiş ve hadis uydurmakla itham edilmiştir demiştir. Seneddeki İsmaif b.Yahya için de bozguncu yalancı demiştir”. Hadisi el-Elbani de Daifu'l Hadis'te, h.no:5378'de zikretmiş ve mevzu olduğuna hükmetmiştir. Yine el-Elbani hadisi el-Ehadisu'd Daife adlı eserinde, h.no: 979'da zikretmiştir.
[400][299] Tirnizi, Tefsir, b.no: 1 ;Ebu Ya1â, IV/458; Heysem, l/163. Suyut 8899 numara ile el-Camiu's Sağir'de hadisi zikretmiş ve hadisi Tirmizi'ye nisbet etmiştir. EI-Camiu's Sağir'de hadisin metni şu şekildedin “Bilgisi olmadan Kuran'dan hüküm çıkaran kimse cehennemdeki yerine hazırlansın”. Bkz. Daifu'l Cami', h.no:5749; Tanricu'l Mişkat, 234.
[403][302] El-Mucemu'l Evsat, l/96; Hilye, VII/127; Heysemi, 1/172; Kenzul Ummai.Xl/126. Heysemi “senedinde İbnu Lehia vardır.o da zayıftır der. Bkz.el-Camiu's Sağir, h.no:4734; Feyzul Kadir, IV/117; el-Etıadisu'd Daife,h.no:3713; Daifu'l Cami”,3296.
[409][308] Taberani et-Kebir'de, XVII/43l de rivayet etmiştir. Ondaki ibare “Allah'ın (C.C) zelil kıldığı kimseyi aziz, aziz kıldığı kimseyi de zelil etmede kullanan kimse”şeklindedir. Hadisi Suyuti, el-Camiu's Sağir'de 4648 no.da rivayet etmiş ve hasendir dem iştir. Hadis için ayrıca bkz. el-Mucemu'l Evsat, ll/398; Heysemi, 1/176; Vll/205; Feyzu'l Kadir, lV/91; et-Ehattisu'd Daife, h.no: 3689;Daifu'l Cami, 3237.
[412][311] Hadisin devamı şöy!edir: “Bir de Kuran'ı anlamakta kendilerini başkalarından daha layık görenlerin olmasıdır”. El-Mucemul Evsat, ll/5l6; Heysemi, l/187;Kenzu'l Ummal, X/187, 200. Suyuti hadisi el-Camiu's Sağir'de 1383 no.da rivayet etmiş ve zayıftır demiştir. Mûnavi de Feyzu'l Kadir ll/80'de şöyle söyler. Suyuti'nin “Taberani Evsafta Ömer'den rivayet etmiştir” sözü sanki hadisin ma'lul olmadığı vehmini uyandırıyor. Oysa hadis makbul değildir. Heysemi senedinde hadisleri terk edilmiş olan ismail b. Kays el-Ensari olduğu için hadisi illetli saymıştır.”
[413][312] Müsned, IV/105; Heysemi, l/l88. Suyuti bu hadisi el-Camiu's Sağir 7790 no.da zikretmişt'r. Keza bkz. Daifu'l Cami', h.no: 4985; Tahricut Terğib, l/45; Tahricu1 lslâh, 41 feyzu'l Kadir, V/412; Kenzul Ummal l/219.
[416][315] Heysemi, l/188; Kenzu'l Ummal,l/388; Suyuti, el-Camiu's Sağir, h.no: 3085. Suyuti “zayıftır” demiştir. Münavi'nin de zayıf olduğunu ifade ettiği gibi (Feyzul Kadîr, lll/183} hadis zayıftır. Bkz. İbnul Cevzi, el-Mevzuat, l/26B; İbnu Arrak, l/310; el Leali’l Mesnua, 1/249.
[417][316] Bkz.Ebu Davud, Sünnet,1; Mûsned, ll/332;lll/145;Tirmizi, İman, 18; Darimi, Siyer, 75; İbnu Mace, Fiten, 17; Heysemi, 1/169; Müstedrek, 1/128; ed-Düreru'i Müntesira,262; Keşfu1 Hafa, l/149; el-Esraru'l Marfua.161; el-Mekasidu'l Hasene, 158;Temyizı’t Tayyib mine'l Habis, 57; Muhtasaru'l Mekasid, h.no316.
[419][318] Darimî, Mukaddime, 17. Darimi'da “artık sonradan ortaya çıkardığınız bidatlerden biz mesul değiliz” şeklînde.
İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 109-119.
[443][342] Abde b. Ziyad el-İsbehani'nin bu şiiri bazı değişikliklerle Şerefu Ashabi'l Hadiste de vardır .s.76. İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 120-124.
[445][344] Hatib, Şeref,19-20.Hadis zayıftır. Bkz.Keşfı’I Hafa, ll/246; ed-Düreru'l Müntesira, h.no:388; Hıtyetu'l Evliya, lV/189; el-Fevaidu'l Mecmua ,290; Mizanu'l İtidal lll/253 el-Mekasidu'l Hasene 441Temyizu't Tayyib mine'l Habis,161; Muhtasaru'l Mekasidi'l Hasene, 1022.
[446][345] Müslim, İman,h.no:232; Tirmizi, İman,13; İbnu Mace, Fiten, 15; Darimi, Rikak,42; Müsned. l/398; Hatib, Şeref, 23. Ayrıca bkz. Heysemi, VII/8; e!-Mekasidu'! Hasene, 143; Temyizu't Tayyib,51; Keşfu'l Hafa, l/282; Ehadisu'l Kussas, 106;el-Camiu'l Kebir, l/458; Muhtasaralu'l Mekasidi'l Hasene, h.no:267:Hadise “sahihtir” demiştir.
[447][346] Hatib, Şeref, 19-20;Kenzu'l Ummat, X/224-5; İbnull Cevzi. el-İlelu'l Mütenahiye, l/120; Keşfu1 Hafa. ll/246.
[449][348] Suyuti, el-Camiu"l Kebir'de, l/350'de zikretmiş ve el-İbane'de Ebu Nasr es Siczi'nin rivayet ettiğini söyleyip “gariptir demiştir. Keza Nasr el-Makdisi'nin el-Hucce alâ Tariki'l Mahacce'sine nisbet etmiştir. Hadis Şerefte (s.32) ve Deyiemi'de (h.no:476) Hz.Ali'den gelmiştir.
[1][349] İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 127.
[1][351] Hatib, Şeref,50.
[1][354] Hatib, Şeref,10.
[1][358] İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 129.
[1][361] Hatib, Şerei, 44;İbnuArrak, l/16.
[1][362] Hatib. Şeref.60.
İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 129.
[461][366] Rasûlüllah (SAV) İslami harpsiz kabul ettikleri için böyle buyurmuşlardır. Hadis için bkz. Buhari, Menaktb.S; Mûslim, Fedaiu'l Sahabe, h.no:185; Müstedrek, IV/82; el-Mu'cemu'l Evsat.ll/89.
[1][367] İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 131.
[462][368] Sevban b. İbrahim el-İhmîmî el-Mısri, Ebu'l Feyyaz veya Ebu'l Feyz. Meşhur abid ve zahidlerden birisidir. Mısırlıdır. Aslen Nevbe'lidir, mevalidendir. 245/859 yılında vefat etmiştir. Bkz.Vefeyatu'l A'yân. l/101; Mizanu'l İ'tidal, 1/331; Lisanu'l Mizan, ll/437; Hılyetu'l Evliya, IX/331; Tarihu Bağdad, VIII/393; Tabakatu'ş Şa'râni, I/59; Zirikli, el-A'lam, H/102; Siyeru Alami'n Nübeta, XI/532.
[1][370] Abdurrahman b. Ahmed b. Atiyye el-Ansi el-Mezhiri, Ebu Süleyman. Meşhur zahid. Samdaki Dareyya (köyün)dendir. Bağdat'a gidip bir müddet orada kaldı. Sonra tekrar Şam'a döndü. 215/830 yılında Şam'da vefat etti. Sufılerin büyuklerindendir. Zühdle ilgili nakledilen sözleri vardır. Bkz. Şulemi, Tabakatu'ş Sufiyye,75-82; Vefeyatu'l A'yan, 1/276; Hılyetu'l Evliya, IX/254;Tarihu Bağdad, X/248; Tarihu Dareyya, s.51; el-A'lam, IH/294; Siyeru A'lamte Nübeta, X/182.
[1][376] Kuşeyri, l/188.
[1][377] Kuşeyri, l/194
[1][378] Kuşeyri, l/455.
[1][379] Kuşeyri,ll/474, Fütüwet; Tasavvufta bir ıstılah.
[1][380] Kuşeyri, 1/89. Tırnak içindeki yer Kuşeyri'de “'İddia ettiği velilik konusunda” şeklindedir.
[1][382] Kuşeyri'de Mesleme şeklinde, şibl'in tahkiki olan Mihahu'l Ce'nne'de ise bir nüshada bu zatın adının amr bin Seleme olarak geçtiğine işaret edilmiştir. s.77.sülemi. Tabatatu's Sufıyye'de thk.Nureddin Şureybe,s.115'de esah olan adının Amr bin Seleme şeklinde olduğunu belirtmiştir. Keza bkz.Hılyetul Evliya, X/229. Hılye'de adının Ömer olarak ta geçtiğine kil olarak temas edilmiştir.
İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 134.
[471][384] Ei-Cüneyd b. Muhammed b. el-Cüneyd el-Bağdadi el-Hazzaz, Ebu'l Kasım. Suüdir. İslam alimlerinden. Doğumu, yetişmesi ve vefatı Bağdad'da olmuştur. Babası aslen Nihavend'lidir. İbnu'l Esir onu tanıtırken “zamanının dünyasının imamı” diye söyler .Ulema da kendisini tasavvuf yolunun pîri sayar. Pekçok eseri vardır. Bkz. Vefeyatu'l A'yan.l/117; Hılyetu'l Evliya, X/255; Sıtatu’s Safve, ll/235; Tarihu Bağdad, VII/241; Tabakatu's Sübki.11/28,37; Tabakatu’l Hanabile,89; el-A'lam, 11/141.
[1][387] Ahmed b. Hamdan b. Ali, Ebu Ca'fer el-Hîrî. Hadis ilminde hafızdır. Nisaburludur. Nisbet olunduğu Hire adlı yer Nisabur'dadır. Hadis ilminde. Müslim'in şartına göre olan hadisleri topladığı Sahih'i vardır. Büyük bir zahiddi. Cüneyd'le yazışırdı. 311/923'de vefat etmiştir. Bkz. Şezeratu'z Zeheb, ll/261; er-Risaietu'l Mustatrefe, 22; el-A'iam, l/119; Siyeru Alami'n Nübela,XIV/299.
[1][392] Kuşeyri, l/136.
[1][393] Kuşeyri, l/14 6.
İmam Suyüti, Sünnetin İslâmdaki Yeri, Umran Yayınları: 135.