Bu Blog içinde Ara

16 Haziran 2012 Cumartesi

PEYGAMBER'E UYMAK İMANIN BİR GEREĞİDİR

PEYGAMBER'E UYMAK İMANIN BİR GEREĞİDİR


Ebu Muhammed Abdullah b. Amr b. el-As (r.a.)dan, dedi ki: Rasulullah (s.a) buyurdu ki: "Sizden herhangi bir kimse hevâsı getirdiğime tabi olma­dıkça iman etmiş olamaz."
(Nevevî der ki:) Bu, hasen sahih bir hadis olup, biz bunu Kitabul-Huc-ce'de sahih bir isnâd ile rivayet ettik.
Ancak, bu hadis zayıftır, sahih değildir. Bu hususta el-Elbâni'nin söyle­dikleri ile Hafız Receb b. Hanbeli'nin açıklamalarını aşağıya kaydedelim: el-Elbâni, Mişkâtu'l-Mesâbih'te şunları söylemektedir:
Bu bir yanılmadır, senedi zayıftır. Çünkü bu hadisin senedinde Nuaym b. Hammad vardır ki, zayıf bir râvidir. Hafız İbn Receb de bu illetten başka bir sebebe bağlı olarak illetli olduğunu ifade etmiş ve böylelikle Nevevi'nin bu hadisin sahih olduğunu belirtmesini tenkid etmiştir. Bu hususta Câmiu'l-Ulumi ve'1-Hikem adlı kitabına bakınız. Diğer taraftan onun (Hatib et-Tebri-zi'nin) bu hadisi sözü geçen iki kişiye (yani birisi Mesabihu's-Sünne'nin mü­ellifi el-Beğavi'nin Şerhu's-Sünne adlı kitabına diğeri de Nevevi'nin kırk ha­disine -Çeviren- Bk. Mişkat, I 59) izafe etmesi, bu hadisi bu ikisinden da­ha üst tabakada (yani daha erken dönemlerde) bulunan kimselerin rivayet etmediği vehmini vermektedir. Oysa durum böyle değildir. Bu hadisi ayrıca el-Hasen b. Süfyan da el-Erba'in adlı eserinde zikretmiştir. Bu ise Ahmed ve İbn Main'den hadis almıştır. 303 yılında vefat etmiştir. Yine bu hadisi el-Kasım b. Asakir de el-Erbain'de rivayet etmiş ve hasen -garibdir, demiş­tir.[1]
Hafız İbn Receb de der ki:
Bu hadisin sahih kabul edilmesi gerçekten birçok yönden uzak bir ihti­maldir. Bunlardan birisi şudur: Bu hadis sadece Nuaym b. Hammâd el-Mervezi'nin rivayet ettiği bir hadistir. Bu Nuaym ise, her ne kadar bir grup imam tarafından sika kabul edilmiş, Buhâri de ondan gelen rivayetleri kita­bına kaydetmiş ise de, hadis imamları Sünnetteki sıkı sıkıya bağlılığı ve hevâ ehline karşı cevap vermekteki tavizsizliği dolayısıyla hakkında hüsnü zan besliyorlardı. Bununla birlikte, onun yalancılıkla itham edildiği ve bazı hadisleri karıştırdığı da söylenmiştir. Hadis imamları onun münker rivayet­lerini çokça tesbit edince, onun zayıf bir râvi olduğuna hükmettiler. Hafız Salih b. Muhammed'in İbn Mâin'den rivayetine göre O, Nuaym hakkında (İbn Mâin'e) sormuş, O da şu cevabı vermiş: Birşey değildir. Bununla birlik­te o sadece Sünnete bağlı bir kimsedir. Salih der ki: O, hıfzından hadis naklederdi. Bununla birlikte onun yanında pek çok münker rivayet bulunur ve bu konuda kimse ona tâbi olmazdı.
Ebu Dâvud da der ki: Nuaym'ın bildiği Rasulullah (s.a)'tan yirmiye yakın hadis vardır ki, bunların ash yoktur.
Nesai de der ki: O zayıf râvidir. Bir seferinde de: O sika değildir, demiş­tir. Bir başka seferinde de şöyle demiştir: O pek çok hadiste bilinen imamlardan ayrı münferiden çokça rivayet nakletmektedir. O bakımdan rivayeti delil gösterilmeyen kimselerin arasına girmiştir.
Ebu Zür'a ed-Dımeşki der ki: Başkalarının mevkuf olarak rivayet ettiği hadisleri o mevsul olarak nakletmektedir. Yani o mevkuf rivayetleri merfu1 diye zikreder.
Ebu Arube el-Havâfi der ki: O, durumu karanlık bir kimsedir.
Ebu Said b. Yunus der ki: O, münker birtakım hadisleri sika ravilerden rivayet etmiştir. Başkaları da onun hadis uydurduğunu söylemişlerdir. Hem Abdulvehhab es-Sakafi'nin arkadaşları ile İbn Şirinin arkadaşları nerede idi­ler ki, Nuaym tek başına bu hadisi rivayet etsin?
Bu hadisin sahih olduğunu söyleme ihtimalini uzak kılan sebeplerden bir diğeri: Bu hadisin isnadı hususunda Nuaym'a muhalefet edilmiştir. Bu hadis ondan, es-Sakafi'den, Hişam'dan yoluyla rivayet edildiği gibi, ondan, es-Sakafi'den, bize hocalarımızdan birisi anlattı, bize Hişam veya başkası anlattı, diye de rivayet edilmiştir. Bu rivayete göre ise, es-Sakafi kimliği bi­linmeyen birisinden hadis rivayet ediyor, demektir. Yine bu hadis es-Saka­fi'den; bize hocalarımızdan birisi anlattı, bize Hişâm ve bir başkası anlattı, diye de rivayet edilmiştir. Bu rivayete göre es-Sakafi bu hadisi meçhul bir raviden rivayet etmiş olur. Onun hocası da yine muayyen olmayan bir kişi­den hadisi rivayet etmiştir. Bu durumda hadisin senedindeki cehalet (meç­hul râviler) daha da artmaktadır.
Bir başka sebep: Hadisin senedinde Ukbe b. Evs el-Sedusi el-Basri var­dır. Denildiğine göre yine bu senedde Yakub b. Evs de vardır. Ebu Dâvud, Nesai ve İbn Mâce ondan Abdullah b. Amr'dan yoluyla bir hadis rivayet et­mişlerse de, hadisin senedi muzdariptir. el-Icli, İbn Sa'd ve İbn Hibbân onun sika olduğunu da belirtmişlerdir. İbn Huzeyme ise şöyle demiştir: İbn Şirin şanının yüksekliğine rağmen ondan hadis rivayet etmiştir. îbn Abdil-berr de şöyle demektedir: O (Nuaym) meçhul bir râvidir. el-Gallâbi de Ta-rih'inde şöyle demektedir: Onun Abdullah b. Amr'dan hadis işitmediğini id­dia ederler. O sadece: Abdullah b. Ömer dedi ki; der. Buna göre Abdullah b. Amr'dan rivayeti munkatı' demektir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.[2]



[1] Bk. Mişfcdtu'i-Mesdbih, I, 59
[2] Câmiu'İ-Ulumi ve'l-Hikem, 364-365
Nazım Muhammed Sultan, Ana Çizgileriyle İslam (Nevevi Kırk Hadis Şerhi), Guraba Yayınları: 427-429.