Tevhid'in Çeşitleri
Allah'ın Tevmd Konusu Üç Kısma Ayrılır
1. Rubûbiyet Tevhidi.
2. Ulûhiyet Tevhidi.
3. İslam ve sıfatların Tevhidi.
1. Rubûbiyet Tevhidi
Anlamı: Kesin olarak şöyle inanmak ve şunları itiraf etmektir: Allah Tealâ her şeyin Rabbidir. O'ndan başka Rab yoktur. Mahrukatın yaratıcısı yalnızca O'dur. Onların sahibi ve işlerinin düzenleyicisidir. Onları dirilten de, öldüren de, fayda ve zarar veren de engel olan da, veren de O'dur. Yaratma ve emretme O'na aittir. Her şeyin mülkü O'nun elindedir. Kainatta "mutlak yapan" O'dur, ortağı da yoktur.
Allah'ın kaderine inanmakta bu bölüme girer. Yani her yoktan var edilen şey muhakkak Allah'ın bilgisinden, iradesinden ve kudretinden geçmiştir. Bu konuda Kur'an ayetleri pek çoktur:
"Bütün hamdler alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." (Fatiha: 2)
"Bilesiniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir." (Araf: 54)
"Bu "Rubûbiyet Tevhidi," tevhid'in diğer bölümlerinin esasım teşkil etmektedir. Çünkü; ibadet ve itaat edilmeğe, boyun eğilmeye layık olan; yalnızca yaratıcı, mâlik ve evrenin idarecisi olan Allah'dır. Hamdler, şükürler, zikirler, dualar, ricalar ve korkular da yalnızca O'na aittir. İbadetler, sadece yaratma ve emretme kendisine mahsus olan Allah'a yapılabilir. Diğer bir açıdan da azamet güzellik ve olgunluk sıfatlarının sahibi de elbette malik ve müdebbir olan Allah'dır. Çünkü bu sıfatlar yalnız âlemlerin Rabbinin olabilir. Zira diri olan, işiten, gören, kadîr olan istediğini yapan ve işlerinde ve sözlerinde hikmet sahibi olan da Rabb'den başkası olamaz.". (Şerhül-Akideti't-Tahaviyye, 76-77; Tefsiru Kurtubi, 1/127)
2. Ulûhiyet Tevhidi
Bunun anlamı şüphesiz olarak şu inancı taşımaktır:
Tek ilâh Allah Tealâ'dır. İbadete layık olan da sadece O'dur. Hiçbir şeye öncelik tanımadan, Allah'ı samimiyetle sevmek, duayı,tevekkülü, ricayı, korkuyu itaati, boyun eğmeyi vs. bütün ibadetleri yalnızca O'na yapmak.
Tevhidin bu nevi, diğer nevilerini de içine alır. Rubû-biyet tevhidine isim ve sıfatların tevhidi de girer. Fakat tersi mümkün değildir. Çünkü kulun Allah'ı rububiyetle tevhidi, O'nu ulûhiyet konusunda da tevhid etmesini gerektirmez. Rabliğini kabul eder fakat Rabbine ibâdet etmeyebilir. İsim ve sıfatların tevhidi de böyledir; diğerlerini kapsamaz. Fakat Allah'ın tek olduğunu ikrar eden kul aynı zamanda, ibadet edilenin yalnızca O olup O'ndan başkası olamayacağına inanıyor ve Allah'ın âlemlerin Rabbi olduğunu O'nun güzel olgun sıfatlara sahip bulunduğunu itiraf ediyor, demektir. Çünkü samimi kulluk Rabden başkasına ve noksan olanlara yapılmaz. Zira kul insanı' yaratıcısı olmayana tapabilir. Noksan olan bir varlığa ibadet edebilir. Bu sebeple kelime-i şehâdet, tevhidin bütün çeşitlerini kapsar. Çünkü onun zarurû bir manası da Allah'ı ülühiyyette isim ve sıfatlarında tevhid etmektir. Tevhid bu açıdan dinin öncesi-son-rası açığı ve gizlisidir. Ve yine bu kulluk sebebiyle yaratıklar yaratılmıştır. "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.". (Zariyat: 56). Peygamberlerin gayesi ve davetlerinin özü de işte bu tevhid inancıdır. Ortağı olmayan, tek ilân olan Allah'a ibadet etmek"dir. "Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona;
"Benden başka ilah yoktur; şu halde bana kulluk edin." diye vahyetmiş olmayayım." (Enbiya: 25) Uluhiyyet [1]
Tevhidi İki Çeşittir
a. Allah'ın Varlığında ve O'nu Tanıma da Tevhid:
Bu, Allah Tealâ'nın isim ve sıfatlarının ve fiillerinin varlığını kanıtlamaktadır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. Allah Tealâ kendisinden bahsettiği gibi, yine bu konulan Rasûlüllah da (s.a.v.) ele almıştır. Nitekim Kur'an'ı Ke-rim'de ; Hadid ve Taha sürelerinin başında Haşr Sûresinin sonunda, Secde ve Âli İmran Sûresinin başında ve İhlas Sûresinin tamamında bu konu açıklanmıştır. [2]
b. Taleb ve Yönelişte Tevhid
Bu da Kâfirim Sûresinde, Âli İmran Sûresinin 64. ayetinde, A'raf Sûresinin başında ve sonunda Yasin Sûresinin başında, ortasında ve sonunda ve En'am Sûresinin tamamında belirtilmiştir.
Kur'an'ı Kerim'in çoğu sûreleri Ulûhiyet tevhidinin iki çeşidini de kapsar. Hatta bütün k. kerim. Zira k. kerim ya; Allah Tealâ'nın zatından, isimlerinden, sıfatlarından haber verir ki; bu haberi ve ilmi tevhiddir.
Ya da; ortağı olmayan, sadece Allah'a ibadete ve O'ndan başkasına da tapınmamaya çağırır. İşte bu da talebi iradi tevhiddir, tevhid'in gerektirdiklerindendir. Ya da: Allah Tealâ'nın tevhid ehline olan ikramını, onlara dünyada yaptığı iyilikleri ve ahirette yapacağı ihsanları anlatır. Bu da tevhid mükafatıdır.
Ya da; şirk ehlinden, onlara dünya'da yaptıklarından ve ahirette vereceği cezalardan bahseder ki bu da tevhid çizgisinden sapanların cezalandır.
Kısaca K. Kerim tevhidden, tevhid ehlinden ve onların mükâfatlarından; şirkden, şirk ehlinden ve onların karşılaşacakları azaplardan bahseder.
3. İsim ve Sıfatların Tevhidi
Bunun anlamı, kesin olarak şöyle inanmaktır: Allah birdir. Bütün olgunluk sıfatlarına sahip ve noksanlık sıfatlarından münezzehtir. Allah Tealâ bu konuda tekdir. Bu isim ve sıfatları da Allah Tealâ veya Rasûlü tarafından Kitap ve Sünnette ifade edilen ve lafız ve manaları hiçbir değişikliğe uğratılmadan eksiltilmeden; şekillendirme ve benzetmelerden kaçınılarak muhafaza edilendir. "Onun benzeri hiçbir şey yoktur.". (Şura: 11) "Hiçbir şey O'na eş veya denk değildir.". (İhlas: 4) İsimlerden maksat: Allah lafzı gibi sırf Allah Te-alâ'nın zatına delâlet eden kelimelerdir.
Sıfatlardan maksat: İlim, kudret gibi Allah'ın sıfatlarından her hangi bir sıfata delâlet eden kelimelerdir. Rahman kelimesi gibi bazı kelimeler hem isim hem de sıfat olabilirler. İsim oluşunun örnekleri:
"Rahman arşa istiva etmiştir.". (Taha: 5) "Rahman Kur'an'i öğretti.". (Rahman: 1) Sıfat oluşunun örnekleri: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.".
"O esirgeyen bağışlayandır.". (Haşr: 22)
İsim ve sıfatların Tevhidi üç esasa dayanır.
a- Allah'ı mahlûkata benzemekten ve noksanlıklardan tenzih etmek.
b- Ziyâde, noksanlık ve değiştirme yapmaksızın Kitap ve Sünnetteki bütün isim ve sıfatlara inanmak.
c- Bu sıfatların şekillerini düşünmemek.
Birinci esasa göre: Her müslümanın Allah'ı ortaktan, denk (eş)'den O'nu izni olmaksızın şefaatçiden tenzih etmesi ve uyuma, yorulma, unutma, ölüm, zulüm gibi vasıfların Allah'da bulunmayacağına inanması gerekir.
İkinci esasa göre: Müslüman; Kitap ve Sünnette geldiği gibi hiçbir değişiklik yapmaksızın isim ve sıfatlara i-man etmesi gerekir.
Üçüncü esasa göre de; Müslümanın bu isim ve sıfatların şekillerini düşünmemesi araştırmaması ve sormaması gerekir. Zira Ehli sünnetin çağunluğuna göre Allah Te-alâ'nın isim ve sıfatları tevkifidir, yani; Allah Tealâ'nın bunların manalarını bildirmesine ihtiyaç vardır. Bunlara Kitap ve Sünnette geldiği şekil üzere inanmak lazımdır.
İmam Ahmed b. Hanbel; "Kitap ve sünnetin dışında hiçbir vasıfla Allah Tealâ vasıflandrnlamaz." demektedir.
İbn-i Teymiye de şöyle diyor: "Hiçbir değişiklik, şekillendirme ve benzetme yapmaksızın Allah'ın sıfatlanyla O'nu vasıflandırmak imanın gereğidir. Müminler Allah'ın benzeri olmadığına inanırlar. Kelimeleri yerlerinden oynatmazlar. İsim ve sıfatları inkâr etmezler. Allah mahlû-kattm herhangi bir çeşidine de benzetmezler.
Anlatılanlardan da anlaşıldığı gibi şunlar Tevhid inancını sarsar:
1. Tahrif; Kelimelerin lafızlarını ve manalarını fazlalık katarak veya eksilterek değiştirmek.
2. Şekil kazandırmak.
3. Mahlûkata benzetmek; Müşriklerin putları Allah'a benzetmeleri, hristiyanların Hz. İsa (a.s.)'ı Allah kabul etmesi gibi.
4. Ta'til ve ilhad: (Ta'til) Allah'ın mezkur ilahi sıfatlara sahip olmadığını iddia etmek, isim ve sıfatlarının olmadığını savunmak.
(İlhad) Kelimelerin lafız ve manalarını gerçeklerden saptırarak, başka yorumlar katmak.
Fahreddin Râzi bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor:
Allah'ın isimlerinde ilhad üç türlüdür:
1. Allah'dan başka varlıkları da ilâh olarak isimlendirmek. Putperestlerin putlara ilâh dedikleri gibi.
2. Allah'a O'na yakışmayan bir isim vermek. Allah| Mesihin babasıdır, demek gibi.
3. Kişinin Yüce Allah'ı manası bilinmeyen ve sahibi-| de düşünülmeyen bir ifâdeyle anması gibi.
Yüce Allah'ın İsimleri "Esma-İ Hüsna"
1-ALLAH: Doksandokuz ismiden birincisi Allah ismidir. Uluhiyyete mahsus sıfatların hepsini kendinde topladığı için "İsm-i Âzam"dır. Diğer isimler bir sıfat veya fiile delalet ederler. Ancak lafz-ı celâl bunların tümünü içine alır.
2-ER-RAHMAN: Dünya'da sevdiği ve sevmediği herkesi nimetiendiren.
3-ER-RAHIM: Ahirette mü'min kullarını sonsuz nimetlerle nzıklandıran.
4-EL-MELIK: Bütün kainatın sahibi ve hükmedicisi.
5-EL-KUDDÜS: Hatadan, gafletten ve hertürlü eksiklikten uzaktır.
6-ES-SELÂM: Kullarını her türlü tehlikelerden koruyan.
7-EL-MÜ'MİN: Kendine sığınanları koruyan.
8-EL-MÜHEYMİN: Gözeten ve koruyan.
9-EL-AZIZ: Mağlup edilmesi mümkün olmayan, galip.
10-EL-CABBAR: Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan.
11-EL-MÜTEKEBBİR: Herşey ve hadisede büyüklüğünü gösteren.
12-EL-HALİK: Yaratan, yoktan var eden.
13-EL-BARİ: Herşeyin âzâ ve cihazım birbirine uygun yaratan, kainattaki bütün yaratıklar lüzumlu hayat or-ganlarıyla, yaratılış gayesine uygun cihazlarla donatılmıştır. Her yaratığın bir görevi vardır ve bütün yaratıklar tek bir mekanizma gibidir.
14-EL-MUSAVVİR: Her şeye şekil ve hususiyet veren.
15-EL-GAFFAR: Bağışlaması çok olan.
16-EL-KAHHAR: Her istediğini yapacak güçte galip ve hakim, o her şeyi kuşatandır. Bütün her şeyin boynu O'na karşı büküktür.
17-EL-VEHHAB: Çeçişt, çeşit nimetler bahşeden.
18-ER-REZZAK: Rizıklandıran. Yaratılmışlara faydalanacakları şeyleri veren.
19-EL-FETTAH: Her türlü müşkülleri açan, kolaylaştıran.
20-EL-ALİM: Her şeyi çok iyi bilen.
21-EL-KÂBİD: Sıkan, daraltan. Allah dilediği kullarına sıkıntı ve darlık vererek imtihan eder.
22-EL-BASÎT: Açan, genişleten. Dilediği kullarını bolluk ve sevinçle deneyen.
23-EL-HÂFID: Alçaltan, yüce Allah dilediği kullarına şan şöhret ve zenginlik sahibi iken yaptıkları davranışlardan ötürü al aşağı eder.
24-ER-RÂFİ: Yükselten.
25-EL-MUİZ: İzzet veren.
26-EL-MÜZÎL: Zillete düşüren, hor ve hakir eden.
27-ES-SEMF: Her şeyi işiten.
28-EL-BASÎR: Her şeyi gören.
29-EI-HAKEM: Her şeye hakkıyla hükmeden.
30-EL-ADL: Çok adaletli.
31-E1-LÂTIF: En ince işlerin bütün inceliklerini bilen.
32-EL-HABİR: Herşeyin içyüzünden, gizli taraflarından haberdar olan.
33-EL-HALIM: Merhameti çok olan, suçluları bağışlayan.
34-EL-AZÎM: Azametli olan.
35-EL-ĞAFÛR: Bağışlaması bol olan.
36-EL-ŞEKÛR: Kendi rızası için yapılan iyi işleri daha fazlası ile mükafatlandıran.
37-EL-ÂLî: Pek yüksek.
38-EL-KEBIR: Pek büyük, göklerde ve yerde eşsiz tek büyük O'dur.
39-EL-HAFIZ: Yapılan işleri bütün tefsilatıyla tutan, her şeyi belirlenmiş vakte kadar afat ve belalardan saklayan.
40-EL-MUKIT: Her yaratılmışın azığını veren.
41-EL-HASİB: Herkesin hayatı boyunca yapıp, ettiklerinin, bütün tafsilat ve teferruatıyla hesabını iyi bilen.
42-EL-CELİL: Celalet ve ululuk sahibi.
43-E1-KERİM: Keremi bol olan. Yoce Allah iyilik edenleri mükafatlandırır.
44-EL-RAKİB: Bütün varlıkları gözeten. Allah bütün kullarını görür ve herkese yaptığının karşılığını verir.
45-EL-MÜ'CİB: Kendine yalvaranların isteklerini veren.
46-E1-VASI: Geniş ve müsaadekar.
47-EL-HAKİM: Bütün emirleri ve işleri yerli y-erinde olan.
48-EL-VEDÜD: Sevilmeye ve dostluğunu kazanmaya layık olan.
49-EL-MECİD: Şanı büyük ve yüce olan.
50-EL-BÂİS: Ölüleri dirilten.
51-EŞ-ŞEHİD: Her şeyi gözetip bilen.
52-EL-HAK: Varlığı hiç değişmeden duran.
53-EL-VEKİL: Kendisine güvenip dayananların işlerini düzeltin.
54-EL-KAVİ: güçlü ve kuvvetli. Yüce Allah kayıtsız şartsız her şeye kadirdir.
55-EL-METİN: Çok güçlü ve sağlam. Yüce Allah kuvvet ve kudretinde metindir.
56-EL-VELÎ: İyi kullarına dost..
57-EL-HAMîD: Bütün varhklarca hamd edilen öğü-len.
58-EL-MUHSî: Her şeyin sayısını bilen.
59-EL-MUBDî: Her şeyi bir örneği yokken yoktan var eden.
60-EL-MUîD: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan.
61-EL-MUHYî: Can bağışlayan, sağlık veren.
62-MUMîT: Öldüren.
63-EL-HAY: Diri olan.
64-EL-KAYYÛM: Gökleri yeri ve her şeyi tutan. Yüce Allah her şeye taktir ettiği vakte kadar durmak için sebeplerini ihsan eden.
65-EL-VÂCİD: İstediğini, istediği vakit bulan.Hiç bir şey yüce Allaha karşı kendini gizleyemez.Her şey dâima O'nun huzurundadır.
66-EL-MÂCİD: Şanı büyük olan.
67-EL-VÂHİD: Benzeri ve ortağı olmayan, tek.
68-ES-SAMED: İhtiyaçları ve ızdıraplan gideren.
69-EL-KÂDIR: İstediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten.
70-E1-MUKTEDİR: Kudret ve kuvvet sahipleri üzerine istediği gibi tasarruf eden.
71-EL-MUKADDİM: İstediğini ileri geçiren öne alan.
72-EL-MUHARRİR: İstediğini geri koyan arkaya bırakan.
73-EL-EL-EVVEL: Varlığının başlangıcı olmayan.
74-EL-AHIR: Son.Her şey biter helak olur ancak yüce Allah'ın varlığının sonu yoktur.
75-EZ-ZÂHİR: Aşikar. Yüce Allahm varlığı kesin ve aşikardır. Hissettiğimiz, gördüğümüz, dokunduğumuz her şey O'nun varlığına delalet eder.
76-EL-BATIN: Zatının görülmesi ve mahiyetinin bilinmesi açısından gizli.
77-EL-VALİ: Bu evreni ve burada olup biten her şeyi idare eden. Kainatta olan her şey O'nun izni ve iradesiyle meyldana gelir. Bir yaprağın düşmesi, hakete geçen bir zerrenin kımıldayışı hep O'nun izin vermesiyle olur.
78-EL-MUTEÂL: Yüce ve ulu. Yaratılmışlar için düşünülebilecek her hal ve tavırdan Allah Teala uzak ve yücedir.
79-EL-BERR: İyiliği ve bahşişi bol olan. Yüce Allah kulları için daima kolaylık ve rahatlık ister. Zorluk istemez. Zorluk çıkaranları sevmez.
80-ET-TEVVÂB: Tövbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.
81-EL-MUNTAKİM: Suçları adaleti ile hak ettikleri cezaya çarptıran.
82-EL-AFÜV: Afvı çok olan. 83-ER-RÂÛF: Şefkatli, çok merhametli. 84-MÂLİKÜ'L-MÜLK: Mülkün ebedi sahibi.
85-ZÜL-CELÂLİ VE'L-İKRÂM:Hem büyüklük sahibi, hemde fazl-ı kerem sahibi.
86-EL-MUKSİT: Bütün işlerini denk ve birbirineiıy-gun yapan.
87-EL-CAMİ: İstediğini istediği zaman, istediği yerde tophlayan, Yüce Allah; çürüyüp,suya, topraüğa. havaya savrulmuş zerreleri toplayarak tekrar diriltecektii.
88-EL-GÂNİ: Çok zengin ve hiç bir şeye muhtaç olmayan.
89-EL-MUĞNİ: İstediğini zengin eden.
90-EL-MANİ: Bir şeyin meydana gelmesine müsa-da etmeyen.
91-EL-DÂRR: Elem ve mazarrat verici şeyleri yaratan.
92-EN-NÂFİ: Hayır ve menfaat verici şeyleri yaratan.
93-EN-NÛR: Alemleri nurlandıran zihinlerde ve gönüllerde nur yağdıran.
94-EL-HÂDİ: Hidayete erdiren.
95-EL-BEDİ: Bütün her şeyi yoktan icad eden.
96-EL-BÂKİ: Varlığı ebedi olan. Sonu olmayan.
97-EL-VÂRİS: Servetlerin gerçek sahibi.
98-ER-REŞİD: Bütün işleri ezeli taktirine göre yürü-tüp belli bir nizam ve hikmet üzere sonuca ulaştıran.
99-ES-SABÛR: Çok sabırlı.
Alimlere göre Allah Tealâ'nın isimleri bu kadarıyla sınırlı değildir. Hadiste belirtilmek istenen sayı değil, to kadarını sayanın cennete girebileceğidir.
Çünkü Allah Tealâ'nın bizlere bildirmediği bir takım isimleri de vardır.
Allah Tealâ'nın Kur'an'ı Kerim'de saydığı birçok sıfatlan vardır. Fakat bunlar başlıca yirmi kadardır. Ve dörde ayrılırlar:
1. Sıfat-ı Nefsiyye Allah'ın varlığını ifade eden sıfattır.
2. Sıfat-ı selbiye Allah'a yakışmayan şeyleri Allah'tan izale eden sıfatlar.
3. Sıfatul Meâni: Allah'ın zatıyla kaim olan sıfatlar.
4. Sıfatı Maneviyye: Sıfatul Meaniden kaynaklanan sıfatlar.
Sıfat-ı Nefsiyye
Bundan maksad Allah'ın var olduğunu varlığım gerektiren vucüd sıfatıyla muttasıf olduğunu ifade etmektir. Bu yalnızca "Vücud" sıfatıdır.
Allah'ın varlığı mutlaktır. O'nun varlığı başka etkenlerden kaynaklanmaz. Varlığı vaciptir. Yokluğu kabul etmez.
Kendisinden Başkalarının varlığı ise eksiktir. Her şey ona muhtaçtır.
"O size anlatılan Allah (c.c.)'tır. O'ndan başka İlah yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır. Onun için O'na
kulluk edin,o her şeye vekildir." (En'am: 102)
Sıfat-ı Selbiye
Bunlar Allah'a (c.c.) isnadı mümkün olmayan sıfatlan Allah'dan tenzih eden sıfatlardır. Beş tanedirler:
1. Vahdaniyet: Allah zatında, sıfatlarında ve işlerinde tektir.
Allah zatında tektir: Yani; Allah birdir. Cüzlerden de meydana gelmemiştir. Ortağı yoktur.
Allah sıfatlarında birdir. Yani; Hiç kimsede Allah'da bulunan sıfatlara benzer bir sıfat yoktur.
Allah fiillerinde tektir. Hiç kimse Allah gibi yapamaz. O herşeyi yapan, icad edendir. Bütün işler O'nun elindedir.
"Eğer yer ve gökte Allah'tan başka ilâhlar bulunsaydı yer ve gök kesinlikle bozulup giderdi." (Enbiya: 22)
"Allah evlat edinmemiştir. O'nunla beraber hiçbir İlah da yoktur. Aksi takdirde her ilah kendi yarattığını sevkü idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galabe çalardı. Allah onların (müşriklerin) yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. (Müminûn: 91)
"De ki: Eğer söyledikleri gibi Allah'la beraber başka ilâhlarda bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar arşın sahibi olan Allah'a ulaşmak için çareler arayacaklardı. Allah onların söyledikleri şeylerden münezzehtir, son derece yücedir ve uludur.". (İsra: 1-2-43)
2. Kıdem: Allah'ın varlığının başlangıcı bulunmaması demektir.
el-Akidetüt-Tahaviyye'de şöyle denmektedir. (Allah c.c): "Başlangıcı olmayan ezeli, sonu olmayan ebedidir.".
"O hem eveldir, hem âhirdir." (Hadid: 3)
3. Beka: Allah'ın ebedi olması, dima var olması, varlığının sonu olmamamasıdır.
"Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı baki kalacak.". (Rahman: 26-27)
4. Kıyam Binefsihi: Allah (c.c.) kendi kendine kaimdir. Başkasına muhtaç değildir. Allah her şeyden önce ve hatta zamandan bile önce vardı. "Allah sameddir." (Yani o hiçbir şeye muhtaç değil fakat her şey ona muhtaçtır. (İhlas: 2)
5. Muhalefettin Li'1-Havadis: Allah Tealâ kainattan ve mahlukattan hiçbir şeye benzemez.
"Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O pek işiten ve görendir." (Şura: 11)
Ebu Hanife "el-Fıkhul-Ekber" adlı eserinde der ki: "O (Allah c.c.) mahlûkatından da hiçbir şeye benzemez. Bütün sıfatları mahlûkatmınkine zıttır. (Ondan başkadır). Bilir fakat bizim bilmemiz gibi değil. Her şeye gücü yetendir. Ancak bizim gibi değil. Görür fakat bizim görmemiz gibi değil." Allah'ın bütün sıfatları umumidir, kapsamlıdır. Mahlûkatın sıfatları ise kapsayıcı değildir. "En yüce sıfatlar ise Allah'a aittir. O her şeyden üstün ve hikmet sahibidir." (Nahl: 60)
Sıfatü'l-Meânî
Bu sıfatlara subuti sıfatlar da denir. Bunlar Allah Te-alâ'nm zatıyla kaim olan sıfatlardır. Yedi tanedirler. Kudret, irade, ilim, semi, basar, kelam, hayat.
1. Kudret: Yüce Allah'ın zatıyla bulunan ezeli bir sıfattır. Allah her şeyi bununla yapar ve yok eder ve şekillendirir. Allah herşeyi kadirdir. Hiçbir şey onu aciz bırakamaz.
Yeri, gökleri, gece ve güdüzü ve bütün evreni düşünerek bu sıfat idrak edilebilir.
"Mutlak hükümdarlık elinde olan Allah yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter. O öyle yüce Allah ki hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O mutlak galiptir, çok bağışlayandır.". (Mülk: 1-2)
"Ne göklerde ne de yerde Allah'ı aciz bırakacak bir güç yoktur. O, bilir ve güçlüdür.". (Fatır: 44)
"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları hem erkek hem kız olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bütünüyle bilendir, (her şeye) gücü yetendir.". (Şura: 49-50)
2. İrade: Allah Tealâ'yla kaim ezeli bir sıfattır. Allah Tealâ bu sıfatla mümkinatı varlık yokluk ve şekille tahsis eder. Yani dilerse var eder, yok eder, kısa eder, uzun eder, âlim eder, cahil eder. Burada da yapar başka bir yerde de. Kâinatta dilediği gibi hareket edebilme yalnızca Allah'a aittir.
"Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. Hemen oluverir.".
(Nahl: 40)
"Allah bir topluma kötülük diledimi artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur.". (Rad: 11)
3. İlim: Yüce Allah'la kaim olan'ezelî bir sıfattır.
Bu sıfatla Allah her şeyi bilir ve bilgisiyle kaplar. Allah her şeyi bilendir. Geçmiş, şimdiki zaman, gelecek kısaca her şey O'nun malumu olur.
Allah'ın bilgisi tamdır ve mekan'a bağlı değildir. Kainatın düzeni, sağlamlığı da bunun bariz delilidir.".
"Hiç yaratan bilmez mi O en ince işleri görüp bilendir. Ve her şeyden haberdardır.". (Mülk: 14)
"Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır.". (Tana: 98)
"O öyle bir Allah'tır ki O'ndan başka ilâh yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O esirgeyen bağışlayandır.". (Haşr: 22)
"Allah kalblerinizde olanı bilir. Allah hakkıyla bilen cezada acele etmeyendir.". (Ahzab: 51)
"Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerde bulunursa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir,". (Mücadele: 7)
4. Semi: Allah'ın zatıyla kaim ezelî bir sıfattır. Dinle-nen-işitilen bütün varlıklarla ilgilidir. Ne hayalden ne de evhamdan kaynaklanır.
Allah her şeyi işitendir. O, karanlık gecede sonsuz çölde bile siyah karıncanın yürümesini işitir.
"Allah'a tevekkül et çünkü o çok iyi işiten ve pek iyi bilendir.". (Enfal: 61)
"Allah adaletle hükmeder. Onu bırakıp taptıkları ise hiç bir şeyle hükmedemezler. Şüphesiz Allah kak-kıyla işiten ve görendir.". (Gafir: 20)
5. Basar: Allah'ın zatıyla kaim ezelî bir sıfattır. Görünen varlıklara tealluk eder. Hayal ve evhamdan kaynak-| lanmaz. Duyu organlarının etkisiyle de oluşmaz.
"Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla görendir." (Mülk: 19) "Böyle iken kiminiz kafir kiminiz mümindir. Allah yaptıklarınızı görendin". (Teğabun: 2)
6. Kelâm: Allah Tealâ'nın zatıyla kaim ezeli bir sıfattır. Allah Tealâ bu sıfatla emreder nehyeder.
el-Akidetüt-Tahaviyye" adlı eserde şöyle denmektedir: "Kur'an Allah Kelamıdır. Söz biçimi olmaksızın Al-lah'dan sadır olmuştur. Allah onu vahiy ile peygamberine indirmiş, müminlerde onu hak olarak tasdik etmiş ve onun Allah kelamı olduğuna kesin iman etmişlerdir. İnsanların sözleri gibi mahlûk (yaratılmış) değildir. Kim onu dinler de beşer kelamı olduğunu iddia ederse şüphesiz kafir olur.".
"Ve Allah Musa ile de gerçketen konuştu." (Nisa: 164)
"De ki, Rabbimizin sözleri için derya mürekkeb olsa ve bir okadar da ilave getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenir.". (Kehf: 109)
"Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem deniz de mürekkep olsa ve hatta buna yedi deniz daha eklense yine Allah'ın sözleri yazmakla tükenmez.". (Lokman: 27)
7. Hayat: Allah Tealâ ile kaim ezeli bir sıfattır. Önc&j ki sıfatların varlığı bu sıfatla hasıl olabilir.
"Allah kendinden başka hiçbir ilâh bulunmayaı Allah'dir. O hayy ve kayyumdur.". (Bakara: 255)
"O daima diridir ondan başka hiçbir ilâh yoktur". (Gafir: 65)
Sıfat-Maneviyye
Bu sıfatlar, mana sıfatlarının sonuçlan durumundadır. O sıfatlardan kaynaklanır. Mana sıfatlarına parelel olarak yedi tanedirler; Allah'ın; Kadir, Mürid, Alim, Semi, Basar, Mütekillim ve Hayy olmasıdır.
Bu sıfatlara sahip olmak, mana sıfatlarına sahip olmanın gereği olduğundan bunlara da manevi sıfatlar denmiştir.
Zira kudret sıfatına sahip olmayana kadir; irade sıfatına sahip bulunmayana da mürid denemez.