Bu Blog içinde Ara

13 Haziran 2012 Çarşamba

Besmele ve Hurufu Mukatta'nın Âyet Olarak Sayılıp Sayılamayacağı

Besmele ve Hurufu Mukatta'nın Âyet Olarak Sayılıp Sayılamayacağı     


Besmele, sûre ile birlikte, yedi harften bazısıyle inmiştir, onu sûreden bir âyet saymıştır. Bir harf dışında okuyanlara göre Besmele, sûreden sayılmaz.
Kûfeliler; Elif Lâm Mim, Elif Lâm Mim Sâd, Tâhâ, Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd, Tâ Sin Mim, Yâsin, Hâ Mîm'i bir âyet, Hâ Mim Ayn Sin Kâf'ı iki âyet saymışlardır.
Hûrufu mukatta'yı âyet sayanlar; Elif Lâm Râ, Elif Lâm Mim Râ, Tâ Sin, Sâd, Kâf, Nûn'u sûreden bir âyet olmadığı üzerinde icma' etmişlerdir. Onlardan bazıları görüşlerini, bir rivayetle delillendirmiş, menkul sözlere uymuşlardır. Bu konu, kıyas kabul etmeyen bir konudur.
Bazıları ise; Sâd, Nûn ve Kâf harflerini sûreden bir âyet saymadıklarını ifade etmişlerdir. Çünkü bunlar, birer harftir. Tâ Sîn'i de âyet saymışlardır. Çünkü Mîm'in hazfedilmesi ile, benzerlerine muhalif düşmüştür. Ayrıca bu, Kabil gibi müfred bir kelimeye benzer. Yâsin her ne kadar Tâ Sin vezninde gelmişse de, evvelinde Yâ bulunduğu için çoğul kelimeye benzemiştir. Çünkü evveli Yâ olan müfred kelime yoktur. Elif Lâm Mîm'in aksine, Elif Lâm Râ'yı sûreden bir âyet saymamışlardır. Çünkü bu, Elif Lâm Râdan, âyetin faslına çok benzer. Bunun içindir ki: ***** «Ey elbisesine bürünen,» i, kendisinden sonraki âyetin fâsılasına benzemesinden dolayı ittifakla âyet saymışlardır. Halbuki: ***** in «Ey örtüsüne bürünen,» bir âyet olduğunda ihtilaf etmişlerdir.
Mevsılî; Müddessir sûresinin 21. âyetinden olan ***** yi, bir âyet saymışlardır, Kur’ân'da bundan daha kısa bir âyet yoktur, fakat benzerleri; ***** gibi kelimelerdir, der. Aliyyu'bnu Muhammedi'l-Fali, birbirine yakın kelimeler hakkında yazdığı manzumesine; Fatiha, Maun, Rahman, Enfâl, Yusuf, Kehf ve Enbiya sûreleri gibi âyetlerinin sayıları hakkında ittifak edilen sûreleri, buna dercetmiştir. Bu konu, daha önceki bahiste geçmiştir.

 

Âyetlerin Sayı ve Fasılaları ile İlgili Fıkhî Hükümler


Fıkhi hükümler, âyetlerin, sayı ve fasılalarının bilinmesine dayanır. Fatihayı ezberden bilmeyenin Fatiha yerine yedi âyet okuması gerekir. Hutbede asıl olan, bir âyetin tamamını okumaktır. Âyet uzun değilse, yarısının okunması yeterli değildir. Cumhura göre, âyet uzun olsa bile, âyetin yarısını okumak yeterli değildir. Burada üzerinde önemle durulması gereken mesele, sonu olup olmadığı hususunda ihtilaf edilen bir âyetin hutbede okunması yeterli midir, değil midir? meselesidir. Ben bu hususta bir görüş belirtene rastlamadım.
Namazda okunan sûrenin veya onun yerine geçen âyetlerin dikkate alınması gerekir. Sahih bir rivayete göre Resûlullah (s.a.v.) sabah namazında 60 ila 100 arasında âyet okumuşlardır.
Geceyi ihya etmek için okunacak âyet sayısının dikkate alınmasıdır. Bazı hadislerde vârid olduğuna göre: On âyet okuyan gafillerden sayılmaz. Bir gecede elli âyet okuyan, hafızlar cümlesinde sayılır. Yüz âyet okuyan, müttakilerden sayılır. İki yüz âyet okuyan, kurtulmuşlardan sayılır. 300 âyet okuyan bir kimseye, bir kıntar mükâfat yazılır. 500, 700 ve 1.000 âyet okuyanın sevabı, ona göre büyüktür... Bu hadisleri Darimî, Müsnedinde, ayrı ayrı rivayet etmiştir.
Yakında geleceği gibi, âyetler üzerinde durmanın dikkate alınması da, fıkhî hükümlerdendir.
Huzelî «e l - K â m i l»inde şöyle der: Bazıları, âyetlerin sayısı ve bundaki faydalan idrak edememişlerdir. Hatta Za'ferinî; âyetlerin sayısını bilmek, bir ilim değildir. Bu sadece, bazı kimselerin kendilerin tanıtmak için ilgilendikleri bir meşgaledir, der. Bu görüş doğru değildir. Aksine vakfın bilinmesi gibi faydaları vardır. Çünkü âyetin yarısını okumakla, namazını sahih olmayacağına dair icma vaki olmuştur.
Ulemanın bir kısmı, namazda bir âyet okumanın yeterli olduğunu bir kısmı en az üç âyet, diğer bir kısmı ise mutlaka yedi âyet okumanın gerekli olduğunu söylemişlerdir. Kur’ân'ın i'cazı, en az bir âyetle ortaya çıkar. Bu hususta, adedi bilmenin büyük bir faydası vardır.
Fatiha sûresi ile ilgili hadisler gibi, bazı âyetler hakkında zikredilen hadis ve haberler, sayılamayacak kadar çoktur. Bakara sûresinin ilk dört âyeti, Âyetel kürsî ve Bakara sûresi son iki âyet ile şu iki âyetteki ism-i A'zam hadisi bunlardandır ***** «Tanrınız bir tek Tanrıdır, O'ndan başka (gerçek) tanrı yoktur, O Rahman'dır Rahim'dir.» (Bakara, 163. âyeti) ***** «Elif lâm mîm. Allah ki, O'ndan başka (gerçek)tanrı yoktur, daima diri ve (yaratıklarını) koruyup yöneticidir. (Âli İmrân, 1-2.)âyetler.
Buhâri, İbnu Abbas'dan yaptığı rivayette onun şöyle dediğini rivayet eder: Arabın cehaletini öğrenmen seni sevindirecekse: ***** «..çocuklarını öldürenler.. (doğru yoldan) saptılar...» (En'am, 140.) âyetini ***** ne kadar oku.
Ebû Ya'la «M u s n e d»inde, Misver b. Mahreme'nin şöyle dediğini rivayet eder: Misver, Abdurrahman b. Avf'a: Dayı, bize Uhuh'da başınızdan geçenleri anlatır mısın? diye sorar. Abdurrahman: Âl-i İmrân sûresinin ***** «Hani sen, erkenden ailenden ayrılmıştın, (Uhud'da) Müminleri savaş üslerine yerleştiriyordun...» (121.) âyetinden sonrakileri okursan, kıssamızı anlarsın, cevabını verir.

 

Kur’ân Kelimelerinin Sayısı


Kur’ânın kelimelerini 77.934 olarak saymışlardır. 77.437, 77.277 ve daha başka rakamlar da söylenmiştir. Kelimelerin sayısı hakkındaki ihtilafın sebebi, kelimenin; hakikat, mecaz, lafız ve yazı şeklinden ileri gelmiştir. Bunların herbirini dikkate almak, caizdir. Bu hususta ihtilaf eden ulemanın her biri, bunlardan her birini dikkate almıştır.

 

Kur’ân Harflerinin Sayısı

  
Kur’ân harflerinin sayısı hakkında İbnu Abbas'dan yapılan bir rivayet, önceden geçmişti. Bu meselede başka görüşler de mevcuttur. Kur’ân harflerini kesin bir sayıya bağlamada gösterilecek gayret, faydası olmayan bir meşgaleden öteye geçmez. İbnu'l-Cevzî «F u n u n u ' l - E f n â n» adlı eserinde meseleyi etraflıca ele almış; yarım, üçlü, onlu harfleri sayarak bu konuda geniş bilgi vermiştir. İsteyen bu esere müracaat edebilir. Biz kitabımızda, mühim meseleleri inceledik. Böyle lüzumsuz meselelere yer vermedik.
Sehâvî şöyle der: Kur’ân kelimelerini ve harflerini saymada bir fayda olacağını sanmıyorum. Bunda bir fayda varsa ancak, içinde ve noksanlık bulunması mümkün olan kitabda olur. Halbuki Kur’ân böyle bir şüpheden tamamen uzaktır.
Harflerin değeri hakkında varid olan hadisler arasında, Tirmizî'nin İbnu Mesud'dan merfûan rivayet ettiği şu hadisi sayabiliriz: Allah'ın Kitab'ından bir harf okuyana her harfe karşılık on sevap değerinde bir sevap vardır. ***** in bir harf olduğunu söylemem, fakat ***** bir harftir, ***** bir harftir, ***** bir harftir, derim.
Taberânî, Ömer b. Hattab'dan merfûan şöyle rivayet etmiştir. Kur’ân 1.027.000 harftir. Kim onu sabır ve metanetle okursa, her harfi karşılığında, kendisine hurilerden bir zevce verilir. Bu hadisin ravileri, Taberâni'nin hocası Muhammed b. Ubeyd b. Âdem b. Ebî İyâs hariç, hepsi sikadır. Zehebi, bu hadisle ilgili olarak Ebî lyâs hakkında tenkitte bulunmuştur. Hz. Ömer'in ifade ettiği bu sayı, Kur’ân'da hattı neshedilen âyetlere hamlolunur. Zira, mevcut Mushaflardaki harf sayısı, bu rakama ulaşmamaktadır.

 

Kur’ân'da Mevcut Yarımlar


Bazı kurra şöyle der: Kur’ân'ı Kerimdeki yarımlar, değişik açıdan incelenebilir. Harf olarak yarısı, Kehf sûresinde geçen ***** (74. âyetindeki) kelimesinin ***** harfi birinci yarısı, ***** harfi de ikinci yarısıdır. Kelimelerdeki yarı ise, Hac sûresinin ***** (20. âyetindeki) kelimesi birinci yarı, ***** (21. âyetindeki) kelimesi de ikinci yarıdır. Âyetlerdeki yarı, Şuarâ sûresinin ***** kelimesi birinci yarı, ***** (45-46. âyetler ise) ikinci yarıdır.
Sûre sayısının yarısı ise, Hadîd sûresinin sonu birinci yarı, Mücâdele sûresi de ikinci yarıdır.
Harflerde yarı, ***** kelimesindeki ***** in olduğunu söylendiği gibi, ***** (Kehf, 19.) kelimesindeki ***** nin, (Kur’ân'ın) yarısı olduğu da söylenir.