Bu Blog içinde Ara

13 Haziran 2012 Çarşamba

BAZI PEYGAMBERLERE İNEN ÂYETLER

BAZI PEYGAMBERLERE İNEN ÂYETLERLE SADECE

RESÛLULLAH'A İNDİRİLEN ÂYETLER


Önceki bahiste geçen hadislerde görüldüğü gibi, Fâtiha sûresi Âyete'l-Kürsî ve Bakara sûresinin son âyetleri daha önce hiçbir peygambere inmemiş, sadece Peygamberimize inmiştir.
Müslim İbnu Abbas'dan şu rivayette bulunur. Cebrâil (a.s) Resûlullah'a (s.a.v.) gelerek: Seni daha önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nûr ile müjdelerim. Bunlar; Fâtiha sûresi ile Bakara sûresinin son âyetleridir, demiştir.
Taberânî Ukbetu'bnu Âmir'in şöyle dediğini rivayet eder. Bakara sûresinin son iki âyeti olan ***** yü devamlı okuyunuz. Çünkü Allah, bu iki âyeti sadece Hz. Muhammed'e (s.a.v.) verdi.
Ebû Ubeyd, «F e d â i I» adlı eserinde Ubeyy b. Ka'b'ın şöyle dediğini nakleder: Hz. Muhammed'e Hz. Mûsa'ya verilmeyen dört âyet verilmiştir. Hz. Mûsa'ya verilen bir âyet de Hz. Muhammed'e verilmemiştir. Hz. Muhammed'e verilen âyetler: ***** «Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır...» ile başlayan Bakara sûresinin son üç âyeti ile Âyete'l-Kürsi'dir. Hz. Musa'ya gönderilen âyetler ise:
***** «İlahî; şeytanın kalblerimize yol bulmasına fırsat verme, bizi onun şerrinden koru; çünkü evren, ebedilik, otorite, güç, hamd, yer, gök, herşeyi ezip geçen zaman sonsuza değin senindir. Amin, amin...» âyetleridir.
Beyhakî «Ş u a b»ında İbnu Abbas'ın şöyle dediğini rivayet eder Yedi uzun sûreden Hz. Musa'ya verilen ikisi dışında hiçbiri, Hz. Muhammed'den başkasına verilmemiştir.
Taberâni, İbnu Abbas'dan merfû olarak şu rivayette bulunur Ümmetime musibet anında hiçbir ümmete verilmeyen: ***** «...Muhakkak biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz...» (Bakara, 156.) âyeti verilmiştir.
Daha önce bazı peygamberlere de inen âyetlere misal, Hâkim'in İbnu Abbas'dan yaptığı şu rivayettir. İbnu Abbas şöyle demiştir A'lâ sûresi nâzil olduğunda Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: A'lâ sûresinin tamamı, Hz. ibrahim ve
Musa'nın Suhuf'unda mevcuttu. Necm sûresinin 1-56. âyetleri de aynı şekilde Hz. ibrahim'in Suhuf'unda mevcuttu.
Saîd b. Mansûr, Hâlid b. Abdullah tarikiyle Atâ b. Sâib, İkrime ve İbnu Abbas'dan rivayet ederek, İbnu Abbas'ın şu sözünü nakleder: Bu sûre (Necm) Hz. İbrahim ve Musa'nın Suhuf'unda mevcuttu. İbnu Ebî Hâtim bunu Hz. İbrahim ve Musa'nın Suhuf'undan neshedilmiştir, lafzıyla rivayet eder.
Suddî'nin şöyle dediği rivayet edilir: Bu sûre, Resûlullah'a (s.a.v.) indiği şekliyle Hz. İbrahim ve Hz. Musa'nın Suhuf'unda da mevcuttu. Firyâbî: Süfyan babasından, o da İkrime'den rivayetle şöyle der: ***** «Bu elbette ilk sahifelerde de vardır.» (A'la, 18.) âyetinden, Necm sûresinin 1-56._ âyetleri kasdedilmektedir.
Hâkim, Kasım tarikiyle Ebû Umâme'nin şöyle dediğini rivayet eder; Allahu Taâlâ, Resûlüne (s.a.v.) indirdiği: ***** «Tevbe edenler, ibadet edenler...» (Tevbe, 112.), ***** «Mü'minler felaha ulaştı.» dan ***** «Orada ebedî kalacaklardır...» na kadar (Mu'minûn, 1-11.). ***** «Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar...» (Ahzab,35.), ***** «Onlar namazlarına müdavimdirler.» den ***** na kadarki (Meâric, 23-33.) âyetlerini, daha önce Hz. İbrahim'e de indirmişti. Bu âyetlerde ifade edilen hususları ancak, Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. Muhammed (s.a.v.) yerine getirmişlerdir.
Buhari, Abdullah b. Amr b. Âs'ın şöyle dediğini rivayet eder: Resûlün (s.a.v.) Kur’ân-ı Kerimde mevcut bazı sıfatlarını belirten: ***** «Ey nebi, seni elbette, şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik...» (Ahzâb, 45.) âyeti, Tevrat'ta:***** «Ümmileri koruyan» ilavesiyle mevcuttur.
İbnu Durays ve diğerleri, Ubeyy'ubnu Ka'b'ın şöyle dediğini naklederler Tevrat; ***** «Hamdolsun o Allah'a ki gökleri ve yeri yarattı, karanlığı ve aydınlığı varetti. Yine de kafirler, Rabblerine (başkalarını) denk tutuyorlar.» (En'âm, 1.) âyetiyle başlamış, ***** «Çocuk edinmeyen.. Allah'a hamdolsun..» (İsrâ, 111.) âyetiyle bitmiştir.
Ubeyy'ubnu Ka'b'dan rivayet edildiğine göre: Tevrat'ın ilk âyetleri En'âm sûresinin ilk âyeti ile başlar, Hûd sûresinin: ***** «O'na kulluk et ve O'na dayan. Rabb 'in sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.»(123) âyetiyle biter.
Ubeyy'ubnu Ka'b'dan yapılan bir başka rivayette şöyle dediği nakledilir. Tevrat'ta ilk inen âyetler, En'âm sûresinin ***** «De ki 'Gelin, Rabbinizin size (neleri) haram kıldığını okuyayım...» (151.) âyetinden itibaren on âyetidir.
Ebû Ubeyd, Ka'b'ın şu sözünü nakleder: Tevrat'tan inen ilk on âyet, Enâm sûresinin: ***** «De ki: 'Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım...» (151.) âyetinden itibaren gelen âyetlerdir. Bazıları, bu âyetler Allahu Taâlâ'nın Tevrat'ta Hz. Mûsa'ya indirdiği on âyeti ihtiva etmektedir. İlk farz kılınan hükümler; Allah'ı tevhid etmek olmuş, şirk, yalan yere yemin, ana-babaya isyan, adam öldürmek, zina, hırsızlık, yalan yere şahitlik, başkasının elindekine göz dikmek, cumartesi gününü kutsallaştırmak gibi hususlar da yasaklanmıştır.
Darekutni, Büreyde'den şu rivayette bulunur Resûlullah (s.a.v.); sana Hz. Süleyman hariç, benden başka hiçbir peygambere inmeyen bir âyeti bildireyim. O: ***** «Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.»dir.
Beyhakî, İbnu Abbas'ın şöyle dediğini rivayet eder İnsanlar, Hz. Süleyman'dan başka, Hz. Peygamberden önce hiçbir peygambere indirilmeyen bir âyetten habersizdirler. O âyet, ***** dir.
Hâkim, İbnu Meysere'den yaptığı rivayette: Cumua sûresinin ilk âyeti olan; ***** «Göklerde ve yerde olanların hepsi padişah, mukaddes, aziz, hakim olan Allah'ı tesbih etmektedir.» âyeti yedi yüz kere Tevratta geçmektedir.
Bu konuya İbnu Ebi Hatim'in Muhammed b. Ka'bi'l-Kurazi'den rivayet ettiği şu söz de delil olur. Kurazi şöyle demiştir: Yusuf aleyhisselama gösterilen delil, Kur’ân'ın üç âyetinde mevcuttur. Bunlar; ***** «Oysa üzerinizde koruyucu (yaptıklarınızı zaptedici melek)ler vardır; şerefli kâtipler, her yaptığınızı bilirler.» (infitar, 10-12.) âyetleri, ***** «..Ne işte bulunsan, Kur’ândan ne okusan..» (Yûnus, 61.) âyeti, ***** «Her nefsin kazandığını görüp gözetene (ortak koşulur) mu?..» (Ra'd, 33.) âyetidir. Bazıları buna: ***** «..zinaya yaklaşmayın..» (İsrâ, 32.) âyetini de ilave ederler.
İbnu Ebi Hâtim ayrıca İbnu Abbas'dan: ***** «..eğer Rabbinin doğruyu gösteren delilini görmeseydi..» (Yûsuf, 24.) âyetiyle ilgili şu sözünü rivayet eder Hz. Yusuf, odanın duvarında kendisine gösterilen, kendisini ondan meneden bir delili, Allah'ın kitabında gördü.