Bu Blog içinde Ara

11 Haziran 2012 Pazartesi

Düşmanlık Nereden Doğuyor?

Düşmanlık Nereden Doğuyor?


İslam, üstünlüğü takva ve din kardeşliğine, gönül birliğine vermesine rağmen kan bağını ve dostluğu da gözardı etme­yerek kafirlerle müslümanları düşman saymamıştır.
 Ta ki on­lar düşmanlık beslemedikleri sürece [1]Kur'an peygamberlerin mücadelelerinden kesitler sunarken helaki haketmiş suçlu kavimleri peygamberlerin kardeşleri olarak sunabiliyor:
"Ad kavmine kardeşleri Hud'u, Semud'a kardeş­leri Salih'i, Medyen'e kardeşleri Şuayb'ı, gönderdik,”[2]  Kardeşleri Nuh, Hûd, Salih, Lut onlara dediler ki:
Al­lah'tan korkmaz mısınız?" [3]
Lut'un çok temiz bir insan olması, homoseksüel kavmine karşı kar­deşlik sorumluluğunu güzel söz ve uyarıyla yerine getirmesi­ne engel teşkil etmiyordu. Bu demektir ki İslam kardeşliğinin efdal oluşu, aynı dini paylaşmadığım insanla olan kardeşliği­mi sadece ikinci sınıf bir kardeşlik durumuna düşürür. O düşmanlık yapmadığı sürece ikinci sınıf kardeşliğe engel yoktur.
Kur'an; Allah'a, Rasûle ve müminlere düşmanlık eden kafir­leri dost edinmeyi yasaklıyor. Çünkü onlar düşmanlık etmek­tedirler. Düşmanlık edenleri dost kabul etmek müminleri hamakate sürükleyecektir.[4] Fakat Kur'an, düşmana bile saldırganca ve ölçüsüzce davranmayı hoş görmü­yor. Muhammed (a.s) ve arkadaşlarını Mekke'den sürüp çı­karan işkenceci kafirler hakkında müminlere şu öğüdü veri­yor:
"Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı beslediğiniz kin, sizi saldırganlığa sevketmesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve düş­manlıkta yardımlaşmayın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir." [5]
Düşmanca münasebetlerin ve savaşların sürdüğü bir dö­nemde dahi müslümanların saldırgan olmamasını isteyen Kur'an, anlaşmazlıkların düşmanlığa dönüşmesinin müslümanlarca başlatılmasını asla istemezdi. İnsanlara güzel söz söylemeyi prensip olarak belirleyen Kur'an, insanlara yana­ğını bükmeyi bile hoş görmüyor. [6]
"İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü daha güzeliyle savuştur. O zaman görürsün ki seninle aranda düşmanlık bulunan kimse sıcak bir dost oluvermiş. Buna ancak sabredenler ka­vuşabilir. Ve buna en büyük payı alanlar eriştirilir." [7]
Bu ayetlere iman eden ve onu hayatında gerçekleştiren in­sanlara, hiçbir teröre bulaşmadığı veya tasvip etmediği hal­de birtakım insanların bölücü veya saldırgan demesi, hakkı değiştirecek değildir. Muhammed (a.s)'a nisbet edilen şu ' söz çok yerinde bir ölçü koymakta, sevgi ve düşmanlığın değişken olduğuna işaret etmektedir:
"Buğz ettiğin kimseye öl­çülü buğzet, gün gelir dostun olur." [8]
Görülüyor ki Kur'an ve Peygamber (a.s), duygularımızı kont­rol etmemizi, aramız açık olan kimselere karşı uzun vadeli düşünerek iyimserlik beslememizi istemektedir. Hem bu öl­çülerin kafirlere karşı da işletilmesini istemektedirler. O hal­de düşmanlık; adı bile barış ve esenlik anlamına gelen İs­lam'dan değil, bu yoldan ayrılmaktan kaynaklanmaktadır: İs­lam'ın realiter çağrısı ise, Hz. Muhammed'in (a.s) şu veciz sözünde somutlaşmaktadır: "Allah'ın kardeş kulları olun." [9]


[1] Tevbe: 9/610.
[2] Araf: 7/65, 73, 85. Kaf: 50/13. Hud: 11/50/61/84. Neml: 27/45. Ankebut: 29/36. Ahkaf: 46/21.
[3] Şuara: 26/106, 124, 142, 161.
[4] Mümtehine:60/1.
[5] Maide: 5/2.
[6] Bakara: 2/83. Lokman: 31/18.
[7] Fussilet: 41/35, 35.
[8] Tirmizi, Bir ve Sıla, 60.
[9] Buharı, Nikah, 45. Tuncer Namlı, Ahlaki Kavramlarda Anlam Arayışı 1, Fecr Yayınları: 71-73.