Bu Blog içinde Ara

23 Haziran 2012 Cumartesi

BİR ÇOCUĞU DÜNYAYA GELEN KİŞİYİ MÜJDELEME

BİR ÇOCUĞU DÜNYAYA GELEN KİŞİYİ MÜJDELEME

VE TEBRİK ETMENİN MÜSTEHAP OLUŞU


Yüce Allah, Hz. İbrahim (a.s.) 'in kıssasını anlatırken şöyle buyurmuştur:
"Elçilerimiz İbrahim'e müjde getirdikleri zaman "Selam" dediler. O da "Selam" dedi. Çok geçmeden kızar­mış bir buzağı getirdi. Ellerinin yemeğe uzanmadığını görünce onları garipsedi ve onlardan ötürü içine bir korku düştü. "Korkma, biz Lut kavmine gönderildik" dediler. İbrahim'in karısı ise ayakta idi. ( Bunu duyunca ) güldü. Biz de ona İshak'ı ve İshak'ın peşinden de Yakup'u müj­deledik... İbrahim'den korku gidip, kendisine müjde gelince Lut kavmi hakkında bizimle mücadele etmeye başladı"[Başka bir ayette ise "Böylece biz ona hilm sahibi bir çocuğu müjdeledik" buyurmuştur.[2]
1]
Başka bir yerde "Ona bilgin bir çocuğu müjdelediler" ve "Onlara İbrahim'in konuklarından haber ver. Hani onun yanına girmişler ve "Selam" demişlerdi. O da "Doğrusu sizden korkuyoruz" deyince, onlar "Korkma, biz sana bilgin bir çocuğu müjdeleriz" dediler. İbrahim "ihtiyarlık bana gelip çatmışken mi beni müjdelediniz? Peki ne ile müjdeliyorsunuz?" demişti. Onlar da "Seni hak ile müj­deledik. Sakın ümit kesenlerden olma" dediler.
İbrahim ise "Şaşırmışlardan başka kim Rabbi'nin rahmetinden ümit keseri" dedi. [3]
Yine bir başka Ayette şöyle buyuruyor: [4]
"Ey Zekeriyya, biz sana bir çocuk müjdeleriz, adı Yahya'dır. Daha önce ona hiç kimseyi adaş yapmadık. [5]"
"Zekeriyya, mabedde ayakta namaz kılarken melekler ona" Allah sana, doğrulayıcı olarak Yahya'yı müjdeler" diye seslendiler."[6]
Madem ki müjde; kula sevinç ve ferahlık veriyor, öyleyse müslümanın, kardeşini sevindirmek ve onu ferahlandıracak bilgiyi ulaştırmak için acele davranması güzel bir şeydir.
Rasul-u Ekrem dünyaya gelince Süveybe, Peygamberin amcası Ebu Leheb'e bunu müjdeleyerek - Ebu Lehep onun efendisi idi- "Bu gece Abdullah'ın bir oğlu oldu" dedi. Ebu Lehep, sevincinden onu azad etti. Allah da onun bu davra­nışın boşa çıkarmadı ve ölümünden sonra başparnıağının dibindeki bir delikten onu suladı. [7]
Bir kimse, eğer kardeşini müjdeleme fırsatını kaçırmış ise, onu tebrik etmesi müstehabtır. Aralarındaki fark şudur: Müjde, sevindirecek bir şeyi ona bildirmek, tebrik ise bilmesinden sonra, onun hakkında hayır duasında bulun­maktır.
İşte bu yüzden yüce Allah, Ka'b b. Malik ve iki arka­daşının tevbelerini kabul ettiğine dair ayet indirince, müjdeci ona gelerek bunu müjdelemiştir. Kendisi daha sonra mescide gelince yanına insanlar gelerek onu tebrik ettiler.[8]
Cahiliyye devrinde, nikah tebriği olarak "Bi'r-rifai ve'l-benin" derlerdi. Rifa, uyuşma ve ittifak etme demektir. Yani, aranızda ittifak ve uyuşmanın hasıl olacağı bir eş ile evlendin. "Benûn" sözüyle ise bir an önce oğullarının olmasını temenni etmiş olmaktaydılar.
Oğlan çocuk doğduğu vakit tebrik edip, kız çocuk doğduğunda tebrik etmemek uygun bir davranış değildir. Bilakis ya her ikisi için de tebrikte bulunur veya ikisini de tebrik etmekten vazgeçer ki, cahiliye adetinden kurtulmuş olsun. Zira cahiliye ehlinin çoğu, oğlan çocuğunu tebrik ederken, kız çocuğunu, doğumu ile değil de ölümü vesilesi ile tebrik ediyorlardı.
Ebu Beki- b. Münzir, "El-Evsat "adlı kitabında diyor ki: "Hasan Basri'den bize rivayet edildiğine göre, bir adam, beraberinde yeni çocuğu doğmuş bir kişi ile birlikte onun yanına gelerek yanındakine:
“At binen babayiğit, sana mübarek olsun!" deyince, Hasan Basri:
“Çocuğun at binicisi mi yoksa eşek binicisi mi olaca­ğını nereden biliyorsun? dedi. Adam:
“Peki ne söyliyeyim? diye sorunca, o:.
“Şöyle diyebilirsin: "Allah'ın bu bağışı sana mübarek olsun. Bağışlayana şükretmek sana nasip olsun. Rüştüne ulaşsın ve onun hayrından sana da kısmet olsun." [9]
Allahu a'lem.



[1] Hûd: 69-74
[2] Sâffâf:101
[3] Zâriyât: 28
[4] Hicr: 51-56
[5] Meryem: 7
[6] Âl-i İmran: 39
[7] Buhâri "Kitâbu'n-Nikâr”da, "Sizi emziren anneleriniz, babında şöyle der:
"Urve dedi ki: Süveybe, Ebû Leheb'in cariyesi idi, sonra onu azad etti. Sonra bu kadın peygamberi emzirdi. Ebû Leheb öldüğü zaman, ailesi halkından bazılarına fena halde gösterildi. Ona: -Ne hâle ulaştın? diye soruldu. Ebû Leheb:
“Sizden sonra hiç bir hayra kavuşamadım.Yalnız Süveybe'yi azad ettiğimden dolayı şunun ile sulandım diyerek  başparmağımla şehâdet parmağı arasında bir delik gösterdi. Hafız der ki:
"Bu hadiste, ahirette Salih amelin kâfire fayda vereceğine işaret vardır. Fakat bu, Kur'an'ın zahiriyle çelişmektedir. Allahu Teâlâ "Yaptıkları  her amelin önünde geçtik de, onu saçılmış toz zerreleri haline getirdik buyurmuştur. Buna şöyle cevap verilebiir:
1. Cevap: Bu hadis zaten mürseldir. Urve bunu irsal etmiş ve kendisine kimin naklettiğin söylememiştir. Merfû olduğu farzerdilse bile, anlatılan nihayet bir rüyadır. Ve hücet olamaz. Bu rüyayı gören kişi, belki de o zaman henüz müslüman olmamıştı. Bu sebepten dolayı da hüccet olarak kullanılamaz. 2. Cevap: Bunun hüccet olarak kabul etsek bile, böyle bir şeyin sadece Hz. Peygambere mahsus işlerden olması muhtemeldir. Ebû Talib'in azabının hafifletilmesi ve derin yerden sığ bir yere nakledilmesi kıssası buna delildir. Beyhaki der ki:
"Kafirlerin yaptığı iyililkelerin boşa gitmesiyle ilgili varid olan nasslar onların ateşten tamamen kurtulup cennete girmelerinin mümkün olamayacağı anlamının taşımaktadırlar. Yoksa inkâr hariç irtikap ettikleri günahlardan dolayı, hakettikleri azabın, işledikleri hayırlar sayesinde hafifletilmesi caizdir. Bkz. Fethu'1-bari: 9/124
[8] Buhâri 4418, Müslim: 2769, Ebû Dâvud: 22021,4600, Tirmizi: 3101,, Nesâi: 3422 ve devamı.
[9] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 35-39.