ÇOCUKLARI TERBİYE EDİP İLİM ÖĞRETMENİN VE ARALARINDA ADİL DAVRANMANIN VACİP OLUŞU:
Allahu Teâlâ şöyle buyurur;
"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz"
Hz. Ali diyor ki:
"Çocuklarınıza ilim öğretip onları terbiye ediniz"
Hasan Basri ise "Onlara Allah'a itaat etmeyi emredin ve hayrı öğretin" demiştir.
Amr b. Şuayb babasından, o da dedesinden, Peygamberin şöyle buyurduğunu nakleder:
"Çocuklarınıza yedi yaşındayken namaz kılmalarını emrediniz, on yaşında da kılmazlarsa onları dövünüz ve yataklarını ayırınız" [2]
Bu hadiste üç edep kaidesi bulunmaktadır:
1- Çocuklara namazı emretmek,
2- Kılmazlarsa dövmek,
3- Yataklarını ayırmak.
Ebu Nadr el-Fakih Muhammed b. Hammiye'den, o da babasından, o da Nadr b. Muhammed'den, o da Sevri'den, o da İbrahim b. Muhacir'den, o da İkrime'den, o da İbn-i Abbas'tan, o da Peygamberden rivayet ediyor:
Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Çocuklarınıza ilk söz olarak Şehadet kelimesini söyleyiniz. Bir de ölüm esnasında onlara kelimesini telkin ediniz." [3]
Bişr b. Yusuf, Amir b. Ebi Amir’ den, o da Eyyüb b. Musa el-Kuraşi'den, o da babasından, o da dedesinden, rivayet ettiğine göre, Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:”
"Hiç bir baba çocuğuna, güzel bir terbiyeden daha hayırlı bir bağışta bulunmamıştır." [4]
Buhari "Eyyüb b. Musa'nın dedesi Peygamberden hadis işitmemiştir" demiştir.
Simak'ın, Cabir b. Semure'den rivayet ettiği bir hadiste Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
"Sizden birinizin, çocuğunu terbiye etmesi, miskinlere her gün yarım ölçek sadaka vermesinden daha hayırlıdır." [5] Beyhaki, Muhammed b. Fadl b. Atiyye'den (ki zayıf bir ravidir), o da babasından, o da Ata'dan, İbn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Ashab-ı Kiram sordu:
“Ya Rasûlallah! Babanın hakkını biliyoruz da, peki çocuğun hakkı nedir? Peygamber şöyle cevap verdi:,
"Güzel bir isim vermek ve güzelce terbiye etmek."
Süfyan Es Sevri der ki:
"Kişi çocuğunu, hadis ilmini öğrenmek için zorlamalıdır. Aksi takdirde bundan sorumlu tutulur. Çünkü hadis, izzet demektir. Onunla dünyayı isteyen dünyayı, ahireti isteyen de ahirete elde eder.
Abdullah b. Ömer şöyle demiştir:
"Çocuğunu terbiye et! Zira ona verdiğin terbiyeden ve öğrettiğin şeylerden sorumlusun. O da sana iyilik ve itaat etmekle mükelleftir."
Beyhaki, Müslim b. İbrahim'den, o da Şeddad b, Saidden, o da el Cerir'den o da Ebu Sâid ve İbn Abbas'tan Peygamberin şöyle dediğini nakletmiştir:
"Kimin bir çocuğu olursa ona güzel bir isim versin ve güzelce onu terbiye etsin. Büyüdüğü zaman da evlendirsin. Eğer büyür de onu evlendirmezse, çocuk günaha girer. Onun günahı ancak babasına aittir."
Said b. Mansur, Hazm'dan şu rivayeti naklediyor:
Kesir b. Ziyad, "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve zürriyetimizden göz aydınlığı ver" ayeti hakkında Hasan Basri'ye sordu:
"Ey Ebu Said! Bu göz aydınlığı nedir? Dünyada mı, yoksa ahirette midir?" Hasan Basri:
“Bilakis, vallahi dünyadadır" dedi.
“Peki nedir o?
“Vallahi bu, Allah'ın kuluna; eşinin, kardeşinin ve yakın dostunun Allah'a itaat ettiğini göstermesidir. Hayır vallahi müslüman bir kişi için, Allah'a itaat eden bir çocuk, bir baba veya bir dost görmesinden daha sevimli hiç bir şey yoktur." Nafi, İbn-i Ömer'den, o da Resûlullahtan şu hadisi nakletmiştir: [6]
"Her biriniz çobansınız ve her biriniz kendi sürüsünden sorumlusunuz. Emir, halk üzerinde çobandır ve sürüsünden sorumludur. Adam ev halkının çobanıdır. Kişinin karısı; kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır. Onlardan sorumludur. Adamın kölesi, efendisinin malının çobanıdır ve ondan sorumludur. Dikkat edin, herbiriniz çobansınız ve herbiriniz kendi sürüsünden sorumlusunuz." [7]
Çocukların Hakları ve Aralarında Adaletli Davranma:
Hediye verip-vermeme hususunda çocuklar arasında adil muamele etme de onların haklarındandır.
Numan b. Beşir Peygamberin şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Çocuklarınız arasında adaletle muamele ediniz, çocuklarınız arasında adaletle muamele ediniz.” [8]
Hz. Beşir'in hanımı kendisine "Oğluna bir hizmetçi ver ve Rasûlullahı buna şahit tut" demişti. Sonra Beşir Peygamberin yanına gelerek falanın kızı (yani karım) hizmetçimi kendi oğluna vermemi benden istedi" dedi. Peygamber:
“Bu oğlunun kız kardeşi de var mı? diye sordu Beşir:
“Evet, dedi. Peygamber:
“Ona vereceğinin aynısını diğerlerine de verdin mi? diye sordu. Beşir
“Hayır, deyince Peygamber:
“Öyleyse bu doğru olmaz. Ben ise, doğrudan başka bir şeye şahitlik etmem, buyurdu." [9]
Başka bir rivayette "Beni bir zulme şahit yapma. Muhakkak ki çocuklarının senin üzerindeki hakkı, aralarında adaletle muamele etmendir" buyurmuştur. [10]
Numan b. Beşir'den rivayet edildiğine göre, babası kendisini Peygambere getirerek "Ben oğluma bir hizmetçimi bağışladım" dedi. Peygamber "Her çocuğuna bunun mislini verdin mi" diye sordu. Beşir "Hayır" deyince peygamber "Öyleyse onu geri götür" buyurdu. [11]
Müslimin diğer bir rivayeti şöyledir:
"Peygamber "Bunu bütün çocukların için yaptın mı?” diye sordu. Beşir, "Hayır" deyince Peygamber "Allah'tan korkunuz ve çocuklarınız arasında adil olunuz" buyurdu. Bunun üzerine babam bu sadakayı vermekten vazgeçti."
Sahih'te ise "Bu işe benden başkasını şahit tut" ibaresi vardır.
Hadiste varid olan emir ibaha değil, tehdid ifade eden bir emirdir. Hadisin ibaresine göre bu hediye zulüm ve adaletsizlik olmuştur. Rasûlullah da hiç kimseye bir zulmün tescil edilmesi için şahitlik yapmasına izin vermez. Rasûlullah'ın şahitlik yapmaktan geri durduğu, doğru olmadığını, bilakis bir zulüm ve adaletsizlik olduğunu haber verdiği bu hediyenin şahitliğini artık kim yapabilir?
Peygamberin "Çocuklarınız arasında adaletle muamele ediniz" sözünün vucübiyyet ifade etmediğinin söylenmesi hayret vericidir. Oysa bu söz, üç defa tekrar edilmiş mutlak bir emirdir. Zira bunu emreden, bu emre muhalefetin doğru olmadığını, zulüm ve haksızlık olduğunu da bildirmiştir. Haktan sonra da ancak sapıklık vardır. Evet, her halükârda adalet vaciptir. Şayet bu emir mutlak (hem vucübiyyet hem de ilbaha ifade etmeye müsait) olsaydı bile, yine de vucuba hamledilmesi gerekirdi. Hele hele, vacip oluşunu destekleyen 10 tane delil varsa... Sen bunları, kıssanın ibareleri üzerinde düşün.
Beyhaki, Ebu Ahmed b. Adiyye'den, o da Kasım b. Mehdi'den, o da Yakub b, Kasib'den, o da Abdulah b. Muaz'dan, o da Mamer'den, o da Zühri'den, o da Enes'den, rivayet ettiğine göre bir adam Peygamberin yanında oturuyordu. Derken bir oğlu yanına geldi. Adam oğlunu öptü ve kucağına oturttu. Sonra da kızı geldi. Onu da aldı ve yanına oturttu. Bunun üzerine peygamber "Aralarında adil davranmadın" buyurdu.
Selef uleması çocuklar arasında, onları öpme hususunda da adil davramayı müstehap görüyorlardı.
İlim ehlinden bazılar şöyle demişlerdir:
"Allahu Teâla, kıyamet gününde çocuğa babası hakkında sormadan önce, babaya çocuğu hakkında soracaktır. Zira, babanın çocuğu üzerinde bir hakkı olduğu gibi, çocuğun da babası üzerinde hakkı vardır. Nitekim Allahu Teâlâ "Biz insana anne babasına iyilik etmesini, tavsiye ettik" [12]
"Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz" [13] buyurmuştur.
Hz.Ali "Çocuklarınıza ilim öğretin ve onları terbiye edin" demiştir.
Yine Allahu Teâlâ "Allah'a kulluk edin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya, akrabaya iyilik edin " [14] buyurmuştur.
Ayrıca Hz. Peygamber "Çocuklarınız arasında adil davranınız" buyurmuştur.
Allah'ın, çocuklar hakkında babalara tavsiyesi, babalar hakkında çocuklara tavsiyesinden önce gelmiştir.
Allahu. Teâlâ buyurur ki, "Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin." [15]
Her kim çocuğuna fayda verecek bilgileri öğretmeyi ihmal eder de, onu yalnız başına bırakırsa, ona son derece büyük bir kötülük yapmış olur. Genellikle çocuklar babalarının kendilerini terk ve ihmal etmelerinden, onlara dinin farz ve sünnetlerini öğretmemelerinden dolayı fesada uğrarlar. Böylece babaları, daha küçükken onları kaybetmiş olurlar. Bu çocuklar ne babalarından bir fayda görür ne de büyüdüklerinde onlara bir faydaları dokunur. Nitekim bazıları, kendisine karşı geldiği için çocuğunu azarlar da çocuk şöyle der "Ey babacığım, ben küçükken sen bana karşı çıkmıştın, işte ben de büyüyünce sana karşı çıktım. Sen beni çocukluğumda kaybetmiştin, ben de seni ihtiyarlığında kaybettim." [16]
[1] Tahrim: 66/6
[2] Ahmed b. Hanbel: 6/187
[3] El Hakim: 45532
[4] Tarihu'l-Buhâri: l/422
[5] Kenzu'l-Ummal: 45.438
[6] Buhâri: 893
[7] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 291-294.
[8] Ebû Davud: 3544, Nesai:3687 Ahmed: 4/275, 278, 375
[9] Müslim:1623
[10] Ahmed b. Hanbel: 4/269
[11] Buhari: 2586 Müslim: 1623
[12] Ankebut: 29/8
[13] Tahrim: 66/6
[14] Nisa: 4/36
[15] İsra; 17/31
[16] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 294-298.