Birbirlerinin Koruyucu Giysisi Olanlar
"Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz." (Bakara: 2/187)
İslam'ın ilk dönemlerinde Ramazan gecelerinde karı ile koca arasındaki cinsel ilişkiyi yasaklayan açık bir emir olmamasına rağmen, müslümanlar arasında bunun helal olmadığı konusunda belirsiz bir inanç vardı ve bazıları hanımlarının yanına vicdanen tedirginlik içinde yatıyorlardı. Bu devam ederse, suç ve günah teşkil eden zihni bir tavrın gelişme tehlikesi ortaya çıkabilirdi. Bu nedenle Allah, onları, vicdanlarına karşı kötü davranmamaları konusunda uyardı ve vicdanları rahat olarak bu fiili işleyebilmeleri için onu helal kıldı.
Ramazan'da yeme içme zamanı ile ilgili de bir yanlış anlama vardı. Bazıları yatsı namazından, ertesi gün güneş batıncaya dek yemek ve içmenin haram olduğu görüşündeydi. Bazıları, yatsı namazından sonra uyanık kalındığı sürece yenilip içileceğini, fakat uyunursa, yenilip içilmeyeceğini savunuyorlardı. Bu kendi uydurdukları fikirler nedeniyle, çoğu zaman kendileri zahmet çekiyorlardı. Bu ayette onların yanlış anlamalarını ortadan kaldırıyor ve yeme içme yasağının günün ilk şafağından güneşin batışına; yeme, içme ve cinsel ilişki serbestisinin de güneşin batışından, günün ilk şafağına dek olacağı belirleniyor.
Fakat bizim bu ayette daha çok üzerinde durmak istediğimiz konu başlıkta da verdiğimiz gibi Yaratıcı Kudret'in "kadınların erkekler, erkeklerinde kadınlar için birer giysi/örtü olması" gerçekliğini ortaya koyan ifadesidir.
Elmalık, bu benzeşmenin iki noktasını şu şekilde tespit etmektedir:
a) Bir taraftan elbise gibi birbirinize sarılır, sar-malaşırsmız. Karı ve koca arasındaki ilişki, elbiselerle beden arasındaki ilişki gibidir. Nasıl bu ikisi birbirine çok yakın, uygun ve aralarında hiçbir şey yoksa, aynı şekilde karı ve koca birbirleriyle çok yakın ilişki içindedirler ve birbirleri için karşılıklı birer sükûnet ve mutluluk kaynağıdırlar.
b) Diğer taraftan elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi, eşlerde birbirlerinin halini gizleyip örter, namusunu koruyarak günahlardan uzaklaştırır.
"Eşlerin birbirlerinin giysisi/örtüsü olması" gerçeğini içeren bu ayet benim düşünceme göre "cinsel hayatın sırlarının korunmasını" da içine alan anlamlı bir işaret taşımaktadır. Daha öz bir deyişle anlatmaya çalışırsak; eşler, aralarındaki cinsel davranışların açığa vurulmaması noktasında birbirlerine güven vermelidirler. Çünkü cinsel davranışların açığa vurulacağı endişesi ve korkusu eşler arasında soğukluğa ve donukluğa neden olmaktadır. Böyle bir tavır cinsel hayatı olumsuz yönde etkileyebileceği için Allah Rasulü şöyle buyurmuşlardır:
"Kıyamet günü Allah katında insanların en şerlilerinden biri de kendisi karısıyla, karısı da kendisiyle oynaşıp ilişkide bulunduktan sonra karısının sırrını (cinsel davranış özelliklerini) açığa vuran adamdır."[1]
Kur'an'ın -konumuzu aydınlatması açısmdan- kadm-erkek ilişkisi üzerine dikkatimizi çektiği bir başka ayette Rum Suresi'nin 21. ayetidir.
"Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınacağınız ve aranıza sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda iyi düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır." (Rum: 30/21)
Yaratıcının bir hikmeti gereğince insan, bir tek cins olarak değil, insan olarak birbirine eşit, figür ve form olarak aynı temel formüle sahip, fakat farklı fiziksel yapıya, farklı zihni ve psikolojik niteliklere, farklı duygu ve arzulara sahip olan iki ayrı cins halinde yaratılmıştır. Daha sonra bu ikisi arasında o denli mükemmel bir ahenk yaratılmıştır ki, her ikisi de diğerine mükemmel bir eş olur. Birinin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçları tam anlamıyla diğerinin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarına karşıt gelir.
Kadın ile erkek arasındaki bu ahenk/düzen Allah tarafından, kadın ve erkeğin birbirlerinin doğal ihtiyaçlarını karşılamaları ve her ikisini birbirlerinde huzur ve sükunet bulmaları amacıyla kurulmuştur. Bu, Yaratıcı'nın bir taraftan insan neslinin devamını sağlamak, diğer taraftan da bir insan medeniyeti meydana getirmek için araç olarak seçtiği mükemmel bir düzendir.
Sevgi, kadın ve erkek arasındaki cazibenin itici gücüdür. Merhamet de, evlilik hayatında yavaş yavaş gelişen, eşlerin birbirlerine karşı nazik, hoşgörülü ve düşkün olmalarını sağlayan duygusal ilişkidir. Öyle ki yaşlılık döneminde cinsel sevgi asgariye düşer ve iki eş birbirine gençliklerinde olduğundan daha fazla bağlı olabilirler. Yaratıcının insanın içine yerleştirdiği bu iki olumlu güç, insanda varolan doğal arzuyu destekler niteliktedir. Bu istek ile arzu sadece huzur ve tatmin arar, böylece kadınla erkeği bir araya getirir. Bundan sonra bu iki güç -sevgi ve merhamet- ortaya çıkar ve birbirlerinden ayrı ortamlarda yetişmiş olan iki yabancıyı o denli birbirine bağlar ki, bu ikisi hayatın bir çok zorluklarına rağmen yaşamaya devam ederler. Milyonlarca insanın kendi hayatında yaşayıp tecrübe ettiği bu sevgi ve merhamet ölçülüp tartılabilen maddi bir şey değildir. Bu iki özellik, ne insan vücudunu oluşturan yapısal elementlere bağlanabilir, ne de bunların ortaya çıkışı ve doğuşu bir laboratuarda incelenebilir. Bunun tek açıklaması Hikmet Sahibi Yaratıcının belirli bir gaye için bu özelliği insanın gönlüne yerleştirmiş olmasıdır İşte kadınla erkeğin birbirlerinin koruyucu giysisi/örtüsü olmasının hikmetini bu çerçevede aramak ve bulmak gerekir. [2]