Bu Blog içinde Ara

23 Haziran 2012 Cumartesi

ÇOCUĞUN TERBİYESİNE YÖNELİK VE BÜYÜDÜĞÜNDE GÜZEL SONUÇLAR VERECEK OLAN FAYDALI BİLGİLER:

ÇOCUĞUN TERBİYESİNE YÖNELİK VE BÜYÜDÜĞÜNDE GÜZEL SONUÇLAR VERECEK OLAN FAYDALI BİLGİLER:

Çocuğun Sütanneye Verilmesi:


Çocuk doğduktan iki veya üç gün sonra annesinden alınıp bir sütanneye verilmesi gereklidir. En güzeli budur. Zira bu sıralarda, annesinin sütü koyu ve diğer salgılarla karışık olur. Uzun zamandır süt emziren kadının sütü ise böyle değildir. Bütün Araplar buna itina gösterir, çocuklarını bedevi kadınlara süt emzirmeye verirlerdi. Nitekim Peygam­berimiz de Sa'd oğullarına süt emzirilmek üzere bırakılmıştı. . [1]

Çocuğun Taşınması:


Çocuk üç aylık veya daha fazla oluncaya dek taşınması ve dolaştuılması yasaklanmalıdır. Zira, annelerinin karnından daha yeni çıkmış olup, vücutları henüz zayıftır. [2]                    

Çocuğun Beslenmesi:


Çocukların mideleri zayıf ve sindirim sistemleri güçsüz olduğu için, dişleri bitinceye dek sadece süt ile beslenmeleri gerekir. Dişleri çıktığı zaman midesi güçlenir ve yemek ile beslenebilir. Zira Allah'u Teâlâ çocuk dişleriyle annesinin meme ucunu ısırmasın diye, hikmet ve lütfûndan dolayı yemek yemeğe ihtiyaç duyacağı vakte kadar dişlerinin çık­masını ertelemiştir. [3]

Çocuğun Beslenme Aşamaları:


Beslenmede en uygun aşamaları şöyle sayabiliriz:
İlk olarak yumuşak gıdalar, ılık suya batırılmış ekmek, yeni sağılmış süt verilmelidir. Bundan sonra pişirilmiş yiyecekler, etsiz çorbalar, en son olarak da çok yumuşak et iyice çiğnendikten veya ince ince doğrandıktan sonra çocuğa yedirilmelidir. [4]

Çocuk Konuşma Çağına Yaklaşınca Yapılacak İşler:


Çocuklar konuşma çağına yaklaşır da kolayca konuş­maları istenirse, dillerine bal ve hacıbektaş tuzu sürülür. Çünkü bunlar konuşmaya engel olan yoğun nemi giderir. Konuşmaya başladıkları zaman da sözü telkin edilir ki, kulaklarına ilk çarpan söz, Allah'ın bilinmesi ve birlenmesi olsun. Böylece çocuk, Allah'ın, arşı üzerinde kendisine baktığını, sözlerini işittiğini, her nerede olursa kendisiyle beraber olduğunu öğrenmeye başlar.
İsrailoğulları çocuklarına en çok "Amanuel" adını koyarlarmış. Bu kelime "İlahımız bizimledir" anlamına gelmek­tedir. Bu yüzden Abdullah ve Abdurrahman isimleri Allah'ın en sevdiği isimler olmuşlardır. Çünkü çocuk, aklı erip düşünmeye başladığı zaman, kendisinin Allah'ın kulu, Allah'ın da onun efendisi ve sahibi olduğunu bilir. [5]

Çocuğun Diş Çıkarması Esnasında Yapılacak İşler:


Çocuğun diş çıkarma vakti gelince, her gün diş etlerine tereyağı ve sadeyağ sürmek, boynunu da bol yağla ovalamak gerekir. Ayrıca dişleri tamamen çıkıp güçleninceye kadar, sert maddelerden kesinlikle uzak tutulmalıdır. Çünkü sert bir maddeyi ısırması sonucunda dişler; çürüme, eğri bitme ve zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya gelir. [6]

Ağlamanın Çocuğa Faydası:


Çocuğun ağlaması ve özellikle acıktığı zaman süt içmek için bağırması, anne babaya meşakkat vermemelidir.
Çünkü bu ağlamanın, çocuğa çok büyük bir faydası vardır. Bu ağlayış, çocuğun azalarına egzersiz yaptırır, bağırsaklarını genişletir, göğsünü açar, dimağını ısıtır. Karekterini tahrik eder, tabii hararetini ortaya çıkarır. Vücuttaki fazlalıkları atmak için tabii sistemi harekete geçirir. Beyin­deki fazla sümükleri dışarı atar, v.s. [7]

Çocuğun Kundaklanması ve Bezlenmesi:

Çocuk ne zaman hareket etmeye ve kalkmaya alıştırılır?
Çocuğun vücudunun sertleşmesi, azalarının güçlenmesi ve yere oturabilmesi için ona zor da gelse kundaklanma ve bezlenme işi ihmal edilmemelidir. Oturmaya başladıktan sonra kendi kabiliyet ve gücünü' kazanıncaya kadar, yavaş yavaş hareket etmeye ve ayağa kalkmaya alıştırılıp, egzersiz yaptırılır. [8]

Çocuğu, Onu Korkutacak Her Şeyden Korumak


Yüksek ve çirkin sesler, korkunç manzalar, rahatsız edici hareketler gibi, çocuğa korku verecek her şeyden çocuğun muhafaza edilmesi gerekir. Zira bunlar, zayıf olduğu için çocuğun akli gücünün bozulmasına, dolayısıyla büyüdük­ten sonra da ondan istifade etmemesine neden olabilirler.
Çocuğun başına böyle bir şey geldiği zaman, vakit geçirmeden zıddıyla telâfi edilmeli, bunu unutturacak şeylerle avutulmak, derhal ağzına meme verilerek onu rahatsız eden bu durumun ortadan kalkması ve belleğinde yer edip de giderilmesi zor olmaması için bir an önce süt emzirilmelidir.
Daha sonra uyuyup da bunu unutuncaya kadar, yumuşak hareketlerle beşikte sallamak gerekir. Bu iş ihmal edilmemelidir. Aksi takdirde bu korku çocuğun kalbinde yer eder, bu şekilde büyür, daha sonra da bu korkuyu gidermek çok zor, hatta imkansız olur. [9]

Diş Çıkardıktan Sonra Çocukta Meydana Gelen Değişiklikler:


Diş çıkarma esnasında çocukta bazı değişiklikler görülür: Bol bol kusar, ateşi yükselir ve hırçınlaşır.
Özellikle de soğuk kış günlerinde veya yazın şiddetli sıcağında diş çıkardığı zaman... Çocuğun diş çıkarmasına en uygun olan zamanlar, ilkbahar ve sonbahar mevsimleridir. Çocuk ortalama 7 aylıkken diş çıkarır. Bazen 5 aylıkken veya 10 aylıkken de diş çıkardığı olur. Diş çıkarma esna­sında çocuğa nazikçe davranmak, sık sık banyo yaptırmak ve az yiyecek yedirmek gerekir. Çocuğa tıkabasa yemek yediril­memelidir. Çocuk diş çıkarma esnasında ishale yakalanabilir. Bu durumda ishali önlemek için, üzerinde dövülmüş kim­yon, kereviz ve anason bulunan yünden bir sargı ile altı bezlenir. Ayrıca yukarıda da geçtiği gibi, diş etleri ovulur. Bununla birlikte çocuğun diş çıkarma esnasında ishal olması, kabız olmasından daha iyidir. Çocuk kabız olduğu zaman, derhal vücut yapısının yumuşatılması gerekir. Çocuğun diş çıkarması esnasında kabızlıktan daha zararlı ve vücut yapısının orta bir yumuşaklıkta olmasından daha faydalı hiç bir şey yoktur. Onu en iyi yumuşatan şey, pişirilmiş veya bal ile karıştırılmış olan kuru nanedir. Bunlar fitil olarak kullanılır. Bu vakitlerde süt emziren annenin çocuğunun yeme ve içmesine dikkat edip onu zararlı gıda­lardan uzak tutması gerekir. [10]

Çocuğun Sütten Kesilme Zamanı:


Allahu Teâla şöyle buyurur:
"Anneler çocuklarını-emzirmeyi tamamlamak isteyenler için-tam iki yıl emzirirler. Maruf bir şekilde onların yiyeceğini ve giyeceğini sağlamak, çocuğun babasına aittir. Hiç kimse gücünün yeteceğinden fazlasıyla mükellef tutulmaz. Ne anne çocuğu yüzünden, ne de çocuğun aid bulunduğu baba çocuğu yüzünden zarara sokulmasın Mirasçının da aynı şeyi yapması gerekir. Eğer anne baba aralarında anlaşıp istişare ederek çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanne tutup emzirtmek isterseniz, vereceğinizi güzelce verdikten sonra yine üzerinize bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah yaptığınız her şeyi görmek­tedir. "[11]
Bu ayeti kerime bazı hükümlere değinmektedir:
1- Süt emzirme iki yılda tamamlanır.
Çocuk süt emmeye muhtaç olduğu zaman, bu onun hakkıdır. Ayetteki (iki yıl) kelimesi (tam) kelimesiyle takviye edilmiştir ki, ibare "bir yıl" ve "biraz fazla" şeklinde yanlış olarak anlaşılmasın.
2- Anne-baba aralarında istişare edip anlaşarak çocuğa zarar vermemesi şartıyla iki yıl dolmadan onu memeden kesebilirler.
3- Baba, çocuğu için bir süt annesi tutma hakkına-anne istemese-bile sahiptir. Ancak anne veya çocuğuna zarar verecek bir durum olursa, bu hakkı ortadan kalkar. Ayrıca annenin, çocuğunu iki yıldan sonra da emzirmesi caizdir.
Çocuğu sütten kesmek için en uygun vakit havanın mutedil olduğu ılık bir mevsimdir. Artık çocuğun ön dişleri ve öğütücü dişleri iyice büyümüş ve yiyecekleri kesip öğütecek güce ulaşmış olur. İşte böyle bir vakitte sütten kesilmesi, onun için en uygunudur. Sonbaharın mutedil havası çocuğu sütten kesmek için ilkbaharın mutedil hava­sından daha elverişlidir. Zira sonbahar mevsiminden sonra havalar soğumaya başlar ve kış mevsimi gelir. Bu esnada çocuğun tabi harareti oluşur ve gelişir; sindirim sistemi güçlenir ve iştahı açılır. [12]

Sütten Kesmenin Keyfiyeti ve Bu Konuda Bazı Tavsiyeler:


Çocuğunu sütten kesmek isteyen annenin bunu aniden değil de, aşamalı olarak yapması gerekir. Çocuğu buna alış­tırıp egzersiz yaptırmalıdır. Zira çocuğun alışıp adet edindiği şeylerden aniden ayrılması ona zarar verebilir. Nitekim Hipokrat "Füsul" adlı eserinde şöyle der:
"Vücudu dolduracak veya tamamen boşaltacak, ısıtacak veya soğutacak ya da onu herhangi bir şekilde harekete geçirecek şeyleri aniden ve çokça kullanma); tehlikelidir. Bunlar ne kadar çok olursa, tabiata o kadar ters düşer, ne kadar da az olursa o kadar da emniyetli olurlar. [13]

Tıka Basa Karın Doyurma:


Çocuklara, karınlarını tıka basa doyurup çok yeme ve içme imkanı vermek de kötü bir davranıştır. Sindirimin kolayca yapılması ve vücut karışımının dengede olması için en doğru hareket, tam doymayacak kadar yemek yemeleridir. Böylece vücutlarındaki artık maddeler azalacak sıhhate kavu­şacaklar ve gıda maddelerindeki artık maddelerin azlığından dolayı hastalıkları da azalacaktır.
Bazı tabiplerki bahsettikleri topluluğu ben de beğendim şöyle derler:
"Zira onlar, çocuklarına doymayacak kadar yemek yedirirler. Bu yüzden boyları uzun, vücut yapıları muntazam olur. Diğer insanlara arız olan tetanoz, kalp hastalığı v.s gibi hastalıklar onlarda nadiren görülür.
Eğer çocuğunun kambur olmamasını, güzel vücutlu olmasını istiyorsan, onu aşırı doymaktan koru. Zira çocuk karnını tıka basa doldurur ve iyice doyarsa, o saat uykusu gelir gevşemeya başlar. Ardından da, karnında yoğun bir gaz oluşur." [14]

Çocuğun Yemekten Sonra Soğuk Su İçmesi:


Galenos(Calinus) diyor ki:
"Şu çocukların soğuk su içmelerini tamamen yasaklayacak değilim. Fakat genellikle yemekten sonra ve yaz mevsiminin sıcağında, iştah duyduk­ları zaman bir içim almalarına müsaade ederim."
Ben de derim ki: Bu, onlardaki tabii hararet yüksek olduğundan dolayıdır. Bu vakitlerde özellikle de yemeklerin hemen arkasında soğuk su içmelerinin onlara bir zararı olmaz. Zaten hararetin baskısından dolayı susuzluğa tahammül edemedikleri için belli bir ölçüde buna müsaade etmek gerekir. [15]

Çocuğu Vaktinden Önce Yürütmenin ve İhtiyaç Duyduğu Şeylerden Mahrum Bırakmanın Zararları:


Kaçınılması gereken şeylerden biri de çocuğun, vaktin­den önce yürütülmeye zorlanmasıdır. Zira çocuğun ayakları henüz zayıf olup bunu taşıyamayacağı için, yürümeden dolayı eğilip bükülme tehlikesiyle karşı karşıya gelir.
Ayrıca, çocuğun ihtiyaç duyduğu gölgelenme, uyuma, yeme, içme, hapşırma, bevletme, kan çıkarma gibi şeyleri ondan mahrum etmekten şiddetle kaçınılmalıdır.
Zira bunları mahrum etmek hem çocuklarda, hem de büyüklerde çok kötü neticeler doğurur. [16]

Süt Emziren Kadının, Cinsî Münâsebette Bulunması:


Cüdame binti Vehb el- Esedi rivayet ediyor:. "Peygamber bir takım insanların arasındayken, yanına vardım. Şöyle diyordu:
"Süt emziren kadınla cinsi münase­beti yasaklamak istemiştim. Sonra Romalılara ve İranlılara baktım, onlar bu işi yapıyorlar da bu, çocuklarına hiç bir zarar vermiyormuş" dedi. Ona azil [17] hakkında sordular. Peygamber "Bu gizli ve'd (çocuğu diri diri toprağa gömmek) dir" buyurdu. Bu "diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna sorulduğu vakit" [18] ayeti kerimesinde geçmektedir.[19]
Üsame b. Zeyd şöyle rivayet etmiştir:
"Bir adam Peygamberin yanına gelerek "Ben karımda azil yapıyorum" dedi. Peygamber "Bunu niçin yapıyorsun?" diye sordu. Adam "Kadının çocuğuna veya çocuklarına bir zarar-gelmesinden korkuyorum" deyince Peygamber "Şayet bu zarar vermiş olsaydı, İranlılarla Romalılara zarar verirdi" buyurdu. [20]
Esma binti Yezid'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
"Peygamberi işittim, şöyle diyordu: "Çocuklarınızı gizlice öldürmeyiniz! Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bu hâl, at binicisine ulaşır da onu yere yıkıp helak eder." Ben "Ne demek işitiyor?" diye sorunca Esma "Gileyi, yani adamın süt emziren karısıyla cima etmesini kasdediyor" dedi. [21]
Bu hadislerin arasını cem etmek, pek çok ilim ehline müşkil görünmüştür. Bir kısmı şöyle demiştir:
"Süt emziren kadınlarla cima etmeyi yasaklamak istemiştim" hadisi "Haram kılıp menetmek istemiştim" anlamına gelir. Öyleyse bu hadis ile "Çocuklarınızı gizlice öldürmeyiniz" hadisi arasında bir çelişki yoktur. Zira bu yasaklama, çocuğu zayıf düşürüp öldürecek olan hareketi terk etme, konusunda Pey­gamberin Ashab-ı Kiram'a yol gösterip irşad etmesi babındandır. Bunun delili şudur:
Erkek, süt emziren kadınla cima ettiği vakit, kadının hayız kanını harekete geçirir ve dışarı çıkmaya zorlar. Bu durumda sütün eski kıvamı ve güzel kokusu kalmaz. Bazan da cima edilen emzikli kadın hamile kadın işte bu, o kadının sütüyle beslenen çocuk için en kötü ve en zararlı şeydir. Çünkü o zaman kanın en faydalı kısmı rahimdeki ceninin beslenmesi için oraya akacak ve emmekte olan çocuğu beslemeyecektir. Zira,  ceninin ihtiyaç duyup aldığı gıdalar, çocuğun ihtiyaç duyduğu gıdalarla aynı cinstendir. Kökün yere yapıştığı gibi cenin de annesine bağlıdır, gece gündüz ondan ayrılmaz. Böylece hamile kadının kanı azalır ve kirlenir. Göğsünde toplanan sütü azalır ve bozulmuş olur. Süt emziren kadın hamile kaldığı zaman, tedbir olarak çocuğunu kendisi emzirmemelidir. Zira çocuk bu kirli sütten içecek olursa, bu süt onu ya öldürür ya da büyüdüğü zaman bile devam edecek bir zayıflığa sebep olur. Ve bu zayıflık onu "Atından düşürür." Bu, Peygamberin ashabı kirama yol gösterip bu işi yapmamaları için onları irşad etmesi babındandır. Peygamber bu fiili onlara haram kılmamıştır. Zira bu sakıncalar, bazı çocuklara arız olsa bile her çocukta devamlı görülmez. Nitekim çoğu insanlar süt emziren kadınlarıyla cima ederler. Şayet zikrettiğimiz bu zarar her çocuk için mutlaka geçerli olsaydı, insanların çoğu müştereken böyle bir zararla karşı karşıya kalırlardı. İşte bu iki büyük topluluk (İranlılar ve Romalılar) bu işi yapıyorlar, fakat genel olarak bunun zararını görmüyorlardı. Yine de her halükarda süt emziren kadın hamile kaldığı zaman, çocuğun ondan emzirilmemesi ve başka bir sütanne bulunması ihtiyata daha uygundur. Allahu a'lem. [22]

Çocuğun Ahlâkına Özen Göstermek:


Çocuğun en çok muhtaç olduğu şeylerden biri de ahlâklı olmasına itina göstermektir. Çünkü çocuk küçüklüğünde eği­ticinin alıştırdığı küsme, kızma, inat etme, acelecilik, heve­sine düşkünlük, hafifmeşreplik, hiddet, aç gözlülük gibi huylara göre yetişir. Büyüdüğü zaman da bunları telafi etmek çok zor olur. Bu huylar, onda kök salmış vasıflar ve keyfiyetler haline gelir. Onlardan ne kadar kaçınsa da günün birinde kendisini mutlaka rezil ve perişan eder. Bu yüzden insanların çoğunun kötü ahlâklı olduğunu görürsün. Bu, yetişmiş oldukları terbiyeden kaynaklanmaktadır. Aynı şekil­de çocuk akıl baliğ olduğu zaman, lehviyyat ve şarkı meclislerinde fuhşiyat, sapıklık ve kötü sözleri dinlemekten uzak tutulmalıdır. Çünkü küçüklüğünde bunlar çocuğun kulağında yer ederse, büyüdüğü zaman bunlardan ayrılması çok zor olur ve onu bu durumdan kurtarmak, velisine de ağır gelir. Huy ve alışkanlıkları değiştirmek en zor işlerdendir. Bu huylara sahip olan kişinin adeta ikinci bir karakter yenile­meye ihtiyacı vardır. Alışılagelmiş karakterin hükmünden dışarı çıkmak ise çok zordur.
Veli, çocuğunu başkasından bir şey almaktan son derece sakındırmalıdır. Zira buna bir alışırsa, vazgeçemeyeceği bir tabiati haline gelir. Ve hiç vermeden hep alma alışkanlığıyla yetişir. Veli, çocuğu harcamaya ve vermeye alıştırmalıdır. Birine bir şey vermek istediği vakit, verme zevkini tatması için onu çocuğun elinden vermelidir. Ayrıca veli, öldürücü zehirden sakındırmasından daha fazla, yalan ve hiyanetten çocuğu sakındırmalıdır. Zira yalan ve hiyanet yolunu çocuğa açtığı an, onun dünya ve ahiret mutluluğunu berbat etmiş ve onu her hayırdan mahrum bırakmış olur. Veli, çocuğuna tembellik, boş durma, aşırı keyif ve rahatlıktan uzak tutup bunların zıddı olan şeyleri ona aşılamak ve sadece çalışmak için enerji toplamak amacıyla ona rahatlık imkanı vermelidir.
Zira tembellik ve boş durmanın kötü sonuçlan ve pişmanlık veren bir akibeti, çalışmanın ise ya dünyada ya ahirette veya her ikisinde görülen güzel neticeleri vardır. İnsanların en rahat en çok yorulanları, en yorgunu ise en çok rahat eden­leridir. Dünyada efendiliğe, ahirette ise mutluluğa ulaşmanın yolu, yorgunluk köprüsünden geçmektedir.
Yahya b. Ebi Kesir "Vücut rahatlığı ile ilme ulaşılamaz" demiştir. Ayrıca Veli, çocuğunu sabaha karşı uyanmaya alıştırmalıdır. Zira bu an, ganimetlerin taksim edilip mükâ­fatların dağıtıldığı bir andır. Kimileri bu ganimetten az bir miktar alır. Kimi bol bol istifade eder, kimi de tamamen mahrum kalır. Çocuk küçük yaşta buna alışırsa, büyüdüğü zaman bu ona kolay gelir. [23]

Çocuğun Fuzuli İşlerden Uzak Tutulması:


Veli, çocuğunu fazla yeme, fazla konuşma, fazla uyuma ve insanlar arasına fazla karışmakdan da uzak tutmalıdır. Zira, bu fuzuli işlerde zarar ve hüsran vardır.
Bu tür şeyler, kulun dünya ve ahiret hayırlarını yok eder. Veli, ayrıca mide ve cinsel organ ile ilgili şehvetlerden de çocuğu son derece sakındırmalıdır. Zira bu konuda hoş görülü davranıp ona imkân tanıması, çocuğu öyle bir fesada sürükler ki, artık kurtulması son derece zor olur. Niceleri vardır ki, çocuğun terbiyesini ihmal edip şehvet hususunda ona yardımcı olduklarından dolayı, kendi yavrularını, ciğerparelerini hem dünyada hem de ahirette bedbaht bir hale getirmişlerdir. Ona iyilik yaptığını zanneder, oysa onu aşağılamaktadır. Merhamet ettiğini zanneder, oysa ona zul­metmekte ve bir çok hayırdan evladını mahrum bırakmaktadır. Artık çocuğunun hayrını görme fırsatını kaybetmiş, böylece onun dünya ve ahiretindeki nasibini de zayi etmiştir. Çocuklarda meydana gelen ahlaksızlıklara ibret gözüyle baktığın zaman, çoğunluğunun babalarından kaynaklandığını görürsün. [24]

Babaların Şuurlu Olmaları, Çocuklarının Kurtuluşuna Etki Eder:


Çocuğun içki, v.b. aklını giderecek şeyleri kullanmasına veya ahlaksızlığından endişe edilen kimselerle konuşup arkadaşlık etmesine kesinlikle meydan vermemek lazımdır. Zira bütün bunlar, onun mahvolmasına sebep olurlar. Çocuk bunlara alışır da bunlar ona basit gelmeye başlarsa, zaman gelir namussuzluğu da hafif görmeye başlar. Deyyus ise cennete giremez. Babaların çocuklarının kusurlarını gör­mezlikten gelip ihmal etmeleri vücutlarındaki ateş kıvılcımını basit görmeleri, onları korkunç bir fesada sürükler. Çoğu babalar, bir kimsenin can düşmanına kasdedebileceği kötü­lükten daha büyüğünü, bile bile kendi öz evlatlarına yapı­yorlar. Üstelik bunun farkında da değiller. Nice babalar var ki, çocuğunu dünya va ahiret hayrından mahrum ediyor, dünya ve ahiret helâkıyla onları karşı karşıya getiriyorlar. İşte bu tür babalar, Allah'ın hukukunu yerine getirmede noksanlık yapıp onları zayi etmeleri, Allah'ın kendilerine vacip kıldığı faydalı ilim ve salih amelden yüz çevirmeleri neticesinde, çocuklarından bir fayda görememişler ve çocuk­lar da onlardan bir hayır görüp istifade edememişlerdir. Bu da babalara verilen bir nevi cezadır. [25]

Çocuğun Haramlardan Sakındırılmasının Vucubiyyeti:


Veli, çocuğunu ipek elbise giymekten sakındırmalıdır. Zira bu, çocuğu fesada sürükler ve livatada olduğu gibi onu kadınlığa özendirir. Ayrıca çocuğun içki içmekten, hırsız­lıktan ve yalan söylemekten de sakındırılması gerekir. Pey­gamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"İpek ve altın ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına helâl kılınmıştır." [26] Çocuk her ne kadar bunlarla mükellef değilse de, velisi mükelleftir. Bunlara meydan vermesi caiz olmaz. Yoksa çocuk bunlara bir alışırsa vazgeçirmesi çok zor olur. Alimlerin iki görü­şünden en sahihi budur.
Çocuğun ipek elbise giymesini haram görmeyenler, onun mükellef olmadığını delil getirerek tıpkı bir hayvana haram olmadığı gibi ipek elbise giymenin ona da haram olmadığını söylerler. Bu, kıyasların en bozuğudur. Çünkü çocuk, her ne kadar mükellef olmasa da teklife hazır bir durumdadır. Bu yüzden abdestsiz, çıplak veya pis olarak namaz kılmasına, içki içmesine, kumar oynamasına ve livata yapmasına müsaade edilmez. [27]

Çocuğu Uygun Olan İşler İçin Hazırlamanın Vucubiyyeti:


Çocuğun durumuna ve ona uygun olan amellere dikkat etmek, onun hangi işler için yaratıldığını bilmek ve şer'i bir izin olmadıkça bunlardan başkasını ona yüklememek gerekir. Şayet çocuk kabiliyeti olmayan şeylere zorlanırsa, bunu başaramadığı gibi yapabileceği şeyleri de yapamaz olur.
Veli, çocukta güzel anlayış ve iyi ezberleme kabiliyeti görürse -ki bunlar ilim öğrenebileceğini gösterir- çocuğun kalbi boş kaldıkça oraya faydalı bilgileri nakşetmelidir. Zira bu bilgiler, böylece çocukta yerleşir ve çocuk bunlarla temizlenmiş olur.
Çocukta bu özelliklerin tam zıddını görürse, bu demektir ki, çocuk; ata binme, ok atma, mızrak kullanma gibi kabi­liyetlere daha yatkın ve ilim öğrenmeye karşı yeteneksiz olup bu iş için yaratılmamıştır. Bu durumda veli, at biniciliği imkânlarını çocuğa hazırlamalı ve buna göre onu eğitmelidir. Çünkü bu, hem kendisi, hem de müslümanlar için- daha faydalıdır.
Çocukta bu özellikleri de göremez ve sanata yatkın ve kabiliyetli olduğunu anlarsa, insanlara faydalı ve helâl bir sanatı öğrenmesi için ona imkân hazırlamalıdır.
Tabi ki bütün bunlar, çocuğun ihtiyaç duyduğu dini bilgiler kendisine öğretildikten, sonradır. Zira bu, Allah'ın hüccetinin kulları üzerinde kaim olması için her kişiye mü­yesser kılınmıştır. Allah'ın kulları üzerinde bol bol nimetleri olduğu gibi, onlara ulaşan bir hücceti de vardır. Allahu a'lem. [28]



[1] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 299.
[2] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 299.
[3] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 299-300.
[4] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 300.
[5] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 300-301.
[6] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 301.
[7] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 301-302.
[8] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 302.
[9] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 302-303.
[10] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 303-304.
[11] Bakara: 2/233
[12] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 304-305.
[13] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 305-306.
[14] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 306.
[15] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 307.
[16] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 307.
[17] Azil: Meninin rahme girmesinin engellenip, dışarı atılmasıdır.
[18] Tekvir: 81/8
[19] Müslim: 1442
[20] Müslim: 1443
[21] Ahmed b. Hanbel: 6/453, 457-458 Ebû Dâvûd: 3881
[22] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 308-310.
[23] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 310-312.
[24] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 312-313.
[25] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 313-314.
[26] Tirmizi: 1774
[27] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 314-315.
[28] İbn Kayyim El-Cevziyye, İslamda Çocuk Bakımı Ve Terbiyesi, Esra Yayınları: 315-316.