Çocukları Hurmayla Emmeye Alıştırmak ve
Onlara Bereket Duası Etmek
Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’in prensiplerinden biri de, çocukları, hurma tattırmak suretiyle emmeye alıştırmaktır. Nitekim Müslim’in Sahîh’inde ‘‘işe (radıyallahu ‘anha)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
‘Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e çocuklar getirilir, o da onlara bereket duası eder ve ağızlarına çiğnenmiş hurma sürerdi.’[1]
Buhârî ve Müslim’de, Ebû Bekr (radıyallahu ‘anhu)’nun kızı Esmâ’ (radıyallahu ‘anha)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
‘Ben, Mekke’de Abdullah b. Zubeyr (radıyallahu ‘anhu)’ya hamile oldum. Doğuma yakın bir zamanda Mekke’den çıkıp Medine’ye gelirken Kubâ’’ya vardım ve Abdullah (radıyallahu ‘anhu)’yu burada doğurdum. Sonra Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e geldim. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem), onu kucağına aldı ve bir hurma isteyip çiğnedikten sonra ağzına tükürdü. Böylece Abdullah (radıyallahu ‘anhu)’nun içine giren ilk şey Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’in tükürüğü oldu. Sonra hurmayı ağzına sürdü ve ona bereket duası yaptı. Aynı zamanda Abdullah (radıyallahu ‘anhu), İslâmî dönemde doğan ilk çocuktur.’[2]
Yine Buhârî ve Müslim’de, Enes b. Mâlik (radıyallahu ‘anhu)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Ebû Talha (radıyallahu ‘anhu)’nun hasta bir oğlu vardı. Ebû Talha (radıyallahu ‘anhu) evden ayrıldıktan sonra çocuk öldü. Eve dönünce:
‘Oğlum ne yaptı?’ diye sordu. Ummu Suleym (radıyallahu ‘anha):
‘Eskisinden daha sakindir’ dedi, ardından da kocası Ebû Talha (radıyallahu ‘anhu)’ya akşam yemeği getirdi. Kocası yemek yedikten sonra kendisiyle cinsel ilişkide bulundu. Ardından kadın:
‘Çocuğu gömün’ dedi. Sabahleyin Ebû Talha (radıyallahu ‘anhu), Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e gelerek durumu kendisine anlatınca o:
‘Bu gece cinsel ilişkide bulundunuz mu?’ diye sordu. Ebû Talha (radıyallahu ‘anhu):
‘Evet’ dedi. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem):
‘Allah’ım, bunu onlara mübarek kıl’ diyerek dua etti. Daha sonra kadın, bir erkek çocuğu doğurdu. Bunun üzerine Ebû Talha (radıyallahu ‘anhu):
‘Çocuğu al, onu Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e götürelim’ dedi. Çocuk Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e getirilirken annesi beraberinde birkaç hurma da gönderdi. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem), çocuğu kucağına aldı ve:
‘Beraberinde bir şey var mıdır?’ diye sordu.
‘Evet, birkaç hurma vardır’ diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem), hurmaları alıp çiğnedikten sonra onları ağzından çıkardı ve çocuğun ağzına koydu. Sonra bu hurmaları çocuğun ağzına sürdü ve kendisine Abdullah adını verdi.”[3]
Müslim’in bir rivayetinde de Enes (radıyallahu ‘anhu)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Ben, Abdullah b. Ebû Talha el-Ensârî (radıyallahu ‘anhu)’yu, doğduktan hemen sonra Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e götürdüm. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem), o sırada bir aba giymiş olarak devesini katranlıyordu[4]. Bana:
‘Yanında hurma var mı?’ dedi. Ben:
‘Evet’ dedim ve kendisine birkaç tane hurma verdim. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem), o hurmaları ağzına atıp çiğnedikten[5] sonra çiğnenmiş haldeki hurmayı, ağzını açmış olan çocuğun ağzına sürdü. Çocuk hurmayı gevelemeye[6] başlayınca, Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem):
Ayrıca Buhârî ve Müslim’de Ebû Mûsâ (radıyallahu ‘anhu)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
‘Benim bir oğlum dünyaya geldi. Onu Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)’e getirdim O da, çocuğa İbrahim adını verdi ve çiğnediği hurmayı ağzına sürdü.’[9]
[1] Müslim, (2147).
[2] Buhârî, (3909); Müslim, (2146, sy. 1691).
[3] Buhârî, (5470); Müslim, (2144).
[4] Hadisin Arapça metninde geçen “يهنأ” kelimesi katran sürmek demektir. El-hina kelimesi deveyi katranlamak hakkında kullanılır.
[5] Hadisin Arapça metninde geçen “فلاكهن” kelimesi hakkında lugat alimleri şöyle demişlerdir: “el-Levak kelimesi; sert bir şeyi çiğneyerek yumuşatmak demektir”
[6] Yani dilini hareket ettirerek ağzında bulunan hurma izlerini arıyordu. Hadisin Arapça metninde geçen telemmüz ifadesi dilin bu hareketini anlatır. Bu hareketten kasıt; ağızdaki yemek kalıntılarını temizlemektir.
[7] “Hubbu’l-ensar et-temr” şeklindeki ifadeyi bazıları “ha” harfini esreli okuyarak rivayet etmişlerdir. Ez-Zibh kelimesinin kesilen, boğazlanan şey anlamında olması gibi, el-Hibb kelimesi de sevilen şey demektir. Bu durumda “be” harfi de ötreli okunur ve cümle; “Ensar hurmayı sever” anlamına gelir. “ha” harfi ötreli okununca masdar olur. “be” harfinin ise iki okunuşu vardır. Üstün ile okunması ve ötre ile okunması. Üstün ile okunması daha meşhurdur. Bu durumda hubbe’l-ensar et-temr cümlesinin anlamı: “Ensar’ın hurma sevgisine bakınız!” şeklinde olur. Ötreli okuyan onun haberini hazfeden mübteda olduğunu söyler. Yani Ensar hurmayı sever demektir. Ya bu şekildedir, ya da (hurma sevgisinin Ensar’da) küçüklüklerinden beri adet olmasını ifade etmektedir. Nevevi böyle demiştir.
[8] Müslim, (sy. 1689).
[9] Buhârî, (6198); Müslim, (2145).